Haberler :::
-
28.05.2025
İKÇÜ Film Festivalinde Görkemli Açılış
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) tarafından ilki düzenlenen İKÇÜ Film Festivali 2025’in galası yapıldı. UrlaDam ve İstinye Park İzmir Renk Sinemasında eş zamanlı olarak başlayan festivalin açılışında “Zorla Güvenlik” filmi açık hava sineması ile öğrencilerle buluştu. Kampüs şenlik alanında gerçekleşen programı dekanlar, akademik ve idari personel, davetli konuklar ile çok sayıda öğrenci takip etti. “Zorla Güvenlik” filminin senaristi Ozan Sertdemir, oyuncuları Evliya Aykan ve Hacı Ahmet Ak’ın misafir edildiği festivalin ilk gününde ünlü oyuncular gençlerle bir araya gelerek sohbet etti. Hedef, Marka Haline Gelen Bir Festival İKÇÜ’ye özel seansla perdeye yansıyan “Zorla Güvenlik” gösterimi öncesi gençlere seslenen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İKÇÜ’nün kültürel ve sanat vizyonuna katkı sunacak programların devamlılığının sağlanmasında sahiplenilmesinin oldukça önemli olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Bulduklu, “İKÇÜ Film Festivali uzunca bir süredir Medya ve İletişim Bölümümüz ile Medya Merkezimizdeki hocalarımız ve mesai arkadaşlarımızla üzerinde uzunca zamandır zihinsel emek harcadığımız bir konuydu. Önceki yıllarda birkaç kez niyetlenmemize rağmen planlama aşamasının ötesine geçememişti. Ancak bu çabalar ve yapılan farklı planlar bugün burada bir çıktıya dönüştü ve daha geniş kitlelere ulaşabilecek bir potansiyele sahip olarak kurgulandı. Amacımız sadece bu etkinliği yapmak değil; onu her yıl tekrarlanan, gelişen, derinleşen ve marka haline gelen bir kültürel değer hâline dönüştürmektir. İKÇÜ Film Festivali ile biz bir niyet ortaya koyuyoruz. İlk adımı atmanın yeterli olmadığını biliyoruz ama yürümek için de ilk adımı atmak gerektiğine inanıyoruz. Ben bu adımın sonraki yıllarda geleneksel hale gelecek bir festivalin temelini oluşturacağı kanaatindeyim” dedi. ‘Farkında ve Farklı’ Nesiller Devamlılıkta paydaş desteğinin önemine işaret eden Prof. Dr. Yasin Bulduklu, dünyada lider konuma öykünen ülkelerin sadece bilime ve teknolojiye değil sanat ve kültüre de önemli yatırımlar yaptığını vurgulayarak sinemanın kültürler arası etkileşimlere en açık alanlardan biri olduğunu aktardı. Prof. Dr. Bulduklu, “Küresel imaj çalışmalarında etkin kullanılan sinema, fotoğraf, televizyon gibi endüstrileşen kitle iletişim araçları sayesinde ülkeler arası rekabetin bu alanda daha da önemli hale geldiğini hep birlikte görüyoruz. Ancak ideallerimiz bu rekabet hususunun da ötesinde. Biz öncelikle her açıdan donanımlı bir nesil yetiştirme gayreti içindeyiz ve işte ‘farkında ve farklı’ bir üniversite olarak sanat boyutunda da var olmak istiyoruz. Bu festival ile farklı alanlarda öğrenim gören öğrencilerimizin ve farklı yapımlarla burada olan sanatçılarımızın etkileşimini hedefliyoruz. Bu etkileşimin düşünme, hayal etme, uygulama ve geliştirme boyutlarında hepimize katkı sunacağına inanıyorum. Tekrar altını çizmek isterim ki; bugünkü başlangıç, yalnızca bir etkinliğin ötesinde anlam ifade ediyor ve bir vizyonun, bir anlayışın ilk adımını oluşturuyor. Bizimle bu adımı hayata geçiren tüm paydaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Sponsorlarımız İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığına ve Vakfına, Ülkea’ya, Avek Otomotiv’e, Can Kardeşler Kuruyemiş’e, Renk Sinemaları İstinye Park’a, Urla Dam’a ve diğer sponsorlarımıza teşekkür ediyorum. Festivalin fikir aşamasından uygulama sürecine kadar emek veren tüm çalışma arkadaşlarıma ve öğrencilerime de kalbi şükranlarımı sunuyorum. Hepinize iyi seyirler diliyorum” ifadelerini kullandı. İzmir’in İki Yakasını Bir Araya Getirmek İstedik Medya ve İletişim Bölüm Başkanı/Festival Yönetmeni Prof. Dr. Cenk Demirkıran ise, “İKÇÜ Film Festivali kapsamında, dört gün boyunca birçok filmin gösterimi gerçekleşecek. Film seçkilerimiz İKÇÜ Merkez Kampüs’te üç salonda, İstinye Park İzmir Renk Sineması’nda ve UrlaDam’da sinemaseverlerle buluşacak. Çiğli’den, İzmir’in bir ucundan diğer ucuna uzanmak ve İzmir’i kapsamak; İzmir’in iki yakasını bir araya getirmek istedik. Umarım bu güzel bir başlangıç olur ve yıllar boyu devam eder. Tüm ekip arkadaşlarımıza, bölüm hocalarımıza, katkı veren sanatçı dostlarımıza, emeği geçen herkese teşekkürü bir borç biliyorum. Sizlere de iyi seyirler diliyorum” şeklinde konuştu. Açılış konuşmalarının ardından “Zorla Güvenlik” filminin açık hava gösterimi yapıldı. Film sonrası Prof. Dr. Cenk Demirkıran’ın moderatörlüğünde, başarılı oyuncular Evliya Aykan ve Hacı Ahmet Ak öğrencilerle keyifli bir söyleşi ile buluştu. -
26.05.2025
Sağlık Bilimleri Enstitüsü SAGOK 2025'e Ev Sahipliği Yaptı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ), İzmir Bakırçay Üniversitesi ile İzmir Demokrasi Üniversitesi tarafından sağlık bilimleri alanında çalışan araştırmacıları, geleceğin akademisyenleri olacak lisansüstü öğrencileri bir araya getiren Sağlık Bilimleri Öğrenci Kongresinin (SAGOK 2025) 4’üncüsü düzenlenen açılış programıyla başladı. İKÇÜ Sağlık Bilimleri Enstitüsü ev sahipliğinde, toplum sağlığının geliştirilmesinde yenilikçi ve dijital yaklaşımlar ile ortak sorunlara çözüm önerilerinin tartışılacağı kongrenin açılışına, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakkı Dereli, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Mehmet Dirik, Mühendislik Ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Gökçen Bombar, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Derya Özer Kaya, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tuğrul Bulut, Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hatice Yıldırım Sarı, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Mustafa Soyöz, Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğretim Üyesi İrfan Arık, akademik ve idari birimlerden gelen yöneticiler ile öğrenciler katıldı. Eleştirilmek de Güzeldir Kongrenin açılış konuşmasını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, SAGOK 2025’in İKÇÜ’nün ev sahipliğinde yapılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Asli işi bilgi üretmek olan üniversitelerin, bilgi üretirken devamlılığı sağlama misyonuna işaret eden Prof. Dr. Yasin Bulduklu, özellikle lisans ve lisansüstü öğrencilerin bu üretim sürecine katkılarının oldukça değerli olduğunu kaydetti. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, “Akademik birimlerin öğretme-öğrenme kültürleri, uzmanlık alanları farklı olabilir. Ama akademinin esas amacı eleştirel düşünebilmek, fikrini söyleyebilmek, özellikle lisansüstü boyutta fikrini savunabilmek, çıktıları analiz edebilmek, yorumlayabilmektir. Yüksek lisansa geçiş aşamasından itibaren öğrenciler akademik donanıma ilişkin tezler, bilimsel çalışmalar, makale, konferans bildirisi, kongre, çalıştay raporu gibi gelecekteki akademik donanımlarına katkı getirecek sürece hızla geçiyor. Kongrelerde öğrencilerin savunmacı bir üsluba büründüklerini görüyorum. Bırakın yaptığınız şey eleştirilsin. Eleştirilmek de güzel bir şey. Eleştirilirken eğer kanıtlayabiliyorsanız savunun. Ama körü körüne savunmayın. Akademi bazen deneyimle öğrenmeyi de gerektirir. Hata yapmaktan korkmayın, yazın, girişimci olun. Dolayısıyla bu tarz etkinlikler aslında sizin kendi çapınızı görmeniz açısından son derece önemli. Öğrencilerin hem ulusal hem de uluslararası düzeyde; kişisel, sosyal, akademik hayatlarında fayda sağlayacak bu tarz organizasyonlar büyük şans” dedi. Dünyaya Örnek Bir Sağlık Modeli Türkiye’nin artık sadece tüketen değil; koruyan, geliştiren ve üreten bir sağlık sistemiyle dünyaya örnek olduğunu aktaran Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, İKÇÜ, İzmir Bakırçay Üniversitesi ile İzmir Demokrasi Üniversitesi enstitülerinin, sağlık alanında çalışan akademisyenleri, araştırmacıları, profesyonelleri ve öğrencileri bir araya getiren bu bilimsel platformun birlikte çalışma kültürünü yaygınlaştırması adına örnek olduğunu da vurguladı ve kongrede emeği geçenlere teşekkür etti. 3 Üniversiteden Örnek Paydaş Birliği İKÇÜ Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hatice Yıldırım Sarı da yaptığı selamlama konuşmasında lisansüstü eğitim sürecinin öğrencilerin bilimsel araştırma yolculuğundaki önemine değindi. İKÇÜ Eczacılık Fakültesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi ve Tıp Fakültesine bağlı 56 lisansüstü programda 350'ye yakın lisansüstü ve doktora öğrencisi ile çalıştıkları bilgisini veren Prof. Dr. Sarı, öğrencilerden tek beklentilerinin bilgi üretmeleri olduğunu söyledi. Prof. Dr. Sarı, “Biz son düzenlemeler ile lisansüstü eğitiminde yüksek lisanslar için bir bildiri sunma, doktora öğrencileri için de mezuniyet koşulu olarak üç makale yayınlama ve bir bildiri sunma koşullarını getirdik. Bunlar da üretilen bilginin bilimsel ortamlarda paylaşılması ve sunulması açısından önemli. Kongremiz bu çıktıya hizmet etmesi açısından da önem taşıyor. 157 bildiri alan kongremizde, paydaş 3 üniversiteden öğretim üyelerinin konuşmaları ile 8 panel gerçekleşecek. Uluslararası konuşmacılarımız da çevrimiçi olarak oturumlara katılacaklar. Kongremizin gerçekleştirilmesinde desteğini esirgemeyen başta Rektörümüz Prof.Dr. Saffet Köse hocamız olmak üzere düzenleme kurulu üyelerine, enstitülerin idari ve akademik çalışanlarına, sponsor firmalarımıza teşekkür ediyorum. İki günlük yoğun bir bilimsel içerik sağlayacak, engin bilgi ve deneyimleriyle programımızı güçlendirecek değerli konuşmacılara, oturum başkanlarına ve bildiri sunacak olan araştırmacılara şükranlarımızı sunuyoruz” ifadelerini kullandı -
26.05.2025
Tıp Öğrencileri Kongresinden “Nörobilim” Vurgusu
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dönem 1, 2 ve 3 öğrencilerinin bu yıl ‘nörobilim’ teması ile 5’incisine imza attıkları ‘Ulusal Öğrenci Kongresi’ tamamlandı. Hekim Hacı Paşa Konferans Salonunda düzenlenen bilimsel programa, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tuğrul Bulut, Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Tevfik Tansel Tanrıkul, Gemi İnşaatı Ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Hakkı Dereli, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Mehmet Dirik, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Mustafa Soyöz Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof.Dr. Hatice Yıldırım Sarı, Tıp Fakültesi Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Melih Kaan Sözmen, Prof. Dr. Esra Meltem Koç Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı ve Kongre Eş Başkanı Prof. Dr. Mustafa Tözün, Kongre Eş Başkanı Stajyer Dr. Araz Fadıl Mardin, Genel Sekreter Nuretdin Memur, çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı. Türkiye’yi Lider Ülke Yapacaksınız Açılışta konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, öğrencilerin lisans düzeyinde yürütülen bilimsel bilimsel aktivitelerde yer almasının oldukça önemli bir kazanım olduğunu dile getirdi. Yaratıcılık, problem çözme ve takım çalışması gibi becerileri geliştirme fırsatı sunan kongrelerin öğrenciler tarafından sahiplenilerek gelenekselleştirilmesinin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Bulduklu, “İKÇÜ’nün bilimsel yolculuğuna katkı sunan tüm öğrenci organizasyonlarına sonuna kadar desteklemekteyiz. Tıp Öğrencilerimizin bu yıl beşincisini düzenledikleri kongremizde bunlardan biri. Öğrencileri üreten, düşünen ve sorgulayan üniversiteler ise yarının dünyasını yönetenleri belirleme erkine ulaşırlar. İşte ulusal öğrenci kongresinin beşincisini yapan bir yükseköğretim kurumu da geleceğe güvenle bakıp, daha büyük hedefler için kendinde cesaret bulma hakkını da kendinde görebilir. 'Bir ülke için en önemli kaynak nedir ya da en stratejik kaynak nedir?' diye sorduğumuzda, ‘gençliktir’ deriz. Bu açıdan oldukça şanslı bir ülkeyiz. Sizlerin çabalarını takdir ettiğimizi özellikle ifade etmek isterim. Merak eden, araştıran, analiz eden, çözüm arayan, daha iyi bir tıp eğitimi ve daha insani bir sağlık hizmeti için akademik bilginin peşinde koşan sizlere üniversitem adına teşekkürlerimi sunuyorum. Bilimin ve insanlığın izinde yürüyen sizler bizim umudumuzsunuz ve eminiz ki sizler ülkemizi tıp alanında daha da öne çıkaracak, küresel rekabette Türkiye’yi lider ülke yapacaksınız” dedi. Teknoloji Yardımcı Unsur Özellikle sağlık alanında yoluna devam edecek öğrencilerin bilim ile uğraşmaktan ve sorumluluk almaktan çekinmemelerinin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Bulduklu, modern tıbbın en belirleyici unsurlarının başında yer alan teknolojinin sağlığın her alanında yön belirlediğini kaydetti. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, “Teknoloji artık tanıdan tedaviye, koruyucu hizmetlerden rehabilitasyona kadar sağlık sisteminin her katmanına nüfuz etmiş durumda. Yapay zekâ destekli görüntüleme sistemleri, robotik cerrahi, genetik analizler, uzaktan hasta takibi, dijital sağlık uygulamaları ve kişiselleştirilmiş tedavi modelleri, sağlıkta dönüşümün yalnızca birkaç örneğidir. Diğer taraftan bu değişim ve dönüşümün hiçbir zaman insanın yerini alamayacağının bilinmesine ihtiyaç olduğu kanaatindeyim. Zira temel uğraşısı insan olan bir alanda hekimin sunduğu hizmet eşsizdir. Ancak bu durum teknolojiye uzak ya da karşı olmak biçiminde anlaşılmamalıdır. Teknolojinin bireysel yeti, yetenek ve bilginin bir tamamlayıcısı ya da yardımcısı olarak kullanılması artık kaçınılmaz bir durumdur. Buna direnmek çağı kaçırmak, gelişmeleri ıskalamak, iğneyle kuyu kazmaya çalışmakla eşdeğerdir. Sağlık gibi insan hayatını doğrudan etkileyen bir alanda ilerlemenin yolu; yeniliğe açık, bilgiyle beslenen, ahlakla şekillenen ve toplum yararını önceleyen bir anlayıştan geçer. Bu anlayışın filizlendiği yerler yine bu kongrelerdir. Esas mesele, teknolojiyi etik değerlerle, bilimsel akılla ve toplumsal fayda bilinciyle kullanabilmektir. İşte tam da bu noktada, bilimsel etkinlikler devreye girer. Böyle etkinliklerin ise öğrenci odaklı yapılması son derece değerli. Öğrenci kongreleri tıbbın yalnızca öğretildiği değil, birlikte üretildiği alanlar olarak görülmelidir. Bu tür organizasyonlar, farklı şehirlerden, disiplinlerden ve perspektiflerden gelen öğrencileri bir araya getirerek araştırma nosyonu kazandırıyor, bilgi paylaşımının, eleştirel düşünmenin ve ortak akıl üretmenin ortamını sunuyor ve üretmeye yönelik bir motivasyon oluşturuyor. Bu kongrenin hepiniz için, ilham verici ve ufuk açıcı olmasını diliyor, kişisel ve mesleki gelişiminize katkı yapmasını temenni ediyorum. Emeği geçenleri yürekten kutluyor, saygılarımı sunuyorum” ifadelerini kullandı. En Güçlü Dinamiğimiz Gençlerimiz Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tuğrul Bulut da öğrencilerin kongreler, sempozyumlar, çalıştaylar gibi disiplinlerarası buluşmalarda etkin olmalarının önemine işaret etti. Dekan Prof. Dr. Bulut, “Bugün yalnızca bireysel bir etkinliğe katılmakla kalmıyor, aynı zamanda bilgiye, araştırmaya ve akademik gelişime öncülük vermiş bir topluluğun heyecanını birlikte yaşıyoruz, birlikte paylaşıyoruz. Öğrencilerimizin özveriyle hazırladığı bu kongre, onların yalnızca iyi bir araştırma adayı değil, aynı zamanda araştıran, sorgulayan ve üreten bireyler olduklarını da ortaya koymaktadır. Bizler nitelikli bilgi üretimini bilimsel merakı ve çok yönlü gelişimi her zaman öncelikli hedeflerimiz olarak görüyoruz. Gençlerimizin bilime katkı sunma arzusunu göstermek ise hedeflerin en güzel yansımasıdır. Bu sürecin en güçlü dinamiği ise genç, heyecanlı ve azimli zihinlerdir. Öğrencilerimizin organizasyondan katılıma kadar etkin rol almaları gelecek açısından bize ümit veriyor. Bu kongrede sunulacak olan her çalışma, yapılacak her tartışma, tıbbı ve sağlık hizmetlerini gelişime kıymetli katkılar sağlayacaktır” dedi. Akreditenin Sürdürülmesinde Bu Özverili Çabaların Etkisi Büyük Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı ve Kongre Eş Başkanı Prof. Dr. Mustafa Tözün, Ulusal Öğrenci Kongresinin beşincisini gerçekleştirdikleri için duydukları memnuniyeti paylaştı. Öğrencilerden gelen yoğun talep doğrultusunda kongredeki kursların sayısının da arttığını aktaran Prof. Dr. Tözün, “Bu sene temamız nörobilim olarak yerleşti. Nörobilim konusunda değerli bilgileri bizimle paylaşan öğretim üyelerimize ve kurslarımıza katkı veren tüm öğretim üyelerine, asistanlarımıza teşekkürlerimi sunarım. Önümüzdeki yıllarda da insan ve toplum sağlığının dersinin içeriğini daha da kuvvetlendirildiğini göreceksiniz. Bu yıl Dönem 1 öğrencilerimiz ITS dersi kapsamında 97 derleme türünde makale hazırlamış olup 14 öğretim üyemiz bu çalışmalarda danışmanlık üstlenmiştir. Dönem 2 öğrencilerimiz ise 34 araştırma için Etik Kurul Dosyası hazırlamıştır. Dönem 2 öğrencilerimize 16 öğretim üyemiz danışmanlık yapmıştır. Dönem 3 öğrencilerimiz yürütmekte oldukları bilimsel araştırmalar neticesinde 44 adet makale hazırlamıştır. Dönem 3 öğrencilerimize 16 öğretim üyemiz danışmanlık yapmıştır. Bunlar kolay işler değil. Fakültemiz mezuniyet öncesi eğitiminin akredite durumunun sürdürülmesinde gösterilen bu özverili çabaların etkisi büyüktür. Tıp bilimine ve tıp eğitimine değerli katkılar sunan bu bilimsel ürünlerden dolayı hem öğrencilerimizi hem de danışman öğretim üyelerimizi kutlarım” diye konuştu. Öğrenciler adına konuşan Kongre Eşbaşkanı Stajyer Doktor Araz Fadıl Mardin tıp eğitiminin yalnızca bir meslek öğrenme süreci olmadığını, insanların hayatına dokunmanın, sorumluluk almanın ve sürekli gelişmenin yolu olduğunu belirtti. Stj. Dr. Mardin, “Bizler bu yolculuğun henüz başında hekim adayları olarak, öğrenmenin ve günümüzde en çok ihtiyacımız olan birliğin, dayanışmanın gücüne her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. İşte bu kongre bu inancın bir yansımasıdır.” sözleriyle kongrenin önemine dikkat çekti. Açılış konuşmalarının ardından Kongre Tıp Fakültesi Dönem 1, Dönem 2 ve Dönem III Sunumları ile tamamlandı. -
24.05.2025
"Göktürklerin Gizemli Mirası: Taşbabalar" Filminin Galası Yapıldı
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı(TİKA), İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ve Moğolistan Kültürel Miras Merkezi iş birliğinde hazırlanan ve Moğolistan bozkırlarındaki taşbabaların restorasyon sürecini konu edinen “Göktürklerin Gizemli Mirası: Taşbabalar” filminin galası yapıldı. İKÇÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan ve Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cenk Demirkıran’ın yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlendiği belgesel, bölgede yürütülen 10 yıllık saha çalışmalarını beyaz perdeye taşıyor. TİKA’da yapılan galaya, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam, TİKA Başkanı Serkan Kayalar, MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy, Moğolistan’ın Ankara Büyükelçisi Gombosuren Munkhbayar, İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İKÇÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan, Türkiye’nin eski Ulanbator Büyükelçisi Zafer Ateş ve birçok davetli katıldı. Dünya Mirası Açısından Önemli Galada konuşan Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam, emeği geçenlere teşekkür ederek, bu çalışmaların ortak hafızaya katkıda bulunduğunu ve dünya mirası açısından önemli olduğunu vurguladı. Bakanlık olarak kültürel faaliyetlere yoğunlaştıklarını dile getiren Çam, özellikle kazı alanlarında çalışma sayısını artırdıklarını belirtti. Çam, Göktürkler‘in mirasının yaşatılması için çalışmalarda bulunduklarını, Türkiye'nin söyleyeceği, katkı sunabileceği birçok hususun olduğunu belirterek, Moğolistan'ı da Türk dünyasının bir parçası olarak gördüklerini söyledi. TİKA'nın son dönemde yaşanan en zorlu süreçleri başarılı bir şekilde atlattığını ve yapacağı birçok çalışmanın bulunduğunu kaydeden Çam, TİKA Başkanı Kayalar'ın zor dönemlerde önemli işlere imza attığını bildirdi. Moğolistan'da 900'e Yakın Proje TİKA Başkanı Kayalar da ajans olarak Moğolistan'da, 1994’ten beri 900'e yakın proje gerçekleştirdiklerini ve ortak kültürel mirasa dair projelerin iz bıraktığını dile getirdi. 1994'te başlattıkları "Moğolistan'daki Türk Anıtları Projesi"ne değinen Kayalar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatlarıyla Bilge Tonyukuk Anıtı’na giden 46 kilometrelik yolu asfaltladıklarını, Bilge Tonyukuk Anıtları başta olmak üzere Göktürk mirasının korunması için çalışmalarına devam ettiklerini söyledi. Kayalar, Göktürk dönemine ait 10 taşbabanın (mezar taşı) modern restorasyon yöntemleriyle yeniden ayağa kaldırıldığını, Orta Asya'daki Türk varlığını somut biçimde belgeleyen bu taşbabaların, gelecek kuşaklara bırakacakları kültürel mirasın en nadide örneklerinden biri olduğunu vurguladı.Restorasyonlar sırasında 4 bin kilometrelik bir sahanın tarandığını ve eserlerin bilimsel raporlamalarla kayıt altına alındığını belirten Kayalar, "Bu kıymetli süreç, bugün gösterimini yapacağımız 'Göktürklerin Gizemli Mirası: Taşbabalar' belgeseline ilham oldu." dedi.Kayalar, belgesele katkıda bulunan kurumlara teşekkür etti. İkili İlişkilerin 56. Yıl Dönümü Son yıllarda özellikle kültürel alanda olmak üzere iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da geliştiğini belirten Büyükelçi Munkhbayar ise bu yıl Moğolistan-Türkiye arasındaki ilişkilerin 56. yıl dönümü olduğunu ama iki ülke arasındaki ilişkinin daha derin bir tarihsel geçmişinin bulunduğunu söyledi. Munkhbayar, projeye katkı sunanlara teşekkür etti. Dünya Tarihinden Beyaz Perdeye İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, 2019 sonrasında başlayan Moğolistan ile yapılan iş birlikleri ile dünyanın takip ettiği kültürel kalıntılara ulaşıldığını kaydetti. Prof. Dr. Şaban Doğan’ın bölgede yürütülen arkeolojik çalışmaların başındaki isim olduğunu aktaran Prof. Dr. Bulduklu, “Bizim bölgedeki arkeolojik çalışmalarımız bilim, tarih ya da kültürün izini sürmenin ötesinde bir boyuta sahip ve Türk-Moğol ilişkilerinin gelişiminde de özel bir anlam taşıyor. Prof. Dr. Doğan hocamıza tarihe ışık tutan çalışmaları nedeniyle Moğolistan Meclisi tarafından devlet nişanı verildi. Üniversitemiz ile Moğolistan’daki muhataplarımızın ortaklaşa yürüttüğü projeler sadece o bölge ile sınırlı değil. Van’ın Çaldıran ilçesinde yapılan arkeolojik kazılarda, İlhanlı hükümdarı Hülagü Han’a tarafından yapılan bir yazlık saray kalıntısı keşfedildi. Ayrıca Orhun Vadisi ve Tuul Nehri çevresindeki çalışmaların en görünür ayağını şüphesiz geçtiğimiz yıl keşfedilen Togu Balık oluşturmaktadır. Togu Balık, sadece fiziksel kalıntılar açısından değil; kent planlaması, yazıtlar, mezar yapıları ve günlük yaşam izleriyle Türk yerleşim tarihine ışık tutacaktadır Sonuç olarak üniversitemiz tarafından koordine edilen Moğolistan çalışmaları, sadece tarihî mirasın keşfiyle sınırlı kalmamakta; aynı zamanda çağdaş akademik diyalog, kültürel etkileşim ve stratejik iş birlikleri yoluyla Türkiye-Moğolistan ilişkilerini yeniden tanımlayan çok boyutlu bir vizyon ortaya koymaktadır. Ben, bu çalışmalarımızın tümünde yanımızda olan Kültür ve Turizm Bakanlığımıza ve TİKA’ya en kalbi şükranlarımı sunuyorum. TİKA Başkanımıza ve bölgedeki TİKA Koordinatörlerimize şahsım ve üniversitem adına teşekkür ediyorum. Bu filmde emeği geçen İKÇÜ Medya Merkezine ayrıca şükranlarımı sunuyorum” dedi Belgesel Bilimsel Arşiv Niteliğinde Üniversite olarak Moğolistan'da 10 yıldır önemli çalışmalar gerçekleştirdiklerini hatırlatan Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan, ortak kültürel mirasa önemli katkılarda bulunma çabası içinde olduklarını ifade etti. Bu kapsamda 10 taşbabanın TİKA desteği ve Moğolistan Kültürel Miras Merkezi iş birliğiyle restore edildiğini aktaran Prof. Dr. Doğan, restorasyon sürecini belgesel formatında izleyiciyle buluşturarak farkındalık yaratmak istediklerini söyledi. Dekan Prof. Dr. Doğan, “Proje süresince yaklaşık 4000 kilometre yol kat ederek Göktürk dönemine ait insan figürlü taşlardaki hasarları inceledik. Bu süreçte, eserlerin fotogrametrik dokümantasyonları, restitüsyonları, restorasyonları ve bakımlarını yaptık. Restorasyonlar, TİKA tarafından 2023 yılında Moğolistan Kültürel Miras Merkezi’ne sağlanan mobil laboratuvar kullanılarak gerçekleştirildi. Çekimleri İKÇÜ Medya Merkezince yapılan 2 bölümden oluşan belgeselimiz, kültürel mirasımızın korunmasına yönelik önemli bir görsel arşiv niteliği taşıyor. Emeği geçen arkadaşlarıma teşekkür ediyorum” diye konuştu. Açılış konuşmalarının ardından belgesel gösterimi yapıldı. -
22.05.2025
İKÇÜ Tufanından “Direnişe Ses, Umuda Ortak Ol! Çağrısı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Yedi Hilal Öğrenci Topluluğu öğrencileri, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını ve Filistin halkına karşı uyguladığı insanlık dışı zulmü “Direnişe Ses, Umuda Ortak Ol” temasıyla düzenledikleri basın açıklamasıyla protesto etti. Akademisyenlerin de destek verdiği açıklama öncesi İsrail'in Gazze Şeridi'nde 593 gündür sürdürdüğü saldırılarda hayatını kaybeden Filistinliler için gıyabi cenaze namazını kılındı. İKÇÜ Ana Yerleşkesi Merkez Kütüphane önünde kurulan Gazze Destek Çadırı önünde toplanan öğrenciler, “Zalim Karşısında Susmak Suçtur!” diyerek; ABD’nin ve Batı’nın koşulsuz desteğiyle devam eden soykırıma dikkat çekti ve vahşetin karşısında sessiz kalmanın, ortak olmak anlamına geldiğini dile getirdi. Topluluk adına açıklamada bulunan Nisanur Türkmen, “İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin onurlu, ilmi ve vicdanı rehber edinmiş öğrencileri ve akademisyenleri olarak bizler, bugün burada yalnızca bir şehir değil, insanlığın onuru olan Gazze için bir araya geldik. Suskunluğun ihanet, sessizliğin suç sayılacağı bu zulüm karşısında sesimizi yükseltmek, adaletin ve insanlığın sesi olmak için toplandık. Siyonist İsrail rejimi, emperyalist ABD’nin ve Batı’nın koşulsuz desteğiyle dünyanın gözleri önünde sistematik bir şekilde çocuk, kadın, yaşlı demeden on binlerce masumu katletmektedir. Gazze yerle bir edilmiş, hastaneler bombalanmış, insani yardımlar hedef alınmış, milyonlarca insan açlık ve susuzluğa mahkûm edilmiştir. Bu tablo, medeniyetin çöküşü, hukukun iflası ve vicdanın ölümüdür” ifadelerini kullandı. Dünyadaki tüm duyarlı bireyleri bu saldırılara karşı ses yükseltmeye davet eden Topluluk Başkanı Türkmen, “Gazze’de yaşananlar savaş değil, çatışma hiç değil; bu, açık bir soykırımdır. Eğer Gazze düşerse, insanlık da düşer. Bu çadır, yalnızca bir mekân değil; bu ümmetin yeniden uyanışıdır! Sözümüz yeminimizdir. Unutmayacağız, unutturmayacağız ve asla susmayacağız. Biz, üniversite öğrencileri ve akademisyenler olarak, bu zulüm karşısında susanlardan değil, direnenlerden olmayı şeref sayıyoruz. Gazze’deki direnişi selamlıyor; onurlu halkın mücadelesine omuz veriyoruz” şeklinde konuştu. -
21.05.2025
Yılın İlk Mezuniyet Coşkusu Turizm Fakültesinde
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) 2024-2025 Eğitim Öğretim yılının ilk mezuniyet heyecanı Turizm Fakültesinde başladı.Turizm Rehberliği, Turizm İşletmeciliği ile Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümünden mezun 91 öğrenci coşkusunu kep atarak törene katılan aileleri ile paylaştı. Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler’in ev sahipliğinde düzenlenen törene, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş ve Prof. Dr. Süleyman Akbulut, İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Sadık Doğruer, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan, Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakkı Dereli, Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tevfik Tansel Tanrıkul, Orman Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Derya Eşen, Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ayhan Akyol, Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi İrfan Arık, akademik ve idari personeller ile çok sayıda öğrenci yakını katıldı. İKÇÜ’nün Turizm ve Kültür Elçileri Törenin açılış konuşmasını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, mezuniyet töreninin sadece okulun bitiş tarihi olmadığını, aynı zamanda harcanan emeklerin karşılığının alındığı ve hayallerin gerçekleştiği çok önemli bir gün olduğunu vurguladı. Mezunlara seslenen Prof. Dr. Akbaş, “Sizler artık bugünden sonra, turizm sektörünün ihtiyaç duyduğu nitelikli bireyler olarak hazırsınız ve sektöre hizmet sunacaksınız. Bunda, sizlerin sektörün ihtiyacına cevap verecek nitelikte birer birey olmanız için çabalayan kıymetli hocalarımızın katkısı çok büyük. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’ne adım attığınız ilk andan itibaren, nitelikli birer turizmci olarak yetişmeniz için gerçekten çok büyük emek harcadılar. Sektörde çalışmaya başlayınca farkınızı daha iyi anlayacaksınız” ifadelerini kullandı. Turizmin, sadece otelcilik ve seyahat planlaması gibi sektörün rutin olarak yaptığı işlerden ibaret olmadığını belirten Prof. Dr. Akbaş, gastronomiden tarihe ve sanata kadar pek çok alanda Türk milletinin ruhunun yansımalarının gelen misafirlere tanıtılması ve kültürün aktarılması gibi bir işleve de sahip olduğunu dile getirdi. Prof. Dr. Akbaş, “Sizler aynı zamanda bizim birer turizm ve kültür elçimizsiniz. Sizlerin, bu alanda çok güzel çalışmalar yapacağınızdan eminim. Yaptığınız hizmetler bizler için birer gurur vesilesi olacak. Yolunuz ve bahtınız açık olsun. Tebrikler” dedi. Yolculuğun En Gurur Verici Anı Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler de, verilen emeklerin karşılığının alındığı böylesine önemli bir günde konuşma yapmaktan mutluluk duyduğunu belirtti. Mezuniyeti “bir yolculuğun en gurur verici anı” olarak tanımlayan Prof. Dr. Güler, “Bugün burada hep birlikte bir emeğin, bir gayretin, bir yolculuğun en gurur verici anına tanıklık etmek için bir aradayız. Bugün yalnızca bir mezuniyet günü değil, aynı zamanda bir hayalin gerçeğe dönüştüğü, alın terinin karşılık bulduğu ve emeğin taçlandığı özel bir gündür” dedi. Mezun ailelerinin bu özel günün gerçekleşmesindeki en önemli yapı taşı olduğunu aktaran Prof. Dr. Güler, “Kıymetli aileler, bugün burada büyük bir gururla çocuklarınızın mezuniyetini izliyorsunuz. Onların başarılarının ardında sizlerin sabrı, sevgisi ve sonsuz desteği var. Onlara hem birer anne baba hem de birer hayat rehberi oldunuz. Çocuklarınızla ne kadar gurur duysanız azdır. Bizler de onlarla gurur duyuyoruz. Bizlere emanet ettiğiniz evlatlarınızı, desteğimizi daima sürdüreceğimiz birer meslek sahibi birey olarak sizlere yeniden teslim ediyoruz” şeklinde konuştu. Mezuniyet başarısının, katkısı olan tüm paydaşlara ait olduğunu fakat en büyük alkışı öğrencilerin hak ettiğini de söyleyen Prof. Dr. Güler, “Sizler geleceğin turizm profesyonelleri, yöneticileri, girişimcileri ve aydın bireyleri olarak bu ülkenin hizmet kalitesini, marka değerini ve kültürel zenginliğini temsil edeceksiniz. Unutmayın ki artık sizler bizim mezunumuzsunuz. Aynı zamanda da bizim çok değerli paydaşlarımızsınız. İlerleyen zamanlarda da sizi kürsülerde tecrübelerinizi paylaşırken de dinleyeceğiz. İKÇÜ ailesinin birer parçası olarak sizlerle iletişimimiz devam edecek” diye konuştu. Çok İyi Bir Üniversiteden, Çok Anlamlı Bir Diploma İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Sadık Doğruer de İKÇÜ Turizm Fakültesi öğrencilerinin mezuniyet heyecanını paylaştı. Mezuniyet törenini bayram olarak niteleyen Dr. Sadık Doğruer, “Bu çok anlamlı bir bayram: Mezuniyet bayramı. Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü, İKÇÜ yönetimi, dekanımız, akademisyenlerimiz ve siz değerli mezun paydaşlarımızla birlik, beraberlik içinde sektörde hep birlikte güzel günlerde buluşmak istiyoruz” dedi. Mezunların, çok iyi bir üniversiteden, çok anlamlı bir diploma aldıklarını kaydeden Dr. Doğruer, “ Hepinize iyi bir iş hayatı, iyi bir aile hayatı ve iyi bir ömür diliyorum. Saygı, sevgi ve hürmetlerimi sunuyorum” ifadelerini kullandı. öğrenciler tarafından gerçekleştirilen şarkı dinletisi ile coşku dolu anların yaşandığı mezuniyet programı, mezun öğrencilere temsili diplomalarının takdimi ve kep atma töreninin ardından toplu fotoğraf çekilmesi ile birlikte sona erdi. -
21.05.2025
İzmir’in 2 Yakasını Bir araya Getiren Festival Başlıyor
