Haberler :::
-
25.04.2025
İKÇÜ ve BEUN’den Uluslararası Kongre Ortaklığı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Yapay Zeka ve Veri Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanlığı ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan Ulusal Yapay Zeka Stratejisindeki “Dijital Türkiye” vizyonu ve “Milli Teknoloji Hamlesi” kalkınma hedefleri doğrultusunda, bu yıl 5’incisini düzenlediği International Artificial Intelligence and Data Science Congress (ICADA2025), Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEUN) ev sahipliğinde başladı. “Yapay Zekâ” ve “Siber Güvenlik” alanlarında araştırma yapan iki farklı üniversite merkezinin iş birliğini içeren yönüyle Türkiye’de bir ilke imza atan ‘ICADA2025’ İKÇÜ Yapay Zeka ve Veri Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi, BEUN Karaelmas Siber Güvenlik Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Bilgi Güvenliği Derneği iş birliğinde Sezai Karakoç Kültür Merkezinde yapıldı. Düzenlenen resmi açılışa, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Üyesi Prof. Dr. Derviş Karaboğa, BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, BEUN Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu ve Prof. Dr. Bekir Hakan Bakkal, İKÇÜ Yapay Zekâ ve Veri Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ayşegül Alaybeyoğlu, BEUN Karaelmas Siber Güvenlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Semih Çakır, Karadeniz Bölge Komutanı Deniz Kıdemli Albay Ahmet Öztürk, il protokolü, yapay zeka ve veri bilimi alanında çalışan araştırmacılar, sanayi kuruluşları, kamu kurum ve kuruluşlarının üst düzey temsilcileri katıldı. Bilimi Tüketen Değil Üreten Bir Yaklaşımla Mühendislik, sağlık, eğitim, hukuk, pazarlama ve finans, tekstil, şehir ve bölge planlama gibi birçok farklı alanda yapay zekanın uygulanmasına yönelik geliştirilen sistemlerin ele alınacağı kongrenin açılışında konuşan BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer üniversite olarak bilimi tüketen değil üreten, teknolojiyi insanlığa hizmet için geliştirmeyi öne alan bir yaklaşıma sahip olduklarını aktardı. Bu çerçevede ICADA2025’ ev sahipliği yapmaktan duydukları memnuniyeti paylaşan Rektör Prof. Dr. Özölçer, “Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi olarak akademik ve bilimsel faaliyetlerimizi yürütürken özellikle teknolojik gelişim ve ülkemizin bu süreçte gerçekleştirmesi gereken adımları da öne çıkarmaya gayret gösteriyoruz. Geleceğimizin en önemli iki teknolojik başlığı olan yapay zekâ ve veri bilimi üzerine gerçekleştirdiğimiz bu kongre, Milli Teknoloji Hamlesi doğrultusunda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye Yüzyılı vizyonuna uygun bir biçimde Türkiye’nin lider ve teknolojik anlamda kendine yeter bir ülke olarak başrol almasını hedeflemektedir. Bu kongre kapsamında gerçekleştirilecek çalışmaların da yapay zekâ ve veri bilimi alanlarındaki fırsatlar kadar riskleri de odağa alarak konuyu akademik olarak, detaylı bir biçimde tartışmaya açmasını temenni ediyoruz. Bilimi tüketen değil üreten, teknolojiyi ise insanlığa hizmet için geliştirmeyi öne alan yaklaşımımızla ICADA 2025-Uluslararası Yapay Zekâ ve Veri Bilimi Kongresi uyarınca bu platformda ele alınacak tüm tartışma ve sunumların akademiye ve ülkemize hayırlı olmasını arzuluyorum. Bu maksatla bugün burada bizimle olma nezaketini gösteren Yükseköğretim Kurulu Üyesi Sayın Prof. Dr. Derviş Karaboğa ve İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Sayın Prof. Dr. Yasin Bulduklu hocalarıma kongrenin düzenlenmesinde iş birliği gerçekleştirdiğimiz İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi yönetimine, kongre düzenleme ekibi ile tüm dünyadan sunumlarını gerçekleştirmek için kongreye katkı sunan akademisyenler ile öğrencilere teşekkürlerimi sunuyorum” diye konuştu. Büyük Veri ve Yapay Zeka Yeni Bir İktidar Alanı İKÇÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu da dijital çağda güvenilir yapay zekâ sistemlerinin geliştirilmesinde veri güvenliğinin kritik bir rol oynadığını kaydetti. Yapay zekânın, tüm disiplinlerin ilgilenmesi zorunlu olan ve çoklu bir bakışla ele alınmayı gerektiren niteliğine dikkat çeken Prof. Dr. Bulduklu, “Yapay zekâ, sadece bugünü değil geleceği de ilgilendiriyor. Gelinen noktada veriye dayalı biçimde karar almayanlar ve teknolojiyi sadece fayda-zarar odaklı tartışanlar hâkim değil tabi olurlar. Küresel rekabette öne çıkmanın öncül unsuru artık kodları belirlemekten geçiyor ve yapay zekânın gelinen noktada yeni bir iktidar biçimi olduğu son dönem deneyimleriyle kanıtlanmış durumda. Bu nedenle yapay zekanın nasıl kullanıldığı sorusu teknolojik boyutun ötesindedir ve artık milli güvenlik meselesi ve bağımsızlık sorunudur. Ülkemizin son dönemde teknoloji ve bilişim alanında attığı önemli stratejik adımlar dikkate alındığında bu alanda da baş aktör olabileceğimiz gerçeği ortaya çıkıyor. Tıpkı savunma sanayiinde olduğu gibi sürekli değişen ve dinamik yapıdaki bu alanda da öncü konuma öykünebiliriz. Bunun için algoritmalara dayalı stratejilere odaklanmalıyız ve kuralları belirleyen rolü elimizde tutmalıyız” dedi. Ülkemiz Akademisine Önemli Görevler Düşüyor ‘Yapay zekâ insan zekasının bir alternatifi değil, ancak tamamlayıcısı olabilir’ diyerek insan geliştiricinin düşünceliliğinin ve uzmanlığının yerini alamayacağını vurgulayan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, “Ülkemizde üniversiteler bu konularda daha fazla sorumluluk almalı. Sorumluluk alırken akademi ile uygulayıcıların birlikte çalışmasına ihtiyaç var. Yine politika oluşturulmasında ülkemiz akademisine önemli görevler düşüyor. Birlikte oluşturulan bir strateji çerçevesinde değişimin yönetilmesine ihtiyaç var. Bu yıl beşincisini yaptığımız bu kongrenin zihinsel dönüşüme ve ortak çalışma kültürüne katkı yapmasını diliyorum. Ortak çalışma kültürü diyorum ki mevcut kongre esasen mükemmel bir iş birliğinin sonucu. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi ile İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin ortaklığında, farklı üniversitelerden akademisyenlerin birlikte çabası ile bu organizasyon yapıldı. Emek yoğun bir süreç ile alanında önemli siz akademisyenleri bir araya getirebilmek ancak ve sadece birlikte çalışma kültürünün içselleştirilmesi ile mümkün olabilirdi. Ben, bu mükemmel organizasyon ve içten ev sahiplikleri için Bülent Ecevit Üniversitesinin Sayın Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer Hocama ve onun şahsında organizasyon ekibine, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinden ve diğer üniversitelerden organizasyona katkı veren değerli hocalarımıza çok teşekkür ediyorum. Başarılı bir kongre diliyor saygılarımı sunuyorum” diye konuştu. Ülkemizde Bir İlk İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Yapay Zekâ ve Veri Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ayşegül Alaybeyoğlu yapay zekâ, veri bilimi ve siber güvenlik temalarının önemine değindi. “Yapay Zeka” ve “Siber Güvenlik” alanlarında araştırma yapan iki farklı üniversite merkezinin iş birliği içinde olmasının ülkemizde bir ilk olması yönüyle büyük önem taşıdığını aktaran Prof. Dr. Alaybeyoğlu, YÖK Başkanımız Sayın Prof.Dr. Erol Övar’ın “yapay zekâyı üretmekle alakalı Türkiye'de