Haberler :::
-
26.12.2023
Aliağa İlçe Milli Eğitim ile TÜBİTAK İş Birliği
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ve Aliağa İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü arasında “TÜBİTAK 4007 Bilim Şenlikleri Destekleme Programı” kapsamında iş birliği protokolü imzalandı. Aliağa İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün yürütücüsü olduğu, 2-5 Ekim 2024 tarihlerinde gerçekleştirilmesi planlanan “BilimFest Aliağa”da paydaş kurum olarak yer alacak İKÇÜ, yapılacak organizasyonlara bilimsel katkı sağlayacak. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse ile Aliağa İlçe Milli Eğitim Müdürü Dr. Erdoğan Akyüz arasında imzalanan protokolün imza töreninde, Aliağa MEM Ar-Ge Biriminden Şafak Uygun ile İKÇÜ Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin de hazır bulundu. Her şey Geleceğimizi Tasarlayacak Gençlerimiz İçin Bilim Şenliği projesinin kabulü halinde sağlanacak desteklerin görüşüldüğü buluşmada, eğitimin erken dönemlerinde bilimsel etkinlikler ile tanışan öğrencilerin daha başarılı çalışmalara imza attığını kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, bu açıdan TÜBİTAK’ın bu çağrısının bilim ile ilk ve orta öğretimi buluşturan oldukça önemli bir organizasyon olduğunu söyledi. Rektör Prof. Dr. Köse, “Geleceği tasarlayacak gençlerimizi başarıya götürecek yol, bilimden ve eğitimden geçmektedir. Eğitimin hayat boyu devam eden bir süreç olduğu bilinciyle üniversite olarak eğitim ortak paydasında gençlerimize katkı sunacak kurumsal projelerde yer almaya, eğitim kurumlarımız ile etkileşim ve eşgüdüm halinde çalışmaya devam ediyoruz. İş birlikleri, kurumlar arası iletişimi arttırmakta ve yeni yapılacak olan bilimsel çalışmaların da önünü açmaktadır. Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızı bilim ile yakınlaştıracak, öğrencilerimizin bilimsel kimliklerini keşfetmelerine vesile olacak, bilim insanları ile söyleşiler, sergiler gibi birçok bilimsel etkinliğin yer alacağı 'BilimFest Aliağa'ya İKÇÜ olarak katkı sunmaktan mutluluk duyacağız. Aliağa İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün bu değerli projesine İKÇÜ olarak her türlü desteği vermeye hazırız. Gerçekleştirdiğimiz protokolün yeni iş birliklerimiz için ilk adım olmasını temenni ediyorum” dedi. İKÇÜ’nün Katkısı İçin Şükranlarımı Sunuyorum Projelerine gösterdikleri yakın ilgi ve destekleri için Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’ye şükranlarını sunan Aliağa İlçe Milli Eğitim Müdürü Dr. Erdoğan Akyüz de amaçlarının bilim kültürünün toplumun tüm kesimlerine yayılması olduğunu vurguladı. Dr. Akyüz, “Yapılan iş birliğinden ve İKÇÜ’nün verdiği destekten memnuniyet duyuyorum. Bilim kültürünün toplumun tüm kesimlerine yayılması amacıyla gerçekleştireceğimiz projemizde, İKÇÜ’nün Müdürlüğümüze katkısı için şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu. Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Psikoloji Bölümü olarak öğrencileriyle birlikte projeye destek vereceklerini söyleyen Prof. Dr. Mustafa Şahin de ‘Sporun Psikolojiye Etkisi’ başlığında bir söyleşi düzenleyeceklerini ve psikoloji topluluğu öğrencilerinin de atölyelerde görev alacağını aktardı. -
20.12.2023
İKÇÜ’de “Filistin Günleri”
İsrail’in, başta çocuklar ve kadınlar olmak üzere Filistin halkına yönelik katliamlarına ve yapılan zulümlere dikkat çekmek amacıyla düzenlenen “'Filistin Günleri' başlıklı konferans ve etkinlik dizisi İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinde (İKÇÜ) başladı. Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fatma Akkuş Yiğit’in 'Tarihi Perspektiften Kudüs ve Filistin' başlıklı konferansıyla başlayan programda, fuaye alanında açılan resim ve fotoğraf sergisinin yanı sıra Yedihilal Topluluğunca düzenlenen “Filistin'e Destek Kermesi” de dört gün boyunca katılımcılarla buluşacak. Son gün Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, 'İslam ve Savaş Ahlakı' başlıklı konuşmasıyla Filistin Günlerinin konuğu olacak. Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı (SKS) ile Kurumsal İletişim Koordinatörlüğünce hazırlanan etkinlik dizisinin Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonunda düzenlenen açılışına, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş ve Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Derya Özer Kaya, Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fikri Salman, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Dirik, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mustafa Şahin, Ege ve Balkan Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Turan Gökçe, Genel Sekreter Nurettin Memur, akademik ve idari personel ile çok sayıda öğrenci katıldı. Filistin Toprakları Yok Denecek Kadar Azaldı Günümüzde yaşananları anlayabilmek için öncelikle Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam için kutsal sayılan Kudüs’ün 5000 yıllık yerleşik hayatı barındıran yapısının ve tarihsel boyutunun bilinmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Fatma Akkuş Yiğit, Filistin coğrafyası diye adlandırılan bölgenin her zaman İsrail toprağı olduğu yönündeki söylentilerin tarihi açıdan yanlış olduğunu aktardı. Babil Sürgününden Haçlı Seferlerine ve 401 yıllık Osmanlı hâkimiyetinden günümüzdeki durumuna Filistin ve Kudüs tarihini irdeleyen Yiğit, birçok peygambere ev sahipliği yapmış “medeniyetlerin beşiği” kadim toprakların bu stratejik durumunun saldırılara maruz kalmasına sebep olduğunu söyledi. Filistin ve Kudüs’ün, Müslüman hâkimiyeti altında kaldığı süre boyunca herhangi bir sıkıntı olmaksızın her dinden insanın huzur içinde yaşadığı bir bölge olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Yiğit, İsrail işgali sonrasında ise günümüzde ortaya çıkan tablonun oldukça üzücü olduğunu, Filistinlilerin kendi memleketlerinde mahalle değiştirmelerinin bile zorlaştığını, Filistin topraklarının yok denecek kadar azaldığını söyledi. Prof. Dr. Yiğit, işgal altındaki Gazze şeridine değinerek, “Gazze şeridinde, kadın, çocuk, sivil ayırt etmeksizin şehrin yerle bir edilmesi karşısında sözler kifayetsiz kalıyor. Kudüs gerçekten çok kutsal, üç semavi din için de vazgeçilemeyecek bir mekân. Birçok kez işgal edilmiş, birçok kez de geri kazanılmış bir yer olması sebebiyle, bir tarihçi olarak bu coğrafyanın yeniden kazanılıp, yeniden inşa edileceğinden ümitliyim. İnanıyorum ki orada yeniden adalet hâkim olacak” diye konuştu. Savaşın Ortasındaki Çocukların “Anne Yoksunluğu” Programın öğleden sonraki oturumunda “Savaşta Kadınlar ve Anne Yoksunluğu” başlıklı sunumu ile İKÇÜ’ye misafir olan Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalından Prof. Dr. Necip Kutlu, bebeğin doğumdan itibaren beyin gelişimi sürecinde, annenin üstlendiği yeri doldurulamaz konuma dikkat çekti. Prof. Dr. Kutlu, “Bir çocuğun beyninin şekillenme sürecinde anne şefkati, anne teması elzemdir. Nasıl yaşayacağımızı, neleri sevip, nelerden nefret edeceğimizi bilinçli veya bilinçsiz olarak biz farkında olmadan annemiz öğretir” dedi. Savaşın ortasında kalan, ağlayan, hatta şehit olan bir annenin çocuğuna yardım edemeyeceğini, geleceğini şekillendiremeyeceğini ve çocuğun şahit olduğu vahşi ortamın ilerde büyük travmalara yol açacağını dile getiren Prof. Dr. Kutlu, travma yaşatılan bir annenin yetiştirdiği çocuğun beyin gelişiminin de sağlıklı olamayacağına dikkat çekti. Konferansların sonunda Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Fatma Akkuş Yiğit ile Prof. Dr. Necip Kutlu’ya teşekkür belgesi takdim etti. Farklı disiplinlerdeki akademisyenlerin Filistin’deki zulme bakışını yansıtacağı konferans dizisinde "Gazze'de Çocuk Olmak" başlığıyla Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin, "Gazze'de İnsanlığın Direnişi: Vicdan ve Uyanış" başlığıyla Eczacılık Fakültesinden Dr. Öğr. Üyesi Cennet Özay sunum yapacak. Konferanslar Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin “İslam ve Savaş Ahlakı” başlıklı kapanış konuşmasıyla tamamlanacak. "Filistin'e Veda", "Bu Denizin Tuzu ", "Geride Kalan" film gösterimleri de izleyicilerle buluşacak. -
18.12.2023
Hz. Mevlana “Şeb-i Arus” Programı
Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin '750’nci Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri' kapsamında, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığınca anma programı düzenlendi. Edebiyat ve Tiyatro Topluluğu öğrencilerince hazırlanan programda, semazen Hasan Muçay, İKÇÜ Sanat ve Tasarım Fakültesinden ritimde Doç. Dr. Serkan Çelik, neyde Doç. Dr. M. Yalçın Öztüfekçi’nin icra ettiği tasavvuf musikisi eşliğinde sema yaptı. Tiyatro Topluluğu öğrencilerinin hazırladığı temsili oyun beğeniyle takip edilirken; Edebiyat Topluluğundan Bahu Ana, Şems-i Tebriz’inin Konya'dan kimseye haber vermeden ayrıldığını öğrenen Mevlana'nın duygularını kâğıda döktüğü 'Etme' isimli şiirini seslendirdi. Yedi Buçuk Asırdır İdrak Edemedik Programda konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Hz Mevlana’nın ilim anlayışının hoşgörü ve insan sevgisi ile tüm medeniyetleri içine aldığını belirterek; tüm dünyanın tanıdığı, öğretilerinden etkilendiği bu önemli kültür mirasımızın uluslararası boyutta daha çok gündeme gelmesi gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Bulduklu, “Bilgin, mütefekkir, mutasavvıf, eğitimci, dil üstadı, büyük şair olmanın yanı sıra, gönül ehli evrensel bir kimliğe sahip olan Hz. Mevlana’yı mekân ve zaman olarak belirli bir çağa ve coğrafyaya sığdırmak mümkün değil. Eserleri dünya dillerine çevrilmesine, hatta 2007 yılı Birleşmiş Milletlerce Mevlana yılı ilan edilmiş olmasına rağmen Hz. Mevlana’yı ciddi manada anlayabildiğimizi düşünmüyorum. Dünyaca Mevlana’yı 7 buçuk asırdır idrak edemediğimizi düşünüyorum. O’nun bakış açısı içselleştirilseydi dünyada hala savaşları görmeye devam etmezdik. Medya iletişim uzmanı olarak bu konuda daha çok çalışılması gerektiğini, ulusal ve uluslararası akademi camiasının felsefesi üzerine daha çok odaklanmasına ihtiyaç olduğunu düşünüyorum” dedi. Gel, Yine Gel, Ne Olursan Ol Yine Gel Mevlana’yı sadece belirli kalıplarda figür anlayışı içine sıkıştırmanın ona yapılan en büyük haksızlık olacağını kaydeden Prof. Dr. Bulduklu, 2023 yılının Cumhurbaşkanlığımız tarafından Hz. Mevlâna yılı ilan edildiğine dikkat çekerek; “Medeniyetimizin temel sütunlarından Mevlana Celaleddin-i Rumi çağlar ötesinden : ‘Yine gel, yine gel, ne olursan ol yine gel’ demişti. Hoşgörü ve sevgi elçisi Hz. Mevlana’nın hoşgörü medeniyetinde yer bulmak, Hz. Mevlana ve onun gibi nice gönül mimarlarının asırlar sonra gelecek nesillere emanet ettiği saf sevgiye sahip çıkma temennisiyle Hz. Mevlana’yı rahmetle anıyorum” diye konuştu. -
15.12.2023
İKÇÜ ile Paşalı Grup Arasında İş Birliği Adımı
Bilgi birikimini üretime dönüştürmenin en önemli araçlarından üniversite-sanayi iş birliklerinin hayata geçirilmesi adına sektörle yakın çalışma projeleri geliştiren İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Paşalı Grubu’na bağlı Avek Otomotiv arasında iş birliği alanlarındaki projelerin geliştirilmesine yönelik çalışma programı üzerinde mutabakata varıldı. Ülke ekonomisine önemli katkılar sağlayan otomotiv sektörünün önde gelen kuruluşlarından biri olan Paşalı Grubun İzmir Bölge Müdürü Hüseyin Genç, İK Uzmanı Hatice Turgut, Satış sonrası Hizmetler Müdürü Yaşar Özuğur, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Akbulut’u makamında ziyaret ederek karşılıklı ortak faaliyetler geliştirmek için görüş alışverişinde bulundu. Görüşmede, Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Yalçın, Proje Genel Koordinatörü Doç. Dr. Levent Aydın da yer aldı. Prof. Dr. Akbulut ve beraberindeki heyet daha sonra Avek Otomotiv’in Karşıyaka’daki şubesini ziyaret etti. Prof. Dr. Süleyman Akbulut’a, Paşalı Grubu kuruluşu olan Avek Otomotiv hakkında bilgi veren Paşalı Grubu’nun İzmir Bölge Müdürü Hüseyin Genç, İstanbul-Tekstilkent, İstanbul-Ümraniye, Çanakkale ve İzmir-Karşıyaka şubelerinde hizmet veren Avek’in Türkiye’nin en büyük şirketlerinin belirlendiği Fortune 500 listesinde her yıl üst sıralarda yer aldıklarını kaydetti. Hem Sektöre Hem Akademiye Katkı Paşalı Grubu'nun İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde yaptığı 335 milyon TL yatırımla, 400'den fazla kişinin istihdam edileceği ve dört büyük markanın satış ve servisi konusunda hizmet verecek dev bir kampüs oluşturma projesinden bahseden Genç, “Üniversitelerde üretilen bilgi ve teknolojinin sektöre; sektör tecrübesinin, problemlerinin, yaklaşım tarzlarının ve ticarî düşünme biçiminin ise üniversite ortamına dönüştürülmesi için yakın çalışma grupları geliştirilmesi gerekmektedir. Bilginin üretildiği üniversiteler ile yakın iş birliği içinde olmak adına İKÇÜ ile başladığımız görüşmeler bizim için oldukça değerli. Bu dirsek temasının protokollerle hayata geçirilmesi adına Sayın Prof. Dr. Süleyman Akbulut’a sıcak ve yapıcı etkiletişimi için teşekkür ediyoruz” dedi. Kendi Teknolojisini Üretme Ve Markalaşma Şart Bilim ve teknoloji dünyasındaki baş döndürücü gelişmelerin ülkeler arasındaki sınırları ortadan kaldırdığına dikkat çeken Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Akbulut da gelişmeleri yakından takip etmenin üretime dönüştürmenin olmazsa olmaz haline geldiğini ifade etti. Firmaların küresel ekonomide kalıcı olmalarının en temel unsurlarından birinin de bilginin üretildiği en önemli merkezlerden üniversitelerle kurulan yakın etkileşimler ve iş birlikleri olduğunu belirten Prof. Dr. Akbulut, “Küreselleşme sonucu tüm dünya artık büyük ama zorlu bir pazar haline gelmiştir. Bu yarışta güçlü şekilde ayakta kalmak ve büyümek için kendi teknolojisini üretme ve markalaşma unsurlarının ortaya konulması gerekir. İKÇÜ olarak sektör temsilcilerimizle yakın iş birliği ve iletişim içinde olma gayreti içindeyiz. Bilimsel birikimimizi sektörümüzün faydasına sunarak sektörümüzün deneyimlerinden de biz faydalanmak istiyoruz. Türkiye’nin en büyük şirketlerinden olan Avek Otomotiv’in faaliyet alanları ve iş gücüne yaptığı katkıları değerli buluyor, bu buluşmanın başta öğrencilerimiz olmak üzere sektöre ve akademi camiasına katkılar sunmasını temenni ediyorum” diye konuştu. Görüşme kurumlar arası yapılması planlanan iş birliği alanlarının belirlenmesi ile devam etti. -
14.12.2023
Cumhuriyetin 100’üncü Yılında Türkiye ve Balkanlar
Türkiye’nin Balkan politikaları ve Balkan ülkeleri ile ilişkilerinin yüz yıllık bilançosunun ve ikinci yüz yıla ilişkin politikalarının ele alındığı 'Cumhuriyetin 100’üncü Yılında Türkiye ve Balkanlar Sempozyumu' başladı. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Ege ve Balkan Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezinin (EBAMER) Dışişleri Bakanlığı İzmir Temsilciliği ile birlikte düzenlediği sempozyumun açılışında Dışişleri Bakanlığı Balkanlar ve Orta Avrupa Genel Müdürü Büyükelçi İlhan Saygılı 'Türk Dış Politikası ve Balkanlar' başlıklı bir konferans verdi. Sempozyumu Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, Dışişleri Bakanlığı İzmir Temsilcisi Büyükelçi Naciye Gökçen Kaya, İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İKÇÜ EBAMER Müdürü Prof. Dr. Turan Gökçe’nin yanı sıra yurt içi ve yurt dışından gelen diplomatlar, büyükelçiler, araştırmacılar, Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı Başkanlığı (TİKA), Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), Yunus Emre Enstitüsü temsilcileri, akademisyenler ve öğrenciler takip etti. Prof. Dr. Fuat Sezgin’in ismi verilen bir salonda konferans vermenin kendisi için ayrı bir onur olduğunu ifade ederek sözlerine başlayan Dışişleri Bakanlığı Balkanlar ve Orta Avrupa Genel Müdürü Büyükelçi İlhan Saygılı, merhum bilim insanı Sezgin’in kendisinin hocası olduğunu aktardı. Saygılı, “Frankfurt’taki Başkonsolosluğum sırasında kendisi ile tanışma ve çalışma fırsatı buldum. Bilime ve bilim tarihine olan bakış açımı ve vizyonumu geliştirdi. Bu süreçte onun ışığından istifade etme şansım oldu. Sezgin, 1300’den fazla makale, kitap yazan uygarlık tarihine büyük katkı sunan, olağanüstü bir insan, gerçek bir âlimdir. Bu vesile ile hocamı minnetle, rahmetle anıyorum” dedi. Biz Balkanların Kendisiyiz Balkanların coğrafi konumunun siyasi ve ekonomik açıdan stratejik olduğunu aktaran Büyükelçi İlhan Saygılı, bu coğrafyaya politik yaklaşımın temel ilkesinin her unsura eşit duran bir anlayış olduğunu ifade etti. Bu yaklaşımda tarihi tecrübelerin de önemli bir etken olduğunu söyleyen Büyükelçi Saygılı, “Türkiye, dış politikasını belirlerken etnik ve dini ayrım gözetmeksizin eşit bir yaklaşımı benimsiyor ve çok daha önemlisi geçmiş tecrübelerinin doğrultusunda diyalog kurmaya dayalı iletişimi sağlıyor. Bu da bizim farkımızı ortaya koyuyor. Bosna - Hersek ve Kosova krizleri var mesela. Türkiye oradaki tüm aktörlerle eşit mesafede ayrım gözetmeksizin konuşan bir aktör olduğu için herkesle diyalog kurabiliyor. Son zamanlarda Avrupa Birliği sırf Türkiye’yi Balkanlardan dışlamak için, Batı Balkanlar gibi saçma bir ayrım yarattı. Bizi üçüncü unsur veya dış aktör olarak tanımlayan bazı eleştiriler oluyor. Bazıları da diyor ki; Türkiye Balkanlara geri gelmek istiyor. Ben de diyorum ki; Türkiye 3’üncü aktör değil, Balkanların ta kendisi, bizim Balkanlara geri dönmek gibi bir niyetimiz yok. Çünkü biz bu coğrafyayı hiçbir zaman terk etmedik" diye konuştu. Temel Mekanizma Üst Düzey Temaslar Uluslararası ziyaretlerin, üst düzey temasların, dış politikada yakın ilişkiler kurulmasına, güçlü ekonomik iş birliklerine vesile olduğunu aktaran Büyükelçi Saygılı, Balkan Coğrafyasında istikrarın sağlanmasının başta soydaşlarımızın, akraba topluluklarımızın mutluluğu, refahı açısından önemli olduğunu, bu yönde bir politik diplomasi yürütüldüğünü kaydetti. Dışişleri Bakanlığı Balkanlar ve Orta Avrupa Genel Müdürü Saygılı, “Türkiye olarak kullandığımız temel mekanizmalar nedir? En başta Sayın Cumhurbaşkanımızın, bakanımızın ve diğer devlet büyüklerimizin üst düzey temaslarıdır. Bu dış geziler dıştan bakıldığında ne işe yarıyor diye düşünülebiliyor. Ama bu ziyaretlerde çok sayıda anlaşma imzalanıyor. Bizim yüksek düzeyli iş birliği konsey forumlarımız var. Bütün ilgili bakanlar kendi liderlerinin, devlet başkanlarının, başbakanlarının huzurunda ortak kabine toplantılarında bir araya geliyor. Burada çok sayıda anlaşmaya imza atılıyor ve bir önceki toplantıda imzalanan anlaşmaların uygulanması hakkında kendi liderlerine rapor veriyorlar. Bu inanın birçok şeyi hızlandırıyor. Birçok kurumun harekete geçmesini mekanizmanın işlemesini anlaşmaların imzalanmasını uygulanmasını ve ticaret rakamlarının yatırımlarının artmasını sağlıyor. Bu yüzden bu forumları önemsiyor ve anlaşma sayısını arttırmaya çalışıyoruz. Balkanlarda Yunanistan dâhil ticaret hacmimiz geçtiğimiz yıl 20-30 milyar doları geçti, yatırımlarımız 20 milyar dolara yaklaştı. Pandemiye rağmen rakamlar arttı ve her sene de artmaya devam ediyor. Bunlar çok büyük rakamlar. Biz bir yandan Kosova’nın tanınması için yoğun çaba sarf eden, bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden biriyiz. Öte yandan Sırbistan ile 11 yıl içinde yatırımlarımız bir milyon dolardan 420 milyon dolara çıktı. Oradaki ihalelerin büyük kısmını Türk firmaları alıyor. İhracatımızın önemli kısmı batı ülkelerine ve Balkan ülkeleri üzerinden geçiyor. Bölgedeki kriz, çatışmalar sıkıntılar ufacık bir teknik aksaklık ihracatımızı engelliyor” dedi. 'Nerede Bir Soydaşımız Varsa Oradayız' Şiarıyla Stratejik önemdeki diplomasi ögesi olan Balkan Coğrafyasının, bilimsel perspektiflerden ele alınacağı bir sempozyuma ev sahipliği yapmaktan duydukları memnuniyeti paylaşan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, bu kadim coğrafyanın geçmişten bu yana hiçbir zaman Anadolu’dan ayrı görülmediğini vurguladı. Rektör Prof. Dr. Köse, “Osmanlı varlığının İstanbul’un fethinden yaklaşık bir asır öncesine dayandığı Balkanlar için önemli sorumluluklarımız var. 600 yıla yaklaşan medeniyet olarak Osmanlı-Türk mirası bize önemli görevler yüklüyor. 19’uncu ve 20’nci yüzyıllarda sayısız göç dalgalarıyla ata yurtlarından anayurda gelen kardeşlerimizin hassasiyetleri de bizim gönül coğrafyamız ile bağ kuran birer gönül elçisi olarak bağlantı kurmamıza aracılık ediyor. Bugün o bölgeden ana yurda gelen Balkan kökenli kardeşlerimizin oraları unutmaları nasıl mümkün değilse bizim de Balkanlardan bağımsız bir gelecek tahayyül etmemiz olası değildir. Ecdadımızın mirası kardeşlerimizin ve topraklarımızın varlığı Türkiye’yi Balkanlara bağlayan en güçlü bağdır. Türkiye hem coğrafi hem de kültürel manada Balkanların ayrılmaz bir parçasıdır. Bugün Türkiye’nin içinde bulunmadığı bir Balkan politikası düşünülemez ve bundan sonra da düşünülmemelidir. Balkanlarda barış ve istikrar ortamının korunmasında bizim dış politikamızda önemli etkileri hep olmuştur. 