Haberler :::
-
20.04.2022
Bugünün Problemlerinin Başlıca Nedeni Merhametsizliktir
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, Hz. Peygamberin dünyaya teşriflerinin 1451. yıl dönümü münasebetiyle “Rahmet Peygamberi Hz. Muhammed ve Evrensel Mesaj” başlıklı bir konferans verdi. Adnan Menderes Üniversitesi eski rektörü Prof. Dr. Cavit Bircan ve Çiğli Müftüsü Fetüllah Uydaş’ın da konuk olarak izlediği konferansı, dekanlar, enstitü ve yüksekokul müdürleri ile akademik ve idari personel ve öğrenciler takip etti. Rahmet Peygamberi Hz. Muhammed’in hayatı çerçevesinde tüm insanlığa verdiği mesajların en başında merhamet kavramının yer aldığını kaydeden Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, günümüz dünyasında yaşanan adaletsizliklerin, problemlerin en büyük sebebinin merhametsizlik olduğunu söyledi. Prof. Dr. Köse, bir yandan açlığın hüküm sürdüğü ama diğer tarafta obezitenin problem olduğu, bir tarafta temiz içme suyuna ulaşamayan milyarların yanında estetik operasyonlara milyonlarca doların harcandığı bir dünyada yaşanan tüm sorunlara merhamet çerçevesinde bakmanın önemli olduğunu söyledi. Peygamberimizin Tüm Evrene Verdiği Mesajları Hatırlamaya İhtiyacımız Var Hz Peygamber’in tüm evrene getirdiği mesajı hatırlamaya her zaman ihtiyaç duyulduğunu söyleyen Rektör Köse, “Çözülen aile yapısı, evden kaçan çocuklar, şiddet gören kadınlar, pronografi, ensestler, cinsel sapkınlıklar, alkolizm, madde bağımlılığı, varlık içinde mutsuz olan insanlar, tüketim çılgınlığı, savaşlar, nükleer silahlanmanın bulunduğu bir dünyada yaşıyoruz. Tüm bunların yaşandığı bir dünyada Hz Peygamber’in tüm evrene getirdiği mesajı hatırlamaya ihtiyacımız var diye düşünüyorum. O’nun merhametini hatırlamamız gerekiyor. O’nun getirdiği en önemli mesajı nedir diye soracak olursanız; şüphesiz bunu tek bir kavrama kelimeye sığdırmak mümkün değil. Ama en çok yakışanı nedir derseniz cevabı merhamettir. Kuran-ı Kerim’de Cenab-ı Hakk kendisini âlemlerin Rabbi olarak takdim ettikten sonraki ilk surede, Fatiha Suresinde Rahman ve Rahim sıfatına vurgu yapar. O, merhamet edenlerin en merhametlisidir, en hayırlısıdır. Efendimiz bir hadislerinde şunu müjdeler: ‘Allahû Teâlâ rahmetini yüz parçaya böldü, birisini dünyaya indirdi kalan doksan dokuzunu kendi katında tuttu. Dünyaya indirdiği yüzde bir merhamet bütün varlığı kuşatan bir güce sahiptir. Mesela bir hayvan yavrusunu emzirirken incinmesin diye bir ayağını kaldırıyorsa; bu merhamet Cenab-ı Hakk’ın yüzde bir merhametten kendi payına düşendendir diyor Peygamber Efendimiz…”dedi. Resulün Canlılara Gösterdiği Merhameti İnsanlar Birbirine Gösterebilseler… “Merhamet bu dinin bu ümmetin en değerli kavramı ise bunu iyi algılamak gerekir.” diyerek merhameti tüm canlılara karşı gösterilmesi gereken bir kavram olarak aktaran Prof. Dr. Köse, dünyada gelinen noktada merhametin göz ardı edilmesinin katkısı olduğunu belirtti. Prof. Dr. Köse şöyle devam etti: “Merhamet, varlığa yufka yüreklilikle yaklaşmak, şefkatle, incitmeden yaklaşmaktır. Peygamber Efendimiz gibi. O’nun merhametini anlatmaya kelimeler, kitaplar yetmez Örneğin sağılan hayvan sahiplerine Peygamberimiz buyururlar ki; tırnakları olanlar tırnaklarını kessinler, hayvanların sağarken onları incitmesinler. Bu kadar ince ruhlu Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V). Yine Peygamberimiz, gıda ile uğraşanların tırnaklarını kesmesi gerektiğini şeytan et ve tırnak arasında dolaştığını buyurur. Daha mikropların bilinmediği bir dönemde, onların barınacağı yerleri insanların anlayacağı şekilde uyarıyor, hijyene önem verilmesine dikkat çekiyor. Daha fazla süt almak için fazla sağılan hayvanların yavrularına süt kalmaması üzerine Peygamberimiz insanları yeterince süt bırakmaları yönünde uyarıyor. Hayvanlara fazla yük vuranları, hayvanlara bir takım yarışlarda eziyet edenleri uyarıyor ve bu uygulamaları yasaklıyor. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V) Fazla yük vurulan, yemesi içmesi eksik karşılanan devenin sahibini bu hayvanın hukukunu gözeteceksin diye uyarıyor. Allah Resulünün insan dışındaki canlılara gösterdiği bu şefkati merhameti insanlar birbirine gösterebilseler acaba bu anlamsız savaşlar, beyhude çekişmeler, düşmanlıklar, kavgalar olur muydu? Emin olun olmazdı.” Hz Paygamber’in verdiği mesajların doğru olarak uygulanmış olsaydı insan kardeşliğinin bu denli kargaşa içinde olmayacağını vurgulayan Rektör Prof. Dr. Köse, insanlar arasında olan hukuka kurallara ayrımcılıkla yaklaşıldığını ifade etti. Prof. Dr. Köse, “ Hz. Peygamberimizin kimsesizlerle, yetimlerle, yaşlılarla, hastalarla ilgili ve inanmayanlarla ilgili yaptığı, uyguladığı çok şey var. Çünkü Allah kendisine inanıp inanmamayı kendi takdirine bırakmıştır. Bunu kalbe bakarak kararını Allah verecektir. Kalbe girmeyi de peygamber dâhil olmak üzere kimseye vermemiştir. Allah kalplere bakar. Peygamberimiz tüm insanlığı Allah’ın ailesi olarak tanımlıyor. Hz. Âdem ve Havva’nın çocukları olarak tüm insanlığın bir aile olduğunu ‘Allah katında en hayırlınız insanlığa faydalı olanıdır’ diyerek vurguluyor. Nisa suresinde Cenab-ı Hakk bunu tanımlıyor. Hz Peygamber de bunun takibini yapıyor. İnsan kardeşler aramızda bir uyulması gereken bir hukuk var. İnsanların bulunduğu yere, dış görünüşüne göre değerlendirmemek gerekir. Allah insanlığı kâinatın efendisi olarak yaratmıştır ve hiç kimsenin diğerini küçük görmeye hakkı yoktur. İnsanlığın maalesef bugün en büyük problemlerinden bir tanesi de budur” diye konuştu. Yırtıcı Hayvanları Beslemek İçin Bile Vakıflar Kuran Bir Ecdadımız Var “İnsan kardeşi olarak nerde bir problem varsa nerde bir ihtiyaç varsa oraya koşmaya yükümlüyüz.” diye konuşan Rektör Köse, yapılan her iyiliğin karşılığının Cenab-ı Hakk’ta olduğunu aktardı. Vakıf kavramının ecdadımız tarafından çok değerli karşılıklarıyla toplumlarımızda hayat bulduğunu söyleyen Prof. Dr. Köse, “Eğer bir yardım yapılacaksa Cenab-ı Hakk onun karşılığını verecektir çünkü yapılan her yardıma Cenab-ı Hakk peşinden bir yardımla cevap veriyor. Hem bu dünyada hem de ahirette… Bunu Hakk diyor. Allah’ın kulları arasında ayrımcılık yapılmaması gerektiğini Kuran-ı Kerim’de buyuruyor. Bizim vakıf tarihimizde ibadullah kavramı geçer. İbadullah Allah’ın bütün kullarıdır. Bir ayrım yapılmaz. Almanya’da bir vakıf sadece kendi vatandaşlarına yardım etme şartı koyduğunu öğrenmiştim. Ama bizim inancımız da böyle bir şey söz konusu olamaz. Tarihimizde o kadar vakıf örnekleri var ki; cana hizmet taşıyan varlığa hizmet etmek için vakıflar kurmuşuz. İlkokul öğretmenlerin sigara içmesini önlemek için çocukların etkilenmemesi için kurulan vakıftan, Ödemiş’te sırf yaralı leylekler için kurulan vakıflara kadar, kışın yiyecek bulamayan yırtıcı hayvanları beslemek için bile vakıflar kuran bir ecdadımız var. Sırf insanlığı değil tüm varlığı kuşatmışız” dedi. Modern diye kendini ifade eden toplumlarda inanç özgürlüğünün peygamberimizin çizdiği çerçeveye yaklaşması için çok yolu olduğunu ifade eden Prof. Dr. Köse, İslam toplumlarının geçmişten gelen çok önemli tecrübelerinin bulunduğuna işaret ederek peygamberin merhametinin örnek alınması gerektiği vurgusuyla konferansını tamamladı. Çok sayıda katılımcının ilgi gösterdiği konferans soru - cevapların ardından sona erdi. -
15.04.2022
İKÇÜ’nün Kalitesine Uluslararası Kabul
Alanında yetkin bilim insanları ve başarılı projeleri ile ülkemizin bilimsel kalkınmasına katkı sağlayan İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ), Türkiye’de Erasmus+ Programı kapsamında akreditasyon almaya hak kazanan 10 kurum arasında yer alarak büyük bir başarıya imza attı. Erasmus+ Programı kapsamında hareketlilik faaliyeti gerçekleştirme amacı ile Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı- Türkiye Ulusal Ajansına yapılan “Yükseköğretim Hareketlilik Konsorsiyumu Akreditasyonu” başvurularının değerlendirme süreci tamamlandı. Ulusal Ajans tarafından yapılan değerlendirmede toplam 26 kurumun başvurusunun uygunluk değerlendirmesinden geçtiği süreçte, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’nin 6 yıl sürecek AB Proje Akreditasyonu kabul edildi. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Turizm Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Volkan Altıntaş ve ERASMUS Kurum Koordinatörlüğü Öğr. Gör. Koray Çelik tarafından hazırlanan E-(GA)stronomi Erasmus+ Staj Konsorsiyumu teklifi, kalite değerlendirmesi başarılı bulunarak; Ulusal Ajans tarafından Türkiye’de akreditasyonu onaylanan 10 kurum arasında yer aldı Çalışma Ağlarımız Uluslararası Çapta Büyüyor Akreditasyon sürecini başarıyla geçen projeleri ile ilgili bilgi veren Turizm Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Volkan Altıntaş ve Öğr. Gör. Koray Çelik ortaklar aracılığıyla kurulacak bağlantılarla öğrencilere daha kaliteli staj olanakları sunulacağını söyledi. Prof. Dr. Altıntaş, “Güçlü ve kapsamlı ulusal ve uluslararası ortaklıkların ve çalışma ağlarının yer aldığı konsorsiyumda öğrencilerimizin mezuniyetlerinden önce kariyer yönetim planlarına katkıda bulunulması hedeflerimizden biridir. Bununla birlikte projede görev alacak akademik ve idari personel de Avrupa ve Avrupa dışı ülkelerde; ders verme ve personel eğitim alma hareketliliği kapsamında faaliyetlerde bulunacaklardır. Konsorsiyum koordinatörü ve ortağı kurumların Turizm Fakültesi öğrencileri, Avrupa ve Avrupa dışı ülkelere sektör ziyaretleri yapacak, alanına uygun işletmelere staj yapmak üzere gönderilecektir. Projenin İKÇÜ ve diğer ortak kurumların öğrencisi ve personelinin uluslararası tecrübe kazanmasına, kurumsal kapasitesinin gelişmesine ve uluslararasılaşmasına önemli ölçüde katkı sağlaması hedeflenmektedir” diye konuştu. Gençlerimizin Ufkunu Açacak Projelerde İKÇÜ İmzası Her geçen gün büyüyen ve gelişen bir İKÇÜ olarak uluslararasılaşma hedefi doğrultusunda atılan adımların başarıyla sonuçlanmasını takdirle karşıladıklarını belirten Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, eğitim-öğretim hizmetinin ve araştırma-geliştirme çalışmalarının evrensel nitelikte olmasını amaçladıklarını belirtti. Dünyanın farklı ülkelerindeki pek çok üniversiteyle iş birliği protokolleri, Erasmus+ ve Mevlana anlaşması imzaladıklarını kaydeden Prof. Dr. Köse, “Gençlerimizin ufkunu açacak ve gelişimlerine katkı sunacak yurt içi ve yurt dışı staj ve eğitim olanaklarını arttırmaya devam ediyoruz. Türkiye Ulusal Ajansı’nın, Erasmus+ programında kalite değerlendirmesinden geçerek konsorsiyum içinde yer alan üniversitelerimizi tebrik ediyorum. Bu ve benzeri çalışmaların artarak devam etmesi temennisiyle; projede yer alacak akademik personelimize başarılar diliyorum” dedi. -
14.04.2022
Yönetim Rektör Köse Başkanlığında Gözden Geçirildi
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) başarıyla yürütülen TS EN ISO 9001:2015 Kalite Yönetim Sistemi çalışmalarının stratejik plan ile uyumluluğunu güvence altına almak amacıyla Strateji Geliştirme Daire Başkanlığınca belirli periyotlarla düzenlenen, Yönetimin Gözden Geçirme (YGG) toplantısı, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin başkanlığında yapıldı. Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonunda yapılan toplantıda, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Adnan Kaya, Genel Sekreter Nurettin Memur, Kurumsal İletişim Koordinatörü Doç. Dr. Yasin Bulduklu, Kalite Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Funda İfakat Tengiz, dekanlar, senato üyeleri, kalite komisyonu üyeleri, akademik ve idari birimlerin kalite çalışmalarından sorumlu personeli de hazır bulundu. Kurumsal Olarak Eşgüdümlü Çalışılması Şart Toplantının açılış sunumunu yapan Strateji Geliştirme Daire Başkanı Erkan Küçükkılınç, “2021 yılı izleme değerlendirme raporu, faaliyet raporu çalışmaları bizim için çok önemli verilerdir” diyerek bu verilerin YÖKAK kurum içi değerlendirme raporunu besleyen kanıtlar niteliğinde olduğunu söyledi. Başkan Küçükkılınç, “Genç bir üniversite olarak benimsediğimiz iyi yönetim ilkeleri, yüksek kalite anlayışı ışığında, kamu iç kontrol standartları ve bunlara yönelik yürütülen çalışmalar titizlikle sürdürülmektedir. 2020-2024 döneminde üniversitemizin sistematik gelişimini sağlamak önceliğimiz olmuştur. Bu çalışmalar kurumsal olarak eşgüdümlü çalışılması ve katılımcılık kültürünün geliştirilmesi ile bütüncül olarak ilerleyecektir” diye konuştu. Koordinatörlük Çalışmaları Önem Kazanıyor Kalite Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Funda İfakat Tengiz de yeni dönemde de tüm birimlerin desteğiyle İKÇÜ’nün YÖKAK tarafından akredite olan kurumlar arasında olmaya devam edeceğini ifade etti. Dr. Öğr. Üyesi Tengiz ayrıca kurumsal değerlendirme süreçleri kapsamında katılımcılığın sağlanması, süreç yönetimi yaklaşımının benimsenmesi, kalite komisyonu çalışmalarının desteklenmesi ile iyileştirme süreçlerine katkı sağlanmasının önemine vurgu yaptı. Kalite Süreci Uzun ve Daima Kendini Yenileyen Bir Süreç Sunumları değerlendiren Rektör Prof. Dr. Saffet Köse ise “Ölçemezseniz yönetemezsiniz” sözünü hatırlatarak kalite adına yapılan tüm çalışmaların İKÇÜ adına oldukça değerli olduğunu söyledi. Yükseköğretim kurumlarının kalite yolculuğunda YÖKAK’ın önemli bir misyon üstlendiğinin altını çizen Rektör Prof. Dr. Köse, “Kalite çalışmalarında çizilen yol haritaları kurumun güçlü ve gelişmeye açık yönlerinin belirlenmesi ve hedefleri doğrultusunda büyümesinde önemli katkılar sunmaktadır. Birimlerimizin süreçleri sahiplenmeleri, kalite kültürünü yaygınlaştıracak ve bütüncül bir yaklaşım oluşturacaktır. Kalite süreci uzun ve daima kendini yenileyen unsurlara bağlı uzun bir yolculuk. Yönetim olarak bu süreci ciddiyetle takip ediyoruz ve emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum” dedi. Mezun öğrencileri takip sisteminin geliştirilmesi, öğrenci, akademik ve idari personele ilişkin yürütülen anket çalışmalarının yöntemleri konularının da ele alındığı toplantı, karşılıklı öneri talep ve isteklerin istişare edilmesinin ardından sona erdi. -
14.04.2022
KYS İç Tetkikçilerle Daha Güçlü
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Kalite Koordinatörlüğü ile Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı tarafından eşgüdümlü olarak yürütülen kurumsal kalite sistemleri çalışmaları hız kesmeden devam ediyor. Bu kapsamda Türk Standartları Enstitüsü tarafından Kalite Yönetim Sistemi (KYS) ve İç Tetkik Eğitimleri düzenlendi. TS EN ISO 9001:2015 Kalite Yönetim Sistemi (KYS) çalışmalarının sürdürülebilirliğini güvence altına almak ve TS EN ISO 9001:2015 KYS Standardının 9.2 İç Tetkik şartına ilişkin faaliyetlerin etkinliğini artırmak amacıyla TSE Ege Bölge Koordinatörlüğü’nden TSE Uzmanı Hasan Sözkesen’in yönetiminde akademik ve idari personele eğitim verildi. Kalite yönetim prensipleri, PUKÖ döngüsü (Planla-Uygula-Kontrol Et-Önlem Al), Proses ve risk tabanlı düşünme, proseslerin yönetimi gibi konuların yanı sıra pratik uygulamalara da yer verilen eğitim üç gün sürdü. Çeşitli akademik ve idari birimlerde görevli toplam 30 personel bu eğitim ile “iç tetkikçi” unvanına sahip oldu. İç Tetkikçi Sayımız 120 Oldu Yeni süreçte TSE Kalite Yönetim Sistemi’nde iç tetkikçi olarak görev alacak tüm personele başarılar dileyen İKÇÜ Kalite Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Funda İfakat Tengiz, Türk Standartları Enstitüsü (TSE) Ege Bölge Koordinatörlüğü’ne desteklerinden dolayı teşekkür etti. Dr. Öğr. Üyesi Funda İfakat Tengiz, “Kalite kültürünün yaygınlaşması Kalite Yönetim Sistemi(KYS) standartlarının yerine getirilmesi ile mümkün olmaktadır. Kurumumuzun dış tetkike hazır hale gelmesi ve personelin kalite çalışmalarına ilişkin farkındalığın arttırılması adına yapılan iç tetkiklerde görev alan iç tetkikçi sayımız bu eğitimin ardından 120’ye ulaştı. Birimlerin kendi iç değerlendirmelerini gerçekleştirmesine olanak sağlayan tetkik işlemi eksiklikleri fark etme ve iyileştirme konusunda önemli bir rol oynuyor. Bu sürece katkı sunan çalışma arkadaşlarımıza teşekkürlerimizi iletiyoruz” diye konuştu. -
12.04.2022
Rektör Köse ‘Gençlerle Söyleşi’ Programına Konuk Oldu
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) İslami İlimler Fakültesi ‘Gençlerle Söyleşi’ programlarının konuğu Rektör Prof. Dr. Saffet Köse oldu. Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonunda yapılan söyleşiyi İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sıddık Korkmaz, fakülte öğretim üyeleri ile çok sayıda öğrenci izledi. Dünyada bir takım güçlerin dini gruplar üzerinden ülkeleri yaşanmaz hale getirdiklerini kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, “Çağımızda dünyada, din kisvesi altındaki gruplar üzerinden çatışmalar oluşturulduğunu görmekteyiz. Sosyal bilimlerin bazı yöntemleri kitleleri eyleme geçirmek için kullanılıyor. Dini gruplardan bazılarını ise ülke yönetimlerini dizayn etmekte ve istedikleri operasyonları hayata geçirmekte kullandılar. Bildiğiniz gibi bizim ülkemizde de bu amaçları için FETÖ’yü kullandılar. Sayın Cumhurbaşkanımızın dirayeti, devletimizin güçlü duruşu sayesinde bunu başaramadılar. Diğer taraftan halkımızın irfanıyla bütünleşen, dini eğitim kurumlarımızın, diyanet teşkilatımızın yürüttüğü sağlıklı din eğitiminin de katkısından söz etmemiz gerekir” dedi. İnsanlara Neyi İnandırırsanız Onu Yaptırırsınız Sağlıklı bir din eğitiminin vazgeçilmez bir unsur olmasına işaret eden Prof. Dr. Köse, fakültelere, akademisyenlere ve öğrencilere çok önemli görevler düştüğünü kaydetti. Rektör Köse, “Din, insanların bireysel ve toplumsal hayatında en etkili güçtür. İnsanlara sağlıklı bir din eğitimi vermezseniz bunun yıkcı toplumsal sonuçlara neden olması kaçınılmazdır. Ord. Prof. Dr. Ali Fuad Başgil der ki ‘Din alelade inançtan çok daha farklı bir şeydir.’ İnsanları neye inandırırsanız onu yaptırırsınız. Bu sebeple Türkiye’nin şansı birbirinden değerli fakültelerimiz ve elbette siz öğrencilerimizsiniz. Ama size de düşen çok önemli görevler var” diye konuştu. Bizim Size Kapımız Her Zaman Açık Gençlere aldıkları din eğitiminin örnek bireyler olmak gibi önemli görevler yüklediğini hatırlatan Prof. Dr. Saffet Köse, toplum önünde sergiledikleri davranışların branşlarıyla eşleştirileceği uyarısında bulundu. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, “Maalesef günümüzde doyumsuz bir insan tipi ile karşı karşıyayız. Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuşlardır ‘Allah'ım! Fayda vermeyen ilimden, huşu duymayan kalpten, kabul olunmayan duadan, doymayan nefisten sana sığınırım.’ O yüzden bizim rızık endişemiz olmamalı. Bizlerin en büyük ihtiyacı inancımızı doğru temsil etmek olmalı. İnsanın kalbi yüzündedir, kalbinizi yüzünüzden okurlar. İkiyüzlü, yalancı davranışlar her zaman kendini ele verir. Söz ve eylem arasında tutarsızlık varsa insanları inandıramazsınız. Önce doğru davranışlarla mesleğimizi temsil edeceğiz. Toplumda başkalarına model olan kişilerin eylemleri çok önemlidir. Cahillerin delili, âlimlerin davranışıdır diye bir söz vardır. Ama biz hiçbir zaman insanlarla Hakk’ı ölçmeyiz. Hakk ile O’nun ölçüsüyle insanları ölçeriz” dedi. Söyleşide fakülte öğrencilerinden gelen soruları cevaplayan, önerileri dinleyen Rektör Köse, kendisiyle birebir görüşmek isteyen öğrencilere de her zaman kapısının açık olduğunu kaydetti. -
11.04.2022
İKÇÜ’nün Gönüllülerine Kızılay Gönüllü Kartı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Turizm Fakültesi, Türk Kızılay İzmir Şube, İKÇÜ Genç Kızılay Topluluğu ve Gastronomi Topluluğu’nun iş birliği ile “Afet Organizasyon ve Tatbikat” eğitimini tamamlayan öğrencilere afet kimlik kartları düzenlenen törenle verildi. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Turan Gökçe, Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler, Türk Kızılay İzmir Şube Başkanı Kerem Baykalmış ve İzmir Kızılay Eğitim Koordinatörü Dorukcan Mutlu’nun katıldığı töreni çok sayıda genç gönüllü takip etti. İzmir Kızılay Eğitim Koordinatörü Dorukcan Mutlu, afet eğitimlerinin özellikle üniversitelerde yaygınlaşmasının önemine vurgu yaparak; eğitimli bireyler sayesinde olası bir afet sonrasında ihtiyaç duyulan desteğin çok daha hızlı ve etkili bir şekilde koordineli olarak sağlanabildiğini vurguladı. İzmir’in konuya duyarlılığı, İKÇÜ ve diğer paydaşların desteğiyle İzmir’deki var olan gönüllü sayısının iki katına çıktığını ifade eden Mutlu, destek olan tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür etti. Olası Senaryolara da Hazır Olmalıyız Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler ise fakülte olarak öğrencilerin eğitimin yanında sosyal sorumluluk projelerinde yer almasını oldukça önemsediklerini kaydetti. Bu anlamda öğrencilerden gelen yoğun talep ve Türk Kızılay İzmir Şubesinin de destekleri ile önemli bir eğitim sürecinin tamamlandığını kaydeden Prof. Dr. Güler, “Ülkemizde afet yaşanmaması hepimizin ortak temennisi. Ama olası senaryolara da hiçbir can kaybımızın olmaması adına hazırlıklı olmamız da gerekir. Biz de üzerimize düşen görevlerin bilinciyle olası bir afet sonrasında afetzedelere yiyecek-içecek hazırlama, dağıtım desteği gibi noktalarda eğitimli gençlerimizle daha koordineli olarak görevler alacağız” dedi. Onlarca Eğitim Modüllerimizle Gönüllülerimizle Varız Gençlerin gönüllü eğitimlerine katılımlarının önemine vurgu yapan Kızılay İzmir Şube Başkanı Kerem Baykalmış, gönüllü sayısı ile afet anında ihtiyaç duyulan bölgeye yapılacak yardımların hızının ve niteliğinin doğru orantılı olduğunu belirtti. Baykalmış, “Birbirinden farklı onlarca eğitim modüllerimizle ,gençlik kamplarımızda, üniversite kulüplerimizde, gençlik topluluklarımızda gönüllü eğitmenler yetiştirerek Genç Kızılaycılarımızın kapasitelerini geliştirmek hedefindeyiz. Bu anlamda afet çalışmalarında profesyonel insan gücüne bu gibi eğitimlere katılan duyarlı bireylerimiz, gençlerimiz sayesinde ulaşılacağının bilinciyle bizlere her süreçte destek veren başta İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi nezdinde tüm paydaş kurum ve kuruluşlarımıza teşekkür ediyoruz” diye konuştu. Dünyanın En İyi Afet Örgütlenmelerinden Biri İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Turan Gökçe de Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin bu eğitimlere gösterdiği hassasiyete işaret ederek; yönetim olarak Türk Kızılay’ına, İKÇÜ’nün genç gönüllerinin her zaman yanlarında olduklarını kaydetti. Prof.Dr. Gökçe, “Türk Kızılay, tarihimizdeki yeri, kurumsal kimliğindeki güçlü yapısı ile sadece ülkemiz sınırları içinde değil dünyanın en iyi afet örgütlenmelerinden birine sahiptir. Toplumsal birlikteliği, dayanışmayı sağlayan gönüllülük esası ile yapılan eğitimleri ile toplumumuzun her kesimine ulaşmakta bilinç düzeyine ve farkındalığa katkı sunmaktadır. Bu noktada üniversitemiz bünyesindeki topluluklarımız ile gençlerimizi de bu önemli eğitimlere katmalarından duyduğumuz memnuniyeti paylaşıyor; duyarlı öğrencilerimizi tebrik ediyoruz” dedi. Konuşmaların ardından eğitimleri başarıyla tamamlayan gençlere Kızılay Gönüllü Kartı takdim edildi. -