üniversitelerin önünde çok önemli bir ödev bulunduğuna” dair sözleri ile çizmiş olduğu yol haritası doğrultusunda, biz de İKÇÜ Yapay Zeka ve Veri Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak ülkemizin yapay zeka alanında gelişim sürecine çalışmalarımızla katkı sağlamaya devam edeceğimizi belirtmek isteriz. Amerika'dan Filipinler’e kadar uzanan birçok farklı ülke ve üniversitelerden bilimsel çalışmaların sunulacağı kongremize desteklerinden dolayı başta Rektörümüz Sayın Prof. Dr. Saffet Köse ve Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer olmak üzere davetli Konuşmacılarımız Sayın Prof.Dr. Derviş Karaboğa’ya, Sayın Prof.Dr. Tülay Yıldırım’a, Sayın Prof.Dr. Sabina Barakovıc’e, Sayın Prof.Dr. Bijan Najaf’a, Sayın Prof.Dr. Kunal Mankodiya’ya, Sayın Doç.Dr. Ali Turab’a, panelist konuşmacılarımıza, büyük bir heyecanla çalışan düzenleme kurulu ekibimize ve katkılarından dolayı sponsorlarımıza çok teşekkür eder, verimli bir kongre olmasını dilerim” dedi. Fırsat ve Riskleri Geniş Bir Katılımla Değerlendirme İmkânı BEUN Karaelmas Siber Güvenlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Semih Çakır, yapay zekâ ve veri bilimi alanlarının geleceğin en önemli teknolojik gelişim alanları olduğunu ve bu alanlarda gerçekleştirilecek çalışmaların fırsatlar barındırdığı kadar büyük riskler de içerdiğini ifade ederek kongrenin gerçekleştirilmesinde bu fırsat ve riskleri geniş bir katılımla değerlendirme motivasyonunun başat unsur olduğunu belirtti. Kongre çıktılarının Türkiye’nin ilgili alanlardaki çalışmalarına akademik açıdan katkı sunmasını temenni ettiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Çakır, kongrenin düzenlenmesi hususunda göstermiş olduğu büyük katkılarından dolayı BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer’e teşekkürlerini sundu. Açılış konuşmalarının tamamlanmasının ardından kongrenin ilk sunumunu gerçekleştiren Yükseköğretim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Derviş Karaboğa, sunumuna başlamadan önce YÖK tarafından kurulan bilimsel bilginin topluma yayılması için Bilim İletişimi Ofislerinin önemine değindi ve halkın anlayabileceği bir dille yapılan 'Bilim Kafe' etkinlikleri vesilesiyle akademisyenler ile vatandaşların buluşarak bilimsel konuları paylaşılacağı etkinliklerin artacağını vurguladı. Ardından yapay zekânın temelini oluşturan yapay sinir ağları ve yapay zekâ sistemlerinin daha iyi sonuçlar üretmesi için kullanılan optimizasyon algoritmalarından bahseden Prof. Dr. Derviş Karaboğa, bu sistemlerde zaman zaman karşılaşılan önyargı problemlerine dikkat çekti. Kongre açılışının ikinci sunumunu gerçekleştiren Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tülay Yıldırım ise “veri bilimi” ve “büyük veri” kavramlarına değinerek, verilerin güçlü yanlarından bahsetti ve GDPR gibi veri koruma yasalarının önemine dikkat çekti. İki gün devam edecek ICADA 2025’in açılış töreni, teşekkür belgesi takdiminin ardından gerçekleştirilen fotoğraf çekimi ile son buldu. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanlığı, Havelsan, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu USOM gibi kurumlar ile ulusal ve uluslararası üniversitelerden konuk bilim insanlarının yer aldığı kongre, hibrit oturumlarla tamamlanacak. -
18.04.2025
Bakay Hoca İçin Anma Programı
Kalp krizi sonucu 55 yaşında yaşamını yitiren İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi, Uluslararası Projeler ve Erasmus Koordinatörü Doç. Dr. Mehmet Emin Bakay için eşi, çocuğu, ailesi, yakın dostları, akademisyen arkadaşları, sevenleri ve öğrencilerinin de katıldığı anma programı düzenlendi. