Haberler :::
-
18.06.2025
İKÇÜ’nün Kültür Elçileri Mezun Oldu
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezinde (TÖMER) eğitim alan öğrenciler için mezuniyet programı düzenlendi. TÖMER’de eğitim gören uluslararası misafir öğrenciler için Hekim Hacı Paşa Konferans Salonunda düzenlenen törene Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Genel Sekreter Nurettin Memur, Genel Sekreter Yardımcısı Muhammed Enes Uzun, TÖMER Müdürü Doç. Dr. Ali Osman Abdurrezzak, Yabancı Diller Yüksek Okulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi İrfan Arık, TÖMER Müdür Yardımcıları Öğr. Gör. Yasemin Kocabaş ile Öğr. Gör. Nuşin Sunar, akademik ve idari personel ile çok sayıda öğrenci ve öğrenci yakını katıldı. Türkçe Öğrenerek Yeni Bir Dünyaya Açıldınız Mezun öğrencileri tebrik eden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, mezuniyetin emeklerin karşılığının alındığı ve öğrencilerin hayallerinin gerçekleşmesi yolunda anlamlı ve özel bir gün olduğunu dile getirdi. Öğrencilerin Türkçe’yi başarılı bir şekilde öğrenerek mezun olmalarında büyük emekleri olan, başta Müdür Doç. Dr. Ali Osman Abdurrezzak olmak üzere TÖMER akademik ve idari kadrosuna teşekkür eden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Akbaş, “Öğrencilerimizin ülkelerinden gelip burada eğitim almalarını destekleyen ailelerine de gönülden teşekkür ediyorum. Umarım burada edindiğiniz bilgi ve deneyim, gelecekte size başarı getirir ve üniversitemizle bağınızı sürdürürsünüz. Lisans veya ön lisans eğitimlerine devam etmek isteyenlere de başarılar diliyorum” dedi. Yeni bir dil öğrenmenin önemine vurgu yapan ve Türkçenin dünya dilleri arasındaki özel yerine değinen Prof. Dr. Akbaş, “Dil, insanın duygu, düşünce ve kültür dünyasının bir ürünüdür. Sizler Türkçe öğreniminde başarılı olarak kendinize yeni bir kişilik daha katmış oldunuz. Türk kültürünü diğer kültürlerden ayırt eden vasıfları; Türk insanının nasıl bir kişilik, duygu düşünce ve inanç dünyasına sahip olduğunu artık biliyorsunuz. Türkiye artık, dünyada kendisinden sıkça söz ettiren bir ülke ve sizlerin burada Türkçe öğrenmeniz, sadece bir dil öğrenimi değil; aynı zamanda yeni bir medeniyetin, yeni bir ufkun ve yeni bir dünyanın da sizlere açılımı olacak. Bu dünyada yerinizi şimdiden almanız dolayısıyla her birinizi tebrik ediyor, başarılar diliyorum. Yolunuz, bahtınız açık olsun” diye konuştu. Her Kelime Sizleri Bu Topraklara Daha da Yaklaştırdı İKÇÜ TÖMER Müdürü Doç. Dr. Ali Osman Abdurezzak, farklı coğrafyalardan gelen öğrencilerin İzmir’de bir araya gelip Türkçeyi ortak payda haline getirmelerinin kendileri için gurur verici olduğunu vurguladı. Doç. Dr. Abdurezzak, Türkçenin sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda bir milletin tarihini, düşüncesini ve kültürünü taşıyan bir değer olduğunu kaydetti. Öğrencilerin dil öğrenme sürecinde gösterdikleri azim, disiplin ve kararlılığın takdire şayan olduğunu belirten Doç. Dr. Abdurezzak, her kelimenin, her cümlenin ve her geleneğin öğrencileri bu topraklara biraz daha yakınlaştırdığına dikkat çekti. Doç. Dr. Abdurezzak, “Sizler bu dili öğrenerek Anadolu’nun zengin kültürüne de adım attınız. Öğretim görevlilerimize, idari personelimize ve sizleri destekleyen ailelerinize gönülden teşekkür ediyorum. TÖMER sizler için yalnızca bir eğitim kurumu değil; aynı zamanda bir yuva oldu. Bundan sonraki hayatınızda hepinize sağlık, mutluluk ve başarı diliyorum” dedi. Sadece Bir Dil Değil, Bir Kültür Yolculuğu TÖMER mezunu öğrenciler adına konuşmasını yapan Malak Elsaied ise, “TÖMER’de sadece bir dil değil, aynı zamanda Türk milletinin kültürünü ve tarihini öğrendik. Türkçeyi kurallarla değil; duygularla, masallarla ve hatıralarla öğrendik. Başlangıçta Türkçeyi bilmeyen bizler, bugün bu yolculuğu tamamlamış bulunuyoruz. Bu yolculuk benim için çok özel ve unutulmaz bir tecrübe oldu. Bizi destekleyen, seven ve her zaman yanımızda olan değerli hocalarımıza sonsuz teşekkür ederim” ifadelerini kullandı. İKÇÜ TÖMER mezuniyet programı, açılış konuşmalarından sonra video gösterimi ile devam etti. Sanat ve Tasarım Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Ömer Özden, Doç. Dr. Mücahit Yalçın Öztüfekçi ve Doç. Dr. Serkan Çelik’in çalgıda yer aldıkları müzik dinletisinin solistliğini yapan uluslararası öğrenciler söyledikleri Türkçe şarkılarla ve halk oyunlarıyla programa renk kattılar. Mezuniyet sertifikalarının takdim edilmesinin ardından toplu fotoğraf çekimiyle program sona erdi. -
16.06.2025
Denetimli Serbestlik Yükümlülerinden “Ebru Sanatı Sergisi”
Geçtiğimiz aylarda İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ile Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı Denetimli Serbestlik Müdürlüğü arasında imzalanan iş birliği protokolü “Ebru Sanatı Sergisi” ile hayata geçirildi. Karşıyaka Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün takibini yaptığı denetimli serbestlik yükümlülerinin kişisel gelişimlerinin desteklenmesi ve yeniden topluma kazandırılmalarının sağlanması adına, Sürekli Eğitim Merkezince (İKÇÜSEM) düzenlenen kurslarda ortaya çıkan eserler Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonu Fuaye Alanında ziyarete açıldı. Serginin açılışına Çiğli Kaymakamı Fatih Görmüş, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, İzmir Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcısı Halil Sezgin, Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcısı Vekili Hacı Hüseyin Taşdemir, Karşıyaka Başsavcı Vekili Erdem Işık, Karşıyaka Denetimli ve Serbestlik Müdürü Orhan Kaykaç, Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Bekir Emiroğlu ile protokol üyeleri katıldı. Sosyal Sorumluluk Projeleri Açısından İyi Bir Örnek Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı Denetimli Serbestlik Müdürlüğü ile ortaya konulan projeden duyduğu memnuniyeti paylaştı. Rektör Prof. Dr. Köse, “İKÇÜ olarak Denetimli Serbestlik Müdürlüğümüzle yapmış olduğumuz bu projenin özellikle sosyal sorumluluk projeleri açısından iyi bir örnek olduğunu söylememiz gerekiyor. Herhangi bir sebeple mahkûm olan bireylerin bu gibi kurslarda edindikleri deneyimler rehabilitasyonları açısından çok kıymetli diye düşünüyorum. Ceza hukukunda üç temel ilke var. Bunlardan bir tanesi önleyicilik, yani suça giden yolların kapatılması. İkincisi ona uygun bir cezanın verilmesi. Üçüncüsü de ceza verilmişse rehabilitasyon ile topluma kazandırılması. Bu gibi etkinliklerin yükümlülerin topluma kazandırılması açısından çok olumlu etki yapacağını düşünüyorum. Bu sadece kendileri açısından değil toplumun da bir kazancıdır. Biz de üniversite olarak buna yapmış olduğumuz katkıdan dolayı mutluyuz.” ifadelerini kullandı. Topluma Kazandırılma ve Meslek Edindirme Katkısı Otuz beş kursiyerin dönem boyunca yaptığı 80 Geleneksel Ebru Sanatı eserinin yer aldığı sergi ile ilgili konuşan İzmir Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcısı Halil Sezgin, paydaş kurumların katkı ve desteğiyle yükümlülerin tekrar suç işlememesi, yeniden topluma kazandırılması adına örnek çalışmalara imza atıldığını aktardı. Başsavcı Sezgin, “Karşıyaka Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün takibini yaptığı yükümlülerimizin; kişisel becerilerini geliştirmeleri, boş zamanlarını değerlendirmeleri ve sosyal hayata, topluma adaptasyonlarının hızlandırılması amacıyla böyle bir kurs düzenledik. Sanatın, müziğin iyileştirici özelliği, yüzyıllardır bilinmektedir ve Osmanlı Devleti döneminde sağlık kuruluşlarında müzikle ve sanatla tedavi etme örneklerini görebiliyoruz. Biz de kültürümüzü yansıtan bu uygulamaları, mahkumlarımızın topluma yeniden sağlıklı bireyler olarak dönebilmeleri için desteklemekteyiz. Sergimizde tarihimizi ve kültürümüzü yansıtan Ebru sanatı eserleri ön planda. Değerli eğitmenimizden aldıkları kurs neticesinde ortaya böyle güzel eserler çıktı. Yükümlülerimiz bu eserleri ortaya çıkardıktan sonra sergilendiğini, geniş kitlelere ulaştığını, önemsendiğini görünce gerçekten mutlu oluyor ve daha problemsiz bir şekilde yeniden aramıza dönüyorlar. Bu kurslarla aslında hem topluma kazandırılmış hem bir meslek edinmiş hem de rehabilite edilmiş oluyorlar” diye konuştu. Konuşmaların ardından açılışı protokol tarafından yapılan sergide, İzmir Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcısı Halil Sezgin tarafından Çiğli Kaymakamı Fatih Görmüş ile Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’ye ebru tablosu ve semazen tablosu hediye edildi. -
12.06.2025
Eğitimde Yapay Zekâ Çalıştayı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Cihannüma Ekonomik ve Toplumsal Uygulama ve Araştırma Merkezi (CETAM), Bilim İletişim Ofisi ile İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliğinde "Eğitimde Yapay Zekâ Çalıştayı" düzenlendi. Çalıştay ile İzmir’de yapay zekânın eğitimde etkili ve verimli kullanımına yönelik kapsamlı bir yol haritası oluşturuldu İzmir'de eğitim sektörünün dijital dönüşüm sürecine, yapay zekâ teknolojilerinin etkin kullanımına katkı sunması adına düzenlenen çalştay, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcıları Dr. Öğr. Üyesi Ela Burcu Uçel ile Dr. Öğr. Üyesi Emrah Noyan moderatörlüğünde yapıldı. İzQ Girişimcilik ve İnovasyon Merkezinde düzenlenen çalıştaya, İzmir İl Millî Eğitim Müdürü Dr. Ömer Yahşi, İKÇÜ CETAM Müdürü Prof. Dr. Serhat Burmaoğlu, yönetim kurulu üyeleri Doç. Dr. Mehmet Büküm, Dr. Öğr. Üyesi Esra Dündar Aravacık, Dr. Öğr. Üyesi Kemal Yayla, İzmir İl Millî Eğitim Müdür Yardımcısı İlker Erarslan, İzmir İl Millî Eğitim Şube Müdürü Ali Can Güllü, İl Milli Eğitim Müdürlüğü Bilişim Teknolojileri Koordinatörü Dr. Mustafa Coşkun ile İzmir genelinde farklı branşlarda görev yapan öğretmenler katıldı. İzmir’de Yapay Zekâ ile Yeni Dönem Üniversite-kamu iş birliği modelinin başarılı bir örneğini gerçekleştirmekten duydukları memnuniyeti paylaşan İzmir İl Millî Eğitim Müdürü Dr. Ömer Yahşi, yapay zekâ teknolojilerinin pedagojik yaklaşımlarla entegrasyonu konularında çalışmalar yürüttüklerini ifade etti. Yapay zekânın eğitimde sağlayacağı fırsatlara dikkat çeken Dr. Yahşi, bu gibi iş birlikleri sayesinde İzmir’in eğitimde örnek bir şehir haline gelmesini hedeflediklerini aktardı. İl Millî Eğitim Müdürü Dr. Yahşi, “Evlatlarımızın geleceğini şekillendirecek çok önemli bir planı hayata geçirmek için bir aradayız. İzmir’de 850 bin öğrencinin potansiyelini ortaya çıkarabilmek için çok çalışıyoruz. İl Millî Eğitim Müdürlüğü olarak, teknolojik gelişim ve değişimde öncü bir rol üstleniyoruz. İzmir eğitim ailesi olarak önceliğimiz, yapay zekâyı eğitimde daha etkin ve verimli bir şekilde kullanabilmektir. Öğretmenlerimizle birlikte, yapay zekâyı eğitim süreçlerimize dâhil ederek çocuklarımızın gelişimini desteklemek için kararlılıkla çalışıyoruz. Araştırarak, üreterek ve birlikte hareket ederek öğrencilerimizin her zaman yanında olacağız. Bu süreçte emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” diye konuştu. Eğitimde Teknoloji Entegrasyonu İKÇÜ CETAM Müdürü Prof. Dr. Serhat Burmaoğlu da öğrencilerin eleştirel düşünme becerilerini geliştirecek ve güvenli yapay zekâ (YZ) kullanımı alanında bilinçlendirecek yöntemlerin geliştirilmesi gerektiğini vurguladı. Öğretmenlerin teknolojik dönüşüm sürecinde, kendilerini sürekli yenilemelerinin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Burmaoğlu, İzmir İl Millî Eğitim Müdürlüğünün desteğiyle gerçekleştirilen çalıştayın, bu anlamda önemli bir misyonu üstlendiğini aktardı. Prof. Dr. Burmaoğlu, "YZ modellerinin kötü aktörler tarafından kullanılabileceği gerçeğini göz önünde bulundurmalıyız. Biz eğitimcilere, ülkemizin kalkınmasında söz sahibi olacak öğrencilerimizin bu süreçten fayda ile çıkması gibi büyük bir sorumluluk yüklüyor. Çocuklarımız için çok yönlü ve bütünsel bir anlayış geliştirmemiz gerekiyor. AI nesli diye tanımladığımız bir neslimiz var. AI'nın bugün şekillendirilme şekli gelecek nesiller üzerinde önemli etkilere sahip olacak. Akıllı yapay zekâ destekli sistemleri kullanmak, birçok eğitim kurumunun verimliliğini büyük ölçüde artırabilir. Yapay zekâ uygulamaları sayesinde 21’inci yüzyıl becerileri olarak adlandırdığımız öğrenme ve yenilenme becerileri, mesleki beceriler, medya ve teknoloji becerilerinin öğrencilere kazandırılması daha kolay olacaktır ” dedi. Yapay Zekâ Alanındaki Gelişmeleri Yakından Takip Ediyoruz İl Millî Eğitim Şube Müdürü Ali Can Güllü, yapay zekâ teknolojilerinin eğitimde daha kritik bir rol üstlendiğine vurgu yaptı. Güllü, “Birkaç yıl içinde, yapay zekânın eğitim süreçlerinde ve öğrenme deneyimlerinde fark yaratacak düzeyde gelişeceğini öngörüyoruz. Bu anlamda, şu ana kadar 200 öğretmenimize yapay zekânın pedagojik uygulamaları ve dijital araçları kullanımı konusunda eğitim verdik; üniversitelerle iş birlikleriyle de yapay zekâ tabanlı yenilikçi projeler geliştirmeye devam ediyoruz” diye konuştu. BT İl Koordinatörü Dr. Mustafa Coşkun, konuşmasında yapay zekânın eğitimde devrim yaratacağına inandığını belirtti. Ayrıca, öğrencilerin her zaman öğretmene ihtiyaç duyduğunu vurgulayarak öğretmenin teknolojiyi destekleyici bir araç olarak kullanması gerektiğinin altını çizdi. Modifiye World Cafe Yöntemiyle Kapsamlı Tartışmalar Çalıştay kapsamında “Yapay Zekâ Kulübü”, “Yapay Zekâ Öğretmen Eğitimi”, “Yapay Zekâ Etiği”, “Yapay Zekâ ile Dijital Modelleme ve Oyunlaştırma”, “Yapay Zekâ ile Ses, Görsel ve Video Oluşturma” ile “Yapay Zekâ Doğal Dil Modelleri ve Komut Mühendisliği” başlıklarında atölyeler düzenlendi. Oturumlarda, okullarda yapay zekâ kulüplerinin kurulması, öğretmenlerin yapay zekâ alanında güçlendirilmesi, öğrencilere yönelik yenilikçi uygulamaların geliştirilmesi ve üniversitelerle örgün eğitim arasındaki iş birliklerinin artırılması konuları değerlendirildi. -
04.06.2025
Birlik ve Beraberliğimiz Daim Olsun
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Ailesi, Kurban Bayramı’nın arifesinde bir araya geldi. Rektörlük binası önünde yapılan törende, Prof. Dr. Saffet Köse, tüm çalışma arkadaşlarının bayramını tek tek kutladı, aileleriyle birlikte huzur içinde bir bayram geçirmelerini diledi. Rektör Prof. Dr. Köse’nin kabulünde, Rektör Yardımcıları Prof.Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Dekanlar, Genel Sekreter Nurettin Memur, fakültelerden gelen akademisyenler ve idari personel birlik, beraberlik, sağlık temennileriyle bayramlaştı. Kurban Bayramı vesilesiyle bir kutlama mesajı yayınlayan Prof.Dr. Köse, “Hatırlamanın, hatırlanmanın, dayanışma ve yardımlaşmanın simgesi, paylaşma ve gönül alma mevsimi, manevi hikmetlerle dolu mübarek Kurban Bayramı’na bir kez daha kavuşmanın sevincini paylaşıyorum. Üniversitemizde görev yapan tüm akademik ve idari personelimizin, öğrencilerimizin ve değerli ailelerinin Kurban Bayramı’nı kutluyorum. Birlik ve beraberliğimiz daim olsun. Daha nice bayramlara sağlık mutluluk ve huzur içinde hep birlikte ulaşmayı Cenab-ı Allah hepimize nasip eylesin. Kurban Bayramı’nın tüm insanlığa birlik, beraberlik, barış ve mutluluk getirmesini temenni ediyorum” ifadelerini kullandı. -
02.06.2025
İKÇÜ Film Festivalinde Muhteşem Final
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) tarafından ilki düzenlenen “İKÇÜ Film Festivali” ödül töreni ile sona erdi. Merkez Kampüs’teki 3 salonda ve İstinye Park İzmir Renk Sineması ile UrlaDam’da 4 gün boyunca toplam 81 filmin gösterildiği, 4 atölye, 16 yönetmen ve yapımcı söyleşisine ev sahipliği yapan İKÇÜ Film Festivali’nin kapanış ve ödül törenine, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Festival Yönetmeni Prof. Dr. Cenk Demirkıran, Festival Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Halit Kartal, TRT Belgesel Kanal Koordinatör Yardımcısı ve Yapımcı Nilay Bilgen, Festival Direktörü Burak Taylan Yılmaz, dekanlar, yüksekokul müdürleri, sponsor firmaların temsilcileri, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Müdür Yardımcısı Pınar Çakmakoğlu, AVEK Otomotiv Ege Bölge Müdürü Şenol Kurt, AVEK Otomotiv İzmir Şube Direktörü Yaşar Özuğur, Can Kardeşler Kuruyemiş İnsan Kaynakları Direktörü Rasim Turhan, Yönetim Danışmanı Hasan Bildik, davetli konuklar, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı. 300’ün Üzerinde Başvuru Sinema sanatının bilgi üretiminde ve kültürel mirastaki rolüne dikkat çekmek amacıyla, “Keşif, Bilgi” ve “Aile” mottosuyla yola çıkan 300’ün üzerinde eserin gönderildiği yarışmada, Belgesel Film Kategorisi’nde finale kalan 7, Kısa Film Kategorisi’nde 11, Öğrenci Filmleri Kategorisi’nde ise 6 eser yarıştı. Festival Direktörü Burak Taylan Yılmaz ve Festival Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Halit Kartal tarafından hazırlanan; ulusal ve uluslararası anlamda ses getirmiş Gazze konulu filmlerden oluşan özel bölümü ‘Kamera Gazze’ seçkisi ile fark yarattı. Birinci Önceliğimiz Öğrencilerimiz Törende konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, kısa sürede hazırlanan İKÇÜ Film Festivali’nin ciddi bir ekip çalışmasının ürünü olduğunu belirtti ve festival kapsamında 3 kategoride düzenlenen yarışmaya 300’ün üzerinde eser gönderilmesinin heyecan verici olduğunu dile getirdi. TRT’nin festivale çok büyük destek sağladığını ifade eden Prof. Bulduklu, başvuruda bulunan eserlerin gösteriminin yapılmasının bile, ortaya konan emeğin sergilenmesi açısından çok kıymetli olduğunu vurguladı. “Bizim birinci önceliğimiz öğrencilerimizdir” diyen Prof. Dr. Bulduklu, öğrencilerle profesyonelleri yan yana getirebilmenin mutluluk verici olduğunu kaydetti. Bu tarz organizasyonların öğrencilere inanılmaz bir deneyim kazandırdığının altını Prof. Dr. Bulduklu, Medya ve İletişim Topluluğu öğrencilerinin sürecin her yerinde olmasının çok kıymetli olduğunu dile getirdi. Festivalin özelliklerinden bir tanesinin de İzmir’in iki yakasını birleştirmesi olduğunu aktaran Prof. Dr. Bulduklu, “Biz biliyoruz ki bunun devamı gelecek. Tüm yarışmacılara, jürilerimize, bu yolda bizi yalnız bırakmayan İzmir Atatürk Organize Sanayi Başkanlığına, Avek Otomotiv'e, ÜLKEA'ya, Can Kardeşler Kuruyemiş'e, Renk Sinemaları İstinyepark'a, Urladam'a, Kısa Film Yönetmenleri Derneğine, EkoFilm’e, basın destekçilerimiz olan İKÇÜ Medya Merkezi e Haber Ajansına, Anadolu Ajansı, Ege Radyo, Sinedergi, sadibey.com, İlkses, İz Gazete, Ege Telgraf ve İzmir’de Son Dakika’ya, tüm mesai arkadaşlarıma, öğrencilerimize ve siz katılımcılara çok teşekkür ediyorum” dedi. “Kamera Gazze” ile İnsanlığın Yaralandığı Bir Çığlığa Kulak Verdik Festival Yönetmeni Prof. Dr. Cenk Demirkıran ise, “Keşif, Bilgi” ve “Aile” mottosuyla yola çıkan İKÇÜ Film Festivali’ni genç sinemacılara alan açmak, gençleri ustaların kendileri ve eserleri ile buluşturmak, filmlerle hayatın katmanlarını gözlemlemek ve keşfetmek ve bu topraklardan çıkan hikayeleri göstermek ve paylaşmak için düzenlediklerini vurguladı. 4 günlük bir sinema serüvenin sonuna gelinmesinin, sürecin kendisinden farklı bir heyecan verdiğinin altını çizen Prof. Dr. Demirkıran, “Organizasyonun başı ile sonu arasında çok büyük duygu farklılıkları oluyor. Bir işi başarmanın verdiği mutluluğu; birçok filmi göstermiş olmanın, birçok ustayı, yönetmeni, oyuncuyu, öğrencilerimizle ve izleyicilerle buluşturmuş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz” dedi. Sinemanın sadece beyaz perde ile sınırlı kalmadığını; hayatın her anında insana bir şeyler öğrettiğini gösterdiklerini söyleyen Prof. Dr. Demirkıran, “Özellikle, “Kamera Gazze” bölümünde insanlığın yaralandığı bir çığlığa kulak verdik. Bizi bir araya getiren bir dil olduğunu yeniden keşfettik” diyerek, festivalin “Kamera Gazze” bölümünün mimarı olan Burak Taylan Yılmaz’a ve Dr. Öğr. Üyesi Halit Kartal’a teşekkür etti. Yarışmaya Katılan Her Film, Bizim İçin Bir Ödül Yarışmaya eser gönderen sanatçılara da seslenen Prof. Dr. Demirkıran, yarışmaya katılan her filmin, kendileri için ayrı bir ödül olduğunu belirtti ve filmlerini paylaşan her yarışmacıya şükranlarını sundu. Prof. Dr. Demirkıran, “İKÇÜ Film Festivali, sektörün profesyonelleriyle bir araya gelen, sorularını soran ve birçok şey öğrenen öğrencilerimiz için özellikle çok önemliydi. Öğrencilerimiz, sektörün akışını görmek zorundalar, biz buna bir katkı sağlamak istedik. Festivalin Onursal Başkanı İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse ve festivalin başkanlığını yürüten ve ortaya çıkması için tüm enerjisini sarf eden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu başta olmak üzere, danışma kurulunda yer alan rektör yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş ile Prof. Dr. Süleyman Akbulut’a, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan’a, Genel Sekreter Nurettin Memur’a, Festival Direktörü Burak Taylan Yılmaz’a ve Festival Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Halit Kartal’a, Festival Teknik Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Ümit Aydoğan’a, teknik koordinasyon ekibinden Arş. Gör. Hüseyin Enes Balcı, Arş. Gör. İsmail Erol ve Arş. Gör. Rabia Şimşek’e, Etkinlik Koordinatörü Seda Kanburoğlu’na ve Medya ve İletişim Topluluğu üyesi öğrencilere teşekkür etti. Sponsorlara, destekçilere ve sektörün önemli isimlerinden oluşan jüri ekibine de teşekkür eden Prof. Dr. Demirkıran, “Ümidimiz ve hayalimiz festivalin sürekliliğinin olması ve daha da büyüyerek İzmir’in her yerine ulaşması” dedi. Jüri Üyelerine Teşekkür Teşekkür konuşmalarının ardından festivalde jüri olarak yer alan, Yönetmen ve Oyuncu Görkem Yeltan, Yapımcı- Yönetmen Nihal Ağırbaş Sarıkaya, TRT Belgesel Kanalı Koordinatör Yardımcısı ve Yapımcı Nilay Bilgen, Yönetmen ve Yazar Alican Sekmeç, Yönetmen ve Senarist Ozan Sertdemir, Yönetmen ve Yapımcı Çağatay Çelikbaş, Sinema Eleştirmeni- Yazar Banu Bozdemir Apaydın, Kısa Film Yönetmenleri Derneği Başkanı Selvihan Eroğlu, Video Editörü İrem Özyürek Kanatlı, Yönetmen Dr. Öğr. Üyesi Onur Orkan Akşit’e teşekkür belgesi takdim edildi. Ardından jüri üyelerince ödül almaya hak kazanan eserler açıklandı. “Belgesel Film” kategorisinde ‘En İyi Film Ödülünü Hasan Ete’nin “İyi Ölüm” adlı filmi kazandı. “Öğrenci Filmleri” kategorisinde, ‘En İyi Film Ödülünü Can Kahraman ve Barış Kösem’in ‘Zaman Usulca Fısıldadı’ filmi; ‘Jüri Özel Ödülünü Berkay Ellek’in ‘Beyaz Güvercin’ adlı filmi; ‘Kısa Film Yönetmenleri Derneği Ödülünü ise Birnaz Bengisu Cırıt’ın ‘Yaşam’ adlı filmi kazandı. “Kısa Film” kategorisinde, ‘En İyi Kısa Film Ödülünü Yakup Tekintangaç’ın ‘Mori’ adlı filmi; ‘Jüri Özel Ödülünü Mehmet Kanadlı’nın ‘Danışman’ adlı filmi; ‘Kısa Film Yönetmenleri Derneği Ödülünü ise Mert Erez’in ‘Rehber’ adlı filmi aldı. -
02.06.2025
Rektör Köse, Gençleri Bağımlılıklara Karşı Uyardı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ)Bilim İletişim Ofisi ilk etkinliğinde, özellikle ergenler ve genç yetişkinlerin risk grubunda yer aldığı bağımlılıklar konusunu, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin “Aile ve Bağımlılık” söyleşisi ile masaya yatırdı. “Nesilden Nesile Bağımsızlık: Bağımlılıkla Mücadelede Nesiller El Ele” projesi ile İzmir’deki ilk ve ortaöğretim kurumlarına yaptıkları saha ziyaretlerinde kurdukları özel bağı üniversite kampüsüne taşıyan Genç Yeşilay Topluluğu, Selahaddin Eyyubi İmam Hatip Ortaokulu, Sezai Karakoç Anadolu Lisesi, Güzeltepe Ortaokulu, Mehmet Hikmet Kaşerci Ortaokulu ve Cemil Atlas Ortaokulunda eğitim alan Yeşilay topluluğu öğrencilerini İKÇÜ’de misafir etti. Bilim İletişim Ofisi Koordinatörü Prof.Dr. Yasin Bulduklu’nun moderatörlüğünde yapılan söyleşiyi, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hatice Yıldırım Sarı, Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakkı Dereli, Genç Yeşilay İKÇÜ Akademik Danışmanı Dr.Öğr.Üyesi Feyza Dereli, Topluluk Başkanı Elanur Sarıkaya, Yeşilay İl Yönetim Kurulu üyesi Giray Kırım, İKÇÜ Bilim İletişim Ofisi Sorumluları Öğr. Gör. Fatma Değirmenci, Uğur Ekenoğlu, MEB’de görev yapan eğitimciler ile çok sayıda Yeşilay gönüllüsü takip etti. Kendinize Dur Diyebildiğinizde Özgür Olabilirsiniz En büyük sermayelerinin gençlerin olduğu bilinciyle adım atan toplumların geleceklerine umut ile bakabileceğini söyleyen Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, “Aile ve Bağımlılık” kavramlarının birlikte ele alınmasının gerekliliğine vurgu yaptı. Teknolojiden sosyal medyaya, alkol ve madde kullanımına tüm bağımlılıkların arkasında mutluluk arayışının yer aldığını aktaran Prof. Dr. Köse, ”Özellikle son zamanlarda yapılan araştırmalar var. Philip Zimbardo, dünyada yaşayan en büyük psikologlardan bir tanesi. Ondan önce George Smith diye bir başka yine psikolog var, diyorlar ki bu bağımlılık dediğimiz şey fiziksel tüm şeylerdir. Ruhsal ve sosyal anlamda kopamadığınız ve ona bağlı yaşadığınız şeyler, sizi sizden alan problemlerle artık kendiniz kalamıyorsunuz. Kendinizi sınırlandıramadığınızda elde etmeye çalıştığınız bir şeye ulaştığınızda hep yeniyi arıyorsunuz ve bunun sonu gelmiyor. Sonu gelmeyince artık ondan kopamıyorsunuz ve kendiniz olmaktan çıkıp tutsak oluyorsunuz. Kendinize dur diyebildiğinizde özgür olabilirsiniz. O yüzden özgürlük bir değerse, mutluluk bir değerse kendi kendinizi sınırlandırabilmeniz gerekiyor”diye konuştu. Müdahale Etmenin Yolu Kurulan Sevgi Dolu Aile Bağlarında Anne,babanın toplumların temeli ailelerin mimarları olarak önemli sorumluluklara sahip olduğunun altını çizen Rektör Prof. Dr. Köse, bu mimarlardan mahrum büyüyen nesilleri bekleyen tehlikelere dikkat çekti. Prof. Dr. Köse, “Değerli psikanalist ve psikiyatr Jacques Lacan der ki "Baba yasadır, kanundur, çocuğun sınırlarını çizer." Sınırların içerisinde bir hayata yaşayabileceğini öğretir. Anne de çocuğa şefkat gösterir, sevgi verir. Anne, baba çocuğuna sorumluluklar verir. Sorumluluklar aileye ait hissettirir. Aile de kimlik kazanır. Günümüzde aile kurumu yıkmaya çalışırlarken, bu aidiyetten yoksun bırakılan çocuklarla çokça karşı karşıya gelmeye başladık. Anne ve babanın olmadığı ortamlarda büyütülen çocuklar, sınırlarını bilmeden, video oyunları ya da cinsel içerikli videolara, kötü alışkanlıklara, bağımlılıklara yönlendirilmekte. Tüm bağımlıkları başlamadan kontrol ve müdahale etmenin en güzel yolu kurulan sevgi dolu aile bağlarında” ifadelerini kullandı. Tam Bağımsızlığın Karşısında Bağımlılıklar Duruyor Bilim söyleşilerinin ilkinde, Yeşilay Topluluğunun ilk ve orta öğretim öğrencileriyle birlikte kuşaklararası bağı üniversiteye taşımaktan büyük mutluluk duyduklarını ifade eden Moderatör Bilim İletişim Ofisi Koordinatörü Prof. Dr. Yasin Bulduklu, bilim-toplum kaynaşmasının karşılık bulduğu söyleşiye Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’den gelen desteğin çok değerli olduğunu söyledi. Prof. Dr. Bulduklu, “Rektör Hocamız genç kuşakların sağlıklı ortamlarda yetiştirilmesi adına yurt içi ve yurt dışında yüzlerce konferans ve söyleşiye katılmakta ve çok değerli katkılar sunmaktadır. Geleceğin gençlerini mutlu yüzlerle özellikle bağımlılıklara karşı birlik içinde yaptıkları mücadelelerle görmek bizlere umut veriyor. Biz Türkiye'yi olduğu yerden daha ileri taşıyacak nesillerin bağımsız olması gerektiğini biliyoruz. Zira bağımsızlık dediğiniz şey aslında bağımlılıkların tam karşısındadır. Herhangi bir odaktan, herhangi bir kötü alışkanlıktan veya herhangi bir davranıştan uzak olan bireyler bağımsız hale gelebilir. Yeşilay da bunu hedefliyor ve uzunca süredir ciddi bir mücadele veriyor. Pek çok bağımlılıktan söz edebiliriz ama madde bağımlılıkları bunların içerisinde en tehlikelisi ve gençlerin bu konuda uyanık olmasına ihtiyaç var. Gençlik ve Spor Bakanlığımız önemli projeler yapıyor. Bu kapsamda ÜNİDES çok kıymetli bir destek programı. Genç Yeşilaycı gençlerimizin ÜNİDES aracılığıyla desteklemesi de bize güç verdi.” diye konuştu. Yarının Üniversite Öğrencileri İle Kolektif Birliktelik Bağımlılık konusunda kuşaklararası farkındalık oluşturdukları için oldukça mutlu olduklarını söyleyen Genç Yeşilay İKÇÜ Akademik Danışmanı Dr.Öğr.Üyesi Feyza Dereli, lise ve ortaokullara yaptıkları ziyaretlerde bilgilendirmeyi çeşitli fiziksel aktiviteler ve eğlenceli oyunlarla destekleyerek çocuklardaki bilinç düzeyine katkı sağladıklarını aktardı. Dr.Öğr.Üyesi Feyza Dereli, “İşte bu farkındalığı görmek, çocuklarımızın okul ziyaretlerimizde bizleri her karşılayışındaki o sevgi bağını hissetmek bizleri daha çok motive etti. Bugün onları da biz misafir etmek istedik. Rektörümüzün bağımlılıklar konusuna gösterdiği hassasiyeti yansıttığı söyleşilerinden birini bizlere ayırması ve çocuklarımızın bilinç düzeyine katkıda bulunması bizleri mutlu etti. Etkileşimimiz daha güçlü ve etkimiz daha kalıcı hale geldi. Yarının üniversite öğrencileri ile kolektif olarak bağımlılıklar karşısında dik bir duruş göstermeye, daha güçlü ses çıkarmaya devam edeceğiz” dedi. Daha Fazla Okul, Daha Fazla Öğrenci Daha Geniş Etki Topluluk Başkanı Elanur Sarıkaya da Gençlik ve Spor Bakanlığı Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Üniversite Öğrenci Toplulukları İş Birliği ve Destek Programı (ÜNİDES) kapsamında yürüttükleri projeleri ile üniversite, lise ve ortaokullardaki Yeşilay topluluklarını bir araya getirerek, kuşaklararası bir bağ kurmayı, dayanışmayı artırmayı ve bağımlılıkla mücadeleyi kolektif bir bilinçle sürdürmeyi hedeflediklerini söyledi. Başkan Sarıkaya, “İkinci dönemde başlattığımız etkileşimli ve yaygın çalışmaları üçüncü dönemde daha da büyüterek sürdürmeye karar verdik. Şu an içinde bulunduğumuz üçüncü dönem projemiz, hem önceki deneyimlerin üzerine kurulu hem de daha fazla okul, daha fazla öğrenci ve daha geniş bir etki alanına ulaşmayı hedefliyor. Bu devam projesi sayesinde yalnızca başladığımız işi tamamlamıyoruz, aynı zamanda öğrendiklerimizi daha güçlü bir şekilde uygulamaya dökme fırsatı buluyoruz” dedi. Genç Yeşilay İKÇÜ öğrencilerine Rektör Prof. Dr. Köse tarafından belge takdiminin ardından öğrenciler için hazırlanan fuaye alanında oyunlar oynadı, ebru sanatı ile tanışan çocuklar ilk denemelerini heyecanla yaptı. -
