Haberler :::
-
23.09.2022
Büyük Zafer’in Coşkusu İKÇÜ’de
Kütahya Valiliği’nin himayelerinde, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Güzel Sanatlar Fakültesince düzenlenen ‘22'den 22'ye Uluslararası Afiş Tasarımı Yarışması İlk 50 Finalist Eserler Sergisi’ İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sanat Galerisinde sergilenmeye başladı. Finale kalan eserlerin İKÇÜ’lü sanatseverlerle buluştuğu serginin açılış töreni, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin ev sahipliğinde, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Prof. Dr. Kâzım Uysal, 23. Dönem Düzce Milletvekili Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Erbay, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, DPÜ GSF Dekanı Prof. Dr. Levent Mercin, Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fikri Salman, konuk akademisyenlerin yanı sıra finalist tasarımcıların katılımıyla yapıldı. Sergiyi İKÇÜ’ye Taşıdık Sergi ile ilgili bilgi veren DPÜ GSF Dekanı Prof. Dr. Levent Mercin, Hollanda, Rusya, ABD, Maldivler, Gürcistan, Japonya, Arnavutluk, Somali, Afganistan, Avusturalya, Brezilya, Tunus gibi 16 farklı ülkeden profesyonel, akademisyen ve her düzeyde öğrenim gören öğrencinin katıldığı, toplamda 533 eserin başvuruda bulunduğunu aktardı. Uluslararası ilginin yoğunluğuna dikkat çeken Prof. Dr. Mercin, “Rektör Prof. Dr. Prof. Dr. Kâzım Uysal’ın öncülüğünde başlattığımız yüzüncü yıl etkinliklerimiz çerçevesinde düzenlediğimiz yarışmamızın finalist tasarımları, Zafer Bayramı’nın 100. yılı olan 30 Ağustos 2022 günü, Dumlupınar Atatürk Karargâh Evi’nde sergiye açıldı. Sonrasında finalistlerimiz için üniversitemizde bir tören düzenlendi. 22'den 22'ye sergisini İzmir’e taşıdık. Çünkü İzmir’in kurtuluşumuzda çok önemli bir yeri var. 30 Ağustos 1922'de büyük zaferimiz Dumlupınar'da Atatürk'ün başkumandanlığında başarıyla sonuçlanmasından sonra Gazi Mustafa Kemal Paşa, Türk ordusuna o tarihî 'Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!' emrini vererek İzmir’de Yunan ordusunu denize dökmüştür. Büyük Taarruz’ın sonucu İzmir’de gerçekleşti. Biz de bu şanlı zaferin felsefesini bu sergi ile yaşatmış olduk” dedi. Yüz Yıl Önceyi Hatırlayın Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Prof. Dr. Kâzım Uysal da sergiyi İKÇÜ’ye taşımaktan oldukça mutlu olduklarını aktardı. “Dumlupınar’da ilan edilen büyük zaferi anmaya, anlamaya ve yeni nesillere aktarmaya ihtiyacımız var” diyen Prof. Dr. Uysal, “Bu büyük zaferi yâd ederek ve hatırlatarak Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi diyoruz ki; ‘Yüz yıl önceyi hatırlayın’ Biz o zamandan çok daha güçlüyüz” şeklinde konuştu. DPÜ’de çok sayıda yüzüncü yıl etkinliğine ev sahipliği yapıldığını belirten Prof. Dr. Uysal, yeni nesillere verilen mesajların sanat yoluyla aktarımını önemli bulduğunu söyledi. DPÜ Rektörü Prof. Dr. Uysal, “Bazen kitaplarca anlatılamayan bir duyguyu bir sanat eseri anlatır. Bu eserler de Dumlupınar Zaferini afişlerle bizlere aktardı. Özellikle GSF öğrencilerinin ilgisi ve katılımları bizleri mutlu etti. Bu sergide emeği geçen tüm katılımcılarımıza teşekkürlerimizi iletiyorum” dedi. Kütahya’dan İzmir’e Uzanan Zafer Coşkusu İKÇÜ’de Rektör Prof. Dr. Saffet Köse ise yüzüncü yıl etkinlikleri çerçevesinde, kurtuluş mücadelesini zaferle taçlandıran iki önemli şehrinin bir sanat etkinliği paydasında buluşmasını oldukça anlamlı bulduğunu söyledi. Milletimize yapılan her türlü iç ve dış saldırının her dönemde bertaraf edildiğine dikkat çeken Rektör Prof. Dr. Köse, “Bizlerin ve yeni nesillerin en asli görevi, ecdadımızın bizlere emanet ettiği bu aziz vatana sahip çıkmak ve fedakârlıklarını her daim hatırlamaktır. Duygularımızı ifade eden önemli mesajları barındıran sanat ve kültürel etkinliklerin öneminin bilinciyle, kardeş üniversitemiz Kütahya Dumlupınar Üniversitesince yapılan bu anlamlı yarışmanın finalist eserlerini İKÇÜ’de sergilemekten gurur duyduk. Tarihimizden aldığımız güç ve bağımsızlık ruhuyla ülkemizin gelecek vizyonlarına, milli şuurla hep birlikte yürüyoruz. 1922’den 2022’ye uzanan Büyük Zafer’in coşkusunu '22'den 22'ye' diyerek yaşatan tüm eser sahiplerini kutluyorum, sergide emeği olan herkesi tebrik ediyorum” dedi. Protokolün açılış kurdelesini kesmesiyle ‘22'den 22'ye Uluslararası Afiş Tasarımı Yarışmasının ilk 50 finalist eserleri sanatseverlerle buluştu. -
23.09.2022
“100. Yılında 9 Eylül ve İzmir”
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi’nce düzenlenen “100. Yılında 9 Eylül ve İzmir” paneli Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonunda yapıldı. Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turan Gökçe başkanlığında yapılan panelde konuşan Milli Savunma Üniversitesi, Hava Astsubay MYO Müdürü Prof. Dr. Hasan Mert, İKÇÜ SBBF Tarih Bölümünden Doç. Dr. Resul Babaoğlu, SBBF Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Ünal Şenel, İzmir’in kurtuluşu öncesi ve sonrası ile ilgili önemli tarihsel bilgiler aktardı. Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, dekanlar, çok sayıda akademisyen ve öğrencinin ilgiyle takip ettiği panelin açış konuşmasını yapan İKÇÜ SBBF Dekanı Prof. Dr. Turan Gökçe, 9 Eylül’ün İzmir kadar Türkiye’nin de kaderini tayin eden bir dönüm noktası olduğunu vurguladı. Eskiyi Korumadan Yeniyle Övünmen Fayda Etmez Tarih bilincinin bir gelecek idraki olduğunu aktaran Prof. Dr. Gökçe,” Bu bilince sahip olmayan bir memlekette milli varlıktan söz etmek mümkün değildir.100 yıllık bilanço çıkarmak demek, onu anlamaya çalışmak, durum değerlendirmesi yapmak, gelecek vizyonu çizmek, gelecek idrakine sahip olmak demektir. Asırlık tecrübeleri dikkate almak anlamaya çalışmak gerekir. Yaşadığımız bugünden bakarak, 100 yıl önce olup bitenleri bir adli tıp uzmanı titizliği ile anlamaya çalışmak yerine, tarihte yaşıyormuş gibi taraf olmaya, birinin hakkını teslim etmek için diğerini görmezlikten gelmeye kalkışıyoruz. Böylelikle, aklın, izanın, ilmin ve irfanın hiçbir biçimde kabul edemeyeceği tarihi şahsiyetleri, kahramanları, sembol isimleri karşı karşıya getirerek yıpratma gafletinde bulunuyoruz. “Büyük devletler kuran ecdadımız, büyük ve şümullü medeniyete sahip olmuştur. Bunu aramak, tetkik etmek ve Türklere ve Cihana bildirmek bizler için bir borçtur. 'Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır' diyen Atatürk’ün bu ve benzeri ifadelerle vurgulamış olduğu gibi, anlayabildiğimiz ve aynı zamanda bir gelecek idraki olarak kavrayabildiğimiz tarihin milletimiz için en büyük kuvvet kaynağı olduğuna inanıyoruz” şeklinde konuştu. 100. Yıl Şehit Fethi Bey’in Aziz Hatırasının Toparlanması İçin Bir Fırsat Olarak Görülmeli İzmir’in işgalinin tarihimizde taşıdığı farklı anlama vurgu yapan Dekan Prof. Dr. Gökçe, bu işgalin milletimiz açısından bardağı taşıran son damla olduğunu söyledi. Prof. Dr. Gökçe, ”İzmir Türkiye, Türkiye İzmir demekti. Düzenlenen gösterilerden, İstanbul’dan tüm dünyaya çekilen protesto telgraflarından bunu çıkarıyoruz. Elbette kurtuluşta sembol olan yüzlerce kahraman var. Mesela Miralay Süleyman Fethi Bey unutulmuş. İzmir’in işgaline karşı sonuna kadar direnen, kutsal değerlerini hiçbir şekilde çiğnetmeyen, devletin giydirdiği üniformayı canı pahasına çıkarmayı reddeden, vatan uğrunda canını feda etmekten çekinmeyen Şehit Süleyman Fethi Bey, yüksek iman gücü ve inançla İzmir’de istiklâl mücadelesinin fitilini ateşleyerek tarihe geçen sembol isimlerden biri oldu. Fethi Bey, şehadetinden sonra şehrin kalpgahı durumunda bulunan Emir Sultan Dergâhı Haziresine defnedildi. Ancak, 69 yıl sonra hazin bir hikâye ile Şehit Süleyman Fethi Bey’in burada bulunan kabri taşınarak yeri boş bırakıldı. 1986 yılında verilen bir dilekçe ile başlayan hazin hikâye, 8 Ocak 1988’de Ege Ordu Komutanlığı’nın Süleyman Fethi Bey’in naaşının Narlıdere Şehitliğine taşınması kararı ile birlikte dönüşü olmayan bir yola girdi. Bunda, tarihi mekânın dolayısıyla kabrin bulunduğu hazirenin bakımsız kalmış olması, adeta kaderine terk edilmiş olmasının da büyük rolü vardı. Alınan karar doğrultusunda 69 yıllık kabir açıldı, kemikler toplanarak Narlıdere Şehitliğine nakledildi. Bu arada mezardan çıkarılmış olan takma altın dişler Arkeoloji Müzesinde muhafaza altına alındı. 1919 yılı mezar kültürünün özelliklerini taşıyan sandukalı, şahideli mezar taşları Agora Açık Hava Müzesi’ne kaldırıldı. Süngülenerek ağır yaralandığı işgal günlerinde giydiği üniforma ise İstanbul Askeri Müzesi’nde sergilendi. Fethi Bey'in aziz hatırasının bu şekilde parçalanmışlığını içine sindiremeyen İKÇÜ bir şeyler yapmaya çalıştı. 2019’da, Türk İslam Arkeolojisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Harun Ürer, Doç. Dr. Akın Ersoy, Dr. Öğr. Üyesi Ünal Şenel bizzat sahiplenerek; mezar taşlarını Emir Sultan Türbesi ile tekrar buluştu. Bir süredir sergilendiği Agora Örenyeri'nden alınan sanduka, 100 yıl önce Fethi Bey'in defnedildiği Emir Sultan Türbesi haziresindeki yerine konularak ziyarete açıldı. 100. yıl Şehit Fethi Bey’in aziz hatırasının toparlanması için bir fırsat olarak görülmeli ve bazı önemli adımlar atılmalıdır. Agora’da bulunan ve epeyce zarar görmüş olan mezar taşlarının Emir Sultan Haziresi’nde boş bulunan yerine iade edilmesiyle işe başlanmalıdır. Uygun bir yerde tasarlanacak abide ile 100 yıldır bekleyen vefa borcu ödenmelidir” dedi. Onlar İçin Kara Eylül Ayı Hava Astsubay MYO Müdürü Prof. Dr. Hasan Mert de tarihin sayfalarından aktarımlarda bulunduğu konuşmasında, müttefikler için İzmir’in kaybedilişinin bir cehennem günü olarak tanımlandığını belirtti. Prof. Dr. Hasan Mert, “Yunanlıların ‘matem günü’ olarak görmesi gayet normaldir. Onlar bu ayı kara eylül ayı olarak adlandırırlar. Anadolu maceralarını da Küçük Asya Felaketi olarak değerlendirirler. Asırlarca kardeşçe zenginleştikleri, semirdikleri bu toprakları ebediyen kaybettiler. Ama onların bugün de üsler kuran ağababaları var. O tarihler de Amerikan gazetelerinde İzmir cehenneminden kaçış olarak başlıklar atılıyor. İnferno olarak İzmir’den bahsediliyor. Onlar için bir felakettir, bizim için de bir bayram. İzmirli bir gencin işgalle ilgili 1924 yılında Ahenk Gazetesinde tefrika olarak yayınlanan anısında, tarlada çalışırken bir grup Rum izcinin bağlarına girip talan ettiğini, o Rum’u tanıdığını, Yunan ordusuna yol göstericiliği yaparken; ‘Sakın karşı çıkma, buraya yüksek Yunan kültürünün temsilcileri geldi. Buraya medeniyet getirecekler’ diyor. Bu söylemi hatırlarsınız; Irak’a demokrasi getirmek için harekat düzenleyenlerle, Suriye’yi özgürleştirmek için operasyon yapanlarla aynı söylemler…Zaman değişiyor, söylemler değişmiyor. Tarih tekerrürden ibaret oluyor” diye konuştu. 9 Eylül, Bir Çağın Bitişi, Başka Bir Çağın Başlangıcıdır 9 Eylül sabahı yaşananları ilk ağızdan dinleyerek yazdığı doktora tezinden 1911 doğumlu Cafer Arıcan’ın sözlerine yer veren Prof. Dr. Hasan Mert, Türk subayının sabahın ilk ışıklarıyla şehrin dört bir tarafından girmesi ile ezanların okunmasının oldukça önemli manalar taşıdığını kaydetti. Türk askerlerinin esir almak için bile zaman kaybetmediklerini, esarete son vermek için Kordon Boyu’na büyük bir heyecanla ilerlediklerini aktaran Prof. Dr. Mert şöyle devam etti: “Bundan 100 yıl önceki Türk askerindeki heyecanı düşünün. 450 kilometrelik yolu savaşa savaşa 14 günde gelmiş bu ordu. Bugün ki şartlarda yürüyerek gelseniz bunu başaramazsınız. 9 Eylül sabahı İzmir’e Türk süvarileri tarafından dört bir koldan girildi. Doktora tezim Bornova tarihi üzerineydi. 