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin (İKÇÜ) bu yıl ilkini düzenlediği İKÇÜ Film Festivali’nde geri sayım başladı. Sinema sanatının farklı anlatım biçimlerini 27-30 Mayıs 2025 tarihleri arasındaki özel gösterimlerle İzmirli sinemaseverlerle buluşturacak festival öncesi basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölümü Öğretim Üyeleri olarak Festival Yönetmenliğini üstlenen Prof. Dr. Cenk Demirkıran, Festival Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Halit Kartal, Festival Teknik Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Ümit Aydoğan, Direktör Burak Taylan Yılmaz, Etkinlik Koordinatörü Seda Kanburoğlu, Genel Sekreter Nuretdin Memur, Anadolu Ajansı İzmir Bölge Müdürü Ahmet Caner Baysal hazır bulundu. Sinema sanatının bilgi üretiminde ve kültürel mirastaki rolüne dikkat çekmek amacıyla, “keşif , bilgi” ve “aile” mottosuyla yola çıkılan İKÇÜ Film Festivali ile ilgili soruları yanıtlayan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, gençlerin sinema anlatısı sayesinde aslında hayal kurmalarını, merak etmelerini ve bu sayede bilginin peşinde yeni şeyler keşfetmelerini arzuladıklarını ifade etti. Keşif , Bilgi” ve “Aile” 7’nci sanatın Merceğinde İKÇÜ Film Festivalinin gençlerin dinamizmi sayesinde uzun vadede ayakları yere basan ve uzun yıllar devam edecek bir festivale dönüşeceğine inandıklarını kaydeden Prof. Dr. Bulduklu, “Her yıl farklı bir tema ile yapmayı amaçladığımız ilk festivalin bu yılki mottoları “keşif ve bilgi” ile 'aile'. Ben öncelikle bu mottoların neden seçildiği hususunda kısa bir bilgi vermek istiyorum. Adını taşıdığımız Kâtip Çelebi’nin felsefesinde ve eserlerinde keşif ve bilgi önemli vurgularla öne çıkarılan birbirinden ayrı ama amacı aynı iki kavram. Keşif, bilgiye ulaşmanın yoludur ve her keşif bilineni yani bilgiyi artırır. Keşif merakla başlar ve her keşfedilen bilimsel bilgiye de yol gösterir. Bu sayede bir farkındalık oluşturmak istiyoruz. Şöyle düşünün, özellikle bilim kurgu filmlerine baktığınızda bir hayalin daha sonra karşımıza icat olarak çıktığını görüyorsunuz. İşte bunların hepsinin temelinde merak keşif ve sonucunda bilgiye ulaşmayı görüyorsunuz. Biz bu yolculuğu bir motivasyon unsuru olsun amacıyla ilk çıkış mottomuzun keşif ve bilgi olmasını kararlaştırdık. İkinci olarak aile ki içinde bulunduğumuz yıl Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından aile yılı olarak ilan edildi biliyorsunuz. Aileyi ayakta tutmak üzerine ciddi kampanyaların yapıldığını görüyoruz. Biz de en iyi bildiğimiz işle aileyi ve kaybedilen değerleri anlatmak istiyoruz. Bu da sinema anlatısını yine aile içerisindeki bağların güçlendirilmesi ve buna katkı yapması için gösterimler yapmak yoluyla bu bilince de katkıda bulunmak ve tekrar farkındalık oluşturmak istiyoruz. Modern dünyanın dayattığı teknoloji ve bilişim sektöründeki gelişmelerle birlikte aşırı özgürlükçü ve giderek bencilleşen bireylerin toplum içerisinde toplumun temel dinamiğini teşkil eden aile bağlarının güçlendirilmesine yine bu yola katkı yapmak istiyoruz” dedi. ‘Kamera Gazze’ Özel Gösterimi İnsan haklarının ve insanlık onurunun açık ihlali Gazze'de yapılan soykırıma karşı hiçbir zaman sessiz kalmayan bir üniversite olarak Festival dahilinde İsrail'in Gazze'de uyguladığı soykırımı konu alan yapımların da seyirciyle buluşturulacağını aktaran Prof. Dr. Yasin Bulduklu, “Dünyanın kanayan bir yarasına sinemanın duyarsız kalması düşünülemez. Düşünülemezdi. Hala da düşünülemez. Bu noktada arkadaşlarımızla konuşurken dedik ki bir de Gazze bölümü olsun. ‘Kamera Gazze’ diye bir bölüm oluşturduk. Bu bölümde modern devletlerin, gelişmiş ülkelerin tırnak içinde söylüyorum. gözlerini kapattığı, kulaklarını tıkadığı, görmezden geldiği ve duymadığı sesi yine evrensel dil olan sinema anlatısıyla ortaya çıkarmak, buna ilişkin farkındalık oluşturmak istiyoruz. Gazze'de yürütülen soykırım 592 gündür devam ediyor. İnsanlıkla bağdaşmayan, soykırım ifadesinin bile yetersiz kaldığı bir yok etme saldırısının bu yolla durdurulmasına bir nebze de olsa katkıda bulunmak istiyoruz. Bu amaçla da Gazze konulu yapımlar için özel bir bölüm oluşturduk. Hem uluslararası hem de ulusal anlamda ses getirmiş filmlerden oluşan özel bir ‘Kamera Gazze’ gösterimimiz olacak. Elbette bu ciddi bir emek ve önemli bir ekibin çalışması sonucunda ortaya çıkmış bir proje. Projeye katkı sunan İzmir Atatürk Organize Sanayi Başkanlığına, Avek Otomotiv'e, ÜLKEA'ya, Can Kardeşler Kuruyemiş'e, Renk Sinemaları İstiyepark'a, Urladam'a ve diğer tüm sponsorlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Sinema sanatının güçlü ifadelerini festivalimize taşıyan başta Cenk Hocamız olmak üzere tüm komitemize ve öğrencilerimize teşekkürlerimizi iletiyorum" dedi. İKÇÜ’den İzmir'deki Sanat Peyzajına Bir Farklı Bakış Açısı Festival Yönetmenliğini üstlenen Görsel İletişim Tasarımı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cenk Demirkıran da amaçlarının İzmir'deki sanat peyzajına bir farklı bakış açısı getirmek olduğunu ifade etti. Esin kaynağı olarak Kâtip Çelebi'nin manevi mirasını taşıdıkları bilinciyle keşif ve bilgi temalarının yola çıkış mottoları olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Demirkıran, “Sinema insanoğluna dünyayı yeniden anlamlandırma çabasında büyük katkı sunan bir icat ve hemen arkasından sanat haline geliyor. Filmlerdeki her bir sahne, kendimize dair, hayata dair, topluma ve dünyaya dair bir şeyler keşfetmemizi sağlıyor. Her film yeni bir dünya açıyor. Filmler aracılığıyla aile kavramına da farklı katmanlardan bakma şansı bulacağız. Kurmaca, animasyon ve yapay zekâ filmlerinden oluşan kısa film yarışmamız var. Belgesel film yarışmamız var ve öğrenci filmleri yarışmamız var. Bu kategorilerde en iyi kısa film, en iyi belgesel film, en iyi öğrenci filmi ödülleri verilecek ve bu ödülleri her bir kategoride en iyi film ödülü, heykelciği ve 20.000 Türk lirası ödül verilecek” dedi. Yapay Zekâ İle Üretilmiş Filmler Sinema profesyonellerini, sinema öğrencilerini ve sinema severleri, ‘Kısayı Keşfet’ ‘Usta Dokunuşu’ gibi bölümlerin dışında yapay zekâ ile üretilmiş filmlerin de beklediğini kaydeden Prof. Dr. Demirkıran, “Keşif Zamanı bölümünde belgesel film seçkilerimiz var. Usta Dokunuşu bölümümüzde profesyonel belgeselcilerden seçkilerimiz var. Hatta bu arada duayen bir belgeselci de festivalimize konuk olacak ve öğrencilerimizle birlikte olacak, sinemaseverlerle birlikte olacak. Sayın Yönetmen Ertuğrul Karslıoğlu. Belgesel film seçkilerimiz için de yine kültürel miras ve insan hikayeleri önemli bir yer tutuyor. Ayrıca uzun ulusal metraj filmlerimiz de var festivalimizde. Bunlar da bir seçkide özel bir bölümde yer alacak. Bunların içinde hem kurmaca filmler var hem belgesel filmler var hem ana akım filmler var hem sanat filmleri var ya da bağımsız filmler var. Festival boyunca, 5 salonumuzda toplam 81 film göstereceğiz ve bir de açık hava gösterimimiz var. Sinemaseverlerle filmlerimizi buluşturacağız. Gösterim mekanlarımız İKÇÜ Çiğli Ana Yerleşkesi, Renk sineması İstinye Park ve Urla'dan Aslında böylelikle Çiğli'den Balçova’ya ve Urla'ya kadar İzmir Körfezi'nin Her iki yakasını sinemayla buluşturmuş oluyoruz. Yani bu yakadan karşı yakaya ulaşmış oluyoruz. Aslında karşı yaka bu tarafta ama ben biraz tabii şey İstanbul mantığıyla hep karşı diyorum. İzmir'in iki yakasını buluşturuyoruz. Aslında evet kısacası bu İzmir'in iki yakasını buluşturuyoruz. Çiğli Yerleşkesi dışında İstinyePark Renk Sineması’nda ve Urla Dam’da da gösterimler olacak. Festival şölenimizi bu yakadan karşı yakaya ulaştırmış oluyoruz. Aslında kısacası İzmir'in iki yakasını buluşturuyoruz Dolu dolu sinema dolu günler geçireceğiz, akşamları da İKÇÜ’Fest Bahar Şenliği konserleriyle müzikle buluşacağız. Hepinize şimdiden iyi seyirler diliyorum” diye konuştu. Amacımız Geleneksel Olması Dr. Öğr. Üyesi Halit Kartal ise İKÇÜ Film Fest’in öğrencilerle birlikte kurulan büyük bir hayalin ilk meyvesi olduğuna değindi. Medya ve iletişim bölümündeki herkesin gönüllü olarak organizasyonda emeğinin olduğunu ifade eden Kartal, “İzmir’de doğrudan öğrenci odaklı, kalıcı hale gelmiş bir film festivali yoktu. Bizim en büyük idealimiz bu festivali geleneksel hale getirmek. Bu yıl birincisini yapıyoruz ama ikinci yıl için çalışmalara bile başladık. Üstelik sadece üniversite öğrencilerini değil, sinemaya gönül veren tüm gençleri hedefliyoruz. Lise öğrencileri de dahil” ifadelerini kullandı. -
20.05.2025
Goethe Enstitüsü'nden Eğitime Destek
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi (SBBF) bünyesinde Goethe Enstitüsü'nün katkılarıyla kurulan Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarı düzenlenen resmi törenle açıldı. En yeni teknolojilerle desteklenen 80 bilgisayarın yer aldığı Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarının, başta bölüm öğrencileri olmak üzere, tüm bölümlerden öğrencilerin akademik gelişimine önemli katkılar sunması bekleniyor. Düzenlenen açılış törenine Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, İKÇÜ SBBF Dekanı Prof.Dr. Şaban Doğan, Goethe Enstitüsü İzmir Şube Müdürü Dr. Anne Schönhagen, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Prof. Dr. Mehmet Ali Akkaya, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Açılışta konuşan Rektör Prof. Dr. Köse, dijital bilgi çağında, dijital dönüşüm, dijital eğitim gibi kavramların titizlikle takip edilmesi gerektiğini aktararak üniversitelerin mevcut bilgi teknolojilerini kullanma ve yeni teknolojiler geliştirme yarışına girdiğini söyledi. Geleceğimizin En Güçlü Aktörleri Gençlerimiz İKÇÜ olarak uluslararası paydaşlarla kurulan ortak çalışma alanlarını genişletecek iş birliklerin önünü açtıklarını kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, “Ülkemizin son yirmi yılda savunma sanayinden, sağlığa, telekomünikasyondan, ulaşıma, tarımdan, enerjiye dünya çapında ses getiren büyük altyapı projelerinde ve pek çok alanda gerçekleştirdiği atılımlar; ülkemizi sadece bölgesinde değil, küresel birçok alanda da önemli bir aktör haline getirmiştir. Bu noktada bizlere düşen görev yenilikleri bizzat milli ve yerli bakış açısıyla üretecek geleceğimizin en güçlü aktörleri olacak öğrencilerimizin bu dönüşümden faydalanmalarını sağlamaktır. Şu anda açmakta olduğumuz laboratuvar üniversitemizin teknik kapasitesini arttırması açısından çok kıymetli. Özellikle dijitalleşme çağında evrensel bilgi üreten üniversitelerin dijitalleşmenin verdiği imkanlarla bu gücünü daha da yukarılara çıkarması noktasında önemli bir katkı sağlayacağını ümit ediyorum. Üniversiteler belki de en fazla bilgiye, araştırmaya yönlendiren altyapılar laboratuvarları, teknik alanları, donanımları, kütüphaneleri, tekno parklarıdır. Goethe Enstitüsü’nün bu desteği bizim açımızdan çok değerli. Katkılarından dolayı Goethe Enstitüsüne çok teşekkür ediyorum. Üniversitemize, öğrencilerimize ve bilim dünyasına hayırlı olmasını diliyorum” dedi. Öğrencilerimiz Yeni Teknolojilerle Çok Daha Donanımlı İKÇÜ SBBF Dekanı Prof.Dr. Şaban Doğan, fakülteleri ile Goethe Enstitüsü İzmir Şubesi arasında kuruluştan bu yana kurulan güçlü bağa dikkat çekerken; eğitim ve kültürel iş birlikleri adına birçok ortak adım atıldığını söyledi. Dekan Prof. Dr. Doğan, “Staj, meslek içi eğitim ve farklı bilgi bilim etkinlikleri ile sürekli geliştirilen bu iş birliğinin son halkası, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi bünyesinde kurulan Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarıdır. En yeni teknolojilerle donatılmış 80 bilgisayarın yer aldığı Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarı, başta Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü olmak üzere, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi öğrencilerinin akademik gelişimine önemli katkılar sağlayacaktır. Bu yeni teknolojilerle öğrencilerimiz çok daha iyi, çok daha donanımlı ve hayata hazır hale gelecek. Enstitü ile olan ilişkilerimizi geliştirerek, ilerletmek ve çok daha üst seviyelere taşıma arzusuyla kendilerine tekrar teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı. Kütüphanecilik Alanında Ortaklık Kütüphanecilik alanında bir lisans programı sunan İzmir'deki tek üniversite olan İKÇÜ ile kurdukları bu bağı oldukça önemli gördüklerini vurgulayan Goethe Enstitüsü İzmir Şube Müdürü Dr. Anne Schönhagen, gençlerin eğitimi ve sürdürülebilir bilgi altyapılarının inşa edilmesi ve dijital dönüşüme katkıda bulunmak için gayret gösterdiklerini ifade etti. Müdür Dr. Schönhagen, “Data Lab'ın kurulması yalnızca teknik bir ilerleme değil Türkiye'de ve ötesinde kütüphane sistemlerinin modernleşmesi için güçlü bir mesajdır. Geleceğin uzmanları gençlerimizin dijital becerilerini geliştirmeleri için böyle mekanların vazgeçilmez olduğuna inanıyoruz. Bu ortaklık, uygulamalı, uluslararası ve geleceğe dönük bir yaklaşımın eseridir. Dijital eğitimi desteklemede, kapasite geliştirmede ve uluslararası ağlar kurmada Goethe Enstitüsü, dünya genelinde sayısı 90’a yaklaşan kütüphaneleri aracılığı ile sunduğu kütüphane hizmetleri ve kitap diplomasisi ile kendisini bir ortak olarak görmektedir. Bugün burada bulunmamız bu anlayışın bir yansımasıdır. Laboratuvarımızı aktif şekilde yarından itibaren kullanmaya başlayacağız. Almanya'dan davet ettiğimiz bir yapay zekâ uzmanımız yarın öğrencilerimize gün bu eğitim verecek. Bu projenin hayata geçilmesinde emeği geçen herkese, özellikle İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinden meslektaşlarımıza ve yarın öğrencilerle atölye çalışmasına başlayacak olan konuşmacımız Dr. Frank Seeliger ‘e en içten teşekkürlerimi sunuyorum” dedi. İş Birliğinin Şu Ana Kadarki En Değerli Çıktısı Laboratuvarın aynı anda 80 kullanıcıya hizmet verebilecek kapasiteye sahip olduğu bilgisini veren Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Akkaya, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi ile Goethe Enstitüsü İzmir Şubesi arasındaki iş birliğinin şu ana kadarki en değerli çıktısını faaliyete açmaktan duydukları memnuniyeti paylaştı. Prof. Dr. Mehmet Ali Akkaya, “Bilgi evreni her geçen gün sürekli elektronik ortamda evriliyor ve biz de ona ayak uydurmak için bilgisayar laboratuvarı da dahil bir takım teknolojik kimlikleri kullanmaya çok yakından ihtiyaç duyuyoruz. Bu laboratuvar yerine getirmeye çalıştığımız sorumluluklarımızı daha rahat çözmemizi sağlayacak. Uluslararası böylesine önemli bir enstitünün bu ihtiyacı karşılamasına destek olması bizim için çok çok kıymetli. Burada bize eşsiz katkı veren Goethe Enstitüsü nezdinde, Dr. Schönhagen Hanımefendi'ye gerçekten şükranlarımı sunuyorum. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarı, iki kurum arasında gelecekte yürütülecek ortak projelerin en büyük ilhamı olacaktır” şeklinde konuştu. Açılış konuşmalarının ardından günün anısına hazırlanan plaketlerin takdim edilmesi ile laboratuvarın açılışı yapıldı. -
16.05.2025
İlk Ziyaret İKÇÜ'ye
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Yılın Vakfı Ödülü verilen Mehir Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Özdemir, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse'yi ziyaret etti. Türkiye içinde ve dışında aile temelli çalışmalar yürüten ve bu çalışmaları ile Vakıflar Haftası'nın 101. yılında “Yılın Vakfı” seçilen Mehir Vakfı Kurucusu ve Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Özdemir, ödül aldıktan sonraki ilk ziyaretini İKÇÜ'ye yaptı. Toplumun temel yapı taşı olan ailenin güçlendirilmesi amacıyla Türkiye’nin dört bir yanında ve dünyanın farklı coğrafyalarında yuva kurmak isteyen gençlere çeyiz, ev eşyası ve nikah organizasyonu desteği sağlayan Vakfın Mütevelli Heyeti Başkanvekilliğini de yürüten Rektör Prof. Dr. Saffet Köse ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Ödülün Aile Yılında Verilmesi Oldukça Anlamlı Aile yılında doğrudan aileye yönelik bir vakfa ödül verilmesinin çok anlamlı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Saffet Köse "Mehir Vakfımız 30 yıldır aile kurumunun tesisi ve devamı için önemli işler yaptı. Bu işlerin başlangıcından itibaren bizler de katkıda bulunma çabası gösterdik. Ancak vakfın bugünlere gelesinde önce bağışçılarımızın sonra da Mustafa Başkanın çok büyük katkıları var. Vakıf geleneği bizim kültürel genetiğimizde var ve tarihten bu yana her zaman ihtiyacı olanların yardımına koşma arzumuzu atalarımızın izinde çaba gösterme motivasyonumuzu bu kodlara bağlıyorum. Geçmişte öyle vakıflar kurmuşuz ki sadece insana değil yaratılan her şeye hizmet etme çabası bizde gelenekselleşmiş durumda. Çevreyi koruyan vakıflar daha güzel bir dünyayı geleceğe miras bırakma arzusunu yansıtmaktayken toplumun temeli aileye yönelik çabaların da geçmişimizde önemli yer tuttuğunu görüyoruz. Ancak modern çağ ile birlikte evlilik ile gençler arasında bir mesafe artışı olduğuna şahit oluyoruz. Bu durumu 30 yıl önce görerek temeli atılan bir sivil toplum kuruluşu olarak Mehir Vakfının gelinen noktada ödüle layık görülmesi ve bunun Aile Yılında verilmesi oldukça anlamlı ve değerli. Ben başta Mustafa Özdemir Başkan olmak üzere tüm bağışçılara ve emeği geçenlere teşekkür ediyor, hayırda yarışmaya devam etmelerini diliyorum" dedi. Ödül Sonrası İlk Ziyareti İKÇÜ'ye Yapıyoruz Huzurlu bir gelecek için var güçleriyle çalıştıklarını ifade eden Meir Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Özdemir, bu süreçte sürekli yanlarında olan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse'ye katkıları ve emekleri için teşekkür etti. Mehir Vakfının ana hizmet odağının maddi imkânsızlıklar nedeniyle evlenemeyen gençlerin yuva kurmasına yardımcı olmak olduğunu ancak bununla sınırlı kalmadıklarını vurgulayan Başkan Özdemir "Aile kurmayı teşvik eden ve bu anlamda toplumumuza katkıda bulunmayı amaçlayan bir sivil toplum kuruluşuyuz. Ancak çalışmalarımız sadece aile ile sınırlı değil. Bize toplum nerede ihtiyaç duyuyorsa orada olmaya çalışıyoruz. Türkiye'nin önemli kamu ve sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği içinde fayda üretmeye gayret ediyoruz. Kızılay ve Türkiye Diyanet Vakfı ile çok yakın çalışıyoruz. İlmi boyutta önemli eserleri akademi dünyasına kazandırıyoruz. Aile yılında Sayın Cumhurbaşkanımızın tevcih ettikleri bu ödül ile daha da yüksek bir motivasyonla çalışmaya devam edeceğiz. Bu ödül sadece bizim değil, tüm bağışçılarımızın ve aile konusunda hassasiyet gösteren herkesin. Ben de tüm bağışçılarımıza ve ödüle layık görenlere kalbi şükranlarımı sunuyorum" dedi. -
15.05.2025
Denizcilik Tarihi Bilimsel Şöleni
Bu yıl 13’üncüsü düzenlenen Uluslararası Türk Deniz Ticareti Tarihi Sempozyumu İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ev sahipliğinde düzenlenen açılış töreni ile başladı. Dünyanın farklı ülkelerinden bilim insanlarını, bu yıl “İzmir ve Ege Denizi Limanları” teması ile bir araya getiren, Türk Tarih Kurumu (TTK) ve İMEAK Deniz Ticaret Odası iş birliğiyle düzenlenen sempozyumun resmi açılışına, YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof.Dr. Mahmut Ak, İKÇÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Emekli Oramiral ve Piri Reis Üniversitesi Mütevelli Üyesi Metin Ataç, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi (SBBF) Dekanı Prof.Dr. Şaban Doğan, Türk Tarih Kurumu (TTK) Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Yunus Pustu, İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) İzmir Şube Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, sempozyum düzenleme kurulundan Piri Reis Üniversitesi Denizcilik Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İdris Bostan, İKÇÜ SBBF Osmanlı Müesseseleri ve Medeniyeti Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mikail Acıpınar, UNESCO İzmir Tarihi Liman Kenti Alan Başkanı Abdülaziz Ediz, İKÇÜ SBBF Türk-İslam Arkeolojisi Bölümü Öğretim Üyesi ve Smyrna Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Akın Ersoy ile tarih, iktisat, siyaset, arkeoloji, hukuk ve sosyoloji alanlarında yapacakları sunumlarıyla sempozyuma konuk olan çok sayıda bilim insanı katıldı. Üç Tarafımızın Denizlerle Çevrili Olmasının Jeopolitik Rolü Denizcilik gibi kültürlerin, bilimin, medeniyetlerin yayılışına yön veren bir alanı uluslararası olarak ele alan bir sempozyuma İKÇÜ olarak ev sahipliği yapmaktan duydukları memnuniyeti paylaşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Rektör Prof. Dr. Köse’nin şehir dışı programı nedeniyle katılamadığı bu buluşmaya selam ve saygılarını ilettiğini aktardı. “İzmir ve Ege Denizi Limanları” buluşmasının, 2022 yılında yapılan ve üç cilt halinde kitap olarak da yayımlanan ‘Çakabey'den Günümüze İzmir’ Sempozyumunun, İzmir çalışmaları açısından devam niteliği taşıdığını söyleyen Prof. Dr. Akbaş, “Öncelikle Türk Deniz Ticareti çok önemli bir konu. Dünyada yaşanan gelişmelerle bu konunun ne kadar önemli olduğunu hepimizi çok yakından takip ediyoruz. COVID-19 pandemisinden sonra deniz ticaretinin insan varlığının sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi açısından ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anlamış olduk. Orta Asya'nın bozkırlarından tepelerinden Anadolu'ya gelmemizle beraber üç tarafımızın denizlerle çevrili olması, hem savunma noktasında hem de ticaret açısından denizin ülkemiz için ne kadar değerli olduğunu ortaya koyuyor. Burada İzmir ve Ege konusu ayrıca bir önem arz ediyor. Adalar meselesinden sonra belki hem savunma hem de ticaret açısından özellikle önümüzdeki zamanlarda daha sıkça duyacağımız önemli konular. Bu sempozyumumuzun, bilinmeyenlerinin ortaya çıkarılmasında, alana pratik olarak aktarılması noktasında siyasetçilerimiz, iktisatçılarımız, tarihçilerimiz, hukukçularımız açısından da çok değerli veriler sunacağından şüphem yok. Bildirileri ile bu sempozyumu zenginleştiren katılımcılarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Düzenlenme kurulunda emeği geçen tarih bölümü hocalarımız başta olmak üzere Türk Tarih Kurumu, Deniz Ticaret Odamız ve diğer paydaşlarımıza şükranlarımı sunmak istiyorum. Başarılı bir sempozyum olmasını temenni ediyorum” ifadelerini kullandı. Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Emekli Oramiral ve Piri Reis Üniversitesi Mütevelli Üyesi Metin Ataç da uluslararası kongre ve sempozyum düzenlemenin oldukça büyük bir sorumluluk üstlenmek anlamına geldiğini kaydederek İKÇÜ’nün 13’sünü üstlendiği sempozyumda oldukça başarılı bir organizasyon yürüttüğünü aktardı. Emekli Oramiral Ataç, “İzmir'e ayak bastığımız ilk andan itibaren güler yüzle karşılayan tüm hocalarımıza teşekkürlerimi iletiyorum. Son derece başarılı bir organizasyon. Bu organizasyonun bir sonrasına biz Piri Reis Üniversitesi olarak talibiz. Bünyemizde Türk Denizcilik Tarihi Araştırma Merkezi kurduk. Denizcilik alanının her yönünde faaliyet göstermeye çalışıyoruz. Stratejik alanda yapılan bu önemli sempozyumu müesseseleştirmek ve gelecek kuşaklara taşımak istiyoruz. Aranızda bulunmuş olmaktan Sizleri tanımış olmaktan gurur duyuyorum. Hepinize sevgi ve saygılar sunuyorum” diye konuştu. İzmir'in Ticari Kimliği Akdeniz Dünyasının Şekillenmesinde Kilit Önem Sahip 2009 yılından bu yana düzenli olarak gerçekleştirilen bu sempozyum serisinin Türk denizcilik tarihinin akademik dünyada daha görünür hale gelmesini sağlayan bir platform oluşturduğuna dikkat çeken TTK Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Yunus Pustu, denizcilik tarihi üzerine çalışan araştırmacılar için kalıcı ve verimli bir alan sunması nedeniyle bu yıl ki ev sahipliği için İKÇÜ’ye teşekkür etti. Doç. Dr. Pustu, “Türklerin denizle kurduğu ilişki Orta Asya'dan sonra Hazar'a, Karadeniz'e, Ege'ye, Akdeniz'e ve hatta Hint ve Atlas Okyanusuna uzanan çok katmanlı bir serüvendir. Öte yandan İzmir'in ticari kimliği yalnız Anadolu'nun değil aynı zamanda Akdeniz dünyasının şekillenmesinde kilit bir rol oynamıştır. Bilindiği üzere İzmir deniz ticareti bakımından tarih boyunca Doğu Akdeniz'in en stratejik liman kentlerinden biri olmuştur. Bir medeniyetin yönünü tayin eden unsurlardan biri de onun denize ve denizcilik kültürüne bakışıdır. Bu bakımdan Denizcilik Tarihimizin tarih yazımında tam anlamıyla hak ettiği yeri bulamamış bir alan olarak dikkat çektiğini söyleyebiliriz. Bu serüvenin belgelenmesi, tartışılması ve arşivlenmesi TTK olarak asli vazifelerimizden bir tanesidir. Bu anlamda Türk denizcilik tarihine dair her katkıyı yalnızca bir akademik üretim değil, aynı zamanda milli hafızamıza eklenen bir iz olarak görmekteyiz. Bugün burada sunulacak bildiriler ve yapılacak tartışmalar da gelecekte bu alanda girişilecek yeni çalışmalara ilham kaynağı olacak araştırmacıların yolunu aydınlatacaktır” şeklinde konuştu. Türkiye Ulaşımın Her Modunda Lojistik Bir Üst Olmaya Adaydır İMEAK DTO İzmir Şube Başkanı Yusuf Öztürk, denizlere hâkim olan devletlerin milli güçlerinin en önemli unsurlarından birine sahip olduğunu kaydettiği konuşmasında, günümüzde dünya yük taşımacılığının yüzde 86'sının deniz yoluyla yapılması sebebiyle de küresel ekonomide kilit rolü üstlendiğini aktardı. Deniz gücünün askeri unsuru deniz kuvvetleri, sivil unsuru da ticaret gemileri, limanlar, tersaneler, balıkçılar gibi denizcilikle uğraşan tüm unsurlar olduğunu söyleyen Öztürk, “Dünya ticaretinde Pandemi döneminde küresel tedarik zincirinde yaşanan aksaklıklar yine hemen yanı başımızdaki Rusya-Ukrayna Savaşı'nın ardından, Ortadoğu'da İsrail-Filistin çatışması ile doruğa çıkan jeopolitik istikrarsızlıklar dünya genelinde ülkeler için deniz taşımacılığının ve liman altyapılarının ne kadar önem arz ettiğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Üç kıtayı birbirine bağlayan önemli jeostratejik ve jeopolitik konumuyla ülkemiz aslında sadece deniz taşımacılığı sektörü açısından değil ulaşımın her modunda lojistik bir üst olmaya adaydır. Ülkemizin lojistik ağları kara ve deniz ve hava yollarının entegrasyonu ile büyük bir sinerji yaratmaktadır. Bu entegrasyon uluslararası ticaretin hızla ve etkin bir şekilde gerçekleşmesini sağlamaktadır. İzmir özelinde konuşmak gerekirse çevresinde yer alan ve dünya mirası olarak isimlendirilen Efes, Bergama, Teos, Milet, Aspendos gibi birçok antik şehir çok parlak dönemler geçirmelerine rağmen içlerinde sadece İzmir kalmıştır. Önümüzdeki yıllarda Ege Bölgesi'nde artan yük hacmini karşılayabilecek TCDD İzmir Limanı'nın yarım kalan yatırımlarının tamamlanması büyük önem arz etmektedir. Gemi inşa sanayinden deniz taşımacılığına ve liman işletmeciliğine her alanda Türkiye'nin deniz ülkeleri arasında hak ettiği yeri yere ulaşması için üzerimize düşen görevleri azimle yerine getirmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı Ortak Amacımız Ülkemize Hizmet Etmek İKÇÜ SBBF Dekanı Prof.Dr. Şaban Doğan, genç bir üniversitenin genç bir fakültesi olarak ulusal ve uluslararası iş birliklerine, yurt içi ve yurt dışı bilimsel çalışmalara gösterdikleri hassasiyete dikkati çektiği konuşmasında, tarih bölümünün bu bağlamda ön ayak olduğu buluşma ve etkinliklerle alanına değerli katkılar sunma hedefinde olduğunu ifade etti. Dekan Prof. Dr. Doğan, “Bildiğiniz üzere üniversitelerin eğitim-öğretim, araştırma-geliştirme ve toplumsa hizmet olmak üzere üç temel misyonu var. Bilim dünyası olarak amacımız aslında ülkemize hizmet etmek. 11 bölümümüzün tamamı bu tarz etkinliklerle, güncel çalışmalarla, iştiraklerle, ortaklıklarla temayüz etmiş durumda. Bu sempozyumda bu etkinliklerden bir tanesi ve elimizden geldiğince bu tarz etkinliklere aktif olarak destek olmaya çalışıyoruz. Sağ olsun Mikail Hoca gerçekten muazzam bir gayret gösterdi. Ne mutlu bizlere ki siz değerli katılımcılarımız birbirinden güçlü 41 bildiriyle bize destek oldunuz. Her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum” dedi. İKÇÜ’de Ağırlamak Büyük Onur İngiltere'den, Cezayir'den, Arnavutluk'tan araştırmacıların yer aldığı sempozyuma 41 bildirinin sunulduğu bilgisini veren düzenleme kurulundan Prof. Dr. Mikail Acıpınar da “İlki 7 Mayıs 2009 tarihinde İzmir’de gerçekleştirilen ve bu tarihten itibaren geleneksel hale gelen Türk Deniz Ticareti Sempozyumu’nun on üçüncüsünü üniversitemiz ev sahipliğinde yine İzmir’de düzenlemekten ve sizleri aramızda görmekten duyduğum mutluluğu paylaşmak isterim. İki gün boyunca iki farklı salonda paralel oturumlar halinde devam edecek sempozyumda Türkçe ve İngilizce sunulacak olan toplam 41 bildiri yer almaktadır. Sempozyumuz 16 Mayıs 2025 Cuma günü öğleden sonra yapılacak olan kapanış ve değerlendirme oturumu ile son bulacaktır. 17 Mayıs Cumartesi günü ise Sığacık gezisi düzenlenecektir. İlk olarak, sempozyumun düzenlenmesinde büyük katkıları bulunan Türk Tarih Kurumu ve saygıdeğer başkanına, İMEAK Deniz Ticaret Odası ve değerli başkanına şükranlarımı arz ederim. Yine sempozyum çalışmalarının başladığı ilk günden itibaren desteklerini esirgemeyen sayın Rektörümüz Prof. Dr. Saffet Köse ve çok kıymetli Rektör Yardımcımız Sayın Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Sosyal ve Beşerî Bilimler Fakültesi Dekanı Sayın Prof. Dr. Şaban Doğan hocalarıma, emeği geçen tüm meslektaşlarıma ve bilhassa Prof. Dr. Akın Ersoy hocama müteşekkirim. Organizasyonun hazırlık aşamasından lojistiğe emek veren tüm personelimize hassaten teşekkür etmek isterim” ifadesini kullandı. YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof.Dr. Ak İlk Oturumda Sempozyumda selamlama konuşmalarının ardından YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof.Dr. Mahmut Ak’ın moderatörlüğünde yapılan ‘İzmir ve Ege Adalarında Konsolosluklar’ başlığındaki ilk oturuma geçildi. Oturuma, 18. yüzyılda İzmir Konsolosluğunun "Tüccar Tercümanları" sunumuyla Prof. Dr. Mehmet Demiryürek, ‘Venedik Konsolosluk Kayıtlarının Osmanlı Deniz Ticareti Tarihi Araştırmalarındaki Önemi: İzmir Konsolosluğu Örneği’ sunumuyla Doç. Dr. Özgür Oral, ‘XVIII. yüzyılda İzmir'de Görev Yapan Bir Ceneviz Konsolosunun Şehir Hakkındaki Gözlemleri ve Tespitleri’ sunumuyla Doç. Dr. Selim Parlaz, ‘Napoli Krallığı'nın İzmir ve Ege Adalarındaki Konsolosluk Ağı’ sunumuyla Uzm. Dr. Muhammed Özler katkı sundu. Sempozyum, konuk protokole hediye takdim edilmesi ve sergi açılışıyla devam etti. -
15.05.2025
Kıtaları Buluşturan Proje Güney Kore’de
Uluslararasılaşma vizyonu doğrultusunda başarılı adımlar atmaya devam eden İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin (İKÇÜ) yürütücüsü olduğu ‘E-Gastronomi’ projesinin Güney Kore etabı başladı. Turizm Fakültesi Erasmus Koordinatörü Prof. Dr. Volkan Altıntaş ile Erasmus Kurum Koordinatörlüğünden Öğr. Gör. Koray Çelik tarafından hazırlanan, Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülke ve Güney Kore, Filipinler, Tayland gibi Uzakdoğu ülkelerini kapsayan dijitalleşme ile gastronomiyi birleştiren ‘E-Gastronomi’ projesi Güney Kore’deki Jeonju Üniversitesi Turizm Fakültesinde tanıtıldı. Müsteşardan Tam Destek Dijitalleşme ve turizm eğitimi üzerine iyi uygulama örneklerinin izlenmesi ve E-Gastronomi Konsorsiyumu hakkında görüşmelerin yapıldığı ziyarette, Jeonju Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Shim Young-kuk, üniversitenin Uluslararası İlişkiler Direktörü Prof. Dr. Dong Geun Lee ile görüş alışverişinde bulunuldu. Prof. Dr. Altıntaş ile Öğr. Gör. Çelik ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Seul Büyükelçiliği Müsteşarı Özkan Durmaz’ı ziyaret ederek; Asya Pasifik ülkeleri iş birlikleri ve projede gelinen aşama hakkında bilgi verdi. Müsteşar Durmaz da İKÇÜ’nün uluslararası boyutta kurduğu akademik bağdan duyduğu memnuniyeti paylaşarak ilerleyen zamanlarda yürütülecek çalışmaları desteklemek için gerekli adımların atılacağını belirtti. İki Ülke Arasında Turizm Hareketliliğine Katkı Ziyaretlerle ilgili konuşan Prof. Dr. Volkan Altıntaş, Korece ve Türkçe’nin karşılıklı turizm eğitimi programlarında yer alması, öğrenci ve akademisyen değişimi konularında Güney Kore’nin en önemli turizm temelli üniversitesi olan Jeonju Üniversitesi ile yaptıkları görüşmelerin oldukça olumlu geçtiğini aktardı. Prof. Dr. Altıntaş, “E-Gastronomi Konsorsiyumunun ikinci etabı olan Güney Kore’de çok verimli bir süreç geçirdik. Proje kapsamında başlattığımız ikili iş birliklerini geliştirmek üzere Erasmus+ HORIZON, KA171 programları hakkında görüşmeler yaptık. Ayrıca Güney Kore- Türkiye arasında turizm ile ilgili iş birlikleri ve karşılıklı turizm hareketliğinde ortak projeler geliştirilmesi konusunda mutabakata vardık. Gastronomi alanında önde gelen Unesco gastronomi ülkeleri arasında bulunan Güney Kore, Tayland ve Filipinler gibi ülkelerin dijital anlamda yenilikçi uygulamalarının staj faaliyetlerinde yer alan gençlerimize katkı sağlayacağı düşüncesindeyiz. Projemiz ile eğitim uygulamalarının zenginleşmesinin yanında Türk turizminin, kültürünün ve mutfak sanatlarının tanıtılmasına da katkı sağlama hedefindeyiz” dedi. Avrupa Sınırlarını Aşan Proje Gastronominin kültürleri yakınlaştırıcı yönüne işaret eden Prof. Dr. Volkan Altıntaş, geleneksel gastronomi anlayışının dijital teknolojilerle birleştiği, e-gastronomi projesinin 2028 yılına kadar konsorsiyumda yer alan ülkelerde devam edeceğini belirtti. Prof. Dr. Altıntaş, “Konsorsiyum projeleri yürüten kurumların tamamına yakını sadece Avrupa ülkeleri ile iş birliği yapmaktadır. Proje kapsamına Avrupa ülkelerine ek olarak Asya- Pasifik ülkeleri de dahil edilerek İKÇÜ’nün uluslararasılaşmasına katkı sağlayacak önemli bir adım atıldı. İlk etapta Filipinler ziyaret edildi, ikinci aşamada da Güney Kore’nin teknoloji alanında yenilikçi uygulamalarının ülkemiz turizm uygulamalarına entegrasyonu hakkında gözlem yapabilme fırsatımız oldu. İlerleyen zamanlarda; Japonya, Özbekistan, Kanada, Amerika, Rusya’daki iyi uygulama örnekleri de incelenecektir. İKÇÜ’nün Koordinatörü olduğu, Mardin Artuklu Üniversitesi, Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi, İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün paydaş olduğu projemiz süresince toplam 200 öğrenci ve 100 personele küresel ölçekte önem arz eden dijitalleşme temelli gastronomi alanında tecrübe kazandırılması hedeflenmektedir” diye konuştu. İnovasyonun Gastronomiye Yansıması Gastronomide dijitalleşmenin küresel etkilerine dikkat çeken Öğr. Gör Koray Çelik ise moleküler gastronomi, 3D yemek yazıcıları, veri analitiği ve sanal gerçeklik, hologram, interaktif dijital menüler, Blockchain teknolojisi gibi yenilikçi teknolojilerin sektör ile entegrasyonunun önemine vurgu yaptı. Çelik, “Gastronomik inovasyonları takip etmeyi, yenilikçi uygulamaları gastronomi ile birleştirmeyi esas alan projemiz kapsamında her yıl 20 öğrenci, yenilikçi tecrübeler kazanması için çeşitli Avrupa ülkelerine staj yapmak üzere gönderilmektedir. Aynı zamanda 10 personel de bu hareketliliğe katılmaktadır. İş birliğine geçilen ülkeler ile sağlanan bu öğrenci ve personel hareketliliği etkileşimi Türk turizminin, kültürünün ve mutfak sanatlarının uluslararası boyutta tanıtılmasına önemli katkı sağlamaktadır” şeklinde konuştu. -
15.05.2025
İKÇÜ’de Eczacılık Günü Coşkusu
Eczacılık eğitiminin 186’ncı yıl dönümü ‘14 Mayıs Eczacılık Günü’ İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Eczacılık Fakültesince düzenlenen bir programla kutlandı. Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zeynep Şenyiğit’in ev sahipliğinde Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi ve İzmir Eczacı Odası birlikteliğinde hazırlanan programı, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Ege Üniversitesi (EÜ) Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hande Gürer Orhan, İzmir Eczacı Odası Başkanı Ecz. Tuncay Sayılkan, İstanbul Eczacılar Kooperatifi İzmir Bölge Satış Müdürü Rabia Çam, meslek temsilcileri, akademisyenler ve öğrenciler takip etti. Paydaş Güç Birlikleri İle Büyüme Yolculuğuna Devam Eczacılık Fakültesinin kısa sürede yakaladığı ivme ile İKÇÜ’nün en dinamik fakültelerinden biri olduğunu kaydeden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, bilimsel proje başvurularında ve öğrenciler yer aldığı ulusal yarışmalarda kazanılan başarıların bunun en net göstergesi olduğunu aktardı. Eczacıların sağlık sektöründe üstlendiği hayati sorumluluklara işaret eden Prof. Dr. Bulduklu, “Tek kişilik ordu' gibi bir meslekten bahsediyoruz. Hem üretiyorsunuz hem tanıtıyorsunuz hem satıyorsunuz. Bir de halk sağlığını geliştirme gibi önemli bir çalışma alanınız var. Burada 7/24 çalışma prensibini de düşünürseniz toplum sağlığı açısından her daim sahada görünen, ulaşılabilen, sermayesi sadece kendi emeği olan, hastaları arasında güçlü bağ kuran ve sevgiyle yapılan kadim bir meslek. Bu meslek mensuplarını bünyesinden çıkaran bir üniversite olarak gururluyuz. Fakültemiz, başta odalarımız, kooperatiflerimiz, sektör paydaşlarımız ve kardeş fakülte olan Ege Üniversitesi ile kurduğu paydaş güç birlikleri ile büyüme yolculuğuna devam edecektir” dedi. Kendi İlacını Üreten, Genç Nesil Eczacılar İlaçta dışa bağımlılığın yerini kendi ilacını kendi üreten stratejilerin aldığını vurgulayan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, bu noktada eczacı bilim insanlarının yerli ilaç üretiminde oldukça önemli çalışmalar yaptığını kaydetti. Prof. Dr. Bulduklu, “Bugün hızla yaşlanan ve hızla kalabalıklaşan bir nüfusun olduğu yerde, doğal olarak kaynakların çok büyük bir kısmını sağlığa harcıyorsunuz. İlaçta eğer Euro’yla, Dolarla, kurla uğraşmak istemiyorsanız bu ilaçları üretmek zorundasınız. Burada en önemli hususun artık eczacılık fakültelerinin sahada dükkan başında bekleyen eczacılar çıkarmasından sıyrılıp bilimsel eczacıların 186’ncı yılında artık kendi ilacını üreten, yurt dışına taşıyan genç nesil eczacıları sahaya kazandırması gerekliliği söz konusu. İlaç stratejik bir üründür. COVID-19 pandemisi bunu ortaya koydu. Aşımızı biraz geç yaptık ama yaptık. Daha erken yapılabilir miydi? Belki yapılırdı. Bizlerin bu noktada genç eczacılardan beklentilerimiz oldukça yüksek. Ben tüm eczacılarımızın, hocalarımızın ve geleceğin eczacısı öğrencilerimizin eczacılık gününü kutluyorum. Daha büyük hedeflere ulaşacaklarına inanıyorum” ifadelerini kullandı Eczacılık Dört Duvar Arasında Yapılan Bir Meslekten Çok Uzak Dekan Prof. Dr. Zeynep Şenyiğit de bu anlamlı günü Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi ve İzmir Eczacı Odası ile birlikte kutlamaktan duydukları mutluluğu paylaştı. Amaçlarının bilgiyi eyleme dönüştürebilen, topluma duyarlı, sürekli gelişime açık, mesleğine ulusal ve uluslararası alanda değer katan eczacıların yetiştirmek olduğunu vurgulayan Dekan Prof. Dr. Şenyiğit, “Eczacılık Fakültesi olarak bizler, mesleğin geleceğini inşa edecek genç eczacı adaylarını çağın bilimsel donanımıyla, etik değerlerle ve güçlü bir vizyonla yetiştirme sorumluluğunu taşıyoruz. Eczacılar yalnızca ilaç temin eden değil, danışmanlık, ilaç güvenliği ve toplum sağlığı alanlarında etkin rol üstlenen nitelikli sağlık profesyonelleridir. Eczacılık dört duvar arasında yapılan bir meslekten çok uzak, güncel trendleri, teknolojik gelişmeleri yakalamak, uzmanlaşmak ve uluslararası bağlantılar kurmanın gerekli olduğu bir bilim dalıdır. Tüm paydaşları ile güçlü bir iletişim ağı oluşturmak, görev alanına giren konularda daha yüksek standartlara ulaşmayı sağlamak gerekir. Bu noktada gençlerimizin aldıkları bilimsel bilginin ışığıyla alanlarının en iyisi olacak azme ve başarıya sahip olduklarını görmek bizleri mutlu ediyor. Mesleğin geleceği gençlerimizin başarılı çalışmalarından geçiyor” dedi. Dünyayla Yarışabilir Eczacılar İçin Çalışıyoruz EÜ Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hande Gürer Orhan da yeni teknolojilerin baş döndürücü hızla değiştiği çağımızda eczacılığın da dönüşmesinin kaçınılmaz olduğunu kaydetti. Sürekli ve düzenli bir değişim gösteren teknolojik düzey ve gerekse hizmet sunma biçim ve anlayışının mesleğin tüm dinamiklerini etkilediğini ifade eden Dekan Prof. Dr. Orhan, “Dolayısıyla bu değişim dönüşüm bizim omuzlarımıza yani akademi olarak ciddi bir sorumluluk yüklüyor ki biz bunun farkındayız ve hem kendi fakültem hem İKÇÜ için ve hem tüm fakültelerimiz için bunu söyleyebilirim. Bu değişim dönüşüme ayak uydurarak sizi gelecek 10-20 yıla hazır eczacılar, dünyayla yarışabilir eczacılar yapmak için eğitim müfredatımızı güncellemeye gayret ediyoruz. Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi İzmir'in ilk eczacılık fakültesi ve bu yıl 50’nci yılını kutluyor. İKÇÜ Eczacılık 7'nci yılında ve çok şanslınız, güçlü bir akademik kadronuz var, rektörlükten çok değerli bir destek var. Üniversite içerisinde güçlü ilişkiler, üniversite dışıyla, sektörle güçlü ilişkilerle dolayısıyla kısa sürede hızlı bir giriş yapmış bir fakültede oldunuz. Bunun da meyvelerini sizler mezun olduğunuzda göreceksiniz. İKÇÜ’den mezun olduğunuzda diğer eczacılardan, diğer yeni fakültelerin mezunlarından farkınızı göreceksiniz” diye konuştu. Tüm Meslektaşlarımla Gurur Duyuyorum Türkiye'nin 80 1 ilindeki 56 eczane odasının, Türkiye Eczacılar Birliği'nde, devletin tüm kurumlarıyla sürekli iletişim halinde olduğunu aktaran İzmir Eczacı Odası Başkanı Ecz. Tuncay Sayılkan da kişisel mesleki sorunların dolaylı olarak halk sağlığını etkilediğini ifade etti. Başkan Ecz. Sayılkan, “Bizim diğer meslek gruplarında olmayan yasayla verilmiş bir görevimiz var, diyor ki üyesinin menfaatini ve çıkarlarını korur, korur ve bunu yaparken devletin ve vatandaşın çıkarlarını da gözettir’. Biz nitelikli ve sürdürülebilir bir eczacılık inşa etmeye çalışıyoruz. Şunu iyi bilin ki gelecek nesillere olabildiğince iyi ve sürdürülebilir bir meslek bırakmak için herkes elinden geleni yapıyor. Çalışmaya ve öğretmeye devam ediyoruz. Türkiye'nin en çok meslek içi eğitim yapan odasıyız. Dünyada ve Türkiye'de neler oluyor, neler bitiyor? Sürekli bilgilerimizi tazelemek zorundayız. Ben nerede görev yaparsa yapsın tüm meslektaşlarımla gurur duyuyorum. Bu anlamlı buluşmada, meslektaşlarımın ve meslektaş adaylarımın eczacı günü kutluyorum. Bilimin ve doğruluğun ışığında nice yıllara” dedi. Program, ulusal yarışmalardan derecelerle dönen öğrencilere başarı belgelerinin takdimin ardından Assos İlaç’tan Ecz. Ebru Dedeoğlu’nun ‘İlaç Sektöründe Eczacının Rolü’ başlıklı konferansı ile devam etti. -
15.05.2025
Hemşireliğe Önem Vermek Ekonomileri Güçlendirir
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümünce düzenlenen, Hemşirelik Haftası Kutlama Programı yoğun bir katılımla yapıldı. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümünce Uluslararası Hemşireler Konseyinin (ICN) belirlediği bu yılki “Hemşirelerimiz Geleceğimiz: Hemşireliğe Önem Vermek Ekonomileri Güçlendirir” teması ile düzenlenen programı, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Derya Özer Kaya, Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakkı Dereli, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökçen Bombar, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Dirik, Dekan Yardımcıları Doç. Dr. Ayşe Akbıyık ve Doç. Dr. Sevtap Günay Uçurum, Hemşirelik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hatice Yıldırım Sarı, Hemşirelik Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği (HEPDAK) Başkanı Prof. Dr. Dilek Özmen, HEPDAK Akreditasyon Kurulu Başkanı Prof. Dr. Gülseren Kocaman, Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü Emine Altıparmak, akademisyenler ve çok sayıda öğrenci takip etti. Programın başında HEPDAK Başkanı Prof. Dr. Dilek Özmen ile HEPDAK Akreditasyon Kurulu Başkanı Prof. Dr. Gülseren Kocaman tarafından ara değerlendirme sürecini başarıyla geçerek 2028 yılına kadar akreditasyonun yenilenmesi nedeniyle Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, Dekan Prof. Dr. Derya Özer Kaya ve Hemşirelik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hatice Yıldırım Sarı’ya belge takdimi yapıldı. Ulusal ve Uluslararası Bir Saygınlık Belgesi Programın açılış konuşmasında 2023 yılında akredite olan İKÇÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü’nün, HEPDAK tarafından ara değerlendirme sürecini başarıyla tamamlamasına değinen Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, “Bu akreditasyon, hem öğrencilerimize sunduğumuz kaliteli eğitimin hem de öğretim elemanlarımızın alanındaki uzmanlıklarının ulusal düzeyde tanındığının bir göstergesidir. Bu da İKÇÜ’nün ilk kurulan fakültelerden olan Sağlık Bilimleri Fakültesi’nin kuruluşundan bu yana gösterdiği ivmenin çok güzel bir göstergesidir” dedi. Halkın En Güvendiği Sağlık Çalışanları Hemşirelerin küresel olarak insanların sağlığına çok değerli katkılarda bulunduğunu, desteklenen ve güçlendirilmiş bir hemşirelik iş gücünün ise sağlık çıktılarını iyileştirmek için etkili bir çözüm olduğunu vurguladı. Ulusal ve küresel sağlık hedeflerine ulaşmak ve herkesin her yerde ihtiyaç duyduğu sağlık hizmetini alabilmesi için hemşirelik mesleğinin önemine dikkat çeken Rektör Prof. Dr. Köse, sağlık hizmetleri ortamlarının her yelpazesinde çeşitli rolleri ve uzmanlıkları yerine getiren hemşirelerin öneminin pandemi sürecinde ve deprem felaketinde daha iyi anlaşıldığını kaydetti. İyi eğitim almış, nitelikli ve deneyimli hemşireler olmadan, ülkelerin salgınlara, afetlere karşı olan savaşı kazanamayacağını belirten Prof. Dr. Köse, yapılan anketlerde, hemşirelerin halkın en güvendiği sağlık çalışanları listesinin başında yer aldığını, hemşirelere duyulan bu üst düzey güvenin ise, diğer tüm meslek gruplarının imrendiği muazzam bir kaynak olduğunu dile getirdi. Gösterdikleri büyük özveri ve sundukları bakım hizmeti ile yaşamlara dokunan, yaratılmışların en şereflisi olan insana hizmeti şiar edinmiş tüm hemşirelere şükranlarını sunan Prof. Dr. Köse, “Deprem ve pandemide hayatını kaybeden hemşirelerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Nitelikli hemşireler yetiştirilmesinde rol alan akademisyenlerimizin, hemşire adayı öğrencilerimizin Hemşirelik Haftası kutlu olsun” diyerek konuşmasını noktaladı. Akreditasyon, Eğitimin Kalitesinin Bir Göstergesi Uluslararası Hemşireler Konseyi tarafından belirlenen “Hemşirelerimiz. Geleceğimiz. Bakımın Ekonomik Gücü” temasının, hemşireliğin küresel düzeydeki etkilerini görünür kıldığını ifade eden Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Derya Özer Kaya, bu tema ile hemşirelik mesleğinin sadece sağlık hizmetleri içindeki değil, toplumsal ve ekonomik sistemler içerisindeki merkezi rolüne dikkat çekildiğini vurguladı. Dekan Prof. Dr. Kaya, “Bugün artık biliyoruz ki kaliteli hemşirelik hizmetleri yalnızca bireylerin sağlığını değil, toplumların refahını, iş gücü verimliliğini, sağlık sistemlerinin sürdürülebilirliğini doğrudan etkileyen önemli bir güçtür. Bu nedenle hemşireliği yalnızca bir meslek değil, aynı zamanda ekonomik bir değer, sosyal bir kalkınma aracı olarak da değerlendirmemiz gerektiği aşikar. Fakültemizin en güçlü bölümlerinden biri olan Hemşirelik Bölümü, bu anlayışla yıllardır yürüttüğü nitelikte eğitim öğretim faaliyetleri ve mezunlarının mesleki başarılarıyla örnek gösterilebilir bir süreç içindedir. Bugün aldıkları akreditasyon belgesi, istikrarlı çalışmanın, bilimsel yaklaşımın ve özverili emeğin resmi bir kanıtıdır. Aynı zamanda öğrencilerimiz için ulusal ve uluslararası ölçekte bir güven ve saygınlık belgesidir. Bu başarıda emeği geçen başta Rektör Prof. Dr. Saffet Köse ile üniversite üst yönetimi olmak üzere, tüm akademik ve idari kadrolarımızı, öğrencilerimizi, mezunlarımızı yürekten kutluyorum. Bu belge yalnızca geçmişin değil, aynı zamanda geleceğin de teminatıdır” diye konuştu. Nitelikli Bir Eğitimi Sürdürmeye Gönül Verdik Hemşirelik mesleğinin doğasında insanın olduğunu ifade eden Hemşirelik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hatice Yıldırım Sarı, teknolojinin gelişmesi ile dünyanın değiştiğini, ancak hemşireliğin insanla olan temasının asla değişmeyeceğini vurguladı. Prof. Dr. Sarı, İKÇÜ’de geleceğin hemşirelerinin hem gelişen teknolojiyle donanmalarını hem de insanoğlunun en temel becerisi olan iletişim ve etkileşim alanlarında güçlenmelerini sağlayacak bir eğitim verildiğini dile getirdi. Uluslararası Hemşireler Konseyi’nin, ‘hemşirelere yatırım yapmak ekonomileri güçlendirir’ mesajını verdiğini hatırlatan Prof. Dr. Sarı, “Bu mesajın altında aslında bizler şu bilgileri okuyoruz: Nitelikli hemşirelerin bakım verdiği bireylerde hastalık oranları azalır, maliyet düşer, iş gücü kaybı azalır. Yoğun bakımda enfeksiyonları önlersek ölüm ve daha ağır sağlık sorunlarının önüne geçeriz. Maliyeti düşürür ve ekonomiye katkı sağlarız” dedi. Türkiye’de toplam 248 Bin, İzmir’de ise yaklaşık 13 Bin hemşirenin çalıştığını aktaran Prof. Dr. Sarı, toplumların insan sağlığını geliştirmesinin nitelikli sağlık ordusu ile mümkün olabileceğinin altını çizdi. “Biz, Hemşirelik Bölümü olarak, kuruluş tarihimiz olan 2011 yılından bu yana nitelikli bir eğitimi sürdürmeye gönül verdik” diyen Prof. Dr. Sarı, akreditasyonla taçlandırdıkları bu süreçte emeği geçen başta Rektör Prof. Dr. Saffet Köse olmak üzere üniversite üst yönetimine, Sağlık Bilimleri Fakültesi yönetimi ve idari çalışanlarına, bölüm akademisyenleri ve öğrencilerine teşekkür ederek konuşmasını sonlandırdı. İKÇÜ Hemşirelik, Akredite Edilen Sayılı Programlardan Akreditasyonun yetkinlik, yetki ve güvenilirliğin onaylandığı sertifikalı bir kalite güvence süreci olduğunu belirten HEPDAK Başkanı Prof. Dr. Dilek Özmen, HEPDAK’ın hemşirelik öğrencilerinin topluma ve hastalara güvenli ve nitelikli bakım vermesini sağlayacak eğitim koşullarının sağlanmasını güvence altına almak amacıyla 2013 yılında kurulduğunu söyledi. Ülkemizde hemşirelik lisans eğitiminin devlet ve vakıf üniversitelerinde 187 programda yürütüldüğünü açıklayan Prof. Dr. Özmen, bunlardan yalnızca 25’inin akredite olduğunu, İKÇÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü’nün aldığı akreditasyon belgesi ile profesyonel hemşirelik bakımının standartlarını karşılayan programlar arasında yerini aldığını dile getirdi. Yöneticilerin ve akademik kadronun motive edilmesinin akreditasyon sürecinin içselleştirilmesi ve kurum kültürü haline getirilmesinde önemli bir rolü olduğunu belirten Prof. Dr. Özmen, kurum kültürünün oluşturulmasında ise üst yönetimlerin desteğinin önemine vurgu yaptı ve akreditasyon sürecinin el ele tutularak çıkılan bir yolculuk olduğunu dile getirdi. “Hemşirelik programlarının, hastalara güvenli ve kaliteli bakım verecek mezunlar yetiştirme sorumluluğu var. Bu hizmet tam anlamıyla sağlanamazsa toplum zarar görür” diyen Prof. Dr. Özmen, HEPDAK yönetim kurulu adına programın akreditasyon sürecinde emeği geçen herkese teşekkür etti. Hemşirelik öğrencilerinin yürüttüğü TÜBİTAK 2209-A Projeleri ile Toplumsal Duyarlılık Projelerinin sunumları ile devam eden programda, bilimsel ve sosyal çalışmalara katkı sunan akademisyen ve öğrencilerine teşekkür belgeleri takdim edildi. Hafta kapsamında düzenlenen Fotoğraf Yarışması, futbol ve voleybol turnuvalarında kazananlara ödüllerinin verilmesi ve müzik dinletisinin ardından, Uluslararası Hemşireler Konseyi’nin “Hemşirelerimiz. Geleceğimiz. Bakımın Ekonomik Gücü” temasına odaklanan panel oturumlarına geçildi. -
14.05.2025
İKÇÜ’ye “Spor Dostu Kampüs” Ödülü
Spor Dostu Kampüs Ödülleri, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesinde (RTEÜ) düzenlenen törenle sahiplerini buldu. 83 üniversitenin toplamda 98 kampüsü ile ‘Spor Dostu Kampüs’ ünvanını almak için başvuru yaptığı ödüllerde, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi belirlenen kriterleri başarıyla karşılayarak ‘Spor Dostu’ ünvanını alan 47 üniversite kampüsü arasında yerini aldı. Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan, Rize Valisi İhsan Selim Baydaş, Yükseköğretim Yürütme Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Naci Gündoğan ve Prof. Dr. Arif Bilgin’in katıldığı törene, İKÇÜ’yü temsilen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş katıldı. İKÇÜ’ye verilen Spor Dostu Kampüs ödülü, Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan ve Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Yılmaz tarafından Prof. Dr. Akbaş’a takdim edildi. Sporun Her Alanında İKÇÜ’yü Temsil Eden Öğrencilerimize Hediyemiz Olsun İKÇÜ Kampüsüne gelen ödül ile ilgili sevincini paylaşan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse “Burası Senin Yerin” mottosuyla öğrencilerin beklentilerini yerine getiren bir anlayışla yaptıkları çalışmalarının karşılık görmesinden mutlu olduklarını ifade etti. Biri yarı olimpik olmak üzere iki yüzme havuzu, tenis kortları, basketbol ve voleybol sahaları gibi sportif imkanlar sunmasının yanında, öğrencilerine sosyal ve kültürel alanlarda da katkı sağlayan İKÇÜ’nün daha canlı bir kampüse sahip olması için yönetim olarak çok çalıştıklarını kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse: “Burası senin yerin’ derken aslında tüm paydaşlarımızla, öğrencilerimizle İKÇÜ’yü birlikte tasarlayalım, birlikte geliştirelim demek istiyorduk. Yönetim olarak her zaman kampüs alanında yapılan çevre, altyapı ve onarım çalışmalarını yakından takip ederek her geçen gün kendini yenileyen bir kampüs alanı oluşturma çabasında olduk. Bu ödülle birlikte gündemimize İzmir’deki üniversiteler arasında bir ilk olacak, Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF) onaylı, 4200 kişi seyirci kapasiteli atletizm pistinin yer aldığı stadımızın inşasını tamamlama projesini alıyoruz. Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığımızın titizlikle takip ettiği, 1000 seyirci kapasiteli Yarı Olimpik Yüzme Havuzumuz, 1500 seyirci kapasiteli Spor Salonumuzun yanında, halı futbol sahası, basketbol ve voleybol sahalarımızdan faydalanan sporsever gençlerimizin kulüplerimiz çatısında yaptıkları faaliyetleri sonuna kadar desteklemekteyiz. Bu ödül İKÇÜ’yü sporun her alanında temsil eden öğrencilerimize hediye olsun” diye konuştu. -
14.05.2025
Engelsiz Bir Ekosistemin Oluşturulması İçin Varız
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Engelsiz Üniversite Koordinatörlüğü tarafından engelsiz bir gelecek için ilham veren uygulamaların ele alındığı “Engelsiz Gelecek İçin İlham Veren Uygulamalar – Erasmus Projeleri ve İŞKUR İş Koçluğu” programı düzenlendi. “Dünya Engelliler Haftası” etkinlikleri kapsamında, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Engelsiz Üniversite Koordinatörü Prof. Dr. Melike Tekindal, Koordinatör Yardımcıları Doç. Dr. Ahmet Ege ve Öğr. Gör. Tuğçe Şık ile çok sayıda akademisyen ve öğrencinin katıldığı programda, Koordinatörlük tarafından çıkarılacak “Engellilikte Multidisipliner Yaklaşım ve Uygulamalar” başlıklı uluslararası kitabın müjdesi verildi. İŞKUR İzmir Çiğli Hizmet Merkezi Engelli İş Koçluğu Biriminden Ayten Gördü ve İKÇÜ Uluslararası Projeler ve Erasmus Koordinatörlüğünden Öğr. Gör. Cennet Kuman Kıssaboylu tarafından ilham veren uygulamaların sunulduğu programın açılış konuşmasını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Engelsiz Üniversite Koordinatörlüğünün, engelsiz bir İKÇÜ inşa etme yolunda yoğun bir çaba içerisinde olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Muhsin Akbaş, “Engelli öğrencilerin eğitim-öğretim faaliyetlerine, sosyal ve kültürel faaliyetlere katılımına destek olmak, gerekli alt yapının ve donanımların sağlanması, İKÇÜ’de engelsiz bir ekosistemin oluşturulması için varız ve eksikliklerimizi gidermek için gücümüzle çalışmaktayız. Engelleri kaldırmayı hedefleyen çalışmaların bir bütün olarak sizlerle birlikte daha güzel olacağı kanaatindeyiz. Engelsiz Üniversite olma yolunda sizlerden gelen önerilerle elimiz daha çok güçlenecek, daha mutlu olacağız. Bu tür etkinliklerle, sizlerin de farkında olmadığı imkanlarımızı duyurma ve yayma imkanına da sahip oluyoruz ve bu bizlerin geleceğe daha umutlu bir şekilde bakabilmemizi sağlıyor” dedi. Prof. Dr. Akbaş, programın düzenlenmesinde emeği geçenlere ve katılımcılara teşekkür ederek konuşmasını noktaladı. İKÇÜ’den Uluslararası Yayın Dünyasına Önemli Katkı Koordinatörlük olarak engelli öğrencilerin öğrenim süreçlerini kolaylaştırmak, sorunlarına çözüm önerileri sunmak, akademik, fiziksel, sosyal ve psikolojik yaşamlarını engelsiz öğrenciler düzeyinde sürdürmelerini sağlamak amacıyla tüm paydaşlarla eş güdüm içinde çalıştıklarını ifade eden Prof. Dr. Melike Tekindal, “Bugün burada bir araya gelmemizin temel amacı bireysel farklılıkların, potansiyelin önünde bir engel değil; toplumsal çeşitliliğin ve zenginliğin bir göstergesi olduğunu hatırlatmak. Engelli bireylerin eğitim, istihdam ve sosyal yaşama eşit katılımını destekleyen her çalışma, yalnızca onların değil, tüm toplumun ilerlemesine katkı sunmaktadır. Koordinatörlük olarak, Dünya Engelliler Haftası kapsamında düzenlediğimiz programda başta tüm katılımcılarımıza, ardından da özel gereksinimli bireylere yönelik fırsatları sunmak istedik. İKÇÜ Engelsiz Üniversite Koordinatörlüğü olarak biz, tüm özel gereksinime sahip bireylerin ve hepimizin aslında bazı fırsatlara sahip olduğumuzun farkındayız” dedi. “Engellilikte Multidisipliner Yaklaşım ve Uygulamalar” adlı uluslararası kitap yayınının müjdesini de veren Prof. Dr. Tekindal, kitabın uluslararası NEU Yayınevi’nden çıkacağını belirtti ve alanla ilgili bilimsel eserlerle yayına katkıda bulunma çağrısı yaptı. Erasmus’a Özel Fırsatlar Açılış konuşmalarının ardından, İKÇÜ Uluslararası Projeler ve Erasmus Koordinatörlüğünden Öğr. Gör. Cennet Kuman Kıssaboylu, Erasmus programının özel gereksinimli bireyler için sağladığı fırsatlar hakkında bilgi verdi. Programın değerlendirme aşamasında artı puan uygulaması bulunduğunu, ve ek hibe desteği sağlandığını söyleyen Kıssaboylu, ayrıca, program kapsamında öğrencinin refakatçisiyle birlikte yurtdışına gidebildiğini, öğrenciye eşlik eden kişinin de tüm masraflarının karşılandığını belirtti. Engelli İş Koçluğu Uygulaması İŞKUR İzmir Çiğli Hizmet Merkezi Engelli İş Koçluğu Biriminden Ayten Gördü ise Engelli İş Koçu uygulaması hakkında bilgi verdi. Uygulamanın 2021 yılında hayata geçtiğini belirten Gördü, engelli bireylerin istihdama daha nitelikli ve daha bütüncül bir şekilde katılımını sağlamak amacıyla yürütülen uygulamada, engelli iş koçlarının işe ihtiyacı olan engelli bireyleri açık işlere yönlendirdiklerini kaydetti. Yüzde 40 oranında engeli bulunan bireylerin, tam teşekküllü devlet hastanesinden alınmış bir raporla İŞKUR’a engelli birey kaydı yaptırmaları halinde 24 saat içinde kendilerine engelli iş koçu atandığını açıklayan Gördü, sistem üzerinden ücretsiz bir şekilde hizmet alınabildiğini dile getirdi. Engelli bireylerin kendi işini kurma projesini anlatan Gördü, yılda iki defa başvuru alan İŞKUR’un, yayınladığı başvuru rehberi üzerinden proje şartlarını açıkladığını söyledi. Rehberin içeriğinden ve kılavuzdan da bahseden Gördü, proje desteği için aranan şartları anlattı. Program Prof. Dr. Ömer Özden ile Doç. Dr. Mücahit Yalçın Öztüfekçi tarafından sunulan müzik dinletisi ile sona erdi. -
14.05.2025
“Yılın Vakfı” ile Aile Paneli
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü ile Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (İKÇÜKAM) tarafından “2025 Aile Yılı” kapsamında “Mehir ve Aile” konulu bir panel düzenlendi. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin moderatörlüğünde yapılan panelde, 'Yılın Vakfı' Ödülünü alan Gençleri Evlendirme ve Mehir Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Özdemir, İKÇÜKAM Müdürü Prof. Dr. Fatma Akkuş Yiğit, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve Psikoloji Bölüm Başkanı Prof.Dr. Mustafa Şahin konuşmacı olarak yer aldı. Paneli, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Dekanlar, akademik ve idari personel, vakıf ve STK temsilcileri ile öğrenciler takip etti. “Mehir ve Aile” panelinin açış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse üniversite olarak sosyal sorumluluk bilinciyle aile kurumunun güçlendirilmesi yönündeki çalışmaları oldukça önemsediklerinin altını çizdi. Aile kavramı üzerinden oluşturulan problemlerin toplumun temel yapısına zarar verdiğine işaret eden Rektör Prof. Dr. Köse, bu kapsamda 2025 yılının ‘Aile Yılı’ ilan edilmesini çok değerli bulduğunu ifade etti. Aile Kendi İçinde Bir Devlettir Güçlü bir geleceğin anahtarının güçlü aile yapısı olduğunu belirten Prof. Dr. Köse, “Bu panelde aile kavramının tarihsel gelişiminden, aile içi iletişimin psikolojik açıdan bireylerin ruhsal sağlığı üzerindeki etkilerine akademik çerçevede değerlendirirken Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından ‘yılın aile vakfı’ ödülü takdim edilen Mehir Vakfının STK olarak topluma yaptığı faydalı projeleri dinleme fırsatı edineceğiz. Malumunuz olduğu üzere 2025 yılı Sayın Cumhurbaşkanımız Aile Yılı olarak ilan etti. Bu çerçevede ülkemizin çeşitli şehirlerinde, üniversitelerimizde ve farklı kurumlarda ailenin anlaşılması ve anlatılmasına dönük programlar var. Biz de daha önce yaptığımız programlara ilaveten bir de ülkemizde çok orijinal bir STK olan Mehir Vakfını da dinlemek istedik. Bunun iki tane sebebi var. Birincisi Mehir Vakfı bugüne kadar 32.000'e aşkın kişiyi Türkiye'nin 60 şehrinde düğün yaparak evlendirmiş. 16 bin küsur çiftten sadece iki tane boşanma var. Şu anda deprem bölgelerinde düğün faaliyetlerinin yanında, her şehirde 100 çift evlendirilmesi gibi projeleri var. İkincisi biz daha önce Mehir Vakfının çalışmaları ve sosyal dokumuza yaptığı değerli katkılar için Mütevelli Heyet Başkanı Sayın Mustafa Özdemir’e fahri doktora beratı tevcih etmiştik. Aile kurumuna destekleri sebebiyle Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından yılın aile vakfı ödülü alması hasebiyle bu süreçte yapılan çalışmaları tekrar dinlemek istedik. Bu önemli yılda aileyi konuşmak üzere sohbet tadında bir program düzenledik” dedi. ‘Aile Yılı” temasıyla farkındalık ve dayanışma projelerine katkı sunmaya devam edeceklerini kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, medeniyetimizin aile ve devleti bütünleştirici bir yapıyı esas aldığına işaret etti. Prof. Dr. Köse, “Aile kendi içinde bir devlettir. Devlet o milletin büyük ailesidir. Onun da ana dinamiği muhabbettir. Mesela ailede yer alan akrabalık kavramlarını topluma taşımışsınız. Toplumda hiç tanımadığınız insana ana, baba, dersiniz, hala teyze dersiniz, amca, dayı diye hitap edebilirsiniz. İşte bu bir aile oluşturmaktır” diye konuştu. 28 Ülkede Faaliyet Yapan Uluslararası Bir Vakıf Konumundayız Konuşmasına aile yılı ilan edilmesinin stratejik bir hamle olduğunu vurgulayarak başlayan Mehir Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Özdemir, Rektör Prof. Dr. Köse ile 1995 yılında vakıf paydasında birlikte yola çıktıklarını aktararak evlendirmeyi bir ‘mutluluk hareketi’ olarak gördüklerini ifade etti. Başkan Özdemir, “Vakfımızın 16.000'e yakın çiftin yuva kurmasına aracılık etmek için 30 yıldır durmaksızın çalışıyor. Benzersiz bir STK’yız ve 28 ülkede faaliyet yapan uluslararası bir vakıf konumundayız. Dil, din, ırk ayrımı yapmayız. Savaş, sel, deprem olan bölgelerde, ülkelerde hızlıca toplu düğünler icra ediyoruz. Mehir Vakfı 18-40 yaş arasında nişanlı çiftlerin mutlu yuvalar kurmasına, bu sayede huzurlu bir dünya oluşmasına vesile olmaya çalışıyor. ‘Ben evlenmek istiyorum, yuva kurmak istiyorum’ diyen kadına, erkeğe Yüce Allah’ın ciddi bir yardımı var, muhabbeti var, sevgisi var. Biz bu sevginin bilinciyle yola çıktık ve ‘mutluluk hareketi’ mottosuyla tüm dünyada huzurlu bir geleceğe katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Mutluluğa ulaşmak için bize yapılan müracaatlara bir ay ile 90 gün arasında cevap veriyoruz. Belki de mobilya, beyaz eşya üzerinden kurulan 5 yıllık hayalleri, 3 aya indiriyoruz. A’dan Z’ye bir eve ne lazımsa onu veriyoruz. Evlenmek isteyen herkese kapımız açık. Marifet iltifata tabi ve bu mutluluk hareketinde Sayın Cumhurbaşkanımız bizi her zaman takdir etti. Kendilerinin tevcih ettiği 12’nci ödülümüz olan ‘Yılın Vakfı’ ödülü bizim çok kıymetli bir taltif oldu. Buradan zat-ı alilerine hürmetlerimi sunuyorum. Kendilerine sözümüz var; Gazze’de de düğün yapacağız. Mazlumların olduğu her coğrafyada olmaya devam edeceğiz. Türkiye hayırseverleri başta Konya hayırseverleri olmak üzere yardımlarını esirgemeyen herkese buradan teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu. Birinci Sırada Aile, İkinci Sırada Ordu İKÇÜKAM Müdürü Prof. Dr. Fatma Akkuş Yiğit, medeniyetimizde kadının ailedeki ve toplumdaki yerini aktardığı sunumunda, Türklerde ailenin toplumun ve devletin temini olarak görüldüğünü belitti. Prof. Dr. Yiğit, “Sağlam bir toplum olabilmesi için güçlü bir aile olması şarttır. Bizim anlayışımızda, güçlü bir aile, güçlü bir toplumu, güçlü toplum da güçlü bir devlet oluşturuyor. Türkler anayurtları olan Türkistan coğrafyasından yüzyıllar içerisinde dünyanın pek çok yerine dağılmış ve pek çok yerde devlet kurmuş büyük bir millet. Pekâlâ, bu dağınıklığa rağmen Türk milleti nasıl ayakta kalabildiği sorusuna baktığımız zaman burada biz iki faktörü görüyoruz. Birincisi aile, ikincisi de ordu. O sebeple Türk milletinin ayakta ve sağlam olarak kalabilmesinde ailenin oldukça büyük bir rolü var ve ordunun da güçlü olması, ailenin güçlü olmasına bağlı olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. Orhun Yazıtları ve Dede Korkut hikayeleri ve hatta ondan önce eski metinlerde aile ve akrabalık ilişkilerine dair çok farklı ve fazla kelime görüyoruz. Eski Türkçede aile ‘oguş’ olarak isimlendiriliyor. Ailelerin bir araya gelmesi ile uruglar, uruglar bod (boy, kabile), bodun (boylar birliği) ve il (devlet) oluşumunu görüyoruz. Bodunu özellikle vurgulamak istiyorum. Çünkü boylar aile ile devlet arasında bir aracı. Bu boyların hanedanlıkları kurduğunu görüyoruz. Türkiye'ye en çok göç eden Türkler Oğuz boylarıdır. Oğuz boyları içerisinde mesela Selçuklular, Kınık boyundan, Osmanlılar da Kayı boyundandır. Bundan dolayı bu boylar devletle aile arasında önemli bir iletişim aracı olduğunu tarih boyunca görüyoruz” ifadelerini kullandı. Millî Mücadele Kadın Kahramanlar Cumhuriyetin 100’üncü yılı etkinlikleri kapsamında çıkardıkları “Millî Mücadele Basınında Kadın Kahramanlar” kitabında, İstiklal mücadelesinde öne çıkan kadınlarımız ile birlikte isimleri unutulmuş nice kahraman kadınları gün yüzüne çıkardıklarından bahseden Prof. Dr. Fatma Akkuş Yiğit, 2025 yılının aile yılı olmasının tarihsel süreç açısından bakıldığında da çok önemli bir dönüm noktası olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Yiğit, “Türk devletlerinde ailenin kurulması ve aile adına gerekli tedbir ve önlemlerin alınmış olduğunu görüyoruz. 2025 yılının aile yılı olmasını, hem ailenin güçlenmesi hem de akrabalık, aile bağlarının güçlendirilmesi adına oldukça kıymetli buluyorum. Millî Mücadele Basınında Kadın Kahramanlar kitabında, arşiv özellikle süreli yayınlarda gazeteler kullanarak pek çok kadın kahramanımızın isimlerini zikrettik. Onları da minnet ve rahmetle yad ediyoruz” dedi. Aile İnsanın İlk Sevgi Okuludur. Aile kavramına toplumsal psikoloji bağlamında yaklaşan Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve Psikoloji Bölüm Başkanı Prof.Dr. Mustafa Şahin de sunumunda bazı odakların, insanı kimliksiz, cinsiyetsiz, milliyetsiz, hedonist bir yapıda köklerinden kopmuş, anne baba ilişkileri olmayan ya da tek ebeveynli bir yapıyla ele aldığından bahsetti. Rektör Prof. Dr. Köse’nin ‘Modern Çağın Sorunu: Baba Yoksunluğu eserinin bu konuda çarpıcı bilimsel verileri gündeme getirdiğine vurgu yapan Prof. Dr. Şahin, “Rektör Hocamızın bizim alana kattığı disiplinler arası bir çalışmada, Modern Çağ'ın sorunu, baba yoksunluğu kitabına ücretsiz ulaşılabilmekle beraber çok kıymetli bilgileri barındırdığını belirtmek isterim. Bu eser, Aile Danışmanlığı programında kullandığımız temel kaynaklardan biri oldu. Aile için nasıl bir söz ortaya koyar diye yapay zekâya sordum. Toplumun çelik çekirdeğidir dedi. Çelik esnektir ama dayanıklıdır. Aile de esnek ve dayanıklılığı toplumun büyümesine büyük katkı yapar; kırılmamalı, dağılmamalıdır. Esneklik bu bağlamda insan hayatında oldukça değerli bir boyut. Günümüzün sorularına baktığımız zaman boşanma sayısının artması, doğum hızının düşmesi gibi temel kavramlar var. Aile değer aktarmanın kalesidir. Psikolojik güvenliğin sosyal uyumun temelidir. Güçlü bir aile olmadan güçlü bir toplum, güçlü bir devlet olunmaz. Aile insanın ilk sevgi okuludur. Bu okulda koşulsuz sevgi kaynağı anne, bireyin ruhsal yapısına güç, güvenlik ve gibi çok değerli değerleri katan babadır. Temel kuramlardan yola çıkarak Freud'la başlasak der ki insan gelişimi 0-6 yaşın eseridir. Tüm gelişimin temeli burada. Bu dönem birey üzerinde ailenin en etkili olduğu dönem. Aile bireyin davranışlarının temelidir” ifadelerini kullandı. Önleyici Çalışmalar Tedavinin Önünde Gelir Güçlü devlet olmanın yolu sağlıklı bireylerden geçtiğini ifade eden Prof. Dr. Şahin, koruyucu, önleyici politikaların ekonomik anlamda da önemli faydalar sağlayacağını belirtti. Prof. Dr. Şahin, “Devletin bugün ilaca ve rehabilitasyon hizmetlerine harcadığı para, antidepresanlara harcadığı paralara baktığımız zaman daha yüksek olduğunu görüyoruz. Bu yatırımın aslında aileye yapılması gerekir. Tedavi etmek daha zor bir şeydir. Önleyici çalışmalar, önleyici müdahaleler her zaman tedavinin önünde gelir ve biz devlet olarak aile yılında güzel bir farkındalık yaratmak, bunları hayata geçirme bilincine ulaşmak istiyoruz” dedi. -
12.05.2025
Kariyer Zirvesi’25’in Onur Konuğu Milletvekili Dr. Kasapoğlu
T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı, Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen Üniversite Öğrenci Toplulukları İş Birliği ve Destek Programının (ÜNİDES) 3’üncü döneminde hibe almaya hak kazanan İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Kariyer Topluluğunca Kariyer Zirvesi’25 düzenlendi. Proje kapsamında düzenlenen zirvenin açılış törenine, İzmir Milletvekili ve önceki dönem Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İzmir Gençlik ve Spor İl Müdürü Murat Eskici, Dekanlar, Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Doç. Dr. Mustafa Yalçın, Genel Sekreter Nuretdin Memur, Kariyer Topluluğu Akademik Danışmanı Öğr. Gör. Muhammed Musab Aslan, Topluluk Başkanı Busenaz Çitlenbik, akademisyenler, iş dünyası temsilcileri ve çok sayıda öğrenci katıldı. Kariyerinizi Ne Kadar Başarılı Yönetirseniz O Kadar Güçlü Lider Olursunuz Kariyer Zirvesi’25’te İKÇÜ’lü öğrencilerle bir söyleşi gerçekleştirerek öğrencilerden gelen soruları yanıtlayan Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu, “İKÇÜ Kariyer Topluluğunun bir misafiri olarak sizlerin bir arkadaşı abisi olarak İzmir'in bir milletvekili olarak önceki spor bakanı olarak aranızda olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum” diyerek sözlerine başladı. Kariyer yolculuğunun inişli çıkışlı yapısına dikkat çeken İzmir Milletvekili Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu, İnsanı başarıya götüren pek çok özellik olduğunu kendisi açısından en önemli özelliğin inanmışlık olduğunu belirtti. Dr. Kasapoğlu, “Kariyer asla düz bir çizgi değil. Zaman zaman durumlardan etkilendiğimiz, zaman zaman başarısızlıkla, başarıyla sınandığımız bir hayat yolculuğu. Sadece dün değil, bugün değil, yarın da değil. Hayatın bütünü. Ne kadar çok engelle karşılaşır ve onları devirirseniz yürüyüşünüz o kadar güçlenir. Hayata geliş amacımızı iyi sorgulamamız lazım. Hayatta eğlenmek için mi varız? Haz odaklı bir yaşam anlayışı mı? İnanç odaklı mı? Başarı odaklı mı? Üretim odaklı mı? Hayat yolculuğunuzu bu anlamdaki düşünceleriniz ve hedefleriniz belirliyor. Hayatı bir meslek ideali olarak görmemek lazım. Önceden pozisyon odaklı, biraz daha meslek odaklı, biraz daha bordro odaklı gören bir anlayış vardı. Ama görüyorum ki gençler artık sadece bir üniversite bitirip sonraki çalışma süreçlerinden ibaret değil, hayatı anlamlandırma yolculuğundan ibaret görüyorlar. Ben çok aktif bir öğrenciydim. Hep faaliyetlere ve etkinlikler ile geçen öğrencilik sürecim oldu. Ben o süreçlerin bizlere çok şey kattığını ve eğittiğini düşünüyorum. Sizler de bu tür faaliyetler içerisinde olan gençler olarak bir duyarlılığınız var ve bu duyarlılığını kaybetmeyin. Motivasyonunuz başka yönlere kayabilir ancak sorumluluk anlayışınızı kaybetmemeniz çok önemli. İnanmışlık çok önemli, bir yola baş koyan insan özveri ile çalışır. Kendini geliştirme noktasında zaman harcar. Ben bir genç arkadaşımda bunu gördüğüm zaman bu arkadaş bir yerlere gelir diyorum. Pek çok özellik var insanı başarılı kılan ama bence en önemlisi inanmak ve vazgeçmemek. Hayat sadece güzel günlerden ibaret değil biz her koşulda güçlü olmalıyız. Her koşulda aklıselim olmalıyız ve insanı özelliklerimizi kaybetmemeliyiz” dedi. Katılımcılık Her Daim İlkeniz Olsun Farklı bakış açılarının zenginlik olduğun ifade eden İzmir Milletvekili Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Avrupa'nın en genç nüfusunu bünyesinde barındıran Türkiye’nin gençlik ve spor bakanlığı olarak gençlerin farklılıklarını, bakış açılarını bir zenginlik olarak görüp herkesi kucaklayan bir yapıyla hareket ettiklerini kaydetti. Milletvekili Dr. Kasapoğlu, “Dünyada milyarlarca insanın farklı kültürlere, farklı inançlara sahip olması gayet doğal. Aynı şekilde bulunduğumuz coğrafyada da, bulunduğumuz bölgede de, ilde de, okulda da hepimizin farklılıkları var. Hepimizin farklı bakış açısı olabilir. Ancak bu farklılıklara rağmen birbirimizi tanımakla, birbirimizi anlamakla birlikte hareket etmekle sorumluyuz. Türkiye dünyanın en genç nüfuslarından birine sahip. Nüfusun artış hızı azalıyor ama hala biz genç nüfus olarak Avrupa'nın en genç nüfusuyuz. Dolayısıyla gençlerin farklı yaşam tarzları bizim zenginliğimiz. Katılımcılık bizim için çok önemli. Katılımcılığı biz süreç olarak görüyoruz. Biz farklılıkları zenginlik olarak görüp gençlerimizi kucaklama anlayışıyla artık hareket ettik. Katılımcılık gençlerimizi bu süreçlere katma noktasında bizim en önemli ilkelerimizden biriydi. Katılımcılık sizin de kariyer topluluğu olarak bir ilkeniz olsun” ifadelerini kullandı. Gençler Neredeyse Biz Oradayız Gençlerden Genç Ofis, ÜNİDES gibi projelere sahip çıkmalarını isteyen Dr. Kasapoğlu, girişimciliğin kariyer planlamasında önemli konumuna dikkat çekti. Dr. Kasapoğlu, “Gençlik ve Spor Bakanlığı 2011’de kuruldu ve gençlerin bakanlığı oldu. Bakanlık ile ilişkileri iyi tesis edin. Bakanlığın imkânlarını kullanmaktan geri durmayın. Bakanlığın her tesisine kendi malınız gibi sahip çıkın. ÜNİDES’e sizlerin sahip çıkması lazım. Proje desteklerine başvurun. Ben İzmir’deyim milletvekiliniz olarak. İzmir’deki ofisimize her zaman gelebilirsiniz beni davet ederseniz ben gelebilirim oturup konuşalım dostluğumuzu pekiştirelim. Gençler neredeyse biz oradayız. Buradaki genç ofisi görmedim, daha aktif kullanmak için talepleriniz varsa değerlendirelim. Biz bu yolu birlikte yürüyeceğiz. İKÇÜ en önemli üniversitelerinden biri. ÜNİDES gibi imkanları çok önemli bunu değerlendirin. Çalışmalarınızın hiçbiri boşa gitmez. Şartları zorlayın. İstanbul’un en merkezi yerinde okudum, böyle bir salonumuz yoktu. 90’lı yıllardan bahsediyorum 100 yıl öncesi değil. O zaman ki şartlarımızla bir çaba ortaya koyduk ve o çabalar meyvesini vererek kariyer hayatıma tecrübe ve bilgi olarak geri döndü. Vazgeçmemek, bir ekip olmak önemli. Kariyer yolculuğu bence bir rotadır. Ama rotayı yöneten de sizsiniz. Rotayı ne kadar iyi yönetirseniz o kadar iyi lider olursunuz. Girişimci ruh statüko konusunda size destek olur. Girişimcilik bir kariyer yaklaşımıdır. Başarı hikayelerinden ziyade başarısızlık hikayelerini incelmememiz lazım. Oradan daha önemli ipuçları elde edebiliriz. Başkalarının tecrübelerini kendimiz yaşamadan öğrenmek çok önemli. Tecrübe aktarımı bu konuda çok önemli” şeklinde konuştu. Spor Hayatınızın Parçası Olmalı Kendisine yöneltilen özeleştiri sorusuna cevap olarak zaman yönetiminin önemine dikkat çeken DR. Kasapoğlu, gençlerden sporu bir yaşam tarzı olarak benimsemeleri tavsiyesinde bulundu. Milletvekili Dr. Kasapoğlu, “Kendime has özeleştirelim var onları paylaşmam ama şunları söyleyebilirim; zaman en önemli sermaye. Zaman yönetimi bence çok kıymetli. Günümüz dünyasında pek çok faydalı şey gibi sanal bağımlılıklar var. Bunlar zamanın yönetimini engelliyor. Geçen zamana bakınca çok faydalı işler yaptık. Spor benim için hep önemliydi. Bakanlık dönemimizde olimpiyat tarihinin Türkiye açısından en önemli dönemini geçirdik. Tokyo Türkiye için ilklerin oyunlarıdır Mete Gazoz gibi. Sporla ilgili bir arkadaşınızım. Spora ilgim devam ediyor. Spor hayatınızın parçası olmalı, 24 saat içinde yer ayrılmalı. Gündelik hayatta yemek ve içmek gibi spora da vakit ayrılması gerek. Spor boş vakit işi değil. Sporun da her şey gibi vakti olmalı. Sporu hayatınızın bir parçası yapın. Bunun için bizden imkân isteyene oluşturalım. Yeter ki spora vakit ayırın” ifadelerini aktardı. Bu Vizyoner Programın Öncülerinden Biriyiz Zirvenin açılışında konuşan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, üniversitelerin öğrencilerinin gelecek vizyonuna sağladığı katkılara dikkat çekerek; toplum ve devlet arasında köprü kurma misyonunu üstlenen ÜNİDES ile ortak paydada vizyoner çalışmalara imza attıklarını kaydetti. Rektör Prof. Dr. Köse, “Üniversiteler sadece gençlerin akademik gelişimlerini, mesleki yeterlilik kazanmasını değil, aynı zamanda etik değerlerle donanmasını ve toplumsal anlamda iyi yetişmesini sağlayan kurumlardır. Üniversitelerin farklı görüşlere saygı duymayı, gençlerin çoğulculuğu içselleştirmiş bireyler haline gelmelerini sağlama görevleri de vardır. Eleştirel düşünme, özgüven, sosyal sorumluluk ve liderlik gibi beceriler de yine formel eğitimin yanında aktarılması gereken hususlardır. Üniversitelerin aktardığı bu nitelikler, bireyin topluma olan katkısını artırır. Zaten Üniversite Öğrenci Toplulukları İş Birliği ve Destek Programı (ÜNİDES) ile Gençlik ve Spor Bakanlığımız da aslında bu konuda bizlere destek sunmayı amaçlıyor. Toplum ve devlet arasında köprü kurma misyonunu üstlenen ÜNİDES, üniversitelerin bilgi üretme kapasitesini toplumsal faydaya dönüştürmeyi amaçlayan yenilikçi bir platform ve biz de üniversite olarak bu vizyoner programın öncülerinden biriyiz. Zaten her zaman ifade ettiğimiz misyonumuz çerçevesinde akademik birikimimizi şehirle, bölgeyle ve kamu kurumlarıyla stratejik iş birlikleri temelinde buluşturmak amacını bu konuda da yerine getirmeye çalışıyoruz” diye konuştu. Bilgiyle Toplumu Dönüştüren Bir Aktör Rolü Üstlenmeyi Sürdüreceğiz İzmir’in stratejik gelişimine akademik anlamda sundukları katkılara dikkat çeken Prof. Dr. Saffet Köse, İKÇÜ’nün bilgiyle toplumu dönüştüren projeleri gençlerle birlikte hayata geçirmeye devam edeceklerini aktardı. Rektör Prof. Dr. Köse, “İzmir’in stratejik gelişimine akademik katkı sunma amacıyla İKÇÜ, ÜNİDES iş birliği çerçevesinde hem öğrenci hem de akademisyen düzeyinde saha temelli projelere öncülük etmeye devam edeceğiz. Misyonumuz doğrultusunda yalnızca bilgi üreten değil, aynı zamanda bilgiyle toplumu dönüştüren bir aktör rolü üstlenmeyi sürdüreceğiz. ÜNİDES ile kurduğumuz bu güçlü bağ kamu yararına çalışan, toplumla entegre bir yükseköğretim kurumu olma hedefimize de somut katkılar sunmaktadır. Bu kapsamda üniversitemiz Kariyer Topluluğu, ÜNİDES Projesi kapsamında bu Kariyer Zirvesi’ni düzenliyor. Zirvede; kamu, özel sektör ve girişimcilik dünyasından uzmanlar öğrencilerle buluşacak; ilham verici konuşmalar ile kariyer farkındalığının artırılacağını umuyorum. Gerçekleştirilecek olan gerçek mülakat ile istihdam ve iş imkânı sağlanacaktır. Etkinliğimiz, fakülteler arası etkileşimi güçlendirmenin yanı sıra akademi-sektör iş birliğine de katkı sağlayacaktır. Etkinlik kapsamında ağırlıklı olarak üniversitemizin lisans öğrencileri, çevre üniversitelerden öğrenci toplulukları ve mezunlar bu zirvenin hedef kitlesi. Ben bu buluşmanın öğrencilerimize önemli katkılarda bulunacağına inanıyor, başta bu projeye büyük emek veren Sayın Bakanımız Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu olmak üzere emeği geçenlere kalbi şükranlarımı sunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum” ifadelerini kullandı. Sosyal Sorumluluk Üstlenen Bireyler Olmayı Hedefliyoruz Topluluk Başkanı Busenaz Çitlenbik, iş dünyası temsilcileri ile öğrencilerin bir araya gelmesinin önemini vurguladığı konuşmasında üniversiteyi sadece dersler ile geçirmenin yeterli olmadığının farkında olarak projeler ürettiklerini söyledi. Çitlenbik, “Öncelikle, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Kariyer Topluluğu olarak bu anlamlı günde bizlerle olduğunuz için hepinize gönülden teşekkür ediyorum. Bizler Kariyer Topluluğu olarak, üniversite yıllarını yalnızca derslerle sınırlı bırakmadan; sektörlerle temas kuran, kendini geliştiren, sosyal sorumluluk üstlenen bireyler olmayı hedefliyoruz. Bu anlamda, bugün burada bulunan iş dünyasının değerli temsilcileri ve konuşmacılarımıza teşekkür etmek istiyorum. Onların yol göstericiliği, biz gençlerin geleceğine yön veriyor. Bizlere ilham vermek üzere bulunan, gençliğin en güçlü destekçilerinden biri olan Sayın Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu’na en derin şükranlarımı sunmak istiyorum. Sayın Bakanım, gençlere inancınız, yanımızda duruşunuz ve bugün burada bulunarak bizlere gösterdiğiniz yakın ilgi, bizim için yalnızca bir destek değil; aynı zamanda bir motivasyon kaynağı, bir güç kaynağıdır. Bugün sizi aramızda görmek, bizler için büyük bir mutluluk ve onur” dedi ve Başta Rektör Köse olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür etti. Söyleşi sonunda İzmir Milletvekili ve önceki dönem Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu beraberindeki protokol, ÜNİDES kapsamında destek alan İKÇÜ’lü topluluk stantlarının yer aldığı fuaye alanını ziyaret ederek projelerini dinledi, öğrencilerle fotoğraf çektirdi. -
09.05.2025
TEDxİKÇÜ ile İKÇÜ’de Yıldızlar Geçidi
İlham verici insanların hikâyelerini, “Paylaşmaya değer fikirler” sloganıyla toplumla buluşturan TED (Technology, Entertainment, Design), TEDxİKÇÜ lisansıyla İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesindeki ilk etkinliğini gençlerle buluşturdu. TEDx resmi onayıyla, Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı Koordinatörü Doç. Dr. Yeliz Doğru'nun öncülüğünde, organizatör Emre Elmacı ve organizasyon koordinatörü Beyza Deveci iş birliğiyle "Kuyruklu Yıldız" temasıyla düzenlenen buluşmada, alanında uzman konuşmacılar öğrencilerle bir araya gelerek fikirlerini ve ilham veren hikâyelerini paylaştı “İz Bırak, Keşfet ve Parla” sloganıyla ilki düzenlenen TEDxİKÇÜ’ye öğrenciler, yoğun ilgi gösterirken; Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevtap Ünal, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökçen Bombar, Sanat ve Tasarım Fakültesi Prof. Dr. Oğuz Dilmaç, SKS Başkanı ve Etkinlik Koordinatörü Doç. Dr. Yeliz Doğru, akademik ve idari personel, öğrenciler ve çok sayıda davetli katıldı. Bütün Aşamaları Öğrencilerimiz Organize Etti Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, “TEDx’in ana amaçlarından biri; hata yapmaktan korkmamak ve onlardan yeni bir şeyler öğrenmektir. Girişimcilik, hataları sahiplenmeyi ve bu hatalardan ders çıkararak, güç alarak ilerlemeyi gerektirir. Eğer bir girişimci olacaksanız, yaptığınız hatalardan öğrenip yolunuza devam edebilmelisiniz. Başarılı girişimciler, hatalarına sahip çıkan ve onları düzelten kişilerdir. Girişimcilikte başarı için öğrenmek çok önemli. Bizim öğrencilerimiz bu tür organizasyonlarda sorumluluk ve risk almalılar. Sizler ilk organizasyonda önemli sorumluluklar aldınız. Bundan sonra da almalı ve hata yapmaktan korkmamalısınız. Unutmayın, bu bizim ilk TEDx organizasyonumuzdu ve bütün aşamaları öğrencilerimiz organize etti. Bu sadece bir başlangıç. Bugün salonu dolduran sizler arasından, gelecekte çok başarılı girişimciler ve organizatörler çıkacak” dedi. Türkiye’nin Parlayan Yıldızları İKÇÜ’den Çıkacak Etkinliğin başlangıcında TEDxİKÇÜ ekibine neden “Kuyruklu Yıldız” temasını seçtiklerini sorduğunda, almış olduğu yanıttan çok etkilendiğini dile getiren Prof. Dr. Bulduklu, “Evet, milyarlarca yıldız var ama kuyruklu yıldızlar nadir yani onların sayısı çok az. Türkiye’nin parlayan kişilere ve kişiliklere ihtiyacı var. Emin olun, bu kişilikler İKÇÜ’den çıkacak. Bizler, İKÇÜ olarak, buradan gerçekten büyük yıldızlar çıkaracağımıza inanıyoruz. TEDx zaten yapısı gereği, ilham veren hikâyeleri ve başarıları önümüze getiriyor. Buradan alacağınız dersler, belki de hayatınızı değiştirecek, size bir vizyon kazandıracak” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Yasin Bulduklu organizasyon ekibine, katılımcılara, TEDxİKÇÜ kapsamında deneyimlerini paylaşacak olan konuşmacılara ve sponsorlara teşekkür ederek konuşmasını noktaladı. Gençlerin ‘İz Bırakma’ Cesaretine Katkı Sunduk İnovasyondan, bilime, sanata alanında yıldızlaşan isimlerin katıldığı, dünyanın en prestijli organizasyonlardan birini İKÇÜ’ye taşımanın heyecanını yaşadıklarını belirten Başkan Doğru, “Etkinliğimizin teması: “Kuyruklu Yıldız – İz Bırak, Keşfet ve Parla.” Biliyorum ki her birinizin içinde keşfedilmeyi bekleyen değerli fikirler var. Belki de az sonra kıymetli konuşmacılarımızdan birinin söylediği bir cümle, bir bakış ya da yaşanan küçük bir an, sizin o yolculuğa çıkmanızı sağlayan bir kıvılcım olacak. Bugün yaklaşık 6 saat sürecek bu etkinlik için sevgili öğrencilerimiz, TEDx ekibimiz, büyük bir özveriyle aylardır gece gündüz çalıştılar. Bizler de bu yolculukta onların yanında olmaktan, gençlerimizin “iz bırakma” cesaretine katkı sunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Sözü daha fazla uzatmadan, bugünün hepiniz için ilham dolu, keşiflerle dolu ve unutulmaz bir deneyim olmasını diliyorum” diye konuştu. İlham Veren Bir Yolculuk: TEDxİKÇÜ Etkinliğin resmi organizatörü Emre Elmacı ise, “Aralıksız, tam 3 aydır gecesini gündüzüne katan TEDxİKÇÜ ekibi olarak emeklerimizin karşılığını aldığımız bugün, hem mutlu hem de gururluyuz. Çünkü, büyük başarılara imza atmak, hedefi yüksek olan insanların idealidir. Oscar Wilde’ın çok sevdiğim bir sözü vardır: “Kendin ol; diğer herkes çoktan kapılmış”. Bu söz, yalnızca kişisel yolculuğumda değil, aynı zamanda etkinliğimizin teması için de büyük bir anlam taşıyor. Bugün, bu koltuklarda oturan herkes, kendi hayatına dair bir iz bırakacak. Etkinliğimizin resmi lisansını aldığımız günden beri yanımda olan kıymetli organizasyon koordinatörü Beyza Deveci’ye ve hayalimize gönülden inanan TEDxİKÇÜ halkla ilişkiler ekip lideri Melisa Açar’a teşekkür etmek istiyorum. Bugün, hayalimizin gerçeğe dönüştüğünü görmek tarif edilmez bir mutluluk. Üniversitemizin bize sunduğu imkânlar ve sağladığı destekler için başta rektörümüz Prof. Dr. Saffet Köse olmak üzere, Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Yasin Bulduklu ve tüm üniversite üst yönetimine teşekkür ederim. Her zaman arkamda olduğunu hissettiren ve etkinlik için elinden geleni, hatta fazlasını yapan İKÇÜ SKS ailesine de teşekkür ederim. Bizleri yüreklendiren değerli sponsorlarımıza da bir kez daha teşekkürü bir borç biliyorum. Umuyorum ki bu etkinlik, sadece bugünün değil, geleceğin de ilham kaynaklarından biri olur. Hepinize keyifli ve ilham dolu bir TEDx günü diliyorum“ dedi. Eşsiz Hikâyeler, Kıymetli Paylaşımlar Etkinliğin organizasyon koordinatörü Beyza Deveci, TEDxİKÇÜ’nün başarısında emeği geçen herkese teşekkür ederken, üniversitenin sağladığı desteğin böyle anlamlı organizasyonların hayata geçirilmesinde ne denli kıymetli olduğunu vurguladı. Beyza Deveci, “Bugün, İKÇÜ’de bir ilki yaşamanın heyecanı içerisindeyiz. Bu özel günün başlangıcında yalnızca öğrenmenin değil, aynı zamanda ilham almanın ve birbirimize güç katmanın da ne kadar önemli olduğunu vurgulamak isterim. Çok değerli konuşmacılardan dinleyeceğiniz eşsiz hikâyeler ve kıymetli paylaşımlar sizleri bekliyor. Burada olmak, yalnızca dinlemek değil, aynı zamanda birlikte düşünmek, gülmek ve keşfetmek için bir adım atmak demek. Umuyorum ki, bugün okulumuzda ilk defa gerçekleşen bu etkinlik, gelecekte bir gelenek haline gelir ve bu ilham dolu yolculuğa tekrar çıkmak için kolları sıvayan yeni öğrenciler yetişir. Başta, bize her zaman inanan ve bu doğrultuda desteğini esirgemeyen, SKS Başkanı ve Koordinatör Doç. Dr. Yeliz Doğru’ya, lisans sürecimizden itibaren her aşamada birlikte ilerlediğimiz organizatör Emre Elmacı’ya, sürecin en başından bu yana yanımda olan halkla ilişkiler ekip lideri Melisa Açar’a, gece gündüz demeden sonsuz revizeleri göğüsleyen tasarım ekibime ve Sümeyye Aslan’a gönülden teşekkür ediyorum. Ekipte yer alan herkesi tek tek sayamasam da hepinizi gerçekten çok seviyorum. Şimdi, eğer hazırsanız, artık sözde değil, eylemde ilham almanın zamanı geldi. Bu muazzam etkinliği başlatıyorum. Hepinize keyifli bir zaman dilimi dilerim” şeklinde konuştu. İKÇÜ Sahnesinde Farklı Sektörlerin Yıldızlar Geçidi Açılış konuşmalarından sonra sahne, Tan Sağtürk Akademi’nin genç dansçılarının oldu. Ardından, iletişim stratejileri ve kurumsal mutluluk kavramını bir araya getiren Gdz Elektrik Dağıtım Grubu Kurumsal İletişim Müdürü Gizem Dağ sahneye çıktı. “Mutluluk Tasarımı”na dayalı özgün yaklaşımını aktaran Dağ, iş dünyasında pozitif dönüşümün nasıl mümkün olabileceğini gençlere anlattı. Müziğin birleştirici gücüne inanan orkestra şefi ve müzik direktörü Masis Aram Gözbek, sanatın hem bireysel hem de toplumsal etkisini, yenilikçi projeler üzerindeki değerlendirmelerini paylaştı. Daha sonra, sınırları cesaretiyle aşan ve ilklere imza atmanın gururunu yaşayan, Türkiye’yi birçok uluslararası yarışmada başarıyla temsil eden milli yüzücü Bengisu Avcı sahne aldı ve gençlere deneyimlerini aktardı. Selim Yuhay sahne aldı ve mimariyi medya ile buluşturarak etkinliğe katılan geniş kitleye ilham verdi. Selim Yuhay mimarlık serüvenini, televizyon deneyimini ve tasarımın yaşamla olan ilişkisini katılımcılarla paylaştı. Medya sunuculuğu ve dijital içerik üretimi alanındaki birikimiyle tanınan İlkay Buharalı, iletişimin dijital dönüşümünü ve etkili anlatım yollarını aktardı. Etkinliğin bir sonraki aşamasında Vals, Zeybek, Tango, Latin ve Bale gibi beş farklı dans stilini bir araya getirerek izleyicileri büyüleyen ve Cumhuriyetin kültürel zenginliğini sanatla buluşturan Cumhuriyet Potporisi adlı gösteri gerçekleşti. Gösterinin ardından, gökyüzüne olan tutkusu ve ilham veren başarı hikâyesiyle Naile Sevda Varol sahneye çıktı ve pilotluk mesleğinin perde arkasını ve kadınların havacılık alanındaki yükselişini anlattı. Ardından, sahne Türk rap müziğinin tanınan isimlerinden Anıl Piyancı’nın oldu. Etkinliğin son bölümünde ise katılımcılar, TEDx Talks Back oturumuna katılarak konuşmacılarla etkileşime geçtiler. Bu bölümde, dinleyiciler görüşlerini paylaşarak, etkinlikle ilgili geri bildirimlerde bulunma imkânı buldu. Öğrenciler, etkinlik boyunca ilham verici konuşmalar sayesinde yeni bakış açıları kazanma fırsatını yakaladı. -
08.05.2025
Sektörü Dönüştürecek Mühendisler “MÜSEB 2025”te
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi İKC-ENSO Mühendislik Topluluğu öğrencileri tarafından organize edilen ve Ege Bölgesi’nin en büyük öğrenci organizasyonu olan Mühendislik ve Sektör Buluşmaları “MÜSEB 2025” düzenlenen çeşitli etkinliklerle tamamlandı. Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi, Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi (KAGEM), Proje Genel Koordinatörlüğü ve Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığına bağlı İKC-ENSO Mühendislik Topluluğu iş birliğiyle düzenlenen MÜSEB-25 etkinliğinin açılış programına, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökçen Bombar, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi (İAOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Karace, sektörün önde gelen firmalarından gelen üst düzey yöneticiler ve çok sayıda öğrenci katıldı. Farklı Sektörlerden Firmalarla Yakın İş Birliği İçindeyiz Programın açılışını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Akbulut, sektör-öğrenci buluşmalarını oldukça önemsediklerini belirterek; İKÇÜ’nün araştırma üniversitesi olma hedefi doğrultusunda önemli adımlar attığını kaydetti. Akademisyenler ve öğrencilerin ulusal ve uluslararası projeler üretmelerinin, sanayiyle yapılan iş birliklerinin artmasının ve yüksek katma değerli ürünlerin ortaya çıkmasının destekçisi olduklarını vurgulayan Prof. Dr. Akbulut, “Öğrencilerin ilgilendiği sektördeki yenilikleri takip etmesine, sektör profesyonellerinin deneyim paylaşımlarından yararlanabilmesine, onlarla birebir görüşme fırsatı yakalayabilmesine, yarı zamanlı ve tam zamanlı iş veya staj imkânlarından yararlanabilmelerine olanak sağlayan bu gibi buluşmaları geleneksel hale getirmekteyiz. Üniversitemiz proje üretmek, sanayi ile iş birliği yapmak, ulaşamadığı firma ile iletişime geçmek isteyen tüm akademik personelimize ve aynı şekilde akademisyenlerimizle ortak projeler yapmak isteyen tüm sanayi kuruluşlarımıza her zaman sonuna kadar destek vermeye hazırdır. Üniversitemizin iki sanayinin ortasında yer alması ve İzmir’in kuzey aksındaki sanayi bölgelerine yakınlığı da farklı sektörlerden firmalarla yakın iş birliği içerisinde olmamıza önemli bir katkı sağlamaktadır. Bu doğrultuda üniversitemiz, Kuzey İzmir TEKMER A.Ş., TTO A.Ş. ve son olarak ilan edilen Kuzey İzmir Teknoloji Geliştirme Bölgesindeki TECHNOCITY-İZMİR teknopark kuruluşu gibi yapılar aracılığıyla bilimsel bilginin teknolojiye dönüştürülmesi ve sanayi ile iş birliklerini güçlendirmek için çalışmalarına artan bir ivme ile devam etmektedir” dedi. Geleceğin Mühendislerine Önemli Bir Fırsat Dekan Prof. Dr. Gökçen Bombar ise bilgi üretiminin yalnızca sınıf ortamlarında ve laboratuvarlarda kalmaması, sahaya, üretime ve uygulamaya dönüşmesi adına bu tür organizasyonları son derece kıymetli bulduğuna vurgu yaptı. Dekan Prof. Dr. Bombar, “Sevgili öğrenciler, bugün sektör temsilcileriyle doğrudan temas kurarak kariyerinize önemli bir adım atma fırsatınız var. Unutmayın, bir mühendis yalnızca bildikleriyle değil, öğrenmeye olan tutkusu ve etik değerleriyle de tanınır. Geleceğe özgüven ve vizyonla yürüdüğünüzü görmek bizim için en büyük mutluluktur. Mühendislik, çözüm üretme, dönüşüm ve gelişimi merkezine alan bir disiplindir. Bizler, mühendisliği sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir vizyon ve yaşam biçimi olarak görüyoruz. Ancak bu dönüşümün etkili olabilmesi için, sektör dinamikleriyle iç içe, iş birliğine dayalı bir yaklaşım gereklidir. MÜSEB de bu amaca hizmet eden önemli bir platformdur. Bu organizasyonun hayata geçmesinde emeği geçen tüm akademik ve idari kadromuza, iş birliği içinde olduğumuz sektör temsilcilerine ve etkinliğimize katılım gösteren tüm paydaşlarımıza teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. Sektörü Dönüştürecek Gençler “Sektör sizi bekliyor” diyerek gençlere seslenen İAOSB Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Karace, sanayi temsilcileri ile öğrencileri interaktif olarak buluşturan bu gibi etkinliklerin, tüm mühendislik disiplinlerinde iş birliğini, bilgi paylaşımını ve beceri gelişimini sağlayan önemli buluşmalar olduğunu aktardı. İKÇÜ ev sahipliğinde gerçekleşen “Mühendislik ve Sektör Buluşmaları” etkinliğine katılmaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu belirten Başkan Karace, “Bizler, yalnızca üretimin değil nitelikli insan kaynağının, teknolojik dönüşümün ve sürdürülebilir kalkınmanın öncüsüyüz. Bu hedeflere ulaşmanın yolu, siz gençlerin bilimsel donanıma sahip olmalarının yanı sıra vizyon sahibi bireyler olarak yetişmesinden geçiyor. Bu etkinlikler yalnızca bilgi alışverişi anlamında değil, aynı zamanda genç zihinlerle sektörün nabzını tutan profesyonellerin doğrudan teması açısından da çok değerlidir. Bugün burada üretimden yazılıma, otomasyondan sürdürülebilirliğe kadar birçok alanda faaliyet gösteren şirketlerle bir aradayız. Bu etkinlik sayesinde hem siz öğrenciler hem de biz sanayiciler birbirimizi daha yakından tanıma fırsatı bulacağız. Unutmayın; sektör sizi bekliyor ama daha da önemlisi sizin sektörü dönüştürecek güce sahip olmanızdır. Başta İKÇÜ Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi olmak üzere, İKC-ENSO Mühendislik Topluluğu ile Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne ve emeği geçen herkese teşekkür ederim” şeklinde konuştu. Açılış konuşmalarının ardından programın ilk gününde Süperpar Otomotiv San.Tic.A.Ş.’den Hulusi Atalay, Disera Medical Üretim Müdürü Onur Selim Öner, Siemens şirketinden İlker Demirci ile Alper Başer, BMC Tic. Araçlar Test ve Doğrulama Müdürü Harun Çoban, Vestel Tedarik Zinciri Ekip Lideri Mehmet Fırat Onay gençlerle yer aldıkları sektörler hakkında bilgi verdi. MÜSEB-25 Mühendislik ve Sektör Buluşmaları etkinliğinin ikinci gününde yer alan Otokoç Yazılım Uzmanı Şevket Kaplan, Norm Holding Üretim Yöneticisi Efe Uslucan, Tirsan Kardan Genel Müdürü İsmail Budak, Opsan Fabrika Müdürü Nazım Ege ve Mitsubishi İşe Alım Uzmanı İlayda Buse Çelik’in konuk edildiği seminerlerde de öğrenciler, firma temsilcileriyle bir araya gelerek; sektörle ilgili merak ettikleri konu başlıklarına yanıt aradı. Sektörün tanınmış marka ve firmalarının konuk edildiği MÜSEB 2025’te öğrenciler, iki gün boyunca şirketlerin etkinlik alanında yer alan stantlarını ziyaret etti ve staj başvuruları yaptı. -
07.05.2025
ÜBYS’de “Karar Verici” Değil “Standart Koyucu” Dönem Başladı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı iş birliği ile organize edilen Bilişim Sistemleri ve Teknolojileri Fuarı Kuşadası’nda başladı. Geçtiğimiz yıl beşincisi çalıştay olarak yapılan, her geçen yıl büyüyen yapısı ile altıncısı fuar organizasyonuna dönüştürülen “Karar Vericiler Buluşması: Bilişim Sistemleri ve Teknolojileri Fuarı’nın açılış programı, İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse’nin ev sahipliğinde, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürü Ömer Alan, T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı Sektörler ve Kamu Yatırımı Genel Müdür Yardımcısı Tolga Balcı, Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Yavuz Torun, Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdür Yardımcısı Muhammed Şakir Toprak, T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı Eğitim ve Kültür Dairesi Başkanı Mehmet Cem Fendoğlu, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Bilgi İşlem Daire Başkanı Dr. Yasin İnağ, İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Bilgi İşlem Daire Başkanı Fatih Tunçez, paydaş üniversitelerinden gelen rektörler, Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinden gelen akademisyenler, idari personel, kamu ve özel sektörden bilişim teknolojileri ve bilgi yönetim sistemleri alanında çalışan üst düzey profesyonelin katılımıyla yapıldı. En Somut Başarı Örneği Programın açılışında misafirlere seslenen Rektör Prof. Dr. Köse, her yıl genişleyen bir network ağıyla UBYS’ye gösterilen teveccühün en büyük motivasyon kaynağı olduğunu aktardı. Ülkesi için yerli teknolojiler üreten, ortak dijital devlet altyapılarının geliştirilmesine destek olan tüm paydaş kamu kurumlarına teşekkür eden Prof. Dr. Köse, “ÜBYS konusunda çözümler üreten bir yazılımın ötesinde anlamlar ifade ediyor. En başta kamu kurumlarının bu alanda başarılı projeler yapabileceğinin en somut örneği bu proje. ÜBYS piyasada fiyat dengesini sağlayan bir mekanizma olarak da hizmet veriyor. Tüm süreçlerin merkezi bilgi işlem birimi tarafından bütüncül bir şekilde yönetilmesini sağlayan ÜBYS ile kamunun kaynaklarında verimliliğe katkıda bulunma gayreti gösteriyoruz. Kurumsal bilgi teknolojileri altyapısı ne kadar ortak ve standart olursa idamesi de o denli kolay ve düşük maliyetli olacaktır. Bizler her bir paydaşımızın katkısıyla kamu kaynaklarında verimliliğin sağlanabilmesi adına önemli bir sorumluluk almış bulunuyoruz. Ben her zaman söylüyorum; bu proje bir sinerji projesidir, farklı kurumların birlikte çalışarak başarılı olabileceklerinin en güzel göstergesidir” dedi. Akademi İle Bilişim Sektörünün Buluşması Tüm yükseköğretim kurumlarında bir standart oluşturma potansiyeline sahip bir yazılım olan ÜBYS’nin, bilgi teknolojisi harcamaları için de önemli bir tasarruf projesi olduğunun altını çizen Rektör Prof. Dr. Köse, fuar organizasyonu ile kamu ve özel sektör kurumlarını milli teknolojiler paydasında buluşturmayı hedeflediklerini söyledi. Prof. Dr. Köse, “Bilgi teknolojisi harcamalarının büyüklüğü dikkate alındığında kamu kuruluşları bütçesine getirdiği yük önemli rakamlara ulaşmaktadır ve bu türden çözümlerle kamu kaynaklarının etkililiğine katkıda bulunmak mecburiyetindeyiz. Bizler de siz paydaşlarımızla her geçen yıl büyüyen gelişen yüzüyle yenilikçi ve bütünleşik çözümler sunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Bu yıl ilki yapılan fuar ile akademi ile sektörü buluşturduk ve inanıyorum ki burada önemli iş birliklerine imza atılacak. Cumhurbaşkanımızın işaret ettiği ‘Dijital Seferberlik Dönemi’ ve ‘Milli Teknoloji Hamlesi” kapsamında ÜBYS ile büyük adımları hep birlikte atacağımıza inanıyorum. Gelinen noktada katkı veren tüm kurumlarımızın büyük emeği vardır. Özellikle Strateji ve Bütçe Başkanlığımızın bu konudaki destekleri ve ortaklığı son derece önemli. Buradan başta Cumhurbaşkanlığı Strateji Bütçe Başkanlığımıza, Sektörler ve Kamu Yatırımları Genel Müdürümüze, Genel Müdür Yardımcımıza, Cumhurbaşkanlığı Strateji Bütçe Başkanlığımıza, Maliye Bakanlığına, üniversitelerimize; başarı hikâyesini birlikte yazdığımız projenin bu noktaya gelmesinde eşsiz katkılar veren siz paydaşlarımıza kalbi şükranlarımı sunuyorum” şeklinde konuştu. Karar Verici Değil, Standart Koyucu Dönem Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının destekleri ile 2011 yılında proje yolculuğuna başlayan İKÇÜ ÜBYS yazılımının, büyük bir başarı hikayesinin aktörü haline geldiğini ifade eden Strateji ve Bütçe Başkanlığı Sektörler ve Kamu Yatırımı Genel Müdür Yardımcısı Tolga Balcı, öncelikli olarak hedeflenen kamuda tasarruf açısından da etkin bir verimlilik ivmesi yakalandığını vurguladı. Balcı, “Yazılımların yurtdışı kaynaklı olması ülkeler için ulusal bilgi güvenliği yönüyle oldukça önemli bir risk unsuru oluşturmaktadır. Özellikle bu nedenle kamu sektöründe yerli ve milli yazılımların oluşturulması ve kullanılması gereklidir. Bizler kamu sektöründe yerli ve milli yazılımların kullanımının altını çiziyor, bu kapsamda oluşturulan projelerin sonuna kadar destekçisi oluyoruz. 2011 yılında tanıştığımız ÜBYS, süreç içinde kendini yenileyen, sürekli geliştirilebilen, kullanıcına etkin çözümler sunan yapısıyla kamuda etkin bir verimlilik sağladı. Projede yer alan kişiler değişebilir ama değişmeyen ÜBYS’nin kamu kurumlarına örnek bir proje olarak artık rüştünü ispat etmesi oldu. Tüm paydaşların desteğiyle yükselen ÜBYS, İKÇÜ için marka değeri taşıyan ‘milli bir yazılım’ haline geldi. Artık ÜBYS’nin karar verici değil, standart koyucu olduğu bir dönem başladı. Projenin başarısının arkasında başkanlığımızın desteği kadar, disiplinli, özverili, ekip ruhu gerektiren bir çalışma yapısı olduğunu düşünüyorum. Çünkü süreç sorumlularının birbirleriyle sürekli iletişim halinde olmaları, projelerin verimli işleyişi açısından çok önemlidir. Basta Rektör Prof. Dr. Saffet Köse Hocamız ve değerli ekibine, bu projenin oluşumunda ve gelişiminde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Sektör temsilcileri ile networking imkanı sunan, yerli teknolojilerin gelişimini destekleyen ve akademik dünyayı iş dünyasıyla buluşturan bu fuarın bilişim ekosistemine büyük katkılar sunacağına yürekten inanıyorum” dedi. Türkiye’nin Örnek Bilişim Projesi Strateji ve Bütçe Başkanlığı Eğitim ve Kültür Dairesi Başkanı Mehmet Cem Fendoğlu da bilişim alanında kaydettiği gelişmelerle İKÇÜ’nün ihtisaslaşmayı hak eden bir yükseköğretim kurumu olduğunu kaydetti. Başkan Fendoğlu, “Çıktı; sadece bilgi ve teknoloji olarak değil, üretilen teknolojinin paylaşıma açılmasıyla yerini bulur. Üniversitelerde üretilen bilginin ve projelerin katma değer olarak sektöre aktarılması çok önemlidir. Kaynakların daha etkin ve verimli işletilmesi, kaynak israfının ve tekrar yatırımların önlenmesini teminen örnek bir yazılım olan, Başkanlığımızca desteklenen İKÇÜ ÜBYS kaynaklarını etkin kullanması ve sürekli güncellenmesi yönleriyle ülkemizin başarılı yerli bir yazılımı haline geldi. Bugün burada, 200’e yakın değerli yöneticimizin katılımını görüyorum. Bu da gelinen aşamada hedefin ne kadar büyüdüğünü göstermektedir. Mevcutta İKÇÜ 4 önemli ulusal projeyi yönetiyor ama ÜBYS geldiği kapasite, network ağı olarak en büyüğü haline geldi, Türkiye’nin örnek projesi oldu. Başkanlık olarak projeyi desteklediğimiz için duyduğumuz memnuniyeti yineliyor, emeği olan tüm personele teşekkürlerimi iletiyorum” şeklinde konuştu. Teknolojilerin “Kullanıcısı” Değil “Üreticisi” Konumdayız Fuarla ilgi bilgi veren İKÇÜ Bilgi İşlem Daire Başkanı Fatih Tunçez 18’i bakanlık, 70 üniversite, 33 sektör markası yöneticileriyle birlikte 200’ü aşan katılımcıyı ağırlamaktan büyük mutluluk duyduklarını ifade etti. Gelenekselleşen İKÇÜ ÜBYS buluşmalarının her geçen yıl daha geniş kitlelere ulaştığını aktaran Başkan Tunçez, “Başta savunma sanayi olmak üzere sağlıktan, uzay çalışmalarına, yüksek teknoloji gerektiren projeleri birer birer hayata geçiren ülkemiz mühendisleri, bilişim de de önemli atılımlar yapmaktadır. İKÇÜ, 2022 yılında Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından başlatılan “Yükseköğretimde Büyük Veri Projesi” kapsamında seçilen 8 pilot üniversiteden biri olarak, dijital dönüşüm ve teknoloji geliştirme süreçlerinde önemli bir rol üstlenmektedir. İKÇÜ’lü mühendisler olarak üniversitemizde yapılan test sürecinden iç yapıda yaygınlaştırılmasına uzanan süreçte ÜBYS’ye yeni güncel modüller yazarak kurum dışı paydaşlarımızın karşısına daha geniş bir yazılım ağıyla çıktık. Bilişim ürünlerinin sadece “kullanıcısı” durumunda olmamızın yeterli olmadığının bilinciyle bu teknolojileri “üreten” bir konumda olma azmi ve gayreti içinde 2011 yılından bu yana kendimizi sürekli geliştirdik. Ekibimizce yazılan ÜBYS’nin Yerli ve Milli olması bizler için ayrı bir gurur ve motive kaynağı oldu. İKÇÜ’ye olan teveccühleri desteklerini hiçbir zaman eksik etmeyen başta Strateji ve Bütçe Başkanlığımıza, Bakanlığımıza, tüm paydaş kurumlarımıza minnet borçluyuz. Bundan sonra da tüm kurumların ihtiyaçlarına özel uygulama ve çözümler geliştirmek için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Açılış konuşmalarının ardından çalıştay oturumları ile kamu- özel sektör yöneticileri, bilişim ve teknoloji firmaları ve üniversitelerden gelen üst düzey temsilcilerin katıldığı workshoplara geçildi. İki gün devam edecek “Karar Vericiler Buluşması: Bilişim Sistemleri ve Teknolojileri Fuarı’nın Türkiye’nin dijital dönüşüm vizyonuna katkı sağlayacak yeni iş birliklerine olanak sağlaması bekleniyor.