'Nerede bir vatandaşımız, soydaşımız varsa oradayız' şiarıyla bölgede barış, huzur ve istikrarın teminatı olan güçlü Türkiye herkes için bir zorunluluktur” dedi. Sempozyum İzmir’de Bir İlk T.C. Dışişleri Bakanlığı İzmir Temsilcisi Büyükelçi Naciye Gökçen Kaya da İKÇÜ ortaklığında düzenlenen sempozyumun İzmir’de bir ilke vesile olduğunu vurguladı. Büyükelçi Naciye Kaya, “Hem Balkanlarda görev yapmış büyükelçilerimizi hem Balkanlar üzerine çalışan akademisyenlerimizi hem de yumuşak gücümüzü oluşturan Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı Başkanlığı (TİKA), Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), Yunus Emre Enstitüsü ve Maarif Vakfı gibi önde gelen kurumlarımızın çok kıymetli başkanlarını İzmir’de bir araya getirmesinden dolayı bu sempozyum bir ilki teşkil edecek bu nedenle de ayrı bir anlam ve özellik taşımaktadır” diye konuştu. Balkanlar Bizim İçin Sıladır Türkiye topraklarının yaklaşık yüzde 3’ünün Balkanlarda yer aldığını, sadece İzmir’de bir buçuk milyonun üzerinde, Türkiye genelinde ise 25 milyon civarı Balkan Türkünün yaşadığı bilgisini veren Büyükelçi Kaya, 19’uncu yüzyıl sonlarından itibaren Balkanlardan Türkiye’ye kitlesel ve sancılı göç hareketlerinin yaşandığını söyledi. Büyükelçi Kaya, “Türkiye’de Balkan Türkü denildiği zaman Bosna Hersekli, Makedonyalı, Arnavutluklu, Kosovalı, Trakyalı, Dobrucalı, Selanikli, Giritli veya Bulgaristanlı Türkler anlaşılmaktadır. Türkiye’ye göç edenlerin çoğunun geldiği topraklarda bıraktığı bir akrabası, bir yakını da muhtemelen vardır. Dolayısıyla gönül coğrafyamız çok daha geniş bir alana yayılmakta ve tüm Balkanları kapsamaktadır. Balkanlar bizim için sıladır, hasrettir, hısımdır, akrabadır; işte bu yüzden en ufak bir ziyana uğramasını istemeyiz. Ülkemiz coğrafi, siyasi ve ekonomik açıdan olduğu kadar tarihi kültürel ve insani bağlar bakımından da Balkanların bir parçasıdır” ifadelerini kullandı. Güçlü Türkiye, Güçlü Diplomasi Sempozyum Düzenleme Kurulu adına konuşan İKÇÜ EBAMER Müdürü Prof. Dr. Turan Gökçe, yurt içi ve yurtdışından gelen uzmanların katılımlarıyla 'Gönül Coğrafyası' Balkanların bilimsel perspektiflerden ele alınacağını kaydetti. Prof. Dr. Turan Gökçe Türkiye’nin ihtiyacı olan derinlikli bilgiyi üretme görevinin akademiye düştüğüne işaret ederek İKÇÜ EBAMER olarak bu sorumluluk bilinciyle hazırlanan sempozyumda, öncelikli çalışma alanlarının belirleneceğini ve gelecek yüzyılda takip edilmesi gereken araştırma stratejileri ile ilgili önerilerin ortaya konulacağını ifade etti. Prof. Dr. Gökçe, “Tarihin ve coğrafyanın üzerine yüklemiş olduğu ağır sorumlulukların bilinciyle hareket eden Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Atatürk döneminden itibaren takip edilen dış politika çerçevesinde Balkanlara farklı bir hassasiyetle yaklaştı. Günümüzde ise iktisadi ve sınai kalkınma hamlesini ileri boyutlara taşıyarak daha güçlü bir ekonomiye sahip olan ve savunma sanayinde dışa bağımlılıktan kurtularak, bağımsız davranabilme yolunda önemli adımlar atmış olan Türkiye, bölgesel ve küresel ölçekte kendi gücüne dayanarak daha proaktif bir dış politika uygulamaya başladı. Osmanlı’dan Cumhuriyete uzanan çizgide asırların diplomasi tecrübesiyle hareket eden Dışişleri Bakanlığımızla birlikte TİKA, YTB, Yunus Emre Enstitüsü ve Maarif Vakfı gibi kurumlarımız önemli roller üstlendi. Sempozyumun iş birliği halinde gerçekleştirilmesini sağlayan Dışişleri Bakanımız Sayın Hakan Fidan Beyefendiye şükranlarımı arz ediyorum. Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Saffet Köse ve Dışişleri Bakanlığı İzmir Temsilcisi Büyükelçi Sayın Naciye Gökçen Kaya’nın teşvik ve destekleriyle yürüttüğümüz çalışmalar sonucunda hazırlanan böyle bir programla huzurlarınıza çıkmamızı sağlayan, katkı yapan herkese müteşekkiriz. Davetimizi kabul ederek, sempozyumu teşrif eden Dışişleri Bakanlığı Balkanlar ve Orta Avrupa Genel Müdürü Büyükelçi Sayın İlhan Saygılı Beyefendiye hassaten teşekkür ediyorum” diye konuştu. Konferansta Sanat ve Tasarım Fakültesi Öğretim üyelerince sunulan “Balkan Ezgileri” müzik dinletisi ilgiyle takip edildi. T.C. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban ve İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse’nin onur kurulunda yer aldığı, iki gün devam edecek, “Cumhuriyetin 100’üncü Yılında Türkiye ve Balkanlar” sempozyumunda; büyükelçiler ve konularında uzman akademisyenler sunacakları bildirilerle Balkan ülkeleriyle olan diplomatik ilişkilerin seyri, karşılaşılan sorunlar ve çözüm önerilerini ele alarak ikinci yüzyıla projeksiyon tutacak. -
13.12.2023
İKÇÜ’de 750’nci Vuslat Yıl Dönümü Programı
Türk-İslam düşünürü ve mutasavvıf Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin “750’nci Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri (Şeb-i Arus)” kapsamında, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) İlahiyat Fakültesi ile Sanat ve Tasarım Fakültesince ortaklaşa anma programı düzenlendi. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesinde yer alan, yüzlerce yıldır tüm dünyada hoşgörü ve barışın sembolü olarak kabul gören tasavvuf âlimi Hazret-i Mevlana için yapılan anma programı, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin oturum başkanlığını üstlendiği panelle başladı. Programda, Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden Prof. Dr. Himmet Konur ‘Mevlânâ’da Âlem ve İnsan Tasavvuru’, İKÇÜ İlahiyat Fakültesinden Doç. Dr. Hamide Ulupınar ‘Mevlânâ’da Bir Bilgi Kaynağı Olarak Hikmet' ve Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kuşlu ‘Mevlânâ’da Ölüm/Vuslat Düşüncesi’ başlıklı sunumlarıyla panelist olarak yer aldı. Gönüller Sultanı ‘Mevlana’ Panelin açış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, Hz. Mevlânâ Celâleddin’i Rumi’nin zamanın sınırlarının ötesinde bir irfan kaynağı olduğunu ifade etti. Mevlana’nın düşünceleri ve eserleri ile bütün zamanları ve insanları kapsayan evrensel bir miras bıraktığını kaydeden Prof. Dr. Köse, “Hazreti Mevlâna, yaratana gönül veren, bütün dünyadaki yaratılanları yaratandan ötürü sevmeyi öğreten, ölümü bir ‘Şeb-i Arus’ olarak anlatan, insan yaratılmışların en şereflisidir düsturuyla; her dilden, her dinden, her renkten insanı kucaklayan sevginin, barışın, kardeşliğin, hoşgörünün sembolüdür. O bütün insanlığı kucaklamış; günümüze ve geleceğe ışık tutan düşünceleri, insana ve yaşama ilişkin derinlikli söylemleri ile gönüller sultanıdır” dedi. Şems’ten Sonra Ham İken Pişmiş ve Yanmıştır Panelistlerden Prof. Dr. Himmet Konur, Mevlana’nın yazım ve düşün hayatının “göç” kavramı çerçevesinde şekillendiğini, eserlerinde yolda olmaktan çok şey çıkardığının görüldüğünü belirtti. Mesnevi’nin medeniyetimizdeki önemli yerinden bahseden Prof. Dr. Konur, “Hazreti Mevlana’nın Âşıklar Divanında, ’Eğer güneş ve ay, dönüp durmasalardı, sağır kayalar gibi oldukları yerde durabilselerdi, ne güneş ışıklar saçarak dünyayı aydınlatır, ne de ay ışığı geceleri hoş bir şekilde nurlar saçardı' der. Eserlerinde O’nun iyi bir gözlemci olduğunu da görmekteyiz. Ayrıca ney metaforu da önemli. Neyden o güzel sesin çıkması için içinin temizlenmesi gerekiyor. Burada kastedilen kâmildir. O’nun hayatında ilk olarak babası, sonrasında Seyyid Burhaneddin Tirmizi ardından Şems-i Tebrizî, Rûmî ve Mesnevî'yi yazmasına vesile olan müridi ve halifesi Çelebi Hüsâmeddin Hazretleri’nin tesirini görmekteyiz. İlk bilgileri babasından yakın çevresinden almıştır. Burhaneddin Tirmizi gözetiminde tasavvuf eğitimi almış ve 5 yıl medresede hocalık yapmıştır. Şems-i Tebrizî ise gönlündeki ilahi aşk ateşini tutuşturmuştur. Şems’ten sonra ham iken pişmiş ve yanmıştır” diye konuştu. Hikmet, Müminin Kaybolmuş Devesi Gibidir İKÇÜ İlahiyat Fakültesinden Doç. Dr. Hamide Ulupınar, bilgi, marifet ve hakikate ulaşmak için hikmet sütünün içilmesi gerektiğini aktaran Mevlana’nın eserlerinde hikmet kavramına bolca işaret ettiğini söyledi. Bu kavram üzerinden Kuran- Kerim’in hikmet bilgisine talip olmanın önemini Mevlana’nın eserlerinden örnekleyen Doç. Dr. Ulupınar,"Can, hikmete, bilgilere; ten ise bağa, bahçeye, üzüme meyleder diyen Mevlana, hikmeti, müminin kaybolmuş devesine benzetir. Hikmet, insanı bilen yapar. Burada hikmet bilgidir. Mümine göre Allah’ın her işinde bir hikmet vardır. Kul ise vasıta olmak için aklını kullanmalıdır. Boğazı ve bağırsakları arasında tutsak olmamalıdır. Hikmeti kullanmak kişinin çabasına bağlıdır” dedi. Dünya Hayatı Bir ‘Gurbet’tir ‘Mevlânâ’da Ölüm/Vuslat Düşüncesi’ üzerine konuşan Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kuşlu da Mevlana için dünya hayatının bir ‘gurbet’ olarak tasavvur edildiğini belirtti. İnsanın dünya hayatının 'elest' bezmi ile başlayan bir yolculuğu olduğunu, Mesnevi’nin başında buna işaret edildiğini söyleyen konuşan Dr. Öğr. Üyesi Kuşlu, “O bu dünya hayatında bir gurbettedir. Asli vatanından ayrılarak bu dünyaya gelmiştir. Bir beyitinde, ‘Allah Âlemi lûtfetmek için yarattı. Ayrılık bile, onun kahrından doğmakla berber vuslatın kadrini bilmek içindir. Bu suretle diler ki ayrıldığı, canın kulağını bursun, onu tedibetsin de can, vuslat günlerini bilsin’der. Mevlana dünya hayatını, dar bir çarıkla geniş bir ovada yürümek gibidir diye anlatır. Burada çarık, insanın dünya hayatında karşılaştıkları zorluklara, geniş ova ise rahmete tekabül eder. Bu dünyada rahmet ve zahmet bir aradadır. Ama rahmet daha ağırdır. ‘Dünya hayatı bir mahkeme koridoru gibidir, biz ise şahitlik etmek için bekliyoruz’ der. Burada ilahi adaletin tecellisini çağrıştırır. Eserlerindeki ölmeden önce ölmek tabiri ile kişinin nefsi ile hesaplaşmasının önemine değinir, ölümden korkmanın boşunalığını ifade eder. Bu aslında kişinin kendiyle yüzleşmesinden korkmasıdır. Kamilin bu yolculuğu ölümle, Şeb-i aruzla tamamlanacaktır” şeklinde konuştu. Programın sonunda Sanat ve Tasarım Fakültesince düzenlenen vokallerde, İKÇÜ İlahiyat Fakültesinden Dr. Öğr. Üyesi İhsan Sütşurup ile Bilal Saygılı Cami İmam Hatibi Ahmet İnce’nin yer aldığı, kanunda Sanat ve Tasarım Fakültesinden Prof. Dr. Ömer Özden, ritimde Doç. Dr. Serkan Çelik, yaylı tanburda Doç. Dr. Cem Çırak, udda Doç. Dr. M. Yalçın Öztüfekçi, neyde YL öğrencisi Ferhat Savaş tarafından icra edilen Mevlevî Musikisi Dinletisi beğeniyle takip edildi. Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin “750’nci Vuslat Yıl Dönümü Haftası kapsamında Sanat ve Tasarım Fakültesince hazırlanan, "Aşk-ı Vuslat 750’nci yıl dönümünde Mevlana” temalı sergi de hafta boyunca Fuaye Alanında açık kalacak. -