01.04.2022
Hazine Kütüphanede Çıktı
58. Kütüphane Haftası İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinde (İKÇÜ) renkli etkinliklerle kutlandı. Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı’nca hazırlanan ve iki güne yayılan etkinliklerin sonuncusunda öğrenciler, hazineyi bulmak için yarıştılar. Hayallerini Uçurdular Kütüphane personelinin de katıldığı “Kitabını Al Beraber Okuyalım” sloganıyla ilk gün düzenlenen etkinlikte okumanın yeri ve zamanın önemli olmadığı vurgulandı. Ardından “Kâğıttan Uçak Uçurma" etkinliğine katılan öğrenciler" hayallerini yazdıkları renkli kâğıtları uçak yaparak İKÇÜ’nün semalarına fırlattı. “Senin Gözünden İKÇÜ Kütüphane” Okuma kültürünün gelişimine, farkındalığına dikkat çekmek için “Senin Gözünden İKÇÜ Kütüphane” temasıyla düzenlenen ödüllü fotoğraf yarışmasına katılım oldukça yoğun oldu. Yarışmada kullanıcılardan bir mekân olarak kütüphaneyi ve kütüphanedeki ilginç anları fotoğraflamaları istendi. "Hazineyi Bul" Etkinliklerin ikinci gününde yapılan “Ödüllü Hazineyi Bul” yarışmasına katılan öğrencilerin başlangıç noktası kütüphane binasıydı. Hazırlanan soru zarflarını bularak işe başlayan gençler, sorulan kitap ismini çözerek katalog tarama sisteminden raftaki yerini tespit etti. Raflara koşan öğrenciler önce kitapları buldu, sonra da içinden çıkan haritadaki konumu keşfederek Rektörlük Binasına koştu. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin kişisel kütüphanesinde saklanan hazineyi bulan öğrenciler ödüllerini Prof. Dr. Köse’nin elinden aldı. Kitaplar En Değerli Hazinemiz Rektör Köse’yi karşılarında gören öğrenciler heyecanlarını gizleyemezken; yarışmayı oldukça anlamlı bulduğunu belirten Prof. Dr. Köse ise “Öğrencilerimiz oldukça heyecanlandı, vize haftasında onlara güzel bir sürpriz oldu. İKÇÜ çok güzel ve renkli etkinliklerle kütüphane haftasını kutladı. Kitap ile hazineyi bir araya getiren son yarışma ile bu etkinliklerin sonuna geldik. Ben kitap ve hazine ifadelerini yan yana getiren bu yarışmayı düşünenleri ve hayata geçirenleri ayrıca tebrik ediyorum. Gerçekten kitaplar bizim en değerli hazinemiz. Gençlerimize önerim, gittiğiniz her yerde elinizde, cebinizde, çantanızda, yanı başınızda her zaman bir kitabınız olsun” diye konuştu. Öğrencilerin Rektörlük maratonunun ardından Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanı Serhat Dikmen, Kullanıcı Hizmetleri Şube Müdürü Servet Kankaya ile idari personelin katılımıyla; yarışmalarda ödül alan öğrencilere hediyeleri Prof.Dr. Saffet Köse tarafından takdim edildi. En çok Kitap Okuyan Uluslararası İlişkiler Bölümünden İKÇÜ Merkez Kütüphane kayıtlarına göre yıl içinde 50 kitap ile en çok kitap okuyan öğrenci Uluslararası İlişkiler Bölümünden Selda Cumur olurken; Bilgi ve Belge Yönetimi bölümünden 31 kitap ile Zehra Çavaş ikincilik ödülü kazandı. “Senin Gözünden İKÇÜ Kütüphane”fotoğraf yarışmasının birincisi de Uluslararası Ticaret ve Pazarlama bölümü öğrencisi Burcu Ersoy oldu. Ersoy’u Elektrik - Elektronik Mühendisliği bölümünden Bekir Koç ile Medya ve İletişim bölümünden Sabiha Elik takip etti. “Hazineyi Bul” yarışmasının birincisi İslami İlimler Fakültesinden Amine Nur Yıldırım olurken; ikincisi Tıp Fakültesinden Yusuf Altundaş, üçüncüsü de yine İslami İlimler Fakültesinden Harun Yakar oldu. İslami İlimler Fakültesinden Rabia Poyraz, Hediye Karabulut, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Biyokompozit bölümünden Kübra Durmuş, Elektrik Elektronik bölümünden Bekir Koç da dereceye giren diğer hazine avcıları oldu. -
30.03.2022
İKÇÜ’nün Eurodesk Türkiye Temas Noktası Akreditasyonu Kabul Edildi
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Erasmus Kurum Koordinatörlüğü, TC. Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği Başkanlığı, AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı (Ulusal Ajans) tarafından Eurodesk Temas Noktası olarak akredite edildi. İzmir’den, İzmir Valiliği AB ve Dış İlişkiler Bürosu, İzmir Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Bornova Gençlik Merkezi, Göztepe Spor Kulübü Derneği’nin “Eurodesk Türkiye Temas Noktası” olarak yer aldığı listede, İKÇÜ İzmir ilinde bu akreditasyonuna sahip tek üniversite oldu. Erasmus Kurum Koordinatörlüğü’nden Öğr. Gör. Koray Çelik tarafından hazırlanarak yapılan başvuru sonucunda akredite olan 'İKÇÜ Eurodesk Türkiye Temas Noktası” üniversite öğrencileri başta olmak üzere Avrupa fırsatları hakkında ilgi duyan herkese hizmet edecek. İzmir’de Tek Üniversite İKÇÜ’nün akredite başvuru süreciyle ilgili bilgi veren Öğr. Gör. Çelik, Eurodesk Temas Noktası olmak isteyen kuruluşlar tarafından sunulan başvuruların 2021 yılı teklif çağrısı kapsamında uygunluk değerlendirmesine alındığını kaydetti. Çelik, “Uygunluk değerlendirmesini geçen başvurular içerik değerlendirmesine alınmış ve komite tarafından değerlendirilmiştir. kriterleri karşılayan 125 başvurudan 47 kuruluş kabul edilmiş, 78 kuruluşun başvurusu ise reddedilmiştir. Akreditasyon değerlendirme sürecinde kurumun genel yapısı, kurumsal kapasitesi ve özellikle bu süreci yürütebilecek yeterli donanıma sahip insan kaynağı kriterinin mevcudiyeti esas alınmıştır” dedi. Rehber Olacağız Rektör Prof. Dr. Saffet Köse ise Türkiye Ulusal Ajansı tarafından Eurodesk Türkiye Temas Noktası olarak İzmir’de akredite edilen tek üniversite olmanın memnuniyetini paylaştı. Avrupa fırsatları hakkında yapılacak tüm eğitsel faaliyetlerin üniversite öğrencilerine, personeline ve üniversite dışı yerel halka da açık olacağını kaydeden Prof. Dr. Köse, “Artık gençlerimizin Avrupa ile olan temaslarında rehberlik etme gibi önemli bir misyonumuz var. Eurodesk Temas Noktası olarak ulusal ve uluslararası etkinlik ve projelere katılım sağlanacak ve bu çerçevede öğrenci topluluklarımız da sürece dahil edilerek görevler verilecektir” diye konuştu. Gençlerimize Devletimiz Tarafından Çok Güzel İmkânlar Sunuluyor Erasmus+ programını yürüten 33 ülke arasından Türkiye'nin en fazla proje kabul eden ülke olduğunu, 12 bini aşkın projeyle 6 bin 500 proje sahibi İtalya'nın önünde yer aldığını hatırlatan Rektör Prof. Dr. Köse, “Dünyanın en büyük bütçeli Ar-Ge programı olan Ufuk Avrupa, Erasmus+ ve Avrupa Dayanışma (ESC) programları 2021-2027 dönemine resmen katılımı sağlayan anlaşmalar T.C Dışişleri Bakanlığı tarafından imzalanmıştı. Gençlerimize devletimiz tarafından çok güzel imkânlar sunuluyor. Hiçbir kuruma ihtiyaç duymadan bir gençlik projesi yazabilecekleri gibi kişisel ve kariyer gelişimleri için farklı programlarda gönüllü olarak çalışabiliyorlar. İKÇÜ Eurodesk Temas Noktası olarak gençlerimizin projeler üretip, hibeler alması, fonlarla ilgili girişimlerine destek olunması ve ufuklarını açma konusunda kılavuz olacağız” dedi. Eurodesk Temas Noktaları Hakkında Eurodesk; Gençler için eğitim ve gençlik alanlarındaki Avrupa Fırsatları ve gençlerin Avrupa faaliyetlerine katılımı hakkında bilgi sağlayan Avrupa Bilgi Aktarım Ağıdır. Eurodesk Türkiye Temas Noktaları, gençlere Avrupa Fırsatları hakkında bilgi vermekle yetkilendirilmiş kuruluşlardır. 35 Avrupa ülkesinde faaliyette bulunan Eurodesk Temas Noktaları, ülkemizde de Türk Ulusal Ajansı bünyesinde 2008 yılından bu yana faaliyetlerini sürdürmektedir. Türkiye Ulusal Ajansı, Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı nezdinde hizmet vermektedir. Ulusal Ajans, Avrupa Komisyonu’nun eğitim ve öğretim alanında sunduğu fonların ülkemizde ilgili kurum ve kuruluşlara projeler yoluyla aktarılmasını sağlamaktadır. Eurodesk Türkiye Birimi (eurodesktr@eurodesk.eu) ile doğrudan temas kurabileceğiniz gibi http://eurodesk.ua.gov.tr kurumsal web sitesinden ayrıntılı olarak inceleyebilirsiniz. -
26.03.2022
TÜBA Başkanı Prof. Dr. Şeker’den İKÇÜ’nün Akıllı Fabrikasına Ziyaret
Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Akıllı Fabrika Sistemleri Uygulama ve Araştırma Merkezini (İKÇÜ AFSUAM) ziyaret etti.Prof. Dr. Muzaffer Şeker’e Akıllı Fabrika Sistemi ile ilgili bilgi veren Merkez Müdürü Prof. Dr. Adnan Kaya, EndüsTRy 4.0 mottosuna uyumlu yeni nesil teknolojilerle fabrikaların dijital dönüşümünü sağlamak için yola çıktıklarını kaydetti. Tasarımı İKÇÜ'lü Mühendislik Ekibinin Akıllı fabrikaların üretim araçlarından tedarik zincirine kadar fiziksel ve dijital dünyayı birbirine bağladığını kaydeden Prof. Dr. Kaya, “Merkezimizde 500 metrekarelik bir fiziki alan sahip bir fabrikanın simülasyonunu oluşturduk. Tüm üretim sürecini izleyebilme kapasitesine sahip, tüm tasarımı İKÇÜ'lü mühendislik ekibine ait yerli ve milli bir akıllı fabrika. Yazılımından, otomasyonuna, tüm mekanik donanımına kadar teknolojik gelişmelere uyum sağlayan ve puzzle gibi yeniden yapılandırılabilen tüm dinamikleriyle ürünün onu üreten cihazlarla konuşabildiği bir mekanizma kurguladık” dedi. Fabrikalarımız Bu Dönüşüme Henüz Hazır Değil Prof. Dr. Adnan Kaya, geliştirdikleri modellemeyle sistemin yedi yirmi dört evden takip edilebildiğini, bu sayede hammadde ve iş gücünün verimli kullanımı ile hızlı planlama yapılabildiğini aktardı. Prof. Dr. Kaya, “Tahminen 2025 yılına kadar, dijital akıllı sistemler tarafından yönetilen ve işletilen fabrikalar üretim sektörüne hâkim olacak. Bizim İKÇÜ olarak çıkış noktamız fabrikaların bu dönüşüme hazır olmadığı yönünde. Almanya Endüstri 4.0, Amerika Smart Factory başlığı altında stratejilerini hazırladılar ve çalışmaya başladılar. Türkiye de bu dönüşüme hızla başlamalı. Bu konudaki bilgilerimizi ülkemiz sanayicileriyle paylaşmak, fabrikalara kılavuzluk etmek istiyoruz” diye konuştu. Tüketen Tarafta Değil, Üretim Teknolojilerinin Geliştiricisi Olmalıyız TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker ise İKÇÜ AFSUAM ‘da tüm tasarımı İKÇÜ'lü mühendislik ekibine ait model fabrikanın sanayi ile entegre olması adına her türlü desteği vermeye hazır olduklarını söyledi. Türkiye'nin sanayi ve teknoloji üretimindeki millileşme ve yerli üretim hamlesiyle ilgili önemli bir yol kat ettiğini aktaran Prof. Dr. Şeker, “ Ülkemizin ana hedefi olan 10 büyük ekonomi arasına girme düşüncemizi yapay zekâ teknolojileri üreterek gerçekleştirebiliriz. Üretim sistemlerimizi akıllı teknolojilereuygun hale getirmeliyiz. Bu sayede üretim sürecinde hız ve verimlilik de artacaktır, üretim maliyetinde düşüş olacak, enerji tasarrufu sağlanacaktır. Çevre ve doğa daha az kirlenecek, enerji ve su gibi kaynakları etkin kullanılmış olacaktır. Yalnızca tüketen tarafta yer almak istemiyorsak, bu devrimin ayrılmaz parçası olan akıllı üretim teknolojilerinin geliştiricisi olmak zorundayız. Akademi olarak üniversitelerde oluşturulan projelerin ticarileşmesi, sanayide kullanılması, ürüne dönüştürülmesi oranlarını arttırmalıyız. Bu çabaya katkı sağlayacak İKÇÜ’nün bu girişimlerini memnuniyetle karşılıyoruz” dedi. -
25.03.2022
Dağ’dan Akıllı Fabrikaya Tam Destek
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Akıllı Fabrika Sistemleri Uygulama ve Araştırma Merkezi’ni (İKÇÜ AFSUAM) ziyaret etti. Merkez bünyesinde düzenlenen PCB baskı-dizgi eğitimine katılan İzmir Milletvekili Dağ, çalışmalarda emeği olan tüm akademisyenlere, lisans ve lisansüstü öğrencilere başarı dileklerini iletti. Sanayi Bölgelerine Dijital Dönüşüm Eğitimlerimiz Başlıyor İzmir Milletvekili Hamza Dağ’a MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin de eşlik etti. Merkez hakkında bilgi veren Merkez Müdürü ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Adnan Kaya, donanımdan yazılıma kadar yerli bir akıllı fabrika modeli tasarladıklarını aktardı. Prof. Dr. Kaya, “Türkiye'nin ‘Teknoloji Odaklı Sanayi’ hamlesi hedefine uygun çalışmalar geliştiren merkezimizde bir fabrikanın tüm dijital dönüşümünü kapsayan RFID sistemleri, mikrodalga ve radyo frekansı anten tasarımları, gömülü sistem kart tasarımı, görüntü işleme, makine öğrenmesi gibi yapay zekâ teknolojileri yer almaktadır. Ayrıca yakın zamanda Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde dijital dönüşüm eğitimleri düzenlenecektir. Sanayi kuruluşlarımızın dijital dönüşümünü hızlandıracak, yerli üretim ve kaynak bilincinin gelişmesine katkı sağlayacak farklı eğitimler düzenlemeye devam edeceğiz” dedi. İKÇÜ AFSUAM’da Yapılan Çalışmalara Tam Destek İzmir Milletvekili Hamza Dağ ise İKÇÜ AFSUAM’da ortaya konulan hedeflerin oldukça önemli olduğunu vurgulayarak; Türkiye’nin yüksek teknolojiye dayalı ürünleri tasarlayan, geliştiren, üreten bir ülke olma konusunda büyük bir potansiyeli olduğunu söyledi. Dağ, “Yapay zekâ artık akıllı finanstan akıllı ulaştırma sistemlerine, akıllı eğitimden, akıllı sağlık uygulamasına kadar birçok alanda kullanılmaktadır. 2021- 2025 yıllarını kapsayan Ulusal Yapay Zekâ Strateji Belgemiz, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız öncülüğünde, tüm paydaşlarla iş birliği içinde hazırlanıp yayınlanmıştır. Vizyonu; 'Müreffeh bir Türkiye için çevik ve sürdürülebilir yapay zekâ ekosistemiyle küresel ölçekte değer üretmek' olarak belirlenen stratejinin odağında 'kaliteli veriye erişim, ortak alt yapıların kullanımı ve ileri becerilerin kazandırılması' yer alıyor. Ülkemizin ’Milli Teknoloji Hamlesi” kalkınma hedefleri doğrultusunda İKÇÜ AFSUAM’da yerli ve milli teknolojiye, üretime katkı sunacak çalışmalar geliştiren değerli akademisyenlerimize şükranlarımı sunuyorum. Merkez ile ilgili faaliyetlerde üzerimize düşen tüm desteği vermeye hazırız” diye konuştu. -
24.03.2022
“Kurtuluşun ve Kuruluşun Sembol Şehri” İzmir
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ), Türk Tarih Kurumu iş birliğiyle düzenlenen “Şehir Kültür Medeniyet: Çaka Bey’den Günümüze İzmir” Sempozyumu İzmir protokolünün de katıldığı resmi törenle başladı. Uluslararası 128 bildirinin yer aldığı sempozyumun açılış törenine İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, Çiğli Kaymakamı Adnan Çakıroğlu, İzmir Milletvekili Hamza Dağ, İKÇÜ Rektör Vekili Prof. Dr. Turan Gökçe, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Birol Çetin, Ege Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Mehmet Ersan, Bakırçay Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Berktaş, İl Emniyet Müdürü Mehmet Şahne, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Hüseyin Hilmi Atabay, Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanı Tuğamiral Serkan Tezel, Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü, AK Parti İl Başkanı Kerem Ali Sürekli, MHP İl Başkanı Veysel Şahin, İl Müftüsü Salih Sezik, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Adnan Kaya, Dekanlar, STK Temsilcileri, kurum ve kuruluşlardan gelen yöneticiler ile çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı. Program İKÇÜ Sanat ve Tasarım Fakültesinden Öğr. Gör. Mücahit Yalçın Öztüfekçi’nin solistliğinde, Prof. Dr. Ömer Özden, Doç. Dr. Serkan Çelik, Dr. Öğr. Üyesi Cem Çırak ve Ege Üniversitesi Devlet Klasik Türk Musikisi Konservatuvarından Öğr. Gör. Kâşif Demirözü, EÜ Türk Müziği Konservatuvar öğrencisi Ahmet Can Yakar’ın eşliğinde İzmir için bestelenen eserlerin seslendirildiği müzik dinletisiyle başladı. Sempozyuma telgraf yollayan İzmir Milletvekili Binali Yıldırım, TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, Eskişehir Valisi Erol Ayyıldız, İzmir’in kurtuluşunun 100. yılı etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen sempozyumun açılışından duyduğu memnuniyeti paylaştı ve başarılar diledi. “Kurtuluşun ve Kuruluşun Sembol Şehri” İzmir Sempozyum düzenleme kurulu adına konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Turan Gökçe, 15 Mayıs 1919’da işgal edilen İzmir’in 9 Eylül 1922’de kazandığı istiklâlinin 100’ncü yılı vesilesiyle düzenledikleri üç gün sürecek sempozyumun değerli bilgilerin paylaşılacağı bir bilim şöleni olacağını kaydetti. İKÇÜ’nün kurulduğu günden bugüne toplumun “şehir, kültür, medeniyet” perspektifinden “tarih” bilincini canlı tutmak için üzerine düşeni yapmaya gayret gösterdiğini vurgulayan Prof. Dr. Gökçe, “Açılışını yapmak üzere bizleri onurlandırdığınız sempozyum da bu gayretin ortaya koyduğu sonuçlardan biridir. 705 yıl boyunca İzmir, bünyesinde barındırdığı farklılıkları zenginlik sayan, onları bir arada tutan hoşgörü ortamını ideal ölçülerde yaşatan gerçek anlamda bir şehir oldu. Bu hasletlere sahip olan Güzel İzmir, aynı zamanda 19 ve 20. yüzyıllarda asırlardır yaşadıkları topraklardan koparılarak sığınabilecekleri güvenli bir liman arayan muhacirlere kucak açan vefakâr ve fedakâr bir yerleşim oldu.Anadolu’nun Akdeniz’e açılan penceresi konumunda bulunan İzmir, 17. yüzyıldan itibaren yoğunlaşan iktisadi ve ticari faaliyetlerle elde edilen zenginlikle aynı zamanda edebiyat, kültür ve sanat faaliyetlerinin yoğunlaştığı bir merkez oldu. Bunda, daha 15. yüzyıldan itibaren kendisini besleyen Tire, Birgi, Ayasuluğ ve Bergama gibi merkezlerden yayılan bilim, kültür, sanat faaliyetlerinin büyük etkisi oldu” dedi. Uluslararası Katılımlarla Toplam 128 Bildiri Sempozyumun içeriği hakkında bilgi veren Prof. Dr. Gökçe, “Programda, 1081-1402 yılları arasında 321 yıl devam eden fetih sürecinden başlayarak, yakın zamanlarda etrafımızdaki dünyada yaşanan karışıklıklardan kaçarak ülkemize sığınan ve İzmir’de yaşayan göçmenlerle ilgili sorunlara kadar uzanan farklı konuların ele alındığı toplam 128 bildiri yer aldı. Uluslararası katılımların da bulunduğu 128 bildiri, üç gün boyunca üç salonda, olabildiğince tematik hale getirilmiş olan 30 oturumda sunularak müzakere edilecektir. Türkiye için “kurtuluşun ve kuruluşun sembol şehri” İzmir Sempozyumu programı kapsamında fuaye alanında gezilebilecek olan Osmanlı Arşiv Belgelerinde İzmir”, “Eski-Yeni İzmir Fotoğraf Sergisi” ile “İşgalden İstiklâle İzmir Resim/Fotoğraf Sergisi”.başlıklarında üç tematik sergi düzenledik. Sempozyumumuzu Tire-Birgi gezisi ile tamamlamış olacağız. Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Saffet Köse Hocamızın teşvik ve destekleriyle yürüttüğümüz çalışmalar sonucunda hazırlanan böyle bir programla huzurlarınıza çıkmamızı sağlayan, katkı yapan herkese müteşekkiriz. Davetimize icabet ederek açılış programımızı teşrif eden kıymetli konuklarımıza şükranlarımı arz ediyorum. Yaşadığımız güzel İzmir’i bizlere kazandıranların öncüsü olan Çaka Bey’i; Türk hâkimiyetini daimi hale getiren Aydınoğlu Mehmet Bey’i; Gazi unvanını Aşağı İzmir’in fethi ile elde eden, iki İzmir’i Türk hâkimiyetinde birleştirme yolunda şehadet mertebesine eren Umur Bey’i; Osmanlı ile mücadelesi bir yana, 58 yıl sonra Liman Kalesi’ni ele geçirerek ikiliğe son veren Emir Timur’u ve İzmir’i Yunan işgalinden sonra, esaretten kurtuluşun ve kuruluşun sembolü, müstesna bir şehir konumunda değerlendiren Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü sonsuz saygı, rahmet ve minnetle anıyoruz” diye konuştu. İzmir Üzerinde Çok Çalışılması Gereken Bir Şehir İzmir’in Osmanlı dönemi tarihiyle ilgili önemli çalışmalara imza atan, İzmir tarihine çok değerli katkıları bulunan kendisi de İzmirli olan Prof.Dr. Mübahat Kütükoğlu, programa video mesajıyla katıldı. Prof.Dr. Mübahat Kütükoğlu, “İzmir gerçekten üzerinde çok çalışılması, İzmir’in sosyal ve iktisadi hayatının çok iyi incelenmesi gerekir. Ama arşiv kaynakları konusunda İzmir’in şanslı olduğunu söyleyemeyeceğim. Şehirde sık sık yaşanan depremlerde ve yangınlarda birçok belge ve kayıt yok olmuştur” diye konuştu. Genç tarihçi meslektaşlarının İzmir alanında başarılı çalışmalar yapacağından emin olduğunu belirten Prof.Dr. Kütükoğlu sempozyuma başarı dileklerini gönderdi. Kentlerin Tarihlerine Sahip Çıkması Önemli Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Birol Çetin, kurum olarak İzmir ile ilgili yapılan tüm çalışmalarda her zaman destekçi olduklarını kaydetti. “Ben de bir iktisat tarihçisi olarak İzmir’in tarihi önemini biliyorum” diyen Prof. Dr. Birol Çetin, “Sempozyumumuzda şehir özelinde son derece önemli başlıklar değerli tarihçi meslektaşlarım tarafından paylaşılacak. Değerli bilgilerin yer alacağı kitap haline dönüştürülecek bir sempozyum düzenlendi. Şehir tarihi, kurumları ve müesseseleriyle birlikte çalışılması gerekir. İnsanların kendi yaşadığı şehre, değerlerine sahip çıkması oldukça önemlidir. Yoğun bir katılımın sağlandığı bu programdan duyduğumuz memnuniyeti paylaşıyor, tüm değerli katılımcılarımıza teşekkürlerimiz iletiyoruz”diye konuştu. İKÇÜ’ye Teşekkür TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker ise İzmir’in tarihsel önemine vurgu yaparak sempozyuma paydaş olarak katılan tüm akademisyenlere teşekkür etti. İKÇÜ’ye de teşekkürlerini ileten Prof. Dr. Şeker, “ Şehrin kültürüne ve tarihine verdikleri önem sebebiyle değerli üniversitemize, yöneticilerine şükranlarımı arz ediyorum. İzmir çocukluğumuzun şehri. Şehirler gelişiyor ve değişiyor. Tarihi, kültürel değerlerini korumaya çalışsalar da zaman içerisinde erozyona uğruyor. Sadece binalar, fiziki yapı ve demografi olarak değişmiyor, kültürün içerisinde her öge de değişiyor. İzmir Türkiye’nin her yerinden göç alan ender şehirlerimizden. Bu noktada sempozyumun başlıklarından önemli çıktılar olacağı temennisiyle; verimli, başarılı toplantılar diliyorum ve tüm paydaşlarımıza teşekkürlerimi iletiyorum” dedi. Milli Mücadelemizin de Bayraktarlığını Yapan Bir Şehir İzmir Milletvekili Hamza Dağ, İzmir’in her dönemde farklı din ve kültürlerin bir arada yaşadığı örnek şehir olduğunu belirterek milli mücadelemizin de bayraktarlığını yapan önemli bir kent olduğunu söyledi. İzmir Milletvekili Hamza Dağ, “Malazgirt Zaferinden on yıl sonra atalarımız Ege sahillerine ulaştı; Çaka Bey İzmir'i fethetti. İstanbul’un fethinden yüzyıllar öncesinden başlayan tarihi bir süreç söz konusu. Zaman zaman Haçlıların ele geçirdiği 1400’lü yıllarda da Osmanlı hâkimiyetine giren, her dönemde eski tarihini muhafaza eden, her kültürden, dinden insanın bir arada yaşadığı ticari bir şehir İzmir. Milli mücadelemizin de bayraktarlığını yapan bir şehir İzmir. İlk kurşun da İzmir’den atılıyor, düşmanın vatanımızdan tamamen kovulması da İzmir’den oluyor. Milli mücadelemizin sona erdiği şehir de İzmir oluyor. İzmir, 705 yıl önce Aydınoğlu Mehmet Bey tarafından fethedilmiş olduğu 1317’den itibaren, fiziki yapısı ve sosyal dokusu ile tipik bir Türk İslam şehri görünümündedir. Bu şehir 1080’den bu yana Müslüman ve Türk kimliğindedir. İzmir tarihine çok boyutlu kazanımlar sağlayacak bu sempozyumu oldukça kıymetli buluyor, öncü bir hareket olarak nitelendiriyorum. Sonuçlarıyla değerli hocalarımızın bilgileriyle İzmir'e çok önemli bir dokuman kazandırılacaktır. Genç kardeşlerimiz de İzmir’in tarihi kimliğini daha çok anlayacaklardır. Hazırlanmasında, planlanmasında emeği geçen herkese teşekkürlerimi iletiyorum “diye konuştu. Ağaç, Kökleri Üzerinden Büyür İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger de İzmir’in 1081’den bu yana Türk-İslam yurdu olduğunu belirterek başladığı konuşmasında, bunun altını dolduracak çalışmaların oldukça önemli olduğunu söyledi. İzmir Valisi Köşger, “Bugün İKÇÜ’de başlayan sempozyum bunun içini dolduracak değerli bir çalışmadır. Endülüs’ten aldıkları umutla bunların hesapları devam ediyor. 15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıkarmaları da yeni bir Endülüs Devleti yapma çalışmalarıydı. Bunların vatanımızla ilgili hesapları, kitapları bitmiyor. Fiziken yapamadılar, zihnen yapmaya çalışıyorlar. O yüzden tarihimizi bilmemiz gerekiyor gençler. Bu sempozyumun her bir başlığı çok önemli. Biz tarihimizi bilmezsek başkaları gelir doldurur. Geçmişini bilmeyen geleceğine hâkim olamaz. Ağaç kökleri üzerinden büyür. Bizim tarihimiz iftihar tablolarıyla dolu. Kimsenin bize insanlık dersi vermeye ne hakkı ne haddi var. Biz hâkimiyetimize aldığımız kimseye zulmetmemişiz, tüm kültürlerin barış içinde kardeşlik içinde bir arada yaşamasını temin etmişiz. Bizim medeniyetimiz nereye gittiyse bunu temin etmiştir. Bu sempozyumun öneminin bilinciyle emeği geçen tüm değerli katılımcılarına şükranlarımı sunuyorum” şeklinde konuştu. Protokol konuşmalarının ardından Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Birol Çetin’in moderatörlüğünde, Prof. Dr. Feridun Emecen ile Prof. Dr. Haluk Selvi’nin sunumlarıyla sempozyum oturumları başladı. -
23.03.2022
Kur'an, Bilim ve Medeniyet Ekseninde Su Paneli Yapıldı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi İslami ilimler Fakültesi tarafından Dünya Su Günü etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen panelde suyun giderek artan önemine dikkat çekildi, bilimsel ve tarihsel açıdan gelişimi ele alındı. İKÇÜ İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sıddık Korkmaz’ın moderatörlüğünde Fuat Sezgin Konferans Salonunda yapılan paneli çok sayıda öğrenci takip etti. Mucizesinden Şükürle Faydalanmak Gerekir Dekan Prof. Dr. Sıddık Korkmaz “Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor: ‘Biz ’her şeyi sudan yarattık.’ Su yaratılmışların ilk aşamasıdır. Su olmadan hiçbir şey olmaz.” diyerek başladığı konuşmasında, suyun mucizesinden yeterince faydalanılmadığını söyledi. Prof. Dr. Korkmaz, “ Cenab-ı Hakk’ın kâinatla Müslümanla ilişkisi musahhar kılmakla açıklanır. Yani Allah suyu yarattı, suyu Müslümanların hizmetine açtı. Su hakkında yapılan oksijenini, hidrojenini ayırmak, yakıt elde etmek, sanayiye kazandırmak vs bilimsel çalışmalara baktığımızda bu gibi örnekleri İslam dünyasından maalesef duyamıyoruz. Hâlbuki Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı Hak ne demişti, ‘Kâinatta olan her şeyi size musahhar kıldım’ demişti. Bize düşen bunu anlamaktır aslında. Yapay su elde etmek mesela. Böyle bir şey bizim gündemimize gelmiyor. Su, Kur'an-ı Kerim'de ifade ettiği gibi ve günümüzde de ifade ettiği gibi en önemli madde. Vücudumuzun yüzde 70’i su, dünyanın üçte ikisi su. İnsan su içmeden en fazla üç gün yaşayabiliyor. Bizim bilim insanları olarak suyun mucizesine övgü, hayret etmekten öte onun nimetinden, mucizesinden şükürle faydalanmak olmalıdır.” dedi. Bir Elmayı Çöpe Attığımızda 85 Litre Suyu İsraf Ediyoruz İKÇÜ Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Sorgun: her alanda suyun olmazsa olmazı olduğunu aktardı. Su ayak izi raporunda yer alan verilere de işaret eden Prof. Dr. Sorgun, suyun verimsiz kullanımının yakın gelecekte yol açacağı tehlikelere dikkat çekti. Prof. Dr. Sorgun, “Bir bardak süt için yaklaşık 225 litre suya, bir kilo çikolata üretimi için 17.196 litre su ihtiyaç var. 2030 yılına baktığımızda su ihtiyacının yüzde kırk artacağı görülmektedir. Suyu sadece içtiğimiz su olarak düşünmemeliyiz. Kullandığımız, giydiğimiz, yediğimiz her ürünün üretimi su gerektirir. Bir elmayı çöpe attığımızda yaklaşık 85 litre suyu da israf etmiş oluyoruz. Doğrudan tükettiğimiz suyu ayrıca dolaylı yoldan da tatlı su kaynaklarının harcanması ile tüketiyoruz. Toplam tatlı su kullanımımızın göstergesine su ayak izi deniyor. Tüketirken su ayak izine bakmamız gerekiyor. Suyun verimsiz kullanımından, israftan kaçınmalıyız.” dedi. İzmir Tarihinin Su İzleri Modern Yapılarla İşgal Edildi Türk İslam Arkeolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Sarp Alatepeli de "Antik Dönemden Günümüze İzmir Tarihi Kent Merkezinde Su" başlığında bir sunum yaptı. İzmir’in kuruluşundan bu yana su kaynaklarına verdiği önem ve suyu şehir merkezine yönlendirme şekilleriyle örnek yapıların öne çıktığını kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Sarp Alatepeli, “Kurulduğu günden bu yana yani Helenistik dönemden itibaren yerleşim görmüş bir kentten bahsediyoruz. Weber’in 1899’da hazırladığı haritada Yeşildere’nin, güneyde yer alan başlangıcına yakın bir noktada, Satıcı ve Cin Derelerinin suyunu topladığı görülmektedir. Bu çalışma bizim için değerli çünkü bir su yolları haritasının olduğu anlaşılmaktadır. 1999 yılında Prof. Dr. Ünal Öziş ve değerli ekibi bu kaynakları güncelliyorlar. 2007 yılından bu yana da Smyrna Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanlığını yürüten İKÇÜ Türk İslam Arkeolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Akın Ersoy ve benim de dâhil olduğum ekip tarafından bu çalışmalara devam edilmektedir. Kente su sağlayan iletim hatlarından ilki; iyi suya ulaşmak adına İÖ 150 ile İÖ 75 yılları arasında tesis edildiği düşünülen muazzam bir mühendislik örneği antik dünyanın önemli başarılarından biri olan Karapınar Su Yolu’dur. Akpınar Su Yolu ise sur içi yerleşiminin modern yapılarla tamamen işgal edildiği, yüzeye çıktığı yer dahi inşaat alanı içerisinde kaldığı görülmektedir. Smyrna kentinin en bilinen su iletim hatları hiç kuşkusuz görkemli su kemerleri ile Kızılçullu (Osmanağa) Su Yolu, Akpınar Su Yolu ve Karapınar Su Yolu’dur. İzmir’de su yapıları denince akla gelen ilk örnek Kızılçullu su kemerleridir. Anadolu’da Osmanlı egemenliğinin hâkim kılınmasının ardından Osmanlıların Bizans Dönemi’ne ait su iletim hatlarını tamir ettiği, işleyiş prensiplerini benimseyerek yenilerini inşa ettiği görülmektedir.” diye konuştu. Tefekkür Edilmesi Gereken Bir Vasıta İKÇÜ İslami İlimler Fakültesinden Kur'an-ı Kerim Okuma ve Kıraat Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. İskender Şahin de "Vahiy ve Su" başlığını Kur'an-ı Kerim'den verdiği örnek ayetlerle irdeledi. Günümüzde suyun üretiminden ziyade tüketimi ve israfla gündeme gelmesinin büyük bir hüsran olduğunu belirten Doç. Dr. Şahin, “Suya karşı gerçekten çok nankör bir durumdayız. Su, Kur'an’ı ve bilimi kendi paydasında bir araya getirmiştir. Bilim suyu yapısıyla ele almaktadır. Kur’an bu bilgileri verirken verdiği bilgiler bir amaçtan ziyade daha çok araç niteliği taşımaktadır. Vahiy penceresinden baktığımızda onun imana, ahlaka, salih amele götüren ve her boyutuyla tefekkür edilmesi gereken bir vasıta olduğunu müşahede etmiş oluruz. Kur'an-ı Kerim, suyun oluşumu konusunda olduğu gibi tabiattaki dönüşümü konusunda da verdiği bilgilerle mucize olduğunu, her çağın insanına göstermiştir. O’nun asırlar önce sunduğu hakikatlerin bugün bilimin tasdik etmesi, gerçeği oluşturmaktadır.” şeklinde konuştu. -
22.03.2022
İKÇÜ Eczacılık Öğrencisinin Birincilik Başarısı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi öğrencisi Buse Nur Koca, Ulusal Hasta Bilgilendirme Yarışmasından (UHBY) birinci olarak döndü. Ankara Eczacı Odası Gençlik Komisyonu tarafından bu yıl 18.si düzenlenen Ulusal Hasta Bilgilendirme Yarışmasında(UHBY), İKÇÜ Öğrencisi Buse Nur Koca, dördüncü ve beşinci sınıf eczacılık fakültesi öğrencileri arasından “bilim, sanat ve sevgi” aşamalarını en yüksek puan ile tamamlayarak önemli bir başarıya imza attı. Birincilik ödülünü Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gülçin Saltan İşcan’ın elinden alan Buse Nur Koca, sevincini yarışma boyunca kendisini yalnız bırakmayan İKÇÜ Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mutlu Aytemir ile paylaştı. Öğrencilerin eğitim bilgilerinin ölçüldüğü bilim sınavının ardından formülasyon bilgileriyle preparat hazırlanmasına, jüri tarafından belirlenen reçete ile temsili hasta etkileşiminin sağlanmasına kadar zorlu “bilim, sanat ve sevgi” aşamalarını başarıyla tamamlayan Buse Nur Koca, İKÇÜ Eczacılık Fakültesi öğrencisi olmaktan duyduğu gururu paylaşarak; eğitimleri süresince her zaman yanında olan tüm akademisyenlere teşekkürlerini iletti. Öğrencisinin mutluluğuna ortak olan İKÇÜ Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mutlu Aytemir ise 2018-2019 eğitim-öğretim döneminde ilk öğrencilerine merhaba diyen çok genç bir fakülte olarak gelen bu başarıların kendilerini memnun ettiğini kaydetti. Dekan Prof. Dr. Aytemir, “ Fakültemizin ilk defa katılım gösterdiği bu ulusal yarışmada tüm üniversiteleri geride bırakarak fakültemize birincilik derecesini getiren 4. sınıf öğrencimiz Buse Nur Koca’yı tebrik ediyor, bu yolda öğrencimizin eğitimine katkı veren tüm öğretim üyelerimize teşekkür ediyoruz.” şeklinde konuştu. -