9 Eylül sabahına tanık olan, 1911 doğumlu merhum Cafer Arıcan ile tanıştım. Toprağı bol olsun. Yaptığım sohbette şöyle anlatıyordu: ‘Radyo, TV yok. Bir hareketlenme var. Yunan ordusunda, farkındayız. 15 Mayıs’ı hatırlayarak evlerimizin kapılarının arkasında geçerek sıkı sıkıya kapandık. Saat 09.00 gibi ezanlar okunmaya başlandı. Türk süvarilerimiz sokaklarda geçit yapmaya başladı. 14 gündür savaş meydanlarında oldukları için yüzleri toprak içinde, üniformaları lime lime olmuş atın üzerinde gidiyorlardı. Biz su çekip bakır maşrapayla süvariye uzatıyorduk. Süvari iki yudum içtikten sonra maşrapayı iterek yürüyüşüne devam ediyordu. Bir saniye beklemeye tahammülleri yoktu. Başkomutanlarının Gazi Mustafa Kemal’in verdiği emri yerine getirmek için yarış içindelerdi. Yunanı denize dökmek için ileri atılıyorlardı. Atlar bile değişikti. Onlar bile durmuyordu. Her gün Ege Üniversite’nin önünden geçiyorsunuz. Tıp Fakültesi’nin önündeki taşın niye orda olduğunu biliyor musunuz? 3 şehidimiz orda yatıyor. Süvarilerimiz Ağaçlı Yol’dan Halkapınar’a ilerliyorlar. Burada pusuya düşürülüyorlar. 4 şehidimiz de burada yatıyor. 9 Eylül’de Yunan ordusu yenilmedi, emperyalizm yenildi. Ezan okunması bir işaretti. O günkü Türk ordusu İzmir’i kurtarmadı. İslam’ı kurtardı. Y.Kemal’in dediği gibi…9 Eylül, bir çağın bitişi, başka bir çağın başlangıcıdır'” 15 Mayıs İzmir’in Kara Günü İKÇÜ SBBF Tarih Bölümünden Doç. Dr. Resul Babaoğlu da Yunanistan’ın 1830’lardan bu yana tarih sahnesinde, büyük ülkü olarak nitelendirilen Bizans’ı tekrar diriltmek gayesinin resmi bir dış politika doktrini haline geldiğini aktardı. Doç. Dr. Babaoğlu, “Balkan Savaşlarından sonra bunu fırsat haline getirdiler. İzmir’e göz diken Yunanlılara, Mondros Ateşkes Antlaşması da bir fırsat sundu. Venizelos Paris Barış Anlaşmasında müttefiklere İzmir’in Yunanistan’a verilmesini kabul ettiriyorlar. İngiltere’de Yunanistan tarafında yer alıyor. 15 Mayıs’ta İngiliz, Fransız ve İtalyan gemilerinin nezaretinde, Rumların coşkulu gösterileri eşliğinde İzmir, Yunan vahşetiyle karanlıklara gömüldü. 15 Mayıs İzmir’in Kara Günü olarak kayda geçti. İlk 48 saatte Hükümet Konağı civarında 4000 vatandaşımız şehit ediliyor. Tutsak edilen Türkler de toplatılarak hayvanların bulunduğu ambarlara kapatılıyor. Bu işgalin Anadolu’da ses getirmesi tesadüf değil. En bilineni Halide Edip Adıvar’ın da konuşmacı olduğu Sultan Ahmet’te 200 bin kişinin katıldığı mitingdir. Anadolu’nun en ücra yerlerinde bile binlerce insan toplanarak bu işgali protesto etti. Bazı görüşlere göre Kurtuluş Savaşı’nın 15 Mayıs işgalinden sonra başladığı kabul edilir. Bundan sonra Batı Anadolu’da Kuvayi Milliye’nin oluşmaya başladığını biliyoruz” ifadelerini kullandı. Biz Smirna Değil, İzmir’iz Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Ünal Şenel de İzmir’in işgalinin tüm topraklarımızı ve İslam dünyasını yasa boğan tarihi bir dönüm noktası olduğunu vurguladı. Tarihe bakarken kendi değerlerimize, sahip çıkarak koruyarak bakmanın önemine vurgu yapan Dr. Öğr. Üyesi Şenel, “İzmir Türklük demekti. İzmir İslam demekti. O gözle bakmak lazım. İzmir’in üzerine titrememiz lazım. Biz Smirna değil, İzmir’iz. Ama meydanımıza Smirna adını veriyoruz. Türk Dil Kurultayında kendi Adalar denizimize Ege Denizi adını veriyoruz. Kadifekale gibi güzel bir kelime yerine, Pagos diyecek kadar zavallılık gösteriliyor. Bulgaristan’dan İstanbul’a giden otobüslerde Çarigrad, Yunanistan’dan İstanbul’a giden otobüslerde Konstantinopolis yazar. Hala aynı haçlı zihniyeti var. Şehitlerimizin yattığı Halkapınar düne kadar mezbelelikti. Kimse farkında değildi. O bölgenin gül bahçeleri yapılıp ziyaret yerleri haline gelmesi lazım. Hiç olmazsa ordan geçerken orda yaşanılanların bilinmesi lazım. Bornova’daki şehitlik yerimiz de aynı şekilde. Bizim tarihimizi bilmemiz, farkında olmamız lazım. Mehmet Emin Yurdakul, ‘Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet, sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir’ der. Şairler milletin ruhunu temsil eden kişilerdir. Bir şehir için ne kadar şiir yazılıyorsa, şairlerin ruhunda ne kadar yer edinmişse o şehir o kadar bizimdir. İşte İstanbul’dan sonra en çok adına şiir yazılan şehir İzmir’dir. Dur Yolcu’ diye başlayan Necmettin Halil Onan’ın şiiri bu bölge için yazılmıştır” dedi. Panelde, Türkiye Halk Oyunları Federasyonu Üyesi eğitmen İlhan Sefil’in zeybek gösterisi eşliğinde, Sanat ve Tasarım Fakültesi’nden Öğr. Gör. Dr. Mucahit Yalçın Öztüfekçi’nin verdiği mini konser ilgiyle takip edildi. -
20.09.2022
Medya Merkezi İKÇÜ’nün Aynası Olacak
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal ve Beşerî Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölümü öğrencilerinin teorik ve pratik eğitimlerini aldığı Medya ve İletişim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (İKÇÜ Medya Merkezi) yeni dönemde yeni projeleri hayata geçirmeye hazırlanıyor. Merkezin çalışmalarını ele almak yapılması planlanan çalışmaları gözden geçirmek için Rektör Yardımcısı ve Kurumsal İletişim Koordinatörü Prof. Dr. Yasin Bulduklu başkanlığında, Merkez Müdürü Prof. Dr. Nazım Ankaralıgil ile medya merkezi akademik kadrosu ve kurumsal iletişim koordinatörlüğü medya ve iletişim hizmetleri birimi personelinin katılımıyla toplantı düzenlendi. Toplantıda, yeni dönemde İKÇÜ’nün yazılı ve görsel haber etkinliklerinin Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü ile yeni hizmete açılan İKÇÜ Ajans'ın eşgüdümlü olarak takip edilmesi kararlaştırıldı. Haber Alanımız Daha da Güçlenecek Üniversitesinin eğitim, kültür, spor, bilim ve sanat gibi birçok alanda gerçekleştirdiği faaliyetlerin yerel ve ulusal medyada daha çok yer alması adına yeni bir çalışma stratejisi geliştirdiklerini ifade eden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, bu strateji ile öğrencilerin süreç içerisinde daha aktif rol alacağını kaydetti. Prof. Dr. Bulduklu, “ Hedefimiz İKÇÜ kurumsal haberlerinin medya merkezimizden alacağımız teknolojik alt yapı ve teknik imkânlarının yanında ‘haberi merkezinden öğrenme’ prensibiyle mezun edeceğimiz gençlerimizin yetişmesine de katkıda bulunmak. Alanında tecrübeli Medya ve İletişim Hizmetleri Birimimiz ve yetkin akademik kadrosu ile Medya Merkezimizin uyum içinde çalışacağı bir çalışma protokolü sayesinde haber alanımız daha da güçlenecek. Başta eğitim, kültür alanı olmak üzere tüm alanlardaki etkinliklerimiz daha fazla kişiye ulaşmış olacak. Medya Merkezimizin İKÇÜ’nün aynası olmasını istiyoruz” dedi. Podcast Gibi Birçok Yayın İçeriği Açılacak 2017 yılında faaliyete geçen, 2020 yılında Araştırma Merkezi statüsüne kavuşan İKÇÜ Medya Merkezi’nin kısa sürede önemli bir başarı grafiğine ulaştığını kaydeden Merkez Müdürü Prof. Dr. Nazım Ankaralıgil, öğrencilerin ulusal yarışmalarda sağladıkları başarının bunun göstergesi olduğunu vurguladı. Televizyon stüdyosu, haber atölyesi, seslendirme stüdyoları, halkla ilişkiler ve reklam atölyesi ile animasyon ve görsel efekt sınıflarının yer aldığı İKÇÜ Medya Merkezi’nin yeni dönem çalışmaları hakkında bilgi veren Prof. Dr. Nazım Ankaralıgil: ”Faal olduğu günden bugüne öğretim üyelerimizin öncülüğünde öğrencilerimize, gazetecilik pratiği kazandırılırken; fotoğraf çekimi, reklam, halkla ilişkiler branşlarında teknik gelişimlerine katkı sağlandı. Birim düzeyinde gerçekleştirilen atölye çalışmaları sayesinde öğrencilerimiz, sektörden davet ettiğimiz tecrübeli isimlerin deneyimlerinden faydalanma imkânı elde etti. En temel amacımız, öğrencilerimizin yaratıcı potansiyelini gösterebilecekleri uygun bir ortam oluşturmak. Yeni dönemde de İKÇÜ Ajans içerisinde haber sitesi, radyo, podcast yayınları gibi birçok yayın içeriğini faaliyete geçirmeyi hedefliyoruz” şeklinde konuştu. Toplantı birimlerarası görüş alışverişi ve çalışma takvimi belirlenmesi ile son buldu. -
20.09.2022
Akademisyenlere Girişimcilik Desteği
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Proje Genel Koordinatörlüğü ve Teknoloji Transfer Ofisi iş birliği ile yapılan "Patent Temel Farkındalık Eğitimi" öğretim üyelerinin yoğun katılımıyla tamamlandı. Proje Genel Koordinatörü Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Akbulut’un başkanlığında başlayan eğitim, Teknoloji Transfer Ofisi koordinatörü Öğr. Gör. Ayşegül Nalbantoğlu tarafından verildi. Öğr. Gör. Nalbantoğlu, İKÇÜ’lü akademisyenlere, patent ve faydalı model kavramları, patent başvuru süreçleri ve patentlenebilirlik kriterleri, fikri hakların kapsamı, patent araştırmasının önemi, patent araştırma veri tabanları gibi güncel başlıklarda sunum yaptı. Katma Değeri Yüksek Bilimsel Projelerin Sayısını Arttırmalıyız Eğitimin açış konuşmasını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Akbulut, İKÇÜ’de yapılan tüm bilimsel araştırmaların yolunu açan, destek sağlayan düzenlemeleri hayata geçirdiklerini söyledi. Bilimsel bilginin üretiminin niteliği ve niceliğinin aynı zamanda ülkenin gelişmişliğine katkı sağlayacağına işaret eden Prof. Dr. Akbulut, “Araştırma ve geliştirme sonuçlarını ekonomik değere dönüşmesi adına üniversite-sanayi iş birliklerini çok önemsiyoruz. Katma değeri yüksek bilimsel projelerin sayısını ve niteliğini arttırmak için bilimsel araştırmaların özendirilmesi ve teşvik edilmesi için her türlü desteği yönetim olarak vermekteyiz. Üniversitemizde girişimcilik faaliyetlerini arttırmak için proje yazma eğitimlerini periyodik hale getirdik. Projeler sonucunda ortaya çıkan ürünlerin fikri haklarını korumak için patent başvurusu yapma süreci de kritik bir öneme sahip. Araştırmacılarımıza yönelik yaptığımız ‘Patent Eğitimi’ gibi önemli başlıkları, Proje Genel Koordinatörlüğümüz ve İKÇÜ TTO katkılarıyla ele almaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu. -
16.09.2022
Rektör Köse, Gazilerle Buluştu
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, “19 Eylül Gaziler Günü” dolayısıyla idari birimlerde görev yapan gazileri makamında ağırladı. Gazileri bu anlamlı gün vesilesiyle misafir etmekten duyduğu memnuniyeti paylaşan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, “Bu güzel topraklarda huzur içinde yaşıyorsak bunu sizlere borçluyuz” dedi. Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığında görev yapan Alparslan Bağcı da “Her sene bizleri unutmayarak ağırladığınız ve değer verdiğiniz için çok teşekkür ediyoruz” diye konuştu. Bu Milleti Ebedi Yapan Sizlersiniz Şehitlik ve gazilik unvanlarının çok farklı değerleri içinde barındırdığını söyleyen Rektör Prof. Dr. Köse, özellikle yeni nesillerin “vatan sağ olsun” diyerek vatanını canından aziz bilen, vatanseverliğin, kahramanlığın, destanını yazanlarla dolu olduğu tarihimizi iyi bilmeleri gerektiğini vurguladı. Rektör Prof. Dr. Köse, “Bu topraklarda bir arada ve huzur içinde yaşamamızı şehit ve gazilerimize borçluyuz. Vatanımızı kutsal biliyoruz ve bu kutsiyette ecdadımızın katkısını unutmamalı unutturmamalıyız. Ben bu çerçevede çocuklarımıza, gençlerimize Çanakkale Şehitliği’ni göstermemiz gerektiğini düşünüyorum. Her çocuğumuzun bu mücadeleyi ve fedakarlığı bilerek büyümesi gerekiyor. Sadece okuyarak değil görerek bilinci oluşturmak zorundayız. Vatan topraklarının her karışındaki fedakarlığı, bayrağımızı, vatanımızı canı pahasına koruyan, vatan toprağını canından kutsal sayan şehitlik, gazilik onuruna erişen kahraman vatan evlatlarımızı anlatmalıyız” dedi. Biz Millet Olarak, Devlet Olarak Büyük Bir Aileyiz Bulunduğumuz coğrafyanın sürekli teyakkuzda olmamızı gerektiren bir coğrafya olduğunu belirten Prof. Dr. Köse, “Dünyanın her yerinde çıkarılan karışıklıkları görüyorsunuz. Birilerinin her zaman planları var. Ama biz millet olarak, devlet olarak büyük bir aileyiz. Atalarımızdan miras aldığımız şehadet ruhunu ne mutlu ki yaşatmaya devam ediyoruz. Aynı şehadet sevdasına ve aynı derecede vatan sevgisine sahip nesillerimizin de geldiğini görmek bizlere gurur veriyor” diye konuştu. Bu anlamlı gün vesilesiyle İKÇÜ’nün çalışmalarına değer ve anlam katan gelişimine katkı sunan tüm gazilere teşekkürlerini ileten Prof. Dr. Saffet Köse, “Gaziler Günü vesilesiyle Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları başta olmak üzere, Kurtuluş Savaşı'nda, Kore'de, Kıbrıs'ta savaşan, Türkiye Cumhuriyeti'nin bölünmez bütünlüğü uğrunda vatan hainlerine karşı kahramanca mücadele eden aziz şehitlerimizi ve ebediyete intikal eden gazilerimizi saygı, minnet ve rahmetle anıyoruz. Tedavileri devam eden kahraman gazilerimize acil şifalar diliyor; hayatta olan gazilerimize de aileleri ile birlikte sağlıklı ve mutlu bir ömür diliyorum” dedi. Ziyaret, Kurumsal İletişim Koordinatörlüğünce hazırlanan hediyelerin Rektör Köse tarafından gazilere takdim edilmesi ile son buldu. -
15.09.2022
İKÇÜ’de Akademisyenlere “Lisansüstü Eğitimde Danışmanlık” Eğitimi
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nce düzenlenen eğitici eğitimi programında “Lisansüstü Eğitimde Danışmanlık” başlığı ele alındı. Enstitü Müdürü Prof. Dr. Hatice Yıldırım Sarı ev sahipliğinde, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş moderatörlüğünde yapılan programda; Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hatice Şahin, İzmir Ekonomi Üniversitesi Tıp Fakültesi Temel Bilimler bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Gül Akdoğan, İKÇÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Psikiyatri Hemşireliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Leyla Baysan Arabacı, Sağlık Bilimleri Enstitü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Burçin Akan, Enstitü Sekreteri Mustafa Yavuz eğitmen olarak yer aldı. Pandemi, Lisansüstü Eğitime Yeniden Yön Verecek Çok sayıda akademisyenin takip ettiği programda konuşan, Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hatice Yıldırım Sarı, 2013 yılında ilk öğrencilerini alan enstitülerinde; 25 Yüksek Lisans, 19 Doktora programında toplam 338 öğrencinin eğitim aldığını, mezun sayısının 226’ya ulaştığını söyledi. Türkiye’deki tüm sağlık bilimleri enstitüleri için YÖKAK İç Değerlendirme rehberlerinin oluşturulduğunu aktaran Prof. Dr. Sarı, “Enstitü olarak çalışmalarımıza YÖKAK Sağlık Bilimleri Enstitüsü İç Değerlendirme Raporu Hazırlama Kılavuzu doğrultusunda yön veriyoruz. Eski müdürümüz Sayın Prof. Dr. Ahmet Koyu müdürlüğünde başlatılan kalite çalışmalarına, öğrenci memnuniyet bildirimleri takiplerine yeni dönemde de devam edeceğiz. Pandemi süreci sadece danışmanlık becerileri anlamında değil lisansüstü eğitim süreçlerine de yeniden yön verecektir” dedi. Öğrencilerin Beklentisi Artıyor Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş da devamlı kendini yenileyen bilimsel dünyada akademisyenlerin bilgilerini güncel tutması gerektiğinin altını çizdi. Bilginin çok hızlı değişmesi, bilgiye erişim fırsatlarının artması, bilgi toplumunun yarattığı hızlı değişim karşısında öğrencilerin beklentilerinin de arttığını ifade eden Prof. Dr. Muhsin Akbaş “Hızlı değişim neticesinde öğretme ve öğrenme biçimlerimiz hızla değişmektedir. Bu bizim açımızdan önemli iken bir yandan danışmanlığını yürüttüğümüz öğrenciler açısından da önemlidir. Özellikle yüksek lisans öğrencilerinin bilgi, beceri ve tecrübe olarak kendisine kılavuzluk eden akademisyenlerden beklentisi daha fazla. Eğiticiler olarak toplumun yeni bilgi ihtiyacını karşılarken; öğrencilerimizle olan etkileşimimizi canlı tutmak, eğitsel beklentilerini de karşılamak zorundayız. Çünkü sürekli bilgi katarak ilerlediğimiz 21. yüzyılda en büyük servetimiz insandır” diye konuştu. Açılış konuşmalarının ardından başlayan eğitim programı, eğitmenler tarafından aktarılan oturum başlıkları ile tamamlandı. -
15.09.2022
Rektör Prof. Dr. Köse’den “Balkan İzlenimleri”
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, Ege ve Balkan Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (EBAMER) “EBAMER Balkan Konuşmaları” etkinliklerinin dördüncüsüne, “Balkan İzlenimleri” başlıklı konferans ile katıldı. EBAMER Müdürü Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turan Gökçe’nin açış konuşmasıyla başlayan konferansı, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Dekanlar, Genel Sekreter Nurettin Memur, öğretim üyeleri ile çok sayıda akademisyen takip etti. EBAMER Balkan Çalışmalarının Üssü Olacak Merkez olarak dördüncüsünün yapıldığı EBAMER Balkan Konuşmalarında Rektör Prof. Dr. Köse’yi ağırlamaktan duydukları memnuniyeti paylaşan Prof. Dr. Turan Gökçe, gönül coğrafyamızda olan Balkanların her açıdan önemle takip edilmesi gerektiğini aktardı. EBAMER’i Türkiye’de ve Balkan ülkeleri başta olmak üzere uluslararası alanda balkan çalışmalarının önemli üslerinden biri haline getirmeyi hedeflediklerini kaydeden Prof. Dr. Gökçe, “Tüm fakültelerimizle etkileşim halindeyiz. Rektör Hocamızın konuya gösterdiği hassasiyet, bizlere verdikleri destekler ile birlikte balkan coğrafyası üzerine yaptığımız çalışmaların sonuçlarını almaya başladık. Önümüzdeki haftalarda İstanbul’da yapılacak Balkan Araştırmaları Yuvarlak Masa Toplantılarına katılacak dünya çapında çağrılan 30 üniversiteden biri olduk” dedi. Doğru Politikalara Destek Olunmalı Balkan Coğrafyasının sıradan bir coğrafya olmadığını, tarihi akış içinde nakış nakış işlenen medeniyetimizin bir parçası olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Gökçe, tarihi arka planlarıyla hassasiyetle çalışılması, doğru politikalar üretilmesi için akademik anlamda destek olunması gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Gökçe, “Medeniyet coğrafyamızda hangi ülkeye giderseniz gidin yapılan tahribata rağmen izlerimizi görürsünüz. Dördüncü yüzyıla Hun’lara kadar uzanan bu topraklardaki Türk varlığının günümüze kadar kesintisiz devam ettiğini görüyoruz. 1350’de Osmanlı fetihleri ile 500 yıl hakim olduğumuz Balkanlar, medeniyet coğrafyamızın, gönül coğrafyamızın önemli bir parçası. Adalar, Balkanlar ve bugün Yunanistan ile ilgili problemlerimiz gibi konularda tarihi arka planlarıyla çalışılması, günümüzde doğru anlaşılması, doğru politikalar üretilmesi ciddi çalışmalara bağlıdır. Bu anlamda üniversitelere büyük görevler düşüyor. Bizler bilgi üreterek politika belirleyicilere sunmalı, onlar da en doğru politikayı uygulamaya koymalılar. O yüzden akademik kurumların ve bu gibi merkezlerin oldukça önemli bir rol üstlendiğini düşünüyorum” şeklinde konuştu. Osmanlı Ruhu Balkan Coğrafyasında Yaşatılıyor Prof. Dr. Gökçe’nin ardından geçtiğimiz haftalarda Bosna-Hersek’in başkenti Saraybosna ile başlayan Mostar, Gorajde, Çayince, Kosova Cumhuriyeti, başkent Piriştina, Sırbistan, Yeni Pazar, Sancak Bölgesi, Tutin, Karadağ, Rozaje, Akova, Taşlıca, Plevle ile devam eden ziyaretlerindeki izlenimlerini aktaran Rektör Prof. Dr. Köse, Osmanlı ruhunun Balkan coğrafyasında yaşamaya ve yaşatılmaya devam ettiğini aktardı. Prof. Dr. Köse, Bosna’nın yetiştirdiği Bilge Adam, devlet adamı, Aliya İzzet Begoviç’in ve Türkiye’de İlahiyat disiplinlerinin kuruluşunda ve gelişmesinde, erbabının yetişmesinde büyük emek sahibi, hocaların hocası Bosna-Hersek’li âlim Prof. Dr. M. Tayyip Okiç’in Sarayova’daki mezarını ziyaretlerinde; bölge halkının manevi olarak Türklere ve Osmanlıya duyduğu bağlılığa şahit olduğunu aktardı. Prof. Dr. Köse şöyle devam etti: “Osmanlı ruhu hala oralarda yaşıyor. Fatih Sultan Mehmet üzerine bir dünya kurulmuş. Eğitim kurumlarına, kütüphanelere, camilere, çocuklara Fatih Sultan Mehmet’in adını veriyorlar. Böyle bir sevgi var. Yeni Pazar’da Leylek Camini ziyaret ettik. Fatih Sultan Mehmet ikindi namazını bu camide kıldıktan sonra Bosna’ya hareket etmiş. Balkanlara gelip de bu camiyi ziyaret etmeyen Balkanlara geldim demesin diyorlar. O’nun gittiği yerlerin özel bir anlamı var” Semboller Üzerinden Bir Saldırı Var Tüm izleriyle ‘Ben Osmanlıyım’ diye bağıran Avrupa’nın ortasındaki bu Müslüman toprakların yok edilmeye çalışıldığına dikkat çeken Rektör Prof. Dr. Köse, oralara gidildiğinde bunun örneklerine şahit olunduğunu aktardı. Semboller üzerinden bir saldırı yapıldığını söyleyen Prof. Dr. Köse,” Osmanlı eserlerinin şehre verdiği tarihten akan bir ruhu var. Şimdilerde “Siz Avrupalısınız” diyerek Endülüs mimarisini yaymaya çalışıyorlar. Camilerin mimarisine çan kulesi yapılıyor. Mostar’ın en hâkim noktasına haç dikmişler. Merhum lider Aliya İzzetbegoviç'in, haç diken işgalci komutana cevabı: ''İstediğiniz kadar dağlara haç dikin. Gökyüzüne her baktığınızda hilali göreceksiniz.'' olmuş. Aynı şeyler Üsküp’te de var. Dağa dikilen dev haçı görürsünüz. Semboller üzerinden bir saldırı var” dedi. Osmanlı medeniyetinin hâkim olmadığı tüm coğrafyalarda, tarihten kalan ruhun yok edilmeye çalışıldığını söyleyen Prof. Dr. Köse, misyonerlik ve FETÖ üzerinden stratejiler üretildiğini sözlerine ekledi. -
15.09.2022
İKÇÜ’de “Kalite Güvence Sistemi Çalıştayı”
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ), kurumsal kalite çalışmalarını ele almak üzere “Kalite Güvence Sistemi Çalıştayı” düzenledi. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse başkanlığında yapılan çalıştayda, yeni akademik yıl öncesi Kalite Koordinatörlüğü ile Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı’nın eşgüdümlü yürüttüğü kurumsal kalite güvencesi çalışmaları gözden geçirildi ve planlanan çalışma takvimleri kalite komisyonu üyelerince ele alındı. Kalite Koordinatörü Doç. Dr. Funda İfakat Tengiz’in ev sahipliğinde yapılan çalıştaya, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Genel Sekreter Nurettin Memur, Strateji Geliştirme Daire Başkanı Erkan Küçükkılınç, Kalite Koordinatör Yardımcıları Dr. Öğr. Üyesi Halil Koyu, Dr. Öğr. Üyesi Onur Karadal, fakültelerden sorumlu kalite komisyonu üyesi akademisyenler ile idari birimlerden sorumlu daire başkanları katıldı. Kalite Çalışmalarımız İKÇÜ’yü Yükseltti Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) tarafından koordine edilen kalite güvencesi sistemi faaliyetlerinin hem üniversitelere rehberlik etme hem de yükseköğretimde kalite kültürünün gelişmesi adına çok değerli olduğunu kaydeden Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, İKÇÜ olarak kalite kültürünün yaygınlaşması için büyük titizlikle çalışmaya devam ettiklerini belirtti. Rektör Prof. Dr. Köse,” Gelinen aşamaların değerlendirildiği bu toplantıları düzenli aralıklarla yapıyoruz. Verilerin dijitalleştiği bu dijital çağda, bilgiye ulaşmak artık çok kolay. Kurumlararası rekabette de hedef kitlemiz olan öğrencilerin tercihlerinde de bu veriler etkin hale geldi. Üniversite tercihlerinde yüzde 99,4’lük doluluk oranına ulaştık. İzmir’deki üniversiteler arasında da en çok ilgi gören üniversite İKÇÜ oldu. Konumumuz, öğretim üyelerimizin sayısı, yetkinlikleri gibi hem nitelik hem nicelik göstergeler İKÇÜ’nün ulaştığı başarılı konumu özetliyor. Bu ilginin arka planında kaliteye ilişkin atılan adımların olduğunu düşünüyorum. Kalite çalışmalarımızın da etkin olarak kullanılması İKÇÜ’yü çok iyi bir konuma getirdi. Bu anlamda siz değerli çalışma arkadaşlarıma İKÇÜ'nün kalite ve marka olması için yaptığınız katkılardan dolayı teşekkür ediyorum” dedi. Kalite, Kusursuzluk Anlayışına Sistemli Bir Yaklaşımdır Dünya ile etkileşen uluslararası standartlarda bir yükseköğretim kurumu olmak için kalite kültürünün yaygınlaşması gerektiğinin altını çizen İKÇÜ Kalite Koordinatörü Doç. Dr. Funda İfakat Tengiz, bunun Kalite Yönetim Sistemi(KYS) standartlarının yerine getirilmesi ile mümkün olacağını belirtti. Kalite düzeylerinin ulusal ve uluslararası kalite standartlarında olmasında KYS’nin oldukça önemli olduğunu aktaran Doç. Dr. Tengiz, “KYS, eğitim- öğretim, Ar-Ge, toplumsal katkı ve yönetim sistemi, dış ve iç değerlendirme, eğitim ve program akreditasyon süreçlerinin hepsini kapsamaktadır. Ayrıca uluslararası diploma görünürlüğünün, nitelikli eğitimin artmasında, donanımlı mezunlar vermemizde bizlere kılavuzluk eden bir KYS var. Kalite, kusursuzluk anlayışına sistemli bir yaklaşımdır. Bu sürece katkı sunan çalışma arkadaşlarımıza teşekkürlerimizi iletiyoruz” dedi. 2023’te Kurumsal Akreditasyona Başvurma Hedefi İKÇÜ olarak hedeflerinin 2023 yılında kurumsal akreditasyona başvuran üniversiteler arasında yer almak olduğunu söyleyen Doç. Dr. Tengiz, “İlk iki aşamayı geçen bir üniversite olarak 2023 yılı içinde kurumsal akreditasyona başvurma hedefindeyiz. Şu anda 23 üniversite kurumsal olarak akredite konumunda. YÖKAK’ın hedefi 2027 yılına kadar tüm üniversitelerin bu sisteme dahil edilmesini sağlamak” diye konuştu. Kalite Güvence Sisteminin değerlendirilmesi ve sisteme ilişkin önerilerin görüşülmesi amacı ile düzenledikleri çalıştayın sonuç raporunun paydaşlarla paylaşılacağını sözlerine ekledi. -