Toplam 367
Okunma Sayısına Göre Haberler :::
-
398 kez okundu
İKÇÜ Hedeflerini Güncelledi
Kalite süreçlerini başarıyla sürdüren İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinde, TSE EN ISO 9001:2015 Kalite Yönetimi Sistemi ve Yükseköğretim Kalite Kurulu ölçütleri kapsamında, 2024 yılı Yönetimin Gözden Geçirme (YGG) toplantısı yapıldı. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin başkanlığında, Kalite Koordinatörlüğünce düzenlenen toplantıya, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş ve Prof. Dr. Süleyman Akbulut, dekanlar, müdürler, Genel Sekreter Nurettin Memur, daire başkanları, dekan yardımcıları, senato üyeleri, kalite koordinatörlüğü ve komisyonu üyeleri, akademik ve idari birimlerin kalite sorumluları katıldı. Yenilikçi ve Öncü Yaklaşımlarımızla Daha da İleri Toplantının açılış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, eğitim öğretim faaliyetleri, bilimsel araştırmalar, yönetişimde oluşan sinerji ve toplumsal katkı projeleri açısından kalite odaklı yaklaşımın önemini vurguladı. Geçen yılın bir analizinin ortaya konulması ve geleceğe yönelik planların gündeme alınması adına YGG toplantılarının oldukça önemli olduğunu kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, “Bu toplantıyı yaparken aslında kalite süreçlerimizi de mercek altına almış oluyoruz. Sunduğumuz hizmetlerin durumunu akademik, idari ve toplumsal katkılarımızı gözden geçirme, geliştirilmesi gereken hususlarımızı saptama fırsatı sunan bu buluşmayı önemsiyorum. Biz 'nitelikli eğitim', 'bilimsel araştırma' ve 'topluma hizmet' alanlarında yenilikçi ve öncü yaklaşımlarımızla her geçen gün daha da ileri gitmeye devam ediyoruz. Bilindiği gibi Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) tarafından 2 yıllığına akredite edildik. Aynı zamanda TSE EN ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi Belgesine de sahibiz. Bu standartlar belli süreçlerde kontrol ediliyor. Çünkü kalite, süreklilik isteyen çalışmaları gerektiriyor. Bu açıdan emekleriniz için her birinize teşekkür ediyorum” dedi. İKÇÜ’nün Çalışmaları Dikkat Çekiyor İKÇÜ’nün özellikle bilişim alanında yaptığı çalışmaların dikkat çektiğini dile getiren Prof. Dr. Saffet Köse, “Geçtiğimiz haftalarda, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından düzenlenen “2030’a Doğru Türk Yükseköğretim Vizyonu” toplantılarının dördüncüsüne üniversitemiz ev sahipliği yaptı. Yükseköğretim Kurulu Başkanımız Sayın Prof. Dr. Erol Özvar bilişim ve teknoloji alanında öne çıkan bir kurum olmamız nedeniyle bizleri tebrik etti ve özellikle bilişim alanında üniversitelerde yaptığımız çalışmaların önemini vurguladı. İdari ve akademik süreçlerde özellikle dijitalleşme noktasında öncü bir kurum haline geldik. YÖK’ün büyük veri ile ilgili çalışmalarında üniversitemiz paydaşlardan bir tanesi. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi, yeni kurulmasına rağmen sürekli olarak gelişime açık ve bunun da hakkını veren bir üniversite olduğu için çalışmalarımız dikkat çekmeye devam ediyor. Bu noktada sizlerin katkılarınız çok değerli” ifadelerin kullandı. Başarının Sürekliliğini Sağlamak Önemli Türk yükseköğretiminde adından söz ettiren bir kurum olmak için daha fazla çalışılması gerekliliğinin altını çizen Prof. Dr. Köse, akademik üretkenliği artıracak tüm çalışmaların desteklendiğini, tüm paydaşları ile etkileşim halinde bir İKÇÜ olarak yakalanan başarının sürekliliğini sağlamak adına sistemli adımlar atıldığını aktardı. Rektör Prof. Dr. Köse, “Kurumsal akreditasyon sürecinin önemli bir ögesi olarak gördüğümüz bu toplantıların doğru analizlerle, etkili stratejik planlarla bize yol göstermesi gerektiğine inanıyorum. Aramızdaki koordinasyonu sağlamak ve uyumu güçlendirmek, kalite kültürümüze de olumlu yansıyacaktır. İdari süreçlerimizi daha etkin ve verimli hale getirecek adımları atmaya devam ediyoruz. Özellikle dijitalleşme noktasında önemli bir avantaja sahibiz” dedi. Hedeflerimizi Güncelledik Topluma hizmet alanında fark yaratacak sosyal sorumluluk projeleri ve iş birlikleri ile yollarına devam ettiklerini ifade eden Prof. Dr. Köse, “Stratejik planımızı oluşturduk ve deyim yerindeyse hedeflerimizi güncelledik. Önceki dönemde koyduğumuz her hedefe ulaşmanın da mutluluğunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Kalite yolculuğumuzun Kalite Koordinatörlüğümüzün ve Strateji Geliştirme Başkanlığımızın katkılarıyla sürekli gelişim felsefesi üzerine inşa edildiğini vurgulamak isterim. Süreçlerimize katkı veren tüm ekip arkadaşlarıma teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu. Kalite Sürecini Başarıyla Yönetiyoruz Kalite Koordinatörü Doç. Dr. Funda İfakat Tengiz ise, İKÇÜ’nün sürekli gelişen ve dünya ile etkileşim halinde olan bir üniversite olmasında; nitelikli eğitim ve katılımcı yönetişim anlayışı açısından Kalite Güvence Sisteminin yol gösterici bir niteliğe sahip olduğunu vurguladı. Yükseköğretim kurumlarının eğitim-öğretim, araştırma ve toplumsal katkı faaliyetleri ile idari hizmetlerinin iç ve dış kalite güvencesi ve akreditasyon süreçlerini planlama ve uygulama esaslarının tümünü kapsayan Kalite Güvence Sisteminin gelişmeleri ve yenilikleri kalite standartlarında takip eden İKÇÜ açısından önemini anlatan Doç. Dr. Tengiz, “Türk Standartları Enstitüsü (TSE) TS EN ISO 9001:2015 Kalite Yönetim Sistemi (KYS) Standardı şartlarına uygun hizmet üretmek amacıyla 2012 yılında çalışmalara başlayan üniversitemiz, iki yıllık tetkik sürecinin ardından 2014 yılında TS EN ISO 9001 kalite yönetim sistemi belgesi almaya hak kazanmıştır. O tarihlerden bugüne kadar üniversitemizde kalite çalışmaları özenle sürdürülmektedir. 2024 yılında da belge yenileyerek sürece başarıyla devam ediyoruz. Görev bilinci ve özveri ile yaptığımız çalışmalara tam destek sağlayan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’ye ve üniversite üst yönetimine koordinatörlüğümüz adına teşekkür ediyorum” diye konuştu. Toplantı, katılımcıların görüş ve önerilerinin alınmasıyla tamamlandı. -
394 kez okundu
İlk Avrupa Birliği Projesini İKÇÜ ile Yapacaklar
E-Gastronomi Erasmus+ Konsorsiyum Projesi çerçevesinde İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ekibi Filipinler’de temaslarda bulundu. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinden (İKÇÜ) E-Gastronomi Proje üyeleri, Erasmus personel hareketliliği kapsamında Filipinler’in başkenti Manila’da bulunan ve dünyanın önde gelen üniversiteleri arasında yer alan Trinity University of Asia’ya akademik ziyaret gerçekleştirdi. Uluslararası İlişkiler Genel Koordinatörü Doç. Dr. Mehmet Emin Bakay, Turizm Fakültesi Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Volkan Altıntaş ve Prof. Dr. Onur Görkem ve Erasmus Program Uzmanı Öğr. Gör. Koray Çelik ile Trinity University of Asia Rektörü Prof. Dr. Gisela Da. Luna, Akademik İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Dr. Howell T. Ho, Turizm Fakültesi Dekanı Dr. Fernando V. Trinidad ikili iş birlikleri konusunda görüşmeler yaptı. Türkiye’den Filipinler’e Giden İlk Akademik Heyet Erasmus hareketliliği kapsamında, Güneydoğu Asya’ya ilk defa bir proje aracılığıyla akademik heyet gönderilmesi nedeniyle yapılan törenden önce iki ülke milli marşı okundu. Ardından, Trinity University of Asia Başkanı Dr. Gisela Da. Luna üniversiteleri hakkında bilgiler verdi. Dr. Luna Türkiye’den bir akademik heyeti ilk kez ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi ve üniversitelerinin ilk kez bir Avrupa Birliği (AB) kaynaklı projede yer almasının önemine değindi. Dr. Luna “Türkiye stratejik konumu ve insan kaynağı açısından büyük bir potansiyele sahip ve özellikle AB projelerindeki tecrübesi bizim için rehber niteliğinde. Bu deneyimin bizi üniversitemize aktarılmasını çok değerli buluyorum. İnanıyorum ki yapacağımız iş birlikleri iki üniversiteye de önemli olanaklar sağlayacak, bilimsel açıdan büyük katkılar sunacaktır” dedi. Uluslararasılaşmaya Büyük Önem Veriyoruz Türk gastronomisi, Türkiye’nin kültürel değerleri, sürdürülebilir turizm, dijitalleşme ve gastronomi konularında kapsamlı sunumlar gerçekleştirilen proje tanıtımı öncesi konuşan Uluslararası İlişkiler Genel Koordinatörü Doç. Dr. Mehmet Emin Bakay, turizm gibi bir alanda bir Asya ülkesiyle çalışmanın önemini vurguladı. Üniversitelerin uluslararasılaşmasının akademik, kültürel ve ekonomik açılardan büyük gereklilik olduğunu vurguladı. Doç. Dr. Bakay: “Uluslararasılaşmaya üniversite olarak büyük önem veriyoruz. Bu kapsamda öğrenci ve akademisyenlerimizin yurt dışındaki eğitim ve araştırma imkanlarına erişimini sağlamaya yönelik adımlar atıyoruz. Bu programlar farklı kültürler arasında köprüler kurarak bilgi ve deneyim paylaşımını da teşvik ediyor. Erasmus+ fırsatları, HORIZON programı, Capacity Building projeleri ve Marie Skłodowska-Curie Actions (Postdoctoral Fellowships) gibi uluslararası proje başlıklarında bilgileri burada paylaşacağız. Uluslararası ortaklıklar için yol gösterici önerilerde bulunacağız. Yapacağımız anlaşma ile yeni araştırma projelerinin ve teknolojik gelişmelerin önünü açmayı umuyoruz. Bu ziyaret, Türkiye ve Filipinler arasındaki akademik iş birliklerinin güçlendirilmesine katkı sağlayacaktır” dedi. Üç gün süren akademik program boyunca Trinity University of Asia’dan çok sayıda öğrenci ve akademisyen programlara katılım sağladı. İKÇÜ Akademisyenlerinden Türkiye Manila Büyükelçiliği Ziyareti İKÇÜ heyeti Manila Büyükelçisi Niyazi Evren Akyol’u makamında ziyaret edildi. Büyükelçi Akyol, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’nin E-Gastronomi Projesi kapsamında Filipinler’de gerçekleştirdiği etkinliklerden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Üniversite heyeti, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin selamlarını ileterek proje hakkında detaylı bilgi sundu. Büyükelçi Akyol, bu tür girişimlerin yükseköğretim sistemlerinin uluslararasılaşması açısından büyük önem taşıdığını belirtti. Ayrıca, Trinity University of Asia heyetine Türkiye’nin jeopolitik konumu, ekonomik, ticari ve kültürel faaliyetleri hakkında bilgi vererek, Türkiye-Filipinler ilişkilerinin geliştirilmesine yönelik değerlendirmelerde bulundu. Büyükelçi Türk Üniversitelerinin Filipinler’ de gerçekleştireceği her türlü faaliyete sınırsız estek vereceklerini ve Filipinli öğrencilere Türkiye Cumhuriyeti’nin burs sağladığını ifade ederek Filipinli öğrencilerin bu burslara başvurması için gerekli duyuruların yapılmasının önemli olduğunu belirtti. -
393 kez okundu
ÜBYS’de “Karar Verici” Değil “Standart Koyucu” Dönem Başladı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı iş birliği ile organize edilen Bilişim Sistemleri ve Teknolojileri Fuarı Kuşadası’nda başladı. Geçtiğimiz yıl beşincisi çalıştay olarak yapılan, her geçen yıl büyüyen yapısı ile altıncısı fuar organizasyonuna dönüştürülen “Karar Vericiler Buluşması: Bilişim Sistemleri ve Teknolojileri Fuarı’nın açılış programı, İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse’nin ev sahipliğinde, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürü Ömer Alan, T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı Sektörler ve Kamu Yatırımı Genel Müdür Yardımcısı Tolga Balcı, Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Yavuz Torun, Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdür Yardımcısı Muhammed Şakir Toprak, T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı Eğitim ve Kültür Dairesi Başkanı Mehmet Cem Fendoğlu, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Bilgi İşlem Daire Başkanı Dr. Yasin İnağ, İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Bilgi İşlem Daire Başkanı Fatih Tunçez, paydaş üniversitelerinden gelen rektörler, Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinden gelen akademisyenler, idari personel, kamu ve özel sektörden bilişim teknolojileri ve bilgi yönetim sistemleri alanında çalışan üst düzey profesyonelin katılımıyla yapıldı. En Somut Başarı Örneği Programın açılışında misafirlere seslenen Rektör Prof. Dr. Köse, her yıl genişleyen bir network ağıyla UBYS’ye gösterilen teveccühün en büyük motivasyon kaynağı olduğunu aktardı. Ülkesi için yerli teknolojiler üreten, ortak dijital devlet altyapılarının geliştirilmesine destek olan tüm paydaş kamu kurumlarına teşekkür eden Prof. Dr. Köse, “ÜBYS konusunda çözümler üreten bir yazılımın ötesinde anlamlar ifade ediyor. En başta kamu kurumlarının bu alanda başarılı projeler yapabileceğinin en somut örneği bu proje. ÜBYS piyasada fiyat dengesini sağlayan bir mekanizma olarak da hizmet veriyor. Tüm süreçlerin merkezi bilgi işlem birimi tarafından bütüncül bir şekilde yönetilmesini sağlayan ÜBYS ile kamunun kaynaklarında verimliliğe katkıda bulunma gayreti gösteriyoruz. Kurumsal bilgi teknolojileri altyapısı ne kadar ortak ve standart olursa idamesi de o denli kolay ve düşük maliyetli olacaktır. Bizler her bir paydaşımızın katkısıyla kamu kaynaklarında verimliliğin sağlanabilmesi adına önemli bir sorumluluk almış bulunuyoruz. Ben her zaman söylüyorum; bu proje bir sinerji projesidir, farklı kurumların birlikte çalışarak başarılı olabileceklerinin en güzel göstergesidir” dedi. Akademi İle Bilişim Sektörünün Buluşması Tüm yükseköğretim kurumlarında bir standart oluşturma potansiyeline sahip bir yazılım olan ÜBYS’nin, bilgi teknolojisi harcamaları için de önemli bir tasarruf projesi olduğunun altını çizen Rektör Prof. Dr. Köse, fuar organizasyonu ile kamu ve özel sektör kurumlarını milli teknolojiler paydasında buluşturmayı hedeflediklerini söyledi. Prof. Dr. Köse, “Bilgi teknolojisi harcamalarının büyüklüğü dikkate alındığında kamu kuruluşları bütçesine getirdiği yük önemli rakamlara ulaşmaktadır ve bu türden çözümlerle kamu kaynaklarının etkililiğine katkıda bulunmak mecburiyetindeyiz. Bizler de siz paydaşlarımızla her geçen yıl büyüyen gelişen yüzüyle yenilikçi ve bütünleşik çözümler sunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Bu yıl ilki yapılan fuar ile akademi ile sektörü buluşturduk ve inanıyorum ki burada önemli iş birliklerine imza atılacak. Cumhurbaşkanımızın işaret ettiği ‘Dijital Seferberlik Dönemi’ ve ‘Milli Teknoloji Hamlesi” kapsamında ÜBYS ile büyük adımları hep birlikte atacağımıza inanıyorum. Gelinen noktada katkı veren tüm kurumlarımızın büyük emeği vardır. Özellikle Strateji ve Bütçe Başkanlığımızın bu konudaki destekleri ve ortaklığı son derece önemli. Buradan başta Cumhurbaşkanlığı Strateji Bütçe Başkanlığımıza, Sektörler ve Kamu Yatırımları Genel Müdürümüze, Genel Müdür Yardımcımıza, Cumhurbaşkanlığı Strateji Bütçe Başkanlığımıza, Maliye Bakanlığına, üniversitelerimize; başarı hikâyesini birlikte yazdığımız projenin bu noktaya gelmesinde eşsiz katkılar veren siz paydaşlarımıza kalbi şükranlarımı sunuyorum” şeklinde konuştu. Karar Verici Değil, Standart Koyucu Dönem Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının destekleri ile 2011 yılında proje yolculuğuna başlayan İKÇÜ ÜBYS yazılımının, büyük bir başarı hikayesinin aktörü haline geldiğini ifade eden Strateji ve Bütçe Başkanlığı Sektörler ve Kamu Yatırımı Genel Müdür Yardımcısı Tolga Balcı, öncelikli olarak hedeflenen kamuda tasarruf açısından da etkin bir verimlilik ivmesi yakalandığını vurguladı. Balcı, “Yazılımların yurtdışı kaynaklı olması ülkeler için ulusal bilgi güvenliği yönüyle oldukça önemli bir risk unsuru oluşturmaktadır. Özellikle bu nedenle kamu sektöründe yerli ve milli yazılımların oluşturulması ve kullanılması gereklidir. Bizler kamu sektöründe yerli ve milli yazılımların kullanımının altını çiziyor, bu kapsamda oluşturulan projelerin sonuna kadar destekçisi oluyoruz. 2011 yılında tanıştığımız ÜBYS, süreç içinde kendini yenileyen, sürekli geliştirilebilen, kullanıcına etkin çözümler sunan yapısıyla kamuda etkin bir verimlilik sağladı. Projede yer alan kişiler değişebilir ama değişmeyen ÜBYS’nin kamu kurumlarına örnek bir proje olarak artık rüştünü ispat etmesi oldu. Tüm paydaşların desteğiyle yükselen ÜBYS, İKÇÜ için marka değeri taşıyan ‘milli bir yazılım’ haline geldi. Artık ÜBYS’nin karar verici değil, standart koyucu olduğu bir dönem başladı. Projenin başarısının arkasında başkanlığımızın desteği kadar, disiplinli, özverili, ekip ruhu gerektiren bir çalışma yapısı olduğunu düşünüyorum. Çünkü süreç sorumlularının birbirleriyle sürekli iletişim halinde olmaları, projelerin verimli işleyişi açısından çok önemlidir. Basta Rektör Prof. Dr. Saffet Köse Hocamız ve değerli ekibine, bu projenin oluşumunda ve gelişiminde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Sektör temsilcileri ile networking imkanı sunan, yerli teknolojilerin gelişimini destekleyen ve akademik dünyayı iş dünyasıyla buluşturan bu fuarın bilişim ekosistemine büyük katkılar sunacağına yürekten inanıyorum” dedi. Türkiye’nin Örnek Bilişim Projesi Strateji ve Bütçe Başkanlığı Eğitim ve Kültür Dairesi Başkanı Mehmet Cem Fendoğlu da bilişim alanında kaydettiği gelişmelerle İKÇÜ’nün ihtisaslaşmayı hak eden bir yükseköğretim kurumu olduğunu kaydetti. Başkan Fendoğlu, “Çıktı; sadece bilgi ve teknoloji olarak değil, üretilen teknolojinin paylaşıma açılmasıyla yerini bulur. Üniversitelerde üretilen bilginin ve projelerin katma değer olarak sektöre aktarılması çok önemlidir. Kaynakların daha etkin ve verimli işletilmesi, kaynak israfının ve tekrar yatırımların önlenmesini teminen örnek bir yazılım olan, Başkanlığımızca desteklenen İKÇÜ ÜBYS kaynaklarını etkin kullanması ve sürekli güncellenmesi yönleriyle ülkemizin başarılı yerli bir yazılımı haline geldi. Bugün burada, 200’e yakın değerli yöneticimizin katılımını görüyorum. Bu da gelinen aşamada hedefin ne kadar büyüdüğünü göstermektedir. Mevcutta İKÇÜ 4 önemli ulusal projeyi yönetiyor ama ÜBYS geldiği kapasite, network ağı olarak en büyüğü haline geldi, Türkiye’nin örnek projesi oldu. Başkanlık olarak projeyi desteklediğimiz için duyduğumuz memnuniyeti yineliyor, emeği olan tüm personele teşekkürlerimi iletiyorum” şeklinde konuştu. Teknolojilerin “Kullanıcısı” Değil “Üreticisi” Konumdayız Fuarla ilgi bilgi veren İKÇÜ Bilgi İşlem Daire Başkanı Fatih Tunçez 18’i bakanlık, 70 üniversite, 33 sektör markası yöneticileriyle birlikte 200’ü aşan katılımcıyı ağırlamaktan büyük mutluluk duyduklarını ifade etti. Gelenekselleşen İKÇÜ ÜBYS buluşmalarının her geçen yıl daha geniş kitlelere ulaştığını aktaran Başkan Tunçez, “Başta savunma sanayi olmak üzere sağlıktan, uzay çalışmalarına, yüksek teknoloji gerektiren projeleri birer birer hayata geçiren ülkemiz mühendisleri, bilişim de de önemli atılımlar yapmaktadır. İKÇÜ, 2022 yılında Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından başlatılan “Yükseköğretimde Büyük Veri Projesi” kapsamında seçilen 8 pilot üniversiteden biri olarak, dijital dönüşüm ve teknoloji geliştirme süreçlerinde önemli bir rol üstlenmektedir. İKÇÜ’lü mühendisler olarak üniversitemizde yapılan test sürecinden iç yapıda yaygınlaştırılmasına uzanan süreçte ÜBYS’ye yeni güncel modüller yazarak kurum dışı paydaşlarımızın karşısına daha geniş bir yazılım ağıyla çıktık. Bilişim ürünlerinin sadece “kullanıcısı” durumunda olmamızın yeterli olmadığının bilinciyle bu teknolojileri “üreten” bir konumda olma azmi ve gayreti içinde 2011 yılından bu yana kendimizi sürekli geliştirdik. Ekibimizce yazılan ÜBYS’nin Yerli ve Milli olması bizler için ayrı bir gurur ve motive kaynağı oldu. İKÇÜ’ye olan teveccühleri desteklerini hiçbir zaman eksik etmeyen başta Strateji ve Bütçe Başkanlığımıza, Bakanlığımıza, tüm paydaş kurumlarımıza minnet borçluyuz. Bundan sonra da tüm kurumların ihtiyaçlarına özel uygulama ve çözümler geliştirmek için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Açılış konuşmalarının ardından çalıştay oturumları ile kamu- özel sektör yöneticileri, bilişim ve teknoloji firmaları ve üniversitelerden gelen üst düzey temsilcilerin katıldığı workshoplara geçildi. İki gün devam edecek “Karar Vericiler Buluşması: Bilişim Sistemleri ve Teknolojileri Fuarı’nın Türkiye’nin dijital dönüşüm vizyonuna katkı sağlayacak yeni iş birliklerine olanak sağlaması bekleniyor. -
382 kez okundu
Rektör Köse Gazileri Ağırladı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin (İKÇÜ) Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, üniversite bünyesinde idari birimlerde görev yapan gazileri makamında ağırladı. Gaziler Günü ve Gaziler Haftası vesilesiyle geleneksel olarak her yıl gerçekleşen buluşmada duygularını ifade eden Rektör Prof. Dr. Köse, özverili çalışmalarıyla İKÇÜ’ye çok değerli katkılarda bulunan gazi personele teşekkür etti. İKÇÜ’nün kahraman gazileri ise Rektör Prof. Dr. Köse’nin nazik kabulünden mutluluk duyduklarını belirterek kendilerine verdiği destekler için memnuniyetlerini ifade etti. Çok Şey Borçluyuz Çalışmalarıyla İKÇÜ’nün gelişimine güç katan gazilerin ulaşabilecek en değerli mertebeyi ulaştıklarını ve bu unvanı onurla taşıdıklarını ifade eden Rektör Prof. Dr. Köse, “Cennet vatanımızda huzurlu ve barış içerisinde yaşıyorsak bunu haklarını hiçbir zaman ödeyemeyeceğimiz aziz şehitlerimizle birlikte bu uğurda gazi olan kahramanlarımıza borçluyuz” dedi. Dünyanın Vicdana İhtiyacı Var Canı her şeyden değerli gören İslam dininde savaşın bile adalet kavramıyla ilişkilendirildiğini aktaran Rektör Prof. Dr. Köse, şehitlik ve gazilik kavramlarının kutsallığı ile ilgili teolojik değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Köse, “ Barış, sevgi ve rahmet peygamberi olan Hz. Muhammed (sav) hiçbir zaman savaşa ilk başlayan olmamıştır. Meşru müdafaa, barış anlaşmalarının bozulması, elçilerin öldürülmesi, düşmanla iş birliği ve zulme uğrayan insanlara yardım etme gibi beş sebep söz konusuysa savaşa girilirdi. Peygamber efendimiz tarafından tüm ordu komutanlarına, kadınların, çocukların, yaşlıların, din adamlarının öldürülmemesi, mabetlere, doğaya, ağaca dokunulmaması emrolunmuştur. İnsanın ölüsüne işkence yapılamaz. Medeniyetimizde can taşıyan insansa din ayrımı yapılmaz, can taşıyorsa hayvan-insan ayrımı da yapılmaz. Bugün dünyanın bu vicdana ihtiyacı var. Vicdanların artık sustuğu dünyamızda İsrail’in yürüttüğü sistematik soykırımın karşısında durmak, insan olmanın bir gereğidir” dedi. -
377 kez okundu
Rektör Prof. Dr. Köse’den Merhamet Dersi
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal Bilimler Enstitüsü Psikoloji Anabilim Dalı tarafından yürütülen Manevi Destek ve Danışmanlık Tezsiz Yüksek Lisans Programının son dersi Rektör Köse tarafından verildi. Manevi Destek ve Danışmanlık Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Abdurrahman Akbolat’ın ev sahipliğinde Nizami-i Gencevi Toplantı Salonunda yapılan son ders oturumunu, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Dirik, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve SBBF Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin, Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Bekir Emiroğlu ile program mezunlarının aileleri de takip etti. Mutsuzsan Bir İyilik Yap Programın son dersinde öğrencilere seslenen Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, insanı diğer canlılardan ayıran temel unsurun merhamet olduğunu vurguladı. Günümüz dünyasında en çok eksikliği hissedilen duygunun da merhamet olduğunu ifade eden Prof. Dr. Köse, “Her canlı kendi acısını hisseder, 'başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın.’ Der Tolstoy. Bugün insanın tek ihtiyacı olan duygu budur. Sizler programın çerçevesinde derslerinizi aldınız. Gözlemler yaptınız. Çevrenizi izlediniz. Gördünüz ki insanların iç dünyalarını anlamazsanız onlara ulaşamazsınız. Çünkü insanların davranışlarını yönlendiren iç dünyalarıdır. Peygamber Efendimizden öğrendiğim çok önemli bir ders var. ‘Bir yetim başını okşa’ buyuruyor. İnsanlar başkasının zor dönemlerinde yanında olabiliyorsa ki bugünlerde bu az gördüğümüz bir şey; insan başkasına yardım edebiliyorsa beyin dopamin diye bir hormon salgılıyor. Bu da mutluluk hormonu. Psikologlardan duyduğum araştırdığım bir şey bu. Birisi bana gelip, içinde bir sıkıntısının olduğunu, mutsuz olduğunu söylüyorsa ben git bir iyilik yap derim. İlla maddi bir karşılıklı olması gerekmez. Örneğin başkası için içten edilen bir dua bile bir mutluluk vesilesi ki bunun Allah katında da değeri çok büyük. Bir kardeşinize gıyabında yaptığınız bir duayı Allah kabul ediyor. Bu çok kıymetli bir şey” dedi. Merhamet Ederseniz Merhamet Bulursunuz “İşin özü başkasının dertleriyle dertlenebilmek.” diyerek İslam’ın temel değerlerinin başında merhamet olduğunun altını çizen Rektör Prof. Dr. Köse, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) hayatında insanlar için nice örneklerin görüldüğünü kaydetti. Rektör Prof. Dr. Köse, “Bir ilahiyatçı olarak söyleyebileceğim, hazlarımızı helal ile meşruiyetle sınırlandırabilmek. Aslında bunlar insanlığımızda o özü ortaya çıkaran bir şey. Hepsinin temelinde şefkat var. İslam’ı bir kelimeye sığdırabilir misin deseler sığdıramayız. Ama ona en çok yakışan şey ne derseniz o şefkattir, o merhamettir derim. Merhametin iki boyutu var. Kuran-ı Kerim’in ısrarla bahsettiği şeydir. Cenâb-ı Hak kendini Kuran-ı Kerim’in başında kendini alemlerin Rabbi olarak takdim ediyor. Devamında Rahman ve Rahim sıfatına vurgu yapıyor. Merhametine vurgu yapıyor. Merhametle muamele etmeyi ilke eder. Gazabı da var ama merhametini gazabını geçmiştir diyor. Bu çok önemli. Rahmeti bütün alemleri kuşatmıştır. Hatta Allah merhametini 100 parçaya böldü, birini dünyaya indirdi,99’unu yanında tuttu diyor Peygamber Efendimiz. O bir merhamet bütün dünyaya yetiyor. Mesela bir hayvan yavrusunu emzirirken ayağını kaldırıyorsa o yüzde bir merhametten payına düşenden dolayıdır. Doksan dokuzunu da yanında tutuyor ki ahirette inananlara onunla muamele etsin diyedir. Müthiş bir müjde bu. Ama bunu bir tek şartı var, merhamet ederseniz merhamet bulursunuz. Siz Allah’ın yarattıklarına nasıl muamele ediyorsanız aynı şekliyle karşılık bulacaksınız. Peygamber Efendimiz de bunu vurguluyor” diye konuştu. İyilik Gönülsüz Yapılmaz Merhamet duygusunun zarafet ile insanlara sunumunun oldukça önemli olduğunu belirten Rektör Prof. Dr. Köse, incitmeden hassas şekilde yaklaşımın temel alınmasının gerektiğini ifade etti. Prof. Dr. Köse, “Merhameti, acımakla, küçümsemekle karıştırmayın, incitmemek en büyük boyutudur. Kırıp dökmemek, kaba olmamak, nazik ve zarif muamele etmek… Tıpkı Peygamberimiz gibi…İkinci boyut ise gönülden iyilik yapmaktır. Örneğin biri suyu bana istemeden getirirse getirmesin. Negatif yüklüyor. Bunun bana manevi anlamda ederi çok büyük. Yaptığınız şeye nezaket yüklemiyorsanız, estetik boyut katmıyorsanız yapmayın. Bugün insanlığa armağan edebileceğimiz en önemli şeydir merhamet. Bir Müslümanı diğerlerinden ayıran şey işte budur. İnsan olmanın yegâne unsuru empati yapması, başkalarının ihtiyaçlarını görebilmesidir. Son olarak, programdan aldığınız eğitimler insanlara yapacağınız hizmetlerinizde faydalar getirsin, hayatlarınıza faydalı olsun temennisiyle hepinizi tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı. 2015 yılından bu yana aktif olarak çalışan bölümlerinin multidisipliner yapısıyla Türkiye’de örnek bir program haline geldiğini aktaran Manevi Destek ve Danışmanlık Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Abdurrahman Akbolat da programı tamamlayan öğrencileri kutlayarak çalışma hayatlarında başarılar diledi. Mezunlar adına konuşan Davut Akgün de İKÇÜ’de tamamladıkları yüksek lisans eğitiminden duydukları memnuniyeti paylaşarak tüm eğitim kadrosuna ayrı ayrı teşekkür etti. Kapanışta Rektör Köse, “Genetiğiyle Oynanmış Kavramlar ve Aile Medeniyetinin Sonu” kitabını tüm mezunlara hediye etti. -
364 kez okundu
“Üniversiteye Pedalla’ ile Daha Yeşil Bir Kent Çağrısı