02.06.2025
Kuşaklar Kültürel Mirasın İzini İKÇÜ’de Sürdü
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Bilim İletişim Ofisince “Kültürel Mirasın İzinde” başlıklı söyleşi programı düzenlendi. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin “Türk Kültürü ve Özellikleri” başlığıyla konuk edildiği söyleşinin moderatörlüğünü Rektör Yardımcısı ve Bilim İletişim Ofisi Koordinatörü Prof. Dr. Yasin Bulduklu üstlenirken Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesinden Arş. Gör. Asuman Baş, “Kültürel Miras’ın İzinde Moğolistandaki Göktürk İzleri” başlıklı bir sunum yaptı. Genç Yeşilay İKÇÜ’nün davetlisi olarak kampüste ağırlanan Selahaddin Eyyubi İmam Hatip Ortaokulu, Sezai Karakoç Anadolu Lisesi, Güzeltepe Ortaokulu, Mehmet Hikmet Kaşerci Ortaokulu ve Cemil Atlas Ortaokulunda eğitim alan öğrenciler ve öğretmenlerinin misafir edildiği söyleşiyi, Rektör Yardımcıları Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hatice Yıldırım Sarı, Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakkı Dereli, Genç Yeşilay İKÇÜ Akademik Danışmanı Dr.Öğr.Üyesi Feyza Dereli, Yeşilay İl Yönetim Kurulu üyesi Giray Kırım, Topluluk Başkanı Elanur Sarıkaya, İKÇÜ Bilim İletişim Ofisi Sorumluları Öğr. Gör. Fatma Değirmenci, Uğur Ekenoğlu, akademik ve idari personel takip etti. Çatışmalar, Aile İlişkilerine Atfedilen Değerin Yok Edilmesi Amaçlı Söyleşide gençlere seslenen Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, toplumların geleceğinin eğitim kurumlarında inşa edildiğini aktardığı konuşmasında, öğretmen, öğrenci ve aile iş birliğinin bu yapının olmazsa olmazı olduğunu kaydetti. Kadim medeniyetimizde aile değerlerinin ayakta tutulması, çocukların daha iyi yetiştirilmesi ve eşler arasında iyi iletişimin kurulması adına birçok unsurun yer aldığını aktaran Prof. Dr. Köse, “Aile küçük bir devlet, devlet büyük bir ailedir. Devlet de o milletin büyük ailesidir. Devlet ve toplumun yapı taşları aileden oluşur. Ailede yer alan akrabalık kavramlarını topluma taşıyan, hiç tanımadığınız kişilere ana, baba, teyze, amca, dayı diye hitap edebilen köklü bir yapıya sahibiz. Ortak kültüre, tarihe, değerlere sahip olan bu değerlere sahip çıkan milletleri hiç bir güç yıkamaz. Aynı şekilde ailenin de ortak bağları, duygusal alışverişi ne kadar güçlü ise o kadar dayanıklı olur. Aile kavramı üzerinden oluşturulan problemler toplumun temel yapısına zarar vermektedir. Son dönemlerde özgürlük ve bireysellik kisvesi altında yaratılan çatışmalar maalesef aile ilişkilerine atfedilen değerin yok edilmesi amaçlıdır. Popüler kültür, teknoloji ve sosyal medyanın da etkisiyle yalnızlaşan, yabancılaşan ve kimlik arayışına giren çocuklarımızı bu sarmaldan ancak aile içindeki o sevgi, şefkat dolu muhabbet ortamı kurtarır” dedi. Batı’nın Uyguladığı Tehlikeli Bir Politikanın Parçası Güçlü geleceğin anahtarının ailelerde olduğunu ifade eden Prof. Dr. Köse, aile ile gençler arasındaki kuşaklararası iletişim çatışmasının sevgiye dayalı dayanışma ağlarının kurulmasıyla sona erdirileceğini belirtti. Rektör Prof. Dr. Köse, “Günümüz dünyasında özellikle bireysel özgürlükler, haklar birey olma gibi birtakım kavramlar üzerinden anne babalarla ilişkilerin biraz daha sınırlı olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Ailenin değersizleştirilmesi, büyüklerinden uzak, kültürel değerlerinden, gelenek ve göreneklerin koparılmış nesillerin yetiştirilmesi Batı’nın tüm dünyada uyguladığı tehlikeli bir politikanın parçasıdır. Anneniz ve babanız sizin geçtiğiniz yollardan çoktan geçmişler. Bilgileri var, birikimleri var, donanımları var, tecrübeleri var. Aslında onları size aktarmak isterler. Sizleri dinlerken dinlenilmek de isterler. İşte karşılıklı olarak geliştirilecek anlayış , saygı ve hoşgörü sayesinde tüm sorunların üstesinden gelinebilir” diye konuştu. Doğru Yaklaşımla Tehlikelerden Asgari Şekilde Etkileniriz Aile içinde kurulamayan sağlıklı ilişkilerin bireyleri dışarıdaki zararlı kaynaklara yönelttiğini söyleyen Prof. Dr. Köse, sevgi ortamında büyüyen nesillerin toplumları ileri taşıyacağını vurguladı. Rektör Prof. Dr. Köse, “Sevgi, güven ve bağlanma yaratılış gerçekliğine bağlı bir ihtiyaçtır. Bunu aile içinde anne-babadan karşılayamayan çocukların buldukları insanlara kaymaları o yoksunluğun doğal bir sonucudur. Araştırmalar, sevgi, ilgi, güven içinde büyüyen çocukların daha zeki, daha sağlıklı, daha başarılı ve stresle başa çıkmada daha becerili olduğunu ortaya koymuştur. Sevgisi ve ilgiden mahrum büyüyen çocukların ise sinirli, dikkat sorunu bulunan, korkak ve endişeli, hemen panikleyen, hastalıklı ve hiperaktif yetişkinler olarak öne çıktıkları belirlenmiştir. Çocuğun hayat boyu kullanacağı ve kendisinden sonraki kuşaklara da transfer edeceği özellikler aileden geçer. Bu doğrultuda konuya geniş perspektiften bakarsak geleceğimizin teminatı olan nesillerimize doğru yaklaşımlarla ulaşırsak çağın tehlikelerinden asgari şekilde etkileniriz” diye konuştu. Moğolistan Türk Tarihinin Başlangıç Noktası İKÇÜ’nün Moğolistan coğrafyasında izini sürdüğü Türk Devletlerinin araştırma ekibinde yer alan Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesinden Arş. Gör. Asuman Baş, çocukların ve gençlerin ilgi düzeyleri doğrultusunda kendilerini geliştirebilecekleri alanların oluşturulmasının önemine dikkat çekti. Baş, “ Gençlerimizi, sporla, bilimle, kültürle, sanatla, edebiyatla ilgilenmelerini sağlayarak; ilgi alanlarına, meraklarına göre farklı uzmanlıklara yönlendirerek birçok olumsuzluktan etkilenmeyeceklerini düşünüyorum. Bu anlamda özellikle sporun, sanatın ve edebiyatın çok önemli bir uğraş olduğunu düşünüyoruz. İKÇÜ bünyesinde yer alan genç bir araştırmacı olarak yaklaşık 7 yıldır Moğolistan'da yürütülen Türk tarihi araştırmalarına katılma şansım oldu. Dekanımız Prof. Dr. Şaban Doğan başkanlığında Moğol coğrafyasında yürütülen arkeolojik incelemelere kimi zaman üniversite iş birlikleri ile kimi zaman ortak kazı ve yüzey araştırmaları ile iştirak ediyoruz. Moğolistan Türk tarihinin başlangıç noktası. MEB müfredatında da yer verilen İslamiyet öncesi Türk tarihine dair buradaki eserleri biliyor olmak bir vatandaşlık görevi. Oradaki eserler kitabelerle sınırlı değil. Orada derin bir Türk sanatı anlayışını, şehircilik anlayışını görmekteyiz” dedi. Türk Eserleri Haksız Eleştiriye Maruz Kalıyor Sunumunda henüz müfredata yansımayan bilim çevrelerinin bildiği yüzey çalışmalarından elde edilen fotoğrafları paylaşan Arş. Gör. Baş, “Bu keşiflerdeki yazıtlar sadece dil, tarih için değil aynı zamanda Türklerin müzikle meşgul olduğunu erken Türk tarihinde, müziğin Türkler tarafından bir etkinlik aracı olduğunu görüyoruz. Biz bu keşifler sayesinde Türklerin sadece savaşla ilgilenmediğini, aynı zamanda sanat icra ettiklerini de ortaya koyduk” şeklinde konuştu. Sosyal medyada 7 ve 8. yüzyıldaki Roma-Bizans eserleriyle Türk eserlerinin kıyaslanarak haksız eleştiriye maruz kaldığına dikkat çeken Arş. Gör. Baş,”Biz hocalarımızla Moğolistan'da vakit geçirdik. Moğolistan’da yaşayınca şartlarını anlayabileceğiniz bir yer. Orada bu eserleri ortaya koyabilmek, icra edebilmek büyük önem taşıyor. Çünkü hiçbir şey yok. Malzemeniz yok. Koşullar çok çetin. Bulduğunuz herhangi bir taşı dönüştürebilmek oradaki koşullar için büyük bir zanaatkârlık istiyor. Batıdaki gibi Roma'daki gibi bir sanat eseri ortaya koyabileceğiniz malzeme söz konusu değil zaten bu topraklarda. O yüzden bu eserlerin hepsi çok kıymetli. Türkler malzeme olduğunda bunu işlemek konusunda da çok becerikliler, hamaratlar” dedi. Vatandaşlık Görevi Görerek Orada Yer Alıyoruz Genç bir araştırmacı olarak Türk tarihine sahip çıkılmasını bir vatandaşlık görevi olarak gördüğünü vurgulayan Arş. Gör. Asuman Baş, “Türkler mevcut imkanlarıyla hem madenini çok iyi işlemişler hem de bunlardan bazı sanat eserleri yaratmışlar. Moğolistan'da 7 yıldır yürüttüğümüz çalışmaların en önemli verisi Orhun Yazıtlarında bahsi geçen Togubalık kazısıydı. Arkeoloji Bölümü, Coğrafya Bölümü, Türk Dil ve Edebiyatı Bölümü, aynı zamanda Medya İletişim Bölümü de çalışmalara dahil olmuş durumda. Bölgede olmak sadece bizim yürüttüğümüz çalışmalar açısından önemli değil, başkalarının yaptığı çalışmaları takip edebilmek açısından da önemli. Ama akademik disiplinin, uzmanlık alanının yanında bunu bir milli görev bir vatandaşlık görevi görerek orada yer alıyoruz” ifadelerini kullandı. -
28.05.2025
İKÇÜ FEST’25 Başladı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık, Kültür ve Spor Daire (SKS) Başkanlığınca 8’incisi düzenlenen İKÇÜ’Fest’25 Bahar Şenliği coşkulu kortej yürüyüşüyle başladı. Öğrenci toplulukları, akademik ve idari personelin katılımıyla merkez kütüphane önünden başlayarak Rektörlük Binası önünde devam eden BandoRed eşliğindeki kortej yürüyüşüne, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Dekanlar, Genel Sekreter Nuretdin Memur, SKS Daire Başkanı Doç. Dr. Yeliz Doğru ile çok sayıda öğrenci katıldı. Dönemi Gülen Yüzlerle Kapatmak İstiyoruz Şenlik alanında son bulan kortejin ardından şenliklerin resmi açılışını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, üç gün planlanan festival etkinliklerinin gençlerden gelen talepler doğrultusunda hazırlandığını kaydetti. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin öğrencilerin keyifli bir lisans hayatı geçirmeleri adına her türlü çalışmaya destek verdiğini aktaran Prof. Dr. Bulduklu, “Her yıl büyük bir heyecanla beklediğimiz Baharın yenileyici ruhunu, gençliğin enerjisiyle buluşturduğumuz şenliklerde sosyal, kültürel ve sanatsal yönleriyle de öne çıkan zengin bir içerik hazırladık. Oldukça yoğun geçen bir akademik yılın stresinden biraz da olsa uzaklaşmak, hep birlikte biraz nefes almak, eğlenmek, dinlenmek ve koşuşturmaya biraz ara vermek için 3 gün boyunca eğlenmenizi istedik. Bu eğlenceye akademik ve idari personelimizi de katarak dönemi gülen yüzlerle kapatmak istiyoruz” dedi. Şenlikler Kurumsal Kültürü İnşa Etmenin Önemli Bileşeni Sadece akademik ve bilimsel anlamda değil; aynı zamanda sosyal, kültürel ve sportif yönden de gelişime önem verdiklerini kaydeden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, “İKÇÜ olarak biz, sadece meslek sahibi bireyler değil, aynı zamanda topluma duyarlı, kültürel birikimi olan, sosyal yönü güçlü nesiller de yetiştirmek arzusundayız. Salt akademik eğitim vermenin ötesinde her açıdan donanımlı iyi insanlar olarak mezunlarımızı hayata hazırlıyoruz. Bu tür etkinlikler de bu hedefin önemli bir parçası. Şenlikler ve bu türden etkinliklerin kurumsal kültürü inşa etmenin önemli bileşeni olduğunun farkındayız. Kimlik oluşturmak ve aidiyet yaratmak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu güzel şenliklerin hazırlanmasında emeği geçen başta SKS Daire Başkanlığımıza, öğrenci topluluklarımıza, gönüllü öğrencilerimize ve katkı sunan tüm paydaşlarımıza kalbi şükranlarımı sunuyorum. Unutmayalım ki, birlikte eğlenmeyi, birlikte üretmeyi ve birlikte yaşamayı öğrenen bir toplum, geleceğe daha umutla bakabilir. Keyifli, sağlıklı, eğlenceli bir şenlik diliyorum” ifadelerini kullandı. Katılımınız Bizim İçin Çok Önemli ve Değerli SKS Daire Başkanı Doç. Dr. Yeliz Doğru da dopdolu bir programla birbirinden renkli etkinlik ve konserler eşliğinde 3 gün sürecek İKÇÜ FEST 2025’in keyifli geçmesi temennisinde bulundu. Doğru, “Bu gibi özel etkinliklere, değerli öğrencilerimiz ile akademik ve idari personelimizin katılımı bizim için çok önemli ve değerli. Şenliklerde bizlere destek olan üniversitemizin değerli gençlerinin oluşturduğu topluluklarımıza, tüm öğrencilerimize güzel bir festival diliyorum. Kültür, sanat ve müziği bütünleştirdiğimiz etkinliklerimizin eşliğinde tüm İKÇÜ ailesine iyi eğlenceler diliyorum” diye konuştu. Konuşmaların ardından festival kapsamında SKS Daire Başkanlığınca personel ve öğrenciler arasında düzenlenen Rektörlük Turnuvasında dereceye giren takımlara ve sporculara ödülleri Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu tarafından takdim edildi. Ödül takdiminin ardından törene katılan protokol, şenlik alanındaki topluluk stantlarını gezerek öğrencilerle sohbet etti. Rektörlük Kupasını Kimler Kazandı? Personel Voleybol Branşında 1. Rektörlük Takımı, 2. Sağlık Bilimleri Fakültesi Takımı, 3. Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Takımı Personel Basketbol Branşında 1.Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Takımı, 2. Sağlık Bilimleri Fakültesi Takımı, 3. Diş Hekimliği Fakültesi Takımı Personel Futsal Branşında 1. Sosyal Bilimler Enstitüsü Takımı, 2. Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Takımı, 3. Bilgi İşlem Daire Başkanlığı Takımı Personel Erkek Masa Tenisi Branşında 1. Maksut Çetin2. Rıza Şen, 3. Umut Ziya Koçak Personel Kadın Masa Tenisi Branşında 1. Eylem Aykurt, 2. Anıl Çobanoğlu Dede, 3. Didem Yüzügülenç Öğrenciler arası Voleybol Branşında 1. Eczacılık Fakültesi Takımı, 2. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Takımı, 3. Diş Hekimliği Fakültesi Takımı Öğrenciler arası Basketbol Branşında Dereceye giren takımları 1. Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Takımı, 2. Diş Hekimliği Fakültesi Takımı, 3. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Takımı Öğrenciler arası Futsal Branşında 1. Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi-2 Takımı, 2. Eczacılık Fakültesi Takımı, 3. Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi-1 Takımı Öğrenciler arası Masa Tenisi Branşında 1. Erdal Develioğlu, 2. Hüseyin İsa Aksoy, 3. Emre Berdi -
28.05.2025
İKÇÜ Film Festivalinde Görkemli Açılış
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) tarafından ilki düzenlenen İKÇÜ Film Festivali 2025’in galası yapıldı. UrlaDam ve İstinye Park İzmir Renk Sinemasında eş zamanlı olarak başlayan festivalin açılışında “Zorla Güvenlik” filmi açık hava sineması ile öğrencilerle buluştu. Kampüs şenlik alanında gerçekleşen programı dekanlar, akademik ve idari personel, davetli konuklar ile çok sayıda öğrenci takip etti. “Zorla Güvenlik” filminin senaristi Ozan Sertdemir, oyuncuları Evliya Aykan ve Hacı Ahmet Ak’ın misafir edildiği festivalin ilk gününde ünlü oyuncular gençlerle bir araya gelerek sohbet etti. Hedef, Marka Haline Gelen Bir Festival İKÇÜ’ye özel seansla perdeye yansıyan “Zorla Güvenlik” gösterimi öncesi gençlere seslenen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İKÇÜ’nün kültürel ve sanat vizyonuna katkı sunacak programların devamlılığının sağlanmasında sahiplenilmesinin oldukça önemli olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Bulduklu, “İKÇÜ Film Festivali uzunca bir süredir Medya ve İletişim Bölümümüz ile Medya Merkezimizdeki hocalarımız ve mesai arkadaşlarımızla üzerinde uzunca zamandır zihinsel emek harcadığımız bir konuydu. Önceki yıllarda birkaç kez niyetlenmemize rağmen planlama aşamasının ötesine geçememişti. Ancak bu çabalar ve yapılan farklı planlar bugün burada bir çıktıya dönüştü ve daha geniş kitlelere ulaşabilecek bir potansiyele sahip olarak kurgulandı. Amacımız sadece bu etkinliği yapmak değil; onu her yıl tekrarlanan, gelişen, derinleşen ve marka haline gelen bir kültürel değer hâline dönüştürmektir. İKÇÜ Film Festivali ile biz bir niyet ortaya koyuyoruz. İlk adımı atmanın yeterli olmadığını biliyoruz ama yürümek için de ilk adımı atmak gerektiğine inanıyoruz. Ben bu adımın sonraki yıllarda geleneksel hale gelecek bir festivalin temelini oluşturacağı kanaatindeyim” dedi. ‘Farkında ve Farklı’ Nesiller Devamlılıkta paydaş desteğinin önemine işaret eden Prof. Dr. Yasin Bulduklu, dünyada lider konuma öykünen ülkelerin sadece bilime ve teknolojiye değil sanat ve kültüre de önemli yatırımlar yaptığını vurgulayarak sinemanın kültürler arası etkileşimlere en açık alanlardan biri olduğunu aktardı. Prof. Dr. Bulduklu, “Küresel imaj çalışmalarında etkin kullanılan sinema, fotoğraf, televizyon gibi endüstrileşen kitle iletişim araçları sayesinde ülkeler arası rekabetin bu alanda daha da önemli hale geldiğini hep birlikte görüyoruz. Ancak ideallerimiz bu rekabet hususunun da ötesinde. Biz öncelikle her açıdan donanımlı bir nesil yetiştirme gayreti içindeyiz ve işte ‘farkında ve farklı’ bir üniversite olarak sanat boyutunda da var olmak istiyoruz. Bu festival ile farklı alanlarda öğrenim gören öğrencilerimizin ve farklı yapımlarla burada olan sanatçılarımızın etkileşimini hedefliyoruz. Bu etkileşimin düşünme, hayal etme, uygulama ve geliştirme boyutlarında hepimize katkı sunacağına inanıyorum. Tekrar altını çizmek isterim ki; bugünkü başlangıç, yalnızca bir etkinliğin ötesinde anlam ifade ediyor ve bir vizyonun, bir anlayışın ilk adımını oluşturuyor. Bizimle bu adımı hayata geçiren tüm paydaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Sponsorlarımız İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığına ve Vakfına, Ülkea’ya, Avek Otomotiv’e, Can Kardeşler Kuruyemiş’e, Renk Sinemaları İstinye Park’a, Urla Dam’a ve diğer sponsorlarımıza teşekkür ediyorum. Festivalin fikir aşamasından uygulama sürecine kadar emek veren tüm çalışma arkadaşlarıma ve öğrencilerime de kalbi şükranlarımı sunuyorum. Hepinize iyi seyirler diliyorum” ifadelerini kullandı. İzmir’in İki Yakasını Bir Araya Getirmek İstedik Medya ve İletişim Bölüm Başkanı/Festival Yönetmeni Prof. Dr. Cenk Demirkıran ise, “İKÇÜ Film Festivali kapsamında, dört gün boyunca birçok filmin gösterimi gerçekleşecek. Film seçkilerimiz İKÇÜ Merkez Kampüs’te üç salonda, İstinye Park İzmir Renk Sineması’nda ve UrlaDam’da sinemaseverlerle buluşacak. Çiğli’den, İzmir’in bir ucundan diğer ucuna uzanmak ve İzmir’i kapsamak; İzmir’in iki yakasını bir araya getirmek istedik. Umarım bu güzel bir başlangıç olur ve yıllar boyu devam eder. Tüm ekip arkadaşlarımıza, bölüm hocalarımıza, katkı veren sanatçı dostlarımıza, emeği geçen herkese teşekkürü bir borç biliyorum. Sizlere de iyi seyirler diliyorum” şeklinde konuştu. Açılış konuşmalarının ardından “Zorla Güvenlik” filminin açık hava gösterimi yapıldı. Film sonrası Prof. Dr. Cenk Demirkıran’ın moderatörlüğünde, başarılı oyuncular Evliya Aykan ve Hacı Ahmet Ak öğrencilerle keyifli bir söyleşi ile buluştu. -
26.05.2025
Sağlık Bilimleri Enstitüsü SAGOK 2025'e Ev Sahipliği Yaptı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ), İzmir Bakırçay Üniversitesi ile İzmir Demokrasi Üniversitesi tarafından sağlık bilimleri alanında çalışan araştırmacıları, geleceğin akademisyenleri olacak lisansüstü öğrencileri bir araya getiren Sağlık Bilimleri Öğrenci Kongresinin (SAGOK 2025) 4’üncüsü düzenlenen açılış programıyla başladı. İKÇÜ Sağlık Bilimleri Enstitüsü ev sahipliğinde, toplum sağlığının geliştirilmesinde yenilikçi ve dijital yaklaşımlar ile ortak sorunlara çözüm önerilerinin tartışılacağı kongrenin açılışına, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakkı Dereli, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Mehmet Dirik, Mühendislik Ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Gökçen Bombar, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Derya Özer Kaya, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tuğrul Bulut, Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hatice Yıldırım Sarı, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Mustafa Soyöz, Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğretim Üyesi İrfan Arık, akademik ve idari birimlerden gelen yöneticiler ile öğrenciler katıldı. Eleştirilmek de Güzeldir Kongrenin açılış konuşmasını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, SAGOK 2025’in İKÇÜ’nün ev sahipliğinde yapılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Asli işi bilgi üretmek olan üniversitelerin, bilgi üretirken devamlılığı sağlama misyonuna işaret eden Prof. Dr. Yasin Bulduklu, özellikle lisans ve lisansüstü öğrencilerin bu üretim sürecine katkılarının oldukça değerli olduğunu kaydetti. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, “Akademik birimlerin öğretme-öğrenme kültürleri, uzmanlık alanları farklı olabilir. Ama akademinin esas amacı eleştirel düşünebilmek, fikrini söyleyebilmek, özellikle lisansüstü boyutta fikrini savunabilmek, çıktıları analiz edebilmek, yorumlayabilmektir. Yüksek lisansa geçiş aşamasından itibaren öğrenciler akademik donanıma ilişkin tezler, bilimsel çalışmalar, makale, konferans bildirisi, kongre, çalıştay raporu gibi gelecekteki akademik donanımlarına katkı getirecek sürece hızla geçiyor. Kongrelerde öğrencilerin savunmacı bir üsluba büründüklerini görüyorum. Bırakın yaptığınız şey eleştirilsin. Eleştirilmek de güzel bir şey. Eleştirilirken eğer kanıtlayabiliyorsanız savunun. Ama körü körüne savunmayın. Akademi bazen deneyimle öğrenmeyi de gerektirir. Hata yapmaktan korkmayın, yazın, girişimci olun. Dolayısıyla bu tarz etkinlikler aslında sizin kendi çapınızı görmeniz açısından son derece önemli. Öğrencilerin hem ulusal hem de uluslararası düzeyde; kişisel, sosyal, akademik hayatlarında fayda sağlayacak bu tarz organizasyonlar büyük şans” dedi. Dünyaya Örnek Bir Sağlık Modeli Türkiye’nin artık sadece tüketen değil; koruyan, geliştiren ve üreten bir sağlık sistemiyle dünyaya örnek olduğunu aktaran Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, İKÇÜ, İzmir Bakırçay Üniversitesi ile İzmir Demokrasi Üniversitesi enstitülerinin, sağlık alanında çalışan akademisyenleri, araştırmacıları, profesyonelleri ve öğrencileri bir araya getiren bu bilimsel platformun birlikte çalışma kültürünü yaygınlaştırması adına örnek olduğunu da vurguladı ve kongrede emeği geçenlere teşekkür etti. 3 Üniversiteden Örnek Paydaş Birliği İKÇÜ Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hatice Yıldırım Sarı da yaptığı selamlama konuşmasında lisansüstü eğitim sürecinin öğrencilerin bilimsel araştırma yolculuğundaki önemine değindi. İKÇÜ Eczacılık Fakültesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi ve Tıp Fakültesine bağlı 56 lisansüstü programda 350'ye yakın lisansüstü ve doktora öğrencisi ile çalıştıkları bilgisini veren Prof. Dr. Sarı, öğrencilerden tek beklentilerinin bilgi üretmeleri olduğunu söyledi. Prof. Dr. Sarı, “Biz son düzenlemeler ile lisansüstü eğitiminde yüksek lisanslar için bir bildiri sunma, doktora öğrencileri için de mezuniyet koşulu olarak üç makale yayınlama ve bir bildiri sunma koşullarını getirdik. Bunlar da üretilen bilginin bilimsel ortamlarda paylaşılması ve sunulması açısından önemli. Kongremiz bu çıktıya hizmet etmesi açısından da önem taşıyor. 157 bildiri alan kongremizde, paydaş 3 üniversiteden öğretim üyelerinin konuşmaları ile 8 panel gerçekleşecek. Uluslararası konuşmacılarımız da çevrimiçi olarak oturumlara katılacaklar. Kongremizin gerçekleştirilmesinde desteğini esirgemeyen başta Rektörümüz Prof.Dr. Saffet Köse hocamız olmak üzere düzenleme kurulu üyelerine, enstitülerin idari ve akademik çalışanlarına, sponsor firmalarımıza teşekkür ediyorum. İki günlük yoğun bir bilimsel içerik sağlayacak, engin bilgi ve deneyimleriyle programımızı güçlendirecek değerli konuşmacılara, oturum başkanlarına ve bildiri sunacak olan araştırmacılara şükranlarımızı sunuyoruz” ifadelerini kullandı -
26.05.2025
Tıp Öğrencileri Kongresinden “Nörobilim” Vurgusu
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dönem 1, 2 ve 3 öğrencilerinin bu yıl ‘nörobilim’ teması ile 5’incisine imza attıkları ‘Ulusal Öğrenci Kongresi’ tamamlandı. Hekim Hacı Paşa Konferans Salonunda düzenlenen bilimsel programa, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tuğrul Bulut, Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Tevfik Tansel Tanrıkul, Gemi İnşaatı Ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Hakkı Dereli, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Mehmet Dirik, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Mustafa Soyöz Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof.Dr. Hatice Yıldırım Sarı, Tıp Fakültesi Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Melih Kaan Sözmen, Prof. Dr. Esra Meltem Koç Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı ve Kongre Eş Başkanı Prof. Dr. Mustafa Tözün, Kongre Eş Başkanı Stajyer Dr. Araz Fadıl Mardin, Genel Sekreter Nuretdin Memur, çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı. Türkiye’yi Lider Ülke Yapacaksınız Açılışta konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, öğrencilerin lisans düzeyinde yürütülen bilimsel bilimsel aktivitelerde yer almasının oldukça önemli bir kazanım olduğunu dile getirdi. Yaratıcılık, problem çözme ve takım çalışması gibi becerileri geliştirme fırsatı sunan kongrelerin öğrenciler tarafından sahiplenilerek gelenekselleştirilmesinin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Bulduklu, “İKÇÜ’nün bilimsel yolculuğuna katkı sunan tüm öğrenci organizasyonlarına sonuna kadar desteklemekteyiz. Tıp Öğrencilerimizin bu yıl beşincisini düzenledikleri kongremizde bunlardan biri. Öğrencileri üreten, düşünen ve sorgulayan üniversiteler ise yarının dünyasını yönetenleri belirleme erkine ulaşırlar. İşte ulusal öğrenci kongresinin beşincisini yapan bir yükseköğretim kurumu da geleceğe güvenle bakıp, daha büyük hedefler için kendinde cesaret bulma hakkını da kendinde görebilir. 'Bir ülke için en önemli kaynak nedir ya da en stratejik kaynak nedir?' diye sorduğumuzda, ‘gençliktir’ deriz. Bu açıdan oldukça şanslı bir ülkeyiz. Sizlerin çabalarını takdir ettiğimizi özellikle ifade etmek isterim. Merak eden, araştıran, analiz eden, çözüm arayan, daha iyi bir tıp eğitimi ve daha insani bir sağlık hizmeti için akademik bilginin peşinde koşan sizlere üniversitem adına teşekkürlerimi sunuyorum. Bilimin ve insanlığın izinde yürüyen sizler bizim umudumuzsunuz ve eminiz ki sizler ülkemizi tıp alanında daha da öne çıkaracak, küresel rekabette Türkiye’yi lider ülke yapacaksınız” dedi. Teknoloji Yardımcı Unsur Özellikle sağlık alanında yoluna devam edecek öğrencilerin bilim ile uğraşmaktan ve sorumluluk almaktan çekinmemelerinin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Bulduklu, modern tıbbın en belirleyici unsurlarının başında yer alan teknolojinin sağlığın her alanında yön belirlediğini kaydetti. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, “Teknoloji artık tanıdan tedaviye, koruyucu hizmetlerden rehabilitasyona kadar sağlık sisteminin her katmanına nüfuz etmiş durumda. Yapay zekâ destekli görüntüleme sistemleri, robotik cerrahi, genetik analizler, uzaktan hasta takibi, dijital sağlık uygulamaları ve kişiselleştirilmiş tedavi modelleri, sağlıkta dönüşümün yalnızca birkaç örneğidir. Diğer taraftan bu değişim ve dönüşümün hiçbir zaman insanın yerini alamayacağının bilinmesine ihtiyaç olduğu kanaatindeyim. Zira temel uğraşısı insan olan bir alanda hekimin sunduğu hizmet eşsizdir. Ancak bu durum teknolojiye uzak ya da karşı olmak biçiminde anlaşılmamalıdır. Teknolojinin bireysel yeti, yetenek ve bilginin bir tamamlayıcısı ya da yardımcısı olarak kullanılması artık kaçınılmaz bir durumdur. Buna direnmek çağı kaçırmak, gelişmeleri ıskalamak, iğneyle kuyu kazmaya çalışmakla eşdeğerdir. Sağlık gibi insan hayatını doğrudan etkileyen bir alanda ilerlemenin yolu; yeniliğe açık, bilgiyle beslenen, ahlakla şekillenen ve toplum yararını önceleyen bir anlayıştan geçer. Bu anlayışın filizlendiği yerler yine bu kongrelerdir. Esas mesele, teknolojiyi etik değerlerle, bilimsel akılla ve toplumsal fayda bilinciyle kullanabilmektir. İşte tam da bu noktada, bilimsel etkinlikler devreye girer. Böyle etkinliklerin ise öğrenci odaklı yapılması son derece değerli. Öğrenci kongreleri tıbbın yalnızca öğretildiği değil, birlikte üretildiği alanlar olarak görülmelidir. Bu tür organizasyonlar, farklı şehirlerden, disiplinlerden ve perspektiflerden gelen öğrencileri bir araya getirerek araştırma nosyonu kazandırıyor, bilgi paylaşımının, eleştirel düşünmenin ve ortak akıl üretmenin ortamını sunuyor ve üretmeye yönelik bir motivasyon oluşturuyor. Bu kongrenin hepiniz için, ilham verici ve ufuk açıcı olmasını diliyor, kişisel ve mesleki gelişiminize katkı yapmasını temenni ediyorum. Emeği geçenleri yürekten kutluyor, saygılarımı sunuyorum” ifadelerini kullandı. En Güçlü Dinamiğimiz Gençlerimiz Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tuğrul Bulut da öğrencilerin kongreler, sempozyumlar, çalıştaylar gibi disiplinlerarası buluşmalarda etkin olmalarının önemine işaret etti. Dekan Prof. Dr. Bulut, “Bugün yalnızca bireysel bir etkinliğe katılmakla kalmıyor, aynı zamanda bilgiye, araştırmaya ve akademik gelişime öncülük vermiş bir topluluğun heyecanını birlikte yaşıyoruz, birlikte paylaşıyoruz. Öğrencilerimizin özveriyle hazırladığı bu kongre, onların yalnızca iyi bir araştırma adayı değil, aynı zamanda araştıran, sorgulayan ve üreten bireyler olduklarını da ortaya koymaktadır. Bizler nitelikli bilgi üretimini bilimsel merakı ve çok yönlü gelişimi her zaman öncelikli hedeflerimiz olarak görüyoruz. Gençlerimizin bilime katkı sunma arzusunu göstermek ise hedeflerin en güzel yansımasıdır. Bu sürecin en güçlü dinamiği ise genç, heyecanlı ve azimli zihinlerdir. Öğrencilerimizin organizasyondan katılıma kadar etkin rol almaları gelecek açısından bize ümit veriyor. Bu kongrede sunulacak olan her çalışma, yapılacak her tartışma, tıbbı ve sağlık hizmetlerini gelişime kıymetli katkılar sağlayacaktır” dedi. Akreditenin Sürdürülmesinde Bu Özverili Çabaların Etkisi Büyük Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı ve Kongre Eş Başkanı Prof. Dr. Mustafa Tözün, Ulusal Öğrenci Kongresinin beşincisini gerçekleştirdikleri için duydukları memnuniyeti paylaştı. Öğrencilerden gelen yoğun talep doğrultusunda kongredeki kursların sayısının da arttığını aktaran Prof. Dr. Tözün, “Bu sene temamız nörobilim olarak yerleşti. Nörobilim konusunda değerli bilgileri bizimle paylaşan öğretim üyelerimize ve kurslarımıza katkı veren tüm öğretim üyelerine, asistanlarımıza teşekkürlerimi sunarım. Önümüzdeki yıllarda da insan ve toplum sağlığının dersinin içeriğini daha da kuvvetlendirildiğini göreceksiniz. Bu yıl Dönem 1 öğrencilerimiz ITS dersi kapsamında 97 derleme türünde makale hazırlamış olup 14 öğretim üyemiz bu çalışmalarda danışmanlık üstlenmiştir. Dönem 2 öğrencilerimiz ise 34 araştırma için Etik Kurul Dosyası hazırlamıştır. Dönem 2 öğrencilerimize 16 öğretim üyemiz danışmanlık yapmıştır. Dönem 3 öğrencilerimiz yürütmekte oldukları bilimsel araştırmalar neticesinde 44 adet makale hazırlamıştır. Dönem 3 öğrencilerimize 16 öğretim üyemiz danışmanlık yapmıştır. Bunlar kolay işler değil. Fakültemiz mezuniyet öncesi eğitiminin akredite durumunun sürdürülmesinde gösterilen bu özverili çabaların etkisi büyüktür. Tıp bilimine ve tıp eğitimine değerli katkılar sunan bu bilimsel ürünlerden dolayı hem öğrencilerimizi hem de danışman öğretim üyelerimizi kutlarım” diye konuştu. Öğrenciler adına konuşan Kongre Eşbaşkanı Stajyer Doktor Araz Fadıl Mardin tıp eğitiminin yalnızca bir meslek öğrenme süreci olmadığını, insanların hayatına dokunmanın, sorumluluk almanın ve sürekli gelişmenin yolu olduğunu belirtti. Stj. Dr. Mardin, “Bizler bu yolculuğun henüz başında hekim adayları olarak, öğrenmenin ve günümüzde en çok ihtiyacımız olan birliğin, dayanışmanın gücüne her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. İşte bu kongre bu inancın bir yansımasıdır.” sözleriyle kongrenin önemine dikkat çekti. Açılış konuşmalarının ardından Kongre Tıp Fakültesi Dönem 1, Dönem 2 ve Dönem III Sunumları ile tamamlandı. -
24.05.2025
"Göktürklerin Gizemli Mirası: Taşbabalar" Filminin Galası Yapıldı
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı(TİKA), İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ve Moğolistan Kültürel Miras Merkezi iş birliğinde hazırlanan ve Moğolistan bozkırlarındaki taşbabaların restorasyon sürecini konu edinen “Göktürklerin Gizemli Mirası: Taşbabalar” filminin galası yapıldı. İKÇÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan ve Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cenk Demirkıran’ın yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlendiği belgesel, bölgede yürütülen 10 yıllık saha çalışmalarını beyaz perdeye taşıyor. TİKA’da yapılan galaya, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam, TİKA Başkanı Serkan Kayalar, MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy, Moğolistan’ın Ankara Büyükelçisi Gombosuren Munkhbayar, İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İKÇÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan, Türkiye’nin eski Ulanbator Büyükelçisi Zafer Ateş ve birçok davetli katıldı. Dünya Mirası Açısından Önemli Galada konuşan Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam, emeği geçenlere teşekkür ederek, bu çalışmaların ortak hafızaya katkıda bulunduğunu ve dünya mirası açısından önemli olduğunu vurguladı. Bakanlık olarak kültürel faaliyetlere yoğunlaştıklarını dile getiren Çam, özellikle kazı alanlarında çalışma sayısını artırdıklarını belirtti. Çam, Göktürkler‘in mirasının yaşatılması için çalışmalarda bulunduklarını, Türkiye'nin söyleyeceği, katkı sunabileceği birçok hususun olduğunu belirterek, Moğolistan'ı da Türk dünyasının bir parçası olarak gördüklerini söyledi. TİKA'nın son dönemde yaşanan en zorlu süreçleri başarılı bir şekilde atlattığını ve yapacağı birçok çalışmanın bulunduğunu kaydeden Çam, TİKA Başkanı Kayalar'ın zor dönemlerde önemli işlere imza attığını bildirdi. Moğolistan'da 900'e Yakın Proje TİKA Başkanı Kayalar da ajans olarak Moğolistan'da, 1994’ten beri 900'e yakın proje gerçekleştirdiklerini ve ortak kültürel mirasa dair projelerin iz bıraktığını dile getirdi. 1994'te başlattıkları "Moğolistan'daki Türk Anıtları Projesi"ne değinen Kayalar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatlarıyla Bilge Tonyukuk Anıtı’na giden 46 kilometrelik yolu asfaltladıklarını, Bilge Tonyukuk Anıtları başta olmak üzere Göktürk mirasının korunması için çalışmalarına devam ettiklerini söyledi. Kayalar, Göktürk dönemine ait 10 taşbabanın (mezar taşı) modern restorasyon yöntemleriyle yeniden ayağa kaldırıldığını, Orta Asya'daki Türk varlığını somut biçimde belgeleyen bu taşbabaların, gelecek kuşaklara bırakacakları kültürel mirasın en nadide örneklerinden biri olduğunu vurguladı.Restorasyonlar sırasında 4 bin kilometrelik bir sahanın tarandığını ve eserlerin bilimsel raporlamalarla kayıt altına alındığını belirten Kayalar, "Bu kıymetli süreç, bugün gösterimini yapacağımız 'Göktürklerin Gizemli Mirası: Taşbabalar' belgeseline ilham oldu." dedi.Kayalar, belgesele katkıda bulunan kurumlara teşekkür etti. İkili İlişkilerin 56. Yıl Dönümü Son yıllarda özellikle kültürel alanda olmak üzere iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da geliştiğini belirten Büyükelçi Munkhbayar ise bu yıl Moğolistan-Türkiye arasındaki ilişkilerin 56. yıl dönümü olduğunu ama iki ülke arasındaki ilişkinin daha derin bir tarihsel geçmişinin bulunduğunu söyledi. Munkhbayar, projeye katkı sunanlara teşekkür etti. Dünya Tarihinden Beyaz Perdeye İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, 2019 sonrasında başlayan Moğolistan ile yapılan iş birlikleri ile dünyanın takip ettiği kültürel kalıntılara ulaşıldığını kaydetti. Prof. Dr. Şaban Doğan’ın bölgede yürütülen arkeolojik çalışmaların başındaki isim olduğunu aktaran Prof. Dr. Bulduklu, “Bizim bölgedeki arkeolojik çalışmalarımız bilim, tarih ya da kültürün izini sürmenin ötesinde bir boyuta sahip ve Türk-Moğol ilişkilerinin gelişiminde de özel bir anlam taşıyor. Prof. Dr. Doğan hocamıza tarihe ışık tutan çalışmaları nedeniyle Moğolistan Meclisi tarafından devlet nişanı verildi. Üniversitemiz ile Moğolistan’daki muhataplarımızın ortaklaşa yürüttüğü projeler sadece o bölge ile sınırlı değil. Van’ın Çaldıran ilçesinde yapılan arkeolojik kazılarda, İlhanlı hükümdarı Hülagü Han’a tarafından yapılan bir yazlık saray kalıntısı keşfedildi. Ayrıca Orhun Vadisi ve Tuul Nehri çevresindeki çalışmaların en görünür ayağını şüphesiz geçtiğimiz yıl keşfedilen Togu Balık oluşturmaktadır. Togu Balık, sadece fiziksel kalıntılar açısından değil; kent planlaması, yazıtlar, mezar yapıları ve günlük yaşam izleriyle Türk yerleşim tarihine ışık tutacaktadır Sonuç olarak üniversitemiz tarafından koordine edilen Moğolistan çalışmaları, sadece tarihî mirasın keşfiyle sınırlı kalmamakta; aynı zamanda çağdaş akademik diyalog, kültürel etkileşim ve stratejik iş birlikleri yoluyla Türkiye-Moğolistan ilişkilerini yeniden tanımlayan çok boyutlu bir vizyon ortaya koymaktadır. Ben, bu çalışmalarımızın tümünde yanımızda olan Kültür ve Turizm Bakanlığımıza ve TİKA’ya en kalbi şükranlarımı sunuyorum. TİKA Başkanımıza ve bölgedeki TİKA Koordinatörlerimize şahsım ve üniversitem adına teşekkür ediyorum. Bu filmde emeği geçen İKÇÜ Medya Merkezine ayrıca şükranlarımı sunuyorum” dedi Belgesel Bilimsel Arşiv Niteliğinde Üniversite olarak Moğolistan'da 10 yıldır önemli çalışmalar gerçekleştirdiklerini hatırlatan Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan, ortak kültürel mirasa önemli katkılarda bulunma çabası içinde olduklarını ifade etti. Bu kapsamda 10 taşbabanın TİKA desteği ve Moğolistan Kültürel Miras Merkezi iş birliğiyle restore edildiğini aktaran Prof. Dr. Doğan, restorasyon sürecini belgesel formatında izleyiciyle buluşturarak farkındalık yaratmak istediklerini söyledi. Dekan Prof. Dr. Doğan, “Proje süresince yaklaşık 4000 kilometre yol kat ederek Göktürk dönemine ait insan figürlü taşlardaki hasarları inceledik. Bu süreçte, eserlerin fotogrametrik dokümantasyonları, restitüsyonları, restorasyonları ve bakımlarını yaptık. Restorasyonlar, TİKA tarafından 2023 yılında Moğolistan Kültürel Miras Merkezi’ne sağlanan mobil laboratuvar kullanılarak gerçekleştirildi. Çekimleri İKÇÜ Medya Merkezince yapılan 2 bölümden oluşan belgeselimiz, kültürel mirasımızın korunmasına yönelik önemli bir görsel arşiv niteliği taşıyor. Emeği geçen arkadaşlarıma teşekkür ediyorum” diye konuştu. Açılış konuşmalarının ardından belgesel gösterimi yapıldı. -
22.05.2025
İKÇÜ Tufanından “Direnişe Ses, Umuda Ortak Ol! Çağrısı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Yedi Hilal Öğrenci Topluluğu öğrencileri, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını ve Filistin halkına karşı uyguladığı insanlık dışı zulmü “Direnişe Ses, Umuda Ortak Ol” temasıyla düzenledikleri basın açıklamasıyla protesto etti. Akademisyenlerin de destek verdiği açıklama öncesi İsrail'in Gazze Şeridi'nde 593 gündür sürdürdüğü saldırılarda hayatını kaybeden Filistinliler için gıyabi cenaze namazını kılındı. İKÇÜ Ana Yerleşkesi Merkez Kütüphane önünde kurulan Gazze Destek Çadırı önünde toplanan öğrenciler, “Zalim Karşısında Susmak Suçtur!” diyerek; ABD’nin ve Batı’nın koşulsuz desteğiyle devam eden soykırıma dikkat çekti ve vahşetin karşısında sessiz kalmanın, ortak olmak anlamına geldiğini dile getirdi. Topluluk adına açıklamada bulunan Nisanur Türkmen, “İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin onurlu, ilmi ve vicdanı rehber edinmiş öğrencileri ve akademisyenleri olarak bizler, bugün burada yalnızca bir şehir değil, insanlığın onuru olan Gazze için bir araya geldik. Suskunluğun ihanet, sessizliğin suç sayılacağı bu zulüm karşısında sesimizi yükseltmek, adaletin ve insanlığın sesi olmak için toplandık. Siyonist İsrail rejimi, emperyalist ABD’nin ve Batı’nın koşulsuz desteğiyle dünyanın gözleri önünde sistematik bir şekilde çocuk, kadın, yaşlı demeden on binlerce masumu katletmektedir. Gazze yerle bir edilmiş, hastaneler bombalanmış, insani yardımlar hedef alınmış, milyonlarca insan açlık ve susuzluğa mahkûm edilmiştir. Bu tablo, medeniyetin çöküşü, hukukun iflası ve vicdanın ölümüdür” ifadelerini kullandı. Dünyadaki tüm duyarlı bireyleri bu saldırılara karşı ses yükseltmeye davet eden Topluluk Başkanı Türkmen, “Gazze’de yaşananlar savaş değil, çatışma hiç değil; bu, açık bir soykırımdır. Eğer Gazze düşerse, insanlık da düşer. Bu çadır, yalnızca bir mekân değil; bu ümmetin yeniden uyanışıdır! Sözümüz yeminimizdir. Unutmayacağız, unutturmayacağız ve asla susmayacağız. Biz, üniversite öğrencileri ve akademisyenler olarak, bu zulüm karşısında susanlardan değil, direnenlerden olmayı şeref sayıyoruz. Gazze’deki direnişi selamlıyor; onurlu halkın mücadelesine omuz veriyoruz” şeklinde konuştu. -
21.05.2025
Yılın İlk Mezuniyet Coşkusu Turizm Fakültesinde
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) 2024-2025 Eğitim Öğretim yılının ilk mezuniyet heyecanı Turizm Fakültesinde başladı.Turizm Rehberliği, Turizm İşletmeciliği ile Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümünden mezun 91 öğrenci coşkusunu kep atarak törene katılan aileleri ile paylaştı. Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler’in ev sahipliğinde düzenlenen törene, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş ve Prof. Dr. Süleyman Akbulut, İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Sadık Doğruer, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan, Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakkı Dereli, Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tevfik Tansel Tanrıkul, Orman Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Derya Eşen, Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ayhan Akyol, Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi İrfan Arık, akademik ve idari personeller ile çok sayıda öğrenci yakını katıldı. İKÇÜ’nün Turizm ve Kültür Elçileri Törenin açılış konuşmasını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, mezuniyet töreninin sadece okulun bitiş tarihi olmadığını, aynı zamanda harcanan emeklerin karşılığının alındığı ve hayallerin gerçekleştiği çok önemli bir gün olduğunu vurguladı. Mezunlara seslenen Prof. Dr. Akbaş, “Sizler artık bugünden sonra, turizm sektörünün ihtiyaç duyduğu nitelikli bireyler olarak hazırsınız ve sektöre hizmet sunacaksınız. Bunda, sizlerin sektörün ihtiyacına cevap verecek nitelikte birer birey olmanız için çabalayan kıymetli hocalarımızın katkısı çok büyük. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’ne adım attığınız ilk andan itibaren, nitelikli birer turizmci olarak yetişmeniz için gerçekten çok büyük emek harcadılar. Sektörde çalışmaya başlayınca farkınızı daha iyi anlayacaksınız” ifadelerini kullandı. Turizmin, sadece otelcilik ve seyahat planlaması gibi sektörün rutin olarak yaptığı işlerden ibaret olmadığını belirten Prof. Dr. Akbaş, gastronomiden tarihe ve sanata kadar pek çok alanda Türk milletinin ruhunun yansımalarının gelen misafirlere tanıtılması ve kültürün aktarılması gibi bir işleve de sahip olduğunu dile getirdi. Prof. Dr. Akbaş, “Sizler aynı zamanda bizim birer turizm ve kültür elçimizsiniz. Sizlerin, bu alanda çok güzel çalışmalar yapacağınızdan eminim. Yaptığınız hizmetler bizler için birer gurur vesilesi olacak. Yolunuz ve bahtınız açık olsun. Tebrikler” dedi. Yolculuğun En Gurur Verici Anı Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler de, verilen emeklerin karşılığının alındığı böylesine önemli bir günde konuşma yapmaktan mutluluk duyduğunu belirtti. Mezuniyeti “bir yolculuğun en gurur verici anı” olarak tanımlayan Prof. Dr. Güler, “Bugün burada hep birlikte bir emeğin, bir gayretin, bir yolculuğun en gurur verici anına tanıklık etmek için bir aradayız. Bugün yalnızca bir mezuniyet günü değil, aynı zamanda bir hayalin gerçeğe dönüştüğü, alın terinin karşılık bulduğu ve emeğin taçlandığı özel bir gündür” dedi. Mezun ailelerinin bu özel günün gerçekleşmesindeki en önemli yapı taşı olduğunu aktaran Prof. Dr. Güler, “Kıymetli aileler, bugün burada büyük bir gururla çocuklarınızın mezuniyetini izliyorsunuz. Onların başarılarının ardında sizlerin sabrı, sevgisi ve sonsuz desteği var. Onlara hem birer anne baba hem de birer hayat rehberi oldunuz. Çocuklarınızla ne kadar gurur duysanız azdır. Bizler de onlarla gurur duyuyoruz. Bizlere emanet ettiğiniz evlatlarınızı, desteğimizi daima sürdüreceğimiz birer meslek sahibi birey olarak sizlere yeniden teslim ediyoruz” şeklinde konuştu. Mezuniyet başarısının, katkısı olan tüm paydaşlara ait olduğunu fakat en büyük alkışı öğrencilerin hak ettiğini de söyleyen Prof. Dr. Güler, “Sizler geleceğin turizm profesyonelleri, yöneticileri, girişimcileri ve aydın bireyleri olarak bu ülkenin hizmet kalitesini, marka değerini ve kültürel zenginliğini temsil edeceksiniz. Unutmayın ki artık sizler bizim mezunumuzsunuz. Aynı zamanda da bizim çok değerli paydaşlarımızsınız. İlerleyen zamanlarda da sizi kürsülerde tecrübelerinizi paylaşırken de dinleyeceğiz. İKÇÜ ailesinin birer parçası olarak sizlerle iletişimimiz devam edecek” diye konuştu. Çok İyi Bir Üniversiteden, Çok Anlamlı Bir Diploma İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Sadık Doğruer de İKÇÜ Turizm Fakültesi öğrencilerinin mezuniyet heyecanını paylaştı. Mezuniyet törenini bayram olarak niteleyen Dr. Sadık Doğruer, “Bu çok anlamlı bir bayram: Mezuniyet bayramı. Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü, İKÇÜ yönetimi, dekanımız, akademisyenlerimiz ve siz değerli mezun paydaşlarımızla birlik, beraberlik içinde sektörde hep birlikte güzel günlerde buluşmak istiyoruz” dedi. Mezunların, çok iyi bir üniversiteden, çok anlamlı bir diploma aldıklarını kaydeden Dr. Doğruer, “ Hepinize iyi bir iş hayatı, iyi bir aile hayatı ve iyi bir ömür diliyorum. Saygı, sevgi ve hürmetlerimi sunuyorum” ifadelerini kullandı. öğrenciler tarafından gerçekleştirilen şarkı dinletisi ile coşku dolu anların yaşandığı mezuniyet programı, mezun öğrencilere temsili diplomalarının takdimi ve kep atma töreninin ardından toplu fotoğraf çekilmesi ile birlikte sona erdi. -
21.05.2025
İzmir’in 2 Yakasını Bir araya Getiren Festival Başlıyor
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin (İKÇÜ) bu yıl ilkini düzenlediği İKÇÜ Film Festivali’nde geri sayım başladı. Sinema sanatının farklı anlatım biçimlerini 27-30 Mayıs 2025 tarihleri arasındaki özel gösterimlerle İzmirli sinemaseverlerle buluşturacak festival öncesi basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölümü Öğretim Üyeleri olarak Festival Yönetmenliğini üstlenen Prof. Dr. Cenk Demirkıran, Festival Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Halit Kartal, Festival Teknik Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Ümit Aydoğan, Direktör Burak Taylan Yılmaz, Etkinlik Koordinatörü Seda Kanburoğlu, Genel Sekreter Nuretdin Memur, Anadolu Ajansı İzmir Bölge Müdürü Ahmet Caner Baysal hazır bulundu. Sinema sanatının bilgi üretiminde ve kültürel mirastaki rolüne dikkat çekmek amacıyla, “keşif , bilgi” ve “aile” mottosuyla yola çıkılan İKÇÜ Film Festivali ile ilgili soruları yanıtlayan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, gençlerin sinema anlatısı sayesinde aslında hayal kurmalarını, merak etmelerini ve bu sayede bilginin peşinde yeni şeyler keşfetmelerini arzuladıklarını ifade etti. Keşif , Bilgi” ve “Aile” 7’nci sanatın Merceğinde İKÇÜ Film Festivalinin gençlerin dinamizmi sayesinde uzun vadede ayakları yere basan ve uzun yıllar devam edecek bir festivale dönüşeceğine inandıklarını kaydeden Prof. Dr. Bulduklu, “Her yıl farklı bir tema ile yapmayı amaçladığımız ilk festivalin bu yılki mottoları “keşif ve bilgi” ile 'aile'. Ben öncelikle bu mottoların neden seçildiği hususunda kısa bir bilgi vermek istiyorum. Adını taşıdığımız Kâtip Çelebi’nin felsefesinde ve eserlerinde keşif ve bilgi önemli vurgularla öne çıkarılan birbirinden ayrı ama amacı aynı iki kavram. Keşif, bilgiye ulaşmanın yoludur ve her keşif bilineni yani bilgiyi artırır. Keşif merakla başlar ve her keşfedilen bilimsel bilgiye de yol gösterir. Bu sayede bir farkındalık oluşturmak istiyoruz. Şöyle düşünün, özellikle bilim kurgu filmlerine baktığınızda bir hayalin daha sonra karşımıza icat olarak çıktığını görüyorsunuz. İşte bunların hepsinin temelinde merak keşif ve sonucunda bilgiye ulaşmayı görüyorsunuz. Biz bu yolculuğu bir motivasyon unsuru olsun amacıyla ilk çıkış mottomuzun keşif ve bilgi olmasını kararlaştırdık. İkinci olarak aile ki içinde bulunduğumuz yıl Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından aile yılı olarak ilan edildi biliyorsunuz. Aileyi ayakta tutmak üzerine ciddi kampanyaların yapıldığını görüyoruz. Biz de en iyi bildiğimiz işle aileyi ve kaybedilen değerleri anlatmak istiyoruz. Bu da sinema anlatısını yine aile içerisindeki bağların güçlendirilmesi ve buna katkı yapması için gösterimler yapmak yoluyla bu bilince de katkıda bulunmak ve tekrar farkındalık oluşturmak istiyoruz. Modern dünyanın dayattığı teknoloji ve bilişim sektöründeki gelişmelerle birlikte aşırı özgürlükçü ve giderek bencilleşen bireylerin toplum içerisinde toplumun temel dinamiğini teşkil eden aile bağlarının güçlendirilmesine yine bu yola katkı yapmak istiyoruz” dedi. ‘Kamera Gazze’ Özel Gösterimi İnsan haklarının ve insanlık onurunun açık ihlali Gazze'de yapılan soykırıma karşı hiçbir zaman sessiz kalmayan bir üniversite olarak Festival dahilinde İsrail'in Gazze'de uyguladığı soykırımı konu alan yapımların da seyirciyle buluşturulacağını aktaran Prof. Dr. Yasin Bulduklu, “Dünyanın kanayan bir yarasına sinemanın duyarsız kalması düşünülemez. Düşünülemezdi. Hala da düşünülemez. Bu noktada arkadaşlarımızla konuşurken dedik ki bir de Gazze bölümü olsun. ‘Kamera Gazze’ diye bir bölüm oluşturduk. Bu bölümde modern devletlerin, gelişmiş ülkelerin tırnak içinde söylüyorum. gözlerini kapattığı, kulaklarını tıkadığı, görmezden geldiği ve duymadığı sesi yine evrensel dil olan sinema anlatısıyla ortaya çıkarmak, buna ilişkin farkındalık oluşturmak istiyoruz. Gazze'de yürütülen soykırım 592 gündür devam ediyor. İnsanlıkla bağdaşmayan, soykırım ifadesinin bile yetersiz kaldığı bir yok etme saldırısının bu yolla durdurulmasına bir nebze de olsa katkıda bulunmak istiyoruz. Bu amaçla da Gazze konulu yapımlar için özel bir bölüm oluşturduk. Hem uluslararası hem de ulusal anlamda ses getirmiş filmlerden oluşan özel bir ‘Kamera Gazze’ gösterimimiz olacak. Elbette bu ciddi bir emek ve önemli bir ekibin çalışması sonucunda ortaya çıkmış bir proje. Projeye katkı sunan İzmir Atatürk Organize Sanayi Başkanlığına, Avek Otomotiv'e, ÜLKEA'ya, Can Kardeşler Kuruyemiş'e, Renk Sinemaları İstiyepark'a, Urladam'a ve diğer tüm sponsorlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Sinema sanatının güçlü ifadelerini festivalimize taşıyan başta Cenk Hocamız olmak üzere tüm komitemize ve öğrencilerimize teşekkürlerimizi iletiyorum" dedi. İKÇÜ’den İzmir'deki Sanat Peyzajına Bir Farklı Bakış Açısı Festival Yönetmenliğini üstlenen Görsel İletişim Tasarımı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cenk Demirkıran da amaçlarının İzmir'deki sanat peyzajına bir farklı bakış açısı getirmek olduğunu ifade etti. Esin kaynağı olarak Kâtip Çelebi'nin manevi mirasını taşıdıkları bilinciyle keşif ve bilgi temalarının yola çıkış mottoları olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Demirkıran, “Sinema insanoğluna dünyayı yeniden anlamlandırma çabasında büyük katkı sunan bir icat ve hemen arkasından sanat haline geliyor. Filmlerdeki her bir sahne, kendimize dair, hayata dair, topluma ve dünyaya dair bir şeyler keşfetmemizi sağlıyor. Her film yeni bir dünya açıyor. Filmler aracılığıyla aile kavramına da farklı katmanlardan bakma şansı bulacağız. Kurmaca, animasyon ve yapay zekâ filmlerinden oluşan kısa film yarışmamız var. Belgesel film yarışmamız var ve öğrenci filmleri yarışmamız var. Bu kategorilerde en iyi kısa film, en iyi belgesel film, en iyi öğrenci filmi ödülleri verilecek ve bu ödülleri her bir kategoride en iyi film ödülü, heykelciği ve 20.000 Türk lirası ödül verilecek” dedi. Yapay Zekâ İle Üretilmiş Filmler Sinema profesyonellerini, sinema öğrencilerini ve sinema severleri, ‘Kısayı Keşfet’ ‘Usta Dokunuşu’ gibi bölümlerin dışında yapay zekâ ile üretilmiş filmlerin de beklediğini kaydeden Prof. Dr. Demirkıran, “Keşif Zamanı bölümünde belgesel film seçkilerimiz var. Usta Dokunuşu bölümümüzde profesyonel belgeselcilerden seçkilerimiz var. Hatta bu arada duayen bir belgeselci de festivalimize konuk olacak ve öğrencilerimizle birlikte olacak, sinemaseverlerle birlikte olacak. Sayın Yönetmen Ertuğrul Karslıoğlu. Belgesel film seçkilerimiz için de yine kültürel miras ve insan hikayeleri önemli bir yer tutuyor. Ayrıca uzun ulusal metraj filmlerimiz de var festivalimizde. Bunlar da bir seçkide özel bir bölümde yer alacak. Bunların içinde hem kurmaca filmler var hem belgesel filmler var hem ana akım filmler var hem sanat filmleri var ya da bağımsız filmler var. Festival boyunca, 5 salonumuzda toplam 81 film göstereceğiz ve bir de açık hava gösterimimiz var. Sinemaseverlerle filmlerimizi buluşturacağız. Gösterim mekanlarımız İKÇÜ Çiğli Ana Yerleşkesi, Renk sineması İstinye Park ve Urla'dan Aslında böylelikle Çiğli'den Balçova’ya ve Urla'ya kadar İzmir Körfezi'nin Her iki yakasını sinemayla buluşturmuş oluyoruz. Yani bu yakadan karşı yakaya ulaşmış oluyoruz. Aslında karşı yaka bu tarafta ama ben biraz tabii şey İstanbul mantığıyla hep karşı diyorum. İzmir'in iki yakasını buluşturuyoruz. Aslında evet kısacası bu İzmir'in iki yakasını buluşturuyoruz. Çiğli Yerleşkesi dışında İstinyePark Renk Sineması’nda ve Urla Dam’da da gösterimler olacak. Festival şölenimizi bu yakadan karşı yakaya ulaştırmış oluyoruz. Aslında kısacası İzmir'in iki yakasını buluşturuyoruz Dolu dolu sinema dolu günler geçireceğiz, akşamları da İKÇÜ’Fest Bahar Şenliği konserleriyle müzikle buluşacağız. Hepinize şimdiden iyi seyirler diliyorum” diye konuştu. Amacımız Geleneksel Olması Dr. Öğr. Üyesi Halit Kartal ise İKÇÜ Film Fest’in öğrencilerle birlikte kurulan büyük bir hayalin ilk meyvesi olduğuna değindi. Medya ve iletişim bölümündeki herkesin gönüllü olarak organizasyonda emeğinin olduğunu ifade eden Kartal, “İzmir’de doğrudan öğrenci odaklı, kalıcı hale gelmiş bir film festivali yoktu. Bizim en büyük idealimiz bu festivali geleneksel hale getirmek. Bu yıl birincisini yapıyoruz ama ikinci yıl için çalışmalara bile başladık. Üstelik sadece üniversite öğrencilerini değil, sinemaya gönül veren tüm gençleri hedefliyoruz. Lise öğrencileri de dahil” ifadelerini kullandı. -
20.05.2025
Goethe Enstitüsü'nden Eğitime Destek
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi (SBBF) bünyesinde Goethe Enstitüsü'nün katkılarıyla kurulan Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarı düzenlenen resmi törenle açıldı. En yeni teknolojilerle desteklenen 80 bilgisayarın yer aldığı Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarının, başta bölüm öğrencileri olmak üzere, tüm bölümlerden öğrencilerin akademik gelişimine önemli katkılar sunması bekleniyor. Düzenlenen açılış törenine Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, İKÇÜ SBBF Dekanı Prof.Dr. Şaban Doğan, Goethe Enstitüsü İzmir Şube Müdürü Dr. Anne Schönhagen, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Prof. Dr. Mehmet Ali Akkaya, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Açılışta konuşan Rektör Prof. Dr. Köse, dijital bilgi çağında, dijital dönüşüm, dijital eğitim gibi kavramların titizlikle takip edilmesi gerektiğini aktararak üniversitelerin mevcut bilgi teknolojilerini kullanma ve yeni teknolojiler geliştirme yarışına girdiğini söyledi. Geleceğimizin En Güçlü Aktörleri Gençlerimiz İKÇÜ olarak uluslararası paydaşlarla kurulan ortak çalışma alanlarını genişletecek iş birliklerin önünü açtıklarını kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, “Ülkemizin son yirmi yılda savunma sanayinden, sağlığa, telekomünikasyondan, ulaşıma, tarımdan, enerjiye dünya çapında ses getiren büyük altyapı projelerinde ve pek çok alanda gerçekleştirdiği atılımlar; ülkemizi sadece bölgesinde değil, küresel birçok alanda da önemli bir aktör haline getirmiştir. Bu noktada bizlere düşen görev yenilikleri bizzat milli ve yerli bakış açısıyla üretecek geleceğimizin en güçlü aktörleri olacak öğrencilerimizin bu dönüşümden faydalanmalarını sağlamaktır. Şu anda açmakta olduğumuz laboratuvar üniversitemizin teknik kapasitesini arttırması açısından çok kıymetli. Özellikle dijitalleşme çağında evrensel bilgi üreten üniversitelerin dijitalleşmenin verdiği imkanlarla bu gücünü daha da yukarılara çıkarması noktasında önemli bir katkı sağlayacağını ümit ediyorum. Üniversiteler belki de en fazla bilgiye, araştırmaya yönlendiren altyapılar laboratuvarları, teknik alanları, donanımları, kütüphaneleri, tekno parklarıdır. Goethe Enstitüsü’nün bu desteği bizim açımızdan çok değerli. Katkılarından dolayı Goethe Enstitüsüne çok teşekkür ediyorum. Üniversitemize, öğrencilerimize ve bilim dünyasına hayırlı olmasını diliyorum” dedi. Öğrencilerimiz Yeni Teknolojilerle Çok Daha Donanımlı İKÇÜ SBBF Dekanı Prof.Dr. Şaban Doğan, fakülteleri ile Goethe Enstitüsü İzmir Şubesi arasında kuruluştan bu yana kurulan güçlü bağa dikkat çekerken; eğitim ve kültürel iş birlikleri adına birçok ortak adım atıldığını söyledi. Dekan Prof. Dr. Doğan, “Staj, meslek içi eğitim ve farklı bilgi bilim etkinlikleri ile sürekli geliştirilen bu iş birliğinin son halkası, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi bünyesinde kurulan Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarıdır. En yeni teknolojilerle donatılmış 80 bilgisayarın yer aldığı Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarı, başta Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü olmak üzere, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi öğrencilerinin akademik gelişimine önemli katkılar sağlayacaktır. Bu yeni teknolojilerle öğrencilerimiz çok daha iyi, çok daha donanımlı ve hayata hazır hale gelecek. Enstitü ile olan ilişkilerimizi geliştirerek, ilerletmek ve çok daha üst seviyelere taşıma arzusuyla kendilerine tekrar teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı. Kütüphanecilik Alanında Ortaklık Kütüphanecilik alanında bir lisans programı sunan İzmir'deki tek üniversite olan İKÇÜ ile kurdukları bu bağı oldukça önemli gördüklerini vurgulayan Goethe Enstitüsü İzmir Şube Müdürü Dr. Anne Schönhagen, gençlerin eğitimi ve sürdürülebilir bilgi altyapılarının inşa edilmesi ve dijital dönüşüme katkıda bulunmak için gayret gösterdiklerini ifade etti. Müdür Dr. Schönhagen, “Data Lab'ın kurulması yalnızca teknik bir ilerleme değil Türkiye'de ve ötesinde kütüphane sistemlerinin modernleşmesi için güçlü bir mesajdır. Geleceğin uzmanları gençlerimizin dijital becerilerini geliştirmeleri için böyle mekanların vazgeçilmez olduğuna inanıyoruz. Bu ortaklık, uygulamalı, uluslararası ve geleceğe dönük bir yaklaşımın eseridir. Dijital eğitimi desteklemede, kapasite geliştirmede ve uluslararası ağlar kurmada Goethe Enstitüsü, dünya genelinde sayısı 90’a yaklaşan kütüphaneleri aracılığı ile sunduğu kütüphane hizmetleri ve kitap diplomasisi ile kendisini bir ortak olarak görmektedir. Bugün burada bulunmamız bu anlayışın bir yansımasıdır. Laboratuvarımızı aktif şekilde yarından itibaren kullanmaya başlayacağız. Almanya'dan davet ettiğimiz bir yapay zekâ uzmanımız yarın öğrencilerimize gün bu eğitim verecek. Bu projenin hayata geçilmesinde emeği geçen herkese, özellikle İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinden meslektaşlarımıza ve yarın öğrencilerle atölye çalışmasına başlayacak olan konuşmacımız Dr. Frank Seeliger ‘e en içten teşekkürlerimi sunuyorum” dedi. İş Birliğinin Şu Ana Kadarki En Değerli Çıktısı Laboratuvarın aynı anda 80 kullanıcıya hizmet verebilecek kapasiteye sahip olduğu bilgisini veren Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Akkaya, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi ile Goethe Enstitüsü İzmir Şubesi arasındaki iş birliğinin şu ana kadarki en değerli çıktısını faaliyete açmaktan duydukları memnuniyeti paylaştı. Prof. Dr. Mehmet Ali Akkaya, “Bilgi evreni her geçen gün sürekli elektronik ortamda evriliyor ve biz de ona ayak uydurmak için bilgisayar laboratuvarı da dahil bir takım teknolojik kimlikleri kullanmaya çok yakından ihtiyaç duyuyoruz. Bu laboratuvar yerine getirmeye çalıştığımız sorumluluklarımızı daha rahat çözmemizi sağlayacak. Uluslararası böylesine önemli bir enstitünün bu ihtiyacı karşılamasına destek olması bizim için çok çok kıymetli. Burada bize eşsiz katkı veren Goethe Enstitüsü nezdinde, Dr. Schönhagen Hanımefendi'ye gerçekten şükranlarımı sunuyorum. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarı, iki kurum arasında gelecekte yürütülecek ortak projelerin en büyük ilhamı olacaktır” şeklinde konuştu. Açılış konuşmalarının ardından günün anısına hazırlanan plaketlerin takdim edilmesi ile laboratuvarın açılışı yapıldı. -
16.05.2025
İlk Ziyaret İKÇÜ'ye
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Yılın Vakfı Ödülü verilen Mehir Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Özdemir, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse'yi ziyaret etti. Türkiye içinde ve dışında aile temelli çalışmalar yürüten ve bu çalışmaları ile Vakıflar Haftası'nın 101. yılında “Yılın Vakfı” seçilen Mehir Vakfı Kurucusu ve Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Özdemir, ödül aldıktan sonraki ilk ziyaretini İKÇÜ'ye yaptı. Toplumun temel yapı taşı olan ailenin güçlendirilmesi amacıyla Türkiye’nin dört bir yanında ve dünyanın farklı coğrafyalarında yuva kurmak isteyen gençlere çeyiz, ev eşyası ve nikah organizasyonu desteği sağlayan Vakfın Mütevelli Heyeti Başkanvekilliğini de yürüten Rektör Prof. Dr. Saffet Köse ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Ödülün Aile Yılında Verilmesi Oldukça Anlamlı Aile yılında doğrudan aileye yönelik bir vakfa ödül verilmesinin çok anlamlı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Saffet Köse "Mehir Vakfımız 30 yıldır aile kurumunun tesisi ve devamı için önemli işler yaptı. Bu işlerin başlangıcından itibaren bizler de katkıda bulunma çabası gösterdik. Ancak vakfın bugünlere gelesinde önce bağışçılarımızın sonra da Mustafa Başkanın çok büyük katkıları var. Vakıf geleneği bizim kültürel genetiğimizde var ve tarihten bu yana her zaman ihtiyacı olanların yardımına koşma arzumuzu atalarımızın izinde çaba gösterme motivasyonumuzu bu kodlara bağlıyorum. Geçmişte öyle vakıflar kurmuşuz ki sadece insana değil yaratılan her şeye hizmet etme çabası bizde gelenekselleşmiş durumda. Çevreyi koruyan vakıflar daha güzel bir dünyayı geleceğe miras bırakma arzusunu yansıtmaktayken toplumun temeli aileye yönelik çabaların da geçmişimizde önemli yer tuttuğunu görüyoruz. Ancak modern çağ ile birlikte evlilik ile gençler arasında bir mesafe artışı olduğuna şahit oluyoruz. Bu durumu 30 yıl önce görerek temeli atılan bir sivil toplum kuruluşu olarak Mehir Vakfının gelinen noktada ödüle layık görülmesi ve bunun Aile Yılında verilmesi oldukça anlamlı ve değerli. Ben başta Mustafa Özdemir Başkan olmak üzere tüm bağışçılara ve emeği geçenlere teşekkür ediyor, hayırda yarışmaya devam etmelerini diliyorum" dedi. Ödül Sonrası İlk Ziyareti İKÇÜ'ye Yapıyoruz Huzurlu bir gelecek için var güçleriyle çalıştıklarını ifade eden Meir Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Özdemir, bu süreçte sürekli yanlarında olan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse'ye katkıları ve emekleri için teşekkür etti. Mehir Vakfının ana hizmet odağının maddi imkânsızlıklar nedeniyle evlenemeyen gençlerin yuva kurmasına yardımcı olmak olduğunu ancak bununla sınırlı kalmadıklarını vurgulayan Başkan Özdemir "Aile kurmayı teşvik eden ve bu anlamda toplumumuza katkıda bulunmayı amaçlayan bir sivil toplum kuruluşuyuz. Ancak çalışmalarımız sadece aile ile sınırlı değil. Bize toplum nerede ihtiyaç duyuyorsa orada olmaya çalışıyoruz. Türkiye'nin önemli kamu ve sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği içinde fayda üretmeye gayret ediyoruz. Kızılay ve Türkiye Diyanet Vakfı ile çok yakın çalışıyoruz. İlmi boyutta önemli eserleri akademi dünyasına kazandırıyoruz. Aile yılında Sayın Cumhurbaşkanımızın tevcih ettikleri bu ödül ile daha da yüksek bir motivasyonla çalışmaya devam edeceğiz. Bu ödül sadece bizim değil, tüm bağışçılarımızın ve aile konusunda hassasiyet gösteren herkesin. Ben de tüm bağışçılarımıza ve ödüle layık görenlere kalbi şükranlarımı sunuyorum" dedi. -
15.05.2025
Denizcilik Tarihi Bilimsel Şöleni
Bu yıl 13’üncüsü düzenlenen Uluslararası Türk Deniz Ticareti Tarihi Sempozyumu İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ev sahipliğinde düzenlenen açılış töreni ile başladı. Dünyanın farklı ülkelerinden bilim insanlarını, bu yıl “İzmir ve Ege Denizi Limanları” teması ile bir araya getiren, Türk Tarih Kurumu (TTK) ve İMEAK Deniz Ticaret Odası iş birliğiyle düzenlenen sempozyumun resmi açılışına, YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof.Dr. Mahmut Ak, İKÇÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Emekli Oramiral ve Piri Reis Üniversitesi Mütevelli Üyesi Metin Ataç, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi (SBBF) Dekanı Prof.Dr. Şaban Doğan, Türk Tarih Kurumu (TTK) Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Yunus Pustu, İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) İzmir Şube Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, sempozyum düzenleme kurulundan Piri Reis Üniversitesi Denizcilik Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İdris Bostan, İKÇÜ SBBF Osmanlı Müesseseleri ve Medeniyeti Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mikail Acıpınar, UNESCO İzmir Tarihi Liman Kenti Alan Başkanı Abdülaziz Ediz, İKÇÜ SBBF Türk-İslam Arkeolojisi Bölümü Öğretim Üyesi ve Smyrna Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Akın Ersoy ile tarih, iktisat, siyaset, arkeoloji, hukuk ve sosyoloji alanlarında yapacakları sunumlarıyla sempozyuma konuk olan çok sayıda bilim insanı katıldı. Üç Tarafımızın Denizlerle Çevrili Olmasının Jeopolitik Rolü Denizcilik gibi kültürlerin, bilimin, medeniyetlerin yayılışına yön veren bir alanı uluslararası olarak ele alan bir sempozyuma İKÇÜ olarak ev sahipliği yapmaktan duydukları memnuniyeti paylaşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Rektör Prof. Dr. Köse’nin şehir dışı programı nedeniyle katılamadığı bu buluşmaya selam ve saygılarını ilettiğini aktardı. “İzmir ve Ege Denizi Limanları” buluşmasının, 2022 yılında yapılan ve üç cilt halinde kitap olarak da yayımlanan ‘Çakabey'den Günümüze İzmir’ Sempozyumunun, İzmir çalışmaları açısından devam niteliği taşıdığını söyleyen Prof. Dr. Akbaş, “Öncelikle Türk Deniz Ticareti çok önemli bir konu. Dünyada yaşanan gelişmelerle bu konunun ne kadar önemli olduğunu hepimizi çok yakından takip ediyoruz. COVID-19 pandemisinden sonra deniz ticaretinin insan varlığının sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi açısından ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anlamış olduk. Orta Asya'nın bozkırlarından tepelerinden Anadolu'ya gelmemizle beraber üç tarafımızın denizlerle çevrili olması, hem savunma noktasında hem de ticaret açısından denizin ülkemiz için ne kadar değerli olduğunu ortaya koyuyor. Burada İzmir ve Ege konusu ayrıca bir önem arz ediyor. Adalar meselesinden sonra belki hem savunma hem de ticaret açısından özellikle önümüzdeki zamanlarda daha sıkça duyacağımız önemli konular. Bu sempozyumumuzun, bilinmeyenlerinin ortaya çıkarılmasında, alana pratik olarak aktarılması noktasında siyasetçilerimiz, iktisatçılarımız, tarihçilerimiz, hukukçularımız açısından da çok değerli veriler sunacağından şüphem yok. Bildirileri ile bu sempozyumu zenginleştiren katılımcılarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Düzenlenme kurulunda emeği geçen tarih bölümü hocalarımız başta olmak üzere Türk Tarih Kurumu, Deniz Ticaret Odamız ve diğer paydaşlarımıza şükranlarımı sunmak istiyorum. Başarılı bir sempozyum olmasını temenni ediyorum” ifadelerini kullandı. Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Emekli Oramiral ve Piri Reis Üniversitesi Mütevelli Üyesi Metin Ataç da uluslararası kongre ve sempozyum düzenlemenin oldukça büyük bir sorumluluk üstlenmek anlamına geldiğini kaydederek İKÇÜ’nün 13’sünü üstlendiği sempozyumda oldukça başarılı bir organizasyon yürüttüğünü aktardı. Emekli Oramiral Ataç, “İzmir'e ayak bastığımız ilk andan itibaren güler yüzle karşılayan tüm hocalarımıza teşekkürlerimi iletiyorum. Son derece başarılı bir organizasyon. Bu organizasyonun bir sonrasına biz Piri Reis Üniversitesi olarak talibiz. Bünyemizde Türk Denizcilik Tarihi Araştırma Merkezi kurduk. Denizcilik alanının her yönünde faaliyet göstermeye çalışıyoruz. Stratejik alanda yapılan bu önemli sempozyumu müesseseleştirmek ve gelecek kuşaklara taşımak istiyoruz. Aranızda bulunmuş olmaktan Sizleri tanımış olmaktan gurur duyuyorum. Hepinize sevgi ve saygılar sunuyorum” diye konuştu. İzmir'in Ticari Kimliği Akdeniz Dünyasının Şekillenmesinde Kilit Önem Sahip 2009 yılından bu yana düzenli olarak gerçekleştirilen bu sempozyum serisinin Türk denizcilik tarihinin akademik dünyada daha görünür hale gelmesini sağlayan bir platform oluşturduğuna dikkat çeken TTK Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Yunus Pustu, denizcilik tarihi üzerine çalışan araştırmacılar için kalıcı ve verimli bir alan sunması nedeniyle bu yıl ki ev sahipliği için İKÇÜ’ye teşekkür etti. Doç. Dr. Pustu, “Türklerin denizle kurduğu ilişki Orta Asya'dan sonra Hazar'a, Karadeniz'e, Ege'ye, Akdeniz'e ve hatta Hint ve Atlas Okyanusuna uzanan çok katmanlı bir serüvendir. Öte yandan İzmir'in ticari kimliği yalnız Anadolu'nun değil aynı zamanda Akdeniz dünyasının şekillenmesinde kilit bir rol oynamıştır. Bilindiği üzere İzmir deniz ticareti bakımından tarih boyunca Doğu Akdeniz'in en stratejik liman kentlerinden biri olmuştur. Bir medeniyetin yönünü tayin eden unsurlardan biri de onun denize ve denizcilik kültürüne bakışıdır. Bu bakımdan Denizcilik Tarihimizin tarih yazımında tam anlamıyla hak ettiği yeri bulamamış bir alan olarak dikkat çektiğini söyleyebiliriz. Bu serüvenin belgelenmesi, tartışılması ve arşivlenmesi TTK olarak asli vazifelerimizden bir tanesidir. Bu anlamda Türk denizcilik tarihine dair her katkıyı yalnızca bir akademik üretim değil, aynı zamanda milli hafızamıza eklenen bir iz olarak görmekteyiz. Bugün burada sunulacak bildiriler ve yapılacak tartışmalar da gelecekte bu alanda girişilecek yeni çalışmalara ilham kaynağı olacak araştırmacıların yolunu aydınlatacaktır” şeklinde konuştu. Türkiye Ulaşımın Her Modunda Lojistik Bir Üst Olmaya Adaydır İMEAK DTO İzmir Şube Başkanı Yusuf Öztürk, denizlere hâkim olan devletlerin milli güçlerinin en önemli unsurlarından birine sahip olduğunu kaydettiği konuşmasında, günümüzde dünya yük taşımacılığının yüzde 86'sının deniz yoluyla yapılması sebebiyle de küresel ekonomide kilit rolü üstlendiğini aktardı. Deniz gücünün askeri unsuru deniz kuvvetleri, sivil unsuru da ticaret gemileri, limanlar, tersaneler, balıkçılar gibi denizcilikle uğraşan tüm unsurlar olduğunu söyleyen Öztürk, “Dünya ticaretinde Pandemi döneminde küresel tedarik zincirinde yaşanan aksaklıklar yine hemen yanı başımızdaki Rusya-Ukrayna Savaşı'nın ardından, Ortadoğu'da İsrail-Filistin çatışması ile doruğa çıkan jeopolitik istikrarsızlıklar dünya genelinde ülkeler için deniz taşımacılığının ve liman altyapılarının ne kadar önem arz ettiğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Üç kıtayı birbirine bağlayan önemli jeostratejik ve jeopolitik konumuyla ülkemiz aslında sadece deniz taşımacılığı sektörü açısından değil ulaşımın her modunda lojistik bir üst olmaya adaydır. Ülkemizin lojistik ağları kara ve deniz ve hava yollarının entegrasyonu ile büyük bir sinerji yaratmaktadır. Bu entegrasyon uluslararası ticaretin hızla ve etkin bir şekilde gerçekleşmesini sağlamaktadır. İzmir özelinde konuşmak gerekirse çevresinde yer alan ve dünya mirası olarak isimlendirilen Efes, Bergama, Teos, Milet, Aspendos gibi birçok antik şehir çok parlak dönemler geçirmelerine rağmen içlerinde sadece İzmir kalmıştır. Önümüzdeki yıllarda Ege Bölgesi'nde artan yük hacmini karşılayabilecek TCDD İzmir Limanı'nın yarım kalan yatırımlarının tamamlanması büyük önem arz etmektedir. Gemi inşa sanayinden deniz taşımacılığına ve liman işletmeciliğine her alanda Türkiye'nin deniz ülkeleri arasında hak ettiği yeri yere ulaşması için üzerimize düşen görevleri azimle yerine getirmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı Ortak Amacımız Ülkemize Hizmet Etmek İKÇÜ SBBF Dekanı Prof.Dr. Şaban Doğan, genç bir üniversitenin genç bir fakültesi olarak ulusal ve uluslararası iş birliklerine, yurt içi ve yurt dışı bilimsel çalışmalara gösterdikleri hassasiyete dikkati çektiği konuşmasında, tarih bölümünün bu bağlamda ön ayak olduğu buluşma ve etkinliklerle alanına değerli katkılar sunma hedefinde olduğunu ifade etti. Dekan Prof. Dr. Doğan, “Bildiğiniz üzere üniversitelerin eğitim-öğretim, araştırma-geliştirme ve toplumsa hizmet olmak üzere üç temel misyonu var. Bilim dünyası olarak amacımız aslında ülkemize hizmet etmek. 11 bölümümüzün tamamı bu tarz etkinliklerle, güncel çalışmalarla, iştiraklerle, ortaklıklarla temayüz etmiş durumda. Bu sempozyumda bu etkinliklerden bir tanesi ve elimizden geldiğince bu tarz etkinliklere aktif olarak destek olmaya çalışıyoruz. Sağ olsun Mikail Hoca gerçekten muazzam bir gayret gösterdi. Ne mutlu bizlere ki siz değerli katılımcılarımız birbirinden güçlü 41 bildiriyle bize destek oldunuz. Her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum” dedi. İKÇÜ’de Ağırlamak Büyük Onur İngiltere'den, Cezayir'den, Arnavutluk'tan araştırmacıların yer aldığı sempozyuma 41 bildirinin sunulduğu bilgisini veren düzenleme kurulundan Prof. Dr. Mikail Acıpınar da “İlki 7 Mayıs 2009 tarihinde İzmir’de gerçekleştirilen ve bu tarihten itibaren geleneksel hale gelen Türk Deniz Ticareti Sempozyumu’nun on üçüncüsünü üniversitemiz ev sahipliğinde yine İzmir’de düzenlemekten ve sizleri aramızda görmekten duyduğum mutluluğu paylaşmak isterim. İki gün boyunca iki farklı salonda paralel oturumlar halinde devam edecek sempozyumda Türkçe ve İngilizce sunulacak olan toplam 41 bildiri yer almaktadır. Sempozyumuz 16 Mayıs 2025 Cuma günü öğleden sonra yapılacak olan kapanış ve değerlendirme oturumu ile son bulacaktır. 17 Mayıs Cumartesi günü ise Sığacık gezisi düzenlenecektir. İlk olarak, sempozyumun düzenlenmesinde büyük katkıları bulunan Türk Tarih Kurumu ve saygıdeğer başkanına, İMEAK Deniz Ticaret Odası ve değerli başkanına şükranlarımı arz ederim. Yine sempozyum çalışmalarının başladığı ilk günden itibaren desteklerini esirgemeyen sayın Rektörümüz Prof. Dr. Saffet Köse ve çok kıymetli Rektör Yardımcımız Sayın Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Sosyal ve Beşerî Bilimler Fakültesi Dekanı Sayın Prof. Dr. Şaban Doğan hocalarıma, emeği geçen tüm meslektaşlarıma ve bilhassa Prof. Dr. Akın Ersoy hocama müteşekkirim. Organizasyonun hazırlık aşamasından lojistiğe emek veren tüm personelimize hassaten teşekkür etmek isterim” ifadesini kullandı. YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof.Dr. Ak İlk Oturumda Sempozyumda selamlama konuşmalarının ardından YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof.Dr. Mahmut Ak’ın moderatörlüğünde yapılan ‘İzmir ve Ege Adalarında Konsolosluklar’ başlığındaki ilk oturuma geçildi. Oturuma, 18. yüzyılda İzmir Konsolosluğunun "Tüccar Tercümanları" sunumuyla Prof. Dr. Mehmet Demiryürek, ‘Venedik Konsolosluk Kayıtlarının Osmanlı Deniz Ticareti Tarihi Araştırmalarındaki Önemi: İzmir Konsolosluğu Örneği’ sunumuyla Doç. Dr. Özgür Oral, ‘XVIII. yüzyılda İzmir'de Görev Yapan Bir Ceneviz Konsolosunun Şehir Hakkındaki Gözlemleri ve Tespitleri’ sunumuyla Doç. Dr. Selim Parlaz, ‘Napoli Krallığı'nın İzmir ve Ege Adalarındaki Konsolosluk Ağı’ sunumuyla Uzm. Dr. Muhammed Özler katkı sundu. Sempozyum, konuk protokole hediye takdim edilmesi ve sergi açılışıyla devam etti. -
15.05.2025
Kıtaları Buluşturan Proje Güney Kore’de
Uluslararasılaşma vizyonu doğrultusunda başarılı adımlar atmaya devam eden İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin (İKÇÜ) yürütücüsü olduğu ‘E-Gastronomi’ projesinin Güney Kore etabı başladı. Turizm Fakültesi Erasmus Koordinatörü Prof. Dr. Volkan Altıntaş ile Erasmus Kurum Koordinatörlüğünden Öğr. Gör. Koray Çelik tarafından hazırlanan, Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülke ve Güney Kore, Filipinler, Tayland gibi Uzakdoğu ülkelerini kapsayan dijitalleşme ile gastronomiyi birleştiren ‘E-Gastronomi’ projesi Güney Kore’deki Jeonju Üniversitesi Turizm Fakültesinde tanıtıldı. Müsteşardan Tam Destek Dijitalleşme ve turizm eğitimi üzerine iyi uygulama örneklerinin izlenmesi ve E-Gastronomi Konsorsiyumu hakkında görüşmelerin yapıldığı ziyarette, Jeonju Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Shim Young-kuk, üniversitenin Uluslararası İlişkiler Direktörü Prof. Dr. Dong Geun Lee ile görüş alışverişinde bulunuldu. Prof. Dr. Altıntaş ile Öğr. Gör. Çelik ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Seul Büyükelçiliği Müsteşarı Özkan Durmaz’ı ziyaret ederek; Asya Pasifik ülkeleri iş birlikleri ve projede gelinen aşama hakkında bilgi verdi. Müsteşar Durmaz da İKÇÜ’nün uluslararası boyutta kurduğu akademik bağdan duyduğu memnuniyeti paylaşarak ilerleyen zamanlarda yürütülecek çalışmaları desteklemek için gerekli adımların atılacağını belirtti. İki Ülke Arasında Turizm Hareketliliğine Katkı Ziyaretlerle ilgili konuşan Prof. Dr. Volkan Altıntaş, Korece ve Türkçe’nin karşılıklı turizm eğitimi programlarında yer alması, öğrenci ve akademisyen değişimi konularında Güney Kore’nin en önemli turizm temelli üniversitesi olan Jeonju Üniversitesi ile yaptıkları görüşmelerin oldukça olumlu geçtiğini aktardı. Prof. Dr. Altıntaş, “E-Gastronomi Konsorsiyumunun ikinci etabı olan Güney Kore’de çok verimli bir süreç geçirdik. Proje kapsamında başlattığımız ikili iş birliklerini geliştirmek üzere Erasmus+ HORIZON, KA171 programları hakkında görüşmeler yaptık. Ayrıca Güney Kore- Türkiye arasında turizm ile ilgili iş birlikleri ve karşılıklı turizm hareketliğinde ortak projeler geliştirilmesi konusunda mutabakata vardık. Gastronomi alanında önde gelen Unesco gastronomi ülkeleri arasında bulunan Güney Kore, Tayland ve Filipinler gibi ülkelerin dijital anlamda yenilikçi uygulamalarının staj faaliyetlerinde yer alan gençlerimize katkı sağlayacağı düşüncesindeyiz. Projemiz ile eğitim uygulamalarının zenginleşmesinin yanında Türk turizminin, kültürünün ve mutfak sanatlarının tanıtılmasına da katkı sağlama hedefindeyiz” dedi. Avrupa Sınırlarını Aşan Proje Gastronominin kültürleri yakınlaştırıcı yönüne işaret eden Prof. Dr. Volkan Altıntaş, geleneksel gastronomi anlayışının dijital teknolojilerle birleştiği, e-gastronomi projesinin 2028 yılına kadar konsorsiyumda yer alan ülkelerde devam edeceğini belirtti. Prof. Dr. Altıntaş, “Konsorsiyum projeleri yürüten kurumların tamamına yakını sadece Avrupa ülkeleri ile iş birliği yapmaktadır. Proje kapsamına Avrupa ülkelerine ek olarak Asya- Pasifik ülkeleri de dahil edilerek İKÇÜ’nün uluslararasılaşmasına katkı sağlayacak önemli bir adım atıldı. İlk etapta Filipinler ziyaret edildi, ikinci aşamada da Güney Kore’nin teknoloji alanında yenilikçi uygulamalarının ülkemiz turizm uygulamalarına entegrasyonu hakkında gözlem yapabilme fırsatımız oldu. İlerleyen zamanlarda; Japonya, Özbekistan, Kanada, Amerika, Rusya’daki iyi uygulama örnekleri de incelenecektir. İKÇÜ’nün Koordinatörü olduğu, Mardin Artuklu Üniversitesi, Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi, İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün paydaş olduğu projemiz süresince toplam 200 öğrenci ve 100 personele küresel ölçekte önem arz eden dijitalleşme temelli gastronomi alanında tecrübe kazandırılması hedeflenmektedir” diye konuştu. İnovasyonun Gastronomiye Yansıması Gastronomide dijitalleşmenin küresel etkilerine dikkat çeken Öğr. Gör Koray Çelik ise moleküler gastronomi, 3D yemek yazıcıları, veri analitiği ve sanal gerçeklik, hologram, interaktif dijital menüler, Blockchain teknolojisi gibi yenilikçi teknolojilerin sektör ile entegrasyonunun önemine vurgu yaptı. Çelik, “Gastronomik inovasyonları takip etmeyi, yenilikçi uygulamaları gastronomi ile birleştirmeyi esas alan projemiz kapsamında her yıl 20 öğrenci, yenilikçi tecrübeler kazanması için çeşitli Avrupa ülkelerine staj yapmak üzere gönderilmektedir. Aynı zamanda 10 personel de bu hareketliliğe katılmaktadır. İş birliğine geçilen ülkeler ile sağlanan bu öğrenci ve personel hareketliliği etkileşimi Türk turizminin, kültürünün ve mutfak sanatlarının uluslararası boyutta tanıtılmasına önemli katkı sağlamaktadır” şeklinde konuştu. -
15.05.2025
İKÇÜ’de Eczacılık Günü Coşkusu
Eczacılık eğitiminin 186’ncı yıl dönümü ‘14 Mayıs Eczacılık Günü’ İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Eczacılık Fakültesince düzenlenen bir programla kutlandı. Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zeynep Şenyiğit’in ev sahipliğinde Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi ve İzmir Eczacı Odası birlikteliğinde hazırlanan programı, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Ege Üniversitesi (EÜ) Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hande Gürer Orhan, İzmir Eczacı Odası Başkanı Ecz. Tuncay Sayılkan, İstanbul Eczacılar Kooperatifi İzmir Bölge Satış Müdürü Rabia Çam, meslek temsilcileri, akademisyenler ve öğrenciler takip etti. Paydaş Güç Birlikleri İle Büyüme Yolculuğuna Devam Eczacılık Fakültesinin kısa sürede yakaladığı ivme ile İKÇÜ’nün en dinamik fakültelerinden biri olduğunu kaydeden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, bilimsel proje başvurularında ve öğrenciler yer aldığı ulusal yarışmalarda kazanılan başarıların bunun en net göstergesi olduğunu aktardı. Eczacıların sağlık sektöründe üstlendiği hayati sorumluluklara işaret eden Prof. Dr. Bulduklu, “Tek kişilik ordu' gibi bir meslekten bahsediyoruz. Hem üretiyorsunuz hem tanıtıyorsunuz hem satıyorsunuz. Bir de halk sağlığını geliştirme gibi önemli bir çalışma alanınız var. Burada 7/24 çalışma prensibini de düşünürseniz toplum sağlığı açısından her daim sahada görünen, ulaşılabilen, sermayesi sadece kendi emeği olan, hastaları arasında güçlü bağ kuran ve sevgiyle yapılan kadim bir meslek. Bu meslek mensuplarını bünyesinden çıkaran bir üniversite olarak gururluyuz. Fakültemiz, başta odalarımız, kooperatiflerimiz, sektör paydaşlarımız ve kardeş fakülte olan Ege Üniversitesi ile kurduğu paydaş güç birlikleri ile büyüme yolculuğuna devam edecektir” dedi. Kendi İlacını Üreten, Genç Nesil Eczacılar İlaçta dışa bağımlılığın yerini kendi ilacını kendi üreten stratejilerin aldığını vurgulayan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, bu noktada eczacı bilim insanlarının yerli ilaç üretiminde oldukça önemli çalışmalar yaptığını kaydetti. Prof. Dr. Bulduklu, “Bugün hızla yaşlanan ve hızla kalabalıklaşan bir nüfusun olduğu yerde, doğal olarak kaynakların çok büyük bir kısmını sağlığa harcıyorsunuz. İlaçta eğer Euro’yla, Dolarla, kurla uğraşmak istemiyorsanız bu ilaçları üretmek zorundasınız. Burada en önemli hususun artık eczacılık fakültelerinin sahada dükkan başında bekleyen eczacılar çıkarmasından sıyrılıp bilimsel eczacıların 186’ncı yılında artık kendi ilacını üreten, yurt dışına taşıyan genç nesil eczacıları sahaya kazandırması gerekliliği söz konusu. İlaç stratejik bir üründür. COVID-19 pandemisi bunu ortaya koydu. Aşımızı biraz geç yaptık ama yaptık. Daha erken yapılabilir miydi? Belki yapılırdı. Bizlerin bu noktada genç eczacılardan beklentilerimiz oldukça yüksek. Ben tüm eczacılarımızın, hocalarımızın ve geleceğin eczacısı öğrencilerimizin eczacılık gününü kutluyorum. Daha büyük hedeflere ulaşacaklarına inanıyorum” ifadelerini kullandı Eczacılık Dört Duvar Arasında Yapılan Bir Meslekten Çok Uzak Dekan Prof. Dr. Zeynep Şenyiğit de bu anlamlı günü Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi ve İzmir Eczacı Odası ile birlikte kutlamaktan duydukları mutluluğu paylaştı. Amaçlarının bilgiyi eyleme dönüştürebilen, topluma duyarlı, sürekli gelişime açık, mesleğine ulusal ve uluslararası alanda değer katan eczacıların yetiştirmek olduğunu vurgulayan Dekan Prof. Dr. Şenyiğit, “Eczacılık Fakültesi olarak bizler, mesleğin geleceğini inşa edecek genç eczacı adaylarını çağın bilimsel donanımıyla, etik değerlerle ve güçlü bir vizyonla yetiştirme sorumluluğunu taşıyoruz. Eczacılar yalnızca ilaç temin eden değil, danışmanlık, ilaç güvenliği ve toplum sağlığı alanlarında etkin rol üstlenen nitelikli sağlık profesyonelleridir. Eczacılık dört duvar arasında yapılan bir meslekten çok uzak, güncel trendleri, teknolojik gelişmeleri yakalamak, uzmanlaşmak ve uluslararası bağlantılar kurmanın gerekli olduğu bir bilim dalıdır. Tüm paydaşları ile güçlü bir iletişim ağı oluşturmak, görev alanına giren konularda daha yüksek standartlara ulaşmayı sağlamak gerekir. Bu noktada gençlerimizin aldıkları bilimsel bilginin ışığıyla alanlarının en iyisi olacak azme ve başarıya sahip olduklarını görmek bizleri mutlu ediyor. Mesleğin geleceği gençlerimizin başarılı çalışmalarından geçiyor” dedi. Dünyayla Yarışabilir Eczacılar İçin Çalışıyoruz EÜ Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hande Gürer Orhan da yeni teknolojilerin baş döndürücü hızla değiştiği çağımızda eczacılığın da dönüşmesinin kaçınılmaz olduğunu kaydetti. Sürekli ve düzenli bir değişim gösteren teknolojik düzey ve gerekse hizmet sunma biçim ve anlayışının mesleğin tüm dinamiklerini etkilediğini ifade eden Dekan Prof. Dr. Orhan, “Dolayısıyla bu değişim dönüşüm bizim omuzlarımıza yani akademi olarak ciddi bir sorumluluk yüklüyor ki biz bunun farkındayız ve hem kendi fakültem hem İKÇÜ için ve hem tüm fakültelerimiz için bunu söyleyebilirim. Bu değişim dönüşüme ayak uydurarak sizi gelecek 10-20 yıla hazır eczacılar, dünyayla yarışabilir eczacılar yapmak için eğitim müfredatımızı güncellemeye gayret ediyoruz. Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi İzmir'in ilk eczacılık fakültesi ve bu yıl 50’nci yılını kutluyor. İKÇÜ Eczacılık 7'nci yılında ve çok şanslınız, güçlü bir akademik kadronuz var, rektörlükten çok değerli bir destek var. Üniversite içerisinde güçlü ilişkiler, üniversite dışıyla, sektörle güçlü ilişkilerle dolayısıyla kısa sürede hızlı bir giriş yapmış bir fakültede oldunuz. Bunun da meyvelerini sizler mezun olduğunuzda göreceksiniz. İKÇÜ’den mezun olduğunuzda diğer eczacılardan, diğer yeni fakültelerin mezunlarından farkınızı göreceksiniz” diye konuştu. Tüm Meslektaşlarımla Gurur Duyuyorum Türkiye'nin 80 1 ilindeki 56 eczane odasının, Türkiye Eczacılar Birliği'nde, devletin tüm kurumlarıyla sürekli iletişim halinde olduğunu aktaran İzmir Eczacı Odası Başkanı Ecz. Tuncay Sayılkan da kişisel mesleki sorunların dolaylı olarak halk sağlığını etkilediğini ifade etti. Başkan Ecz. Sayılkan, “Bizim diğer meslek gruplarında olmayan yasayla verilmiş bir görevimiz var, diyor ki üyesinin menfaatini ve çıkarlarını korur, korur ve bunu yaparken devletin ve vatandaşın çıkarlarını da gözettir’. Biz nitelikli ve sürdürülebilir bir eczacılık inşa etmeye çalışıyoruz. Şunu iyi bilin ki gelecek nesillere olabildiğince iyi ve sürdürülebilir bir meslek bırakmak için herkes elinden geleni yapıyor. Çalışmaya ve öğretmeye devam ediyoruz. Türkiye'nin en çok meslek içi eğitim yapan odasıyız. Dünyada ve Türkiye'de neler oluyor, neler bitiyor? Sürekli bilgilerimizi tazelemek zorundayız. Ben nerede görev yaparsa yapsın tüm meslektaşlarımla gurur duyuyorum. Bu anlamlı buluşmada, meslektaşlarımın ve meslektaş adaylarımın eczacı günü kutluyorum. Bilimin ve doğruluğun ışığında nice yıllara” dedi. Program, ulusal yarışmalardan derecelerle dönen öğrencilere başarı belgelerinin takdimin ardından Assos İlaç’tan Ecz. Ebru Dedeoğlu’nun ‘İlaç Sektöründe Eczacının Rolü’ başlıklı konferansı ile devam etti.
Toplam 358
Okunma Sayısına Göre Haberler :::
-
396 kez okundu
ÜBYS’de “Karar Verici” Değil “Standart Koyucu” Dönem Başladı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı iş birliği ile organize edilen Bilişim Sistemleri ve Teknolojileri Fuarı Kuşadası’nda başladı. Geçtiğimiz yıl beşincisi çalıştay olarak yapılan, her geçen yıl büyüyen yapısı ile altıncısı fuar organizasyonuna dönüştürülen “Karar Vericiler Buluşması: Bilişim Sistemleri ve Teknolojileri Fuarı’nın açılış programı, İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse’nin ev sahipliğinde, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürü Ömer Alan, T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı Sektörler ve Kamu Yatırımı Genel Müdür Yardımcısı Tolga Balcı, Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Yavuz Torun, Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdür Yardımcısı Muhammed Şakir Toprak, T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı Eğitim ve Kültür Dairesi Başkanı Mehmet Cem Fendoğlu, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Bilgi İşlem Daire Başkanı Dr. Yasin İnağ, İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Bilgi İşlem Daire Başkanı Fatih Tunçez, paydaş üniversitelerinden gelen rektörler, Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinden gelen akademisyenler, idari personel, kamu ve özel sektörden bilişim teknolojileri ve bilgi yönetim sistemleri alanında çalışan üst düzey profesyonelin katılımıyla yapıldı. En Somut Başarı Örneği Programın açılışında misafirlere seslenen Rektör Prof. Dr. Köse, her yıl genişleyen bir network ağıyla UBYS’ye gösterilen teveccühün en büyük motivasyon kaynağı olduğunu aktardı. Ülkesi için yerli teknolojiler üreten, ortak dijital devlet altyapılarının geliştirilmesine destek olan tüm paydaş kamu kurumlarına teşekkür eden Prof. Dr. Köse, “ÜBYS konusunda çözümler üreten bir yazılımın ötesinde anlamlar ifade ediyor. En başta kamu kurumlarının bu alanda başarılı projeler yapabileceğinin en somut örneği bu proje. ÜBYS piyasada fiyat dengesini sağlayan bir mekanizma olarak da hizmet veriyor. Tüm süreçlerin merkezi bilgi işlem birimi tarafından bütüncül bir şekilde yönetilmesini sağlayan ÜBYS ile kamunun kaynaklarında verimliliğe katkıda bulunma gayreti gösteriyoruz. Kurumsal bilgi teknolojileri altyapısı ne kadar ortak ve standart olursa idamesi de o denli kolay ve düşük maliyetli olacaktır. Bizler her bir paydaşımızın katkısıyla kamu kaynaklarında verimliliğin sağlanabilmesi adına önemli bir sorumluluk almış bulunuyoruz. Ben her zaman söylüyorum; bu proje bir sinerji projesidir, farklı kurumların birlikte çalışarak başarılı olabileceklerinin en güzel göstergesidir” dedi. Akademi İle Bilişim Sektörünün Buluşması Tüm yükseköğretim kurumlarında bir standart oluşturma potansiyeline sahip bir yazılım olan ÜBYS’nin, bilgi teknolojisi harcamaları için de önemli bir tasarruf projesi olduğunun altını çizen Rektör Prof. Dr. Köse, fuar organizasyonu ile kamu ve özel sektör kurumlarını milli teknolojiler paydasında buluşturmayı hedeflediklerini söyledi. Prof. Dr. Köse, “Bilgi teknolojisi harcamalarının büyüklüğü dikkate alındığında kamu kuruluşları bütçesine getirdiği yük önemli rakamlara ulaşmaktadır ve bu türden çözümlerle kamu kaynaklarının etkililiğine katkıda bulunmak mecburiyetindeyiz. Bizler de siz paydaşlarımızla her geçen yıl büyüyen gelişen yüzüyle yenilikçi ve bütünleşik çözümler sunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Bu yıl ilki yapılan fuar ile akademi ile sektörü buluşturduk ve inanıyorum ki burada önemli iş birliklerine imza atılacak. Cumhurbaşkanımızın işaret ettiği ‘Dijital Seferberlik Dönemi’ ve ‘Milli Teknoloji Hamlesi” kapsamında ÜBYS ile büyük adımları hep birlikte atacağımıza inanıyorum. Gelinen noktada katkı veren tüm kurumlarımızın büyük emeği vardır. Özellikle Strateji ve Bütçe Başkanlığımızın bu konudaki destekleri ve ortaklığı son derece önemli. Buradan başta Cumhurbaşkanlığı Strateji Bütçe Başkanlığımıza, Sektörler ve Kamu Yatırımları Genel Müdürümüze, Genel Müdür Yardımcımıza, Cumhurbaşkanlığı Strateji Bütçe Başkanlığımıza, Maliye Bakanlığına, üniversitelerimize; başarı hikâyesini birlikte yazdığımız projenin bu noktaya gelmesinde eşsiz katkılar veren siz paydaşlarımıza kalbi şükranlarımı sunuyorum” şeklinde konuştu. Karar Verici Değil, Standart Koyucu Dönem Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının destekleri ile 2011 yılında proje yolculuğuna başlayan İKÇÜ ÜBYS yazılımının, büyük bir başarı hikayesinin aktörü haline geldiğini ifade eden Strateji ve Bütçe Başkanlığı Sektörler ve Kamu Yatırımı Genel Müdür Yardımcısı Tolga Balcı, öncelikli olarak hedeflenen kamuda tasarruf açısından da etkin bir verimlilik ivmesi yakalandığını vurguladı. Balcı, “Yazılımların yurtdışı kaynaklı olması ülkeler için ulusal bilgi güvenliği yönüyle oldukça önemli bir risk unsuru oluşturmaktadır. Özellikle bu nedenle kamu sektöründe yerli ve milli yazılımların oluşturulması ve kullanılması gereklidir. Bizler kamu sektöründe yerli ve milli yazılımların kullanımının altını çiziyor, bu kapsamda oluşturulan projelerin sonuna kadar destekçisi oluyoruz. 2011 yılında tanıştığımız ÜBYS, süreç içinde kendini yenileyen, sürekli geliştirilebilen, kullanıcına etkin çözümler sunan yapısıyla kamuda etkin bir verimlilik sağladı. Projede yer alan kişiler değişebilir ama değişmeyen ÜBYS’nin kamu kurumlarına örnek bir proje olarak artık rüştünü ispat etmesi oldu. Tüm paydaşların desteğiyle yükselen ÜBYS, İKÇÜ için marka değeri taşıyan ‘milli bir yazılım’ haline geldi. Artık ÜBYS’nin karar verici değil, standart koyucu olduğu bir dönem başladı. Projenin başarısının arkasında başkanlığımızın desteği kadar, disiplinli, özverili, ekip ruhu gerektiren bir çalışma yapısı olduğunu düşünüyorum. Çünkü süreç sorumlularının birbirleriyle sürekli iletişim halinde olmaları, projelerin verimli işleyişi açısından çok önemlidir. Basta Rektör Prof. Dr. Saffet Köse Hocamız ve değerli ekibine, bu projenin oluşumunda ve gelişiminde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Sektör temsilcileri ile networking imkanı sunan, yerli teknolojilerin gelişimini destekleyen ve akademik dünyayı iş dünyasıyla buluşturan bu fuarın bilişim ekosistemine büyük katkılar sunacağına yürekten inanıyorum” dedi. Türkiye’nin Örnek Bilişim Projesi Strateji ve Bütçe Başkanlığı Eğitim ve Kültür Dairesi Başkanı Mehmet Cem Fendoğlu da bilişim alanında kaydettiği gelişmelerle İKÇÜ’nün ihtisaslaşmayı hak eden bir yükseköğretim kurumu olduğunu kaydetti. Başkan Fendoğlu, “Çıktı; sadece bilgi ve teknoloji olarak değil, üretilen teknolojinin paylaşıma açılmasıyla yerini bulur. Üniversitelerde üretilen bilginin ve projelerin katma değer olarak sektöre aktarılması çok önemlidir. Kaynakların daha etkin ve verimli işletilmesi, kaynak israfının ve tekrar yatırımların önlenmesini teminen örnek bir yazılım olan, Başkanlığımızca desteklenen İKÇÜ ÜBYS kaynaklarını etkin kullanması ve sürekli güncellenmesi yönleriyle ülkemizin başarılı yerli bir yazılımı haline geldi. Bugün burada, 200’e yakın değerli yöneticimizin katılımını görüyorum. Bu da gelinen aşamada hedefin ne kadar büyüdüğünü göstermektedir. Mevcutta İKÇÜ 4 önemli ulusal projeyi yönetiyor ama ÜBYS geldiği kapasite, network ağı olarak en büyüğü haline geldi, Türkiye’nin örnek projesi oldu. Başkanlık olarak projeyi desteklediğimiz için duyduğumuz memnuniyeti yineliyor, emeği olan tüm personele teşekkürlerimi iletiyorum” şeklinde konuştu. Teknolojilerin “Kullanıcısı” Değil “Üreticisi” Konumdayız Fuarla ilgi bilgi veren İKÇÜ Bilgi İşlem Daire Başkanı Fatih Tunçez 18’i bakanlık, 70 üniversite, 33 sektör markası yöneticileriyle birlikte 200’ü aşan katılımcıyı ağırlamaktan büyük mutluluk duyduklarını ifade etti. Gelenekselleşen İKÇÜ ÜBYS buluşmalarının her geçen yıl daha geniş kitlelere ulaştığını aktaran Başkan Tunçez, “Başta savunma sanayi olmak üzere sağlıktan, uzay çalışmalarına, yüksek teknoloji gerektiren projeleri birer birer hayata geçiren ülkemiz mühendisleri, bilişim de de önemli atılımlar yapmaktadır. İKÇÜ, 2022 yılında Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından başlatılan “Yükseköğretimde Büyük Veri Projesi” kapsamında seçilen 8 pilot üniversiteden biri olarak, dijital dönüşüm ve teknoloji geliştirme süreçlerinde önemli bir rol üstlenmektedir. İKÇÜ’lü mühendisler olarak üniversitemizde yapılan test sürecinden iç yapıda yaygınlaştırılmasına uzanan süreçte ÜBYS’ye yeni güncel modüller yazarak kurum dışı paydaşlarımızın karşısına daha geniş bir yazılım ağıyla çıktık. Bilişim ürünlerinin sadece “kullanıcısı” durumunda olmamızın yeterli olmadığının bilinciyle bu teknolojileri “üreten” bir konumda olma azmi ve gayreti içinde 2011 yılından bu yana kendimizi sürekli geliştirdik. Ekibimizce yazılan ÜBYS’nin Yerli ve Milli olması bizler için ayrı bir gurur ve motive kaynağı oldu. İKÇÜ’ye olan teveccühleri desteklerini hiçbir zaman eksik etmeyen başta Strateji ve Bütçe Başkanlığımıza, Bakanlığımıza, tüm paydaş kurumlarımıza minnet borçluyuz. Bundan sonra da tüm kurumların ihtiyaçlarına özel uygulama ve çözümler geliştirmek için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Açılış konuşmalarının ardından çalıştay oturumları ile kamu- özel sektör yöneticileri, bilişim ve teknoloji firmaları ve üniversitelerden gelen üst düzey temsilcilerin katıldığı workshoplara geçildi. İki gün devam edecek “Karar Vericiler Buluşması: Bilişim Sistemleri ve Teknolojileri Fuarı’nın Türkiye’nin dijital dönüşüm vizyonuna katkı sağlayacak yeni iş birliklerine olanak sağlaması bekleniyor. -
381 kez okundu
Rektör Prof. Dr. Köse’den Merhamet Dersi
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal Bilimler Enstitüsü Psikoloji Anabilim Dalı tarafından yürütülen Manevi Destek ve Danışmanlık Tezsiz Yüksek Lisans Programının son dersi Rektör Köse tarafından verildi. Manevi Destek ve Danışmanlık Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Abdurrahman Akbolat’ın ev sahipliğinde Nizami-i Gencevi Toplantı Salonunda yapılan son ders oturumunu, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Dirik, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve SBBF Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin, Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Bekir Emiroğlu ile program mezunlarının aileleri de takip etti. Mutsuzsan Bir İyilik Yap Programın son dersinde öğrencilere seslenen Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, insanı diğer canlılardan ayıran temel unsurun merhamet olduğunu vurguladı. Günümüz dünyasında en çok eksikliği hissedilen duygunun da merhamet olduğunu ifade eden Prof. Dr. Köse, “Her canlı kendi acısını hisseder, 'başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın.’ Der Tolstoy. Bugün insanın tek ihtiyacı olan duygu budur. Sizler programın çerçevesinde derslerinizi aldınız. Gözlemler yaptınız. Çevrenizi izlediniz. Gördünüz ki insanların iç dünyalarını anlamazsanız onlara ulaşamazsınız. Çünkü insanların davranışlarını yönlendiren iç dünyalarıdır. Peygamber Efendimizden öğrendiğim çok önemli bir ders var. ‘Bir yetim başını okşa’ buyuruyor. İnsanlar başkasının zor dönemlerinde yanında olabiliyorsa ki bugünlerde bu az gördüğümüz bir şey; insan başkasına yardım edebiliyorsa beyin dopamin diye bir hormon salgılıyor. Bu da mutluluk hormonu. Psikologlardan duyduğum araştırdığım bir şey bu. Birisi bana gelip, içinde bir sıkıntısının olduğunu, mutsuz olduğunu söylüyorsa ben git bir iyilik yap derim. İlla maddi bir karşılıklı olması gerekmez. Örneğin başkası için içten edilen bir dua bile bir mutluluk vesilesi ki bunun Allah katında da değeri çok büyük. Bir kardeşinize gıyabında yaptığınız bir duayı Allah kabul ediyor. Bu çok kıymetli bir şey” dedi. Merhamet Ederseniz Merhamet Bulursunuz “İşin özü başkasının dertleriyle dertlenebilmek.” diyerek İslam’ın temel değerlerinin başında merhamet olduğunun altını çizen Rektör Prof. Dr. Köse, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) hayatında insanlar için nice örneklerin görüldüğünü kaydetti. Rektör Prof. Dr. Köse, “Bir ilahiyatçı olarak söyleyebileceğim, hazlarımızı helal ile meşruiyetle sınırlandırabilmek. Aslında bunlar insanlığımızda o özü ortaya çıkaran bir şey. Hepsinin temelinde şefkat var. İslam’ı bir kelimeye sığdırabilir misin deseler sığdıramayız. Ama ona en çok yakışan şey ne derseniz o şefkattir, o merhamettir derim. Merhametin iki boyutu var. Kuran-ı Kerim’in ısrarla bahsettiği şeydir. Cenâb-ı Hak kendini Kuran-ı Kerim’in başında kendini alemlerin Rabbi olarak takdim ediyor. Devamında Rahman ve Rahim sıfatına vurgu yapıyor. Merhametine vurgu yapıyor. Merhametle muamele etmeyi ilke eder. Gazabı da var ama merhametini gazabını geçmiştir diyor. Bu çok önemli. Rahmeti bütün alemleri kuşatmıştır. Hatta Allah merhametini 100 parçaya böldü, birini dünyaya indirdi,99’unu yanında tuttu diyor Peygamber Efendimiz. O bir merhamet bütün dünyaya yetiyor. Mesela bir hayvan yavrusunu emzirirken ayağını kaldırıyorsa o yüzde bir merhametten payına düşenden dolayıdır. Doksan dokuzunu da yanında tutuyor ki ahirette inananlara onunla muamele etsin diyedir. Müthiş bir müjde bu. Ama bunu bir tek şartı var, merhamet ederseniz merhamet bulursunuz. Siz Allah’ın yarattıklarına nasıl muamele ediyorsanız aynı şekliyle karşılık bulacaksınız. Peygamber Efendimiz de bunu vurguluyor” diye konuştu. İyilik Gönülsüz Yapılmaz Merhamet duygusunun zarafet ile insanlara sunumunun oldukça önemli olduğunu belirten Rektör Prof. Dr. Köse, incitmeden hassas şekilde yaklaşımın temel alınmasının gerektiğini ifade etti. Prof. Dr. Köse, “Merhameti, acımakla, küçümsemekle karıştırmayın, incitmemek en büyük boyutudur. Kırıp dökmemek, kaba olmamak, nazik ve zarif muamele etmek… Tıpkı Peygamberimiz gibi…İkinci boyut ise gönülden iyilik yapmaktır. Örneğin biri suyu bana istemeden getirirse getirmesin. Negatif yüklüyor. Bunun bana manevi anlamda ederi çok büyük. Yaptığınız şeye nezaket yüklemiyorsanız, estetik boyut katmıyorsanız yapmayın. Bugün insanlığa armağan edebileceğimiz en önemli şeydir merhamet. Bir Müslümanı diğerlerinden ayıran şey işte budur. İnsan olmanın yegâne unsuru empati yapması, başkalarının ihtiyaçlarını görebilmesidir. Son olarak, programdan aldığınız eğitimler insanlara yapacağınız hizmetlerinizde faydalar getirsin, hayatlarınıza faydalı olsun temennisiyle hepinizi tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı. 2015 yılından bu yana aktif olarak çalışan bölümlerinin multidisipliner yapısıyla Türkiye’de örnek bir program haline geldiğini aktaran Manevi Destek ve Danışmanlık Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Abdurrahman Akbolat da programı tamamlayan öğrencileri kutlayarak çalışma hayatlarında başarılar diledi. Mezunlar adına konuşan Davut Akgün de İKÇÜ’de tamamladıkları yüksek lisans eğitiminden duydukları memnuniyeti paylaşarak tüm eğitim kadrosuna ayrı ayrı teşekkür etti. Kapanışta Rektör Köse, “Genetiğiyle Oynanmış Kavramlar ve Aile Medeniyetinin Sonu” kitabını tüm mezunlara hediye etti. -
381 kez okundu
Arap Teknoloji Koleji ile İş Birliği Görüşmesi
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) heyeti, Ürdün’de faaliyet gösteren El-Kulliye El-Camiiyye El-Arabiyye li’Teknolociya'ya (Arab University College of Technology) bir ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaret, üniversiteler arası akademik iş birliklerini geliştirme amacıyla düzenlendi. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Ürdün temasları kapsamında ilk olarak üniversitenin Rektör Prof. Dr. Abdullah Al-Zoubi’ni tarafından kabul edildi. Görüşmede, Arab University College of Technology Dekanı Prof. Dr. Musbah Aqel, Arap Dili Bölüm Başkanı Dr. Fatima Tubasi, Öğrenci İşleri Daire Başkanı Dr. Hani Kanas ile bölümden çok sayıda akademik ve idari personel hazır bulundu. Kültürlerarası etkileşimi güçlendiren, ortak medeniyet mirasımızı yeniden hatırlatan iş birliği anlayışı kapsamında El-Kulliye El-Camiiyye El-Arabiyye li’Teknolociya ile görüştüklerini söyleyen Rektör Prof. Dr. Köse, köklü ve vizyon sahibi yükseköğretim kurumlarıyla ilişkilerin önemini vurguladı. Prof. Dr. Köse "Bugün gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde, karşılıklı akademik iş birlikleri konusunda önemli adımların atılmasına vesile olduk. Arap dili ve kültürü etrafında oluşan akademik zeminin, yalnızca üniversitelerimizi değil, ülkelerimiz arasındaki dostluğu da pekiştireceğine inanıyorum. Karşılıklı entelektüel paylaşımların ortak anlayışı ve ilmi dayanışmayı artıracağına inanıyoruz. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi olarak ilmi, kültürel ve insani değerleri önceleyen iş birliklerine her zaman açığız ve bu yönde çalışmaya devam edeceğiz” dedi. Karşılıklı akademik tecrübe paylaşımı, öğrenci ve öğretim üyesi değişimi gibi başlıkların değerlendirildiği toplantıda, iki kurum arasında ileri dönük akademik iş birliklerinin geliştirilmesi amacıyla protokol hazırlanması yönünde mutabakata varıldı. Ziyaretin sonunda Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, “Genetiğiyle Oynanmış Kavramlar ve Aile Medeniyetinin Sonu” adlı eserinin Arapça çevirisini ev sahibi Rektör Prof. Dr. Abdullah Al-Zoubi’ye takdim etti. Ziyaret kapsamında Arapça eğitimi alan yabancı öğrencilerin sınıfları ziyaret edildi, eğitim süreçleri ve Arapça öğretiminin niteliği üzerine değerlendirmelerde bulunuldu. -
369 kez okundu
Geleceğe Yön Verecek İİBF’liler Kep Attı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, dokuzuncu dönem mezunlarını meslek hayatına uğurladı. Lisans eğitimini başarıyla tamamlayan ülkemizin geleceğine yön verecek İktisat, İşletme, Uluslararası İlişkiler, Maliye, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi, Uluslararası Ticaret ve İşletmecilik bölümlerinden başarıyla mezun olan gençlerin coşkusuna, spor salonunu dolduran yüzlerce öğrenci yakını ortak oldu. İKÇÜ İİBF Dekanı Prof. Dr. Sevtap Ünal’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen törene; Rektör Yardımcısı Prof. Dr.Yasin Bulduklu, Dekanlar, akademisyenler ve idari personel katıldı. Vizyonumuzda Geleceğe Doğru Miras Bırakma Anlayışı Var İKÇÜ olarak sorumluluk bilinci yüksek, değiştirici ve dönüştürücü vizyona sahip gençleri yarınlarımıza kazandırmanın gururunu paylaştıklarını ifade eden Rektör Yardımcısı Prof. Dr.Yasin Bulduklu, onları bugünlerine taşıyan başta aileleri olmak üzere eğitim hayatlarına damga vuran tüm akademik kadroya teşekkürlerini iletti. Prof. Dr. Bulduklu, “2010 yılında kurulan bir üniversitenin başarılı ivmesiyle her geçen gün adından söz ettiren bir fakültesinin başarısı elbette kendiliğinden değil. Bunda ekip çalışmasının yanında doğru ve nitelikli bir kadronun bir araya gelmesinin olduğunu düşünüyorum. Eğitim kalitesinin akredite edilmesinden nitelikli yayınlara kadar her bölümde sistemli bir organizasyon yapısı eğitim sürecimize de öğrencilerimizden gelen dönütlere de yansımaktadır. Yönetim kademelerinde yer alacak bu gençlerin yetiştirilmesinde akademik ve idari kadromuzdaki çalışma arkadaşlarımca gösterilen değerli çabalar takdire şayandır. Kurulduğumuz ilk günden bu yana şikayet eden değil,sorun çözen, üreten, değiştiren ve dönüştüren bireyler yetiştirme gayretindeyiz. Vizyonumuzda geleceğe doğru miras bırakma anlayışı var. Ülkemizin iktisadi hem de yönetsel hayatına çok sayıda mezunumuzu uğurluyoruz. Sizler bu ülkenin beşeri sermayesisiniz ve bir ülkenin gerçek zenginliği, düşünen, soran, üreten, hesaplayan ve yöneten genç zihinlerdir. Sizler de bunun farkındasınız ve ekonomik kalkınmadan kamu yönetimine, sürdürülebilir politikalar geliştirmekten özel sektörde inovatif çözümler üretmeye kadar geniş bir alanda, topluma katkı sunma potansiyeline sahip olduğunuz için farklısınız. Günlük meseleler yerine büyük fikirleri üreten, sadece mesleki yetkinlik değil; aynı zamanda etik değerlerle hareket eden, toplumun ihtiyaçlarını gözeten, adaleti önceleyen yaratıcı bireyleri ülkenin geleceğine uğurlamanın onurunu yaşıyoruz. Mezuniyetinizi tebrik ediyorum.Yolunuz sizi her zaman başarılara çıkarsın” ifadelerini kullandı. Onlarla İlgili Hayallerimizin ve Umutlarımızın Sınırı Yok İİBF Dekanı Prof. Dr. Sevtap Ünal da fakülte olarak öğrencilerinin eğitim hayatına her yetkinliği kazandırmak için yoğun çaba gösterdiklerini vurguladığı konuşmasında, gelinen noktadan oldukça memnun olduklarını ifade etti. İlk mezunlarını verdikleri günkü heyecanla yollarına devam ettiklerini söyleyen Dekan Prof. Dr. Ünal, “Vizyonumuz; ulusal ve uluslararası arenada yer alacak, çağın gereklerine uygun ve geleceğe yön verecek bilgi, beceri ve yetkinlikler ile donatılmış bireyler yetiştirmektir. Bu emel için akademik ve idari kadromuz ile seferber olduk. Sizleri dış dünyaya hazırlamak için öğretim içeriklerimizi ve ölçüm yöntemlerimizi güncelledik ve güncellemeye devam ediyoruz. Uzmanlığa dayalı yan dal programları ile artı yetkinlikler kazanmanız hedeflendi. Fakülte ve üniversite düzeyinde çift dal imkanları ile iki ayrı diploma alma imkanına kavuştunuz. Sertifika programları, staj ve işbaşı uygulamalı eğitim, yurtdışı eğitim fırsatlarından yararlanmanız için imkanlar oluşturuldu. Fakültemiz uluslararası akreditasyon için süreci başlattı. Böylece siz İKCÜ İİBF mezunlarının uluslararası arenada kabul edilirliği artırılmaya çalışıldı. Öğrencilerimiz de bu süreçlere hızlı yanıt verdi ve gurur duyduğumuz başarılar elde ettiler. Son 3 yıl içinde 270 öğrencimiz uzun süreli işbaşı eğitim imkanından yararlandı ve bu öğrencilerimizin %40’ı iş teklifi aldı. Gençlik ve Spor Bakanlığı Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen Üniversite Öğrenci Toplulukları İş Birliği ve Destek Programı (ÜNİDES)’de dört öğrencimizin yer aldığı proje desteklendi. 2209 TÜBİTAK öğrenci projelerine fakülte öğrencilerimiz son 2 yılda başvuruda bulunmasına karşın kabul edilen proje oranımız oldukça yüksek oldu. İktisat bölümümüz bu sene Türkiye’deki İktisat bölümü mezunları arasında KPSS’deki başarı sıralamasında 3. olma başarısını gösterdi. Her birini canı gönülden tebrik ediyoruz. Mezun iletişim sistemimiz aktifleştirildi, bu sene İşletme Bölümü ile fakültemizin ilk mezun buluşmasını hayata geçirdik. Gençler, geleceğimiz ve onlarla ilgili hayallerimizin ve umutlarımızın sınırı yok. Başta ülkemiz olmak üzere tüm dünyanın size ihtiyacı var. Vatanınıza ve insanlığa faydalı bireyler olun. Aileniz başta olmak üzere hepimizin gurur kaynağı olun. Hepinizi en içten duygularımla selamlıyorum” dedi. Her Birimizin Hayatında İz Bıraktınız Mezunlar adına söz alan İİBF birincisi Ceyda Artek de yıllar süren emek ve sabrın ardından, hayallerine bir adım daha yaklaştıran bir törende başarısıyla yer almaktan oldukça mutlu olduğunu kaydetti. Başta anne ve babası olmak üzere hayatında emeklerinin karşılığını ödeyemeyeceği tüm hocalarına minnet duyduğunu ifade eden Artek, “Bize yalnızca ders anlatmakla kalmadınız. Düşünmeyi, sorgulamayı, sabretmeyi ve en önemlisi saygıyla inandığımız yolda yürümeyi öğrettiniz. Bizi sadece öğrenciniz değil, birey olarak gören yaklaşımınızla her birimizin hayatına iz bıraktınız. Derdimizi anlatabileceğimiz bir kapı, başarımızla gururlanan bir bakış, hata yaptığımızda bile inancını kaybetmeyen bir ses olduğunuz için her birinize gönülden teşekkür ederim. Yalnızca başarılarımda değil, başarısızlık korkumda bile yanımdayken “Ne olursa olsun biz senin yanındayız” diyen, her sınav öncesinde öğrencim olan annem ve her daim ileri bakmamı sağlayan, mentorum olan babama: Bu birincilik benim adımla okunacak belki, ama onun görünmeyen kahramanları sizsiniz. Size tüm kalbimle teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız” şeklinde duygularını ifade etti İİBF birincisi Ceyda Artek’in mezuniyet kütüğüne plaket çakarak başarısını ölümsüzleştirdiği törende, İktisat Bölümünden fakülte ikincisi olarak mezun olan Ayşe Sara Türkiş ile Uluslararası İlişkiler Bölümünden fakülte üçüncüsü olan Dilay Yorulmaz’a da plaket ve belge takdiminde bulunuldu. Törenin bitiminde, bölümlerini başarıyla bitiren İİBF’li mezunlar kep atmanın heyecanını salonu dolduran konuklarla paylaştı. -
367 kez okundu
Denizcilik Tarihi Bilimsel Şöleni
Bu yıl 13’üncüsü düzenlenen Uluslararası Türk Deniz Ticareti Tarihi Sempozyumu İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ev sahipliğinde düzenlenen açılış töreni ile başladı. Dünyanın farklı ülkelerinden bilim insanlarını, bu yıl “İzmir ve Ege Denizi Limanları” teması ile bir araya getiren, Türk Tarih Kurumu (TTK) ve İMEAK Deniz Ticaret Odası iş birliğiyle düzenlenen sempozyumun resmi açılışına, YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof.Dr. Mahmut Ak, İKÇÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Emekli Oramiral ve Piri Reis Üniversitesi Mütevelli Üyesi Metin Ataç, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi (SBBF) Dekanı Prof.Dr. Şaban Doğan, Türk Tarih Kurumu (TTK) Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Yunus Pustu, İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) İzmir Şube Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, sempozyum düzenleme kurulundan Piri Reis Üniversitesi Denizcilik Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İdris Bostan, İKÇÜ SBBF Osmanlı Müesseseleri ve Medeniyeti Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mikail Acıpınar, UNESCO İzmir Tarihi Liman Kenti Alan Başkanı Abdülaziz Ediz, İKÇÜ SBBF Türk-İslam Arkeolojisi Bölümü Öğretim Üyesi ve Smyrna Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Akın Ersoy ile tarih, iktisat, siyaset, arkeoloji, hukuk ve sosyoloji alanlarında yapacakları sunumlarıyla sempozyuma konuk olan çok sayıda bilim insanı katıldı. Üç Tarafımızın Denizlerle Çevrili Olmasının Jeopolitik Rolü Denizcilik gibi kültürlerin, bilimin, medeniyetlerin yayılışına yön veren bir alanı uluslararası olarak ele alan bir sempozyuma İKÇÜ olarak ev sahipliği yapmaktan duydukları memnuniyeti paylaşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Rektör Prof. Dr. Köse’nin şehir dışı programı nedeniyle katılamadığı bu buluşmaya selam ve saygılarını ilettiğini aktardı. “İzmir ve Ege Denizi Limanları” buluşmasının, 2022 yılında yapılan ve üç cilt halinde kitap olarak da yayımlanan ‘Çakabey'den Günümüze İzmir’ Sempozyumunun, İzmir çalışmaları açısından devam niteliği taşıdığını söyleyen Prof. Dr. Akbaş, “Öncelikle Türk Deniz Ticareti çok önemli bir konu. Dünyada yaşanan gelişmelerle bu konunun ne kadar önemli olduğunu hepimizi çok yakından takip ediyoruz. COVID-19 pandemisinden sonra deniz ticaretinin insan varlığının sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi açısından ne kadar değerli olduğunu bir kez daha anlamış olduk. Orta Asya'nın bozkırlarından tepelerinden Anadolu'ya gelmemizle beraber üç tarafımızın denizlerle çevrili olması, hem savunma noktasında hem de ticaret açısından denizin ülkemiz için ne kadar değerli olduğunu ortaya koyuyor. Burada İzmir ve Ege konusu ayrıca bir önem arz ediyor. Adalar meselesinden sonra belki hem savunma hem de ticaret açısından özellikle önümüzdeki zamanlarda daha sıkça duyacağımız önemli konular. Bu sempozyumumuzun, bilinmeyenlerinin ortaya çıkarılmasında, alana pratik olarak aktarılması noktasında siyasetçilerimiz, iktisatçılarımız, tarihçilerimiz, hukukçularımız açısından da çok değerli veriler sunacağından şüphem yok. Bildirileri ile bu sempozyumu zenginleştiren katılımcılarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Düzenlenme kurulunda emeği geçen tarih bölümü hocalarımız başta olmak üzere Türk Tarih Kurumu, Deniz Ticaret Odamız ve diğer paydaşlarımıza şükranlarımı sunmak istiyorum. Başarılı bir sempozyum olmasını temenni ediyorum” ifadelerini kullandı. Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Emekli Oramiral ve Piri Reis Üniversitesi Mütevelli Üyesi Metin Ataç da uluslararası kongre ve sempozyum düzenlemenin oldukça büyük bir sorumluluk üstlenmek anlamına geldiğini kaydederek İKÇÜ’nün 13’sünü üstlendiği sempozyumda oldukça başarılı bir organizasyon yürüttüğünü aktardı. Emekli Oramiral Ataç, “İzmir'e ayak bastığımız ilk andan itibaren güler yüzle karşılayan tüm hocalarımıza teşekkürlerimi iletiyorum. Son derece başarılı bir organizasyon. Bu organizasyonun bir sonrasına biz Piri Reis Üniversitesi olarak talibiz. Bünyemizde Türk Denizcilik Tarihi Araştırma Merkezi kurduk. Denizcilik alanının her yönünde faaliyet göstermeye çalışıyoruz. Stratejik alanda yapılan bu önemli sempozyumu müesseseleştirmek ve gelecek kuşaklara taşımak istiyoruz. Aranızda bulunmuş olmaktan Sizleri tanımış olmaktan gurur duyuyorum. Hepinize sevgi ve saygılar sunuyorum” diye konuştu. İzmir'in Ticari Kimliği Akdeniz Dünyasının Şekillenmesinde Kilit Önem Sahip 2009 yılından bu yana düzenli olarak gerçekleştirilen bu sempozyum serisinin Türk denizcilik tarihinin akademik dünyada daha görünür hale gelmesini sağlayan bir platform oluşturduğuna dikkat çeken TTK Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Yunus Pustu, denizcilik tarihi üzerine çalışan araştırmacılar için kalıcı ve verimli bir alan sunması nedeniyle bu yıl ki ev sahipliği için İKÇÜ’ye teşekkür etti. Doç. Dr. Pustu, “Türklerin denizle kurduğu ilişki Orta Asya'dan sonra Hazar'a, Karadeniz'e, Ege'ye, Akdeniz'e ve hatta Hint ve Atlas Okyanusuna uzanan çok katmanlı bir serüvendir. Öte yandan İzmir'in ticari kimliği yalnız Anadolu'nun değil aynı zamanda Akdeniz dünyasının şekillenmesinde kilit bir rol oynamıştır. Bilindiği üzere İzmir deniz ticareti bakımından tarih boyunca Doğu Akdeniz'in en stratejik liman kentlerinden biri olmuştur. Bir medeniyetin yönünü tayin eden unsurlardan biri de onun denize ve denizcilik kültürüne bakışıdır. Bu bakımdan Denizcilik Tarihimizin tarih yazımında tam anlamıyla hak ettiği yeri bulamamış bir alan olarak dikkat çektiğini söyleyebiliriz. Bu serüvenin belgelenmesi, tartışılması ve arşivlenmesi TTK olarak asli vazifelerimizden bir tanesidir. Bu anlamda Türk denizcilik tarihine dair her katkıyı yalnızca bir akademik üretim değil, aynı zamanda milli hafızamıza eklenen bir iz olarak görmekteyiz. Bugün burada sunulacak bildiriler ve yapılacak tartışmalar da gelecekte bu alanda girişilecek yeni çalışmalara ilham kaynağı olacak araştırmacıların yolunu aydınlatacaktır” şeklinde konuştu. Türkiye Ulaşımın Her Modunda Lojistik Bir Üst Olmaya Adaydır İMEAK DTO İzmir Şube Başkanı Yusuf Öztürk, denizlere hâkim olan devletlerin milli güçlerinin en önemli unsurlarından birine sahip olduğunu kaydettiği konuşmasında, günümüzde dünya yük taşımacılığının yüzde 86'sının deniz yoluyla yapılması sebebiyle de küresel ekonomide kilit rolü üstlendiğini aktardı. Deniz gücünün askeri unsuru deniz kuvvetleri, sivil unsuru da ticaret gemileri, limanlar, tersaneler, balıkçılar gibi denizcilikle uğraşan tüm unsurlar olduğunu söyleyen Öztürk, “Dünya ticaretinde Pandemi döneminde küresel tedarik zincirinde yaşanan aksaklıklar yine hemen yanı başımızdaki Rusya-Ukrayna Savaşı'nın ardından, Ortadoğu'da İsrail-Filistin çatışması ile doruğa çıkan jeopolitik istikrarsızlıklar dünya genelinde ülkeler için deniz taşımacılığının ve liman altyapılarının ne kadar önem arz ettiğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Üç kıtayı birbirine bağlayan önemli jeostratejik ve jeopolitik konumuyla ülkemiz aslında sadece deniz taşımacılığı sektörü açısından değil ulaşımın her modunda lojistik bir üst olmaya adaydır. Ülkemizin lojistik ağları kara ve deniz ve hava yollarının entegrasyonu ile büyük bir sinerji yaratmaktadır. Bu entegrasyon uluslararası ticaretin hızla ve etkin bir şekilde gerçekleşmesini sağlamaktadır. İzmir özelinde konuşmak gerekirse çevresinde yer alan ve dünya mirası olarak isimlendirilen Efes, Bergama, Teos, Milet, Aspendos gibi birçok antik şehir çok parlak dönemler geçirmelerine rağmen içlerinde sadece İzmir kalmıştır. Önümüzdeki yıllarda Ege Bölgesi'nde artan yük hacmini karşılayabilecek TCDD İzmir Limanı'nın yarım kalan yatırımlarının tamamlanması büyük önem arz etmektedir. Gemi inşa sanayinden deniz taşımacılığına ve liman işletmeciliğine her alanda Türkiye'nin deniz ülkeleri arasında hak ettiği yeri yere ulaşması için üzerimize düşen görevleri azimle yerine getirmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı Ortak Amacımız Ülkemize Hizmet Etmek İKÇÜ SBBF Dekanı Prof.Dr. Şaban Doğan, genç bir üniversitenin genç bir fakültesi olarak ulusal ve uluslararası iş birliklerine, yurt içi ve yurt dışı bilimsel çalışmalara gösterdikleri hassasiyete dikkati çektiği konuşmasında, tarih bölümünün bu bağlamda ön ayak olduğu buluşma ve etkinliklerle alanına değerli katkılar sunma hedefinde olduğunu ifade etti. Dekan Prof. Dr. Doğan, “Bildiğiniz üzere üniversitelerin eğitim-öğretim, araştırma-geliştirme ve toplumsa hizmet olmak üzere üç temel misyonu var. Bilim dünyası olarak amacımız aslında ülkemize hizmet etmek. 11 bölümümüzün tamamı bu tarz etkinliklerle, güncel çalışmalarla, iştiraklerle, ortaklıklarla temayüz etmiş durumda. Bu sempozyumda bu etkinliklerden bir tanesi ve elimizden geldiğince bu tarz etkinliklere aktif olarak destek olmaya çalışıyoruz. Sağ olsun Mikail Hoca gerçekten muazzam bir gayret gösterdi. Ne mutlu bizlere ki siz değerli katılımcılarımız birbirinden güçlü 41 bildiriyle bize destek oldunuz. Her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum” dedi. İKÇÜ’de Ağırlamak Büyük Onur İngiltere'den, Cezayir'den, Arnavutluk'tan araştırmacıların yer aldığı sempozyuma 41 bildirinin sunulduğu bilgisini veren düzenleme kurulundan Prof. Dr. Mikail Acıpınar da “İlki 7 Mayıs 2009 tarihinde İzmir’de gerçekleştirilen ve bu tarihten itibaren geleneksel hale gelen Türk Deniz Ticareti Sempozyumu’nun on üçüncüsünü üniversitemiz ev sahipliğinde yine İzmir’de düzenlemekten ve sizleri aramızda görmekten duyduğum mutluluğu paylaşmak isterim. İki gün boyunca iki farklı salonda paralel oturumlar halinde devam edecek sempozyumda Türkçe ve İngilizce sunulacak olan toplam 41 bildiri yer almaktadır. Sempozyumuz 16 Mayıs 2025 Cuma günü öğleden sonra yapılacak olan kapanış ve değerlendirme oturumu ile son bulacaktır. 17 Mayıs Cumartesi günü ise Sığacık gezisi düzenlenecektir. İlk olarak, sempozyumun düzenlenmesinde büyük katkıları bulunan Türk Tarih Kurumu ve saygıdeğer başkanına, İMEAK Deniz Ticaret Odası ve değerli başkanına şükranlarımı arz ederim. Yine sempozyum çalışmalarının başladığı ilk günden itibaren desteklerini esirgemeyen sayın Rektörümüz Prof. Dr. Saffet Köse ve çok kıymetli Rektör Yardımcımız Sayın Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Sosyal ve Beşerî Bilimler Fakültesi Dekanı Sayın Prof. Dr. Şaban Doğan hocalarıma, emeği geçen tüm meslektaşlarıma ve bilhassa Prof. Dr. Akın Ersoy hocama müteşekkirim. Organizasyonun hazırlık aşamasından lojistiğe emek veren tüm personelimize hassaten teşekkür etmek isterim” ifadesini kullandı. YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof.Dr. Ak İlk Oturumda Sempozyumda selamlama konuşmalarının ardından YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof.Dr. Mahmut Ak’ın moderatörlüğünde yapılan ‘İzmir ve Ege Adalarında Konsolosluklar’ başlığındaki ilk oturuma geçildi. Oturuma, 18. yüzyılda İzmir Konsolosluğunun "Tüccar Tercümanları" sunumuyla Prof. Dr. Mehmet Demiryürek, ‘Venedik Konsolosluk Kayıtlarının Osmanlı Deniz Ticareti Tarihi Araştırmalarındaki Önemi: İzmir Konsolosluğu Örneği’ sunumuyla Doç. Dr. Özgür Oral, ‘XVIII. yüzyılda İzmir'de Görev Yapan Bir Ceneviz Konsolosunun Şehir Hakkındaki Gözlemleri ve Tespitleri’ sunumuyla Doç. Dr. Selim Parlaz, ‘Napoli Krallığı'nın İzmir ve Ege Adalarındaki Konsolosluk Ağı’ sunumuyla Uzm. Dr. Muhammed Özler katkı sundu. Sempozyum, konuk protokole hediye takdim edilmesi ve sergi açılışıyla devam etti. -
365 kez okundu
Spor Yoluyla Daha İyi Bir Dünya İnşa Etmek Mümkün
“Sporu kullanarak daha iyi bir dünya inşa etmek” misyonuyla ilki 2022’de Berlin’de, ikincisi 2023’te Roma’da düzenlenen ICSE’nin; üçüncü buluşmasına İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ev sahipliği yaptı. İKÇÜ Turizm Fakültesinin paydaşlığında, Mine Vaganti NGO (İtalya), La Sapienza Üniversitesi (İtalya) ve NGO Nest Berlin (Almanya) gibi köklü kurumların iş birliği ile üç gün süren International Conference on Sports and Education -ICSE 2024’ün açılış oturumuna, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Sadık Doğruer, Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Derya Özer Kaya, Genel Sekreter Nuretdin Memur, Mine Vaganti NGO Başkanı Dr. Roberto Solinas ve NGO Nest Berlin Başkanı Dr. Maria Grazia Pirina, çok sayıda konuk akademisyen ve öğrenci katıldı. Sporun Dönüştürücü Gücü Açılışta misafirlere seslenen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, “ICSE 2024 sadece bir konferans değil; spor alanında araştırma, yenilik ve eğitimi birbirine bağlayan bir köprüdür. Birlikte, sporun toplumları nasıl şekillendirebileceğini, değişime ilham verebileceğini ve geleceğe yönelik sürdürülebilir çözümler yaratabileceğini keşfediyoruz” ifadelerini kullandı. Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler ise spor ve eğitimin daha iyi bir geleceği şekillendirmedeki rolüne dikkat çekerek “Bugün burada, spor ve eğitimin daha iyi bir geleceği şekillendirmedeki hayati rolünü keşfetmek için bir araya geldik. Bu etkinlik sayesinde sağlıklı yaşam tarzını teşvik edebilir, kapsayıcılığı artırabilir ve bireylerin potansiyellerini gerçekleştirmelerini sağlayabiliriz. ICSE, her zaman fikirlerin yeşerdiği, akademisyenler ve uygulayıcıların iş birliği yaptığı bir platform olmuştur. Katkılarınız, bu konferansı ilham kaynağı ve olumlu değişim için bir itici güç haline getirecektir” dedi. Spor Turizmi Gelirlerinde Artış Beklentisi Türkiye’de spor turizminin gelirlerin yüzde 10’unu oluşturduğunu ve önümüzdeki beş yıl içinde bu oranın yüzde 20'lere ulaşmasını temenni ettiklerini vurgulayan İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Sadık Doğruer ise “Spor, eğitim ve turistik faaliyetlerin hem sağlık, biyopsikososyal açıdan hem de bulundukları kentin ekonomisini, sosyal ve kültürel etkileşimini güçlendirdiğinin farkındayız” diye konuştu. Eğitimdeki İnovatif Kullanımı Mine Vaganti NGO Başkanı Dr. Roberto Solinas, ICSE’nin gelişim sürecini aktardığı konuşmasında İKÇÜ’de ve İzmir’de bulunmaktan duydukları memnuniyeti paylaştı. Dr. Solinas, “ICSE’nin ilk büyük organizasyonu Berlin’de yapılmıştı. 2023 yılında ise Roma’da düzenlenmiş ve büyük bir ilgiyle takip edildi. Her iki etkinlik de sporun eğitimdeki önemini vurgulayan çeşitli temalar etrafında yoğun tartışmalar ve araştırmalar yaparak, bu alandaki yenilikçi yaklaşımlar için önemli bir platform sağlandı ve spor turizmi üzerine de yeni bir sempozyum düzenleme kararı alındı. Bu yıl, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin ev sahipliğinde gerçekleştirilecek ICSE 2024, zengin bir programla katılımcılarını İzmir’de ağırlayacak. Her sene ICSE’yi bir önceki seneden edindiğimiz tecrübelerle geliştirmeye çalışıyoruz. Bu gelişim sürecine katkı sağlayan ve bugün burada olmamızı mümkün kılan tüm paydaşlara, öğrencilere ve gönüllülere teşekkür ediyorum” diyerek sözlerini noktaladı. Bir Konferanstan Daha Fazlası NGO Nest Berlin Başkanı Dr. Maria Grazia Pırına ise etkinliğin gerçekleştirilmesinde pay sahibi olan herkese teşekkürlerini ileterek ICSE’nin sadece bir konferans olmadığını söyledi. Dr. Pırına, “Her şeyden önce ICSE’nin asıl amacı etkileşim oluşturmaktır. Aynı zamanda spor ve turizm gibi farklı disiplinleri bir araya getirerek bir harmoni yakalamaya çalışmaktır. Her sene odağımızı değiştirerek ve geliştirerek uluslararası düzeyde çıktılarımızı daha fazla kişiye sunmaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu. Açılış konuşmalarının ardından yapılan, ‘Eğitimde Yenilik için Spor Yoluyla Eğitim Metodolojisi’, ‘Spor ve Eğitimde Akıllılaşma’ (Smartization), ‘Spor Kulübü Kariyerleri’ ‘Aktif Vatandaşlığı Güçlendirme ve Sahada Sürdürülebilirlik’ gibi ana temalar ile Spor Turizmi Trendleri, Dijital Dönüşüm ve Sürdürülebilir Destinasyonlar gibi konuların ele alındığı online ve yüz yüze oturumlara geçildi. Sporun eğitimdeki inovatif kullanımı üzerine alanında uzman yerli ve yabancı araştırmacılar ve paydaşlar uluslararası proje iş birliklerini tartışarak küresel ölçekte yeni iş birlikleri için modeller sundu. Fuaye alanında da İKÇÜ öğrencileri tarafından İzmir’in spor alanındaki potansiyeli ve zengin gastronomi kültürünü keşfetmeye yönelik "İzmir ve Spor" ile "İzmir’in Gastronomi Unsurları" temalı poster sunumları katılımcılarla paylaşıldı. ICSE 2025'in bir sonraki buluşmasının tüm paydaşların iştiraki ile Lizbon’da düzenlenmesi kararlaştırıldı. -
361 kez okundu
İlahiyat Fakültesi Mezunlarını Uğurladı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Üniversitesi (İKÇÜ) İlahiyat Fakültesi, yedinci dönem mezunlarını düzenlediği tören ile uğurladı. Spor Salonunda yapılan ve toplam 110 genç ilahiyatçının mutluluğuna, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Dirik, Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Hakkı Dereli, Dekan Yardımcısı Doç.Dr. Mehmet Büküm, fakültenin akademik ve idari kadrosu ile mezun öğrencilerin aileleri ortak oldu. Mezunlar selamlama geçişinde açtıkları Filistin ve Türkiye bayrakları ile İsrail soykırımını protesto etti. Sahih İslam İnancını Ortaya Koyma Zorunluluğu Törenin açılışında konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, ilahiyat fakültesi temsilcisi olmanın yüklediği sorumluluklara dikkat çekerek; İKÇÜ mezunlarının sadece bireysel başarıya değil, insan haklarına ve toplumsal olaylara karşı duyarlı bireyler olarak katkı sağlayacaklarından emin olduklarını ifade etti. Prof. Dr. Akbaş, “Eğitiminizde sadece dini, İslami akademik bilginin derinliklerine dalmakla kalmadınız, aynı zamanda manevi değerlerinizle yoğrulmuş, ilim ve hikmetle donanmış ilahiyatçılar olarak yetiştiniz. Her biri alanında uzman kıymetli hocalarınızdan öğrendiğiniz sahih İslam dininin evrensel mesajını, insanlığa yol gösterecek bir rehber olarak bulunduğunuz her ortama taşıyacak, ihtiyaç duyulan aydınlanma kaynağı olacaksınız. İçinde bulunduğumuz bu hızlı iletişim ve büyük veri çağında, bilgi kirliliğinin ve yanlış yorumlamaların hızla yayıldığı da bir gerçek. Böyle bir dönemde, İlahiyat mezunları olarak sizlere düşen görev her zamankinden daha büyüktür. Her şartta sahih İslam inancını ortaya koyma ve muhafaza etme her zamankinden daha elzem bir görevinizdir. İKÇÜ İlahiyat Fakültesi mezunlarının topluma doğru şekilde yön verecek ilmi bilgiyle sahaya indiğine inancımız tamdır” dedi. Tüm İnsanlığın Huzuru Ve Refahı İçin Her Birinize Büyük Görevler Düşüyor İnsanlığın dertleriyle dertlenme bilinciyle mazlum coğrafyaların acılarına sessiz kalmayan, barış ve adalet için çalışan bir neslin parçası olarak çok önemli görevler üstlenildiğine vurgu yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, asıl ilim yolculuğun başlangıcında olan çok mezunlara başarılar diledi. Prof. Dr. Akbaş, “Ülkemizde ve diğer İslam toplumlarında birliği ve beraberliği bozmaya yönelik sinsi girişimlere karşı uyanık olup bunlara fırsat vermemek dini ve tarihsel sorumluluğunuzdur. Ayrıca Arakan'dan Doğu Türkistan’a ve Filistin özellikle de Gazze'de yaşanan insanlık dramlarının hala yüreğimizi yaktığı bu günlerde, dünyanın ihtiyaç duyduğu dinimizin birlik, barış ve adalet mesajı bugün çok daha kıymetlidir. İslam, insanlığı yüce değerler etrafında birleştiren, toplumsal huzuru tesis eden, mutlak adaleti ve ebedi saadeti vaat eden bir dindir. Bizler, ayrışmak yerine kenetlenmeyi, kutuplaşmak yerine uzlaşıyı, fitneye karşı ise iyiliği ve ıslahı öğütleyen bir inancın temsilcileriyiz. Toplumumuzun ve tüm insanlığın huzuru ve refahı için her birinize büyük görevler düşüyor. Bundan sonra da bu bilinci taşıyarak hayat yolunda yürüyeceğinize eminim. Hayat kapılarını sizlere sonuna kadar açacak, yeni fırsatlar ve elbette yeni zorluklarla karşılaşacaksınız. Her adımda, dürüstlükten, adaletten ve merhametten asla ödün vermeyin. Aldığınız bu değerli eğitimi, yüce dinimizin evrensel değerleriyle harmanlayarak, kendinizi Allah'ın rızasına uygun kullardan kılın ve toplumumuza örnek birer insan olun. Bilginizi sürekli tazeleyin, kendinizi geliştirmekten vazgeçmeyin ve daima topluma faydalı işler yapın. Mezuniyetinizin sizlere, sevdiklerinize ve milletimize huzur, mutluluk ve her iki cihanda hayırlar getirmesini diliyorum. Hayat yolunuzda üstün başarılar temenni ediyorum” ifadelerini kullandı. Aynamız Sözlerimiz Değil İşlerimiz Olmalı İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Dirik de hüzün ve mutluluğu aynı anda paylaştığını ifade ederek öğrencilerin başarılı olmaları adına üstlendikleri tüm sorumlulukları özveriyle yaptıklarını dile getirdi. İslami İlimlerde uzmanlaşmış olmakla birlikte, kendi kültür ve medeniyet kodlarıyla evrensel değerleri özümsemiş İKÇÜ’lü ilahiyatçıları yetiştirmekten duydukları memnuniyeti paylaşan Prof. Dr. Dirik, “Hayatın giderek daha karmaşık hale geldiği dünyamızda, hayatı doğru anlamak ve problemlere çözüm üretebilmek için her zamankinden daha derinlikli; yaşadığı şehir, bölge, ülke ve dünya gerçeklerine ve sorunlarına duyarlı, eleştirel düşünceye sahip, analitik düşünebilen, kendini yenileyebilen, bağımsız araştırma yapabilen, aktarılan bilgi ile yetinmeyip öğrenmeyi öğrenen, sürekli öğrenmeyi ilke edinen, donanımlı, ahlaklı, araştırmacı, bilim ve meslek insanları” olarak yetişmenizi hedefledik. Kendini iyi yetiştirmiş, ahlaklı, takvalı, ayakları yere sağlam basan, İslami değerleri özümseyen bireyler olarak, iyiliği emredip kötülüğe karşı çıkan bireyler olmalısınız. Mensubu olduğunuz ve sadakatle bağlı bulunduğunuz milletimize ve istiklâlimizin güvencesi olan devletimize daima sahip çıkacaksınız. Yapmanız gereken en önemli iş, öncelikle Peygamber Efendimizin insanlığa ulaştırdığı ilahi mesajı doğru anlamak, yaşamak ve doğru anlatmaktır. Bizim aynamız sözlerimiz değil işlerimizdir. Her konuda dayanağımız naslar; örneğimiz peygamberimizdir. Bu konuda sizlere olan inancımız ve güvenimiz tamdır. Başta kurucu dekanımız ve hâlihazırda rektörümüz Prof. Dr. Saffet Köse hocamız olmak üzere, bütün akademik ve idari personelimize verdikleri emeklerden dolayı teşekkür ediyorum. Sadece derslerde değil, çalışmalarınız ve kariyer planlaması yaparken sizlere destek olan, işini aşk ile yapan fedakâr hocalarımıza huzurlarınızda şükranlarımı sunuyorum. Ayrıca, eğitim - öğretim süreçlerinde daima yanınızda olan ailelerinizi, dostlarınızı ve arkadaşlarınızı size katkılarından dolayı kutluyorum. Sizlere bundan sonraki hayatınızda başarılar diliyorum. Yolunuz, bahtınız açık olsun” dedi. Güven Duyulan Bireyler Olacağız Fakülte birincisi Kader Gübeş ise öğrenciler adına yaptığı konuşmada yıllar boyunca kendilerine rehberlik eden, bilgi ve birikimlerini aktaran tüm akademisyenlere teşekkür etti. Gübeş, “Hocalarımız yalnızca derslerde değil, hayatla yüzleştiğimiz anlarda da bize destek oldular. Bugün burada olmamıza vesile olan, her daim yanımızda duran ve emekleriyle bizi buraya taşıyan tüm ailelerimize; özellikle de bana her zaman destek olan anneme ve abime gönülden teşekkür ederim. İslam’ı doğru anlar ve yaşarsak her zaman ve mekânda zorlukları aşacağımızı ve içinde bulunduğumuz ortamda güven duyulan bireyler olacağımızı biliyoruz. Bizler hangi işi yaparsak yapalım işimizi her zaman en iyi şekilde yapmaya gayret etmeliyiz, doğruluktan asla ayrılmamalıyız. Yolumuz açık, niyetlerimiz samimi olsun” şeklinde konuştu. Konuşmaların ardından fakülte birincisi Kader Gübeş, ikinci Zeynep Çelik, üçüncü Günnur Gündüz’e plaket ve ödülleri takdim edildi. Gübeş’in mezun öğrenciler anısına fakülte kütüğüne plaket çakmasının ardından sahneye davet edilen genç mezunlara mezuniyet belgeleri verildi. Mezuniyet töreninin sonunda öğrenciler, keplerini havaya atarak mezuniyet sevinci yaşadı. -
357 kez okundu
İlk Ziyaret İKÇÜ'ye
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Yılın Vakfı Ödülü verilen Mehir Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Özdemir, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse'yi ziyaret etti. Türkiye içinde ve dışında aile temelli çalışmalar yürüten ve bu çalışmaları ile Vakıflar Haftası'nın 101. yılında “Yılın Vakfı” seçilen Mehir Vakfı Kurucusu ve Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Özdemir, ödül aldıktan sonraki ilk ziyaretini İKÇÜ'ye yaptı. Toplumun temel yapı taşı olan ailenin güçlendirilmesi amacıyla Türkiye’nin dört bir yanında ve dünyanın farklı coğrafyalarında yuva kurmak isteyen gençlere çeyiz, ev eşyası ve nikah organizasyonu desteği sağlayan Vakfın Mütevelli Heyeti Başkanvekilliğini de yürüten Rektör Prof. Dr. Saffet Köse ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Ödülün Aile Yılında Verilmesi Oldukça Anlamlı Aile yılında doğrudan aileye yönelik bir vakfa ödül verilmesinin çok anlamlı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Saffet Köse "Mehir Vakfımız 30 yıldır aile kurumunun tesisi ve devamı için önemli işler yaptı. Bu işlerin başlangıcından itibaren bizler de katkıda bulunma çabası gösterdik. Ancak vakfın bugünlere gelesinde önce bağışçılarımızın sonra da Mustafa Başkanın çok büyük katkıları var. Vakıf geleneği bizim kültürel genetiğimizde var ve tarihten bu yana her zaman ihtiyacı olanların yardımına koşma arzumuzu atalarımızın izinde çaba gösterme motivasyonumuzu bu kodlara bağlıyorum. Geçmişte öyle vakıflar kurmuşuz ki sadece insana değil yaratılan her şeye hizmet etme çabası bizde gelenekselleşmiş durumda. Çevreyi koruyan vakıflar daha güzel bir dünyayı geleceğe miras bırakma arzusunu yansıtmaktayken toplumun temeli aileye yönelik çabaların da geçmişimizde önemli yer tuttuğunu görüyoruz. Ancak modern çağ ile birlikte evlilik ile gençler arasında bir mesafe artışı olduğuna şahit oluyoruz. Bu durumu 30 yıl önce görerek temeli atılan bir sivil toplum kuruluşu olarak Mehir Vakfının gelinen noktada ödüle layık görülmesi ve bunun Aile Yılında verilmesi oldukça anlamlı ve değerli. Ben başta Mustafa Özdemir Başkan olmak üzere tüm bağışçılara ve emeği geçenlere teşekkür ediyor, hayırda yarışmaya devam etmelerini diliyorum" dedi. Ödül Sonrası İlk Ziyareti İKÇÜ'ye Yapıyoruz Huzurlu bir gelecek için var güçleriyle çalıştıklarını ifade eden Meir Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Özdemir, bu süreçte sürekli yanlarında olan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse'ye katkıları ve emekleri için teşekkür etti. Mehir Vakfının ana hizmet odağının maddi imkânsızlıklar nedeniyle evlenemeyen gençlerin yuva kurmasına yardımcı olmak olduğunu ancak bununla sınırlı kalmadıklarını vurgulayan Başkan Özdemir "Aile kurmayı teşvik eden ve bu anlamda toplumumuza katkıda bulunmayı amaçlayan bir sivil toplum kuruluşuyuz. Ancak çalışmalarımız sadece aile ile sınırlı değil. Bize toplum nerede ihtiyaç duyuyorsa orada olmaya çalışıyoruz. Türkiye'nin önemli kamu ve sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği içinde fayda üretmeye gayret ediyoruz. Kızılay ve Türkiye Diyanet Vakfı ile çok yakın çalışıyoruz. İlmi boyutta önemli eserleri akademi dünyasına kazandırıyoruz. Aile yılında Sayın Cumhurbaşkanımızın tevcih ettikleri bu ödül ile daha da yüksek bir motivasyonla çalışmaya devam edeceğiz. Bu ödül sadece bizim değil, tüm bağışçılarımızın ve aile konusunda hassasiyet gösteren herkesin. Ben de tüm bağışçılarımıza ve ödüle layık görenlere kalbi şükranlarımı sunuyorum" dedi. -
353 kez okundu
BMC ile Otomotiv Sektörüne Nitelikli İş Gücü Protokolü
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ve BMC Otomotiv arasında iş birliği anlaşması imzalandı. İmza töreni, İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse ve BMC Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş. Genel Müdürü Lütfi Balık’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Üniversite- sanayi iş birliği doğrultusunda imzalanan protokol ile başta AR-GE çalışmaları olmak üzere oluşturulacak genç yetenek programları ile öğrencilere staj ve kariyer fırsatları, karşılıklı teknik geziler, seminer, konferans gibi faaliyetlerle sektörel bilgi paylaşımı hedefleniyor. Protokolle ilgili değerlendirmede bulunan Rektör Prof. Dr. Köse, Türkiye’nin ön gelen ticari ve askeri araç üreticilerinden BMC ile genç istihdama büyük katkı sağlayacak bir protokole imza atmaktan duydukları memnuniyeti paylaştı. İKÇÜ İstihdam Odaklı Projelerin İçinde Üniversite olarak akademide üretilen bilgi ve becerileri sektöre kazandıran iş birliklerine büyük önem verdiklerini belirten Prof. Dr. Köse, “Hızlı bir teknolojik dönüşümün yaşandığı küresel sanayide, sektörün nitelikli insan kaynağına ihtiyacı daha çok artmıştır. Üniversite olarak yerli ve özgün, teknoloji geliştiren, teknoloji üreten ülkemize katkı sağlamak için, öğrencilerimizin başarısını önceleyen bir yaklaşımla istihdam odaklı projelerin içinde yer alıyoruz. Sektör temsilcileri ile sürekli temas halindeyiz. Ülkemizin öncelikli sektörlerinin geleceğine katkı sunacak önemli iş birliklerini hayata geçirmeye devam ediyoruz. AR-GE çalışmalarına sektör temsilcilerinin katılımını ve katkısını önemsiyoruz. BMC iş birliği de bu kapsamda oldukça önemli. Bu imza ile öğrencilerimiz, eğitim süreçleri boyunca iş dünyasını daha yakından tanıyacaklar, bir sonraki aşamada da istihdamda aktif şekilde yer alacaklar. Diğer taraftan da nitelikli akademisyenlerimizle BMC’nin ilgili alanlardaki sorunlarının çözümüne veya sanayiye yeni bir malzeme, ürün, üretim yöntemi gibi çıktıların kazandırılmasına yönelik ortak projeler yaparak yeni platformlar oluşturulacaktır. Ülkemiz ekonomisinin lokomotifi sanayi sektörünün, öncü kurumlarından biri olan BMC ile imzaladığımız bu protokolün üniversitemize, bölgemize ve sektöre hayırlı olmasını diliyorum. Emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum” dedi. Üniversite-Sanayi İş Birliği Kültürüne Örnek BMC Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş. Genel Müdürü Lütfi Balık ise nitelikli bilgiye dayanan, katma değerli üretimi arttıran AR-GE çalışmalarına verdikleri desteğin altını çizerek; sanayide ihtiyaç duyulan yüksek nitelikli insan kaynağının akademi ile yapılan iş birliklerinden geçtiğini söyledi. İKÇÜ ile üniversite-sanayi iş birliği kültürüne örnek teşkil eden bir protokolde yer almaktan duyduğu memnuniyeti paylaşan Genel Müdür Lütfi Balık, “BMC ve İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi arasında imzalanan iş birliği anlaşmasıyla genç yeteneklerin gelişimine destek olmayı, eğitim ve AR-GE alanlarında önemli projelere imza atmayı hedefliyoruz. Bu iş birliğiyle Genç Yetenek Programları ile öğrencilere staj ve kariyer fırsatları, teknik geziler ve BMC yetkililerinin konuk eğitmen ve konuşmacı olacağı sektörel eğitimler aracılığıyla bilgi paylaşımı, üniversite – sanayi iş birliği çerçevesinde de AR-GE çalışmaları ve ortak projeler gibi pek çok alanda birlikte çalışacağız. Bu adımın gençlerimizin kariyer yolculuğuna ışık tutacağına ve üniversite-sanayi iş birliğini daha da güçlendireceğine inanıyor, her iki taraf için de hayırlı olmasını diliyoruz” şeklinde konuştu. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Proje Genel Koordinatörü Doç. Dr. Levent Aydın, BMC Otomotiv Yetenek Yönetimi ve Gelişim Müdürü Ersin Canan’ın hazır bulunduğu törende, karşılıklı görüş alışverişinin ardından Rektör Prof. Dr. Köse ve BMC Otomotiv Genel Müdürü Balık tarafından protokole imza atıldı. -
346 kez okundu
İKÇÜ ve BEUN’den Uluslararası Kongre Ortaklığı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Yapay Zeka ve Veri Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan Ulusal Yapay Zeka Stratejisindeki “Dijital Türkiye” vizyonu ve “Milli Teknoloji Hamlesi” kalkınma hedefleri doğrultusunda, bu yıl 5’incisini düzenlediği International Artificial Intelligence and Data Science Congress (ICADA2025), Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEUN) ev sahipliğinde başladı. “Yapay Zekâ” ve “Siber Güvenlik” alanlarında araştırma yapan iki farklı üniversite merkezinin iş birliğini içeren yönüyle Türkiye’de bir ilke imza atan ‘ICADA2025’ İKÇÜ Yapay Zeka ve Veri Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi, BEUN Karaelmas Siber Güvenlik Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Bilgi Güvenliği Derneği iş birliğinde Sezai Karakoç Kültür Merkezinde yapıldı. Düzenlenen resmi açılışa, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Üyesi Prof. Dr. Derviş Karaboğa, BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, BEUN Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu ve Prof. Dr. Bekir Hakan Bakkal, İKÇÜ Yapay Zekâ ve Veri Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ayşegül Alaybeyoğlu, BEUN Karaelmas Siber Güvenlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Semih Çakır, Karadeniz Bölge Komutanı Deniz Kıdemli Albay Ahmet Öztürk, il protokolü, yapay zeka ve veri bilimi alanında çalışan araştırmacılar, sanayi kuruluşları, kamu kurum ve kuruluşlarının üst düzey temsilcileri katıldı. Bilimi Tüketen Değil Üreten Bir Yaklaşımla Mühendislik, sağlık, eğitim, hukuk, pazarlama ve finans, tekstil, şehir ve bölge planlama gibi birçok farklı alanda yapay zekanın uygulanmasına yönelik geliştirilen sistemlerin ele alınacağı kongrenin açılışında konuşan BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer üniversite olarak bilimi tüketen değil üreten, teknolojiyi insanlığa hizmet için geliştirmeyi öne alan bir yaklaşıma sahip olduklarını aktardı. Bu çerçevede ICADA2025’ ev sahipliği yapmaktan duydukları memnuniyeti paylaşan Rektör Prof. Dr. Özölçer, “Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi olarak akademik ve bilimsel faaliyetlerimizi yürütürken özellikle teknolojik gelişim ve ülkemizin bu süreçte gerçekleştirmesi gereken adımları da öne çıkarmaya gayret gösteriyoruz. Geleceğimizin en önemli iki teknolojik başlığı olan yapay zekâ ve veri bilimi üzerine gerçekleştirdiğimiz bu kongre, Milli Teknoloji Hamlesi doğrultusunda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye Yüzyılı vizyonuna uygun bir biçimde Türkiye’nin lider ve teknolojik anlamda kendine yeter bir ülke olarak başrol almasını hedeflemektedir. Bu kongre kapsamında gerçekleştirilecek çalışmaların da yapay zekâ ve veri bilimi alanlarındaki fırsatlar kadar riskleri de odağa alarak konuyu akademik olarak, detaylı bir biçimde tartışmaya açmasını temenni ediyoruz. Bilimi tüketen değil üreten, teknolojiyi ise insanlığa hizmet için geliştirmeyi öne alan yaklaşımımızla ICADA 2025-Uluslararası Yapay Zekâ ve Veri Bilimi Kongresi uyarınca bu platformda ele alınacak tüm tartışma ve sunumların akademiye ve ülkemize hayırlı olmasını arzuluyorum. Bu maksatla bugün burada bizimle olma nezaketini gösteren Yükseköğretim Kurulu Üyesi Sayın Prof. Dr. Derviş Karaboğa ve İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Sayın Prof. Dr. Yasin Bulduklu hocalarıma kongrenin düzenlenmesinde iş birliği gerçekleştirdiğimiz İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi yönetimine, kongre düzenleme ekibi ile tüm dünyadan sunumlarını gerçekleştirmek için kongreye katkı sunan akademisyenler ile öğrencilere teşekkürlerimi sunuyorum” diye konuştu. Büyük Veri ve Yapay Zeka Yeni Bir İktidar Alanı İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu da dijital çağda güvenilir yapay zekâ sistemlerinin geliştirilmesinde veri güvenliğinin kritik bir rol oynadığını kaydetti. Yapay zekânın, tüm disiplinlerin ilgilenmesi zorunlu olan ve çoklu bir bakışla ele alınmayı gerektiren niteliğine dikkat çeken Prof. Dr. Bulduklu, “Yapay zekâ, sadece bugünü değil geleceği de ilgilendiriyor. Gelinen noktada veriye dayalı biçimde karar almayanlar ve teknolojiyi sadece fayda-zarar odaklı tartışanlar hâkim değil tabi olurlar. Küresel rekabette öne çıkmanın öncül unsuru artık kodları belirlemekten geçiyor ve yapay zekânın gelinen noktada yeni bir iktidar biçimi olduğu son dönem deneyimleriyle kanıtlanmış durumda. Bu nedenle yapay zekanın nasıl kullanıldığı sorusu teknolojik boyutun ötesindedir ve artık milli güvenlik meselesi ve bağımsızlık sorunudur. Ülkemizin son dönemde teknoloji ve bilişim alanında attığı önemli stratejik adımlar dikkate alındığında bu alanda da baş aktör olabileceğimiz gerçeği ortaya çıkıyor. Tıpkı savunma sanayiinde olduğu gibi sürekli değişen ve dinamik yapıdaki bu alanda da öncü konuma öykünebiliriz. Bunun için algoritmalara dayalı stratejilere odaklanmalıyız ve kuralları belirleyen rolü elimizde tutmalıyız” dedi. Ülkemiz Akademisine Önemli Görevler Düşüyor ‘Yapay zekâ insan zekasının bir alternatifi değil, ancak tamamlayıcısı olabilir’ diyerek insan geliştiricinin düşünceliliğinin ve uzmanlığının yerini alamayacağını vurgulayan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, “Ülkemizde üniversiteler bu konularda daha fazla sorumluluk almalı. Sorumluluk alırken akademi ile uygulayıcıların birlikte çalışmasına ihtiyaç var. Yine politika oluşturulmasında ülkemiz akademisine önemli görevler düşüyor. Birlikte oluşturulan bir strateji çerçevesinde değişimin yönetilmesine ihtiyaç var. Bu yıl beşincisini yaptığımız bu kongrenin zihinsel dönüşüme ve ortak çalışma kültürüne katkı yapmasını diliyorum. Ortak çalışma kültürü diyorum ki mevcut kongre esasen mükemmel bir iş birliğinin sonucu. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi ile İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin ortaklığında, farklı üniversitelerden akademisyenlerin birlikte çabası ile bu organizasyon yapıldı. Emek yoğun bir süreç ile alanında önemli siz akademisyenleri bir araya getirebilmek ancak ve sadece birlikte çalışma kültürünün içselleştirilmesi ile mümkün olabilirdi. Ben, bu mükemmel organizasyon ve içten ev sahiplikleri için Bülent Ecevit Üniversitesinin Sayın Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer Hocama ve onun şahsında organizasyon ekibine, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinden ve diğer üniversitelerden organizasyona katkı veren değerli hocalarımıza çok teşekkür ediyorum. Başarılı bir kongre diliyor saygılarımı sunuyorum” diye konuştu. Ülkemizde Bir İlk İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Yapay Zekâ ve Veri Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ayşegül Alaybeyoğlu yapay zekâ, veri bilimi ve siber güvenlik temalarının önemine değindi. “Yapay Zeka” ve “Siber Güvenlik” alanlarında araştırma yapan iki farklı üniversite merkezinin iş birliği içinde olmasının ülkemizde bir ilk olması yönüyle büyük önem taşıdığını aktaran Prof. Dr. Alaybeyoğlu, YÖK Başkanımız Sayın Prof.Dr. Erol Övar’ın “yapay zekâyı üretmekle alakalı Türkiye'de üniversitelerin önünde çok önemli bir ödev bulunduğuna” dair sözleri ile çizmiş olduğu yol haritası doğrultusunda, biz de İKÇÜ Yapay Zeka ve Veri Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak ülkemizin yapay zeka alanında gelişim sürecine çalışmalarımızla katkı sağlamaya devam edeceğimizi belirtmek isteriz. Amerika'dan Filipinler’e kadar uzanan birçok farklı ülke ve üniversitelerden bilimsel çalışmaların sunulacağı kongremize desteklerinden dolayı başta Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Saffet Köse ve Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer olmak üzere davetli Konuşmacılarımız Sayın Prof.Dr. Derviş Karaboğa’ya, Sayın Prof.Dr. Tülay Yıldırım’a, Sayın Prof.Dr. Sabina Barakovıc’e, Sayın Prof.Dr. Bijan Najaf’a, Sayın Prof.Dr. Kunal Mankodiya’ya, Sayın Doç.Dr. Ali Turab’a, panelist konuşmacılarımıza, büyük bir heyecanla çalışan düzenleme kurulu ekibimize ve katkılarından dolayı sponsorlarımıza çok teşekkür eder, verimli bir kongre olmasını dilerim” dedi. Fırsat ve Riskleri Geniş Bir Katılımla Değerlendirme İmkânı BEUN Karaelmas Siber Güvenlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Semih Çakır, yapay zekâ ve veri bilimi alanlarının geleceğin en önemli teknolojik gelişim alanları olduğunu ve bu alanlarda gerçekleştirilecek çalışmaların fırsatlar barındırdığı kadar büyük riskler de içerdiğini ifade ederek kongrenin gerçekleştirilmesinde bu fırsat ve riskleri geniş bir katılımla değerlendirme motivasyonunun başat unsur olduğunu belirtti. Kongre çıktılarının Türkiye’nin ilgili alanlardaki çalışmalarına akademik açıdan katkı sunmasını temenni ettiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Çakır, kongrenin düzenlenmesi hususunda göstermiş olduğu büyük katkılarından dolayı BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer’e teşekkürlerini sundu. Açılış konuşmalarının tamamlanmasının ardından kongrenin ilk sunumunu gerçekleştiren Yükseköğretim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Derviş Karaboğa, sunumuna başlamadan önce YÖK tarafından kurulan bilimsel bilginin topluma yayılması için Bilim İletişimi Ofislerinin önemine değindi ve halkın anlayabileceği bir dille yapılan 'Bilim Kafe' etkinlikleri vesilesiyle akademisyenler ile vatandaşların buluşarak bilimsel konuları paylaşılacağı etkinliklerin artacağını vurguladı. Ardından yapay zekânın temelini oluşturan yapay sinir ağları ve yapay zekâ sistemlerinin daha iyi sonuçlar üretmesi için kullanılan optimizasyon algoritmalarından bahseden Prof. Dr. Derviş Karaboğa, bu sistemlerde zaman zaman karşılaşılan önyargı problemlerine dikkat çekti. Kongre açılışının ikinci sunumunu gerçekleştiren Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tülay Yıldırım ise “veri bilimi” ve “büyük veri” kavramlarına değinerek, verilerin güçlü yanlarından bahsetti ve GDPR gibi veri koruma yasalarının önemine dikkat çekti. İki gün devam edecek ICADA 2025’in açılış töreni, teşekkür belgesi takdiminin ardından gerçekleştirilen fotoğraf çekimi ile son buldu. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanlığı, Havelsan, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu USOM gibi kurumlar ile ulusal ve uluslararası üniversitelerden konuk bilim insanlarının yer aldığı kongre, hibrit oturumlarla tamamlanacak. -