10.12.2023
Studio Altay Tekin ile İş Birliği
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ile Studio Altay Tekin arasında eğitim ve spor hizmetleri konusunda iş birliği protokolü imzalandı. İKÇÜ Senato Salonun taraflar arasında çalışma koşullarını düzenleyen protokol imza törenine İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, Altay Studio Genel Müdürü Altay Tekin, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Derya Özer Kaya, Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Sevtap Günal Uçurum ile Studio Altay Tekin Şube Müdürü Seda Tunç Bilek katıldı. İmza töreninde konuşan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse öğrenciler, akademik ve idari personel başta olmak İKÇÜ’nün tüm paydaşlarının katkısının vizyona erişmek için çok kıymetli olduğunu söyledi. Rektör Köse “Geleceği inşa etmek ve her alanda lider Türkiye hedefine katkı vermek için oldukça geniş bir perspektiften bakıyor, multidisipliner bakış açısıyla her alanda önemli adımlar atma çabası gösteriyoruz. Yükseköğretim kurumları sadece eğitim alanında sorumluluk almanın ötesinde yükümlülüklere sahiptir ve bunlar arasında çalışma arkadaşlarımızın ve öğrencilerimizin sosyal, kültürel ve sportif ihtiyaçlarının karşılanması da yer alıyor. Bugün biz hem eğitim hem de spor alanında birbirimize karşılıklı katkıda bulunacağımız bir iş birliğini protokolünü imzalıyoruz. Protokolün her iki taraf için de hayırlı olmasını diliyorum” dedi. Altay Studio Genel Müdürü Altay Tekin İKÇÜ’yü yakından tanıdıklarını ve özellikle sağlık bilimleri alanında üniversitenin yakaladığı ivmeyi takip ettiklerini söyledi. İzmir’de farklı lokasyonlarda spor ve sağlıklı yaşam merkezleri ile hizmet sunduklarını söyleyen Tekin “İKÇÜ’nün tüm üyelerine ve onların birinci derece yakınlarına profesyonel bir spor tesisi olmanın gerektirdiği sorumlulukla hizmet kurallarına ve mevzuat standartlarına riayet ederek hizmet sunmak için bir protokol yapıyoruz. Bu ayrıcalıklı hizmetlerden paydaş olarak gördüğümüz İKÇÜ’nün indirimli yararlanması yanında akademinin bilgi ve deneyiminden yararlanmak, öğrencilerimizin yetişmesinde sorumluluk almak istiyoruz. Birlikte çalışacak olmaktan mutluluk ve heyecan duyuyoruz. Ben bu iş birliği zemininin yaratılmasında emeği geçenlere ve rektörümüze teşekkür ediyorum.” Dedi. -
08.12.2023
Bakan Yardımcısı Alpaslan İKÇÜ’de
Çeşitli programlara katılmak ve bir dizi temaslarda bulunmak üzere İzmir’e gelen Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse’yi makamında ziyaret etti. Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakan Müşaviri Mazhar Tüylüoğlu ve İl Kültür ve Turizm Müdürü Murat Karaçanta'nın eşlik ettiği ziyarette, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, İKÇÜ Ege ve Balkan Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (EBAMER) Müdürü Prof. Dr. Turan Gökçe de hazır bulundu. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan, İKÇÜ’nün üzerinde yaşadığımız toprakların tarihsel geçmişinin, kültürel zenginliklerinin araştırılması, kültürel bilincin gelişimine bilimsel çerçevede katkı sağlamasının oldukça değerli ve memnuniyet verici olduğunu söyledi. Bakanlık olarak Türkiye'nin doğal, kültürel ve tarihî değerlerinin yurt içinde ve yurt dışında tanıtılarak, uluslararası bir turizm markası olması adına yürütülen tüm projelerin yanında yer aldıklarını vurgulayan Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Alpaslan, İKÇÜ ile kurulan yakın iş birliklerinin hayata geçirilmesine vesile olmaya devam edeceklerini belirtti. T. C. Kültür Bakanlığından alınan izinle ve İKÇÜ-MUIS Türkoloji Araştırmaları Enstitüsünün koordinasyonunda, İKÇÜ Türk İslam Arkeolojisi öğretim üyeleri ile Moğolistan Devlet Üniversitesi Arkeoloji ve Tarih bölümü öğretim üyelerinden oluşan araştırma ekibinin Van Aladağ'da yürüttüğü arkeolojik çalışmaların da görüşüldüğü ziyarette Rektör Prof. Dr. Köse, 14-15 Aralık 2023 tarihlerinde İKÇÜ ev sahipliğinde düzenlenecek “Cumhuriyetin 100’üncü Yılında Türkiye ve Balkanlar” sempozyumuna Bakan Yardımcısı Alpaslan’ın teşriflerinin kendilerini onurlandıracağını ifade etti. Bilimsel, kültürel ulusal ve uluslararası düzeyde tüm faaliyetleri teşvik eden, destek veren İKÇÜ olarak önemli bir kültür ve turizm destinasyonu olan İzmir’de bölge ve ülke turizmine yönelik yapılan her çalışmanın destekçisi olduklarını vurgulayan Rektör Prof. Dr. Köse, Bakanlık olarak İKÇÜ’ye sağladıkları destekler için Bakan Yardımcısı Alpaslan’a teşekkür etti. Prof. Dr. Köse, “Bakanlığımızın Türkiye'nin uluslararası marka değerine katkıda bulunan çalışmalarının destekçisi ve takipçisiyiz. Dünyanın dört bir yanından uluslararası öğrencisi olan İKÇÜ olarak Türkiye’ye dünyanın dört bir yanında gönüllü elçiler yetiştirmekteyiz. Farklı kültürlerin, farklı medeniyetlerin beşiği olan topraklarımız dünyanın en büyük tarih arşividir. Turizm gibi stratejik alanda yapılan çalışmalara katkı sağlamaya, kültürel miraslarımızın araştırılması, korunması, gelecek kuşaklara aktarılmasının sağlanmasına, ortak tarihi geçmişimiz olan ülkeler başta olmak üzere dünya ülkeleriyle kültürel ilişkilerimizin geliştirilmesine köprü olmaya devam edeceğiz” dedi. Ziyaret hediye takdimi ile son buldu. -
07.12.2023
İKÇÜ'de YÖKAK KAP Değerlendirmesi Tamamlandı
Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) tarafından 2023 yılı 'Kurumsal Akreditasyon Programı değerlendirmesine dâhil edilen İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinde Kurumsal Akreditasyon Programı saha ziyaretleri tamamlandı. 2016 yılında kurumsal dış değerlendirme, 2020 yılında kurumsal izleme programlarıyla kalite güvence sistemi yolculuğunu sürdüren İKÇÜ, Kurumsal Akreditasyon Programı (KAP) için Kurumsal Akreditasyon Raporunun (KAR) yayımlanması ve akreditasyon kararının duyurulması sürecine geçerek akreditasyonda önemli yol katetti. YÖKAK tarafından görevlendirilen ve başkanlığını Prof. Dr. Elif Çepni’nin yaptığı, Akademik Değerlendiriciler Prof. Dr. Bülent Çavaş, Prof. Dr. Vissun Sevinç İnan, Prof. Dr. Erdoğan Çiçek, Prof. Dr. Feza Kerestecioğlu, Prof. Dr. Ali Bayrakdaroğlu, YÖKAK Gözlemcisi Prof. Dr. Yunus Nadi Yüksek, İdari Değerlendirici Elife Güler, Öğrenci Değerlendirici Aslı Özmutlu’nun yer aldığı takım üyeleri, 3 gün süren saha ziyaretlerinde İKÇÜ’nün kalite güvencesi sistemine ilişkin incelemelerde bulundu. YÖKAK temsilcilerince, “liderlik, yönetişim ve kalite, eğitim ve öğretim, araştırma ve geliştirme ile toplumsal katkı” başlıkları altındaki ölçütler değerlendirildi. YÖKAK takımının Rektör Prof. Dr. Saffet Köse ve senato üyeleriyle ile başlayan görüşme programında, İKÇÜ Kalite Komisyonu üyeleri, akademik ve idari birimlerin yöneticileri, kalite sorumluları, öğrenciler ve üniversitenin dış paydaşlarıyla bir araya gelindi. Yapılan yüz yüze görüşmelerde, KAP’a gönüllü olarak dâhil olmak isteyen İKÇÜ’nün eğitim-öğretim, araştırma, toplumsal katkı ve idari süreçlerde kurumun liderlik, yönetişim, iç ve dış paydaşlarla olan ilişkileri, bilimsel çalışmaları gibi birçok alanda yürüttüğü faaliyetleri kalite güvence sistemi çerçevesinde masaya yatırıldı. Saha ziyaretlerinde, Sağlık Bilimleri Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi, Sağlık Hizmetleri MYO, Turizm Fakültesi, Enstitülerin yöneticileri, akademik personeli ve idari birimlerin yöneticileri ve personeliyle odak grup görüşmeleri yapılarak kalite süreçlerinin birimlere yayılımı incelendi. Vali Elban Dış Paydaş Görüşmesinde İKÇÜ VIP Salonda Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin ev sahipliğinde yapılan dış paydaş toplantısına, İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban, Çiğli Kaymakamı Adnan Çakıroğlu, Ege Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Necdet Budak, Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Levent Kandiller, Anadolu Ajansı Bölge Müdürü Ahmet Caner Baysal, İl Müftüsü Sinan Kazancı, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Melih Keleş, İŞKUR Müdür V. Ayla Bozkurt, Kültür ve Turizm İl Müdürü Murat Karaçanta, İl Sağlık Müdürü Doç.Dr. M.Emre Erkuş, Orman Bölge Müdürü Zafer Derince, Menemen Belediyesi Başkan Yardımcısı Bahadır İnanlı, Aliağa Belediyesi Başkan Yardımcısı Hakan Şimşek, sektör yöneticileri, fakültelerin danışma kurulu üyeleri ile öğrenci konseyi ve mezun temsilcileri katıldı. İKÇÜ’nün Gönüllü KAP Başvurusu Takdire Şayan Son gün çıkış bildirim raporunu paylaşan YÖKAK değerlendirme takımı başkanı Prof. Dr. Elif Çepni, 2010 yılında kurulan İKÇÜ’nün KAP’a gönüllü olarak dâhil olmasının önemine dikkat çekti. Kalite Güvence Sistemi süreçlerinin tümünde yer alan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’ye teşekkürlerini sunan Prof. Dr. Çepni, “Kurumsal Akreditasyon Programı, yükseköğretim kurumlarındaki kalite güvencesi, eğitim ve öğretim, araştırma ve geliştirme, toplumsal katkı ve yönetim sistemi süreçlerinin 'planlama, uygulama, kontrol etme ve önlem alma' döngüsü kapsamında değerlendirilmesini sağlayan bir dış değerlendirme yöntemidir. Yükseköğretim kurumlarında kalite güvencesi kültürünün içselleştirilmesi, tabana yaygınlaştırılması, YÖKAK’ın uluslararasılaşma düzeyini arttırarak tanınırlığını yükseltmek adına bizler yol göstericiyiz. Bu yıl KAP’ta aralarında İKÇÜ’nün de yer aldığı 21 üniversite değerlendirilmeye alınıyor. Takımımız tarafından İKÇÜ’de tamamladığımız saha ziyaretlerini içeren değerlendirme raporunu 2 hafta içinde YÖKAK’a bildireceğiz. Kalite Komisyonu çatısı altında, başta Rektör Prof. Dr. Saffet Köse olmak üzere İKÇÜ'nün akademik ve idari personeline, paydaşlarına kalite kültürüne katkıları için teşekkür ediyor, içtenlikleri ve nazik ev sahiplikleri için şükranlarımızı sunuyoruz” dedi. Akredite Üniversite Olmak En Büyük Arzumuz Nitelikli ve tarafsız değerlendirmeleri için değerlendirme takımına teşekkür eden Rektör Prof. Dr. Köse de sürece ilişkin raporun ilerleyen aylarda İKÇÜ ile paylaşılacağını aktardı. Değerlendirme süreçlerinin yükseköğretim kurumları için önemi değinen Prof. Dr. Köse, “İKÇÜ olarak kalite süreçlerinin birimlere yayılımı, paydaşların süreçlere katılımı, programların öğrenme çıktıları ve sürekli iyileşme çalışmaları gibi hususları içselleştirmeye çalışan bir yönetsel yapıya sahibiz. Bu kültürü benimseyen yönetişimsel organizasyonlarımızla hep daha iyiye ulaşma doğrultusunda çalışmalarımızı yürütmekteyiz. Kalite çalışmaları, mutlaka tüm akademik personelin, öğrencilerin, paydaşların aktif katılımını gerektiren bir süreç. Dinamik ve öğrenci odaklı bir yönetim modeline sahip, bilimsel ve akademik potansiyeli yüksek, kalite kavramının bir kurum kültürü olarak benimsendiği İKÇÜ olarak YÖKAK tarafından eğitim programlarının akredite edildiği bir üniversite olmak en büyük arzumuz. Bizlere bu yolculuğumuzda rehberlik eden stratejilerimizin hayata geçirilmesiyle gelişimimize katkı sunan yaklaşımları için Yükseköğretim Kalite Kuruluna, tüm görüşme ve ziyaretlerinde yoğun çaba gösteren YÖKAK Değerlendirme Takımının değerli üyelerine, birlikte çalışma kültürü içerisinde hep beraber olduğumuz tüm dış paydaşlarımıza, bu süreci başarıyla yürüten Kalite Koordinatörlüğümüze, Strateji Geliştirme Daire Başkanlığımıza, öğrencilerimize, tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Kendimizi yenilemeye ve gelişmeye devam edeceğiz” diye konuştu. Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans salonunda yapılan kapanış toplantısında, Rektör Prof. Dr. Köse tarafından YÖKAK değerlendirme ekibine teşekkür belgesi takdim edildi. -