15.09.2022
İKÇÜ’den Yeni Döneme Yeni Projeler
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, yeni eğitim-öğretim yılına sorunsuz başlanması için yapılan çalışmaları yerinde inceledi. Akademik yıla başlamadan önceki son hafta hızlanan çalışmaları yakından takip eden Rektör Prof. Dr. Köse, kampüs alanında incelemelerde bulundu.İncelemelere dersliklerle başlayan Rektör Prof. Dr. Köse’ye Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Süleyman Akbulut, Genel Sekreter Nurettin Memur, Öğrenci İşleri Daire Başkanı Mustafa Kaya da eşlik etti. Tıp Öğrencilerine Yeni Derslik Müjdesi Tıp Fakültesi öğrencileri için ilk etapta 280 kişilik olarak planlanan, ek düzenlemelerle sayının artacağı E2 amfisinde yeni yapılan dersliği gezen Rektör Köse, çalışmaları yakından gördü. Öğrencilerin en iyi fiziki alt yapı eşliğinde eğitim almaları için yönetim olarak ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini aktaran Prof. Dr. Köse, tüm fakültelerin modern teknik ve tasarımla revize edildiğini kaydetti. İnşaatı biten Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi’ne taşınma işlemlerinin hızla devam ettiğini söyleyen Prof. Dr. Köse, “Güz Dönemine inşaatı tamamlanan Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi için ayrılan yeni ofis ve sınıflarımızda başlayacağız” diye konuştu. Medya Merkezine Yeni Atölyeler Rektör Prof. Dr. Köse derslik ziyaretlerine, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölümü öğrencilerinin eğitimlerini teorik ve uygulamalı olarak gördüğü, Medya ve İletişim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi ile devam etti. Merkez Müdürü Prof. Dr. Nazım Ankaralıgil, Müdür Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Halit Kartal ve merkez çalışanları tarafından bilgilendirilen Rektör Prof. Dr. Köse, yeni akademik dönem öncesi bakım ve onarım çalışmaları yapılan televizyon stüdyosu, haber atölyesi, seslendirme stüdyoları, halkla ilişkiler ve reklam atölyesi ile animasyon ve görsel efekt sınıflarını inceledi. Rektör Prof.Dr. Saffet Köse, İKÇÜ’lü öğrencilerin son teknolojik alt yapı ile kurgulanan bir merkezde eğitim almalarından son derece memnun olduğunu söyledi. Medya ve İletişim Bölümü öğrencilerinin ulusal yarışmalarda sağladıkları başarının altında, yetkin akademik yapısı ve dijital teknik donanımının eşlik ettiği Medya Merkezi’nin büyük payı olduğuna işaret eden Rektör Prof.Dr. Saffet Köse, “Gelişen teknolojiler televizyon ve sinema sektörünü yönlendirmekte ve genç medyacılarımızın aldığı bu pratik eğitimler oldukça önem kazanmaktadır. Medya ve İletişim öğrencilerimiz alanında uzman kişilerden aldıkları eğitimler sayesinde sektöre daha hazır hale gelecek ve çalıştıkları alanlarda bir İKÇÜ markası oluşturacaklardır” dedi. Gençlerin Gözdesi Sarı Kafe Tekrar Açılıyor Tekrar Sosyal Tesisler İktisadi İşletme Müdürlüğünce devralınan, yeni ders yılında öğrencilere tekrar kapılarını açacak Sarı Kafe’yi de ziyaret eden Rektör Prof.Dr. Saffet Köse, İşletme Müdürü Ömer Coşgun’dan tadilat çalışmalarında son aşamaya gelindiği bilgisini aldı. 170 kişilik oturma kapasiteli alana sahip Sarı Kafe’nin 07.30 ile 22.30 arasında açık olacağını aktaran Coşgun, ekonomik anlamda öğrencilere uygun özel bir fiyat listesi oluşturulduğunu söyledi. Kafe’de yapılan düzenlemeleri yakından gören Rektör Prof. Dr. Köse, İKÇÜFEST'22’nin de yapıldığı bu alanda Sarı Kafe’nin yeni dönemde renkli aktivitelere ev sahipliği yapacağını belirtti. Prof. Dr. Köse, İKÇÜ’lü gençlerin sosyal aktivitelerini geniş alanlara taşıyacak projeleri hayata geçirmeye devam edeceklerini sözlerine ekledi. -
09.09.2022
İKÇÜ’de Şehitler Adına Lokma Döküldü
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) İzmir'in Kurtuluşunun 100’ncü yıl dönümünde hayatını kaybeden tüm şehit ve kahraman gaziler için lokma döktürdü. Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığınca düzenlenen lokma hayrına, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Genel Sekreter Yardımcısı Enes Uzun, Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanı Fatih Can ile çok sayıda akademik ve idari personel katıldı. Özgürlüğün Simgesi İzmir İzmir’in kurtuluşunun milletimizin istiklaline giden yolunda bir mihenk taşı olduğunu kaydeden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Akbulut, “Düşmanın, alçakça işgaline “dur” diyen kahraman İzmir Halkı, şanlı ordumuzdan aldığı güçle esarete başkaldırarak; Lozan Barış Antlaşması'na kadar uzanan süreçte Türk milletinin kurtuluşu ve bağımsızlığını elde edişinin simgesi olmuştur. Zaferin müjdecisi, özgürlüğün simgesi İzmir’in kurtuluşunun yıl dönümünde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, “Ölürsem Şehit Kalırsam Gazi Olurum” diyerek vatanı, milleti ve al bayrağı için toprağa düşmüş, milletimizin egemenlik ve bağımsızlığı uğruna canını feda eden tüm kahraman ecdadımızı bir kez daha rahmet ve minnetle yad ediyoruz” diye konuştu. -
22.08.2022
Yüz Yüze İKÇÜ’lü Oldular
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinde (İKÇÜ) yeni akademik yılın ilk öğrenci kayıt işlemleri, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi ve Orman Fakültesi ile başladı. E-devlet üzerinden de yapılan ‘elektronik kayıt’ yerine şahsen kayıt yaptırmak isteyen yeni İKÇÜ’lüler, Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonu’nda kurulan kayıt masalarından işlemlerini tamamlayarak resmen İKÇÜ’lü oldular. Gençlerin kayıt heyecanını paylaşmak için kayıt alanını ziyaret eden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı’nın koordinasyonuyla oluşturulan masalarda kayıtları alınan öğrencilerle ve ebeveynleriyle sohbet etti. Yorucu sınav maratonunun neticesinde üniversiteli olmayı hak eden öğrencileri tebrik eden Prof. Dr. Akbaş, başarılı bir eğitim hayatı temennisini paylaştı. Güzel Anılarla, Başarılarla Dolu Bir Eğitim Hayatı İKÇÜ’nün yüzde doksan dokuz doluluk oranı ile öğrencilerin en çok tercih ettiği üniversiteler arasında yerini aldığını kaydeden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Akbaş, “Yeni kayıt döneminin hepimize ve öğrencilere hayırlı olmasını dilerim. İKÇÜ ailesi yeni fertlerini karşılamanın heyecanı içinde. Çalışma prensibinin odağına öğrencisini odaklayan bir üniversite olarak gençlerimizin her zaman yanındayız ve olmaya devam edeceğiz. Ailelerinin onlar için duyduğu haklı gururu paylaşarak; değerli öğrencilerimizi başarılarından dolayı bir kez daha kutluyor, güzel anılarla dolu, sağlıklı, mutlu ve başarılı bir eğitim hayatı geçirmelerini temenni ediyorum” ifadelerini kullandı. “El Ele Güvenli Geleceğe” Öte yandan İzmir Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü, öğrencilerin daha iyi ortamda ve daha huzurlu bir eğitim dönemi geçirmeleri amacıyla İKÇÜ Fuaye alanında stant açtı. “El Ele Güvenli Geleceğe” projesi kapsamında açılan stantta, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde görevli emniyet personeli, gençlerin eğitim ve öğretim hizmetlerini huzurlu ve güvenli bir ortamda tamamlaması, illegal oluşumların propaganda faaliyetleri ve eylemlerine karşı bilinçlendirilmesi, terör ve yasadışı faaliyetlere karşı farkındalık oluşturulması adına alınması gereken tedbirler hakkında ailelere bilgi verdi. Şahsen Kayıt İçin Son Tarih 26 Ağustos Diş Hekimliği Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Eczacılık Fakültesi, İslami İlimler Fakültesi, Turizm Fakültesi, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Tıp Fakültesi ile devam edecek kayıtlanma işlemleri; 26 Ağustos günü Su Ürünleri Fakültesi, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi, Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi ile son bulacak. 22 Ağustos itibariyle E-Devlet üzerinden başlayan kayıt işlemleri için ise son gün 24 Ağustos 2022. -
19.08.2022
İKÇÜ’de Aşure İkramı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi, Muharrem ayı vesilesiyle geleneksel hale getirdiği aşure ikramını bu yıl da tekrarladı. Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı’nca düzenlenen Aşure İkramı Etkinliğinde Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Genel Sekreter Yardımcısı Enes Uzun İKÇÜ Ailesine aşure ikram etti. İKÇÜ olarak Muharrem ayındaki örf ve adetlerin yaşatılmasına katkı sağlamaktan mutlu olduklarını ifade eden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Paylaşmanın en güzel örneklerinden biri olan aşure geleneğinin ecdadımızın bizlere miras bıraktığı en önemli değerlerden biri olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Bulduklu, “Kampüsümüzde örf ve adetlerimizi yansıtan, yaşatan etkinlikleri gençlerimizle ve tüm İKÇÜ ailemizle paylaşmaktan son derece mutluyuz. Muharrem ayının tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum” dedi. -
15.08.2022
İKÇÜ’de Program Doluluk Oranı %99,4
Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı (ÖSYM) tarafından ilan edilen Yükseköğretim Kurumları Sınavı (2022-YKS) yerleştirme sonuçlarına göre İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi, %99,4 doluluk oranı ile öğrencilerin en çok tercih ettiği üniversiteler arasında yerini aldı. ‘Farkındayız Farklıyız’ sloganı ile öğrencilerin ilgi gösterdiği üniversiteler arasında adından söz ettiren İKÇÜ bu yıl da gençlerin gözdesi oldu. İKÇÜ, üniversiteli olmak isteyen gençlerin gözdesi olduğunu YKS sonuçları ile bir kez daha tescilledi. Buna göre İKÇÜ bünyesinde bulunan 41 lisans ve 4 ön lisans programına okul birincileri kontenjanları da dâhil olmak üzere toplam 3.224 öğrenci yerleşti. Her geçen yıl artan başarı ivmesiyle İzmir’de eğitim görmek isteyen gençler tarafından tüm programları yoğun ilgi gören İKÇÜ, yerleştirme verileri ile hedeflediği doluluk oranını yakaladı. Hoş Geldiniz! İKÇÜ adına memnuniyetini paylaşan Rektör Prof.Dr. Saffet Köse, kayıt heyecanı başlayan tüm öğrencilere seslenerek; YKS yerleştirme sonuçlarının öğrencilere, ailelerine ve ülkemize hayırlı olmasını diledi ve İKÇÜ ailesinin yeni üyelerine hoş geldiniz dedi. İKÇÜ’nün kuruluşundan bu yana geçen 12 yıla çok sayıda başarı sığdırdığını belirten Rektör Prof. Dr. Köse, “Çocuklarını büyük bir fedakârlıkla geleceğe hazırlayan ailelerimize, öğretmenlerinize ve üniversitemizi tercih ettikleri için yeni öğrencilerimize, teşekkür ediyor, yeni eğitim-öğretim döneminin kendilerine hayırlı olmasını temenni ediyorum. Aramıza yeni katılan öğrencilerimizden aldığımız güçle birlikte başarılarımıza başarı katarak yolumuza devam edeceğiz” dedi. Yolun Başında Olan Öğrencilerimize Desteğimiz Tam Ulusal ve uluslararası iş birlikleriyle toplum yararına projeler üreten, ülke geleceğinde söz sahibi olan bir üniversite prensibiyle ilerleyen bir İKÇÜ olarak; fiziki ve akademik altyapıyı daima güncel ve en üst düzeyde tutma gayretinde olduklarını ifade eden Prof. Dr. Köse, “Yayımlanan rakamlara baktığımızda her yıl artan tercih edilme oranları, yeni açılan programlarımıza gösterilen ilgi yaptığımız çalışmaların yerinde ve doğru olduğunu ortaya koymaktadır. Hiç kuşkusuz bu başarının arkasında İKÇÜ’nün nitelikli akademik ve idari kadrosu var. Gençlerden tek beklentimiz derslerini takip ederek, katılım sağlayarak lisans hayatlarını başarıyla tamamlamalarıdır. Yolun başında olan öğrencilerimize bu süreçte ihtiyaç duydukları her konuda destek olmaya devam edeceğiz” diye konuştu. Sırada Kayıt Heyecanı Var Üniversiteye yerleşmeye hak kazanan öğrenciler E-kayıt veya şahsen tercihlerine göre kayıtlarını tamamlayabilecek. 22 - 24 Ağustos 2022 tarihleri arasında geçerli olan E-kayıt, https://www.turkiye.gov.tr/ web sitesi üzerinden yapılabilecek. E-Kayıt yaptıramayan veya e-kayıt işlemini tamamlayamayan öğrencilerimiz ise 22 - 26 Ağustos 2022 tarihleri arasında fakültelerinin ilan ettiği tarihte İKÇÜ’ye şahsen gelerek kayıtlarını tamamlayabilecek. Kayıt süreci hakkında detaylı bilgi için tıklayınız. -
15.08.2022
İKÇÜ’den Orta Asya Çıkarması
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse başkanlığında, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu’nun da eşlik ettiği heyet, Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi, Özbekistan Devlet Kültür ve Sanat Enstitüsü, Buhara Devlet Üniversitesi ve Semerkand Devlet Üniversitesi ile bilimsel anlaşmalara imza attı. Heyet ayrıca Moğolistan'da devam eden İKÇÜ-MUIS Türkoloji Enstitüsü'nün çalışmlarını incelemek üzere bu ülkeyi de ziyaret etti. Ziyaret kapsamında Moğolistan Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, Moğolistan Devlet Üniversitesi (MUIS), Moğolistan Bilimler Akademisini ziyaret etti. Moğolistan Meclis Başkanı Zandanshatar Gombojav ve Moğolistan Eğitim Bakanı tarafından kabul edilen heyet, Moğolistan Devlet Dostluk Madalyasına layık görülen İKÇÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü ve Türkiyat Araştırma Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Şaban Doğan için Moğolistan Meclis binasında düzenlenen törene katıldı. Hedeflediğimiz Coğrafyalardayız Ziyaretleri değerlendiren Rektör Prof. Dr. Köse, tarihi ve kültürel ortaklıklara sahip olduğumuz ülkeler ve bu ülkelerdeki yükseköğretim kurumları ile ilişkilerin güçlendirilmesi adına Moğolistan ve Özbekistan’a yaptıkları ziyaretlerin oldukça verimli geçtiğini kaydetti. Köken birliğimizin merkezini oluşturan Orta Asya Ülkeleri ile kurulan bilimsel temasların önemine değinen Rektör Prof. Dr. Köse, “Türk Cumhuriyetleri başta olmak üzere hedeflediğimiz coğrafyalarda farklı alanlarda ortak araştırma projelerinin yürütülmesi, ortak konferans, sempozyum, paneller düzenlenmesi; akademisyenlerimizin bu üniversitelerdeki meslektaşları ile irtibata geçerek akademik bilgi paylaşımı platformlarının oluşturulması için kardeş üniversitelerimizle birçok iş birliği anlaşmasının altına imzamızı attık” dedi. Kadim Kıtayla İlişkilerimizi Yeniden Canlandırmalıyız Türkiye'nin 'Asya Yüzyılı'nda kadim kıtayla ilişkilerini, 'Yeniden Asya' sloganıyla daha kapsamlı bir yaklaşımla ele aldığı bu dönemde, ortak değerlerin bilimsel alanlarda da paylaşılmasının önem taşıdığını aktaran Rektör Prof. Dr. Köse, “Sosyokültürel değerleri ve hatta sorunları benzer olan bu coğrafyadaki bilim insanlarının bir araya gelmesi, ortak değerleri yeniden canlandırması, yeni ortaklıklar kurmasının zamanı çoktan geldi” diye konuştu. Ortak Miraslarımıza Sahip Çıkıyoruz Dünya medeniyetine yön veren, insanlığın ufkunu genişleten bilim insanları yetiştiren bu coğrafyanın tekrar canlanması adına akademiye büyük görevler düştüğüne işaret eden Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, gönül bağı ile bağlı olduğumuz Orta Asya’daki kardeş ülkeler arasında iş birliği ve dayanışmayı güçlendirecek tüm girişimler için İKÇÜ olarak tüm desteği sunmaya hazır olduklarını vurguladı. Prof. Dr. Köse, “Medeniyetler bilgiyle inşa edilir. Geleceğe bırakılacak en önemli miras bilgidir. Bizler farklı ülkelerde yaşayan, ortak değerler ve kültürler paydasında buluşan toplumlarız. Bu kadim topraklar batı toplumlarına rehberlik yapan, tıpta, coğrafyada, felsefede, matematikte ve astronomide çok önemli bilim adamları, düşünürler yetiştirdi. Biruni, Uluğ Bey, İbn-i Sina, Harezmî, Ali Kuşçu gibi insanlığın ufkunu genişleten bilim adamları; İmam Buhari, İmam Mâtürîdî, İmam Serahsî, İmam Tırmizi, Ali Şîr Nevâî gibi dünyayı aydınlatan âlimler bu toprakların bizlere armağanıdır. Orhun Anıtları bu coğrafyadadır. Ecdadımızın bıraktıkları eserler, bizi birbirimize gönül bağı ile bağlayan ortak mirasımızdır” şeklinde konuştu. Rektör Prof. Dr. Köse, öğrenci ve akademisyen değişimini de içine alan, tıp, sağlık, tarih, coğrafya, felsefe, mühendislik gibi alanları kapsayan anlaşmalar sayesinde yükseköğretim kurumları arasında kültürlerarası etkileşimin sağlanacağını sözlerine ekledi. -
11.08.2022
DİREKO İKÇÜ Savaşan İHA Ekibi Finalde!
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Robotik ve Yapay Zeka Teknolojileri Topluluğu bünyesinde bulunan DİREKO İKÇÜ takımı, TEKNOFEST 2022 Kritik Tasarım Raporu'nu başarıyla geçerek finale katılmaya hak kazandı. İKÇÜ Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Merih Palandöken danışmanlığında, topluluk başkanı malzeme bilimi ve mühendisliği üçüncü sınıf öğrencisi Furkan Kansızoğlu kaptanlığında, 2 yılı aşkın süredir yarışmaya hazırlanan DİREKO İKÇÜ Ekibi, TEKNOFEST 2022 Savaşan İHA Yarışmasında finalde uçuş beceresini sergileyecek takımlar arasına girme başarısına ulaştı. İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, “Savaşan İHA Sabit Kanat” kategorisinde yarışan finalist gençleri makamında ağırlayarak başarılar diledi. TEKNOFEST 2022 Karadeniz kapsamında Samsun Üniversitesi Ballıca Kampüsünde yapılacak yarışma öncesi DİREKO İKÇÜ Savaşan İHA Ekibi üyeleriyle kahvaltıda buluşan Prof. Dr. Köse, gençleri Samsun yarışlarına başarı temennisi ile uğurladı. Bu Yıl Derece İçin Pistteyiz Yarışma hakkında bilgi veren takım kaptanı Furkan Kansızoğlu, ikinci kez finalde yarışma hak kazandıklarını paylaşarak; ilkinde yine final başarısı kazanan projelerinin final sunumunu geçirdiği Covid 19 rahatsızlığı nedeniyle yapamadığını aktardı. Bu yıl ki yarışlardan İKÇÜ’ye derece ile dönmeyi hedeflediklerini söyleyen Kansızoğlu, “Geçtiğimiz yıl ilk kez katıldığımız yarışmada, Kritik Tasarım Raporu aşamasında Türkiye’nin birçok köklü üniversitesinin projesini geride bırakarak finale çıkmıştık. DİREKO İKÇÜ takımı olarak amacımız, gözlem araçları olarak kullanılan İHA’lara çevresel farkındalık, karar verme yeteneği ve dinamik ortamlarda planlama yeteneği kazandırarak; savaş uçaklarının yaptıkları Dogfight, hava muharebe manevraları yapabilme ve kamikaze yetenekleri kazandırmaktır. Teknolojiyi yakından takip edip milli teknoloji hamlesi yolunda ilerleyerek; havacılık, teknoloji, yapay zeka, inovasyon ve savunma sanayi alanında okulumuzu en iyi noktalara getirmek ve bize sunulan imkanlar ile birlikte kendimizi geliştirmek için çalışıyoruz Şu ana kadar yaptığımız uçuş denemeleri başarılı şekilde devam eden takımımız bu yıl artık derece için piste çıkacak” dedi. Gençlerimiz Şimdiden ‘Ben de Varım’ Diyor TEKNOFEST 2022 Karadeniz kapsamında Samsun Üniversitesi Ballıca Kampüsünde yapılacak yarışlar için yola çıkmaya hazırlanan DİREKO İKÇÜ Savaşan İHA Ekibi ile sohbet eden İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, gençlerin kazandığı başarılarla İKÇÜ’nün büyük gurur yaşadığını söyledi. Savaşan İHA Yarışmalarının, geleceğin savaş teknolojilerini içermesi bakımından dünya genelinde bu alanda gerçekleştirilen en zorlu yarışmalardan biri olarak kabul edildiğine dikkat çeken Rektör Prof. Dr. Köse, “Milli Teknoloji Hamlesi’nin başarıyla gerçekleştirilebilmesi için elimizdeki en büyük güç gençlerimizdir. Yerlilik oranını artırarak hem ekonomik hem de teknolojik bağımsızlığımızın önünü açmış oluyoruz. Ülkemiz savunma sanayisi açısından büyük öneme sahip teknolojilerde gençlerimizin şimdiden ‘ben de varım’ demesi bizleri son derece mutlu etmektedir” dedi. En Büyük Enerji Kaynağımız Gençlerimiz Bu alanda Bayraktar TB2 Silahlı İnsansız Hava Aracı ve AKINCI Taarruzi İnsansız Hava Aracı (TİHA) gibi teknolojilerini bu ülkenin genç beyinlerinin yaptığının altını çizen Rektör Köse, “Dünyanın en iyi insansız hava araçları listesinde yer alan bu teknolojileri ülkemizin gençleri üretmeyi başardı. İnsansız hava araçlarımızla (İHA) bu alanda dünyanın en iyi 3-4 ülkesinden biriyiz. Uzay, havacılık ve savunma sanayi alanlarındaki yerli ve milli hamlelerinde en büyük enerji kaynağımız gençlerimizdir. Bizlere düşen görev onlara her koşulda destek olmaktır. İKÇÜ olarak öğrencilerimizden gelen bu başarı haberleri ile gururlanmaya devam ediyoruz. Takımımızın finallere kalmasında, yarışmasında emeği geçen tüm öğrencilerimizi ve hocalarımızı tebrik eder başarılarının devamını dileriz” diye konuştu. Gençlerle sohbetinin ardından DİREKO İKÇÜ Savaşan İHA Ekibi ile TEKNOFEST pozu vererek fotoğraf çektiren Rektör Prof. Dr. Köse, gençleri Samsun yarışlarına başarı temennisi ile uğurladı. -
09.08.2022
İKÇÜ’ye Büyük Gurur