326 kez okundu
Denizcilik Sektörü İçin Çalışmaya Devam
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran’ı ziyaret etti. Üniversite ile denizcilik sektörü arasında iş birliğini artırmayı hedefleyen görüşmeye, İKÇÜ Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakkı Dereli ve Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Önal da katıldı. Denizcilik sektörünün ihtiyaçlarına yönelik akademik ve uygulamalı çözümlerin ele alındığı görüşmede Rektör Köse, fakülteye katkıları için Başkan Kıran'a özel teşekkür etti. Sürdürülebilir Adımlar Atmaya Çalışıyoruz Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, İKÇÜ’nün akademi ile sektörü birleştirmeyi misyon edindiğini söyledi. Bu misyonun önemli ayaklarından birinin denizcilik sektörü olduğunun altını çizen Rektör Köse: "Denizcilik sektörü, ülkemizin ekonomik büyümesinde çok önemli bir yere sahip. Artık gemi ithal eden bir devletten önce inşa eden şimdi de ihraç eden bir ülke haline geldik. Gemi inşası ve denizcilik sadece ekonomik anlamda değil stratejik açıdan da önemli bir sektör. Biz de bu sektörün hedeflerine ulaşmasında sorumluluk alma arzusu duyan bir yükseköğretim kurumuyuz. Özellikle araştırma kapasitemizi artırmak ve sektörel ihtiyaçlara yanıt verir hale gelmek için çalışıyoruz. Amacımız gündelik değil uzun vadeli adımlar atarak sürdürülebilir bir yapı oluşturmak. Bunun için önemli adımlar gayreti gösteriyoruz. Bu adımları atarken de önemli paydaşımız, bize güç veren bir çözüm ortağımız var. Bu anlamda hem üniversitemize hem de ülkemize yaptıkları çok kıymetli katkılar için İMEAK Deniz Ticaret Odası Başkanımıza çok teşekkür ediyorum. İş birliğimizi daha ileriye taşımak adına bize düşen her adımı atmaya devam edeceğiz” dedi. Ülkemizin Denizcilik Vizyonunun Genişlemesine Katkı Sunmaya Devam Edeceğiz Başkan Tamer Kıran ise, denizcilik sektörünün gelişiminde akademik iş birliklerinin önemine değindi. Türk denizcilik sektörünün küresel pazarda güçlü bir aktör olma yolunda emin adımlarla ilerlediğini belirten Başkan Kıran," Gelinen nokta memnuniyet verici olsa da daha büyük hedefler ve başarının sürdürülebilirliği için çok çalışmamız lazım. Tek başımıza çaba gösterme yanında birlikte güçlerimiz birleştirmek yoluyla stratejik adımlar atılması gerekiyor. Bu noktada, üniversitelerle kurulan iş birlikleri hem nitelikli insan kaynağı yetiştirilmesi hem de sektörel yeniliklerin hayata geçirilmesi açısından büyük bir öneme sahip. Üniversitelerin bilimsel bilgi birikimini ve araştırma gücünü sektörümüzle entegre ederek daha büyük başarılar elde edebiliriz.Sürdürülebilirlikte Ar-Ge ve teknolojik inovasyon çalışmaları büyük öneme sahip ve biz de bu alana daha fazla kaynak ayıracağız. İKÇÜ ve diğer üniversitelerimizle iş birliği içinde ülkemizin denizcilik vizyonunun genişlemesine katkı sunmaya devam edeceğiz. Teknolojik yenilikler yanında çevre dostu çözümlerle de sektörümüzün yanında olmayı sürdüreceğiz" diye konuştu. -
324 kez okundu
İKÇÜ Eczacılıkta Mezuniyet Coşkusu
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Eczacılık Fakültesi 2024-2025 eğitim öğretim yılı mezunları coşkuyla kep attı. Spor Salonunu dolduran yüzlerce konuğun eşliğinde, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Eczacılık Fakültesi Dekan Prof. Dr. Zeynep Şenyiğit, Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Evren Atlıhan Gündoğdu, fakülte akademik ve idari kadrosu, İzmir Eczacı Odası Başkanı Eczacı Tuncay Sayılkan, Manisa Eczacı Odası Başkanı Uzm. Eczacı Duygu Elmas Mutlu, Aydın Eczacı Odası Başkanı Eczacı Sefa Karaarslan, İstanbul Eczacılar Kooperatifi İzmir Satış Müdürü Rabia Erdoğan ile Bursa Eczacılar Kooperatifi Yönetim Kurulu Üyesi Ecz. Serhat Uraş İKÇÜ’nün genç eczacılarının heyecanına ortak oldu. Bölgenin En Önemli Eczacılık Fakültelerinden Törende mezunlara seslenen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İKÇÜ Eczacılık Fakültesinin sadece bilimsel manada değil vicdanıyla, iletişim becerisiyle ve toplumsal duyarlılığıyla sektörde ön plana çıkacak sağlık profesyonellerini mesleğe kazandırdığından bahsetti. Bu süreçte öğrencilerini en iyi şekilde yetiştiren tüm öğretim kadrosunu tebrik eden Prof. Dr. Bulduklu, “Öğretim üyelerimiz, özverili çalışmalarıyla bölgenin en önemli eczacılık fakültelerinden birini inşa ettiler. Bugün üçüncü dönem mezunlarını sektöre uğurlayan hocalarımızın çabalarını yürekten takdir ettiğimizi ifade etmek istiyorum. Öğrencilerimiz ülkemizin sağlık altyapısına, bilimsel gücüne ve ekonomik geleceğine yön verecek şekilde yetiştirilmiş, ahlaki duruşu ve meslek bilinciyle bu ülkenin geleceğine yön verecek genç beyinlerdir. Toplumun tam iyilik haline katkı sunacak ve giderek yaşlanan nüfusumuzun kamu kaynakları üzerindeki yükünü azaltacaklardır. Eczacılığın yalnızca ilaç hazırlayan ya da reçete kontrolü yapan bir meslek olmadığını, gücünün üretmek olduğu bilinciyle kendi ilaç sanayimizi geliştirmediğimiz sürece toplumsal refahın artırılamayacağını sizlere hatırlatmak isterim. Ülkemizin gelişmesinde her birinizin çabasının kıymetli olduğunu aklınızdan çıkarmayın” dedi Size Duyulan Güven En Büyük Sermayeniz Olacak Fakültelerinin kısa sürede yakaladığı ivmede paydaş katkısının önemli rol oynadığını aktaran Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu başta İzmir Eczacı Odası olmak üzere destek veren tüm sektör temsilcilerine şükranlarını iletti. Mezunlara mesleki tavsiyelerde de bulunan Prof. Dr. Bulduklu, “Sizler halkın en kolay eriştiği sağlık profesyonellerisiniz ve yaptığınız işin önemli bir boyutu da danışmanlık hizmeti sunmaktır. O halde sizler aynı zamanda iyi birer iletişimci olmak mecburiyeti ile de karşı karşıyasınız. Vicdanınızla, iletişim becerinizle ve toplumsal duyarlılığınızı birleştirmek durumundasınız. Hasta ya da yakınlarına sadece ilaç değil, moral ve bilgi de vermeniz gerektiğini, sözünüzün şifa olduğunu, teknolojiye direnmenin imkânsız olduğunu, güvenin en büyük sermayeniz olduğunu ve ülkemizin gelişmesinde her birinizin çabasının kıymetli olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Sektörde İKÇÜ mezunu olarak farkınızı ve farklılığınızı ortaya koyacak donanımınızın sizlere rehberlik etmesi temennisiyle her birinizi yürekten tebrik ediyorum. Yolunuz açık, mezuniyetiniz kutlu olsun” şeklinde konuştu. Eğitim Kalitemizi Akreditasyonla Taçlandıracağız Dekan Prof. Dr. Zeynep Şenyiğit de 2018 yılında eğitim hayatına başlayan İKÇÜ Eczacılık Fakültesinin kısa sürede güçlü akademik kadrosu, gelişmiş altyapısı ve başarılı öğrenci profiliyle adından söz ettirdiğine dikkat çekti. Öğrencilerinin sektörde başarılı olması için tüm paydaşlarla iş birliği içinde hareket ettiklerini ifade eden Prof. Dr. Şenyiğit, eğitim kalitelerini tescillemek üzere akreditasyon başvurusunda bulunduklarını açıkladı. Gelinen aşamada başta Rektör Prof. Dr. Köse üzere eczacılık eğitimini öğrencilerine en iyi şekilde aktarmalarında yanlarında olan tüm sektör temsilcilerine teşekkür eden Dekan Prof. Dr. Zeynep Şenyiğit, “Eğitim kalitemizi güvence altına almak ve daha da ileriye taşımak amacıyla 2025 yılı itibariyle akreditasyon başvurumuzu gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Sürece katkı sunan tüm akademik ve idari çalışma arkadaşlarımıza gönülden teşekkür ediyor, bu yolculuğun bizleri daha güçlü yarınlara taşıyacağına inanıyorum. Tüm bu süreçte, bize verdikleri destekler için Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Saffet Köse ve üniversitemizin tüm yönetim ve idari birimlerine şükranlarımı sunuyorum. Ayrıca İzmir Eczacı Odası Başkanı Sayın Ecz. Tuncay Sayılkan’a, Aydın Eczacı Odası Başkanı Sefa Karaarslan’a, Manisa Eczacı Odası Başkanı Uzm. Ecz. Duygu Elmas Mutlu’ya, Bursa Ve İstanbul Eczacı Kooperatiflerine, Selçuk Ve As Ecza Depoları ile sektör temsilcilerine destekleri için teşekkür ederim. Genç meslektaşlarımın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği yolda; aklın, vicdanın ve bilimin ışığında, kutsal ve onurlu mesleğimize özveriyle sahip çıkacağına yürekten inanıyorum. Yolunuz açık, meslek hayatınız başarılarla dolu olsun” ifadelerini kullandı. Eczacılık Ailesine İKÇÜ Mezunları Güç Katacak Sağlık sektörünün çiçeği burnunda temsilcilerini tebrik eden İzmir Eczacı Odası Başkanı Ecz. Tuncay Sayılkan da İKÇÜ Eczacılık Fakültesinin kısa zamanda başarılı bir noktaya geldiğine işaret etti. Genç meslektaşlarının mutluluğunu paylaşarak “Mesleğe hoş geldiniz” diyen Başkan Sayılkan, “İKÇÜ Eczacılık Fakültesinin kuruluşundan bu yana yönetim ekibinin önderliğinde, çok doğru bir yapılanma içinde oldular. Emeği geçen tüm çalışanlara teşekkürlerimi iletiyorum. İKÇÜ Eczacılık Fakültesinin eczacılık ailesine güç katacak mezunlarına genç meslektaşlarıma bu büyük aileye katılımları için kutluyorum, aramıza hoş geldiniz diyorum. Yolunuz açık şansınız bol olsun” dedi. Bu Senin de Başarın Anne! Mezunlar adına konuşan fakülte dönem birincisi Seray Saday da yalnızca bir meslek sahibi yapmakla kalmayıp, aynı zamanda bilim sevgisiyle, etik değerlerle ve sorumluluk bilinciyle eğiten tüm hocalarına teşekkür ettiği konuşmasında en özel teşekkürünü annesine iletti.Ecz. Saday, “Hepimiz biliyoruz ki bugün aldığımız diploma sadece bir belge değil, insan sağlığı adına omuzlarımıza yüklenen büyük bir güven ve sorumluluğun simgesi olacak. Bu başarıyı elde ederken bana inanan ve güç veren, yalnızca sınavları değil, hayattaki her zorluğu aşabileceğimi öğreten çok kıymetli aileme, burada olmamın en büyük sebeplerinden biri olan arkamda her zaman dimdik durup uzakları yakın eden, yorulduğumda elimden tutup kaldıran ve vazgeçtiğimde cesaretlendiren anneme ayrı bir teşekkür borçluyum. Bu başarı sadece benim değil, senin de başarın anne. Burada olan tüm meslektaş adaylarım: bugün bizim için sadece bir bitiş değil, büyük ve onurlu bir başlangıcın işareti olsun. Sevgili arkadaşlarım, mezuniyetimiz kutlu olsun, hepimizin yolu hep aydınlık, her şey gönlümüzce olsun” diye konuştu. Fakülte birincisi Ecz. Saday, fakülte ikincisi Ecz. Sude Kayacı ile üçüncü Ecz. Ceren Durmüş’e törene katılan protokol tarafından plaket ve hediye takdimiyle devam eden törende ayrıca Saday mezun öğrenciler anısına fakülte kütüğüne plaket çaktı. Mezuniyet belgeleri fakülte akademisyenlerince takdim edilen İKÇÜ Eczacılık Fakültesi 2024-2025 Eğitim Öğretim Dönemi mezunları, Dekan Prof. Dr. Şenyiğit’in eşliğinde meslek yemini ederek, sevincini kep atarak kutladı. -
321 kez okundu
İKÇÜ Film Festivalinde Görkemli Açılış
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) tarafından ilki düzenlenen İKÇÜ Film Festivali 2025’in galası yapıldı. UrlaDam ve İstinye Park İzmir Renk Sinemasında eş zamanlı olarak başlayan festivalin açılışında “Zorla Güvenlik” filmi açık hava sineması ile öğrencilerle buluştu. Kampüs şenlik alanında gerçekleşen programı dekanlar, akademik ve idari personel, davetli konuklar ile çok sayıda öğrenci takip etti. “Zorla Güvenlik” filminin senaristi Ozan Sertdemir, oyuncuları Evliya Aykan ve Hacı Ahmet Ak’ın misafir edildiği festivalin ilk gününde ünlü oyuncular gençlerle bir araya gelerek sohbet etti. Hedef, Marka Haline Gelen Bir Festival İKÇÜ’ye özel seansla perdeye yansıyan “Zorla Güvenlik” gösterimi öncesi gençlere seslenen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İKÇÜ’nün kültürel ve sanat vizyonuna katkı sunacak programların devamlılığının sağlanmasında sahiplenilmesinin oldukça önemli olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Bulduklu, “İKÇÜ Film Festivali uzunca bir süredir Medya ve İletişim Bölümümüz ile Medya Merkezimizdeki hocalarımız ve mesai arkadaşlarımızla üzerinde uzunca zamandır zihinsel emek harcadığımız bir konuydu. Önceki yıllarda birkaç kez niyetlenmemize rağmen planlama aşamasının ötesine geçememişti. Ancak bu çabalar ve yapılan farklı planlar bugün burada bir çıktıya dönüştü ve daha geniş kitlelere ulaşabilecek bir potansiyele sahip olarak kurgulandı. Amacımız sadece bu etkinliği yapmak değil; onu her yıl tekrarlanan, gelişen, derinleşen ve marka haline gelen bir kültürel değer hâline dönüştürmektir. İKÇÜ Film Festivali ile biz bir niyet ortaya koyuyoruz. İlk adımı atmanın yeterli olmadığını biliyoruz ama yürümek için de ilk adımı atmak gerektiğine inanıyoruz. Ben bu adımın sonraki yıllarda geleneksel hale gelecek bir festivalin temelini oluşturacağı kanaatindeyim” dedi. ‘Farkında ve Farklı’ Nesiller Devamlılıkta paydaş desteğinin önemine işaret eden Prof. Dr. Yasin Bulduklu, dünyada lider konuma öykünen ülkelerin sadece bilime ve teknolojiye değil sanat ve kültüre de önemli yatırımlar yaptığını vurgulayarak sinemanın kültürler arası etkileşimlere en açık alanlardan biri olduğunu aktardı. Prof. Dr. Bulduklu, “Küresel imaj çalışmalarında etkin kullanılan sinema, fotoğraf, televizyon gibi endüstrileşen kitle iletişim araçları sayesinde ülkeler arası rekabetin bu alanda daha da önemli hale geldiğini hep birlikte görüyoruz. Ancak ideallerimiz bu rekabet hususunun da ötesinde. Biz öncelikle her açıdan donanımlı bir nesil yetiştirme gayreti içindeyiz ve işte ‘farkında ve farklı’ bir üniversite olarak sanat boyutunda da var olmak istiyoruz. Bu festival ile farklı alanlarda öğrenim gören öğrencilerimizin ve farklı yapımlarla burada olan sanatçılarımızın etkileşimini hedefliyoruz. Bu etkileşimin düşünme, hayal etme, uygulama ve geliştirme boyutlarında hepimize katkı sunacağına inanıyorum. Tekrar altını çizmek isterim ki; bugünkü başlangıç, yalnızca bir etkinliğin ötesinde anlam ifade ediyor ve bir vizyonun, bir anlayışın ilk adımını oluşturuyor. Bizimle bu adımı hayata geçiren tüm paydaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Sponsorlarımız İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığına ve Vakfına, Ülkea’ya, Avek Otomotiv’e, Can Kardeşler Kuruyemiş’e, Renk Sinemaları İstinye Park’a, Urla Dam’a ve diğer sponsorlarımıza teşekkür ediyorum. Festivalin fikir aşamasından uygulama sürecine kadar emek veren tüm çalışma arkadaşlarıma ve öğrencilerime de kalbi şükranlarımı sunuyorum. Hepinize iyi seyirler diliyorum” ifadelerini kullandı. İzmir’in İki Yakasını Bir Araya Getirmek İstedik Medya ve İletişim Bölüm Başkanı/Festival Yönetmeni Prof. Dr. Cenk Demirkıran ise, “İKÇÜ Film Festivali kapsamında, dört gün boyunca birçok filmin gösterimi gerçekleşecek. Film seçkilerimiz İKÇÜ Merkez Kampüs’te üç salonda, İstinye Park İzmir Renk Sineması’nda ve UrlaDam’da sinemaseverlerle buluşacak. Çiğli’den, İzmir’in bir ucundan diğer ucuna uzanmak ve İzmir’i kapsamak; İzmir’in iki yakasını bir araya getirmek istedik. Umarım bu güzel bir başlangıç olur ve yıllar boyu devam eder. Tüm ekip arkadaşlarımıza, bölüm hocalarımıza, katkı veren sanatçı dostlarımıza, emeği geçen herkese teşekkürü bir borç biliyorum. Sizlere de iyi seyirler diliyorum” şeklinde konuştu. Açılış konuşmalarının ardından “Zorla Güvenlik” filminin açık hava gösterimi yapıldı. Film sonrası Prof. Dr. Cenk Demirkıran’ın moderatörlüğünde, başarılı oyuncular Evliya Aykan ve Hacı Ahmet Ak öğrencilerle keyifli bir söyleşi ile buluştu. -
316 kez okundu
“Yılın Vakfı” ile Aile Paneli
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü ile Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (İKÇÜKAM) tarafından “2025 Aile Yılı” kapsamında “Mehir ve Aile” konulu bir panel düzenlendi. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin moderatörlüğünde yapılan panelde, 'Yılın Vakfı' Ödülünü alan Gençleri Evlendirme ve Mehir Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Özdemir, İKÇÜKAM Müdürü Prof. Dr. Fatma Akkuş Yiğit, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve Psikoloji Bölüm Başkanı Prof.Dr. Mustafa Şahin konuşmacı olarak yer aldı. Paneli, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Dekanlar, akademik ve idari personel, vakıf ve STK temsilcileri ile öğrenciler takip etti. “Mehir ve Aile” panelinin açış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse üniversite olarak sosyal sorumluluk bilinciyle aile kurumunun güçlendirilmesi yönündeki çalışmaları oldukça önemsediklerinin altını çizdi. Aile kavramı üzerinden oluşturulan problemlerin toplumun temel yapısına zarar verdiğine işaret eden Rektör Prof. Dr. Köse, bu kapsamda 2025 yılının ‘Aile Yılı’ ilan edilmesini çok değerli bulduğunu ifade etti. Aile Kendi İçinde Bir Devlettir Güçlü bir geleceğin anahtarının güçlü aile yapısı olduğunu belirten Prof. Dr. Köse, “Bu panelde aile kavramının tarihsel gelişiminden, aile içi iletişimin psikolojik açıdan bireylerin ruhsal sağlığı üzerindeki etkilerine akademik çerçevede değerlendirirken Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından ‘yılın aile vakfı’ ödülü takdim edilen Mehir Vakfının STK olarak topluma yaptığı faydalı projeleri dinleme fırsatı edineceğiz. Malumunuz olduğu üzere 2025 yılı Sayın Cumhurbaşkanımız Aile Yılı olarak ilan etti. Bu çerçevede ülkemizin çeşitli şehirlerinde, üniversitelerimizde ve farklı kurumlarda ailenin anlaşılması ve anlatılmasına dönük programlar var. Biz de daha önce yaptığımız programlara ilaveten bir de ülkemizde çok orijinal bir STK olan Mehir Vakfını da dinlemek istedik. Bunun iki tane sebebi var. Birincisi Mehir Vakfı bugüne kadar 32.000'e aşkın kişiyi Türkiye'nin 60 şehrinde düğün yaparak evlendirmiş. 16 bin küsur çiftten sadece iki tane boşanma var. Şu anda deprem bölgelerinde düğün faaliyetlerinin yanında, her şehirde 100 çift evlendirilmesi gibi projeleri var. İkincisi biz daha önce Mehir Vakfının çalışmaları ve sosyal dokumuza yaptığı değerli katkılar için Mütevelli Heyet Başkanı Sayın Mustafa Özdemir’e fahri doktora beratı tevcih etmiştik. Aile kurumuna destekleri sebebiyle Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından yılın aile vakfı ödülü alması hasebiyle bu süreçte yapılan çalışmaları tekrar dinlemek istedik. Bu önemli yılda aileyi konuşmak üzere sohbet tadında bir program düzenledik” dedi. ‘Aile Yılı” temasıyla farkındalık ve dayanışma projelerine katkı sunmaya devam edeceklerini kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, medeniyetimizin aile ve devleti bütünleştirici bir yapıyı esas aldığına işaret etti. Prof. Dr. Köse, “Aile kendi içinde bir devlettir. Devlet o milletin büyük ailesidir. Onun da ana dinamiği muhabbettir. Mesela ailede yer alan akrabalık kavramlarını topluma taşımışsınız. Toplumda hiç tanımadığınız insana ana, baba, dersiniz, hala teyze dersiniz, amca, dayı diye hitap edebilirsiniz. İşte bu bir aile oluşturmaktır” diye konuştu. 28 Ülkede Faaliyet Yapan Uluslararası Bir Vakıf Konumundayız Konuşmasına aile yılı ilan edilmesinin stratejik bir hamle olduğunu vurgulayarak başlayan Mehir Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Özdemir, Rektör Prof. Dr. Köse ile 1995 yılında vakıf paydasında birlikte yola çıktıklarını aktararak evlendirmeyi bir ‘mutluluk hareketi’ olarak gördüklerini ifade etti. Başkan Özdemir, “Vakfımızın 16.000'e yakın çiftin yuva kurmasına aracılık etmek için 30 yıldır durmaksızın çalışıyor. Benzersiz bir STK’yız ve 28 ülkede faaliyet yapan uluslararası bir vakıf konumundayız. Dil, din, ırk ayrımı yapmayız. Savaş, sel, deprem olan bölgelerde, ülkelerde hızlıca toplu düğünler icra ediyoruz. Mehir Vakfı 18-40 yaş arasında nişanlı çiftlerin mutlu yuvalar kurmasına, bu sayede huzurlu bir dünya oluşmasına vesile olmaya çalışıyor. ‘Ben evlenmek istiyorum, yuva kurmak istiyorum’ diyen kadına, erkeğe Yüce Allah’ın ciddi bir yardımı var, muhabbeti var, sevgisi var. Biz bu sevginin bilinciyle yola çıktık ve ‘mutluluk hareketi’ mottosuyla tüm dünyada huzurlu bir geleceğe katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Mutluluğa ulaşmak için bize yapılan müracaatlara bir ay ile 90 gün arasında cevap veriyoruz. Belki de mobilya, beyaz eşya üzerinden kurulan 5 yıllık hayalleri, 3 aya indiriyoruz. A’dan Z’ye bir eve ne lazımsa onu veriyoruz. Evlenmek isteyen herkese kapımız açık. Marifet iltifata tabi ve bu mutluluk hareketinde Sayın Cumhurbaşkanımız bizi her zaman takdir etti. Kendilerinin tevcih ettiği 12’nci ödülümüz olan ‘Yılın Vakfı’ ödülü bizim çok kıymetli bir taltif oldu. Buradan zat-ı alilerine hürmetlerimi sunuyorum. Kendilerine sözümüz var; Gazze’de de düğün yapacağız. Mazlumların olduğu her coğrafyada olmaya devam edeceğiz. Türkiye hayırseverleri başta Konya hayırseverleri olmak üzere yardımlarını esirgemeyen herkese buradan teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu. Birinci Sırada Aile, İkinci Sırada Ordu İKÇÜKAM Müdürü Prof. Dr. Fatma Akkuş Yiğit, medeniyetimizde kadının ailedeki ve toplumdaki yerini aktardığı sunumunda, Türklerde ailenin toplumun ve devletin temini olarak görüldüğünü belitti. Prof. Dr. Yiğit, “Sağlam bir toplum olabilmesi için güçlü bir aile olması şarttır. Bizim anlayışımızda, güçlü bir aile, güçlü bir toplumu, güçlü toplum da güçlü bir devlet oluşturuyor. Türkler anayurtları olan Türkistan coğrafyasından yüzyıllar içerisinde dünyanın pek çok yerine dağılmış ve pek çok yerde devlet kurmuş büyük bir millet. Pekâlâ, bu dağınıklığa rağmen Türk milleti nasıl ayakta kalabildiği sorusuna baktığımız zaman burada biz iki faktörü görüyoruz. Birincisi aile, ikincisi de ordu. O sebeple Türk milletinin ayakta ve sağlam olarak kalabilmesinde ailenin oldukça büyük bir rolü var ve ordunun da güçlü olması, ailenin güçlü olmasına bağlı olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. Orhun Yazıtları ve Dede Korkut hikayeleri ve hatta ondan önce eski metinlerde aile ve akrabalık ilişkilerine dair çok farklı ve fazla kelime görüyoruz. Eski Türkçede aile ‘oguş’ olarak isimlendiriliyor. Ailelerin bir araya gelmesi ile uruglar, uruglar bod (boy, kabile), bodun (boylar birliği) ve il (devlet) oluşumunu görüyoruz. Bodunu özellikle vurgulamak istiyorum. Çünkü boylar aile ile devlet arasında bir aracı. Bu boyların hanedanlıkları kurduğunu görüyoruz. Türkiye'ye en çok göç eden Türkler Oğuz boylarıdır. Oğuz boyları içerisinde mesela Selçuklular, Kınık boyundan, Osmanlılar da Kayı boyundandır. Bundan dolayı bu boylar devletle aile arasında önemli bir iletişim aracı olduğunu tarih boyunca görüyoruz” ifadelerini kullandı. Millî Mücadele Kadın Kahramanlar Cumhuriyetin 100’üncü yılı etkinlikleri kapsamında çıkardıkları “Millî Mücadele Basınında Kadın Kahramanlar” kitabında, İstiklal mücadelesinde öne çıkan kadınlarımız ile birlikte isimleri unutulmuş nice kahraman kadınları gün yüzüne çıkardıklarından bahseden Prof. Dr. Fatma Akkuş Yiğit, 2025 yılının aile yılı olmasının tarihsel süreç açısından bakıldığında da çok önemli bir dönüm noktası olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Yiğit, “Türk devletlerinde ailenin kurulması ve aile adına gerekli tedbir ve önlemlerin alınmış olduğunu görüyoruz. 2025 yılının aile yılı olmasını, hem ailenin güçlenmesi hem de akrabalık, aile bağlarının güçlendirilmesi adına oldukça kıymetli buluyorum. Millî Mücadele Basınında Kadın Kahramanlar kitabında, arşiv özellikle süreli yayınlarda gazeteler kullanarak pek çok kadın kahramanımızın isimlerini zikrettik. Onları da minnet ve rahmetle yad ediyoruz” dedi. Aile İnsanın İlk Sevgi Okuludur. Aile kavramına toplumsal psikoloji bağlamında yaklaşan Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve Psikoloji Bölüm Başkanı Prof.Dr. Mustafa Şahin de sunumunda bazı odakların, insanı kimliksiz, cinsiyetsiz, milliyetsiz, hedonist bir yapıda köklerinden kopmuş, anne baba ilişkileri olmayan ya da tek ebeveynli bir yapıyla ele aldığından bahsetti. Rektör Prof. Dr. Köse’nin ‘Modern Çağın Sorunu: Baba Yoksunluğu eserinin bu konuda çarpıcı bilimsel verileri gündeme getirdiğine vurgu yapan Prof. Dr. Şahin, “Rektör Hocamızın bizim alana kattığı disiplinler arası bir çalışmada, Modern Çağ'ın sorunu, baba yoksunluğu kitabına ücretsiz ulaşılabilmekle beraber çok kıymetli bilgileri barındırdığını belirtmek isterim. Bu eser, Aile Danışmanlığı programında kullandığımız temel kaynaklardan biri oldu. Aile için nasıl bir söz ortaya koyar diye yapay zekâya sordum. Toplumun çelik çekirdeğidir dedi. Çelik esnektir ama dayanıklıdır. Aile de esnek ve dayanıklılığı toplumun büyümesine büyük katkı yapar; kırılmamalı, dağılmamalıdır. Esneklik bu bağlamda insan hayatında oldukça değerli bir boyut. Günümüzün sorularına baktığımız zaman boşanma sayısının artması, doğum hızının düşmesi gibi temel kavramlar var. Aile değer aktarmanın kalesidir. Psikolojik güvenliğin sosyal uyumun temelidir. Güçlü bir aile olmadan güçlü bir toplum, güçlü bir devlet olunmaz. Aile insanın ilk sevgi okuludur. Bu okulda koşulsuz sevgi kaynağı anne, bireyin ruhsal yapısına güç, güvenlik ve gibi çok değerli değerleri katan babadır. Temel kuramlardan yola çıkarak Freud'la başlasak der ki insan gelişimi 0-6 yaşın eseridir. Tüm gelişimin temeli burada. Bu dönem birey üzerinde ailenin en etkili olduğu dönem. Aile bireyin davranışlarının temelidir” ifadelerini kullandı. Önleyici Çalışmalar Tedavinin Önünde Gelir Güçlü devlet olmanın yolu sağlıklı bireylerden geçtiğini ifade eden Prof. Dr. Şahin, koruyucu, önleyici politikaların ekonomik anlamda da önemli faydalar sağlayacağını belirtti. Prof. Dr. Şahin, “Devletin bugün ilaca ve rehabilitasyon hizmetlerine harcadığı para, antidepresanlara harcadığı paralara baktığımız zaman daha yüksek olduğunu görüyoruz. Bu yatırımın aslında aileye yapılması gerekir. Tedavi etmek daha zor bir şeydir. Önleyici çalışmalar, önleyici müdahaleler her zaman tedavinin önünde gelir ve biz devlet olarak aile yılında güzel bir farkındalık yaratmak, bunları hayata geçirme bilincine ulaşmak istiyoruz” dedi. -
308 kez okundu
Göklerin Kartalları İKÇÜ’de