24.11.2023
İKÇÜ’nün En Küçük Üyelerinden Rektör Köse’ye Sürpriz
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Çelebi Anaokulu ve Gündüz Bakımevinin küçük sakinleri, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’ye 24 Kasım Öğretmenler Günü sürprizi yaptı. 3-6 yaş grubu öğrencilerden oluşan İKÇÜ’nün en küçük üyeleri, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’ye sarılarak hazırladıkları özel çerçeveyi hediye etti. Ziyaretten duyduğu memnuniyeti ve mutluluğu ifade eden Rektör Prof. Dr. Köse, öğrencilere eğitimlerinde başarılar diledi. Yarının büyüklerinin en büyük hazineleri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Köse, özverilerinin ve sevgilerinin karşılığının hiçbir zaman ödenemeyeceği öğretmenlerin toplumsal kalkınmanın temelini oluşturduğunu söyledi. Prof. Dr. Köse, “Yeni nesillerin yetişmesinde büyük emeği olan, Anadolu’nun dört bir yanında büyük bir fedakârlık ve özveri ile çalışan tüm öğretmenlerimizin ve akademisyenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Gününü en içten dileklerimle kutluyorum. Aramızdan ayrılan bütün eğitimcilerimizi rahmetle yâd ediyorum” ifadelerini kullandı. Rektör Prof. Dr. Köse, Sosyal Tesisler İktisadi İşletme Şube Müdürü Ömer Coşgun, Anaokulu Müdürü Semra Gümüş, eğitmenler Zeynep Penbegül, Zehra Kaya, Nazmiye Yılmaz’ın refakatinde Rektörlüğe gelen minikleri ayrı ayrı kucaklayarak boyama kitabı hediye etti. -
24.11.2023
TÜBA’dan İKÇÜ’lü Akademisyene ‘Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı’ Ödülü
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Biyomedikal Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Didem Şen Karaman, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı Ödülü almaya hak kazandı. TÜBA tarafından Cumhurbaşkanlığı himayelerinde verilen Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı (TÜBA GEBİP) ve Bilimsel Telif Eser (TÜBA TESEP) ödüllerini kazananlar belli oldu. İKÇÜ Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Biyomedikal Mühendisliği Bölümünden Doç. Dr. Didem Şen Karaman, doğa, mühendislik, sağlık bilimleri ve sosyal bilimler alanında çalışan 24 farklı üniversiteden 34 başarılı genç bilim insanının yer aldığı TÜBA GEBİP 2023’te ödül kazandı. TÜBA-GEBİP ‘Genç Akademi’ oluşumunun ilk örneklerinden “Tüm unvanlardan bağımsız, meraklı bir araştırmacı olarak üstün başarılı genç bilim insanı ödülü almak, yapmak istediklerim için büyük bir motivasyon kaynağı” diyen Doç. Dr. Karaman, ödüle layık görüldüğü için gururlu olduğunu dile getirdi. Doç. Dr. Karaman, “TÜBA-GEBİP Ödülleri Dünya’da ‘Genç Akademi’ oluşumunun ilk örneklerinden ve ülkemizde de akademi çevrelerinde çok özel bir yere sahip. Duygularımı anlatmak benim için kolay değil. Bu hayatımda onur duyduğum bir an. Bugünden sonra yine aynı azim ve kararlılıkla bilime katkı sağlamaya ve bizden sonra gelenler için yollar açmaya devam etmek istiyorum. Araştırma üniversitesi olma yolunda emin adımlarla ilerleyen İKÇÜ’nün bilim insanları için sunmuş olduğu ortamın ve Rektörümüz Prof. Dr. Saffet Köse başta olmak üzere üniversite yönetiminin desteklerinin bu başarıda önemli payı var. Tüm çalışma arkadaşlarıma ve destekleri için İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’ne teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu. Yetkin Bir Kadro İle Çalışıyoruz İKÇÜ’nün başarılar ile anılmasından duyduğu memnuniyeti paylaşan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse de Doç. Dr. Karaman’ı tebrik ederek tüm alanlarda en iyi olmak için çaba gösterdiklerini ifade etti. Rektör Prof. Dr. Köse “Deneyim ile dinamizmi birleştiren bir üniversite olarak; sağlık, fen ve sosyal bilimler alanında yetkin bir kadro ile çalışıyoruz. Özellikle mühendislik alanında son zamanlarda önemli başarılara imza atıyoruz. Bu kapsamda Biyomedikal Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Didem Şen Karaman Hocamız çok değerli bir ödüle imza attı. TÜBA, bilim insanlarını teşvik etme misyonu çerçevesinde oldukça titiz değerlendirme süreçleri sonunda bu ödülü veriyor. Didem Hocamızı başarısından dolayı tebrik ediyor, başarılı çalışmalarının devamını diliyorum” dedi. Doç. Dr. Didem Şen Karaman ve diğer üstün başarılı genç bilim insanlarına ödülleri, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenecek olan törenle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından tevdi edilecek. -
13.11.2023
İKÇÜ’nün Horizon Europe Başarısı
Avrupa Birliği’nin yeni dönem Araştırma ve Yenilik Çerçeve Programı olan Ufuk Avrupa (Horizon Europe)2020 birinci aşama 2023 yılı “ERA4Health Health Equity” çağrısı kapsamında İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümünün dahil olduğu proje önemli bir başarıya imza attı. 1,5 Milyon EURO’luk Dev Proje Koordinatörlüğünü İrlanda College Cork Üniversitesi Halk Sağlığı Bölümünün yürüttüğü, “Avrupa’da toplum beslenmesinde eşitliği sağlamak için gıda sistemleri ve politika yaklaşımları (FOODPATH)” adlı uluslararası projenin Türkiye koordinatörlüğünü İKÇÜ’den Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gülşah Kaner Tohtak yürütecek. 36 ay süreli 1 milyon 580.910 EURO bütçeli uluslararası konsorsiyumun çalışma ekibinde Beslenme ve Diyetetik Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Tuba Yalçın, Dr. Öğr. Üyesi Gamze Yurtdaş Depboylu da yer alıyor. Projenin Türkiye Ayağını İKÇÜ Yürütecek Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gülşah Kaner Tohtak, projenin genel amacının, gıda ile ilgili eşitsizliklerin toplumsal, ticari, siyasi belirleyicilerini ve mekanizmalarını tespit etmek, ve Avrupa’da sağlıksız beslenme davranışlarını ve gıda ile ilgili eşitsizlikleri sürdüren döngüleri kırma potansiyeline sahip çözümler sunmak olduğunu ifade etti. Projenin Türkiye ayağını İKÇÜ’nün üstlendiğini aktaran Prof. Dr. Tohtak, “Ortaklar arasında, Hollanda’dan Wageningen University, Belçika’dan Ghent University, Polonya’dan Medical University of Silesia, İtalya’dan Università Cattolica del Sacro Cuore yer alıyor. HealthEquity çağrısı, sağlıklı beslenme ve fiziksel aktiviteyi teşvik ederek sağlık eşitliğini artırmayı hedeflemektedir. Uygulanan politikaların ve mali yaklaşımların (örneğin vergiler ve sübvansiyonlar) verimliliğinin değerlendirilmesi; sağlıkta eşitsizliklerin azaltılması için uzun vadeli davranış değişikliklerine yol açacak yenilikçi stratejilerin geliştirilmesi gerekmektedir. Bu projenin Türkiye ayağında amaç Türk Hükümetinin daha sağlıklı gıda ortamları yaratmaya yönelik politikalarını, sağlık eşitsizliği boyutuyla Gıda Çevre Politikası İndeksi kullanarak değerlendirmektir” dedi. Çok Yönlü Araştırma Bu indeksi Türkiye'de uygulamak için altı adımdan oluşan araştırma sürecine gireceklerini Prof. Dr. Tohtak, “Pilot bölgemiz İzmir. Araştırmalarımızla gıda politikalarının uygulanmasına ilişkin kanıtlar toplanacak, kanıt belgesinde özetlenecektir. Gıda- çevre politikalarının uygulanma düzeyi, uluslararası en iyi uygulama örnekleri ile kıyaslanıp; ilgili akademisyenler, kamu temsilcileri, halk sağlığı ve beslenme alanında uzmanlaşmış STK'lar tarafından değerlendirilecektir. Çıkan sonuçlar hükümet yetkililerine sunulacaktır. Bu içerikleri Sağlık Bakanlığı, Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, İl Sağlık Müdürlüğü ile paylaşacağız. Özetle toplumun daha sağlıklı beslenmesi adına öneriler sunacağız” diye konuştu. Prof. Dr. Tohtak projeyi tanıtmak amacıyla Türkiye çapında proje ortaklarının da yer alacağı çalıştayların düzenleneceğini sözlerine ekledi. Ufuk Avrupa Programının ülkemizde Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından koordine edildiğini kaydeden Erasmus Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Emin Bakay, Avrupa Birliği (AB) Çerçeve Programlarının; dünya çapında bilimsel bilginin üretilmesi, AB üye ülkeleriyle aday ülke ve AB’nin iş birliği yaptığı diğer ülkeler arasında ortaklıklar kurulmasını sağladığını belirtti. Çok yıllı ve çok uluslu Ufuk Avrupa’da yer alma başarısı sağlayan İKÇÜ adına Erasmus Ofisi olarak projenin her aşamasında destek olmaya devam edeceklerini vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Bakay, bu gibi projelerin İKÇÜ’nün uluslararasılaşma politikasına katkı sunduğuna işaret etti. -
13.11.2023
Rektör Köse’den Başhekim Ziyaretleri