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Türkiyat Uygulama ve Araştırma Merkezi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Şaban Doğan, Moğolistan ile Türkiye arasındaki dostluk ve iş birliğinin gelişmesine katkılarından dolayı "Dostluk Madalyası” ile ödüllendirildi. Cumhurbaşkanlığı tarafından Moğolistan’la ikili ilişkilerin geliştirilmesine katkıda bulunan devlet adamlarına, siyasetçilere ve iş insanlarına verilen en prestijli ödül olma özelliği taşıyan madalya, ilk kez bir Türk akademisyene verildi. Ülkenin En Prestijli Ödülü Prof. Dr. Doğan’ın 01 Ağustos 2022 tarih ve 169 No’lu Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle “Dostluk Madalyası”na layık görülen Prof. Dr. Şaban Doğan için Moğolistan Meclis binasında özel bir tören düzenlendi. Moğolistan Meclis Başkanı Zandanshatar Gombojav’ın ev sahipliğinde yapılan törende İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, Türkiye Bilimler Akademisi Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, 25. ve 26. Dönem Osmaniye Milletvekili ve Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ruhi Ersoy, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz, İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İKÇÜ-MUIS Ortak – Türkoloji Enstitüsü Müdürü Dr. Ankhbayar Danuu ve meclis yetkilileri de hazır bulundu. Orhun Vadisi İki Ülkenin Ortak Değeri Törende konuşan Moğolistan Meclis Başkanı Zandanshatar Gombojav, Prof. Dr. Şaban Doğan’ın Türkiye ile Moğolistan arasındaki ilişkilerin gelişmesi için gösterdiği gayret ve Moğolistan’daki Türk kültür varlıklarıyla ilgili yaptığı çalışmalar sebebiyle Moğolistan Cumhurbaşkanlığınca ödüle layık görüldüğünü ifade etti. Törende konuşan Başkan Gombojav Türk ve Moğol halklarının ortak kültürel miraslarına nemli katkılar sağlayacak araştırmalar yürüten İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’ne ve üniversite yöneticilerine çalışmaları için teşekkür etti. İki ülke tarihi açısından Orhun Vadisinin son derece önemli olduğunu vurgulayan Başkan Gombojav, “İKÇÜ’nün Orhun Vadisinde yaptığı kazı çalışmasını yakından takip ettik. Bölgede yapılan çalışmalar kültürel mirasımızın gün yüzüne çıkarılması ve tarihimize ışık tutması bakımından önem arz ediyor. Bu bölge her iki ülkenin tarihi için de oldukça önemli. Bu eserlerkadar Moğol ve Türk tarihine ilişkin olsa da esasen tüm dünyanın kültürel mirasıdır. İKÇÜ’nün Moğolistan’daki üniversiteler ile eğitim alanında gerçekleştirdiği iş birlikleri iki ülke ilişkilerine olumlu düzeyde katkı verecektir. Türkiye ile yakın ilişkileri son derece önemsiyoruz. İkili ilişkilerin başlamasında, sürdürülmesinde ve gelecekte iki ülkenin kardeşliğinin geliştirilmesinde akademiye büyük görevler düşüyor” dedi. TBMM Başkanı Şentop’a Teşekkür Ziyareti Bu yıl içerisinde Türk ve Moğol bilim insanlarından oluşan çalışma ekibinin Van Aladağ bölgesinde yürüttüğü yüzey araştırmalarını heyecanla takip etiklerini ifade eden Meclis Başkanı Zandanshatar Gombojav: "Hülagü Han'ın yazlık sarayı olduğu düşünülen eser bizim tarihimiz açısından son derece kıymetli. Bu saray, Moğol İlhanlılar tarafından inşa edildiği bilinen dördüncü saray olacak. İlk fırsatta bu bölgeyi de ziyaret etmek istiyorum. Mevkidaşım TBMM Başkanı Sayın Mustafa Şentop ile sürekli görüşüyoruz. Aslında beni birkaç kez Türkiye’ye de davet etti. Özellikle pandemi başta olmak üzere çeşitli nedenlerle bu ziyaret henüz gerçekleşemedi. Sanırım Türkiye ziyaretim için saray kalıntılarının bulunması gerekiyormuş. Hem sona eren hem de devam eden çalışmalarla iki ülke arasındaki ilişkiler daha da pekişecek, iki ülkenin dostluk ve kardeşliği daha da ileri gidecektir. Bahse konu çalışma için hem Türkiye Cumhuriyetine hem de İKÇÜ’ye çok teşekkür ediyoruz. Tüm bu çalışmalara katkı sunan Prof. Dr. Şaban Doğan, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile ‘Dostluk Madalyası’na layık görüldü. Kendisine yaptığı çalışmalar için teşekkür ediyor; başarılı çalışmalarının sürmesini temenni ediyorum” şeklinde konuştu. Türkiye’nin Üçüncü Komşu Olması Memnuniyet Verici İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, üniversite olarak kültürel miraslarla ilgili çalışmalara önem verdiklerini ve İKÇÜ’nün Moğolistan’daki çalışmaları için gayret gösteren akademisyenlerin çalışmalarından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Rektör Prof. Dr. Köse “Biz Prof. Dr. Şaban Doğan’ın önderliğinde 2018 yılından bu yana bu bölgede üç üniversite ile birlikte önemli projeler yürütüyoruz. 2018 yılında Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım’ın katkılarıyla bu bölgeye yönelik çalışmaları yapmak için harekete geçtik. Bölgede yüzey araştırmaları ve kazı çalışmaları başta olmak üzere önemli araştırmalara imza attık. İKÇÜ olarak 2019 yılında Moğolistan Bilim ve Teknoloji Üniversitesi ile ortak kazı çalışmalarına başladık. Kazı tamamlandı ve tarihsel açıdan önemli bir sonuçlara ulaşıldı. Ayrıca Türkiye ve Moğolistan’daki ortak çalışmaları ve projeleri koordine edebilmek için Moğolistan Devlet Üniversitesi ile ortak bir enstitü kurduk. Enstitümüz saha çalışmalarına ilaveten YTB’nin desteğiyle Moğol öğrencilerin Türkçe öğrenmelerine aracılık ediyor. Onları bir yıl üniversitemizde misafir ediyor, Türkiye Türkçesi öğretiyor ve ülkelerine uğurluyoruz. Moğolistan Sağlık Bilimleri Üniversitesi ile eğitimde iş birliği yapılıyor. İlkini Mayıs ayında İzmir’de üniversitemiz ev sahipliğinde yaptığımız ‘Moğolistan Kültürel Mirası İçinde Türk Yazıtları’ çalıştayının ikincisini Türk ve Moğol bilim insanlarının katılımıyla Ulanbator’da yaptık. Enstitümüzün bu yıl her iki ülkede ses getiren ve bizleri heyecanlandıran saha çalışmasını Haziran ayında kamuoyuyla paylaştık. Enstitümüzün koordine ettiği, üniversitemiz Türk İslam Arkeolojisi bölümüyle Moğolistan’dan gelen akademisyenlerden oluşan ekip, Van’ın Çaldıran ilçesi Aladağ mevkiinde yürüttüğü yüzey araştırmalarında, İlhanlı hükümdarı Hülagü Han tarafından inşa ettirilen yazlık sarayın kalıntılarına ulaştı. 1260'lı yıllarda inşa edildiği tahmin edilen yazlık sarayın İlhanlı tarihi çalışmalarına yeni bir boyut kazandıracağını düşünüyoruz. Biz iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesinde elimizden gelen katkıyı en üst düzeyde yapmaya devam edeceğiz. Bu arada Türkiye’yi üçüncü komşu ilana etmenizden duyduğum memnuniyeti de ifade etmek istiyorum. Zatıalinizin ve Moğolistan Cumhurbaşkanının iş birliklerimize verdiğiniz destek için şükranlarımı sunuyor, madalyaya layık görülen Prof. Dr. Şaban Doğan’ı yürekten kutluyorum” dedi. Başarı Ekip İşi Törende konuşan “Dostluk Madalyası” sahibi Prof. Dr. Şaban Doğan, bu başarının ekip işi olduğunu; gelinen noktada en büyük payın Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’ye ait olduğunu söyledi. Prof. Dr. Doğan: “Aladağ Projesi, bize teklif edildiğinde çok heyecanlandık ve zaman kaybetmeden hazırlıklara başladık. Karşımıza çıkan engelleri ve güçlükleri Sayın Rektörümüzün yakın desteği ile aştık. Rektörümüz attığımız her adımda bize yol gösterdi, her sıkıştığınızda imdadımıza yetişti. Türkiye ve Moğolistan’da yapılan her çalışma, tarihe ışık tutacak her türlü kültürel miras unsuru iki ülke açısından son derece önemli. Biz her iki ülkede de yeni projelerle çalışmaya devam edeceğiz. Bizim burada Moğolistan Devlet Üniversitesi ile ortak kurduğumuz enstitü, çalışmalarımızın koordinasyonu açısından kolaylık sağlayıcı işleve sahip. Ben bu madalyayı Enstitüde birlikte çalıştığımız Dr. Ankhbayar Danuu başta olmak üzere tüm ekibimiz adına aldığımı ifade etmek isterim. Çekilen sıkıntılar, zorluklar ve sonrasındaki yorgunluk, çalışmalarınızdan sonuç almaya başlayıp takdir edildiğinizi görünce yerini mutluluk ve huzura bırakıyor. Beni layık gördükleri bu önemli ödül için Moğolistan Cumhurbaşkanına ve Sayın Moğolistan Meclis Başkanına şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu. Tören sonunda Rektör Köse, Van Akdamar kilisesinde bulunan ve Hülagü Han’ı temsil ettiği düşünülen Moğol atlısı kabartmasının özel olarak yapılmış replikasını Meclis Başkanı Gombojav’a takdim etti. -
04.08.2022
Türk Yazıtları Moğolistan'da Tartışılıyor
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Moğolistan Devlet Üniversitesi, Moğolistan Kültürel Miras Merkezi ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliği; Türk Dil Kurumu, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) destekleriyle “Moğolistan Kültürel Mirası İçinde Türk Yazıtlarının Bugünü ve Geleceği Çalıştayı II” Moğolistan’ın Başkenti Ulanbator’da başladı. 27 Mayıs – 1 Haziran 2022 tarihleri arasında İKÇÜ ev sahipliğinde ilkinin yapıldığı, Moğolistan’daki Türk yazıtlarının korunması ve gelecek nesillere aktarılmasıyla ilgili bilimsel tartışmaların yapıldığı çalıştayın ikincisi Moğolistan Kültürel Miras Merkezi Konferans Salonunda yapılan açılış oturumuyla başladı. Uluslararası alanda önemli araştırmacıları buluşturan çalıştayın açılışına, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, Moğolistan Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Din Siyasetleri Baş Danışmanı Bum Oschir Dulaam, 25. Dönem ve 26. Dönem Osmaniye Milletvekili, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ruhi Ersoy, TİKA UIanbator Koordinatörü Emrah Ustaömer, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz ile çok sayıda bilim insanı katıldı. Türkiye’deki büyükelçiler toplantısına katıldığı için programda yer alamayan Türkiye’nin Ulanbator Büyükelçisi Zafer Ateş açılışa video konferans ile katılım sağladı. Yürüttüğümüz Kazılarda Tarihin Gizemi Çözülüyor Kısa zamanda böylesine önemli çalıştayın ikincisini yapıyor olmanın memnuniyet verici olduğunu söyleyen İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, daha önce iki kez ziyaret etme şansını bulduğu bu coğrafyada Türkiye ve bilim dünyası adına önemli çalışmalar yürüttüklerini söyledi. Rektör Prof. Dr. Köse “Üniversite olarak ülkemiz, milletimiz ve üniversitemiz adına yarına bırakılacak çalışmalara katkı vermekten onur duyduğumu vurgulamak istiyorum. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) olarak bu bölgedeki üç büyük üniversite ile farklı alanlarda çok yakın işbirliği halindeyiz. Moğolistan Devlet Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Enstitüsü ile üniversitemizin ortak açtığı İKÇÜ MUİS Enstitüleri bunlardan bir tanesi. Dün geldiğimizde enstitümüzü tekrar görme fırsatı buldum ve yapılan çalışmaları yakından takip ediyorum. Bu çalışmalardan ilkini Mayıs ayı sonunda İzmir’de üniversitemiz ev sahipliğinde yapmıştık. Kısa bir süre sonra burada böyle bir çalıştay ile ikinci kez Moğol ve Türkiye’den araştırmacılarla tekrar bir aradayız. Bu çalışmaların iki ülke akademisine ve ülkeler arası dostluğa katkı yapacağından eminim. Gelinen noktada dil, kültür, tarih ve arkeoloji alanlarında önemli projeleri 4 yılı aşkındır burada yürütüyoruz. Projelerin her birinin somut sonuçları ortaya çıkmaya; ekilen fidanlar ürün vermeye başladı. Bu bölgede bizim yürüttüğümüz kazılarda tarihin gizemi çözülüyor. Hepinizin takip ettiği üzere Van'ın Çaldıran ilçesinde birlikte yürüttüğümüz kazıda Haziran ayında önemli bulgulara ulaşıldı. Aladağ bölgesinde 1260'lı yıllarda Moğol İlhanlı Devleti hükümdarı Hülagü Han tarafından inşa ettirildiği düşünülen yazlık saraya ilişkin buluntular açığa çıkarılmaya başlandı. Üniversitemiz Türkiyat Araştırma ve Uygulama Merkezinden Prof. Dr. Şaban Doğan Hocanın yine Türk İslam Arkeolojisi Bölüm Başkanımız Prof. Dr. Ersel Çağlıtütüncigil hocanın bu konudaki çabaları orada da önemli sonuçlar verecek. Ben iki ülke arasında bilimsel çabaların ötesinde sonuçlar doğuracağına inandığım bu çalıştayın hayırlı olmasını diliyor, organizasyona destek veren TİKA Başkanlığımıza, Moğolistan Devlet Üniversitemize şükranlarımı sunuyorum. Ayrıca en başından beri bu projeyi somut hale dönüştüren Prof. Dr. Şaban Doğan’a ve Dr. Ankhbayar Danuu’ya ayrıca teşekkür ediyorum” dedi. Geçmişe ve Kültüre Değer Vermeden Bugün Anlaşılamaz Türk-İslam Bilim ve Kültür Mirası Projesi ile dünyanın çeşitli yerlerinde yazılmış eserleri bilim dünyasına kazandırmaya yönelik çabalar gösterdiklerini söyleyerek sözlerine başlayan TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, Türkiye’nin kültürel geçmişinde önemli yeri olan Moğolistan’da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti paylaştı. Akademinin sadece var olanı değil dün ile bağlantılıyı da araştırması gerektiğini söyleyen Başkan Şeker: “Geçmişe ve kültüre değer vermeden ya da oradaki birikimi incelemeden bugünü anlamak ya da yarına ilişkin çıkarımlarda bulunmak olası değil. Biz, TÜBA olarak bu coğrafyaya özel önem atfediyoruz. Geçtiğimiz hafta Özbekistan Bilimler Akademisi ile ortak çalışmalar yapmak üzere protokol yaptık ve ‘Özbekistan'ın Kültürel Mirası’ başlıklı konferansa katıldık. Önemli alanlarda daha fazla ortak çalışmalar yapma kararı aldık. Sosyal ve bilimsel tarihimizin dünü ile yarını arasında bağ kuracak tüm adımları destekliyoruz. Son dönemde bölgedeki ülkeler arasındaki siyasal ve iktisadi yakınlaşmalar düşünüldüğünde her kurumun kendi alanıyla ilgili konularda ihtiyaç duyulan hususlarda buralarda olmasının önemli olduğunun belirtmek istiyorum. Biz bu bölgeye ve tarihi mirasa ilişkin bir çalışma dizisini 2020’de başlatmıştık. Bu kapsamda Türk-İslam Bilim ve Kültür Mirası Projesi ile dünyanın çeşitli yerlerinde yazılmış eserleri bilim dünyasına kazandırmaya çalışıyoruz. Proje sonunda eski yazı ile yazılan eserlerin Latin harflerine çevrilmesi yoluyla bu çalışmaları yarına aktarmış olacağız. Yine TÜBA Türkoloji Araştırmaları Destek Programı'yla dünyanın farklı ülkelerinde çalışan Türkologları ülkemizde ağırlıyor bilimsel birikimlerimizin karşılıklı paylaşımına destek veriyoruz. Elbette Moğolistan’a yönelik olarak yaptığımız çok değerli bir eserden ayrıca söz etmek istiyorum. TÜBA 2021 yılında ‘Cengiz Han ve Mirası’ adlı eseri bilim dünyasının yararına sunduk. Moğol İmparatorluğu'nun kurucusu Cengiz Han’ın Asya halklarına getirdiği askeri, ekonomik ve siyasi değişimleri konu edinen eserde onun mirasını ortaya koymaya çalıştık. Onun, kendi çağında bütüncül bir dünya tasavvuru ile yola çıkmasını ve güçlü bir merkezi sistemi teşkil etmenin mücadelesini bilimsel olarak ortaya koyduk. Multidisipliner bir yaklaşımla ortaya çıkan ve 17 bölümden oluşan bu eserin Türkçe yayınlanmış kapsamlı eserlerden biri olduğunun altını çizmek istiyorum. Yakın zamanda kitap Moğolcaya ve İngilizceye de çevrilmiş olacak. Elbette daha fazlasını yapmak zorunda olduğumuzu da hatırlatmak gerekiyor. Gerçekten hem Anadolu hem de bu coğrafya birer hazine hüviyetinde. Göktürklerin ve Uygurların tarihi kültürü kültürel mirasları burada. Tüm boyutlarıyla dünden bugüne kapsamlı araştırmalar yapmak gerekiyor bu yolla yarına bir projeksiyon oluşturması gerektiğine inanıyorum. Giderek artan ortaklıklarımızın artması temennisiyle çalıştaya emek veren herkese teşekkür ediyor, hayırlı olmasını temenni ediyorum” şeklinde konuştu. Biz Türkleri ‘Anda’ Olarak Görüyoruz Moğolistan Cumhurbaşkanı Kültür ve Din Politikaları Baş Danışmanı Dbum Oschir Dulaam, UNESCO TİKA, Kültürel Miras Kurumu ve İKÇÜ ye teşekkür ederek başladığı konuşmasında, olağan bir çalıştayın ötesinde bir anlamı taşıdığına dikkat çekti. Çalıştayın iki halk arasındaki ilişkilerin binlerce yıllık geçmişinden beslendiğini vurgulayan Prof. Dr. Dulaam “Bu çalıştay esasen iki ülkenin dostluk içindeki ilişkilerinin bir nişanesidir. Bu çalıştay sırasında tüm konuklarımızı Moğolistan daki Türk yazıtlarının geleceğe aktarılmasında fikir alışverişinde bulunacaklar. Bu çalıştay sırasında kültürel mirasların korunması veya kalkınma için çok yönlü kültürel işbirliğinin önemli bir adımı olarak görüyorum. İlk çalıştay İzmir’de yapıldı ve ilk adımda ev sahipliği için TİKA ve İKÇÜ’ye ayrı teşekkür ediyorum. Moğollar olarak iş birliği yapan dostlarımızı “anda” olarak görüyoruz. Anda bizde kan kardeş anlamına geliyor. Yani Moğollar Türkleri yakın dost olarak görürler ve bundan büyük gurur duyuyoruz. Türkiye bizim dost ülkemiz ve Türkler dostumuz. Moğolistan’da Türk eserlerin varlığından haberdarız ve iki tartasın kültürel miras için muhafaza ve aktarma noktasında ortak çalışmaların öncüsü olmasını diliyorum” diye konuştu. Dünya Üzerindeki Kültürel Miras Tüm İnsanlığındır İçinde yer aldıkları coğrafyanın coşku ve gurur yaşattığını söyleyen UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz 2019 yılında Moğolistan, Kazakistan, Azerbaycan, Özbekistan ve Türkiye birlikte çalıştıklarını ve 2020 yılıda Bilge Tonyukuk anıt alanını kültürel miras olarak kabul ettirdiklerini söyledi. Bölgede bir tarafta Bilge Tonyukuk diğer tarafta Cengiz Han’ın gücünü hissettiklerini ifade eden Prof. Dr. Oğuz: “Bugün kültürel mirasımızın yaşayan yönü olan Moğol dans ve müziği de soyut mirasını birlikte izledik. Bu coğrafya, Bilge Tonyukuk’tan bugüne yaşayan ya da tarihi somut veya somut olmayan büyük bir zenginlikle bize haz veriyor. Bu, mükemmel bir ortak değerdir. Biz, böylesi mirasa sahip olduğumuz ve birlikte bunu hissettiğimiz için çok şanslıyız. UINESCOya göre bir eser hangi ülkedeyse onun mirasıdır. Dolayisiyla Moğolistan’da bulunan mirası korumak da onunla gururlanmak da öncelikle Moğolistan’ın hakkıdır. Ancak UNESCO’nun ikinci ilkesi; böylesi eserlerin insanlığın ortak mirası kabul edilmesidir. Bu durum tüm insanlık için eserlerin korunması zorunluluğunu ortaya çıkarıyor. İKÇÜ ve MUIS bu çerçevede önemli bir iş yapıyorlar ve bunu insanlık adına yapıyorlar” dedi. TİKA Tonyukuk Anıtı Çevresine Müze Yapacak Çalıştayın ikincisinde yer almanın memnuniyetini paylaşan TİKA Ulanbator Koordinatörü Emrah Ustaömer ise TİKA-İKÇÜ arasındaki uyuma dikkat çekti. Bu uyumda Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin ve Prof. Dr. Şaban Doğan’ın büyük emeği olduğu söyleyen Ustaömer: “Yedi bin kilometre yolu aşıp geldiniz. Bu coğrafyaya emek veren bilim insanları ve yöneticiler olarak önemli sonuçlara imza atacağımızı umuyorum. Biz TİKA olarak bu bölgede 795 projeyi hayata geçirdik. 2004 yılın TİKA kurulmuş olsa da bölgede bizim çabamızın 27 yıllık bir geçmişi var. 1994 ile 2018 arasında 619 proje ile bölgeye destek sağladık. 2019 yılında yaptığımız proje sayısı 57. 2020 yılında 48 projeyi hayata geçirdik. 2021 yılında 39 proje tamamlanmış ve 2022 yılında 32 proje başlatılmış durumda. Türkiye’nin çalışmaları 1994 yılında başlıyor. Bu süre zarfında 49.297.961,53 ABD Doları yatırımı doğrudan bölge insanının hizmetine aktarmışız. Yani 50 milyon net bütçe ayırmış ve devlet olarak Türkiye bu parayı harcamış durumda. Bu bütçe doğrudan projeye yatırılan bütçe. Yani diğer lojistik ya da proje görevlileri bedelleri gibi giderler bunun içinde yok. 2014 yılına Tonyukuk’u 2011 Bilgehan Karayolunu yaptık. Başkent olması nedeniyle 514 projeyi Ulanbator’da hayata geçirildik. Çok boyutlu yatırımlar yapıyoruz. Her alanda ihtiyaçları karşılamaya gayret gösteriyoruz. Okul öncesi eğitimden sağlık alanına önemli yatırımları her alanda vardı. Şimdi size bir müjdeyi de vereyim. Programdan erken ayrılmak durumundayım. Zira Tonyukuk anıtı çevresinde bir müzenin inşaatına başlıyoruz ve bugün onun proje ihalesini yapıyoruz. Onun da müjdedesini buradan vermiş olalım” şeklinde konuştu. Tarihe Işık Tutuyoruz İKÇÜ MUIS Türkoloji Enstitüsü Müdürü Dr. Akhnbayar Danuu da 2018 yılında kurulan enstitülerinin bugüne kadar 4 kitabı bilim dünyasına kazandırdığına dikkat çekti. Dr. Danuu, geçtiğimiz aylarda İKÇÜ Türk İslam Arkeolojisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ersel Çağlıtütüncigil başkanlığında, Türk ve Moğol bilim insanlarından oluşan arkeoloji çalışma ekibinin Van’ın Çaldıran ilçesinde 1260’lı yıllarda Moğol İlhanlı Devleti hükümdarı Hülagü Han’ın inşa ettirdiği düşünülen yazlık saray ve şehir kalıntılarına ulaştığını hatırlattı. Danuu, enstitü olarak bilimsel çalışmaların ötesinde arkeolojik olarak da önemli çalışmalara imza attıklarını aktardı. Açılış konuşmalarının ardından uluslararası alanda önemli araştırmacıları buluşturan çalıştayın bilimsel oturumlarına geçildi. -
04.08.2022
İKÇÜ ile Moğolistan Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Arasında Değişim Anlaşması
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ile Moğolistan Bilim ve Teknoloji Üniversitesi arasında ortak müfredat geliştirme, öğrenci ve öğretim elemanı değişimi hususlarını içeren iş birliği protokolü Moğolistan’ın Başkenti Ulanbator’da imzalandı. İki üniversitenin birlikte yürüttüğü Ötüken’deki kazılar ve Mevlana değişim programına ilave olarak lisans ve lisansüstü öğrenci değişimi ile müfredat geliştirmeyi de içeren protokol İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse ve Moğolistan Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tumurpurev Namnan tarafından imzalandı. Turizm Alanında Büyük Deneyime Sahibiz Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İKÇÜ Türkiyat Uygulama ve Araştırma Merkezi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Şaban Doğan ile Moğolistan Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Dış İlişkiler ve İşbirlikleri Koordinatörü Dr. Tumurkhuu Uuganbayar’ın da katıldığı imza töreninde konuşan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse: “Biz Moğolistan Bilim ve Teknoloji Üniversitesi ile birlikte bu bölgedeki kazı çalışmalarını birlikte yönetmiştik. Oldukça uyumlu bir birliktelik ile bu projeyi sonuçlandırdık. Şimdi iş birliğimizi bir adım daha öteye götürmek istiyoruz. Bu amaçla hem öğrenci değişimi hem de bilimsel çok disiplinli iş birliği çerçevesi oluşturma gayreti içindeyiz. 14 ayrı fakülte, 1 yüksekokul, 3 enstitü ile eğitim veren güçlü bir üniversiteyiz. Her alanda büyük başarılara imza atıyoruz. Bunu komşu ve kardeş ülkelerle birlikte sinerji içinde ileriye taşımak; birlikte gelişmek istiyoruz. Son zamanlarda gelişen Türk-Moğol ilişkilerine katkıyı hedefliyoruz. Bölgeyi çok seviyoruz ve önemsiyoruz. Özellikle turizm alanında çok büyük bir deneyime sahibiz ve başlangıç için bu alanda deneyim paylaşımı uygun diye düşünüyorum” dedi. Türkiye Teknolojide Öncü Pozisyona Konumlandı Moğolistan devletinin uluslararası ilişkilere çok önem verdiğini söyleyerek sözlerine başlayan Rektör Prof. Dr. Tumurpurev Namnan, üniversite hakkında bilgiler verdi. Ülkenin büyük üniversitelerinden olduklarını vurgulayan Prof. Dr. Tumurpurev Namnan “ 1960 yılında kurulmuş bir üniversiteyiz ve iki kırılma bizim için çok önemliydi. Bunlardan ilki 1982 ve diğeri 2002 yılı. 2002 yılında teknoloji odaklı bir hale dönüştük. Mevcut durumda 12 fakültemiz ve enstitümüz var. 20 bin öğrenci ile 2 bin akademik personelimiz ile eğitim veriyoruz. En yetkin olduğumuz ya da lokomotifimiz olan alanlar madencilik, enerji ve inşaat. Ben İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesini yakından takip ettim. Çok alanda iş birliği yapabileceğimizi görüyorum. Özellikle teknoloji konusunda daha yakın olmamız gerekiyor. Türkiye son yıllarda sanayi ve teknoloji alanında oldukça başarılı işler yapıyor ve öncü pozisyona konumlandı. Diğer işlerdeki deneyim paylaşımımızı teknoloji alanında da sergilememiz gerekiyor. Kazı çok başarılı biçimde sonuçlandı.Bunun için ayrıca teşekkür ediyorum” dedi. Türkiye’nin Güçlü Akademisi Var Ziyarette konuşan TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, iki üniversite arasında somut çıktıları ulaşan başarılı çalışmalara tanıklık etmekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek sözlerine başladı. Türkiye’nin güçlü bir akademiye sahip olduğunu söyleyen Başkan Şeker “Türkiye gerçekten özellikle sanayi ve teknoloji alanında öncü bir devlet olma yolunda hızla ilerliyor. Savunma sanayinde gelinen nokta örnek olarak gösterilecek nitelikte. Bu başarıda akademisyenlerin de önemli katkıları var. Güçlü bilimsel birikimimizle bu topraklarda olmak zorundayız. Tarihi ve kültürel geçmişimiz ile yakın ilişkilerimiz bunu zorunlu kılıyor. Ülkelerin iktisadi ve kültürel iş birlikleri toplumların yakınlaşması için önemli ancak bilimsel birliktelikler ve bugünün konusu olan öğrenci ile akademisyen değişimleri bu yakınlığı artırıcı en önemli hususların başında geliyor” dedi. Ziyaret iki ülke arasında yapılması gerekenlerin istişare edilmesi ile son buldu. -