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ayrılmaz parçası Türk Hava Kuvvetleri'nin Türk milletine 100’üncü kuruluş yıl dönümü hediyesi olarak 2011 yılında kurulan hava gösteri timi SOLOTÜRK, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesine konuk oldu. Dünyanın dört bir yanında düzenledikleri uçuş gösterileriyle efsane haline gelen, Türk Hava Kuvvetlerinin resmi akrobasi timi SOLOTÜRK’ün pilotları Hv. Plt. Bnb. Murat Bakıcı ve Hv. Plt. Bnb. M. Erhan Aydemir ile Uçak Bakım Subayı Hv. Uçk. Bkm. Bnb. Tuna Karalı’nın katıldığı söyleşiyi, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi İrfan Arık, SKS Başkanı Öğr. Gör. Dr. Yeliz Doğru, akademik ve idari personel ile çok sayıda öğrenci izledi. Gökyüzüne Hâkim Olabileceğimizi Onlarla Öğrendik Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı (SKS) tarafından düzenlenen organizasyonla İKÇÜ’nün konuğu olan ekip üyelerinin yer aldığı etkinlikte konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, böylesine önemli bir ekinliğe ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti paylaştı. Türkiye’nin son yıllarda havacılık alanında ciddi mesafeler kat ettiğini vurgulayan ve bu ivmenin de aslında SOLOTÜRK ile başladığını dile getiren Prof. Dr. Bulduklu, “Gökyüzü bize o kadar uzaktı ki, zaman içerisinde SOLOTÜRK’ün yaptığı etkinliklerle biz, gökyüzünün aslında bir manevra alanı olabileceğini ve bizim de bu alana hâkim olabileceğimizi öğrendik. Orada yetişen mühendisler, havacılık ve savunma sanayiinde bugün Türkiye’nin neredeyse başa oynadığı bir sistemi tasarladılar. Bugün Akıncı’dan Bayraktar’a ve Çelik Kubbe ’ye kadar pek çok şeyi konuşabiliyoruz ve bunu sadece formel eğitimlere değil, bu tarz girişimlere de borçlu olduğumuzu söylemek isterim. Üretmek kadar gösterebilmenin; çocuklarda ve gençlerde heyecan yaratmanın ve onların size öykünmesini sağlamanın da bir o kadar önemli olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte, SOLOTÜRK’ü bütün dünyanın hayranlıkla izlediğini görmek de bizlere gurur veriyor. Ben, özellikle öğrencilerimizin buradan ciddi mesajlar çıkarmalarını ve programın kendilerine bir vizyon kazandırmasını diliyorum” diye konuştu. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçenlere ve SOLOTÜRK ekibine teşekkür ederek konuşmasını noktaladı. SOLOTÜRK Türk Milletine Armağan Olarak Kuruldu Açılış konuşmasının ardından söz alan SOLOTÜRK ekibi, kendilerini diğer gösteri ekiplerinden ayıran en önemli özelliğin, ekip üyelerinin her birinin aktif savaş pilotu olması ve bakım ekibinin harekata ve savaşa sürekli hazır halde bulunmaları olduğunu vurguladı. SOLOTÜRK’ün, Türk Hava Kuvvetleri’nin 100. Yılı olan 2011 yılında Türk Milletine armağan olarak kurulduğunu anlatan ekip üyeleri, Ay yıldızlı bayrağı ve Türk Milletini dünyanın dört bir yanında başarıyla temsil etmelerinin haklı gururunu yaşadıklarını belirttiler. SOLOTÜRK gösterilerinde görülen özgüvenin ve savaşçı ruhun, ekip üyelerinin Türk milletinin cesaret ve kararlılığını yansıtmasından kaynaklandığına dikkat çekilen söyleşide, ekibin gittiği yerlerde bayrak manevrası yapıldığında bütün dünya milletlerinin ay yıldızlı bayrağa selam durdukları ifade edildi. Söyleşide, usta çırak ilişkisiyle yetişen SOLOTÜRK gösteri ekibinin 13 kişiden, gizli kahramanlar olarak nitelenen bakım astsubaylarının ise 8 kişiden oluştuğunun bilgisi verildi. SOLOTÜRK’ün asli görevinin Türk havacılığı ile Türk gençleri arasında bağ kurmak olduğunun altını çizen ekip üyeleri, aktif savaş pilotları olarak Türk savunma sanayinin koşar adım ilerlemesinden; İHA ve SİHA’larla, Milli Muharip Uçak Kaan’la ve diğer gelişmelerle gurur duyduklarını belirttiler. Dünya üzerinde uçak üzerine çizilmiş en büyük bayrağın SOLOTÜRK’te olduğunu ve bununla Guinness Rekorlar Kitabına girdiklerini hatırlatan ekip üyeleri, SOLOTÜRK’ün yapmış olduğu hareketler içerisinde patentli olanların da bulunduğunu, bu hareketleri dünya üzerinde yalnızca SOLOTÜRK’ün yapabildiğini anlattılar. İKÇÜ Ailesine gurur dolu anlar yaşatan SOLOTÜRK söyleşisi, katılımcılardan gelen soruların yanıtlanmasının ardından, ekip üyelerine teşekkür belgesi takdimi ve imza töreni ile son buldu. -
299 kez okundu
Goethe Enstitüsü'nden Eğitime Destek
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi (SBBF) bünyesinde Goethe Enstitüsü'nün katkılarıyla kurulan Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarı düzenlenen resmi törenle açıldı. En yeni teknolojilerle desteklenen 80 bilgisayarın yer aldığı Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarının, başta bölüm öğrencileri olmak üzere, tüm bölümlerden öğrencilerin akademik gelişimine önemli katkılar sunması bekleniyor. Düzenlenen açılış törenine Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, İKÇÜ SBBF Dekanı Prof.Dr. Şaban Doğan, Goethe Enstitüsü İzmir Şube Müdürü Dr. Anne Schönhagen, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Prof. Dr. Mehmet Ali Akkaya, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Açılışta konuşan Rektör Prof. Dr. Köse, dijital bilgi çağında, dijital dönüşüm, dijital eğitim gibi kavramların titizlikle takip edilmesi gerektiğini aktararak üniversitelerin mevcut bilgi teknolojilerini kullanma ve yeni teknolojiler geliştirme yarışına girdiğini söyledi. Geleceğimizin En Güçlü Aktörleri Gençlerimiz İKÇÜ olarak uluslararası paydaşlarla kurulan ortak çalışma alanlarını genişletecek iş birliklerin önünü açtıklarını kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, “Ülkemizin son yirmi yılda savunma sanayinden, sağlığa, telekomünikasyondan, ulaşıma, tarımdan, enerjiye dünya çapında ses getiren büyük altyapı projelerinde ve pek çok alanda gerçekleştirdiği atılımlar; ülkemizi sadece bölgesinde değil, küresel birçok alanda da önemli bir aktör haline getirmiştir. Bu noktada bizlere düşen görev yenilikleri bizzat milli ve yerli bakış açısıyla üretecek geleceğimizin en güçlü aktörleri olacak öğrencilerimizin bu dönüşümden faydalanmalarını sağlamaktır. Şu anda açmakta olduğumuz laboratuvar üniversitemizin teknik kapasitesini arttırması açısından çok kıymetli. Özellikle dijitalleşme çağında evrensel bilgi üreten üniversitelerin dijitalleşmenin verdiği imkanlarla bu gücünü daha da yukarılara çıkarması noktasında önemli bir katkı sağlayacağını ümit ediyorum. Üniversiteler belki de en fazla bilgiye, araştırmaya yönlendiren altyapılar laboratuvarları, teknik alanları, donanımları, kütüphaneleri, tekno parklarıdır. Goethe Enstitüsü’nün bu desteği bizim açımızdan çok değerli. Katkılarından dolayı Goethe Enstitüsüne çok teşekkür ediyorum. Üniversitemize, öğrencilerimize ve bilim dünyasına hayırlı olmasını diliyorum” dedi. Öğrencilerimiz Yeni Teknolojilerle Çok Daha Donanımlı İKÇÜ SBBF Dekanı Prof.Dr. Şaban Doğan, fakülteleri ile Goethe Enstitüsü İzmir Şubesi arasında kuruluştan bu yana kurulan güçlü bağa dikkat çekerken; eğitim ve kültürel iş birlikleri adına birçok ortak adım atıldığını söyledi. Dekan Prof. Dr. Doğan, “Staj, meslek içi eğitim ve farklı bilgi bilim etkinlikleri ile sürekli geliştirilen bu iş birliğinin son halkası, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi bünyesinde kurulan Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarıdır. En yeni teknolojilerle donatılmış 80 bilgisayarın yer aldığı Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarı, başta Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü olmak üzere, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi öğrencilerinin akademik gelişimine önemli katkılar sağlayacaktır. Bu yeni teknolojilerle öğrencilerimiz çok daha iyi, çok daha donanımlı ve hayata hazır hale gelecek. Enstitü ile olan ilişkilerimizi geliştirerek, ilerletmek ve çok daha üst seviyelere taşıma arzusuyla kendilerine tekrar teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı. Kütüphanecilik Alanında Ortaklık Kütüphanecilik alanında bir lisans programı sunan İzmir'deki tek üniversite olan İKÇÜ ile kurdukları bu bağı oldukça önemli gördüklerini vurgulayan Goethe Enstitüsü İzmir Şube Müdürü Dr. Anne Schönhagen, gençlerin eğitimi ve sürdürülebilir bilgi altyapılarının inşa edilmesi ve dijital dönüşüme katkıda bulunmak için gayret gösterdiklerini ifade etti. Müdür Dr. Schönhagen, “Data Lab'ın kurulması yalnızca teknik bir ilerleme değil Türkiye'de ve ötesinde kütüphane sistemlerinin modernleşmesi için güçlü bir mesajdır. Geleceğin uzmanları gençlerimizin dijital becerilerini geliştirmeleri için böyle mekanların vazgeçilmez olduğuna inanıyoruz. Bu ortaklık, uygulamalı, uluslararası ve geleceğe dönük bir yaklaşımın eseridir. Dijital eğitimi desteklemede, kapasite geliştirmede ve uluslararası ağlar kurmada Goethe Enstitüsü, dünya genelinde sayısı 90’a yaklaşan kütüphaneleri aracılığı ile sunduğu kütüphane hizmetleri ve kitap diplomasisi ile kendisini bir ortak olarak görmektedir. Bugün burada bulunmamız bu anlayışın bir yansımasıdır. Laboratuvarımızı aktif şekilde yarından itibaren kullanmaya başlayacağız. Almanya'dan davet ettiğimiz bir yapay zekâ uzmanımız yarın öğrencilerimize gün bu eğitim verecek. Bu projenin hayata geçilmesinde emeği geçen herkese, özellikle İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinden meslektaşlarımıza ve yarın öğrencilerle atölye çalışmasına başlayacak olan konuşmacımız Dr. Frank Seeliger ‘e en içten teşekkürlerimi sunuyorum” dedi. İş Birliğinin Şu Ana Kadarki En Değerli Çıktısı Laboratuvarın aynı anda 80 kullanıcıya hizmet verebilecek kapasiteye sahip olduğu bilgisini veren Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Akkaya, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi ile Goethe Enstitüsü İzmir Şubesi arasındaki iş birliğinin şu ana kadarki en değerli çıktısını faaliyete açmaktan duydukları memnuniyeti paylaştı. Prof. Dr. Mehmet Ali Akkaya, “Bilgi evreni her geçen gün sürekli elektronik ortamda evriliyor ve biz de ona ayak uydurmak için bilgisayar laboratuvarı da dahil bir takım teknolojik kimlikleri kullanmaya çok yakından ihtiyaç duyuyoruz. Bu laboratuvar yerine getirmeye çalıştığımız sorumluluklarımızı daha rahat çözmemizi sağlayacak. Uluslararası böylesine önemli bir enstitünün bu ihtiyacı karşılamasına destek olması bizim için çok çok kıymetli. Burada bize eşsiz katkı veren Goethe Enstitüsü nezdinde, Dr. Schönhagen Hanımefendi'ye gerçekten şükranlarımı sunuyorum. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Bilgisayar Laboratuvarı, iki kurum arasında gelecekte yürütülecek ortak projelerin en büyük ilhamı olacaktır” şeklinde konuştu. Açılış konuşmalarının ardından günün anısına hazırlanan plaketlerin takdim edilmesi ile laboratuvarın açılışı yapıldı. -
295 kez okundu
Fizyoterapi Camiası İKÇÜ’de Buluştu
Teması” Fizyoterapi ve Rehabilitasyonda İnovasyon” olarak belirlenen İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi (SBF) Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü ile Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Uygulama Araştırma Merkezince ikincisi düzenlenen “Fizyoterapi ve Rehabilitasyonda Eğitim, Araştırma ve İnovasyon” Kongresi başladı. İki gün sürecek kongrenin ev sahipliğini üstlenen Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Derya Özer Kaya’nın ev sahipliğinde başlayan alanındaki profesyonelleri buluşturan kongrenin açılışını, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, dekanlar, enstitü ve yüksekokul müdürlerinin yanı sıra, konuk üniversitelerden gelen akademisyenler, eğitimciler ile sektör temsilcileri takip etti. Sağlık Sektöründe Girişimci Ve Yenilikçi Uygulamalar Önem Kazandı Kongrenin açılışında misafirlere seslenen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İKÇÜ olarak zengin içeriğe sahip bir kongreye ev sahipliği yapmaktan duydukları memnuniyeti paylaştı. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de sayıları giderek artan yaşlı nüfusun daha bağımsız, kaliteli ve topluma daha katılımlı bir yaşam sürmeleri için rehabilitasyon hizmetlerinin, özellikle fizyoterapi alanı ile geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasının önemine vurgu yapan Prof. Dr. Bulduklu, “Bu alanda hizmet verecek elemanların niteliği, sağlığın insan hayatını doğrudan etkileyen bir alan olması sebebiyle her zaman kritik önem taşımaktadır. Ortalama yaşam süresinin uzamasıyla yaşlı nüfusun artması, bireylerin sağlıklı uzun yaşam beklentisi, sağlık hizmetlerinde teknoloji kullanımının fazlalaşmasına paralel olarak teşhis edilebilen hastalıkların sayısında artma, bütünüyle bakıldığında toplumun sağlık hizmetinden beklentisinin yükselmesini sağlamıştır. Dolayısı ile nitelikli sağlık personeli eğitimi de önem kazanmaktadır. Sağlık sektöründe girişimci ve yenilikçi uygulamalar, tele tıptan robotik cerrahiye, ilaç üretiminden tıbbi cihaz ve malzeme üretimine kadar sağlık sisteminin her bileşeninde bulunmaktadır. Sağlık sektöründe yapılan girişimci ve yenilikçi uygulamalar, sağlıkta kaliteyi artırmakta, sağlık işletmelerinin rekabet edebilmelerinde üstünlük sağlamaktadır” dedi. Toplum Sağlığına Katkı Sağlayacak Önemli Çıktılar Özellikle son yıllardaki ekonomik, toplumsal, teknolojik ve bilimsel gelişim ve değişimlerin sağlık hizmetlerinin dönüşümünü hızlandırdığını kaydeden Prof. Dr. Bulduklu, bu dönüşümün gereklerinin yerine getirilmesi için de nitelikli iş gücü yetiştiren eğitim kurumlarına ihtiyaç duyulduğunu belirtti. İKÇÜ SBF’nin bu alanda yıllar içinde edindiği saygın değere dikkat çeken Prof. Dr. Bulduklu, “Sağlık Bilimleri Fakültesi İKÇÜ’nün ilk açılan fakültelerinden biridir. Öğrencilerimize; günün gerektirdiği güncel bilgi, beceri ve yetkinliklerin kazandırılmasının yanı sıra; teknoloji okuryazarlığı ve yöneticiliği, analiz yapabilme ve diğer disiplinlerle eş güdümlü çalışmalar üretme becerisi kazandırmak için değerli dekanımızın nezdinde tüm akademisyenlerimizle yoğun şekilde çalışmaya devam ediyoruz. Kongremizin, alanındaki önemli bilim insanlarını misafir etmesini ve toplum sağlığına katkı sağlayacak önemli çıktılarının bilim dünyasına sunulacağını oldukça önemsiyoruz. Kongreyi hayata geçiren Sayın Dekanımıza, onun nezdinde fakültemize, düzenleme kurulumuza, öğrencilerimize, destek veren sektör temsilcilerimize ve tüm misafirlerimize verimli bir iki gün geçirmelerini temenni ediyorum” diye konuştu. Bu Yıl Özellikle ‘Eğitim’ Konusuna Odaklandık Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Derya Özer Kaya da sempozyum ile başlayan, kongreye evrilen, geniş yelpazesi ve disiplinlerarası başlıklarıyla İKÇÜ’de ikinci kez buluşuyor olmaktan duyduğu mutluluğu paylaştı. Dekan Prof. Dr. Kaya, “Fizyoterapi ve Rehabilitasyonda Eğitim, Araştırma ve İnovasyon Kongresi’nin ilkini geçtiğimiz yıl gerçekleştirdik. Alanında uzman, çok önemli konukları ağırladığımız kongre kapsamında, çeşitli kurslara ve workshoplara ev sahipliği yaptık. Kongrenin başarısı bizim için kıymetli oldu. Bu yıl da çok değerli misafirlerimizi çağırdık. Dün itibariyle eğitim ve kurslarımızla kongremizi başlatmış olduk. Fizyoterapi ve Rehabilitasyonda Eğitim, Araştırma ve İnovasyon Kongresi, özellikle ‘eğitim’ konusuna odaklandı. Doğası gereği, birçok disiplinle birlikte çalışan fizyoterapi ve rehabilitasyon alanında, genel olarak 21. Yüzyıl becerilerini nasıl etkinleştirebileceğimizi, disiplinlerarası entegrasyonları nasıl sağlayabileceğimizi ve öğrencilerimize en iyi şekilde nasıl eğitim verebileceğimizi ele alacağız. Süreç içerisinde, yaklaşık 200’e yakın katılımcımız ve öğrencimiz yer alıyor. Özellikle son yıllarda fazlasıyla gündemde yer alan, “Longevity” denilen uzun yaşam, sağlıklı yaşam ve sağlıklı yaş alma konusunun fizyoterapistlerle birlikte diyetisyenler ve hekimler tarafından disiplinlerarası bir yaklaşımla ele alınacak olması, kongrenin önemli yanlarından bir tanesini oluşturuyor” dedi. Rehabilitasyon Teknolojilerinin ve Yeniliklerin Takipçisiyiz Sözel ve Poster Bildirilerin yanı sıra klinik, akademik deneyimlerin, alandaki son gelişmelerin katılımcılarla paylaşılacağı bilimsel oturumlar ile zengin bir içeriğin yer aldığını aktaran Dekan Prof. Dr. Derya Özer Kaya, “İlk kongremizde bizi yalnız bırakmayan geçtiğimiz sene içinde elim bir trafik kazası sonucu yitirdiğimiz Fizyoterapi camiamızın değerli hocalarından İstinye Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yasemin Buran Çırak’ın anısını yaşatmak için kongremiz bilimsel komitesi tarafından değerlendirilen sözel ve poster bildirilere bilim ödülleri takdim edeceğiz. Ülkemizin sağlık sektöründe görev alacak fizyoterapistlerin temel becerilerinin yanında hızla gelişen rehabilitasyon teknolojilerini ve yenilikleri takip edebilmelerine olanak tanıyacak eğitimler sunmak, fizyoterapi ve rehabilitasyon bölümü öğretim elemanlarının diğer bilim dalları ile iş birliği içerisinde araştırma ve proje geliştirmesini sağlamak, lisansüstü eğitim ve araştırmalarını gerçekleştirmek, fizyoterapinin her alanında hızlı, kaliteli ve kapsamlı hizmet sunmak, toplum sağlığı ve yaşam kalitesini korumak ve geliştirmek için çalışmaktayız. Bugün bizi bir araya getiren bu kongrenin temelinde de bu amaçların geliştirilmesi ve geniş gruplarla paylaşılması yatmaktadır. Bu kapsamda, kongrenin gerçekleştirilmesinde ve bölümümüzün ve merkezimizin gelişiminde desteklerini esirgemeyen Rektörümüz Prof. Dr. Sayın Saffet Köse'ye şükranlarımı sunarım. Sürekli ve hayat boyu öğrenme ve öğretme çabamıza katkı veren tüm Hocalarıma, bugün bizleri kırmayarak program açılışımıza katılan protokol üyelerimize, kongremize destek veren firmalarımıza, daha iyisini öğrenmeyi talep ederek bu organizasyonu yapmamızı sağlayan öğrencilerimize, akademik ve idari personelimize ve kongremizin siz kıymetli katılımcılarına teşekkürü bir borç bilirim” şeklinde konuştu. Açılış konuşmalarının ardından “FTR Geleceğini Konuşuyor” başlığıyla Dekan Prof. Dr. Derya Özer Kaya ile Hasan Kalyoncu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümünden Prof. Dr. Yavuz Yakut moderatörlüğündeki ilk panele geçildi. “Sağlıklı Uzun Ömür-Longevıty”, “Klinik Uygulamada Yenilikler”, “Öğrenci Ne İster? Hoca Ne Bekler?”, “Genç Meslektaşlarımız Neler Çalışıyor?”, “Fizyoterapide Veri İşleme ve Yapay Zeka” başlıklı panel oturumlarının yer alacağı kongrede, Prof. Dr. Yasemin Buran Çırak anısına bilim ödülleri takdimi yapılacak. -
292 kez okundu
Bağımlılığın Farkındayız
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Bağımlılıkla Mücadele Komisyonu Yeşilay Haftası kapsamında “Üç ‘N’ ile Bağımlılık” başlıklı bir panel düzenledi. Neden Bağımlı Oluruz? Niçin Bırakamayız? Nasıl Önleriz? sorularına yanıt bulmak amacıyla Bağımlılıkla Mücadele Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Leyla Baysan Arabacı’nın moderatörlüğündeki paneli, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hatice Yıldırım Sarı, akademisyenler ve çok sayıda öğrenci takip etti. Yeni Bağımlılık Türleri Ortaya Çıktı Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Gülsenay Taş Soylu, Buca Seyfi Demirsoy Hastanesinden Uzm. Dr. Enis Saygın ve Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinden Uzm. Dr. Başak Bağcı’nın konuşmacı oldukları panelin açılışında konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Akbulut, günümüz koşullarında bağımlılığın arttığını ve şekil değiştirdiğini vurguladı.Prof. Dr. Süleyman Akbulut, “Sigara, alkol, uyuşturucu ve kumar bağımlılığına ilave olarak teknoloji bağımlılığı ve beraberinde internet, sosyal medya ve video oyunları bağımlılıkları ortaya çıktı. Bireyler, vakitlerinin çoğunu sosyal medya platformlarında geçirmekten ve saatlerce oyun oynamaktan kendilerini alamaz hâle geldiler. Bazen bu platformlarda paylaşılan zararlı akımların etkisine kapılıp hayatlarına son verenler bile oldu. Yine son zamanlarda, AVM’lerde sıklıkla şahit olduğumuz gereksiz ve aşırı alışveriş yapma şeklinde görülen alışveriş bağımlılığını da yeni bir bağımlılık türü olarak sayabiliriz” diye konuştu. Bağımlı olunan nesnenin, maddenin veya davranışın kullanım sıklığı azaldığında veya kullanımın tamamen bırakılması durumunda, bağımlı olan bireylerde yoksunluk belirtilerinin başladığını belirten Prof. Dr. Akbulut, huzursuzluk, uykusuzluk, öfke ve depresyon şeklinde kendini gösteren bu gibi durumlarda profesyonel bir yardım alınması gerektiğini dile getirdi. Bağımlılık denilince akla ilk gelenin Yeşilay olduğunu ifade eden Prof. Dr. Akbulut, Yeşilay Danışmanlık Merkezleri ile Yeşilay Rehabilitasyon Merkezlerinin, bağımlı bireylere ve yakınlarına destek hizmeti vererek önemli bir hizmeti yerine getirdiklerini kaydetti. Prof. Dr. Akbulut, İKÇÜ Bağımlılıkla Mücadele Komisyonunun, öğrenciler ve personel başta olmak üzere ihtiyaç duyan herkese bağımlılıkla mücadele konusunda yardımcı olduğunu ve farkındalık oluşturmak için çalışmalar yaptığını söyledi. Bağımlılıkla İlgili Dersler İle Farkındalığa Katkı Bağımlılığın, ülkemizde ve dünya genelinde son yıllarda büyük bir artış gösterdiğine işaret eden Bağımlılıkla Mücadele Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Leyla Baysan Arabacı, İKÇÜ’de lisans düzeyinde ve seçmeli olarak bağımlılıkla ilgili dersler bulunduğunu ve konuya dair farkındalık yaratıldığını aktardı. Neden Bağımlı Oluruz? Başlığı altında bir konuşma yapan İKÇÜ Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinden Uzm. Dr. Başak Bağcı, uzun yıllardır bağımlılık alanında çalıştığını söyledi. Bağımlılığın binlerce yıllık tarihinden ve nedenlerinden bahseden Uzm Dr. Bağcı, bağımlılığa ilişkin güncel istatistiki veriler paylaştı ve bağımlılığın psikososyal nedenlerini anlattı. Niçin Bırakamayız? Sorusunun yanıtını veren Buca Seyfi Demirsoy Hastanesinden Uzm. Dr. Enis Sargın, bağımlılığın başlangıcında, bağımlı olunan madde veya olguyla kurulan ilişkide erken temsillerin kişinin sonraki yaşantısını ve bağımlılığın derecesini belirlediğini vurguladı. Bağımlılığın çok yönlü bir süreç olduğunu belirten Uzm. Dr. Sargın, genetik, çevresel ve aile faktörü gibi birçok etmenin bağımlılık sürecini etkilediğini aktardı. Nasıl Önleriz? Sorusuna yanıt veren İKÇÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Gülsenay Taş Soylu, dünyada 300 milyona yakın kişinin madde kullandığını; sadece madde kullanımının değil, teknoloji bağımlılığı gibi bağımlılıkların da günümüzde gittikçe artış gösterdiğini dile getirdi. Bağımlılık geliştikten sonra tedavisinin oldukça zor olduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Soylu, bağımlılığın gelişmesinden sonra hem biyolojik hem psikolojik hem sosyal hem mesleki hem de ekonomik anlamda ciddi sorunları ve yükü beraberinde getiren bir hastalık haline geldiğinin altını çizdi. Dr. Öğr. Üyesi Soylu, bağımlılığı önlemenin, kişinin öncelikle bağımlı olduğunun farkına varması ve bunu kabul etmesi ile başlayacağını vurguladı. -
292 kez okundu
Eğitimde Yapay Zekâ Çalıştayı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Cihannüma Ekonomik ve Toplumsal Uygulama ve Araştırma Merkezi (CETAM), Bilim İletişim Ofisi ile İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliğinde "Eğitimde Yapay Zekâ Çalıştayı" düzenlendi. Çalıştay ile İzmir’de yapay zekânın eğitimde etkili ve verimli kullanımına yönelik kapsamlı bir yol haritası oluşturuldu İzmir'de eğitim sektörünün dijital dönüşüm sürecine, yapay zekâ teknolojilerinin etkin kullanımına katkı sunması adına düzenlenen çalştay, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcıları Dr. Öğr. Üyesi Ela Burcu Uçel ile Dr. Öğr. Üyesi Emrah Noyan moderatörlüğünde yapıldı. İzQ Girişimcilik ve İnovasyon Merkezinde düzenlenen çalıştaya, İzmir İl Millî Eğitim Müdürü Dr. Ömer Yahşi, İKÇÜ CETAM Müdürü Prof. Dr. Serhat Burmaoğlu, yönetim kurulu üyeleri Doç. Dr. Mehmet Büküm, Dr. Öğr. Üyesi Esra Dündar Aravacık, Dr. Öğr. Üyesi Kemal Yayla, İzmir İl Millî Eğitim Müdür Yardımcısı İlker Erarslan, İzmir İl Millî Eğitim Şube Müdürü Ali Can Güllü, İl Milli Eğitim Müdürlüğü Bilişim Teknolojileri Koordinatörü Dr. Mustafa Coşkun ile İzmir genelinde farklı branşlarda görev yapan öğretmenler katıldı. İzmir’de Yapay Zekâ ile Yeni Dönem Üniversite-kamu iş birliği modelinin başarılı bir örneğini gerçekleştirmekten duydukları memnuniyeti paylaşan İzmir İl Millî Eğitim Müdürü Dr. Ömer Yahşi, yapay zekâ teknolojilerinin pedagojik yaklaşımlarla entegrasyonu konularında çalışmalar yürüttüklerini ifade etti. Yapay zekânın eğitimde sağlayacağı fırsatlara dikkat çeken Dr. Yahşi, bu gibi iş birlikleri sayesinde İzmir’in eğitimde örnek bir şehir haline gelmesini hedeflediklerini aktardı. İl Millî Eğitim Müdürü Dr. Yahşi, “Evlatlarımızın geleceğini şekillendirecek çok önemli bir planı hayata geçirmek için bir aradayız. İzmir’de 850 bin öğrencinin potansiyelini ortaya çıkarabilmek için çok çalışıyoruz. İl Millî Eğitim Müdürlüğü olarak, teknolojik gelişim ve değişimde öncü bir rol üstleniyoruz. İzmir eğitim ailesi olarak önceliğimiz, yapay zekâyı eğitimde daha etkin ve verimli bir şekilde kullanabilmektir. Öğretmenlerimizle birlikte, yapay zekâyı eğitim süreçlerimize dâhil ederek çocuklarımızın gelişimini desteklemek için kararlılıkla çalışıyoruz. Araştırarak, üreterek ve birlikte hareket ederek öğrencilerimizin her zaman yanında olacağız. Bu süreçte emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” diye konuştu. Eğitimde Teknoloji Entegrasyonu İKÇÜ CETAM Müdürü Prof. Dr. Serhat Burmaoğlu da öğrencilerin eleştirel düşünme becerilerini geliştirecek ve güvenli yapay zekâ (YZ) kullanımı alanında bilinçlendirecek yöntemlerin geliştirilmesi gerektiğini vurguladı. Öğretmenlerin teknolojik dönüşüm sürecinde, kendilerini sürekli yenilemelerinin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Burmaoğlu, İzmir İl Millî Eğitim Müdürlüğünün desteğiyle gerçekleştirilen çalıştayın, bu anlamda önemli bir misyonu üstlendiğini aktardı. Prof. Dr. Burmaoğlu, "YZ modellerinin kötü aktörler tarafından kullanılabileceği gerçeğini göz önünde bulundurmalıyız. Biz eğitimcilere, ülkemizin kalkınmasında söz sahibi olacak öğrencilerimizin bu süreçten fayda ile çıkması gibi büyük bir sorumluluk yüklüyor. Çocuklarımız için çok yönlü ve bütünsel bir anlayış geliştirmemiz gerekiyor. AI nesli diye tanımladığımız bir neslimiz var. AI'nın bugün şekillendirilme şekli gelecek nesiller üzerinde önemli etkilere sahip olacak. Akıllı yapay zekâ destekli sistemleri kullanmak, birçok eğitim kurumunun verimliliğini büyük ölçüde artırabilir. Yapay zekâ uygulamaları sayesinde 21’inci yüzyıl becerileri olarak adlandırdığımız öğrenme ve yenilenme becerileri, mesleki beceriler, medya ve teknoloji becerilerinin öğrencilere kazandırılması daha kolay olacaktır ” dedi. Yapay Zekâ Alanındaki Gelişmeleri Yakından Takip Ediyoruz İl Millî Eğitim Şube Müdürü Ali Can Güllü, yapay zekâ teknolojilerinin eğitimde daha kritik bir rol üstlendiğine vurgu yaptı. Güllü, “Birkaç yıl içinde, yapay zekânın eğitim süreçlerinde ve öğrenme deneyimlerinde fark yaratacak düzeyde gelişeceğini öngörüyoruz. Bu anlamda, şu ana kadar 200 öğretmenimize yapay zekânın pedagojik uygulamaları ve dijital araçları kullanımı konusunda eğitim verdik; üniversitelerle iş birlikleriyle de yapay zekâ tabanlı yenilikçi projeler geliştirmeye devam ediyoruz” diye konuştu. BT İl Koordinatörü Dr. Mustafa Coşkun, konuşmasında yapay zekânın eğitimde devrim yaratacağına inandığını belirtti. Ayrıca, öğrencilerin her zaman öğretmene ihtiyaç duyduğunu vurgulayarak öğretmenin teknolojiyi destekleyici bir araç olarak kullanması gerektiğinin altını çizdi. Modifiye World Cafe Yöntemiyle Kapsamlı Tartışmalar Çalıştay kapsamında “Yapay Zekâ Kulübü”, “Yapay Zekâ Öğretmen Eğitimi”, “Yapay Zekâ Etiği”, “Yapay Zekâ ile Dijital Modelleme ve Oyunlaştırma”, “Yapay Zekâ ile Ses, Görsel ve Video Oluşturma” ile “Yapay Zekâ Doğal Dil Modelleri ve Komut Mühendisliği” başlıklarında atölyeler düzenlendi. Oturumlarda, okullarda yapay zekâ kulüplerinin kurulması, öğretmenlerin yapay zekâ alanında güçlendirilmesi, öğrencilere yönelik yenilikçi uygulamaların geliştirilmesi ve üniversitelerle örgün eğitim arasındaki iş birliklerinin artırılması konuları değerlendirildi. -
286 kez okundu
Sağlık Bilimleri Enstitüsü SAGOK 2025'e Ev Sahipliği Yaptı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ), İzmir Bakırçay Üniversitesi ile İzmir Demokrasi Üniversitesi tarafından sağlık bilimleri alanında çalışan araştırmacıları, geleceğin akademisyenleri olacak lisansüstü öğrencileri bir araya getiren Sağlık Bilimleri Öğrenci Kongresinin (SAGOK 2025) 4’üncüsü düzenlenen açılış programıyla başladı. İKÇÜ Sağlık Bilimleri Enstitüsü ev sahipliğinde, toplum sağlığının geliştirilmesinde yenilikçi ve dijital yaklaşımlar ile ortak sorunlara çözüm önerilerinin tartışılacağı kongrenin açılışına, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakkı Dereli, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Mehmet Dirik, Mühendislik Ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Gökçen Bombar, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Derya Özer Kaya, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tuğrul Bulut, Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hatice Yıldırım Sarı, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Mustafa Soyöz, Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğretim Üyesi İrfan Arık, akademik ve idari birimlerden gelen yöneticiler ile öğrenciler katıldı. Eleştirilmek de Güzeldir Kongrenin açılış konuşmasını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, SAGOK 2025’in İKÇÜ’nün ev sahipliğinde yapılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Asli işi bilgi üretmek olan üniversitelerin, bilgi üretirken devamlılığı sağlama misyonuna işaret eden Prof. Dr. Yasin Bulduklu, özellikle lisans ve lisansüstü öğrencilerin bu üretim sürecine katkılarının oldukça değerli olduğunu kaydetti. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, “Akademik birimlerin öğretme-öğrenme kültürleri, uzmanlık alanları farklı olabilir. Ama akademinin esas amacı eleştirel düşünebilmek, fikrini söyleyebilmek, özellikle lisansüstü boyutta fikrini savunabilmek, çıktıları analiz edebilmek, yorumlayabilmektir. Yüksek lisansa geçiş aşamasından itibaren öğrenciler akademik donanıma ilişkin tezler, bilimsel çalışmalar, makale, konferans bildirisi, kongre, çalıştay raporu gibi gelecekteki akademik donanımlarına katkı getirecek sürece hızla geçiyor. Kongrelerde öğrencilerin savunmacı bir üsluba büründüklerini görüyorum. Bırakın yaptığınız şey eleştirilsin. Eleştirilmek de güzel bir şey. Eleştirilirken eğer kanıtlayabiliyorsanız savunun. Ama körü körüne savunmayın. Akademi bazen deneyimle öğrenmeyi de gerektirir. Hata yapmaktan korkmayın, yazın, girişimci olun. Dolayısıyla bu tarz etkinlikler aslında sizin kendi çapınızı görmeniz açısından son derece önemli. Öğrencilerin hem ulusal hem de uluslararası düzeyde; kişisel, sosyal, akademik hayatlarında fayda sağlayacak bu tarz organizasyonlar büyük şans” dedi. Dünyaya Örnek Bir Sağlık Modeli Türkiye’nin artık sadece tüketen değil; koruyan, geliştiren ve üreten bir sağlık sistemiyle dünyaya örnek olduğunu aktaran Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, İKÇÜ, İzmir Bakırçay Üniversitesi ile İzmir Demokrasi Üniversitesi enstitülerinin, sağlık alanında çalışan akademisyenleri, araştırmacıları, profesyonelleri ve öğrencileri bir araya getiren bu bilimsel platformun birlikte çalışma kültürünü yaygınlaştırması adına örnek olduğunu da vurguladı ve kongrede emeği geçenlere teşekkür etti. 3 Üniversiteden Örnek Paydaş Birliği İKÇÜ Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hatice Yıldırım Sarı da yaptığı selamlama konuşmasında lisansüstü eğitim sürecinin öğrencilerin bilimsel araştırma yolculuğundaki önemine değindi. İKÇÜ Eczacılık Fakültesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi ve Tıp Fakültesine bağlı 56 lisansüstü programda 350'ye yakın lisansüstü ve doktora öğrencisi ile çalıştıkları bilgisini veren Prof. Dr. Sarı, öğrencilerden tek beklentilerinin bilgi üretmeleri olduğunu söyledi. Prof. Dr. Sarı, “Biz son düzenlemeler ile lisansüstü eğitiminde yüksek lisanslar için bir bildiri sunma, doktora öğrencileri için de mezuniyet koşulu olarak üç makale yayınlama ve bir bildiri sunma koşullarını getirdik. Bunlar da üretilen bilginin bilimsel ortamlarda paylaşılması ve sunulması açısından önemli. Kongremiz bu çıktıya hizmet etmesi açısından da önem taşıyor. 157 bildiri alan kongremizde, paydaş 3 üniversiteden öğretim üyelerinin konuşmaları ile 8 panel gerçekleşecek. Uluslararası konuşmacılarımız da çevrimiçi olarak oturumlara katılacaklar. Kongremizin gerçekleştirilmesinde desteğini esirgemeyen başta Rektörümüz Prof.Dr. Saffet Köse hocamız olmak üzere düzenleme kurulu üyelerine, enstitülerin idari ve akademik çalışanlarına, sponsor firmalarımıza teşekkür ediyorum. İki günlük yoğun bir bilimsel içerik sağlayacak, engin bilgi ve deneyimleriyle programımızı güçlendirecek değerli konuşmacılara, oturum başkanlarına ve bildiri sunacak olan araştırmacılara şükranlarımızı sunuyoruz” ifadelerini kullandı