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, İKÇÜ Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi iken yeni kurulan Bayraklı Şehir Hastanesine başhekim olarak atanan Prof. Dr. Orhan Gökalp’a ve Gökalp’ın yerine atanan Başhekim Doç. Dr. Bülent Çalık’a ziyarette bulundu. Ziyaretlerde Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fatih Esad Topal, Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Serkan Bilgin, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Bumin Nuri Dündar, Prof. Dr. Muhammet Ali Kanık da yer aldı. Öğrencilerimiz Çok Şanslı Başhekim Doç. Dr. Bülent Çalık’ı, Yeşilyurt’taki makamında ziyaret eden Rektör Prof. Dr. Köse, hayırlı olsun diyerek Çalık’a ve çalışma ekibine başarı dileklerini iletti. Prof. Dr. Köse, saygınlığı, güvenilirliği, donanımı ve alt yapısı ile bölgede lider olan İKÇÜ Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinin bundan sonraki süreçte de başarılarına yenilerini katacağını ifade etti. Türkiye’nin en önemli hastanelerinden biri ile afiliye olmaktan duydukları memnuniyeti paylaşan Rektör Prof. Dr. Köse, “Öğrencilerimiz çok şanslı. Hem güçlü bir sağlık donanımına hem de alanlarında oldukça önemli değerli hocalarımız üniversitemiz kadrosun yer alıyor. Bu tecrübe alışverişi sağlık sektörü için de oldukça önemli bir kazanım. Bu kazanımların Başhekimimiz Doç. Dr. Bülent Çalık’ın da değerli katkılarıyla daha da gelişeceğine inanıyorum. Kendisine ve çalışma arkadaşlarına başarılarımı iletiyorum” diye konuştu. İş Birliklerine Devam 2022 itibarıyla hastanelerinde; 1150 hasta ve 130 yoğun bakım yatağı, 32 ameliyathane ve 182 poliklinik odasında 1082 hekim ve yaklaşık 3 bin diğer yardımcı sağlık personelinin olduğu bilgisini aktaran Başhekim Doç. Dr. Bülent Çalık’ta yılda yaklaşık 30 bin ameliyat ve yaklaşık 1,5 milyon hastaya yatarak – ayaktan sağlık hizmeti sunulduğunu kaydetti. Doç. Dr. Çalık, Rektör Prof. Dr. Köse’nin ziyaretinde duyduğu memnuniyeti paylaşarak yeni süreçte de mevcut iş birliklerinin devam edeceğini belirtti. Kent İçin Önemli Bir Yatırım Buradaki ziyaretlerinin ardından Bayraklı Şehir Hastanesine geçen Rektör Prof. Dr. Köse ve beraberindeki heyet başhekim Prof. Dr. Orhan Gökalp’ı makamında ziyaret etti. İzmir'in sağlık hizmetlerine büyük bir kapasite artışı kazandıran Bayraklı Şehir Hastanesinin kent için önemli bir yatırım olduğunu kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, hekimleri, hemşireleri ve sağlık personeli ile tüm çalışanlarına başarı dileklerini iletti. Bayraklı Şehir Hastanesinin İzmir’in sağlık üssü olma hedefine önemli katkı sağlayacağına dikkat çeken Rektör Prof. Dr. Köse, “Gece yarıları başlayan yüzlerce metrelik hastane kuyruklarından, tüm branşlarda hekimlerin bir arada olduğu, bölgesel sağlık komplekslerine uzanan süreçte Türkiye; dünyada başarılarıyla anılan bir sağlık sisteminin yaratıcısı oldu. Şehir Hastaneleri de bölgesindeki vatandaşların bütün teşhis ve tedavi ihtiyaçlarını en ileri teknolojik ve tıbbi imkânlarla karşılayacak komplekslerdir. Türkiye Yüzyılı Vizyonu çerçevesinde her alanda olduğu gibi sağlık alanında da özverili, vizyoner çalışmaların dönüşünü görmekten çok mutluyuz. İKÇÜ bünyesinde çok değerli çalışmalara imza atan, Kalp Damar Cerrahisi alanında önemli bilimsel çalışmaların sahibi Prof. Dr. Orhan Gökalp Hocamızın üstlendiği yeni görevinde de başarılı olacağına inancımızı paylaşıyor; tüm çalışma ekibine ve tüm sağlık personeline başarılar diliyorum” dedi. Rektör Prof. Dr. Köse ve beraberindeki heyete ziyaretleri için teşekkür eden Başhekim Prof. Dr. Orhan Gökalp da İKÇÜ ile sektör adına yakın iş birlikleri kurulması arzusunda olduğunu paylaştı. -
11.11.2023
Filistin Halkının Yanındayız
Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinde (İKÇÜ) lisans, lisansüstü doktora ve uzmanlık eğitimi alan Filistinli öğrencilerle bir araya geldi. VİP Salonda düzenlenen Gazze’de yaşanan katliamın bir kez daha kınandığı buluşmada Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Prof. Dr. Süleyman Akbulut da hazır bulundu. Filistinli öğrenciler ile tek tek sohbet eden, talep ve isteklerini dinleyen Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, Gazze’deki son durum ile ilgili öğrencilerden bilgi aldı. Bu Davaya Sahip Çıkmanın Önemli Yolu “Eğitim” İKÇÜ olarak tüm imkânlarıyla yanlarında olduklarını ifade eden Prof. Dr. Köse, “Savaşlar her zaman meydanlarda verilmez. Günümüzde artık dördüncü nesil savaşlar var. Teknolojik iletişim araçları kullanılarak, terörist saldırılarla etnik çatışmalar çıkararak, kültürleri yok ederek, psikolojik unsurlarla bilhassa medyayı manipüle ederek yapılan saldırılar bunlar..Sizden ricam eğitiminize eskisinden daha sıkı sarılın. Çünkü sizin birlik ruhu ile bir arada olmanız ülkenizin yarınlarında önemli roller üstlenmeniz gerekiyor. Filistin’in kurtuluşuna sizler vesile olacaksınız. Bu davaya sahip çıkmanın yolu aldığınız eğitimlerden geçiyor. Vatanınızın baş aktörleri sizler olacaksınız, ülkenizin yarınları sizlersiniz. Filistin halkı bu durumdan alnının akıyla çıkacağına inancımız tam ve dualarımız onlarla beraber” dedi. İnsani Olarak Yaşam Koşulları Yok Yakınları, aileleri ile duydukları endişeyi paylaşan Filistinli öğrenciler de dünyanın yaşananlar hakkında suskunluğuna anlam veremediklerini paylaştı. Öğrenciler adına duygularını ifade eden Diş Hekimliği Fakültesi uzmanlık öğrencisi Asad R. Shamasna, “Gazze’deki yıkım daha önce hiç görülmemiş boyutlarda. Aldığımız bilgilere göre İnsani olarak yaşam koşulları yok, fırınlar çalışmıyor, su yok, enerji yok. Sivil hedefler, altyapı sürekli hedef alınıyor ve bunlar uluslararası kanunlar tarafından suç sayılıyor. Ukrayna’da sivil kayıplardan endişe edenler, Gazze’de binlerce çocuğun katledilmesine tepki dahi vermemesi çifte standart” diye konuştu. Hiçbir Şey Olmuyor Gibi Bir Algı Yaratılıyor Ailesinin Kudüs’te yaşadığını ve Kudüs’teki Filistinlilerin de çeşitli sebeplerle zorbalığa uğradığını aktaran Shamasna, “Gazze ile ilgili paylaşım, fotoğraf vs yapılmış diye çevirmelerde telefonlara bakılıyor. Eğer telefonda görüntü varsa askerler tarafından şiddet uygulanıyor. Örneğin bizim tarafta sosyal medyada paylaşım yapmak yasak. Medyada çıkan uluslararası paylaşımlara da engel konuluyor. Medya ise tek taraflı, hiçbir şey olmuyor gibi bir algı yaratılmış durumda. Maalesef karşı tarafta aileleri yaşayan arkadaşlarımın ailelerinden kötü haberler almaya devam ediyoruz. Yapılan soykırımın bir an önce durdurulmasını bekliyoruz” dedi. Öğrencilerle sohbet eden Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Prof. Dr. Süleyman Akbulut da kalplerinin ve dualarının Filistin ile olduğunu tekrarladı. -
10.11.2023
İKÇÜ Ata’yı Andı
100’üncü yılını kutladığımız Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ebediyete irtihalinin 85'inci yıl dönümünde düzenlenen törenle anıldı. Tören İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinde (İKÇÜ) Rektörlük Atatürk Büstü önünde başladı. Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, senato üyeleri, dekanlar, akademik ve idari personel, Öğrenci Konseyi Başkanı Berkay Sırakaya ile çok sayıda öğrencinin hazır bulunduğu törende, Atatürk Anıtına çelenk sunulmasının ardından saat 09.05 te iki dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Mirasına Sahip Çıkmanın Yolu “Daha Fazla Çalışmak” Buradaki törenin ardından Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığının düzenlediği anma programına geçildi. Öğrenci toplulukları tarafından hazırlanan Prof.Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonunda yapılan programda gençlere seslenen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Atatürk’ün emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti’nin her alanda lider ülke olması için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Bulduklu, “Her 10 Kasım’da olduğu gibi onu rahmet ve minnetle yâd etme yanında bugün, Atatürk'ün emaneti cumhuriyete sahip çıkmanın bir yükümlülük olduğunu hatırlamak zorundayız. Onun mirasına sahip çıkmanın daha fazla çalışmaktan geçtiğini, vatanını sevmenin işini en iyi şekilde yapmak anlamına geldiğini akıldan çıkarmamalıyız. Büyük bir lider olarak Atatürk, ülkesi ve milleti için önemli fedakarlıklar yapmış, bağımsız Türkiye'nin temellerini atmıştır. Yedi düvelin ganimet peşinde olduğu bir dönemde, damarlarındaki asil kanın kudreti ile bir milleti yeniden ayağa kaldırmış, hedef olarak gösterdiği çağdaş medeniyetler seviyesine çıkarmak için büyük bir mücadele örneği göstermiştir. Ortaya koyduğu vizyon bugünün gençleri için yol gösterici olmuş, muasır medeniyetler seviyesinin de ötesi için hayata geçirilmeye başlanan projelere motivasyon oluşturmuştur” dedi. Bağımsızlık Karakterimiz Akademi olarak üstlendikleri sorumluluğun bilincinde olduklarını kaydeden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, milli kültürüne sahip çıkan ve en iyinin peşinde koşan nesiller yetiştirme gayretinde olduklarını vurguladı. Prof. Dr. Bulduklu, “Atatürk’ün bilime, eğitime ve milli kültüre verdiği değeri örnek almalı, Türkiye'yi güçlü yarınlara el birliği ile hazırlamalıyız. Akademi olarak bu konuda bizim daha büyük bir sorumluluğumuz olduğunun farkında olarak üreten, sorun çözen ve eleştirel düşünebilen beyinler yetiştirmeliyiz. Onun 'Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir' sözünü ilke olarak almalı, bilim alanında en iyinin peşinde koşan gençleri büyük fedakârlık göstererek; ülkemizin idealleriyle donatmalıyız.'Bağımsızlığın bizim de karakterimiz' olduğunu göstermeli Türkiye'yi daha aydınlık, daha güçlü ve daha müreffeh bir geleceğe taşımanın kararlılığı içinde olmalıyız. Bu düşüncelerle, Büyük Önder Atatürk'ü bir kez daha saygı, sevgi ve özlemle anıyorum. Ruhu şad olsun” diye konuştu. Anma programı, Edebiyat Topluluğu öğrencilerinden Bahu Ana’nın “Mustafa Kemal’i Düşünüyorum” adlı şiirini seslendirmesinin ardından Sinevizyon Topluluğu öğrencilerinin hazırladığı kısa filmin izlenmesiyle devam etti. Tiyatro Topluluğu öğrencilerince hazırlanıp sergilenen oyun ise ilgiyle takip edildi. -
08.11.2023
Sosyal Bilimler Kongresinde Barış Vurgusu
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ile İzmir Uluslararası Misafir Öğrenci Derneği tarafından düzenlenen "2’nci Uluslararası Öğrenciler Sosyal Bilimleri Kongresi” İKÇÜ ev sahipliğinde yapıldı. Kongre, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse ile Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Murat Kayacan’ın açılış konuşmalarıyla başladı. Hibrit olarak düzenlenen kongreye, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, İzmir Uluslararası Misafir Öğrenciler Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Çevik, öğretim üyeleri, sosyal bilimleri alanında lisans ve lisansüstü öğrenim görmekte olan çok sayıda uluslararası öğrenci katıldı. Kongrede emeği geçen herkese teşekkürlerini ilettiği konuşmasında Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, sosyal bilimlerin, toplumsal ve küresel sorunları insan odaklı araştırmaların yapıldığı ve insan hakları, toplumsal adalet, siyaset, ekonomi ve daha pek çok konuda çözümler sunduğu multidisipliner alanları içerdiğini kaydetti. İkiyüzlü Bir Tavır Sergileniyor İnsan hakları ve evrensel ilkelerin dünya ülkelerince adil bir şekilde uygulanmadığını ifade eden Rektör Prof. Dr. Köse, Gazze’de işlenen insanlık suçuna dikkat çekerek; “Batılı ülkeler başta olmak üzere dünyanın pek çok devletinin üç maymunu oynadığı ortamda Türkiye her zaman olduğu gibi mazlumun yanında olma gayreti içindedir ve elinden gelenin en iyisini yapmak için tüm imkânlarını seferber etmiş durumdadır. Bugün o bölgede yaşananlara tüm dünya sessiz kalmış durumda ve akademi de dâhil hiçbir kesim tepkisini açık biçimde göstermemekte; ikiyüzlü bir tavır sergilemektedir. Başka coğrafyalarda benzer olaylar yaşandığında insan hakları kalkanını havaya kaldıranlar bölgemizdeki her sorunda derin bir kış uykusunda gibi davranmaktadırlar. Akademinin özerkliği ve sosyal bilimlerin insan odaklılığı gibi tüm ülkelerin vicdanları da susmuş durumdadır. Bu kara günleri tarih elbette yazacaktır. Bugün zulme sessiz kalanlar, yarın kendi içlerine ya da yakınlarına ateş düştüğünde neler yapacak hep birlikte izleyeceğiz” diye konuştu. İnancımızda Savaşın Bile Adaleti Söz Konusudur İnanç, ırk, renk ayrımı olmaksızın tüm insanlar için vicdanların yok olduğu bu düzenin değişebileceğini, bu noktada gençlere görev düştüğüne işaret eden Rektör Prof. Dr. Köse, medeniyetimizin odağında can taşıyan tüm varlıklara karşı saygı ve merhametin olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Köse, “Hz. Peygamber (s.a.s.) hayvanları sağarken tırnakların kesilmesini buyurmuşlardır ki hayvanların memeleri incinip yaralanmasın. Peygamberimizin şefkat ve merhametinden hayvanlar da nasibini alıyordu. Canı her şeyden değerli gören inancımızda savaşın bile adaleti söz konusudur. Barış, sevgi ve rahmet peygamberi olan Hz. Muhammed (sav) hiçbir zaman savaşa ilk başlayan olmamıştır. Meşru müdafaa, barış anlaşmalarının bozulması, elçilerin öldürülmesi, düşmanla iş birliği ve zulme uğrayan insanlara yardım etme gibi beş sebep söz konusuysa savaşa girilirdi. Eğer savaş olacaksa da ordu komutanlarına kadınlar, çocuklar, yaşlılar, din adamları, sivil yerleşim yerleri, savaş dışıdır. Yanlış yapan bedelini öder. İnsanın ölüsü de dirisi de şeref sahibidir, dokunulmazdır” dedi. Adil Bir Dünyanın Baş Aktörü “Gençlerimiz” Lahey ve Cenevre Sözleşmelerinin kâğıtta bırakıldığını, keyfi olarak uygulandığını belirten Prof. Dr. Köse, günümüz dünyasında ikiyüzlü bir adalet anlayışının hâkim olduğunu ifade etti. İmzalanan uluslararası sözleşmelerde savaş bölgelerinde ve işgal altında yaşayan sivillerin korunmasının taahhüt edildiğini belirten Rektör Prof. Dr. Köse, “Tarihe bakın, Bosna Hersek’te 40 bin kadına tecavüz edildi. 2’nci Dünya Savaşında milyonlarca kadına tecavüz edildi. İnsan hakları, özgürlük, eşitlikçilik gibi kavramlarını diline pelesenk eden ülkeler evrensel değerleri istediklerinde askıya almaktadır. Bu dünya anlayışının değişmesi gerek. Uluslararası öğrenciler olarak sizler yarının yöneticileri olacaksınız. Değişik ülkelerde önemli yerlere geleceksiniz. Benim size tavsiyem bilimi ve onun çıktılarını insanlık yararına kullanmanızdır. İkiyüzlü değil samimi bir anlayışla insanı ve canlıyı her zaman önde görmeniz, yapacağınız işlerde ve alacağınız kararlarda onun yararına odaklanmanızdır. Daha adil bir dünya mümkün ve bu dünyayı siz gençler kuracaksınız. Başkalarına ve onların kutsallarına saygı duyacak, zulüm karşısında susan dilsiz şeytan olmayacaksınız. Farklılıklarımızı zenginlik olarak görecek, dünyanın yaşadığı sorunlar için her birimizin birlikte çalışmasına ihtiyaç olduğunu unutmayacaksınız” şeklinde konuştu. Dünyanın Barış ve Huzuruna Katkıda Bulunacaklar Uluslararası öğrencilerin, yaptıkları araştırmaları farklı bilimsel ortamlarda paylaşmalarına, tartışmalarına ve genç araştırmacıların kendi aralarında etkileşimde bulunabilmelerine imkân sağlamayı amaçladıklarını belirten Kongre Düzenleme Komitesi Başkanı Prof. Dr. Murat Kayacan, Uluslararası Öğrenci Dernekleri Federasyonu (UDEF) çatısı altında faaliyet yürüten İzmir Uluslararası Misafir Öğrenci Derneği çalışmaları hakkında bilgi verdi. Konuşmasında uluslararası öğrencilerin üstlendiği misyona dikkat çeken Prof. Dr. Kayacan, “Gazze’de şehit olan kardeşlerimize rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyoruz. Dünyamızda çatışmalar maalesef bitmiyor. Ama bizlere düşen görev çatışma alanlarını en aza indirgemektir. Onlarca farklı ülkeden gelen kültürler arası anlayış ve küresel farkındalığa sahip öğrencilerimizin bu bilinç ve anlayışla çalıştıklarını, öğrenimlerini devam ettirdiklerini görmekteyiz. Farklılarımız zenginliklerimizdir. Buradaki öğrencilerimiz, ülkelerine döndüklerinde dünyanın barış ve huzuruna katkıda bulunacağınıza yürekten inanıyoruz” dedi. Açılış konuşmalarının ardından Prof. Dr. Zehra Nuray Nişancı, Prof. Dr. Fatma Akkuş Yiğit’in sunumlarıyla bilimsel oturumlara geçildi. -
07.11.2023
Harçlıklar Filistin'e
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, İKÇÜ öğrencilerinin 'Filistin’e Yardım' amacıyla düzenledikleri kermesten topladıkları nakdi yardımı Türk Kızılay İzmir İl Merkezi Başkanı Kerem Fahri Baykalmış’a teslim etti. Ziyarette, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Türk Kızılay İzmir İl Merkezi 1’inci Başkan Yardımcısı Tansu Kaya da hazır bulundu. Desteğimiz Devam Edecek Rektör Prof. Dr. Köse özünde bir insanlık sorunu, insan hak ve hürriyetleri sorunu olan Filistin’de yaşananlar karşısında sessiz kalınamayacağını söyledi. Prof. Dr. Köse, “İKÇÜ olarak öğrencilerimizin eğitim-öğretimlerinin yanı sıra insanlara ve topluma dokunması ile ilgili sosyal sorumluluk çalışmaları yürütmelerini istemekte ve desteklemekteyiz. Tüm topluluklarımızın öğrencileri çok duyarlı çalışmalara imza atıyor. Öğrencilerimiz kampüsümüzde iki gün süren bir kermes düzenledi. Sonrasında oluşan destekler çığ gibi arttı. Kermes dışında öğrencilerimiz harçlıkları ile Filistin’deki mazlum vatandaşlar için bu sevgi zincirine katıldı. İKÇÜ’deki bu anlamlı dayanışmada bizler de üzerimize düşen görevi yerine getirdik. Bu yardım zincirine katılan desteklerini esirgemeyen herkese şükranlarımı iletiyorum. Gazze için devletimizin yürüttüğü tüm yardım faaliyetlerine desteğimiz devam edecek” diye konuştu. İKÇÜ öğrencilerinin duyarlılığı için memnuniyetini ifade eden Türk Kızılay İzmir İl Merkezi Başkanı Kerem Fahri Baykalmış ise gençlerden gelen bu desteklerin oldukça anlamlı olduğunu söyledi. İKÇÜ’nün ulusal ve uluslararası alanlarda yürüttüğü sosyal sorumluluk faaliyetleriyle birlikte zor zamanlarda Kızılay ile yakın iş birliği içinde olduğunu kaydeden Başkan Baykalmış, bu anlamda Rektör Köse nezdinde tüm İKÇÜ mensuplarına teşekkürlerini iletti. Görüşmenin ardından Gazze için toplanan nakdi yardım, Rektör Prof. Dr. Köse tarafından Türk Kızılay İzmir İl Merkezi Başkanı Kerem Fahri Baykalmış’a teslim edildi. -
07.11.2023
Varis Tedavisinde Güncel Pratik Yaklaşımlar Sempozyumu Düzenlendi
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Hekim Hacı Paşa Konferans Salonunda gerçekleşen sempozyum, İKÇÜ Tıp Fakültesi ile Türk Girişimsel Radyoloji Derneği (TGRD) ortaklığında düzenlendi. Varis tanı ve tedavisinin gelişim sürecini, alanda kullanılan güncel yöntemleri ele almak amacıyla düzenlenen sempozyuma İKÇÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Serkan Gür ve TGRD Başkanı Prof. Dr. Levent Oğuzkurt ile Türkiye’nin farklı şehirlerinden ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinden gelen, alanda çalışmalar yürüten çok sayıda uzman doktor ve akademisyen katıldı. Girişimsel Radyolojinin Bilinirliğinin Artması Gerek TGRD tarafından ulusal bazda gerçekleştirilen, İKÇÜ himayesinde ve ev sahipliğinde düzenlenen ilk sempozyumun açılış konuşmasını yapan İKÇÜ Tıp Fakültesi Radoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Serkan Gür, kendilerine sempozyumu düzenleme imkanı sağladığı için İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse başta olmak üzere üniversite yönetimine teşekkür ederek sözlerine başladı. Varis hastalığının dünyadaki ve Türkiye’deki durumundan bahseden Prof. Dr. Gür, “Varis hastalığı, tüm dünyada ve ülkemizde çok yaygın bir sağlık problemi. Kadınların neredeyse üçte birinde, erkeklerin ise beşte birinde varis hastalığı mevcut. Yaklaşık 15 yıldır bu hastalığın tedavisiyle uğraşıyorum. Girişimsel Radyolojide günde biz 20 hastanın tedavisini yapıyoruz. Çok fazla hasta var ama hastaların düzgün tedaviye ulaşma şansları gördüğüm kadarıyla çoğu zaman mümkün olmuyor” dedi. Hastalığın teşhisinde Girişimsel Radyolojinin önemine değinen Prof. Dr. Gür, çoğu hastanın kendilerine gelene kadar başka bölümleri ve poliklinikleri dolaştığını, bu sebeple Girişimsel Radyolojinin bilinirliğinin arttırılması gerektiğini vurguladı. Varis Hastalığında Düzgün Bir Teşhis ve Tedavi Çok Önemli Öncelikli hedeflerinin varis tedavi merkezlerinin sayı ve kalitesinin arttırılması olduğunu belirten Prof. Dr. Gür, sempozyumun da bu merkezlerin yaygınlaştırılması, varis tedavisi alanında uzmanlaşmak isteyenlere ulaşılması ve bu konuda eğitimler verilmesi konusundaki fikirleri tartışmak amacıyla organize edildiğini dile getirdi. Varis tedavisinde dünyada yaşanan gelişmeleri aktaran Prof. Dr. Gür, “Varis hastalığında düzgün bir teşhis ve tedavi düzeni çok önemli. Dünyada bu yönde ciddi gelişmeler yaşandı. Yaklaşık son 20 yıldan beri, lazerin bir tedavi aracı olarak kullanılmasıyla birlikte ameliyatsız varis tedavisi uygulamaları artmış durumda örneğin” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Gür, Türkiye’de varis tedavisiyle ilgili Girişimsel Radyoloji hekimlerinin eğitiminde emeği olan Türk Girişimsel Radyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Levent Oğuzkurt ile Prof. Dr. Saim Yılmaz’a, aynı klinikte çok sayıda uygulamayı birlikte yaptıkları Prof. Dr. Kutsi Köseoğlu'na, Doç. Dr. Ömür Ballı'ya ve Doç. Dr. Rıdvan Pekcevik'e, konuşmacılara ve katılımcılara teşekkür ederek konuşmasını noktaladı. Girişimsel Radyolojinin Anabilim Dalı Olması Yönünde Çalışılıyor Türk Girişimsel Radyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Levent Oğuzkurt ise varis tedavisinin gelişim süreci ile ilgili bilgi vererek, Girişimsel Radyoloji için konunun öneminden bahsetti. Varis teşhis ve tedavisinde anatomi bilgisinin değerine değinen Prof. Dr. Oğuzkurt, yapmış olduğu sunumda varis türlerini ele alarak detaylı açıklamalar yaptı. Prof. Dr. Oğuzkurt, Görüntüleme eşliğinde tanı ve tedavi uygulama alanı olan Girişimsel Radyolojinin ABD’de 2014 yılında anabilim dalı olarak kabul edildiğini aktararak, İrlanda, İspanya ve Brezilya’da da anabilim dalı olması yönünde başvuruda bulunulduğunu belirtti. Türkiye’de de alanın anabilim dalı olması yönünde çaba gösterdiklerinin altını çizen Prof. Dr. Oğuzkurt, Girişimsel Radyoloji disiplini ile uğraşan bilim insanı sayısının ve bu alanda yapılan çalışmaların artmasını ve polikliniklerin işlemesi gerektiğini vurguladı. 'Varis Tedavisinde Güncel Pratik Yaklaşımlar' sempozyumu açılış konuşmalarının ardından oturumlara geçilmesi ile devam etti. -