Tüm Avrupa ile eş zamanlı kutlanan Avrupa Hareketlilik Haftası etkinleri başladı. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi ev sahipliğinde, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Yeşil Kalkınma ve Kapsayıcı Büyüme Bölümünce düzenlenen “Üniversiteye Pedalla’ etkinliği, İzmir’deki Avrupa Hareketlilik Haftasının başlangıç noktası oldu. Etkinlik öncesi Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay ile Çiğli Belediye Başkanı Onur Emrah Yıldız’ı makamında ağırlayarak bir süre sohbet etti. Görüşmenin ardından Mavişehir İZBAN durağından İKÇÜ Şenlik alanına bisiklet süren sporcuların katıldığı törene geçildi. Avrupa Birliği Delegasyonunu temsilen Yeşil Kalkınma ve Kapsayıcı Büyüme Bölüm Başkanı Birinci Müsteşar Virve Vimpari, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Genel Sekreter Nuretdin Memur, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Avrupa Birliği Uzmanı Serdar Yılmaz, Türkiye Belediyeler Birliği Dış İlişkiler Müdürü Gülfem Kıraç Keleş, BŞB Genel Sekreteri Barış Karcı ile üst düzey kamu kurum temsilcilerinin yer aldığı törende konuşan Rektör Köse, sürdürülebilirlik için kurumların iş birliğine ihtiyaç olduğunu söyledi. Yerel Merciler, Kentin Tüm Dinamiklerince Desteklenmelidir Üniversite olarak ev sahipliği yapmaktan duydukları memnuniyeti paylaşan Rektör Prof. Dr. Köse, kentlilik bilincinin tüm dinamiklerce desteklenmesinin önemine vurgu yaptı. Prof. Dr. Köse, “Toplumun sağlık düzeyinin geliştirilmesi sadece merkezi yönetimin değil aynı zamanda kentin kimliğini belirleyen kamu kurumları, özel kurumlar, STK’lar gibi yönetişimin tüm unsurlarının katkısıyla mümkün olacaktır. Şehirler 'iyi sağlığın' geliştirilmesinde anahtar role sahiptir. Sağlıklı şehirlerin oluşturulmasında ise yerel yönetimler öne çıkmaktadır. Fiziksel aktivitenin artırılması, sadece bireysel değil, toplum tabanlı, çok sektörlü, çok alanlı ve kültürel bir yaklaşım gerektirmektedir. Fiziksel aktivite, aktif yaşam alanları için altyapı ve olanak yaratılmasında büyük güce ve role sahip olan yerel merciler, kentin tüm dinamiklerince desteklenmelidir” dedi. Şehrimize Katkı Verecek Projelere Devam İKÇÜ ile İzmir BŞB arasında oluşan sinerjinin üniversite-yerel yönetim iş birlikleri açısından örnek teşkil ettiğini kaydeden Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, bunun sürdürülebilirlik kazanmasının önemine işaret etti. Prof. Dr. Köse, “Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımız ile Karşıyaka Belediye başkanlığı sürecinde yaptığımız birçok ortak proje, yakın iş birlikleri ve yakaladığımız sinerjiyi büyükşehir bazında da sürdürürüyoruz. Kuruluşundan bu yana sadece akademik başarılarıyla değil sosyal, kültürel ve kent yaşamına dokunan projeleriyle İzmir'in başarılı akademik yuvası olan İKÇÜ olarak şehrimize katkı verecek projelere ve birçok faaliyete destek vermeye devam edeceğimizi belirtmek isterim. Önemli sağlık sorunlarının önüne geçen, havayı kirletmeyen, gürültü yapmayan, çevreci, ekonomik ve pratik bir ulaşım aracı olan bisikleti yaşam alanımıza dâhil etmek hem bizim hem de çevresel sağlığın da iyileştirilmesine güzel bir katkı sağlayacaktır. Bu güzel sağlık organizasyonunda emeği olan tüm arkadaşlarımızı, tüm çalışanlarımızı kutluyorum. Emeği geçen herkese teşekkürlerimi iletiyorum” diye konuştu. Akılcı Çözümler Üretmek Zorundayız Kötü şehirleşmeden kaynaklanan problemlere değinen Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, “Bütün bunları bütünlüklü görüp akılcı çözümler üretmek zorundayız. Halkımıza, kamu yöneticisi olmayanlara da düşen bir pay var. Bu konuda bilinçli olmak, sonra da alabildiğimiz kadar çok sorumluluk almak gerekiyor” ifadelerini kullandı. Herkesin bu yılın teması olan paylaşımlı kamusal alanlar anlayışı üzerine düşünmesi gerektiğini belirten Başkan Tugay, “Çünkü bize ait alanlar denince tapusu bizde olan alanları ifade ediyoruz ama burada hata yapıyoruz. Kamusal alan olarak nereyi gösterebilirseniz her şey hepimize ait. Dolayısıyla sahip çıkma bilincinin gelişmesi lazım. Dikkatli, özenli davranmak, iyileşmesi için katkıda bulunmak, kamu yöneticilerini uyarmak, bunların hepsi mümkün olan şeyler. Yeter ki orada onu yapmamızın ne kadar önemli olduğunu fark etmiş olalım” dedi. İklim krizine ilişkin de konuşan Başkan Tugay, “İzmir, 'İklim Nötr Şehir' olma yolunda, 2030 yılında nötr şehir olma sözü vermiş bir şehir. Bu sene pek çok krizle uğraştık. Kuraklık, orman yangınları, en son ne yazık ki Körfez’de oluşan sorunlar bizim için çok hayati. Çeşitli bahaneler bulabilir, bugün için göz boyayacak şeyler söyleyebiliriz. Kendimizi savunup suçu başkalarına atabiliriz. Ama doğru olmaz” ifadelerini kullandı. Daha Temiz Hava, Daha Sessiz Sokaklar Yeşil Kalkınma ve Kapsayıcı Büyüme Bölüm Başkanı Virve Vimpari de pek çok alanda İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Türkiye Belediyeler Birliği ile yaptıkları iş birliklerine değindi. İzmir’in Avrupa şehirleri arasındaki duyarlı yaklaşımına dikkat çeken Müsteşar Vimpari, “İzmir, 2030 yılı için İklim Nötr Şehir sözleşmesini imzalayan Avrupa kentlerinden biri. Her zaman iş birliğine yakın olan İzmir’e bu olumlu yaklaşımı için teşekkür ediyoruz. Bu yılın teması olan ortak kamusal alanların çevreye faydası çok büyüktür. Motorsuz ulaşım ve toplu ulaşım araçlarını kullanmayı teşvik ederek gürültü ve hava kirliliğini önemli ölçüde azaltabiliriz. Bu yılın “Paylaşımlı Kamusal Alanlar” teması ve “Şehri Birlikte Yaşayalım!” sloganını daha erişilebilir, yeşil ve yaşanabilir kentsel ortamları teşvik etmektedir. Daha temiz hava, daha sessiz sokaklar daha sağlıklı toplumlara ve daha keyifli kentlere katkıda bulunur. Bu haftayı, bir haftalık bir farkındalık haftası olarak görmüyor, vatandaşların davranışlarında değişime yol açacak gerçek bir girişime dönüştüğünü görmek istiyoruz” dedi. Sürdürülebilir Kentsel Ulaşım Planları Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Avrupa Birliği Uzmanı Serdar Yılmaz, 'Ulaştırma Sektörel Operasyonel Programı' kapsamında İzmir’in de aralarında olduğu 6 ilde Sürdürülebilir Kentsel Ulaşım Planlarının hazırlandığını kaydetti. Yılmaz, “Uyguladığımız politikalarla Türkiye’nin ulaşım altyapısını çevreye duyarlı bir şekilde dönüştürmeye yönelik kararlılığımızı sizlerle paylaşmak isterim. Bu projeler sonucunda toplu ulaşımın yaygınlaştırılması, karbon emisyonunu azaltmak amacıyla toplu taşıma ağlarının genişletilmesi ve elektrikli otobüs kullanılmasının artırılması hedeflenmektedir. Ayrıca bisiklet ve yaya dostu şehirler hedefi doğrultusunda şehirlerimizde bisiklet yolları ağını genişletiyor ve yaya hareketliliğini teşvik eden projelere ağırlık veriyoruz” diye konuştu. Belediyelerimiz Toplumumuzun Kılcal Damarlarıdır Projenin ulusal koordinatörlüğünü üstlenen Türkiye Belediyeler Birliğinin (TBB), bu tür etkinliklerin ve farkındalık çalışmalarının oluşturulmasında üstlendiği role değinen Türkiye Belediyeler Birliği Dış İlişkiler Müdürü Gülfem Kıraç Keleş, 2016 yılından bu yana birlik olarak tüm çalışmalara destek olduklarını kaydetti. “Amacımız daha katılımcı, daha demokratik, daha adil, herkes için ulaşılabilir belediye hizmetlerinin olmasıdır” diyerek SKUP Türkiye projesi ile çalışmalarına yoğun şekilde devam ettiğini aktaran Keleş, “Birlikte karar alınarak daha sürdürülebilir, daha kapsayıcı toplu ulaşımın desteklenmesi için belediyelerimizin önemli olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum. Merkezi hükümetin desteği çok önemli ama yereldeki her girişimi de belediyelerimiz, belediye başkanlarımız ekipleriyle birlikte vatandaşlarımızın katılımlarıyla yapmaktadır. Belediyelerimizin toplumumuzun kılcal damarları olarak üstlendikleri rolün önemli olduğunu belirtmek isterim” dedi. Etkinlikler Haftası Konuşmaların ardından ödüllü Yavaş Bisiklet Sürme Yarışı gerçekleştirilirken, katılımcılara film gösterimi yapıldı. Avrupa Hareketlilik Haftası kapsamında 18 Eylül’de “Okula Pedallıyorum” etkinliği kapsamında Selçuk Efes Tarihi Su Kemeri önünde buluşularak Cumhuriyet İlkokulu ve Ortaokulu’na bisiklet sürülecek. 22 Eylül günü Otomobilsiz Kent Günü etkinliği ile Bornova Süvari Caddesi’nde buluşulup panel, forum ve atölyelere katılım olacak, spor ve dans gibi pek çok renkli aktivite gerçekleştirilecek. -
364 kez okundu
Spor Yoluyla Daha İyi Bir Dünya İnşa Etmek Mümkün
“Sporu kullanarak daha iyi bir dünya inşa etmek” misyonuyla ilki 2022’de Berlin’de, ikincisi 2023’te Roma’da düzenlenen ICSE’nin; üçüncü buluşmasına İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ev sahipliği yaptı. İKÇÜ Turizm Fakültesinin paydaşlığında, Mine Vaganti NGO (İtalya), La Sapienza Üniversitesi (İtalya) ve NGO Nest Berlin (Almanya) gibi köklü kurumların iş birliği ile üç gün süren International Conference on Sports and Education -ICSE 2024’ün açılış oturumuna, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Sadık Doğruer, Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Derya Özer Kaya, Genel Sekreter Nuretdin Memur, Mine Vaganti NGO Başkanı Dr. Roberto Solinas ve NGO Nest Berlin Başkanı Dr. Maria Grazia Pirina, çok sayıda konuk akademisyen ve öğrenci katıldı. Sporun Dönüştürücü Gücü Açılışta misafirlere seslenen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, “ICSE 2024 sadece bir konferans değil; spor alanında araştırma, yenilik ve eğitimi birbirine bağlayan bir köprüdür. Birlikte, sporun toplumları nasıl şekillendirebileceğini, değişime ilham verebileceğini ve geleceğe yönelik sürdürülebilir çözümler yaratabileceğini keşfediyoruz” ifadelerini kullandı. Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler ise spor ve eğitimin daha iyi bir geleceği şekillendirmedeki rolüne dikkat çekerek “Bugün burada, spor ve eğitimin daha iyi bir geleceği şekillendirmedeki hayati rolünü keşfetmek için bir araya geldik. Bu etkinlik sayesinde sağlıklı yaşam tarzını teşvik edebilir, kapsayıcılığı artırabilir ve bireylerin potansiyellerini gerçekleştirmelerini sağlayabiliriz. ICSE, her zaman fikirlerin yeşerdiği, akademisyenler ve uygulayıcıların iş birliği yaptığı bir platform olmuştur. Katkılarınız, bu konferansı ilham kaynağı ve olumlu değişim için bir itici güç haline getirecektir” dedi. Spor Turizmi Gelirlerinde Artış Beklentisi Türkiye’de spor turizminin gelirlerin yüzde 10’unu oluşturduğunu ve önümüzdeki beş yıl içinde bu oranın yüzde 20'lere ulaşmasını temenni ettiklerini vurgulayan İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Sadık Doğruer ise “Spor, eğitim ve turistik faaliyetlerin hem sağlık, biyopsikososyal açıdan hem de bulundukları kentin ekonomisini, sosyal ve kültürel etkileşimini güçlendirdiğinin farkındayız” diye konuştu. Eğitimdeki İnovatif Kullanımı Mine Vaganti NGO Başkanı Dr. Roberto Solinas, ICSE’nin gelişim sürecini aktardığı konuşmasında İKÇÜ’de ve İzmir’de bulunmaktan duydukları memnuniyeti paylaştı. Dr. Solinas, “ICSE’nin ilk büyük organizasyonu Berlin’de yapılmıştı. 2023 yılında ise Roma’da düzenlenmiş ve büyük bir ilgiyle takip edildi. Her iki etkinlik de sporun eğitimdeki önemini vurgulayan çeşitli temalar etrafında yoğun tartışmalar ve araştırmalar yaparak, bu alandaki yenilikçi yaklaşımlar için önemli bir platform sağlandı ve spor turizmi üzerine de yeni bir sempozyum düzenleme kararı alındı. Bu yıl, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin ev sahipliğinde gerçekleştirilecek ICSE 2024, zengin bir programla katılımcılarını İzmir’de ağırlayacak. Her sene ICSE’yi bir önceki seneden edindiğimiz tecrübelerle geliştirmeye çalışıyoruz. Bu gelişim sürecine katkı sağlayan ve bugün burada olmamızı mümkün kılan tüm paydaşlara, öğrencilere ve gönüllülere teşekkür ediyorum” diyerek sözlerini noktaladı. Bir Konferanstan Daha Fazlası NGO Nest Berlin Başkanı Dr. Maria Grazia Pırına ise etkinliğin gerçekleştirilmesinde pay sahibi olan herkese teşekkürlerini ileterek ICSE’nin sadece bir konferans olmadığını söyledi. Dr. Pırına, “Her şeyden önce ICSE’nin asıl amacı etkileşim oluşturmaktır. Aynı zamanda spor ve turizm gibi farklı disiplinleri bir araya getirerek bir harmoni yakalamaya çalışmaktır. Her sene odağımızı değiştirerek ve geliştirerek uluslararası düzeyde çıktılarımızı daha fazla kişiye sunmaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu. Açılış konuşmalarının ardından yapılan, ‘Eğitimde Yenilik için Spor Yoluyla Eğitim Metodolojisi’, ‘Spor ve Eğitimde Akıllılaşma’ (Smartization), ‘Spor Kulübü Kariyerleri’ ‘Aktif Vatandaşlığı Güçlendirme ve Sahada Sürdürülebilirlik’ gibi ana temalar ile Spor Turizmi Trendleri, Dijital Dönüşüm ve Sürdürülebilir Destinasyonlar gibi konuların ele alındığı online ve yüz yüze oturumlara geçildi. Sporun eğitimdeki inovatif kullanımı üzerine alanında uzman yerli ve yabancı araştırmacılar ve paydaşlar uluslararası proje iş birliklerini tartışarak küresel ölçekte yeni iş birlikleri için modeller sundu. Fuaye alanında da İKÇÜ öğrencileri tarafından İzmir’in spor alanındaki potansiyeli ve zengin gastronomi kültürünü keşfetmeye yönelik "İzmir ve Spor" ile "İzmir’in Gastronomi Unsurları" temalı poster sunumları katılımcılarla paylaşıldı. ICSE 2025'in bir sonraki buluşmasının tüm paydaşların iştiraki ile Lizbon’da düzenlenmesi kararlaştırıldı. -
362 kez okundu
İKÇÜ 7 Pilot Üniversite Arasında
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Turizm Fakültesinin her yıl düzenlediği Kariyer Günleri etkinliğinin 9’uncusu yoğun bir katılımla gerçekleşti. Sektör temsilcileri ile öğrencileri buluşturan, her yıl daha yoğun bir katılımla düzenlenerek geleneksel hale gelen Kariyer Günleri, Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonu fuaye alanında yapıldı.Onlarca firmanın stant açtığı kariyer buluşmasına, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler, Genel Sekreter Nurettin Memur, dekanlar, akademisyenler, sektör temsilcileri ile çok sayıda öğrenci katıldı. Önemli Bir Boşluğu Dolduruyor Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, “Bugün, bizler için önemli bir gün. Turizm Fakültesi, üniversitemizin gerçekten en güçlü fakültelerinden bir tanesi. Gelenekselleşen Turizm Fakültesi Kariyer Günlerine her geçen yıl hem sektörün ilgisinin arttığını hem de gençlerin ilgisinin yoğunlaştığını görebiliyorum. Öğrencilerimizin gerek staj gerekse öğrenim hayatı sonrası kariyer takiplerinde Kariyer Gününün çok olumlu ve güzel dönüşleri olduğunu takip edebiliyoruz. Bundan ayrıca memnuniyet duyuyorum. Öğrencilerimizin etkinlikten maksimum düzeyde faydalanacaklarını, sektör temsilcilerinin de aynı şekilde taleplerini ifade etme imkânı bulacaklarını, belki ihtiyaçları noktasında önemli bağlantılar kurabileceklerini düşünüyorum. Sadece Turizm Fakültesi öğrencilerimizin değil, üniversitemizin diğer birimlerindeki öğrencilerin de kendilerini tanıtma ve sektör temsilcilerinin ihtiyaçlarının karşılanması noktasında, etkinliğin önemli bir boşluğu doldurduğu kanaatindeyim. Bu açıdan da gerçekten çok önemli bir etkinlik. Etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçenlere ve sektör temsilcilerine çok teşekkür ediyorum. Faydalı bir gün olmasını temenni ediyorum” diye konuştu. 7 Pilot Üniversiteden Biriyiz Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler ise, Turizm Fakültesi tarafından 9’uncusu düzenlenen ve gelenekselleşen Kariyer Günü etkinliğinin Ege Bölgesinde ve İzmir’de turizm alanında düzenlenen en büyük kariyer günlerinden bir tanesi olduğunun altını çizdi. Kariyer Günü etkinliklerinin düzenlenmesinde sektör temsilcilerinin payının çok büyük olduğunu ifade eden Prof. Dr. Güler, ilerleyen aşamalarda diğer üniversitelerle birlikte ortak bir çatı altında büyük bir kariyer günü veya haftası düzenlemeyi hedeflediklerini açıkladı. Yükseköğretim Kurulu ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında yükseköğretim ile turizm sektörünü bir araya getiren iş birliği protokolü çerçevesinde İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin pilot olarak belirlenen 7 üniversiteden biri olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Güler, “Protokolle, pilot olarak seçilen üniversitelerin Turizm İşletmeciliği ile Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümlerinin uygulama odaklı eğitim yaklaşımlarıyla desteklenmesi yönünde çalışmalar yapılıyor. Akademi ile birlikte sektörün de katkılarıyla gerçekleşen bu çalışmalarla öğrencilerimizin daha aktif, daha dinamik ve daha bilgili bir şekilde sahada olmalarını bekliyoruz. Etkinliğin düzenlenmesinde bizi destekleyen başta Rektör Prof. Dr. Saffet Köse olmak üzere üniversite üst yönetimine ve katılımlarınız için siz değerli sektör temsilcilerine de ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyorum” ifadelerini kullandı. Açılış konuşmalarının ardından Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş ile Turizm Fakültesi Prof. Dr. Mehmet Emre Güler etkinliğe katılan firmaların stantlarını ziyaret etti. -
361 kez okundu
Denizcilik Tarihi Bilimsel Şöleni
Bu yıl 13’üncüsü düzenlenen Uluslararası Türk Deniz Ticareti Tarihi Sempozyumu İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ev sahipliğinde düzenlenen açılış töreni ile başladı. Dünyanın farklı ülkelerinden bilim insanlarını, bu yıl “İzmir ve Ege Denizi Limanları” teması ile bir araya getiren, Türk Tarih Kurumu (TTK) ve İMEAK Deniz Ticaret Odası iş birliğiyle düzenlenen sempozyumun resmi açılışına, YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof.Dr. Mahmut Ak, İKÇÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Emekli Oramiral ve Piri Reis Üniversitesi Mütevelli Üyesi Metin Ataç, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi (SBBF) Dekanı Prof.Dr. Şaban Doğan, Türk Tarih Kurumu (TTK) Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Yunus Pustu, İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) İzmir Şube Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, sempozyum düzenleme kurulundan Piri Reis Üniversitesi Denizcilik Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İdris Bostan, İKÇÜ SBBF Osmanlı Müesseseleri ve Medeniyeti Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mikail Acıpınar, UNESCO İzmir Tarihi Liman Kenti Alan Başkanı Abdülaziz Ediz, İKÇÜ SBBF Türk-İslam Arkeolojisi Bölümü Öğretim Üyesi ve Smyrna Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Akın Ersoy ile tarih, iktisat, siyaset, arkeoloji, hukuk ve sosyoloji alanlarında yapacakları sunumlarıyla sempozyuma konuk olan çok sayıda bilim insanı katıldı. Üç Tarafımızın Denizlerle Çevrili Olmasının Jeopolitik Rolü Denizcilik gibi kültürlerin, bilimin, medeniyetlerin yayılışına yön veren bir alanı uluslararası olarak ele alan bir sempozyuma İKÇÜ olarak ev sahipliği yapmaktan duydukları memnuniyeti paylaşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Rektör Prof. Dr. Köse’nin şehir dışı programı nedeniyle katılamadığı bu buluşmaya selam ve saygılarını ilettiğini aktardı. “İzmir ve Ege Denizi Limanları” buluşmasının, 2022 yılında yapılan ve üç cilt halinde kitap olarak da yayımlanan ‘Çakabey'den Günümüze İzmir’ Sempozyumunun, İzmir çalışmaları açısından devam niteliği taşıdığını söyleyen Prof. Dr. Akbaş, “Öncelikle Türk Deniz Ticareti çok önemli bir konu. Dünyada yaşanan gelişmelerle bu konunun ne kadar önemli olduğunu hepimizi çok yakından takip ediyoruz. COVID-19 pandemisinden sonra deniz ticaretinin insan varlığının sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi açısından ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anlamış olduk. Orta Asya'nın bozkırlarından tepelerinden Anadolu'ya gelmemizle beraber üç tarafımızın denizlerle çevrili olması, hem savunma noktasında hem de ticaret açısından denizin ülkemiz için ne kadar değerli olduğunu ortaya koyuyor. Burada İzmir ve Ege konusu ayrıca bir önem arz ediyor. Adalar meselesinden sonra belki hem savunma hem de ticaret açısından özellikle önümüzdeki zamanlarda daha sıkça duyacağımız önemli konular. Bu sempozyumumuzun, bilinmeyenlerinin ortaya çıkarılmasında, alana pratik olarak aktarılması noktasında siyasetçilerimiz, iktisatçılarımız, tarihçilerimiz, hukukçularımız açısından da çok değerli veriler sunacağından şüphem yok. Bildirileri ile bu sempozyumu zenginleştiren katılımcılarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Düzenlenme kurulunda emeği geçen tarih bölümü hocalarımız başta olmak üzere Türk Tarih Kurumu, Deniz Ticaret Odamız ve diğer paydaşlarımıza şükranlarımı sunmak istiyorum. Başarılı bir sempozyum olmasını temenni ediyorum” ifadelerini kullandı. Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Emekli Oramiral ve Piri Reis Üniversitesi Mütevelli Üyesi Metin Ataç da uluslararası kongre ve sempozyum düzenlemenin oldukça büyük bir sorumluluk üstlenmek anlamına geldiğini kaydederek İKÇÜ’nün 13’sünü üstlendiği sempozyumda oldukça başarılı bir organizasyon yürüttüğünü aktardı. Emekli Oramiral Ataç, “İzmir'e ayak bastığımız ilk andan itibaren güler yüzle karşılayan tüm hocalarımıza teşekkürlerimi iletiyorum. Son derece başarılı bir organizasyon. Bu organizasyonun bir sonrasına biz Piri Reis Üniversitesi olarak talibiz. Bünyemizde Türk Denizcilik Tarihi Araştırma Merkezi kurduk. Denizcilik alanının her yönünde faaliyet göstermeye çalışıyoruz. Stratejik alanda yapılan bu önemli sempozyumu müesseseleştirmek ve gelecek kuşaklara taşımak istiyoruz. Aranızda bulunmuş olmaktan Sizleri tanımış olmaktan gurur duyuyorum. Hepinize sevgi ve saygılar sunuyorum” diye konuştu. İzmir'in Ticari Kimliği Akdeniz Dünyasının Şekillenmesinde Kilit Önem Sahip 2009 yılından bu yana düzenli olarak gerçekleştirilen bu sempozyum serisinin Türk denizcilik tarihinin akademik dünyada daha görünür hale gelmesini sağlayan bir platform oluşturduğuna dikkat çeken TTK Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Yunus Pustu, denizcilik tarihi üzerine çalışan araştırmacılar için kalıcı ve verimli bir alan sunması nedeniyle bu yıl ki ev sahipliği için İKÇÜ’ye teşekkür etti. Doç. Dr. Pustu, “Türklerin denizle kurduğu ilişki Orta Asya'dan sonra Hazar'a, Karadeniz'e, Ege'ye, Akdeniz'e ve hatta Hint ve Atlas Okyanusuna uzanan çok katmanlı bir serüvendir. Öte yandan İzmir'in ticari kimliği yalnız Anadolu'nun değil aynı zamanda Akdeniz dünyasının şekillenmesinde kilit bir rol oynamıştır. Bilindiği üzere İzmir deniz ticareti bakımından tarih boyunca Doğu Akdeniz'in en stratejik liman kentlerinden biri olmuştur. Bir medeniyetin yönünü tayin eden unsurlardan biri de onun denize ve denizcilik kültürüne bakışıdır. Bu bakımdan Denizcilik Tarihimizin tarih yazımında tam anlamıyla hak ettiği yeri bulamamış bir alan olarak dikkat çektiğini söyleyebiliriz. Bu serüvenin belgelenmesi, tartışılması ve arşivlenmesi TTK olarak asli vazifelerimizden bir tanesidir. Bu anlamda Türk denizcilik tarihine dair her katkıyı yalnızca bir akademik üretim değil, aynı zamanda milli hafızamıza eklenen bir iz olarak görmekteyiz. Bugün burada sunulacak bildiriler ve yapılacak tartışmalar da gelecekte bu alanda girişilecek yeni çalışmalara ilham kaynağı olacak araştırmacıların yolunu aydınlatacaktır” şeklinde konuştu. Türkiye Ulaşımın Her Modunda Lojistik Bir Üst Olmaya Adaydır İMEAK DTO İzmir Şube Başkanı Yusuf Öztürk, denizlere hâkim olan devletlerin milli güçlerinin en önemli unsurlarından birine sahip olduğunu kaydettiği konuşmasında, günümüzde dünya yük taşımacılığının yüzde 86'sının deniz yoluyla yapılması sebebiyle de küresel ekonomide kilit rolü üstlendiğini aktardı. Deniz gücünün askeri unsuru deniz kuvvetleri, sivil unsuru da ticaret gemileri, limanlar, tersaneler, balıkçılar gibi denizcilikle uğraşan tüm unsurlar olduğunu söyleyen Öztürk, “Dünya ticaretinde Pandemi döneminde küresel tedarik zincirinde yaşanan aksaklıklar yine hemen yanı başımızdaki Rusya-Ukrayna Savaşı'nın ardından, Ortadoğu'da İsrail-Filistin çatışması ile doruğa çıkan jeopolitik istikrarsızlıklar dünya genelinde ülkeler için deniz taşımacılığının ve liman altyapılarının ne kadar önem arz ettiğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Üç kıtayı birbirine bağlayan önemli jeostratejik ve jeopolitik konumuyla ülkemiz aslında sadece deniz taşımacılığı sektörü açısından değil ulaşımın her modunda lojistik bir üst olmaya adaydır. Ülkemizin lojistik ağları kara ve deniz ve hava yollarının entegrasyonu ile büyük bir sinerji yaratmaktadır. Bu entegrasyon uluslararası ticaretin hızla ve etkin bir şekilde gerçekleşmesini sağlamaktadır. İzmir özelinde konuşmak gerekirse çevresinde yer alan ve dünya mirası olarak isimlendirilen Efes, Bergama, Teos, Milet, Aspendos gibi birçok antik şehir çok parlak dönemler geçirmelerine rağmen içlerinde sadece İzmir kalmıştır. Önümüzdeki yıllarda Ege Bölgesi'nde artan yük hacmini karşılayabilecek TCDD İzmir Limanı'nın yarım kalan yatırımlarının tamamlanması büyük önem arz etmektedir. Gemi inşa sanayinden deniz taşımacılığına ve liman işletmeciliğine her alanda Türkiye'nin deniz ülkeleri arasında hak ettiği yeri yere ulaşması için üzerimize düşen görevleri azimle yerine getirmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı Ortak Amacımız Ülkemize Hizmet Etmek İKÇÜ SBBF Dekanı Prof.Dr. Şaban Doğan, genç bir üniversitenin genç bir fakültesi olarak ulusal ve uluslararası iş birliklerine, yurt içi ve yurt dışı bilimsel çalışmalara gösterdikleri hassasiyete dikkati çektiği konuşmasında, tarih bölümünün bu bağlamda ön ayak olduğu buluşma ve etkinliklerle alanına değerli katkılar sunma hedefinde olduğunu ifade etti. Dekan Prof. Dr. Doğan, “Bildiğiniz üzere üniversitelerin eğitim-öğretim, araştırma-geliştirme ve toplumsa hizmet olmak üzere üç temel misyonu var. Bilim dünyası olarak amacımız aslında ülkemize hizmet etmek. 11 bölümümüzün tamamı bu tarz etkinliklerle, güncel çalışmalarla, iştiraklerle, ortaklıklarla temayüz etmiş durumda. Bu sempozyumda bu etkinliklerden bir tanesi ve elimizden geldiğince bu tarz etkinliklere aktif olarak destek olmaya çalışıyoruz. Sağ olsun Mikail Hoca gerçekten muazzam bir gayret gösterdi. Ne mutlu bizlere ki siz değerli katılımcılarımız birbirinden güçlü 41 bildiriyle bize destek oldunuz. Her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum” dedi. İKÇÜ’de Ağırlamak Büyük Onur İngiltere'den, Cezayir'den, Arnavutluk'tan araştırmacıların yer aldığı sempozyuma 41 bildirinin sunulduğu bilgisini veren düzenleme kurulundan Prof. Dr. Mikail Acıpınar da “İlki 7 Mayıs 2009 tarihinde İzmir’de gerçekleştirilen ve bu tarihten itibaren geleneksel hale gelen Türk Deniz Ticareti Sempozyumu’nun on üçüncüsünü üniversitemiz ev sahipliğinde yine İzmir’de düzenlemekten ve sizleri aramızda görmekten duyduğum mutluluğu paylaşmak isterim. İki gün boyunca iki farklı salonda paralel oturumlar halinde devam edecek sempozyumda Türkçe ve İngilizce sunulacak olan toplam 41 bildiri yer almaktadır. Sempozyumuz 16 Mayıs 2025 Cuma günü öğleden sonra yapılacak olan kapanış ve değerlendirme oturumu ile son bulacaktır. 17 Mayıs Cumartesi günü ise Sığacık gezisi düzenlenecektir. İlk olarak, sempozyumun düzenlenmesinde büyük katkıları bulunan Türk Tarih Kurumu ve saygıdeğer başkanına, İMEAK Deniz Ticaret Odası ve değerli başkanına şükranlarımı arz ederim. Yine sempozyum çalışmalarının başladığı ilk günden itibaren desteklerini esirgemeyen sayın Rektörümüz Prof. Dr. Saffet Köse ve çok kıymetli Rektör Yardımcımız Sayın Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Sosyal ve Beşerî Bilimler Fakültesi Dekanı Sayın Prof. Dr. Şaban Doğan hocalarıma, emeği geçen tüm meslektaşlarıma ve bilhassa Prof. Dr. Akın Ersoy hocama müteşekkirim. Organizasyonun hazırlık aşamasından lojistiğe emek veren tüm personelimize hassaten teşekkür etmek isterim” ifadesini kullandı. YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof.Dr. Ak İlk Oturumda Sempozyumda selamlama konuşmalarının ardından YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof.Dr. Mahmut Ak’ın moderatörlüğünde yapılan ‘İzmir ve Ege Adalarında Konsolosluklar’ başlığındaki ilk oturuma geçildi. Oturuma, 18. yüzyılda İzmir Konsolosluğunun "Tüccar Tercümanları" sunumuyla Prof. Dr. Mehmet Demiryürek, ‘Venedik Konsolosluk Kayıtlarının Osmanlı Deniz Ticareti Tarihi Araştırmalarındaki Önemi: İzmir Konsolosluğu Örneği’ sunumuyla Doç. Dr. Özgür Oral, ‘XVIII. yüzyılda İzmir'de Görev Yapan Bir Ceneviz Konsolosunun Şehir Hakkındaki Gözlemleri ve Tespitleri’ sunumuyla Doç. Dr. Selim Parlaz, ‘Napoli Krallığı'nın İzmir ve Ege Adalarındaki Konsolosluk Ağı’ sunumuyla Uzm. Dr. Muhammed Özler katkı sundu. Sempozyum, konuk protokole hediye takdim edilmesi ve sergi açılışıyla devam etti. -
355 kez okundu
‘Farkında’ ve ‘Farklı’ Diş Hekimleri Uğurlandı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Diş Hekimliği Fakültesi, 2024-2025 akademik yılında öğrenimini başarıyla tamamlayan genç diş hekiminlerini sektöre uğurladı. İKÇÜ’nün ‘Farkında’ ve ‘Farklı’ diş hekimleri için Spor Salonunda mezuniyet töreni düzenlendi. Diş hekimliği eğitimini akredite bir fakültede, çağdaş ve yenilikçi bir ortamda tamamlayan 150 genç diş hekimi kep atma mutluluğunu aileleri ile paylaştı. Törene Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erdal Çelik, İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Genel Sekreter Nurettin Memur, Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ender Akan, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan, Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakkı Dereli, Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler, Diş Hekimliği Fakültesi Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Ebru Küçükyılmaz ile Dr. Öğr. Üyesi Ersen Bilgili, İzmir Diş Hekimleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Diş Hekimi Arda Hacarlıoğlu, Dekan Yardımcıları, Bölüm Başkanları, akademik ve idari personel ile öğrenci yakınları katıldı. İnsanı Odağa Alan Bir Vizyonun Temsilcilerini Sahaya Uğurluyoruz Törende konuklara seslenen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Diş Hekimliği Fakültesi mezuniyet töreninde yeni diş hekimleri yetiştirmenin mutluluğu ile birlikte, aynı zamanda geleceğin sağlıklı toplumunu inşa edecek öncü bireyleri uğurlamanın onurunu da yaşadıklarını dile getirdi. Türkiye’nin son yirmi yılda sağlık alanında büyük dönüşümler yaşadığını; erişilebilir, kaliteli ve sürdürülebilir bir sağlık hizmeti anlayışını inşa etme yolunda önemli mesafeler kat ettiğini belirten Prof. Dr. Bulduklu, reformları sürdürülebilir kılmanın ise sadece hastalıkla değil, insanla ilgilenen, onun ruhunu, yaşam koşullarını ve beklentilerini gözeten bir sağlık anlayışıyla mümkün olabileceğini kaydetti. İKÇÜ Diş Hekimliği Fakültesi’nde, insanı bütün boyutlarıyla odağa alan bir yaklaşımın benimsendiğini vurgulayan Prof. Dr. Bulduklu, “Bugün, bilimle şekillenmiş ama sadece bilimle sınırlı olmayan bir anlayışın; insanı merkeze alan, topluma duyarlı ve çözüm odaklı bir sağlık vizyonunun temsilcilerini sahaya uğurluyoruz. Biz, insanı odağa alan, onu anlama ve onunla empati kurma merkezli bir eğitim anlayışını ilke edinmiş bir fakülteyiz. Salt bilgi vermek yanında insanı değerli gören ve onun psiko-sosyal boyutuna odaklanan ‘farklı’ hekimler yetiştirme çabasını tüm İKÇÜ ekibi ile birlikte sergiliyoruz. ‘İyi insan ve iyi hekim’ yetiştirmek şeklindeki temel misyonumuzu tüm paydaşlarımızla birlikte gayretle sürdürüyoruz” dedi. İKÇÜ’nün Farkındalığını ve Farkını Taşıyan Elçilersiniz Alkışın en büyük kısmını yıllar süren emek, fedakârlık ve sabır ile sadece bir diş hekimi değil; ahlaklı, vicdanlı ve sorumluluk sahibi bireyler yetiştiren ailelerin hak ettiğini dile getiren Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, öğrencilere yalnızca bilgi değil, örnek bir duruş da kazandıran fakülte akademisyenlerine de teşekkür etti. “Artık sizler, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’nin farkındalığını ve farkını taşıyan elçilersiniz” diyerek genç diş hekimlerine hitap eden Prof. Dr. Bulduklu, “Diş hekimliği; bireyin tam iyilik halinin savunuculuğunu yaparken ve bu halin geliştirilmesi için sorumluluk alırken hastanın acısını hissetmeyi, bireyin mahremine saygı duymayı ve en önemlisi de ona değer vermeyi gerektirir. Bu yüzden İKÇÜ mensubu bir diş hekimi, sadece ‘iyi bir diş hekimi’ değil, ‘iyi bir insan’ olarak yetiştirilmektedir. Unutmayınız, bugün mezun olurken sadece bir diploma almadınız; aynı zamanda omuzlarınıza bir yemin, bir misyon ve toplumun beklentisi de yüklendi. Sizden beklenen; bilgiyi üretmeniz, ahlâkı rehber edinmeniz ve insan onurunu her şeyin üstünde tutmanızdır. Gideceğiniz her yerde, sadece hekimliğinizi değil; duruşunuzu, değerlerinizi ve vizyonumuzu da temsil edeceksiniz. Bizler ‘Farkındayız’, çünkü çağımızı doğru okuyoruz. ‘Farklıyız’, çünkü insanı merkeze alan bir bilim anlayışımız var. İnanıyoruz ki, sizlerle birlikte gelecek çok daha sağlıklı, çok daha umut dolu olacak. Yolunuz açık, mezuniyetiniz kutlu olsun!” ifadelerini kullandı. Akredite Bir Diş Hekimliği Fakültesi’nden Mezun Oldunuz Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ender Akan, 2012 yılında eğitim öğretim hayatına başlayan İKÇÜ Diş Hekimliği Fakültesi’nin, içinde bulunduğumuz Temmuz ayının başında akredite edildiğini belirterek, 2025 yılı mezunlarının akredite bir fakülteden mezun olduklarının müjdesini verdi ve İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse başta olmak üzere, üst yönetime liderlikleri ve desteklerinden dolayı teşekkür etti. Diş sağlığının, genel sağlığın ayrılmaz bir parçası olduğunu belirten Prof. Dr. Akan, en güncel tekniklerle donanan İKÇÜ Diş Hekimliği Fakültesi mezunlarının, insanların sağlıklı ve mutlu bir gülümsemeye sahip olması için bu alanda önemli bir rol üstleneceklerini belirtti. Mezuniyetin, sadece bir bitiş değil; aynı zamanda yeni başlangıçların da habercisi olduğuna dikkat çeken ve mezunlara tavsiyelerde bulunan Prof. Dr. Akan, “Hekimlik mesleği insanlık tarihi kadar eski, köklü ve şerefli bir meslektir. Sizler artık bu kutsal mesleğin bir üyesisiniz. Aldığınız eğitimle donanmış olarak, başarılı birer diş hekimi olacağınız hususunda size güveniyor ve yürekten inanıyoruz. Aldığınız eğitimi en iyi şekilde kullanarak, mesleğinizde başarılı olmanın yanı sıra topluma da hizmet edin. Her zaman etik değerlere sadık kalın, insanlara saygı gösterin ve kendinizi geliştirmeye devam edin” dedi. Mezun ailelerine de seslenen Prof. Dr. Akan, “5 yıl önce gözbebeğiniz evlatlarınızı bize teslim ettiğiniz zaman sevinçli ve gururluydunuz. Evlatlarınız zorlu bir sınavı kazanmış ve diş hekimliği fakültesi öğrencisi olmuşlardı. Şu andan itibaren çocuklarımız etik ilkelere sahip diş hekimleri oldular. Sizlerin sevgi dolu destekleri, öğrencilerimizin başarısında büyük bir paya sahiptir. Sizleri saygıyla selamlıyor ve şükranlarımı sunuyorum” dedi. Dekan Prof. Dr. Akan, mezunların yetiştirilmesinde büyük emeği olan fakülte akademik ve idari personeline de teşekkür etti. Yüklendiğimiz Sorumluluğun ‘Farkındayız’ Diş Hekimliği Fakültesi’ni birincilikle bitiren Buket Akdaş, “Birçok duyguyu bir arada yaşayarak her geçen senesi birbirinden daha zor ve çaba gerektiren bu beş yıllık sürecin ardından, arkadaşlarımla beraber yeni bir hayata adım atmanın heyecanı içerisindeyiz. Fakülteye ilk adım attığımız günü, ilk teorik ve pratik sınavımızı, ilk sözlümüzü, daha dün gibi hatırlar iken, tamamlamak üzere olduğumuz eğitim hayatımızın sonucunda yüklendiğimiz sorumluluğun ve hekimlik bilincinin farkındayız. En tatlı heyecanlarımızdı ilk hastalarımıza bakışımız, bir hastanın ağrı ile gelip tedavi sonrası bizlere teşekkür ederek yanımızdan ayrılışında uğraşılan saatin ve yorgunluğun birden yok olduğunu o zaman anladık. Bu 5 yıllık zorlu serüvende bizlerle bilgi ve tecrübelerini paylaşan değerli hocalarımıza, preklinik ve klinik sürecinde her türlü tecrübesizliğimizde imdadımıza yetişip bizlere yol gösteren asistan arkadaşlarımıza ve fakülte hayatımız boyunca her derdimize koşan öğrenci işlerindeki çalışanlara tüm sınıfım adına teşekkürü bir borç biliyorum” diye konuştu. Kendilerinden maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen ailelere, arkadaşları adına teşekkür eden Akdaş, gelecek adına inançlı olduklarını dile getirdi. Akdaş, “Kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenmiş, her türlü zorluğa göğüs gerebilen, düşüncelerini ve fikirlerini özgürce dile getirebilen, Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı çağdaş yolda ilerleyen hekimler olarak mezun oluyoruz. Hepimizin yolu açık olsun” dedi. İKÇÜ Diş Hekimliği Fakültesi mezuniyet töreni dereceye giren öğrencilere plaket ve belge takdimi, mezun öğrenciler anısına fakülte kütüğüne plaket çakılması, mezunların meslek yemini etmelerinden sonra kep atma töreni ile -