22.03.2022
Orman Haftası'nda İklim Değişikliği ve Ormanlar İKÇÜ'de Konuşuldu
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Orman Fakültesi ile Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Orman Mühendisleri Odası İzmir Şubesi paydaşlığında düzenlenen “İklim Değişikliği ve Ormanlarımız” panelinde tüm dünyanın gündeminde olan iklim krizi, İklim değişikliğinin etkileri masaya yatırıldı. İKÇÜ Orman Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Süleyman Akbulut’un moderatörlüğünde yapılan panelde Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Derya Eşen, Prof. Dr. Cenk Durmuşkahya, Doç. Dr. Ayhan Akyol, Dr. Öğr. Üyesi İsmail Baysal ve Dr. Öğr. Üyesi Remzi Eker’in konuşmacı olarak yer aldı. Akademisyenlerin ve öğrencilerin takip ettiği panelde konuşan İzmir Orman Bölge Müdürü Zafer Derince, Orman Haftası çerçevesinde İKÇÜ’de yapılan panelin oldukça önemli olduğunu kaydetti. “En büyük tahripkâr insanoğlu.” diyen Derince, “Bilimsel olarak iklimi, coğrafyayı, ormanları etkileyen en büyük unsurun insan etkisi olduğu açıktır. Biz ormancılar olarak bu tahripleri en aza indirgemek ve doğayı yeniden yeşillendirmek adına gayretle çabalıyoruz.” diye konuştu. Daha Çok Mesafe Almalıyız Merkezine mesleği ve meslektaşlarını alan odalar olarak üstlendikleri sorumlulukları özetleyen TMMOB Orman Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Zülal Totan, orman mühendisliğinin 150 yıllık bir tarihi sürece sahip olduğunu belirti. Ormancılık mesleğinin tarihi süreçte görev ve sorumluluklarının arttığını kaydeden Totan, “Ormancı, ülkemizin yüzde 29’una tekabül eden yeşil vatanı korumakla görevlidir. Bu önemle meslektaşlarımızın sorunlarını, diğer meslek grupları arasında hak ettiği saygınlığı kazanması adına odamızın önemli katkıları vardır. Ancak kat edilecek çok mesafemiz var. İklim değişikliği temasıyla değerli akademisyenlerimizin görüşlerinin aktaracağı panelimizde yer almaktan memnuniyet duyuyoruz.” dedi. Hepimiz Sorumluyuz Dekan Prof. Dr. Süleyman Akbulut ise ormanların önemine yönelik farkındalığın arttırılması adına hafta boyunca etkinliklerin düzenlendiğine dikkat çekti. “İnsanoğlu içtiği bir bardak sudan, inşa ettiği eve kadar hayatının birçok alanında ormana bağımlıdır. “ diye konuşan Prof. Dr. Akbulut, “Ormanlar, 60 binden fazla ağaç türü ile karasal biyoçeşitliliğinin yaklaşık yüzde seksenine ev sahipliği yapmaktadır. 1,6 milyar insan, gıda, barınak, ilaç, gelir gibi birçok nedenle doğrudan doğruya ormanlara bağımlıdır. Buna rağmen insanoğlu her yıl İzlanda büyüklüğünde, on milyon hektarlık alanı kaybediyor. Bu çerçevede İKÇÜ Orman Fakültesi olmanın sorumluluğu ile dünyadaki ormanların gün ve haftalarla sınırlı kalmayacak kadar önemli olduğu temennisiyle çalışmalarımıza devam edeceğiz.” şeklinde konuştu. Sürdürülebilirlik ve Yeşil Mutabakat Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Adnan Kaya İKÇÜ olarak TÜBİTAK Bilim İnsanı Destek Programları Başkanlığı Lise ve Ortaokul Proje Yarışmalarının İzmir Bölge Sergisi’ne ev sahipliği yaptıklarını hatırlatarak genç nesillerin bu konudaki duyarlılığının umut verici olduğunu kaydetti. İzmir üniversiteleri olarak güç birliğiyle bir arada oldukları, ortak projeler ürettikleri, İzmir Üniversiteleri Platformunun yeni dönemdeki temasının ‘Sürdürülebilirlik ve Yeşil Mutabakat' olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Kaya, “Geçtiğimiz günlerde, İzmir Ekonomi Üniversitesinin ev sahipliğinde düzenlenen toplantıda, dünyanın gündeminde olan ‘Sürdürülebilirlik ve Yeşil Mutabakat' konusunda hangi çalışmaların yapılacağına yönelik değerlendirmelerde bulunuldu. Birleşmiş Milletler tarafından 17 ana başlıkta toplanan sürdürülebilir kalkınma hedeflerine yönelik projeler geliştirilmesi gibi birçok konu başlığı, toplantıda ele alındı. Umarım ki; Ege Bölgesinin ilk ve tek orman fakültesi olan İKÇÜ Orman Fakültemizin de katkılarıyla bu başlıkta yapılacak tüm çalışmaların önemli çıktıları olacaktır.” şeklinde konuştu. Konuşmaların ardından İKÇÜ Orman Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Süleyman Akbulut’un moderatörlüğünde, Prof. Dr. Derya Eşen, Prof. Dr. Cenk Durmuşkahya, Doç. Dr. Ayhan Akyol, Dr. Öğr. Üyesi İsmail Baysal ve Dr. Öğr. Üyesi Remzi Eker’in sunum yaptığı panelde, iklim değişikliklerinin ormanlarımıza olan etkileri ve bu değişikliklerin ne gibi sonuçlara yol açabileceği başlıkları bilimsel verilerle aktarıldı. -
21.03.2022
EGEKAF'22’de İKÇÜ’ye Gençlerden Yoğun İlgi
Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi koordinatörlüğünde, Ege Üniversitesi'nin ev sahipliğinde düzenlenen, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’nin de paydaş üniversiteler arasında yer aldığı 'Ege Bölgesi Kariyer Fuarı (EGEKAF'22)' açıldı. Ege Bölgesinin üniversite gençliğini “Yetenek Her Yerde” sloganıyla iş dünyası ile öğrencileri bir araya getiren ve 600’e yakın firmanın stant kurduğu fuarda; 33 mülakat atölyesi, 29 seminer, 19 panel, 13 sosyal etkinlik, 8 söyleşi, 9 sergi hazırlandı. Fuarın açılışına Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkanı Doç. Dr. Salim Atay, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Dr. Ali Taha Koç, İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, AK Parti İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı, İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Öztürk, Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi adına Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Turan Gökçe, Genel Sekreter Nurettin Memur, Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi (İKÇÜ KAGEM) Müdürü Doç. Dr. Murat Esen, İzmir Ticaret Odası Meclis Başkanı Selami Özpoyraz, AK Parti İl Başkanı Kerem Ali Sürekli, İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisi Başkan Vekili Mustafa Özuslu, paydaş üniversitelerin rektörleri, sivil toplum kuruluşları ve iş dünyasının temsilcileri, akademisyenler, mezunlar ile öğrenciler katıldı. Avrupa ve Asya'nın En Büyüğü Fuarda konuşan Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkanı Doç. Dr. Salim Atay, Bu fuara katılan, destek veren herkesi tebrik ediyorum. Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi olarak gençleri daha iyi bir geleceğe ulaştırabilmek için şeffaf, liyakat esaslı, teknolojiye dayalı araçlar ve yöntemler geliştirerek hizmete sunuyoruz dedi. Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi Başkanı Doç. Dr. Salim Atay, EGEKAF'ın Asya ve Avrupa'nın en büyük kariyer fuarı olduğunu belirterek, “Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi olarak 11 bölgede, bölgesel kariyer fuarları yapıyoruz. Fırsat eşitliği sunmak ve ülkemizin her bir köşesinde okuyan gençlerimizin fırsatlardan eşit yararlanabilmesi için bu fuarları düzenliyoruz. EGEKAF, 9'uncu etkinliğimiz. EGEKAF sadece Türkiye'nin ve Avrupa'nın değil; Asya'nın da görmüş olduğu en büyük kariyer fuarıdır. Bu fuara katılan, destek veren herkesi tebrik ediyorum. Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi olarak gençleri daha iyi bir geleceğe ulaştırabilmek için şeffaf, liyakat esaslı, teknolojiye dayalı araçlar ve yöntemler geliştirerek hizmete sunuyoruz” dedi. 'Gençler Araçları Etkili Kullanmalı' 'Yetenek Kapısı Sistemi'nde 8 binin üzerinde şirket ve 600'ün üzerinde açık iş ilanı bulunduğunu hatırlatan Atay, Üniversitelere geldiğiniz zaman, sizleri kariyer merkezleri karşılıyor. Öğrenciler birinci sınıftan itibaren kariyer planlama dersleri almaya başlıyor. Yetenek Kapısı Sistemi, dünyada en yaygın ve etkin olarak kullanılan üç kariyer aracından birisi. Yetenek Kapısı'nda 8 binin üzerinde şirket ve şu anda 600'ün üzerinde de açık iş ilanı bulunuyor. Senenin 365 günü yaralanabileceğiniz bir platform. Ulusal Staj Programı ile yazın bir ay, bir kamu kurumunda ya da özel sektörde staj imkanı sağlıyoruz. Şu anda bu sistemde 180 bin başvuru sayısına ulaştık. Sistemimiz sadece çok başarılı öğrencilere değil; herkese fırsat eşitliği sunan bir platform. Bu araçların tümü sizlerin gelecek için daha az kaygı yaşaması ve kendinize istediğiniz gibi bir gelecek hazırlamanız için hizmete sunuldu. Mezun olduktan sonra da Kariyer Kapısı sistemimizde, kamu adına tüm iş ilanlarına ulaşabiliyorsunuz. Bir gencin kendini gerçekleştirmesi adına ne gerekiyorsa; devlet olarak bunları yapıyoruz. Gençler olarak sizler de bu araçları etkili kullanmalısınız” diye konuştu. 21'inci Asır Türkiye'nin Asrı Olacak İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, açılışta yaptığı konuşmada, “Bizim, ülkemizin yegane zenginliği hem kendisinden doğudaki ülkelere hem kendisinden batıdaki ülkelere göre mukayeseli üstünlüğü iyi yetişmiş genç insan kaynağıdır. İşte bu gençlik, ülkemizin 21'inci yüzyıla damgasını vurmasını sağlayacak. 21'inci asrı Türkiye'nin asrı yapacak olan gençlerimizi özel sektörümüzle birlikte aynı çatı altında buluşturuyoruz. Ortaya çıkacak sinerji ile inşallah 21'inci asır, Türklerin asrı olacak. Bunu iyi yetişmiş genç nüfusumuzla ve dinamik özel sektörümüzle gerçekleştireceğiz.” dedi. Gençlerimizle Gurur Duyuyoruz Ev sahibi olarak konuşma yapan Ege Üniversitesi Rektör Prof. Dr. Necdet Budak ise “Bu fuarlar, günümüz iş dünyasının zorlu rekabet koşullarında gençlerimize; staj imkanı sağlama, potansiyellerini açığa çıkarma, yeteneklerinin farkına varma ve iş dünyasını yakından tanıma fırsatı sağlıyor Bu faydalı atmosferin oluşmasında bizlerle birlikte yoğun çalışmalar yürüten, fuarı gençlerimiz için daha verimli kılmak adına değerli fikir ve çabalarını esirgemeyen; paydaş üniversitelerimizin rektörlerine, kamu ve iş dünyasının temsilcilerine, sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerine ve özellikle vizyoner kişiliği ile bizlere rehber olan Sayın CBİKO Başkanı Doç. Dr. Salim Atay’a ve kıymetli ekibine; ayrıca tüm kamu ve özel sektör temsilcileri ile Ege Üniversitesi ailesine yürekten teşekkürlerimi sunuyorum” diye konuştu. İKÇÜ’ye Gençlerden Yoğun İlgi Açılış töreninin ardından Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Turan Gökçe ve Genel Sekreter Nurettin Memur, İKÇÜ KAGEM ve Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü tanıtım birimi personelinin yer aldığı İKÇÜ standını ziyaret etti. Prof. Dr. Gökçe ayrıca İKÇÜ Robotik ve Yapay Zekâ Teknolojileri Topluluğu’nun(İKÇÜ RAI) ile DİREKO İKÇÜ standını da ziyaret ederek yapımını gerçekleştirdikleri savaşan İHA Sabit Kanat ve drone gibi tasarımları da yakından inceledi. İKÇÜ RAİ’nin paydaşı olduğu İMHADBÜS Mobil Eğitim Merkezi’ni de ziyaret eden Prof. Dr. Gökçe, İMHAD Başkan Burhanettin Kansızoğlu’dan merkez ile ilgili bilgi aldı. -