06.11.2023
İKÇÜ Filistin İçin 'Tek Yürek' Oldu
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Yedihilal Öğrenci Topluluğu üyesi gençler, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse ile bir araya geldi. 'Filistin’e Yardım' amacıyla düzenledikleri Kermes ile ilgili bilgi veren topluluk üyeleri, bağışlardan toplanan nakdi miktarı teslim etti ve İsrail tarafından Gazze halkına uygulanan zulmün bir an önce durdurulması temennisini paylaştı. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’yi ziyaret etmek için İKÇÜ’ye gelen İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Karataş’ın da yer aldığı ziyarette, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Sosyal Sorumluluk Projeleri Komisyon Üyesi Prof. Dr. Zehra Nuray Nişancı, topluluk akademik danışmanı Prof. Dr. Murat Kayacan ile Genel Sekreter Nuretdin Memur; İKÇÜ’lü gençlerin böylesine anlamlı bir etkinliğe imza atmalarından duydukları memnuniyeti paylaştı. Türkiye başta olmak üzere birçok ülkede başlatılan yardım çalışmalarına üniversite gençliği olarak ufak da olsa katkıda bulunmaya çalıştıklarını ifade eden gençler duygularını, “Kermesimize öğrenci arkadaşlarımız, hocalarımız ve idari çalışanlarımız yardım elini uzattı. Herkesin yoğun bir teveccühü oldu. İki gün süren kermesimiz İKÇÜ’deki anlamlı bir dayanışmanın örneği oldu. Filistin halkının bir nebze yanında olabilmek adına desteklerini esirgemeyen herkese bir kez daha teşekkür ediyoruz” şeklinde paylaştı. Gazze için 'Tek Yürek' Olduk Uluslararası öğrencilerin yanı sıra aralarında Filistinli öğrencilerin de yer aldığı topluluk üyesi öğrencilerle sohbet eden Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, İKÇÜ olarak Filistin halkının yanında olduklarını söyledi. Başta kadın ve çocuklar olmak üzere İsrail’in yürüttüğü zulmün katliam olduğunu kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, “Kermesimizden elde edilen geliri, Filistin halkına ulaştırılmak üzere en kısa sürede devletimize teslim edeceğiz. Öğrencilerimizle Filistin için 'Tek Yürek' olduk. 7 Ekim’den bu yana Gazze’ye 18 bin ton bomba atıldığı, bunun 2’nci Dünya Savaşı’nda Hiroşima’ya atılan bombanın bir buçuk katı gücünde olduğu açıklandı. Ambulans, hastane, okul ayırt etmeden sivil halka uygulanan, uluslararası hukukun hiçe sayıldığı, sistematik bir soykırımın adıdır bu. İşlenen bu soykırımın karşısında durmak, insan olmanın bir gereğidir. Soykırıma destek verenleri de vahşete sessiz kalanları da tarih yazacaktır” dedi. Dünyanın Vicdana İhtiyacı Var Tüm insanlığın merhamete ve vicdana ihtiyacının olduğunu vurgulayan Rektör Prof. Dr. Köse, bunun din, ülke ayrımı gözetmeksizin nefes taşıyan tüm canlıların hakkı olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Köse, “Büyük İslam Âlimi İmam Gazali bir kitabında, bir insan bir hayvanın üstüne bindiyse üstünde uyumasının caiz olmadığını söyler. Çünkü uyuyan insan ağırlaşır ve hayvanın üstüne ek yük gelir der. Medeniyetimizde, can taşıyan insansa din ayrımı yapılmaz, can taşıyorsa, hayvan-insan ayrımı yapılmaz. Tarihte bunun örnekleri var. Peygamber efendimiz tarafından tüm ordu komutanlarına, kadınların, çocukların, yaşlıların, din adamlarının öldürülmemesi, mabetlere, doğaya, ağaca dokunulmaması emrolunmuştur. İnsanın ölüsüne işkence yapılamaz. Bugün dünyanın işte bu vicdana ihtiyacı var. Mustafa Hocam da bu anlamlı toplantımıza şahit oldu, ziyaretleri ve katılımları için de ayrıca mutlu oldum. Filistin için desteklerimizi sürdürmeye devam edeceğiz” diye konuştu. İmanın En Zayıf Hali “Sessiz Kalmak” İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Karataş da gençleri duyarlı davranışları için tebrik etti. Prof. Dr. Karataş, “Müslümanların ihtiyacı halinde kılını kıpırdatmamak imanın en zayıf halidir. Hatta iman var mı yok mu diye de tartışılır. Gençlerin yaptıkları çok kıymetli. Tesadüf yoktur. Burada bulunduysam ben de yardımlarınıza destek olmak, katkıda bulunmak isterim” dedi. Konuşmaların ardından Gazze için toplanan nakdi yardımlar Rektör Köse’ye teslim edildi. -
01.11.2023
Eczacılık Öğrencilerinden Mesleğe İlk Adım
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Eczacılık Fakültesi öğrencileri için beyaz önlük giyme töreni düzenlendi. Mesleğe girişin ilk adımı sayılan Dekan Prof. Dr. Mutlu Aytemir’in ev sahipliğinde yapılan törene, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, dekanlar, akademisyenler, sektör temsilcileri ile çok sayıda öğrenci yakını katıldı. Evrensel İKÇU Mezunları Törende öğrencilerin heyecanını paylaşan İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, eczacılığın medeniyetimizdeki köklü tarihine değinerek; Osmanlı coğrafyasını büyük ölçüde gezmiş ünlü seyyah Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde 17’nci yüzyılda İstanbul’da 2000 civarında aktarın bulunduğunu söyledi. Gelinen noktada eczacılık eğitiminin ülkemizdeki gelişimine işaret eden Rektör Prof. Dr. Köse, “Türkiye’de 59 eczacılık fakültesi var. Gerçekten bu 2’nci yüzyılını kutladığımız cumhuriyetimizin geldiği noktayı göstermesi açısından son derece değerlidir. Ülkemizden dünya çapındaki eczacılık alanına çok değerli eczacıların yetiştiğini biliyorsunuz. Bu noktada beş yıl önce öğrenci almaya başlayan 59 fakülte arasında sekizinci sırada bulunan İKÇÜ Eczacılık Fakültemiz alınan mesafede çok özel bir yere sahip. Öğrencilerimiz, İKÇÜ’den mezun olduklarında sadece ülkemize değil, bulundukları her yerde, tüm dünyaya, tüm insanlığa faydalı işler yapacaklar bilimsel faaliyetlere katkı sağlayacaklar, insanlığın hizmetinde olacaklardır” diye konuştu. İKÇÜ’de Eğitim Almak Bir Ayrıcalık İlk mezunlarını veren genç bir fakülte olmasına rağmen hem akademisyenlerinden hem de öğrencilerden gelen ulusal çapta ödül alan başarılı bilimsel çalışmaların bu azmin bir göstergesi olduğunu ifade eden Rektör Prof. Dr. Köse, “Sizler üniversitemizin en dinamik fakültesinin ve aynı zamanda deneyimli kadroya sahip fakültesinin öğrencilerisiniz. Üreten, geliştiren ve katma değer oluşturan eczacılar olarak mezun olacağınıza olan inancım tamdır Hocalarımıza ve sizlere güveniyoruz. Öğrencilerimizin çok şanslı olduklarını özellikle ifade etmek istiyorum. Bu noktada Dekanımız Mutlu Hocamızın ve ekip arkadaşlarının büyük emekleri var. Her türlü deneysel altyapıya sahip laboratuvarlarıyla, başarılı eğitim kadrosuyla İKÇÜ’de eğitim almak bir ayrıcalık” dedi. Modern Dünya, En Çok Ahlaka İhtiyaç Duyuyor Konuşmasında ahlak kavramına da değinen Rektör Prof. Dr. Köse, eczacılık mesleğinin çok yönlü uzmanlık gerektirdiğini, ama değişmeyen tek kuralın insan sevgisinden geçtiğini vurgulayarak öğrencilere tavsiyede bulundu. Prof. Dr. Köse, “Ahlak araştırmacısı Ross Poole der ki, 'Modern dünya en fazla ahlaka ihtiyaç duyuyor, ama ahlakı imkânsız kılan da bizzat kendisi' Sizlerin dürüstlük ilkesine bağlı olacağınıza, insanlarımızın gönlünde taht kurarak başarılı eczacılar olacağınıza yürekten inanıyorum. Eczacılık gibi önemli ve değerli bir fakülteyi kazanmanız nedeniyle en başta sizleri yetiştiren, her türlü büyük fedakârlıklarla bu noktaya getiren ailelerinizi yürekten kutluyorum. Bu kadim mesleğin mensubu olmak yolunda önemli bir simge olan beyaz önlüklerinizin hayırlı olmasını diliyor, başarılı bir meslek hayatı temenni ediyorum” ifadelerini kullandı. Ezberden Uzak, Güçlü Eğitim Müfredatı Öğrenci odaklı, ezberden uzak, Ar- Ge ve inovasyonun önemini kavramış, gelişen ve değişen dünyaya ayak uydurabilen bir eczacılık eğitimi verdiklerini aktaran Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mutlu Aytemir de kısa sürede gelen başarılara değinerek; Rektör Prof. Dr. Köse’ye bu süreçte verdiği destekleri için teşekkür etti. Dekan Prof. Dr. Mutlu Aytemir, “Eğitim öğretim sürecinde çok sayıda lisans öğrencimize, öğretim üyelerimiz tarafından yürütülen TÜBİTAK destekli bilimsel araştırma projelerinde bursiyer olma şansı tanınmıştır. Hatta fakültemiz bir adım daha ileri giderek, öğrencilerimizin de proje yürütücülüğü deneyimini yaşayabilecekleri TÜBİTAK 2209 projeleri için cesaretlendirmiştir. Bu çabaların sonucunda 2 yıl gibi kısa bir süre içerisinde sadece 2023 yılı 16 toplamda 26 farklı öğrencimizin projesi TÜBİTAK tarafından desteklenmeye değer bulunmuştur. Elde ettiğimiz bu başarılarda, fakültemizin kuruluşundan bugüne kadar her aşamada özveri ile yanımızda olan, bizi cesaretlendiren Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Saffet Köse Hocamıza desteği için şükranlarımızı sunuyoruz. Tüm bu başarılı süreçlerde bizlerden desteğini esirgemeyen İzmir Eczacı Odası Başkanı sayın Ecz. Tuncay Sayılkan’a, Aydın Eczacı Odası Başkanı Sayın Ecz. Sefa Karaarslan’a, Manisa Eczacı Odası Başkanı Sayın Uzm. Ecz. Devrim Bali’ye teşekkür eder saygılarımızı sunarız” dedi. Hayat Boyu Öğrenmeye Devam Evrensel düzeyde hizmet verecek donanıma sahip, lider eczacılar yetiştirme gayretinde olduklarını vurgulayan Prof. Dr. Aytemir, bu vizyona ulaşmak için farklı fikirlerin sesi olmaya özen gösterdiklerini kaydetti. Dekan Prof. Dr. Aytemir, “Henüz ilk mezunlarını veren bir fakülte olmamıza rağmen, ülkemizde, Türkçe eğitim veren, 29 devlet üniversitesine bağlı eczacılık fakültesi arasında sekizinci tercih sırasında bulunmaktayız. İlk mezunlarımız meslek hayatlarına akademi, sanayi, eczane ve hastane eczacısı olarak adım atmışlar. Bununla birlikte bu kadar kısa süre içerisinde, lisans eğitimini tamamladıktan sonra lisansüstü eğitime devam etmek isteyen mezunlarımız için, Fakültemiz bünyesinde Biyokimya ve Mikrobiyoloji Yüksek Lisans Programı ile birlikte Farmasötik Kimya ve Farmasötik Teknoloji doktora programını da açmış bulunmaktayız. Beyaz önlükleriniz ile mesleğine ve insanlığa hizmet etmeyi seven, nitelikli birer eczacı olmak için hayat boyu öğrenmeye devam etmeyi görev bilerek çok çalışmalısınız. Kutsal mesleğimize özveriyle sahip çıkmanızı temenni ediyorum” şeklinde konuştu. Fakülteye derece ile giren öğrenciler ile projelerde görev alan öğrencilere başarı belgelerinin takdiminin ardından törene katılan protokol tarafından öğrencilere mesleğe geçişin simgesi beyaz önlükleri giydirildi.
Toplam 370