03.08.2022
İKÇÜ-MUIS İşbirliği Bir Adım Öteye Taşınıyor
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ile Moğolistan Devlet Üniversitesi (MUIS) arasında ortak eğitim ve öğrenci değişimi protokolü imzalandı. İkili görüşmeler için Moğolistan’da bulunan Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker’in de katıldığı törende İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse ile MUIS Rektörü Prof. Dr. Ochirkhuyag Bayanjargal tarafından işbirliği protokolleri imzalandı. Törende İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İKÇÜ Türkiyat Araştırma ve Uygulama Merkezi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Şaban Doğan, MUIS Türkoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Battulga Tsend, MUIS Dış İlişkiler Koordinatörü Badamdash Dashdavaa ve İKÇÜ-MUIS Türkoloji Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Dr. Ankhbayar Danuu da yer aldı. Biz Bu Topraklarda Kendimizi Misafir Görmüyoruz Moğolistan’da olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek sözlerine başlayan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, MUIS ile yakın iletişim ve iş birliği içinde önemli adımlar attıklarını ifade etti. Bölgenin kültürel, sosyal ve ekonomik yapısına katkı sunma gayretinde olduklarını söyleyen Rektör Köse “Biz bu coğrafyayı çok önemsiyoruz ve kendimizi buradan kabul ediyoruz. 4 yıl önce attığımız adımların bugün başta ortak kazı ve yüzey araştırmaları olmak üzere çok sayıda somut çıktısını görüyoruz. Bir diğer deyişle heyecanla başladığımız ilk günden bu yana önemli başarılara birlikte imza atıyoruz. Bilindiği üzere iki Üniversite ortaklığında Türkoloji Araştırmaları Enstitüsü açtık. Enstitümüzün çabaları ve YTB’nin de destekleriyle Moğolistan Devlet Üniversitesi Türkoloji Anabilim dalını tercih eden öğrencilerimizi bir yıl boyunca üniversitemizde misafir ediyoruz. Öğrencilerimiz Türkiye Türkçesi öğrenerek ülkelerindeki eğitim hayatlarına dönüyor. Bu projeyle Moğolistan yükseköğretimine katkıda bulunuyoruz. 2010 yılında kurulan genç bir üniversite olsak da hızla yükselen bir başarı grafiğine ve çok yetkin bir kadroya sahibiz. 89 ülkeden uluslararası öğrenciye ev sahipliği yapıyoruz. TİKA ve YTB başta olmak üzere ülkemizin kurumları ile çok yakın çalışıyoruz. Türkçe öğretim merkezimiz ve Türkiyat Araştırmaları Merkezimiz bu işbirliklerinde lokomotif görevini üstlendiler. Biz burada kendimizi misafir olarak görmüyor; yabancı gibi hissetmiyoruz. Biz işbirliklerimizin sadece iki üniversite arasında ve Türkoloji alanında sıkışmasını istemiyoruz. Amacımız Moğolistan’daki işbirliklerimizi daha da ileriye götürmek. İki üniversite arasındaki yakınlığın tesisinde önemli rol oynayan İKÇÜ Türkiyat Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Şaban Doğan ve İKÇÜ-MUIS Ortak Türkoloji Enstitüsü Müdürü Dr. Ankhbayar Danuu’ya özellikle teşekkür ediyorum” dedi. Türkiye’de Devam Eden Projelerde Katkı Bekliyoruz MUIS’in İKÇÜ ile var olan güçlü bağlarını geliştirmeye kararlı olduklarını ifade eden MUIS Rektörü Prof. Dr. Ochirkhuyag Bayanjargal, İKÇÜ’nün Moğolistan Devlet Üniversitesindeki Türkoloji çalışmalarına katkılarının önemli olduğunu; bu desteği iki Üniversiteyi yakınlaştıran bir araç olarak gördüklerini ifade etti. Rektör Bayanjargal “MUIS Moğolistan’ın ilk ve en köklü ayrıca da en başarılı yükseköğretim kurumu. Uluslararası çalışmaları, iş birliklerini ve yabancı kültürlerle ilgili çalışmaları çok önemsiyoruz. Üniversitemiz 20 bin öğrenci, 1.300 akademik personelle Moğolistan yükseköğretimine katkı sunuyor. Akademik personelimizin %54’ü doktoralı. Bu önemli bir oran. Üniversite olarak Moğolistan’daki Türkolojinin tek merkeziyiz. Türkoloji anabilim dalının hak ettiği yere gelmesi için sarf ettikleri çaba için İKÇÜ’ye minnettarız. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin Üniversitemizin Türkoloji öğrencilerine katkısı çok büyük. Bu değerli katkılar için İKÇÜ’nün kıymetli rektörüne şükranlarımı sunuyorum. Ortak Enstitümüz 2022 yılı itibariyle Türkiye’de de bilimsel çalışmalar yapmaya başladı. Üniversitenizin Moğolistan’daki kazı ve yüzey araştırmalarına verdiği desteğin Türkiye’deki saha çalışmalarına da verileceğinden şüphemiz yoktur. Bu konuda da katkı ve desteğinizi bekliyor ve bu konuyu önemsiyoruz. İki Üniversitenin daha fazla alanda iş birliği yapması, mevcut ilişkileri daha da geliştirmesi önceliğimizdir” dedi. Lider Olmanın Rol Model Olmak Gibi Bir Gerekliliği Var Moğolistan’ın en köklü üniversitesi olarak MUIS’in önemli görevleri olduğunu ifade ederek sözlerine başlayan TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker konuşmasında “Ülkenin en köklü üniversitesi olarak MUIS’in mezunlarının ülkeye yön verdiğini görüyoruz. MUIS, Moğolistan için çok değerli bir üniversite ve lider olmanın rol model olmak gibi bir gerekliliği var. Ülkenin en köklü başarılı üniversitesi olan MUIS’in akademik camiada bir ağabey pozisyonunda olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda sorumluluğunuzun farkında olduğunuzu görüyoruz. Son dönemde ülkeler arası ilişkilerin gelişmesinden duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bir akademisyen ve yönetici olarak Moğol öğrencilerin disiplinli ve işini en iyi biçimde yapmak gayretinde olduklarını memnuniyetle gözlemlediğimi ifade etmek isterim. Bu durum, ülkelerinde aldıkları eğitimin ne denli sağlam temelleri olduğunu ve eğitim sistemiyle gelecekte önemli başarılara imza atılacağını gösteriyor. Biz akademi olarak öncelikle lisansüstü eğitim ile ilgileniyoruz. Ancak lisans düzeyinde de katkı vereceğimiz hususlarda elimizi taşın altına koyuyoruz. İki ülkenin kurumlarının bilim diplomasisi adına atacakları her adımı destekliyoruz. Bölgenin çalışmalarını ve akademisyenlerini yakından takip ediyoruz. TÜBA Akademi ödülleri çerçevesinde 2018 yılında Moğolistan Bilimler Akademisi Üyesi Bold Luvsandorj, alanına yaptığı katkılar nedeniyle ödülünü Sayın Cumhurbaşkanımızdan ödül almıştır. Biz akademi olarak bundan sonra yapılacakları Moğolistan Bilimler Akademisi ile detaylıca ele alacağız” dedi. Başkan Şeker’den MUIS’e Yaz Okulu Müjdesi Ülkeler arasında akademisyen değişimini başlatarak iki ülkenin akademisinin etkileşimini hedeflediklerini söyleyen Başkan Şeker, mevcut durumda bir Moğol Türkolog araştırmacının TÜBA himayesinde İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinde çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi. Prof. Dr. Muzaffer Şeker 26-29 Eylül tarihleri İstanbul’da yapılacak lisans düzeyi yaz okulu ile bu işbirliklerini daha geniş alana yaymak istediklerini de ifade etti. TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, bir MUIS öğrencisinin de bu kapsamda programa katılımlarını sağlayabileceklerinin müjdesini verdi. Program İKÇÜ-MUIS Ortak Türkoloji Enstitüsünün Ulanbator ofisinin ziyareti ile sona erdi. -
30.07.2022
EFE, İzmir'i Temsil Etti
TEKNOFEST Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali kapsamında TÜBİTAK tarafından Körfez Yarış Pisti'nde düzenlenen Uluslararası Efficiency Challenge Elektrikli Araç Yarışları sona erdi. Geçtiğimiz yıl ilk kez katıldıkları yarışta finallere kalan, İzmir genelindeki takımlar arasından da ilk sırada yer alarak önemli bir başarıya imza atan İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’ni (İKÇÜ) öğrencilerinden oluşan Team Efe üyeleri bu yıl ki yarışlarda Türkiye dokuzuncusu oldu. Kocaeli’nin Körfez ilçesindeki yarış pistine ilk kez çıkan İKÇÜ’nün gururu “EFE” 36 takımın seçildiği Uluslararası Efficiency Challenge Elektrikli Araç Yarışlarını dokuzuncu olarak tamamladı. İKÇÜ Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin Yeşilyurt danışmanlığında yarışmaya hazırlanan İKÇÜ Team Efe üyeleri, tasarımından teknik donanımına kadar yerli parçalardan oluşturdukları Efe’yi önemli bir aşamaya taşımış oldu. Teknik Kontrollerde İkinci Sırada Gelen başarı ile ilgili bilgi veren Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin Yeşilyurt, yarışa Türkiye genelinde 120 takımın başvuru yaptığını, Efe’nin teknik kontroller ve raporlama aşaması olan ön elemeyi rahatlıkla geçtiğini söyledi. Yeşilyurt, “66 araç ön elemeyi geçerek pist alanında yeterlilik durumu ve yerli tasarım kıstasına göre tekrar incelemeden geçti. Bu aşamadaki teknik kontrolleri 2’nci sırada tamamlayan Efe, pistte yarışa çıkacak 36 araç arasındaki yerini aldı. Daha sonra piste çıkan Efe dokuzuncu sırada bitiş noktasına ulaştı” dedi. Gece-Gündüz Çalışmanın Ürünü İKÇÜ’nün başarılı mühendislik öğrencileri ile gece-gündüz demeden tüm teknik ayrıntılar üzerinde çalıştıklarını ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin Yeşilyurt, başarılarının altında ciddi bir emeğin olduğunu aktardı. İzmir’den pistte araç performansını sergileyen tek aracın İKÇÜ’nün Efe’si olmasından ayrıca gurur duyduklarını vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Yeşilyurt, öğrencilerini tebrik etti. Yeşilyurt, “Yerli parça üreterek yarışa katılma zorunluluğunun bu yıl birden 2'ye çıkarıldığı yarışlarda, her aracın en fazla 65 dakika içinde yaklaşık 2 kilometre uzunluğundaki pistte 30 turu tamamlaması bekleniyordu. Üniversitemizin bizlere sundukları olanakları değerlendirerek Efe’yi ikinci yılında piste çıkarmayı başardık. Yarışlara yıllarca katılan Türkiye’nin birçok köklü üniversitesini geride bırakarak ilk onda yer aldık. Bundan sonraki hedefimiz Efe’yi daha da hafif bir araç haline getirmek ve sıralamalardaki başarımızı yükseltmek olacak. Bizlere her aşamada destek olan üniversitemize ve derslerinin yanında Efe’nin başarısı için emek veren değerli öğrencilerimize teşekkür ediyoruz” diye konuştu. Öğrencilerimizle Gurur Duyuyoruz Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır ve TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal’ın da izlediği büyük organizasyonda İKÇÜ’yü yine başarıyla temsil eden Team Efe üyelerini ayrı ayrı tebrik etti. Efe’nin hem İKÇÜ’yü hem de İzmir’i başarıyla temsil etmesinden gurur duyduğunu belirten Rektör Prof. Dr. Köse, “Kendilerini her geçen gün geliştirmeyi başaran öğrencilerimizle gurur duyuyoruz. Yüzde yüz yerli olarak üretilen elektrikli otomobilin yapımında öğrencilerimize verdikleri katkılardan dolayı tüm mühendislik hocalarımıza teşekkür ediyorum. Ayrıca her zaman yanımızda olarak bizlere destek veren Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Mustafa Varank ile YÖK Başkanımız Prof. Dr. Erol Özvar’a ve Türkiye’nin milli teknoloji hamlesine ve dönüşümüne yönelik çalışmalarıyla TÜBİTAK Başkanımız Prof. Dr. Hasan Mandal’a, gençlerimize milli teknolojilerin geliştirilmesinde her daim destek olan Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar’a şükranlarımı sunuyorum” dedi. İKÇÜ Team Efe Hakkında: İKÇÜ Team Efe, farklı mühendislik disiplinlerinden bir araya gelen kaptanlığını Mekatronik Mühendisliği öğrencisi Hüseyin Bağhan’ın üstlendiği, kendi içinde 8 farklı birime ayrılan toplam 17 mühendislik öğrencisinden oluşuyor. Yarışmacı takımlardan motor, motor sürücü, batarya yönetim sistemi ve yerleşik şarj birimi gibi yerlilik şartı olan komponentleri kendilerinin tasarlayıp üretmeleri bekleniyor. Takım tamamı yerli üretim parçalarından oluşan Efe’nin en verimli elektrikli araç seçilmesi için TÜBİTAK tarafından düzenlenen Efficiency Challenge Yarışları'nın TEKNOFEST'in en kıdemli yarışmasında ter döküyor.
Toplam 412