18.03.2022
Bir Yanımız Hep Çanakkale
Giderken dönmeyi düşünmeyenlerin tüm dünya tarihine yazdığı, Çanakkale Deniz Zaferi'nin 107'nci yıl dönümü İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ)de yapılan etkinliklerle kutlandı. İKÇÜ ev sahipliğinde düzenlenen tören öncesinde Karşıyaka Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü Mehter Takımı kampüs içerisinde bir gösteri sundu. İzmir Valiliği himayelerinde İl Milli Eğitim ve Çiğli İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün organize ettiği “Bir Yanımız Hep Çanakkale” programında gençler ecdadının yazdığı kutlu zaferi yâd ederek kutladı. Düzenlenen program, saygı duruşu ve istiklal marşı ile şehitler anısına okutulan Hatm-I Şerif duası ile başladı. Anma programını, İzmir Vali Vekili Hulusi Doğan, İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Turan Gökçe, Çiğli Kaymakamı Adnan Çakıroğlu, İzmir İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Murat Mücahit Yentür, Çiğli İlçe Milli Eğitim Müdürü Mesut Uğurlu, Çiğli İlçe Emniyet Müdürü Sefer Şahin, Çiğli 2. Ana Jet Üssü Komutan Vekili Albay Celil Yapazlı, Çiğli İlçe Jandarma Komutanı Nazmi Dinçer Çiğli Belediye Başkan Vekili Ali Rıza Koçer’in yanı sıra çok sayıda öğretmen ve öğrenci izledi. Çanakkale Bir Gençlik Müdafaasıdır Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Turan Gökçe, İzmir Valiliğince düzenlenen programa İKÇÜ olarak ev sahipliği yapmaktan duydukları memnuniyeti paylaşarak başladığı konuşmasında, 107 yıl önce bugün ne oldu sorusunun asıl cevabının o günlerde olduğunu söyledi. Prof. Dr. Gökçe tarihe geçen zaferin ardından sıcağı sıcağına cepheleri ziyaret eden Türk aydınlarının açıklamalarının oldukça manidar olduğunu aktararak; “Zaferin ardından cepheyi ziyaret eden zamanın Türk aydınlarının söyledikleri oldukça manidardır. Bunlardan İsmail Hakkı, Çanakkale nedir? sorusunun cevabını verirken; ‘Çanakkale Harbi büyük bir zaferdir diyenler kanaatlerini saklasınlar. Bu müdafaanın önemini büyüklüğünü ifade etmek bence çok yetersiz bir cümledir’ diyor. Çanakkale Müdafaasında ya kanlı bir ölüm ya da şanlı olarak yaşamak vardır. Yaşamak ancak bu müdafaayı kazanmakla olacaktır. Çanakkale bir gençlik müdafaasıdır. Orduya katılan binlerce mektepli çocuk, genç, kınalı kuzular, on beşlilerin müdafaasıdır” dedi. Kınalı Kuzularını Kahramanlık Hikâyelerini Okuyun Bütün yokluklara rağmen inanç ve iman gücüyle Çanakkale’de kazanılan zaferin yeniden ayağa kalkılmasını sağladığını ifade eden Prof. Dr. Gökçe, gençlerden ecdadının yazdığı tarihi okumalarını ve şanlı tarihlerine sahip çıkmalarını istedi. Prof. Dr. Gökçe, “Bu diriliş ile Mondros’un ardından enkaz haline gelen yapıdan yeni bir tomurcuk filizlendi. İstiklal Harbi ile de Türkiye Cumhuriyetimizin kuruluşunun temelini oluşturdu. Sevgili Gençler, Gazi Mustafa Kemal Paşa, başta olmak üzere 257 bin şehit, yüzbinlerce gazi, mücadelemizi destanlaştıran Mehmet Akif’i Çanakkale Destanı’nı okuyun. Şehit mektuplarını, hatıralarını okuyun. Kınalı kuzularını hazin kahramanlık hikâyelerini okuyun” şeklinde konuştu. Şanlı Bayrağımızı Ebediyete Kadar Dalgalandıracağız İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Mücahit Murat Yentür ise Çanakkale’nin, istiklâli ve istikbali söz konusu olduğunda, kahraman Türk milletinin cesaretinin, metanetinin ve mücadele ruhunun her neferde ayrı ayrı nasıl tecelli ettiğinin en net görüldüğü yer olduğunu kaydetti. Dr. Yentür, “Çanakkale; Bastığı yerleri toprak diyerek geçmeyenlerin uğruna toprak olduğu yerdir. Gelibolu'da, Anafartalar'da, Conkbayırı'nda metrekaresine binlerce merminin düştüğü her siperde, biraz üzüm hoşafı ve bir dilim ekmekle şehadete yürüyen kahramanların; bu topraklar üzerinde emelleri olan düşman zırhlılarını serin sulara gömdüğü cehennemdir. Savaşmayı değil, ölmeyi emreden Mustafa Kemal Atatürk'ün ve Cevat Paşa, Yahya Çavuş, Halide Onbaşı, Kınalı Ali gibi geri dönmeyi asla düşünmeyen, esir olarak yaşamak yerine onuruyla şehit olmayı tercih eden nice kahramanın destanıdır Sultan Alparslan'a Malazgirt'te ateş yaktıran cesaretin, Fatih'e gemilerini Haliç'e indirten ferasetin can bulmasıdır. "Ya istiklâl ya ölüm" şiarıyla tarihte vücut bulmuş bir milletin evlatları olarak bugün bizlere düşen en önemli görev; ecdadımızın emaneti olan kutsal vatanımızda şanlı bayrağımızı ebediyete kadar dalgalandırmak, Çanakkale ruhunu yüreğimizde daima yaşamak ve ecdadımızın aziz ve kutlu hatırasını sonsuza kadar bu topraklarda yaşatmaktır. Bu milletin evlatları şunu çok iyi bilmelidir ki; tarihin her döneminde var olan bu millet, binlerce yıllık geleneğiyle, 1071'den beri vatan tuttuğu bu topraklarda, dâhili ve harici her türlü saldırıya Çanakkale'de olduğu gibi en ağır karşılığı verecek, kutsal vatan toprağında varlığını daima sürdürecektir. “dedi. Türkün Ne Olduğunu Dünya Tarihine Yazan Destanın Adıdır İzmir Vali Vekili Hulusi Doğan da 18 Mart tarihinin sadece bir zafer olarak nitelendirilemeyeceğini vurgulayarak; Çanakkale’nin bütün dünya tarihine yazılan bir destanın adı olduğunu kaydetti. Vali Vekili Hulusi Doğan, “ 18 Mart bir taraftan kahramanlık destanının yazıldığı bir zafer günü iken diğer taraftan 250 bin şehidimizi kaybettiğimizin acısını hissettiğimiz bir gündür. Bu tarih sadece zafer değil, Türk milletinin varoluş destanıdır. Kurtuluş Savaşı aslında Çanakkale ile başlar. Anadolu insanının azmi ve kararlılığı, Başkumandan Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde tüm silah arkadaşlarının, Anadolu insanının Türkün ne olduğunu tüm dünyaya gösterdiği, dünya tarihine yazdığı bir destanıdır. Bu vesile ile Çanakkale Zaferi'nin 107. yıldönümünde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve silah arkadaşlarını, gazilerimizi ve ebediyete irtihal eden tüm şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum.” diye konuştu. Böylesi Eşsiz Bir Zafer, Tarih Sahnesinde Başka Hiçbir Ulusa Nasip Olmadı Çiğli Kaymakamı Adnan Çakıroğlu da Çanakkale’de istiklal ve istikbal uğruna gösterilen fedakârlığın doruk noktasına ulaşıldığını aktararak çağın en güçlü ordularına karşı sarsılmaz bir imanla gösterildiğini belirtti. Kaymakam Çakıroğlu, “Sadece Türk tarihinin değil dünya tarihinin de dönüm noktalarından biri olan, tarihin akışını ve aziz milletimizin kaderini değiştiren Çanakkale Zaferi; milletimizin imanı, kahramanlığı, azmi, iradesi, cesareti ve vatan sevgisinin yanı sıra, savaş meydanında dahi düşmanından esirgemediği merhamet ve şefkatini de tüm dünyaya örnek olacak şekilde ortaya koymuştur. Tarihin her sayfasını aydınlatan mukaddes değerlerimize saldıran uluslar karşısında, onurumuza sahip çıkma mücadelemizin her bir anına yazılan böylesi eşsiz bir zafer, tarih sahnesinde başka hiçbir ulusa nasip olmamıştır.” dedi. Konuşmaların ardından il çapındaki eğitim kurumları arasında düzenlenen Çanakkale temalı resim, şiir, kompozisyon yarışmasında dereceye giren öğrencilere protokol tarafından ödülleri takdim edildi. Program Çiğli Borsa İstanbul Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ile Çiğli Tanı Koleji öğrencileri tarafından sunulan “Hilal" adlı tiyatro oyunun sergilenmesiyle son buldu. -
16.03.2022
Kahramanlıkla Ölmeyi İşgale Tercih Ediyoruz
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Kızılay Topluluğunca düzenlenen “Bir Yurt Savunma Hareketi Olarak Tıp Bayramı” konferansında, kahraman Tıbbiyelilerin tarihsel süreçteki yeri ele alındı. Hekim Hacı Paşa Konferans Salonunda yapılan konferansı Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Turan Gökçe, Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mutlu Aytemir, Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Agah Tekindal’ın yanı sıra çok sayıda genç Kızılay gönüllü izledi. Türk Tıbbı Dünyadaki Bilimsel Gelişmelere Öncülük Ediyor Açış konuşmasını yapan İKÇÜ Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Serkan Bilgin, hekimlerin ve sağlık personelinin başarılı çalışmalarıyla Türk tıbbının dünyadaki bilimsel gelişmelere öncülük eden bir konuma geldiğini aktardı. Dr. Öğr. Üyesi Bilgin, küresel salgın sürecinin en ağır yükünü sağlık çalışanlarının taşıdığını belirterek sağlık camiasının her koşulda canları pahasına insanlığın yardımına koşmaya devam ettiklerini ifade etti. Genç Kızılay Her Şartta İnsanlığın Yanında Genç Kızılay 3. ve 9. Bölge Eğitim Birimi Başkanı Umut Can Arslan da Kızılay gönüllüleri olarak her zaman hekimlerin ve tüm sağlık çalışanlarının yanında olduklarını kaydetti. Arslan, birçok gönüllü eğitimine imza attıklarını, ücretsiz olarak yapılan bu bilgi alışverişiyle ülkemize ve insanlığa katkı sunmaya çalıştıklarını ifade etti. İKÇÜ’de 600’ü Aşkın Genç Gönüllü Var Öğrenciyken gönüllük sürecine başladığını anlatarak genç gönüllülere tavsiyelerde bulunan Genç Kızılay İzmir İl Başkanı Doğukan Talha Şengül de İKÇÜ’de 600’ü aşkın genç gönüllünün olduğunu aktardı. Şengül tüm projelerdeki destekleri için İKÇÜ’lü gönüllülere teşekkür etti. Kan Dökerek, Kahramanlıkla Ölmeyi İşgale Tercih Ediyoruz Tarihimizden günümüze uzanan tıp bilimi hakkında bilgiler vererek başladığı sunumuna Genç Tıbbiyeliler ve Kurtuluş Savaşındaki rolü konusunda aktardığı bilgiler ile devam eden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Turan Gökçe, genç tıbbiyelilerin Mondros Ateşkes Antlaşmasıyla Osmanlıya karşı başlayan işgal sürecinde her noktada vatansever duruş sergilediklerini vurguladı. Prof. Dr. Gökçe, “Yaşadığımız şehir İzmir’e bakacak olursak; İzmir’e Yunanlılar tarafından asker çıkarılması, tüm ülkede olduğu gibi İstanbul’daki Tıbbiyeliler arasında da büyük bir infiale yol açtığını görmekteyiz. İstanbul’un işgali karşısında içleri sızlayan Genç Tıbbiyeliler protesto gösterilerine katılıyorlar, işgale karşı çaba gösterilmesini haykırıyorlar. "Kan dökerek kahramanlıkla ölmeyi işgale tercih ediyoruz. Miting istiyoruz, umum Darülfünunlulara, âlemi insaniyete hitap edilmesini istiyoruz” diyorlar. Bununla yetinmiyorlar. Tıbbiye ’de yapılan bir toplantıda öğrenci Emin Ali (Şavlı) Bey, “Arkadaşlar, imza toplamak, bildiri dağıtmak gibi şeyler boştur. Yapılacak iş, bugünlerde Anadolu’ya geçen kumandanın arkasından gitmek ve orada hizmet etmektir” ifadelerinde bulunmaktadır. Onlar için artık İstiklal Mücadelesine katılmaya sıra gelmişti.” diye konuştu. 14 Mart Sadece Bir Kutlama Değil Tıbbiyelilerin bu mücadele azminin, yerel direniş hareketleri ile geliştiğini, Amasya Genelgesi, Erzurum ve Sivas Kongreleri, TBMM’nin açılışına uzanan topyekûn bir milli mücadeleye dönüştüğünü belirten Prof. Dr. Gökçe, 14 Mart Tıp Bayramını sadece İstiklal Mücadesinin kahramanları Tıbbiyelileri yâd etmek için kutlanan bir bayram olarak değil, milli mücadelenin kaderini etkileyen Genç Tıbbiyelilerin rolünün aktarıldığı, paylaşıldığı bir tarih olarak değerlendirmesi gerektiğini sözlerine ekledi. İKÇÜ Genç Kızılay Topluluğundan Ukrayna’ya Yardım Kampanyası Daha sonra söz alan Tıp Fakültesinden Doç. Dr. Esra Meltem Koç da “Ukrayna’da Türk Kızılayı” sunumuyla savaş şartlarında görev yapan hekimlerle ilgili bilgi verdi. “Savaşın her türlüsü kötü.” diyen Doç. Dr. Koç, “Biz hekimliğimizi her şartta olduğu gibi savaşta da yapmaktayız. Şu anda Ukrayna’da meslektaşlarımızın hangi zorlu şartlar altında hizmet verdiklerini görmek bizlere büyük acı veriyor. Türk Kızılay’ı bölgeye tırlar dolusu insani yardım malzemesi gönderdi, savaş mağduru insanlara olan yardımlar devam ediyor. Bağış kampanyası da düzenlendi. Biz de İKÇÜ Genç Kızılay Topluluğu olarak İzmir Şubemizin de destekleriyle bir kampanya başlatmak istiyoruz. Bununla ilgili görüşmeler devam ediyor Savaşı durduramıyoruz maalesef ama destek olmak hepimizin görevi.” dedi. -
16.03.2022
Teksas'tan İslâm'a Yolculuk
Amerika Birleşik Devletlerinin (ABD) Teksas Eyaletinde Hıristiyan bir ailenin ferdi olarak dünyaya gelen, İslamiyet'le tanışmasının ardından yaşadıklarını “Teksas'tan Hakikate Yolculuk" adlı kitaba aktaran Yazar Najla Tammy Kepler, Yedi Hilal Topluluğunun davetlisi olarak İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinde gençlerle buluştu. Fuat Sezgin Konferans Salonunda yapılan söyleşiyi İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sıddık Korkmaz’ın yanı sıra akademisyenler ve öğrenciler takip etti. “En büyük hazine Kuran’ı Kerim’dir” Söyleşide Müslüman olmasından önceki hayatı ile sonrasında değişen hayatıyla ilgili anekdotlar paylaşan Yazar Najla Tammy Kepler, ““En büyük hazine Kuran’ı Kerim’dir” dedi. Etkinlikte Yazar Najla Tammy Kepler, inançlı bir aileden geldiğini ve ailesinde hiç Müslüman olmadığını, Hıristiyanlık inancıyla ilgili sorgulamalar yaptıktan sonra 40 Hadis kitabını iki günde okuyarak Müslümanlık ile tanışma hikâyesini öğrencilerle paylaştı. Kepler, “Türkiye’den gelen bir öğrenci bana nazar boncuğu getirmiş. Ona sordum: Bu taş beni nasıl koruyacak? Neyse ki daha sonra küçük bir kitap getirdi. Meşhur 40 hadis kitabı. Bu kitabı okumak için normalde yarım saat yeterdi bana. Ama ben 2 gecede okudum çünkü okumaktan çok anlamak gerekiyordu. Ve sonra Hazreti Muhammed’le tanıştım. Meğer o dünyanın en dürüst ve en mükemmel insanıymış. Ardından şehadet getirdim. Annem, bana kız kardeşimi göstermemeye başladı. Arabamı elimden aldı. Çok zor günler yaşadım. Sonra Arapça öğrendim ve kendime Nejla ismini seçtim. Zanaat ve sporla ilgilendim, nişancılık, okçuluk sporlarıyla ilgilenmeye başladım. Okçuluk yaparken namazım için antrenman yaptığımı farkettim çünkü okçuluk da fiziksel ve zihinsel bir bütünlük gerektiriyordu tıpkı namaz gibi. Gençler, kitaplar hazinedir ve en büyük hazine Kuran’ı Kerim’dir. Müslüman olduğumda hacca gitmek istedim fakat hiç bir şey bilmiyordum. 11 saat video izledim ve not aldım. 2012’de de Allah bana hacca gitmeyi nasip etti.” Söyleşinin ardından gençler Yazar Najla Tammy Kepler’in kitabını imzalatmak için uzun kuyruklar oluşturdu. -
14.03.2022
İzmir'de Tıp Bayramı Kutlandı
14 Mart Tıp Bayramı İzmir'de Cumhuriyet Meydanı'ndaki Atatürk anıtına çelenk koyma töreniyle başladı. Törene, İzmir Vali Yardımcısı Fatih Kızıltoprak, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Mustafa Özuslu, İzmir İl Sağlık Müdür Vekili Hüseyin Bozdemir, İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı, İKÇÜ adına Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Turan Gökçe, Tıp Fakültesi Dekan Yardımcıları Doç. Dr. Mustafa Agah Tekindal, Dr. Öğr. Üyesi Serkan Bilgin, Fakülte Sekreteri Deniz Turan, İzmir’deki üniversitelerin rektörleri ve sağlık çalışanları katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından anıta çelenkler bırakıldı. Törende konuşan İzmir İl Sağlık Müdür Vekili Hüseyin Bozdemir, 14 Mart’ın sağlıkçıların bayramı olduğunu söyledi. Hüseyin Bozdemir, “Tıp eğitimi alan ve tıp eğitimine katkıda bulunan, insanı yaşatmayı, insanlığa daha nitelikli bir yaşam sunmayı amaç edinen, mesleğini özveriyle yerine getiren meslektaşlarımla tüm sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutluyorum” dedi. -
11.03.2022
Rektör Köse, Sektör Temsilcilerini Ağırladı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) tarafından düzenlenen farklı alanlardan temsilcilerin katıldığı program, Çiğli Merkez Yerleşkesinde gerçekleşti. İzmir’in sorunlarını farklı sektörlerin bakış açısından ele alan buluşmanın ev sahipliğini Rektör Prof. Dr. Saffet Köse yaptı. İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger’in katıldığı buluşmada üniversite rektörleri, protokol üyeleri, kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri ile iş insanları ve akademisyenler yer aldı. “Üniversiteler ile İş Dünyası Arasındaki Duvarlar Ortadan Kalktı” İzmir’in bir üniversiteler şehri olduğunu söyleyerek sözlerine başlayan Vali Yavuz Selim Köşger, bilişim alanında atılacak adımlarda akademi ile iş dünyasının birlikte çalışması gerektiğini söyledi. İzmir’de ülkeniz en önemli üniversitelerinin yer aldığını söyleyen Vali Köşger: “Şehrimizde dokuz üniversite var. Sabah bir üniversitemizin girişimcilik ekosistemine yönelik bir buluşmasındaydık ve güne öyle başladık. Şimdi yine değerli bir üniversitemizin buluşması ile günü bitiriyoruz. Gelinen noktaya bakıldığında özellikle bilişim sektöründe İzmir’in ilk sırada yer alması oldukça memnuniyet verici bir durum. Bu sonuç için üniversitelerimizi kutluyorum ama bu yetmez. Hedefimiz dünyada ilk sıralara yükselmek olmalıdır. Bu konuda üniversitelere önemli görevli düşüyor. Diğer taraftan iş dünyasının da akademinin ürettiklerini hayata geçirmek gibi bir görevi var. Son yıllarda akademi ile iş dünyası arasındaki mesafenin kaybolduğunu, tarafların ördükleri duvarların da yok olduğunu görüyoruz. Artık akademi konuyu belirlerken sektörün taleplerini dikkate alıyor. Sayfalarca tez ya da proje yapıp arşive kaldırmak yerine bunu nasıl uygularız sorusuna cevap arıyor. İş dünyası da burada üretilen içeriğe kayıtsız kalmıyor. Birliktelik tabii olarak bir sinerji ortaya çıkarıyor. Ben hem üniversitelerimizin hem de iş dünyamızın birlikte çalışma konusundaki çabaları için taraflara şükranlarımı sunuyor, daha fazlasını beklediğimizi ifade ediyorum” dedi. Programın açılışında konuşan Rektör Köse, üniversite hakkında bilgi verdi ve üniversitenin topluma katkı veren bir anlayışı öncelediğini söyledi. “Topluma ve bölgeye katkı misyonunu akademide hayata geçirmeye çalışıyoruz” İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin genç bir yükseköğretim kurumu olmasına rağmen kısa zamanda önemli mesafe kat ettiğini söyledi. Rektör Köse “Bilindiği üzere bizim üniversitemiz 2010 yılında kuruldu ve kuruluş misyonu bilimsel araştırmalar yapmak, meslekî ve akademik alanda yetkin, temel değerlerimizle donanmış bireyler yetiştirmek olarak belirlenmişti. O dönem üniversitelerin kuruluş felsefesini oluşturan yükseköğrenime dinamizm kazandırma hedefine yönelik olarak çalışmalara başladığımız üniversitemizde kısa zamanda önemli başarılara imza attık. Gerçekten İzmir’in bir üniversitesi olarak topluma katkıyı, bölgenin gelişmesi için sorumluluk almayı ve ülkemizin hedeflerine katkıda bulunmayı görev olarak benimsedik. Geldiğimiz noktada önemli işlere imza attığımızı vurgulamak istiyorum. Şimdi tek tek fakültelere ilişkin bilgilere yer vermek yerine bazı alanlarda öne çıkan özelliklerimizi ifade etmek istiyorum. Ama üniversite sanayi işbirliğine büyük önem veriyoruz ve önemli çalışmaları yürütüyoruz. Üniversitemiz Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından yapılan “Üniversite Yıllık İzleme ve Değerlendirme Raporu’na göre SCI, SCI-Expanded, SSCI, AHCI ve ESCI endeksli dergilerde yayımlanmış öğretim elemanı başına düşen yayın sayısında İzmir’de ilk sırada yer aldı. 2010 yılından sonra kurulan üniversiteler arasında çoğu kategoride ilk üç içerisinde yer alıyoruz. Aynı şekilde Türkiye’deki üniversiteler sıralamasında 2000 yılı sonrasında kurulanlar arasında hep ilk 10 içinde bulunmanın başarı olarak kabul edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu sonuçlar sevindirici olmakla birlikte daha yukarılara çıkmak için gayret göstermek zorundayız. Bu çabaların sadece bizim için değil ülkemiz açısından oldukça değerli olduğunu düşünüyorum. Dünyada bir yer edinmek istiyorsak bunun için bulunduğumuz yerlerin ötesini hedeflemek bizim görevimiz. Bu hedefleri başarmak için inancımız var; zira nitelikli bir ekiple çalışıyoruz” dedi. “İKÇÜ Kampüs Camii için temeli atıyoruz” Genç beyinlerin Türkiye’nin sermayesi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Köse, gençlerin dünya bilimi açısından da değerli olduklarını kaydetti. Bu amaçla sadece bilime odaklı öğrenci yetiştirme anlayışının eksik kalacağını ifade eden Rektör Köse, kampüs alanına içinde kongre merkezi, çalışma odaları, toplantı salonları, teknoloji alanları bulunan bir kompleks için de çalışmalarda sona gediklerini söyledi. Bu konuda hayırseverlerden destek beklediklerinin altını çizen Rektör Köse “Mevcut durumda 17 binin üzerinde öğrencimiz 2 bine yakın akademik ve idari personelimiz var. Biz, yaşayan kampüs işitiyoruz. Bu amaçla İslami İlimler Fakültemizin de uygulama amaçlı kullanacağı bir külliyeyi inşa edeceğiz. Dinin öğrenilmesinde doğru bilgi son derece önemli. Dini bilgi doğru öğretilmediğinde toplumların aleyhlerine kullanılabilecek bir araç haline dönüşüyor. Ülkemiz din öğretim sistemi ise örnek gösterilebilecek yapıda. Bakınız pek çok ülkede dini yapılar üzerinden yönetsel yapılar tasarlanıyor, yürütülüyor. Pek çok ülkede bölücü ve yıkıcı oluşumların bu yapıları kullandığına şahit oluyoruz. Prof. Dr. Erol Güngör’ün de ifade ettiği gibi dinin yanlış öğretilmesinin sonucu felaketlere neden olabiliyor. Biz de bu çerçevede doğru bilgiyi yetkin insanlardan öğretmeyi amaçlıyoruz. Külliyede sağlıklı bilgiyi öğretmek için herkesin katılabileceği kurslarımız da olacak. Projesini oluşturduğumuz ve yerini belirlediğimiz kampüs içindeki alanda yapımına başlayacağımız cami için hayırseverlerimizi göreve çağırıyoruz” dedi. Program, tarafların değişik konulardaki değerlendirmeleri ile devam etti; görüş ve önerilerin ardından hatıra fotoğrafı ile sona erdi.
Toplam 415