354 kez okundu
İlk Ziyaret İKÇÜ'ye
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Yılın Vakfı Ödülü verilen Mehir Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Özdemir, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse'yi ziyaret etti. Türkiye içinde ve dışında aile temelli çalışmalar yürüten ve bu çalışmaları ile Vakıflar Haftası'nın 101. yılında “Yılın Vakfı” seçilen Mehir Vakfı Kurucusu ve Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Özdemir, ödül aldıktan sonraki ilk ziyaretini İKÇÜ'ye yaptı. Toplumun temel yapı taşı olan ailenin güçlendirilmesi amacıyla Türkiye’nin dört bir yanında ve dünyanın farklı coğrafyalarında yuva kurmak isteyen gençlere çeyiz, ev eşyası ve nikah organizasyonu desteği sağlayan Vakfın Mütevelli Heyeti Başkanvekilliğini de yürüten Rektör Prof. Dr. Saffet Köse ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Ödülün Aile Yılında Verilmesi Oldukça Anlamlı Aile yılında doğrudan aileye yönelik bir vakfa ödül verilmesinin çok anlamlı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Saffet Köse "Mehir Vakfımız 30 yıldır aile kurumunun tesisi ve devamı için önemli işler yaptı. Bu işlerin başlangıcından itibaren bizler de katkıda bulunma çabası gösterdik. Ancak vakfın bugünlere gelesinde önce bağışçılarımızın sonra da Mustafa Başkanın çok büyük katkıları var. Vakıf geleneği bizim kültürel genetiğimizde var ve tarihten bu yana her zaman ihtiyacı olanların yardımına koşma arzumuzu atalarımızın izinde çaba gösterme motivasyonumuzu bu kodlara bağlıyorum. Geçmişte öyle vakıflar kurmuşuz ki sadece insana değil yaratılan her şeye hizmet etme çabası bizde gelenekselleşmiş durumda. Çevreyi koruyan vakıflar daha güzel bir dünyayı geleceğe miras bırakma arzusunu yansıtmaktayken toplumun temeli aileye yönelik çabaların da geçmişimizde önemli yer tuttuğunu görüyoruz. Ancak modern çağ ile birlikte evlilik ile gençler arasında bir mesafe artışı olduğuna şahit oluyoruz. Bu durumu 30 yıl önce görerek temeli atılan bir sivil toplum kuruluşu olarak Mehir Vakfının gelinen noktada ödüle layık görülmesi ve bunun Aile Yılında verilmesi oldukça anlamlı ve değerli. Ben başta Mustafa Özdemir Başkan olmak üzere tüm bağışçılara ve emeği geçenlere teşekkür ediyor, hayırda yarışmaya devam etmelerini diliyorum" dedi. Ödül Sonrası İlk Ziyareti İKÇÜ'ye Yapıyoruz Huzurlu bir gelecek için var güçleriyle çalıştıklarını ifade eden Meir Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Özdemir, bu süreçte sürekli yanlarında olan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse'ye katkıları ve emekleri için teşekkür etti. Mehir Vakfının ana hizmet odağının maddi imkânsızlıklar nedeniyle evlenemeyen gençlerin yuva kurmasına yardımcı olmak olduğunu ancak bununla sınırlı kalmadıklarını vurgulayan Başkan Özdemir "Aile kurmayı teşvik eden ve bu anlamda toplumumuza katkıda bulunmayı amaçlayan bir sivil toplum kuruluşuyuz. Ancak çalışmalarımız sadece aile ile sınırlı değil. Bize toplum nerede ihtiyaç duyuyorsa orada olmaya çalışıyoruz. Türkiye'nin önemli kamu ve sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği içinde fayda üretmeye gayret ediyoruz. Kızılay ve Türkiye Diyanet Vakfı ile çok yakın çalışıyoruz. İlmi boyutta önemli eserleri akademi dünyasına kazandırıyoruz. Aile yılında Sayın Cumhurbaşkanımızın tevcih ettikleri bu ödül ile daha da yüksek bir motivasyonla çalışmaya devam edeceğiz. Bu ödül sadece bizim değil, tüm bağışçılarımızın ve aile konusunda hassasiyet gösteren herkesin. Ben de tüm bağışçılarımıza ve ödüle layık görenlere kalbi şükranlarımı sunuyorum" dedi. -
350 kez okundu
BMC ile Otomotiv Sektörüne Nitelikli İş Gücü Protokolü
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ve BMC Otomotiv arasında iş birliği anlaşması imzalandı. İmza töreni, İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse ve BMC Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş. Genel Müdürü Lütfi Balık’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Üniversite- sanayi iş birliği doğrultusunda imzalanan protokol ile başta AR-GE çalışmaları olmak üzere oluşturulacak genç yetenek programları ile öğrencilere staj ve kariyer fırsatları, karşılıklı teknik geziler, seminer, konferans gibi faaliyetlerle sektörel bilgi paylaşımı hedefleniyor. Protokolle ilgili değerlendirmede bulunan Rektör Prof. Dr. Köse, Türkiye’nin ön gelen ticari ve askeri araç üreticilerinden BMC ile genç istihdama büyük katkı sağlayacak bir protokole imza atmaktan duydukları memnuniyeti paylaştı. İKÇÜ İstihdam Odaklı Projelerin İçinde Üniversite olarak akademide üretilen bilgi ve becerileri sektöre kazandıran iş birliklerine büyük önem verdiklerini belirten Prof. Dr. Köse, “Hızlı bir teknolojik dönüşümün yaşandığı küresel sanayide, sektörün nitelikli insan kaynağına ihtiyacı daha çok artmıştır. Üniversite olarak yerli ve özgün, teknoloji geliştiren, teknoloji üreten ülkemize katkı sağlamak için, öğrencilerimizin başarısını önceleyen bir yaklaşımla istihdam odaklı projelerin içinde yer alıyoruz. Sektör temsilcileri ile sürekli temas halindeyiz. Ülkemizin öncelikli sektörlerinin geleceğine katkı sunacak önemli iş birliklerini hayata geçirmeye devam ediyoruz. AR-GE çalışmalarına sektör temsilcilerinin katılımını ve katkısını önemsiyoruz. BMC iş birliği de bu kapsamda oldukça önemli. Bu imza ile öğrencilerimiz, eğitim süreçleri boyunca iş dünyasını daha yakından tanıyacaklar, bir sonraki aşamada da istihdamda aktif şekilde yer alacaklar. Diğer taraftan da nitelikli akademisyenlerimizle BMC’nin ilgili alanlardaki sorunlarının çözümüne veya sanayiye yeni bir malzeme, ürün, üretim yöntemi gibi çıktıların kazandırılmasına yönelik ortak projeler yaparak yeni platformlar oluşturulacaktır. Ülkemiz ekonomisinin lokomotifi sanayi sektörünün, öncü kurumlarından biri olan BMC ile imzaladığımız bu protokolün üniversitemize, bölgemize ve sektöre hayırlı olmasını diliyorum. Emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum” dedi. Üniversite-Sanayi İş Birliği Kültürüne Örnek BMC Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş. Genel Müdürü Lütfi Balık ise nitelikli bilgiye dayanan, katma değerli üretimi arttıran AR-GE çalışmalarına verdikleri desteğin altını çizerek; sanayide ihtiyaç duyulan yüksek nitelikli insan kaynağının akademi ile yapılan iş birliklerinden geçtiğini söyledi. İKÇÜ ile üniversite-sanayi iş birliği kültürüne örnek teşkil eden bir protokolde yer almaktan duyduğu memnuniyeti paylaşan Genel Müdür Lütfi Balık, “BMC ve İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi arasında imzalanan iş birliği anlaşmasıyla genç yeteneklerin gelişimine destek olmayı, eğitim ve AR-GE alanlarında önemli projelere imza atmayı hedefliyoruz. Bu iş birliğiyle Genç Yetenek Programları ile öğrencilere staj ve kariyer fırsatları, teknik geziler ve BMC yetkililerinin konuk eğitmen ve konuşmacı olacağı sektörel eğitimler aracılığıyla bilgi paylaşımı, üniversite – sanayi iş birliği çerçevesinde de AR-GE çalışmaları ve ortak projeler gibi pek çok alanda birlikte çalışacağız. Bu adımın gençlerimizin kariyer yolculuğuna ışık tutacağına ve üniversite-sanayi iş birliğini daha da güçlendireceğine inanıyor, her iki taraf için de hayırlı olmasını diliyoruz” şeklinde konuştu. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Proje Genel Koordinatörü Doç. Dr. Levent Aydın, BMC Otomotiv Yetenek Yönetimi ve Gelişim Müdürü Ersin Canan’ın hazır bulunduğu törende, karşılıklı görüş alışverişinin ardından Rektör Prof. Dr. Köse ve BMC Otomotiv Genel Müdürü Balık tarafından protokole imza atıldı. -
343 kez okundu
İKÇÜ ve BEUN’den Uluslararası Kongre Ortaklığı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Yapay Zeka ve Veri Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan Ulusal Yapay Zeka Stratejisindeki “Dijital Türkiye” vizyonu ve “Milli Teknoloji Hamlesi” kalkınma hedefleri doğrultusunda, bu yıl 5’incisini düzenlediği International Artificial Intelligence and Data Science Congress (ICADA2025), Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEUN) ev sahipliğinde başladı. “Yapay Zekâ” ve “Siber Güvenlik” alanlarında araştırma yapan iki farklı üniversite merkezinin iş birliğini içeren yönüyle Türkiye’de bir ilke imza atan ‘ICADA2025’ İKÇÜ Yapay Zeka ve Veri Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi, BEUN Karaelmas Siber Güvenlik Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Bilgi Güvenliği Derneği iş birliğinde Sezai Karakoç Kültür Merkezinde yapıldı. Düzenlenen resmi açılışa, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Üyesi Prof. Dr. Derviş Karaboğa, BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, BEUN Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu ve Prof. Dr. Bekir Hakan Bakkal, İKÇÜ Yapay Zekâ ve Veri Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ayşegül Alaybeyoğlu, BEUN Karaelmas Siber Güvenlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Semih Çakır, Karadeniz Bölge Komutanı Deniz Kıdemli Albay Ahmet Öztürk, il protokolü, yapay zeka ve veri bilimi alanında çalışan araştırmacılar, sanayi kuruluşları, kamu kurum ve kuruluşlarının üst düzey temsilcileri katıldı. Bilimi Tüketen Değil Üreten Bir Yaklaşımla Mühendislik, sağlık, eğitim, hukuk, pazarlama ve finans, tekstil, şehir ve bölge planlama gibi birçok farklı alanda yapay zekanın uygulanmasına yönelik geliştirilen sistemlerin ele alınacağı kongrenin açılışında konuşan BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer üniversite olarak bilimi tüketen değil üreten, teknolojiyi insanlığa hizmet için geliştirmeyi öne alan bir yaklaşıma sahip olduklarını aktardı. Bu çerçevede ICADA2025’ ev sahipliği yapmaktan duydukları memnuniyeti paylaşan Rektör Prof. Dr. Özölçer, “Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi olarak akademik ve bilimsel faaliyetlerimizi yürütürken özellikle teknolojik gelişim ve ülkemizin bu süreçte gerçekleştirmesi gereken adımları da öne çıkarmaya gayret gösteriyoruz. Geleceğimizin en önemli iki teknolojik başlığı olan yapay zekâ ve veri bilimi üzerine gerçekleştirdiğimiz bu kongre, Milli Teknoloji Hamlesi doğrultusunda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye Yüzyılı vizyonuna uygun bir biçimde Türkiye’nin lider ve teknolojik anlamda kendine yeter bir ülke olarak başrol almasını hedeflemektedir. Bu kongre kapsamında gerçekleştirilecek çalışmaların da yapay zekâ ve veri bilimi alanlarındaki fırsatlar kadar riskleri de odağa alarak konuyu akademik olarak, detaylı bir biçimde tartışmaya açmasını temenni ediyoruz. Bilimi tüketen değil üreten, teknolojiyi ise insanlığa hizmet için geliştirmeyi öne alan yaklaşımımızla ICADA 2025-Uluslararası Yapay Zekâ ve Veri Bilimi Kongresi uyarınca bu platformda ele alınacak tüm tartışma ve sunumların akademiye ve ülkemize hayırlı olmasını arzuluyorum. Bu maksatla bugün burada bizimle olma nezaketini gösteren Yükseköğretim Kurulu Üyesi Sayın Prof. Dr. Derviş Karaboğa ve İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Sayın Prof. Dr. Yasin Bulduklu hocalarıma kongrenin düzenlenmesinde iş birliği gerçekleştirdiğimiz İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi yönetimine, kongre düzenleme ekibi ile tüm dünyadan sunumlarını gerçekleştirmek için kongreye katkı sunan akademisyenler ile öğrencilere teşekkürlerimi sunuyorum” diye konuştu. Büyük Veri ve Yapay Zeka Yeni Bir İktidar Alanı İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu da dijital çağda güvenilir yapay zekâ sistemlerinin geliştirilmesinde veri güvenliğinin kritik bir rol oynadığını kaydetti. Yapay zekânın, tüm disiplinlerin ilgilenmesi zorunlu olan ve çoklu bir bakışla ele alınmayı gerektiren niteliğine dikkat çeken Prof. Dr. Bulduklu, “Yapay zekâ, sadece bugünü değil geleceği de ilgilendiriyor. Gelinen noktada veriye dayalı biçimde karar almayanlar ve teknolojiyi sadece fayda-zarar odaklı tartışanlar hâkim değil tabi olurlar. Küresel rekabette öne çıkmanın öncül unsuru artık kodları belirlemekten geçiyor ve yapay zekânın gelinen noktada yeni bir iktidar biçimi olduğu son dönem deneyimleriyle kanıtlanmış durumda. Bu nedenle yapay zekanın nasıl kullanıldığı sorusu teknolojik boyutun ötesindedir ve artık milli güvenlik meselesi ve bağımsızlık sorunudur. Ülkemizin son dönemde teknoloji ve bilişim alanında attığı önemli stratejik adımlar dikkate alındığında bu alanda da baş aktör olabileceğimiz gerçeği ortaya çıkıyor. Tıpkı savunma sanayiinde olduğu gibi sürekli değişen ve dinamik yapıdaki bu alanda da öncü konuma öykünebiliriz. Bunun için algoritmalara dayalı stratejilere odaklanmalıyız ve kuralları belirleyen rolü elimizde tutmalıyız” dedi. Ülkemiz Akademisine Önemli Görevler Düşüyor ‘Yapay zekâ insan zekasının bir alternatifi değil, ancak tamamlayıcısı olabilir’ diyerek insan geliştiricinin düşünceliliğinin ve uzmanlığının yerini alamayacağını vurgulayan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, “Ülkemizde üniversiteler bu konularda daha fazla sorumluluk almalı. Sorumluluk alırken akademi ile uygulayıcıların birlikte çalışmasına ihtiyaç var. Yine politika oluşturulmasında ülkemiz akademisine önemli görevler düşüyor. Birlikte oluşturulan bir strateji çerçevesinde değişimin yönetilmesine ihtiyaç var. Bu yıl beşincisini yaptığımız bu kongrenin zihinsel dönüşüme ve ortak çalışma kültürüne katkı yapmasını diliyorum. Ortak çalışma kültürü diyorum ki mevcut kongre esasen mükemmel bir iş birliğinin sonucu. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi ile İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin ortaklığında, farklı üniversitelerden akademisyenlerin birlikte çabası ile bu organizasyon yapıldı. Emek yoğun bir süreç ile alanında önemli siz akademisyenleri bir araya getirebilmek ancak ve sadece birlikte çalışma kültürünün içselleştirilmesi ile mümkün olabilirdi. Ben, bu mükemmel organizasyon ve içten ev sahiplikleri için Bülent Ecevit Üniversitesinin Sayın Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer Hocama ve onun şahsında organizasyon ekibine, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinden ve diğer üniversitelerden organizasyona katkı veren değerli hocalarımıza çok teşekkür ediyorum. Başarılı bir kongre diliyor saygılarımı sunuyorum” diye konuştu. Ülkemizde Bir İlk İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Yapay Zekâ ve Veri Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ayşegül Alaybeyoğlu yapay zekâ, veri bilimi ve siber güvenlik temalarının önemine değindi. “Yapay Zeka” ve “Siber Güvenlik” alanlarında araştırma yapan iki farklı üniversite merkezinin iş birliği içinde olmasının ülkemizde bir ilk olması yönüyle büyük önem taşıdığını aktaran Prof. Dr. Alaybeyoğlu, YÖK Başkanımız Sayın Prof.Dr. Erol Övar’ın “yapay zekâyı üretmekle alakalı Türkiye'de üniversitelerin önünde çok önemli bir ödev bulunduğuna” dair sözleri ile çizmiş olduğu yol haritası doğrultusunda, biz de İKÇÜ Yapay Zeka ve Veri Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak ülkemizin yapay zeka alanında gelişim sürecine çalışmalarımızla katkı sağlamaya devam edeceğimizi belirtmek isteriz. Amerika'dan Filipinler’e kadar uzanan birçok farklı ülke ve üniversitelerden bilimsel çalışmaların sunulacağı kongremize desteklerinden dolayı başta Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Saffet Köse ve Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer olmak üzere davetli Konuşmacılarımız Sayın Prof.Dr. Derviş Karaboğa’ya, Sayın Prof.Dr. Tülay Yıldırım’a, Sayın Prof.Dr. Sabina Barakovıc’e, Sayın Prof.Dr. Bijan Najaf’a, Sayın Prof.Dr. Kunal Mankodiya’ya, Sayın Doç.Dr. Ali Turab’a, panelist konuşmacılarımıza, büyük bir heyecanla çalışan düzenleme kurulu ekibimize ve katkılarından dolayı sponsorlarımıza çok teşekkür eder, verimli bir kongre olmasını dilerim” dedi. Fırsat ve Riskleri Geniş Bir Katılımla Değerlendirme İmkânı BEUN Karaelmas Siber Güvenlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Semih Çakır, yapay zekâ ve veri bilimi alanlarının geleceğin en önemli teknolojik gelişim alanları olduğunu ve bu alanlarda gerçekleştirilecek çalışmaların fırsatlar barındırdığı kadar büyük riskler de içerdiğini ifade ederek kongrenin gerçekleştirilmesinde bu fırsat ve riskleri geniş bir katılımla değerlendirme motivasyonunun başat unsur olduğunu belirtti. Kongre çıktılarının Türkiye’nin ilgili alanlardaki çalışmalarına akademik açıdan katkı sunmasını temenni ettiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Çakır, kongrenin düzenlenmesi hususunda göstermiş olduğu büyük katkılarından dolayı BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer’e teşekkürlerini sundu. Açılış konuşmalarının tamamlanmasının ardından kongrenin ilk sunumunu gerçekleştiren Yükseköğretim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Derviş Karaboğa, sunumuna başlamadan önce YÖK tarafından kurulan bilimsel bilginin topluma yayılması için Bilim İletişimi Ofislerinin önemine değindi ve halkın anlayabileceği bir dille yapılan 'Bilim Kafe' etkinlikleri vesilesiyle akademisyenler ile vatandaşların buluşarak bilimsel konuları paylaşılacağı etkinliklerin artacağını vurguladı. Ardından yapay zekânın temelini oluşturan yapay sinir ağları ve yapay zekâ sistemlerinin daha iyi sonuçlar üretmesi için kullanılan optimizasyon algoritmalarından bahseden Prof. Dr. Derviş Karaboğa, bu sistemlerde zaman zaman karşılaşılan önyargı problemlerine dikkat çekti. Kongre açılışının ikinci sunumunu gerçekleştiren Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tülay Yıldırım ise “veri bilimi” ve “büyük veri” kavramlarına değinerek, verilerin güçlü yanlarından bahsetti ve GDPR gibi veri koruma yasalarının önemine dikkat çekti. İki gün devam edecek ICADA 2025’in açılış töreni, teşekkür belgesi takdiminin ardından gerçekleştirilen fotoğraf çekimi ile son buldu. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanlığı, Havelsan, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu USOM gibi kurumlar ile ulusal ve uluslararası üniversitelerden konuk bilim insanlarının yer aldığı kongre, hibrit oturumlarla tamamlanacak. -
320 kez okundu
İKÇÜ Film Festivalinde Görkemli Açılış
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) tarafından ilki düzenlenen İKÇÜ Film Festivali 2025’in galası yapıldı. UrlaDam ve İstinye Park İzmir Renk Sinemasında eş zamanlı olarak başlayan festivalin açılışında “Zorla Güvenlik” filmi açık hava sineması ile öğrencilerle buluştu. Kampüs şenlik alanında gerçekleşen programı dekanlar, akademik ve idari personel, davetli konuklar ile çok sayıda öğrenci takip etti. “Zorla Güvenlik” filminin senaristi Ozan Sertdemir, oyuncuları Evliya Aykan ve Hacı Ahmet Ak’ın misafir edildiği festivalin ilk gününde ünlü oyuncular gençlerle bir araya gelerek sohbet etti. Hedef, Marka Haline Gelen Bir Festival İKÇÜ’ye özel seansla perdeye yansıyan “Zorla Güvenlik” gösterimi öncesi gençlere seslenen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İKÇÜ’nün kültürel ve sanat vizyonuna katkı sunacak programların devamlılığının sağlanmasında sahiplenilmesinin oldukça önemli olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Bulduklu, “İKÇÜ Film Festivali uzunca bir süredir Medya ve İletişim Bölümümüz ile Medya Merkezimizdeki hocalarımız ve mesai arkadaşlarımızla üzerinde uzunca zamandır zihinsel emek harcadığımız bir konuydu. Önceki yıllarda birkaç kez niyetlenmemize rağmen planlama aşamasının ötesine geçememişti. Ancak bu çabalar ve yapılan farklı planlar bugün burada bir çıktıya dönüştü ve daha geniş kitlelere ulaşabilecek bir potansiyele sahip olarak kurgulandı. Amacımız sadece bu etkinliği yapmak değil; onu her yıl tekrarlanan, gelişen, derinleşen ve marka haline gelen bir kültürel değer hâline dönüştürmektir. İKÇÜ Film Festivali ile biz bir niyet ortaya koyuyoruz. İlk adımı atmanın yeterli olmadığını biliyoruz ama yürümek için de ilk adımı atmak gerektiğine inanıyoruz. Ben bu adımın sonraki yıllarda geleneksel hale gelecek bir festivalin temelini oluşturacağı kanaatindeyim” dedi. ‘Farkında ve Farklı’ Nesiller Devamlılıkta paydaş desteğinin önemine işaret eden Prof. Dr. Yasin Bulduklu, dünyada lider konuma öykünen ülkelerin sadece bilime ve teknolojiye değil sanat ve kültüre de önemli yatırımlar yaptığını vurgulayarak sinemanın kültürler arası etkileşimlere en açık alanlardan biri olduğunu aktardı. Prof. Dr. Bulduklu, “Küresel imaj çalışmalarında etkin kullanılan sinema, fotoğraf, televizyon gibi endüstrileşen kitle iletişim araçları sayesinde ülkeler arası rekabetin bu alanda daha da önemli hale geldiğini hep birlikte görüyoruz. Ancak ideallerimiz bu rekabet hususunun da ötesinde. Biz öncelikle her açıdan donanımlı bir nesil yetiştirme gayreti içindeyiz ve işte ‘farkında ve farklı’ bir üniversite olarak sanat boyutunda da var olmak istiyoruz. Bu festival ile farklı alanlarda öğrenim gören öğrencilerimizin ve farklı yapımlarla burada olan sanatçılarımızın etkileşimini hedefliyoruz. Bu etkileşimin düşünme, hayal etme, uygulama ve geliştirme boyutlarında hepimize katkı sunacağına inanıyorum. Tekrar altını çizmek isterim ki; bugünkü başlangıç, yalnızca bir etkinliğin ötesinde anlam ifade ediyor ve bir vizyonun, bir anlayışın ilk adımını oluşturuyor. Bizimle bu adımı hayata geçiren tüm paydaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Sponsorlarımız İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığına ve Vakfına, Ülkea’ya, Avek Otomotiv’e, Can Kardeşler Kuruyemiş’e, Renk Sinemaları İstinye Park’a, Urla Dam’a ve diğer sponsorlarımıza teşekkür ediyorum. Festivalin fikir aşamasından uygulama sürecine kadar emek veren tüm çalışma arkadaşlarıma ve öğrencilerime de kalbi şükranlarımı sunuyorum. Hepinize iyi seyirler diliyorum” ifadelerini kullandı. İzmir’in İki Yakasını Bir Araya Getirmek İstedik Medya ve İletişim Bölüm Başkanı/Festival Yönetmeni Prof. Dr. Cenk Demirkıran ise, “İKÇÜ Film Festivali kapsamında, dört gün boyunca birçok filmin gösterimi gerçekleşecek. Film seçkilerimiz İKÇÜ Merkez Kampüs’te üç salonda, İstinye Park İzmir Renk Sineması’nda ve UrlaDam’da sinemaseverlerle buluşacak. Çiğli’den, İzmir’in bir ucundan diğer ucuna uzanmak ve İzmir’i kapsamak; İzmir’in iki yakasını bir araya getirmek istedik. Umarım bu güzel bir başlangıç olur ve yıllar boyu devam eder. Tüm ekip arkadaşlarımıza, bölüm hocalarımıza, katkı veren sanatçı dostlarımıza, emeği geçen herkese teşekkürü bir borç biliyorum. Sizlere de iyi seyirler diliyorum” şeklinde konuştu. Açılış konuşmalarının ardından “Zorla Güvenlik” filminin açık hava gösterimi yapıldı. Film sonrası Prof. Dr. Cenk Demirkıran’ın moderatörlüğünde, başarılı oyuncular Evliya Aykan ve Hacı Ahmet Ak öğrencilerle keyifli bir söyleşi ile buluştu. -
308 kez okundu
“Yılın Vakfı” ile Aile Paneli
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü ile Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (İKÇÜKAM) tarafından “2025 Aile Yılı” kapsamında “Mehir ve Aile” konulu bir panel düzenlendi. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin moderatörlüğünde yapılan panelde, 'Yılın Vakfı' Ödülünü alan Gençleri Evlendirme ve Mehir Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Özdemir, İKÇÜKAM Müdürü Prof. Dr. Fatma Akkuş Yiğit, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve Psikoloji Bölüm Başkanı Prof.Dr. Mustafa Şahin konuşmacı olarak yer aldı. Paneli, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Dekanlar, akademik ve idari personel, vakıf ve STK temsilcileri ile öğrenciler takip etti. “Mehir ve Aile” panelinin açış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse üniversite olarak sosyal sorumluluk bilinciyle aile kurumunun güçlendirilmesi yönündeki çalışmaları oldukça önemsediklerinin altını çizdi. Aile kavramı üzerinden oluşturulan problemlerin toplumun temel yapısına zarar verdiğine işaret eden Rektör Prof. Dr. Köse, bu kapsamda 2025 yılının ‘Aile Yılı’ ilan edilmesini çok değerli bulduğunu ifade etti. Aile Kendi İçinde Bir Devlettir Güçlü bir geleceğin anahtarının güçlü aile yapısı olduğunu belirten Prof. Dr. Köse, “Bu panelde aile kavramının tarihsel gelişiminden, aile içi iletişimin psikolojik açıdan bireylerin ruhsal sağlığı üzerindeki etkilerine akademik çerçevede değerlendirirken Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından ‘yılın aile vakfı’ ödülü takdim edilen Mehir Vakfının STK olarak topluma yaptığı faydalı projeleri dinleme fırsatı edineceğiz. Malumunuz olduğu üzere 2025 yılı Sayın Cumhurbaşkanımız Aile Yılı olarak ilan etti. Bu çerçevede ülkemizin çeşitli şehirlerinde, üniversitelerimizde ve farklı kurumlarda ailenin anlaşılması ve anlatılmasına dönük programlar var. Biz de daha önce yaptığımız programlara ilaveten bir de ülkemizde çok orijinal bir STK olan Mehir Vakfını da dinlemek istedik. Bunun iki tane sebebi var. Birincisi Mehir Vakfı bugüne kadar 32.000'e aşkın kişiyi Türkiye'nin 60 şehrinde düğün yaparak evlendirmiş. 16 bin küsur çiftten sadece iki tane boşanma var. Şu anda deprem bölgelerinde düğün faaliyetlerinin yanında, her şehirde 100 çift evlendirilmesi gibi projeleri var. İkincisi biz daha önce Mehir Vakfının çalışmaları ve sosyal dokumuza yaptığı değerli katkılar için Mütevelli Heyet Başkanı Sayın Mustafa Özdemir’e fahri doktora beratı tevcih etmiştik. Aile kurumuna destekleri sebebiyle Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından yılın aile vakfı ödülü alması hasebiyle bu süreçte yapılan çalışmaları tekrar dinlemek istedik. Bu önemli yılda aileyi konuşmak üzere sohbet tadında bir program düzenledik” dedi. ‘Aile Yılı” temasıyla farkındalık ve dayanışma projelerine katkı sunmaya devam edeceklerini kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, medeniyetimizin aile ve devleti bütünleştirici bir yapıyı esas aldığına işaret etti. Prof. Dr. Köse, “Aile kendi içinde bir devlettir. Devlet o milletin büyük ailesidir. Onun da ana dinamiği muhabbettir. Mesela ailede yer alan akrabalık kavramlarını topluma taşımışsınız. Toplumda hiç tanımadığınız insana ana, baba, dersiniz, hala teyze dersiniz, amca, dayı diye hitap edebilirsiniz. İşte bu bir aile oluşturmaktır” diye konuştu. 28 Ülkede Faaliyet Yapan Uluslararası Bir Vakıf Konumundayız Konuşmasına aile yılı ilan edilmesinin stratejik bir hamle olduğunu vurgulayarak başlayan Mehir Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Özdemir, Rektör Prof. Dr. Köse ile 1995 yılında vakıf paydasında birlikte yola çıktıklarını aktararak evlendirmeyi bir ‘mutluluk hareketi’ olarak gördüklerini ifade etti. Başkan Özdemir, “Vakfımızın 16.000'e yakın çiftin yuva kurmasına aracılık etmek için 30 yıldır durmaksızın çalışıyor. Benzersiz bir STK’yız ve 28 ülkede faaliyet yapan uluslararası bir vakıf konumundayız. Dil, din, ırk ayrımı yapmayız. Savaş, sel, deprem olan bölgelerde, ülkelerde hızlıca toplu düğünler icra ediyoruz. Mehir Vakfı 18-40 yaş arasında nişanlı çiftlerin mutlu yuvalar kurmasına, bu sayede huzurlu bir dünya oluşmasına vesile olmaya çalışıyor. ‘Ben evlenmek istiyorum, yuva kurmak istiyorum’ diyen kadına, erkeğe Yüce Allah’ın ciddi bir yardımı var, muhabbeti var, sevgisi var. Biz bu sevginin bilinciyle yola çıktık ve ‘mutluluk hareketi’ mottosuyla tüm dünyada huzurlu bir geleceğe katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Mutluluğa ulaşmak için bize yapılan müracaatlara bir ay ile 90 gün arasında cevap veriyoruz. Belki de mobilya, beyaz eşya üzerinden kurulan 5 yıllık hayalleri, 3 aya indiriyoruz. A’dan Z’ye bir eve ne lazımsa onu veriyoruz. Evlenmek isteyen herkese kapımız açık. Marifet iltifata tabi ve bu mutluluk hareketinde Sayın Cumhurbaşkanımız bizi her zaman takdir etti. Kendilerinin tevcih ettiği 12’nci ödülümüz olan ‘Yılın Vakfı’ ödülü bizim çok kıymetli bir taltif oldu. Buradan zat-ı alilerine hürmetlerimi sunuyorum. Kendilerine sözümüz var; Gazze’de de düğün yapacağız. Mazlumların olduğu her coğrafyada olmaya devam edeceğiz. Türkiye hayırseverleri başta Konya hayırseverleri olmak üzere yardımlarını esirgemeyen herkese buradan teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu. Birinci Sırada Aile, İkinci Sırada Ordu İKÇÜKAM Müdürü Prof. Dr. Fatma Akkuş Yiğit, medeniyetimizde kadının ailedeki ve toplumdaki yerini aktardığı sunumunda, Türklerde ailenin toplumun ve devletin temini olarak görüldüğünü belitti. Prof. Dr. Yiğit, “Sağlam bir toplum olabilmesi için güçlü bir aile olması şarttır. Bizim anlayışımızda, güçlü bir aile, güçlü bir toplumu, güçlü toplum da güçlü bir devlet oluşturuyor. Türkler anayurtları olan Türkistan coğrafyasından yüzyıllar içerisinde dünyanın pek çok yerine dağılmış ve pek çok yerde devlet kurmuş büyük bir millet. Pekâlâ, bu dağınıklığa rağmen Türk milleti nasıl ayakta kalabildiği sorusuna baktığımız zaman burada biz iki faktörü görüyoruz. Birincisi aile, ikincisi de ordu. O sebeple Türk milletinin ayakta ve sağlam olarak kalabilmesinde ailenin oldukça büyük bir rolü var ve ordunun da güçlü olması, ailenin güçlü olmasına bağlı olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. Orhun Yazıtları ve Dede Korkut hikayeleri ve hatta ondan önce eski metinlerde aile ve akrabalık ilişkilerine dair çok farklı ve fazla kelime görüyoruz. Eski Türkçede aile ‘oguş’ olarak isimlendiriliyor. Ailelerin bir araya gelmesi ile uruglar, uruglar bod (boy, kabile), bodun (boylar birliği) ve il (devlet) oluşumunu görüyoruz. Bodunu özellikle vurgulamak istiyorum. Çünkü boylar aile ile devlet arasında bir aracı. Bu boyların hanedanlıkları kurduğunu görüyoruz. Türkiye'ye en çok göç eden Türkler Oğuz boylarıdır. Oğuz boyları içerisinde mesela Selçuklular, Kınık boyundan, Osmanlılar da Kayı boyundandır. Bundan dolayı bu boylar devletle aile arasında önemli bir iletişim aracı olduğunu tarih boyunca görüyoruz” ifadelerini kullandı. Millî Mücadele Kadın Kahramanlar Cumhuriyetin 100’üncü yılı etkinlikleri kapsamında çıkardıkları “Millî Mücadele Basınında Kadın Kahramanlar” kitabında, İstiklal mücadelesinde öne çıkan kadınlarımız ile birlikte isimleri unutulmuş nice kahraman kadınları gün yüzüne çıkardıklarından bahseden Prof. Dr. Fatma Akkuş Yiğit, 2025 yılının aile yılı olmasının tarihsel süreç açısından bakıldığında da çok önemli bir dönüm noktası olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Yiğit, “Türk devletlerinde ailenin kurulması ve aile adına gerekli tedbir ve önlemlerin alınmış olduğunu görüyoruz. 2025 yılının aile yılı olmasını, hem ailenin güçlenmesi hem de akrabalık, aile bağlarının güçlendirilmesi adına oldukça kıymetli buluyorum. Millî Mücadele Basınında Kadın Kahramanlar kitabında, arşiv özellikle süreli yayınlarda gazeteler kullanarak pek çok kadın kahramanımızın isimlerini zikrettik. Onları da minnet ve rahmetle yad ediyoruz” dedi. Aile İnsanın İlk Sevgi Okuludur. Aile kavramına toplumsal psikoloji bağlamında yaklaşan Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve Psikoloji Bölüm Başkanı Prof.Dr. Mustafa Şahin de sunumunda bazı odakların, insanı kimliksiz, cinsiyetsiz, milliyetsiz, hedonist bir yapıda köklerinden kopmuş, anne baba ilişkileri olmayan ya da tek ebeveynli bir yapıyla ele aldığından bahsetti. Rektör Prof. Dr. Köse’nin ‘Modern Çağın Sorunu: Baba Yoksunluğu eserinin bu konuda çarpıcı bilimsel verileri gündeme getirdiğine vurgu yapan Prof. Dr. Şahin, “Rektör Hocamızın bizim alana kattığı disiplinler arası bir çalışmada, Modern Çağ'ın sorunu, baba yoksunluğu kitabına ücretsiz ulaşılabilmekle beraber çok kıymetli bilgileri barındırdığını belirtmek isterim. Bu eser, Aile Danışmanlığı programında kullandığımız temel kaynaklardan biri oldu. Aile için nasıl bir söz ortaya koyar diye yapay zekâya sordum. Toplumun çelik çekirdeğidir dedi. Çelik esnektir ama dayanıklıdır. Aile de esnek ve dayanıklılığı toplumun büyümesine büyük katkı yapar; kırılmamalı, dağılmamalıdır. Esneklik bu bağlamda insan hayatında oldukça değerli bir boyut. Günümüzün sorularına baktığımız zaman boşanma sayısının artması, doğum hızının düşmesi gibi temel kavramlar var. Aile değer aktarmanın kalesidir. Psikolojik güvenliğin sosyal uyumun temelidir. Güçlü bir aile olmadan güçlü bir toplum, güçlü bir devlet olunmaz. Aile insanın ilk sevgi okuludur. Bu okulda koşulsuz sevgi kaynağı anne, bireyin ruhsal yapısına güç, güvenlik ve gibi çok değerli değerleri katan babadır. Temel kuramlardan yola çıkarak Freud'la başlasak der ki insan gelişimi 0-6 yaşın eseridir. Tüm gelişimin temeli burada. Bu dönem birey üzerinde ailenin en etkili olduğu dönem. Aile bireyin davranışlarının temelidir” ifadelerini kullandı. Önleyici Çalışmalar Tedavinin Önünde Gelir Güçlü devlet olmanın yolu sağlıklı bireylerden geçtiğini ifade eden Prof. Dr. Şahin, koruyucu, önleyici politikaların ekonomik anlamda da önemli faydalar sağlayacağını belirtti. Prof. Dr. Şahin, “Devletin bugün ilaca ve rehabilitasyon hizmetlerine harcadığı para, antidepresanlara harcadığı paralara baktığımız zaman daha yüksek olduğunu görüyoruz. Bu yatırımın aslında aileye yapılması gerekir. Tedavi etmek daha zor bir şeydir. Önleyici çalışmalar, önleyici müdahaleler her zaman tedavinin önünde gelir ve biz devlet olarak aile yılında güzel bir farkındalık yaratmak, bunları hayata geçirme bilincine ulaşmak istiyoruz” dedi. -
305 kez okundu
Göklerin Kartalları İKÇÜ’de
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ayrılmaz parçası Türk Hava Kuvvetleri'nin Türk milletine 100’üncü kuruluş yıl dönümü hediyesi olarak 2011 yılında kurulan hava gösteri timi SOLOTÜRK, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesine konuk oldu. Dünyanın dört bir yanında düzenledikleri uçuş gösterileriyle efsane haline gelen, Türk Hava Kuvvetlerinin resmi akrobasi timi SOLOTÜRK’ün pilotları Hv. Plt. Bnb. Murat Bakıcı ve Hv. Plt. Bnb. M. Erhan Aydemir ile Uçak Bakım Subayı Hv. Uçk. Bkm. Bnb. Tuna Karalı’nın katıldığı söyleşiyi, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi İrfan Arık, SKS Başkanı Öğr. Gör. Dr. Yeliz Doğru, akademik ve idari personel ile çok sayıda öğrenci izledi. Gökyüzüne Hâkim Olabileceğimizi Onlarla Öğrendik Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı (SKS) tarafından düzenlenen organizasyonla İKÇÜ’nün konuğu olan ekip üyelerinin yer aldığı etkinlikte konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, böylesine önemli bir ekinliğe ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti paylaştı. Türkiye’nin son yıllarda havacılık alanında ciddi mesafeler kat ettiğini vurgulayan ve bu ivmenin de aslında SOLOTÜRK ile başladığını dile getiren Prof. Dr. Bulduklu, “Gökyüzü bize o kadar uzaktı ki, zaman içerisinde SOLOTÜRK’ün yaptığı etkinliklerle biz, gökyüzünün aslında bir manevra alanı olabileceğini ve bizim de bu alana hâkim olabileceğimizi öğrendik. Orada yetişen mühendisler, havacılık ve savunma sanayiinde bugün Türkiye’nin neredeyse başa oynadığı bir sistemi tasarladılar. Bugün Akıncı’dan Bayraktar’a ve Çelik Kubbe ’ye kadar pek çok şeyi konuşabiliyoruz ve bunu sadece formel eğitimlere değil, bu tarz girişimlere de borçlu olduğumuzu söylemek isterim. Üretmek kadar gösterebilmenin; çocuklarda ve gençlerde heyecan yaratmanın ve onların size öykünmesini sağlamanın da bir o kadar önemli olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte, SOLOTÜRK’ü bütün dünyanın hayranlıkla izlediğini görmek de bizlere gurur veriyor. Ben, özellikle öğrencilerimizin buradan ciddi mesajlar çıkarmalarını ve programın kendilerine bir vizyon kazandırmasını diliyorum” diye konuştu. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçenlere ve SOLOTÜRK ekibine teşekkür ederek konuşmasını noktaladı. SOLOTÜRK Türk Milletine Armağan Olarak Kuruldu Açılış konuşmasının ardından söz alan SOLOTÜRK ekibi, kendilerini diğer gösteri ekiplerinden ayıran en önemli özelliğin, ekip üyelerinin her birinin aktif savaş pilotu olması ve bakım ekibinin harekata ve savaşa sürekli hazır halde bulunmaları olduğunu vurguladı. SOLOTÜRK’ün, Türk Hava Kuvvetleri’nin 100. Yılı olan 2011 yılında Türk Milletine armağan olarak kurulduğunu anlatan ekip üyeleri, Ay yıldızlı bayrağı ve Türk Milletini dünyanın dört bir yanında başarıyla temsil etmelerinin haklı gururunu yaşadıklarını belirttiler. SOLOTÜRK gösterilerinde görülen özgüvenin ve savaşçı ruhun, ekip üyelerinin Türk milletinin cesaret ve kararlılığını yansıtmasından kaynaklandığına dikkat çekilen söyleşide, ekibin gittiği yerlerde bayrak manevrası yapıldığında bütün dünya milletlerinin ay yıldızlı bayrağa selam durdukları ifade edildi. Söyleşide, usta çırak ilişkisiyle yetişen SOLOTÜRK gösteri ekibinin 13 kişiden, gizli kahramanlar olarak nitelenen bakım astsubaylarının ise 8 kişiden oluştuğunun bilgisi verildi. SOLOTÜRK’ün asli görevinin Türk havacılığı ile Türk gençleri arasında bağ kurmak olduğunun altını çizen ekip üyeleri, aktif savaş pilotları olarak Türk savunma sanayinin koşar adım ilerlemesinden; İHA ve SİHA’larla, Milli Muharip Uçak Kaan’la ve diğer gelişmelerle gurur duyduklarını belirttiler. Dünya üzerinde uçak üzerine çizilmiş en büyük bayrağın SOLOTÜRK’te olduğunu ve bununla Guinness Rekorlar Kitabına girdiklerini hatırlatan ekip üyeleri, SOLOTÜRK’ün yapmış olduğu hareketler içerisinde patentli olanların da bulunduğunu, bu hareketleri dünya üzerinde yalnızca SOLOTÜRK’ün yapabildiğini anlattılar. İKÇÜ Ailesine gurur dolu anlar yaşatan SOLOTÜRK söyleşisi, katılımcılardan gelen soruların yanıtlanmasının ardından, ekip üyelerine teşekkür belgesi takdimi ve imza töreni ile son buldu. -
297 kez okundu
Goethe Enstitüsü'nden Eğitime Destek
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi (SBBF) bünyesinde Goethe Enstitüsü'nün katkılarıyla kurulan Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarı düzenlenen resmi törenle açıldı. En yeni teknolojilerle desteklenen 80 bilgisayarın yer aldığı Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarının, başta bölüm öğrencileri olmak üzere, tüm bölümlerden öğrencilerin akademik gelişimine önemli katkılar sunması bekleniyor. Düzenlenen açılış törenine Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, İKÇÜ SBBF Dekanı Prof.Dr. Şaban Doğan, Goethe Enstitüsü İzmir Şube Müdürü Dr. Anne Schönhagen, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Prof. Dr. Mehmet Ali Akkaya, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Açılışta konuşan Rektör Prof. Dr. Köse, dijital bilgi çağında, dijital dönüşüm, dijital eğitim gibi kavramların titizlikle takip edilmesi gerektiğini aktararak üniversitelerin mevcut bilgi teknolojilerini kullanma ve yeni teknolojiler geliştirme yarışına girdiğini söyledi. Geleceğimizin En Güçlü Aktörleri Gençlerimiz İKÇÜ olarak uluslararası paydaşlarla kurulan ortak çalışma alanlarını genişletecek iş birliklerin önünü açtıklarını kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, “Ülkemizin son yirmi yılda savunma sanayinden, sağlığa, telekomünikasyondan, ulaşıma, tarımdan, enerjiye dünya çapında ses getiren büyük altyapı projelerinde ve pek çok alanda gerçekleştirdiği atılımlar; ülkemizi sadece bölgesinde değil, küresel birçok alanda da önemli bir aktör haline getirmiştir. Bu noktada bizlere düşen görev yenilikleri bizzat milli ve yerli bakış açısıyla üretecek geleceğimizin en güçlü aktörleri olacak öğrencilerimizin bu dönüşümden faydalanmalarını sağlamaktır. Şu anda açmakta olduğumuz laboratuvar üniversitemizin teknik kapasitesini arttırması açısından çok kıymetli. Özellikle dijitalleşme çağında evrensel bilgi üreten üniversitelerin dijitalleşmenin verdiği imkanlarla bu gücünü daha da yukarılara çıkarması noktasında önemli bir katkı sağlayacağını ümit ediyorum. Üniversiteler belki de en fazla bilgiye, araştırmaya yönlendiren altyapılar laboratuvarları, teknik alanları, donanımları, kütüphaneleri, tekno parklarıdır. Goethe Enstitüsü’nün bu desteği bizim açımızdan çok değerli. Katkılarından dolayı Goethe Enstitüsüne çok teşekkür ediyorum. Üniversitemize, öğrencilerimize ve bilim dünyasına hayırlı olmasını diliyorum” dedi. Öğrencilerimiz Yeni Teknolojilerle Çok Daha Donanımlı İKÇÜ SBBF Dekanı Prof.Dr. Şaban Doğan, fakülteleri ile Goethe Enstitüsü İzmir Şubesi arasında kuruluştan bu yana kurulan güçlü bağa dikkat çekerken; eğitim ve kültürel iş birlikleri adına birçok ortak adım atıldığını söyledi. Dekan Prof. Dr. Doğan, “Staj, meslek içi eğitim ve farklı bilgi bilim etkinlikleri ile sürekli geliştirilen bu iş birliğinin son halkası, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi bünyesinde kurulan Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarıdır. En yeni teknolojilerle donatılmış 80 bilgisayarın yer aldığı Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarı, başta Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü olmak üzere, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi öğrencilerinin akademik gelişimine önemli katkılar sağlayacaktır. Bu yeni teknolojilerle öğrencilerimiz çok daha iyi, çok daha donanımlı ve hayata hazır hale gelecek. Enstitü ile olan ilişkilerimizi geliştirerek, ilerletmek ve çok daha üst seviyelere taşıma arzusuyla kendilerine tekrar teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı. Kütüphanecilik Alanında Ortaklık Kütüphanecilik alanında bir lisans programı sunan İzmir'deki tek üniversite olan İKÇÜ ile kurdukları bu bağı oldukça önemli gördüklerini vurgulayan Goethe Enstitüsü İzmir Şube Müdürü Dr. Anne Schönhagen, gençlerin eğitimi ve sürdürülebilir bilgi altyapılarının inşa edilmesi ve dijital dönüşüme katkıda bulunmak için gayret gösterdiklerini ifade etti. Müdür Dr. Schönhagen, “Data Lab'ın kurulması yalnızca teknik bir ilerleme değil Türkiye'de ve ötesinde kütüphane sistemlerinin modernleşmesi için güçlü bir mesajdır. Geleceğin uzmanları gençlerimizin dijital becerilerini geliştirmeleri için böyle mekanların vazgeçilmez olduğuna inanıyoruz. Bu ortaklık, uygulamalı, uluslararası ve geleceğe dönük bir yaklaşımın eseridir. Dijital eğitimi desteklemede, kapasite geliştirmede ve uluslararası ağlar kurmada Goethe Enstitüsü, dünya genelinde sayısı 90’a yaklaşan kütüphaneleri aracılığı ile sunduğu kütüphane hizmetleri ve kitap diplomasisi ile kendisini bir ortak olarak görmektedir. Bugün burada bulunmamız bu anlayışın bir yansımasıdır. Laboratuvarımızı aktif şekilde yarından itibaren kullanmaya başlayacağız. Almanya'dan davet ettiğimiz bir yapay zekâ uzmanımız yarın öğrencilerimize gün bu eğitim verecek. Bu projenin hayata geçilmesinde emeği geçen herkese, özellikle İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinden meslektaşlarımıza ve yarın öğrencilerle atölye çalışmasına başlayacak olan konuşmacımız Dr. Frank Seeliger ‘e en içten teşekkürlerimi sunuyorum” dedi. İş Birliğinin Şu Ana Kadarki En Değerli Çıktısı Laboratuvarın aynı anda 80 kullanıcıya hizmet verebilecek kapasiteye sahip olduğu bilgisini veren Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Akkaya, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi ile Goethe Enstitüsü İzmir Şubesi arasındaki iş birliğinin şu ana kadarki en değerli çıktısını faaliyete açmaktan duydukları memnuniyeti paylaştı. Prof. Dr. Mehmet Ali Akkaya, “Bilgi evreni her geçen gün sürekli elektronik ortamda evriliyor ve biz de ona ayak uydurmak için bilgisayar laboratuvarı da dahil bir takım teknolojik kimlikleri kullanmaya çok yakından ihtiyaç duyuyoruz. Bu laboratuvar yerine getirmeye çalıştığımız sorumluluklarımızı daha rahat çözmemizi sağlayacak. Uluslararası böylesine önemli bir enstitünün bu ihtiyacı karşılamasına destek olması bizim için çok çok kıymetli. Burada bize eşsiz katkı veren Goethe Enstitüsü nezdinde, Dr. Schönhagen Hanımefendi'ye gerçekten şükranlarımı sunuyorum. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarı, iki kurum arasında gelecekte yürütülecek ortak projelerin en büyük ilhamı olacaktır” şeklinde konuştu. Açılış konuşmalarının ardından günün anısına hazırlanan plaketlerin takdim edilmesi ile laboratuvarın açılışı yapıldı. -
295 kez okundu
Fizyoterapi Camiası İKÇÜ’de Buluştu
Teması” Fizyoterapi ve Rehabilitasyonda İnovasyon” olarak belirlenen İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi (SBF) Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü ile Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Uygulama Araştırma Merkezince ikincisi düzenlenen “Fizyoterapi ve Rehabilitasyonda Eğitim, Araştırma ve İnovasyon” Kongresi başladı. İki gün sürecek kongrenin ev sahipliğini üstlenen Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Derya Özer Kaya’nın ev sahipliğinde başlayan alanındaki profesyonelleri buluşturan kongrenin açılışını, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, dekanlar, enstitü ve yüksekokul müdürlerinin yanı sıra, konuk üniversitelerden gelen akademisyenler, eğitimciler ile sektör temsilcileri takip etti. Sağlık Sektöründe Girişimci Ve Yenilikçi Uygulamalar Önem Kazandı Kongrenin açılışında misafirlere seslenen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İKÇÜ olarak zengin içeriğe sahip bir kongreye ev sahipliği yapmaktan duydukları memnuniyeti paylaştı. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de sayıları giderek artan yaşlı nüfusun daha bağımsız, kaliteli ve topluma daha katılımlı bir yaşam sürmeleri için rehabilitasyon hizmetlerinin, özellikle fizyoterapi alanı ile geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasının önemine vurgu yapan Prof. Dr. Bulduklu, “Bu alanda hizmet verecek elemanların niteliği, sağlığın insan hayatını doğrudan etkileyen bir alan olması sebebiyle her zaman kritik önem taşımaktadır. Ortalama yaşam süresinin uzamasıyla yaşlı nüfusun artması, bireylerin sağlıklı uzun yaşam beklentisi, sağlık hizmetlerinde teknoloji kullanımının fazlalaşmasına paralel olarak teşhis edilebilen hastalıkların sayısında artma, bütünüyle bakıldığında toplumun sağlık hizmetinden beklentisinin yükselmesini sağlamıştır. Dolayısı ile nitelikli sağlık personeli eğitimi de önem kazanmaktadır. Sağlık sektöründe girişimci ve yenilikçi uygulamalar, tele tıptan robotik cerrahiye, ilaç üretiminden tıbbi cihaz ve malzeme üretimine kadar sağlık sisteminin her bileşeninde bulunmaktadır. Sağlık sektöründe yapılan girişimci ve yenilikçi uygulamalar, sağlıkta kaliteyi artırmakta, sağlık işletmelerinin rekabet edebilmelerinde üstünlük sağlamaktadır” dedi. Toplum Sağlığına Katkı Sağlayacak Önemli Çıktılar Özellikle son yıllardaki ekonomik, toplumsal, teknolojik ve bilimsel gelişim ve değişimlerin sağlık hizmetlerinin dönüşümünü hızlandırdığını kaydeden Prof. Dr. Bulduklu, bu dönüşümün gereklerinin yerine getirilmesi için de nitelikli iş gücü yetiştiren eğitim kurumlarına ihtiyaç duyulduğunu belirtti. İKÇÜ SBF’nin bu alanda yıllar içinde edindiği saygın değere dikkat çeken Prof. Dr. Bulduklu, “Sağlık Bilimleri Fakültesi İKÇÜ’nün ilk açılan fakültelerinden biridir. Öğrencilerimize; günün gerektirdiği güncel bilgi, beceri ve yetkinliklerin kazandırılmasının yanı sıra; teknoloji okuryazarlığı ve yöneticiliği, analiz yapabilme ve diğer disiplinlerle eş güdümlü çalışmalar üretme becerisi kazandırmak için değerli dekanımızın nezdinde tüm akademisyenlerimizle yoğun şekilde çalışmaya devam ediyoruz. Kongremizin, alanındaki önemli bilim insanlarını misafir etmesini ve toplum sağlığına katkı sağlayacak önemli çıktılarının bilim dünyasına sunulacağını oldukça önemsiyoruz. Kongreyi hayata geçiren Sayın Dekanımıza, onun nezdinde fakültemize, düzenleme kurulumuza, öğrencilerimize, destek veren sektör temsilcilerimize ve tüm misafirlerimize verimli bir iki gün geçirmelerini temenni ediyorum” diye konuştu. Bu Yıl Özellikle ‘Eğitim’ Konusuna Odaklandık Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Derya Özer Kaya da sempozyum ile başlayan, kongreye evrilen, geniş yelpazesi ve disiplinlerarası başlıklarıyla İKÇÜ’de ikinci kez buluşuyor olmaktan duyduğu mutluluğu paylaştı. Dekan Prof. Dr. Kaya, “Fizyoterapi ve Rehabilitasyonda Eğitim, Araştırma ve İnovasyon Kongresi’nin ilkini geçtiğimiz yıl gerçekleştirdik. Alanında uzman, çok önemli konukları ağırladığımız kongre kapsamında, çeşitli kurslara ve workshoplara ev sahipliği yaptık. Kongrenin başarısı bizim için kıymetli oldu. Bu yıl da çok değerli misafirlerimizi çağırdık. Dün itibariyle eğitim ve kurslarımızla kongremizi başlatmış olduk. Fizyoterapi ve Rehabilitasyonda Eğitim, Araştırma ve İnovasyon Kongresi, özellikle ‘eğitim’ konusuna odaklandı. Doğası gereği, birçok disiplinle birlikte çalışan fizyoterapi ve rehabilitasyon alanında, genel olarak 21. Yüzyıl becerilerini nasıl etkinleştirebileceğimizi, disiplinlerarası entegrasyonları nasıl sağlayabileceğimizi ve öğrencilerimize en iyi şekilde nasıl eğitim verebileceğimizi ele alacağız. Süreç içerisinde, yaklaşık 200’e yakın katılımcımız ve öğrencimiz yer alıyor. Özellikle son yıllarda fazlasıyla gündemde yer alan, “Longevity” denilen uzun yaşam, sağlıklı yaşam ve sağlıklı yaş alma konusunun fizyoterapistlerle birlikte diyetisyenler ve hekimler tarafından disiplinlerarası bir yaklaşımla ele alınacak olması, kongrenin önemli yanlarından bir tanesini oluşturuyor” dedi. Rehabilitasyon Teknolojilerinin ve Yeniliklerin Takipçisiyiz Sözel ve Poster Bildirilerin yanı sıra klinik, akademik deneyimlerin, alandaki son gelişmelerin katılımcılarla paylaşılacağı bilimsel oturumlar ile zengin bir içeriğin yer aldığını aktaran Dekan Prof. Dr. Derya Özer Kaya, “İlk kongremizde bizi yalnız bırakmayan geçtiğimiz sene içinde elim bir trafik kazası sonucu yitirdiğimiz Fizyoterapi camiamızın değerli hocalarından İstinye Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yasemin Buran Çırak’ın anısını yaşatmak için kongremiz bilimsel komitesi tarafından değerlendirilen sözel ve poster bildirilere bilim ödülleri takdim edeceğiz. Ülkemizin sağlık sektöründe görev alacak fizyoterapistlerin temel becerilerinin yanında hızla gelişen rehabilitasyon teknolojilerini ve yenilikleri takip edebilmelerine olanak tanıyacak eğitimler sunmak, fizyoterapi ve rehabilitasyon bölümü öğretim elemanlarının diğer bilim dalları ile iş birliği içerisinde araştırma ve proje geliştirmesini sağlamak, lisansüstü eğitim ve araştırmalarını gerçekleştirmek, fizyoterapinin her alanında hızlı, kaliteli ve kapsamlı hizmet sunmak, toplum sağlığı ve yaşam kalitesini korumak ve geliştirmek için çalışmaktayız. Bugün bizi bir araya getiren bu kongrenin temelinde de bu amaçların geliştirilmesi ve geniş gruplarla paylaşılması yatmaktadır. Bu kapsamda, kongrenin gerçekleştirilmesinde ve bölümümüzün ve merkezimizin gelişiminde desteklerini esirgemeyen Rektörümüz Prof. Dr. Sayın Saffet Köse'ye şükranlarımı sunarım. Sürekli ve hayat boyu öğrenme ve öğretme çabamıza katkı veren tüm Hocalarıma, bugün bizleri kırmayarak program açılışımıza katılan protokol üyelerimize, kongremize destek veren firmalarımıza, daha iyisini öğrenmeyi talep ederek bu organizasyonu yapmamızı sağlayan öğrencilerimize, akademik ve idari personelimize ve kongremizin siz kıymetli katılımcılarına teşekkürü bir borç bilirim” şeklinde konuştu. Açılış konuşmalarının ardından “FTR Geleceğini Konuşuyor” başlığıyla Dekan Prof. Dr. Derya Özer Kaya ile Hasan Kalyoncu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümünden Prof. Dr. Yavuz Yakut moderatörlüğündeki ilk panele geçildi. “Sağlıklı Uzun Ömür-Longevıty”, “Klinik Uygulamada Yenilikler”, “Öğrenci Ne İster? Hoca Ne Bekler?”, “Genç Meslektaşlarımız Neler Çalışıyor?”, “Fizyoterapide Veri İşleme ve Yapay Zeka” başlıklı panel oturumlarının yer alacağı kongrede, Prof. Dr. Yasemin Buran Çırak anısına bilim ödülleri takdimi yapılacak. -
293 kez okundu
Denizcilik Sektörü İçin Çalışmaya Devam
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran’ı ziyaret etti. Üniversite ile denizcilik sektörü arasında iş birliğini artırmayı hedefleyen görüşmeye, İKÇÜ Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakkı Dereli ve Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Önal da katıldı. Denizcilik sektörünün ihtiyaçlarına yönelik akademik ve uygulamalı çözümlerin ele alındığı görüşmede Rektör Köse, fakülteye katkıları için Başkan Kıran'a özel teşekkür etti. Sürdürülebilir Adımlar Atmaya Çalışıyoruz Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, İKÇÜ’nün akademi ile sektörü birleştirmeyi misyon edindiğini söyledi. Bu misyonun önemli ayaklarından birinin denizcilik sektörü olduğunun altını çizen Rektör Köse: "Denizcilik sektörü, ülkemizin ekonomik büyümesinde çok önemli bir yere sahip. Artık gemi ithal eden bir devletten önce inşa eden şimdi de ihraç eden bir ülke haline geldik. Gemi inşası ve denizcilik sadece ekonomik anlamda değil stratejik açıdan da önemli bir sektör. Biz de bu sektörün hedeflerine ulaşmasında sorumluluk alma arzusu duyan bir yükseköğretim kurumuyuz. Özellikle araştırma kapasitemizi artırmak ve sektörel ihtiyaçlara yanıt verir hale gelmek için çalışıyoruz. Amacımız gündelik değil uzun vadeli adımlar atarak sürdürülebilir bir yapı oluşturmak. Bunun için önemli adımlar gayreti gösteriyoruz. Bu adımları atarken de önemli paydaşımız, bize güç veren bir çözüm ortağımız var. Bu anlamda hem üniversitemize hem de ülkemize yaptıkları çok kıymetli katkılar için İMEAK Deniz Ticaret Odası Başkanımıza çok teşekkür ediyorum. İş birliğimizi daha ileriye taşımak adına bize düşen her adımı atmaya devam edeceğiz” dedi. Ülkemizin Denizcilik Vizyonunun Genişlemesine Katkı Sunmaya Devam Edeceğiz Başkan Tamer Kıran ise, denizcilik sektörünün gelişiminde akademik iş birliklerinin önemine değindi. Türk denizcilik sektörünün küresel pazarda güçlü bir aktör olma yolunda emin adımlarla ilerlediğini belirten Başkan Kıran," Gelinen nokta memnuniyet verici olsa da daha büyük hedefler ve başarının sürdürülebilirliği için çok çalışmamız lazım. Tek başımıza çaba gösterme yanında birlikte güçlerimiz birleştirmek yoluyla stratejik adımlar atılması gerekiyor. Bu noktada, üniversitelerle kurulan iş birlikleri hem nitelikli insan kaynağı yetiştirilmesi hem de sektörel yeniliklerin hayata geçirilmesi açısından büyük bir öneme sahip. Üniversitelerin bilimsel bilgi birikimini ve araştırma gücünü sektörümüzle entegre ederek daha büyük başarılar elde edebiliriz.Sürdürülebilirlikte Ar-Ge ve teknolojik inovasyon çalışmaları büyük öneme sahip ve biz de bu alana daha fazla kaynak ayıracağız. İKÇÜ ve diğer üniversitelerimizle iş birliği içinde ülkemizin denizcilik vizyonunun genişlemesine katkı sunmaya devam edeceğiz. Teknolojik yenilikler yanında çevre dostu çözümlerle de sektörümüzün yanında olmayı sürdüreceğiz" diye konuştu. -
289 kez okundu
Bağımlılığın Farkındayız
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Bağımlılıkla Mücadele Komisyonu Yeşilay Haftası kapsamında “Üç ‘N’ ile Bağımlılık” başlıklı bir panel düzenledi. Neden Bağımlı Oluruz? Niçin Bırakamayız? Nasıl Önleriz? sorularına yanıt bulmak amacıyla Bağımlılıkla Mücadele Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Leyla Baysan Arabacı’nın moderatörlüğündeki paneli, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hatice Yıldırım Sarı, akademisyenler ve çok sayıda öğrenci takip etti. Yeni Bağımlılık Türleri Ortaya Çıktı Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Gülsenay Taş Soylu, Buca Seyfi Demirsoy Hastanesinden Uzm. Dr. Enis Saygın ve Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinden Uzm. Dr. Başak Bağcı’nın konuşmacı oldukları panelin açılışında konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Akbulut, günümüz koşullarında bağımlılığın arttığını ve şekil değiştirdiğini vurguladı.Prof. Dr. Süleyman Akbulut, “Sigara, alkol, uyuşturucu ve kumar bağımlılığına ilave olarak teknoloji bağımlılığı ve beraberinde internet, sosyal medya ve video oyunları bağımlılıkları ortaya çıktı. Bireyler, vakitlerinin çoğunu sosyal medya platformlarında geçirmekten ve saatlerce oyun oynamaktan kendilerini alamaz hâle geldiler. Bazen bu platformlarda paylaşılan zararlı akımların etkisine kapılıp hayatlarına son verenler bile oldu. Yine son zamanlarda, AVM’lerde sıklıkla şahit olduğumuz gereksiz ve aşırı alışveriş yapma şeklinde görülen alışveriş bağımlılığını da yeni bir bağımlılık türü olarak sayabiliriz” diye konuştu. Bağımlı olunan nesnenin, maddenin veya davranışın kullanım sıklığı azaldığında veya kullanımın tamamen bırakılması durumunda, bağımlı olan bireylerde yoksunluk belirtilerinin başladığını belirten Prof. Dr. Akbulut, huzursuzluk, uykusuzluk, öfke ve depresyon şeklinde kendini gösteren bu gibi durumlarda profesyonel bir yardım alınması gerektiğini dile getirdi. Bağımlılık denilince akla ilk gelenin Yeşilay olduğunu ifade eden Prof. Dr. Akbulut, Yeşilay Danışmanlık Merkezleri ile Yeşilay Rehabilitasyon Merkezlerinin, bağımlı bireylere ve yakınlarına destek hizmeti vererek önemli bir hizmeti yerine getirdiklerini kaydetti. Prof. Dr. Akbulut, İKÇÜ Bağımlılıkla Mücadele Komisyonunun, öğrenciler ve personel başta olmak üzere ihtiyaç duyan herkese bağımlılıkla mücadele konusunda yardımcı olduğunu ve farkındalık oluşturmak için çalışmalar yaptığını söyledi. Bağımlılıkla İlgili Dersler İle Farkındalığa Katkı Bağımlılığın, ülkemizde ve dünya genelinde son yıllarda büyük bir artış gösterdiğine işaret eden Bağımlılıkla Mücadele Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Leyla Baysan Arabacı, İKÇÜ’de lisans düzeyinde ve seçmeli olarak bağımlılıkla ilgili dersler bulunduğunu ve konuya dair farkındalık yaratıldığını aktardı. Neden Bağımlı Oluruz? Başlığı altında bir konuşma yapan İKÇÜ Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinden Uzm. Dr. Başak Bağcı, uzun yıllardır bağımlılık alanında çalıştığını söyledi. Bağımlılığın binlerce yıllık tarihinden ve nedenlerinden bahseden Uzm Dr. Bağcı, bağımlılığa ilişkin güncel istatistiki veriler paylaştı ve bağımlılığın psikososyal nedenlerini anlattı. Niçin Bırakamayız? Sorusunun yanıtını veren Buca Seyfi Demirsoy Hastanesinden Uzm. Dr. Enis Sargın, bağımlılığın başlangıcında, bağımlı olunan madde veya olguyla kurulan ilişkide erken temsillerin kişinin sonraki yaşantısını ve bağımlılığın derecesini belirlediğini vurguladı. Bağımlılığın çok yönlü bir süreç olduğunu belirten Uzm. Dr. Sargın, genetik, çevresel ve aile faktörü gibi birçok etmenin bağımlılık sürecini etkilediğini aktardı. Nasıl Önleriz? Sorusuna yanıt veren İKÇÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Gülsenay Taş Soylu, dünyada 300 milyona yakın kişinin madde kullandığını; sadece madde kullanımının değil, teknoloji bağımlılığı gibi bağımlılıkların da günümüzde gittikçe artış gösterdiğini dile getirdi. Bağımlılık geliştikten sonra tedavisinin oldukça zor olduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Soylu, bağımlılığın gelişmesinden sonra hem biyolojik hem psikolojik hem sosyal hem mesleki hem de ekonomik anlamda ciddi sorunları ve yükü beraberinde getiren bir hastalık haline geldiğinin altını çizdi. Dr. Öğr. Üyesi Soylu, bağımlılığı önlemenin, kişinin öncelikle bağımlı olduğunun farkına varması ve bunu kabul etmesi ile başlayacağını vurguladı.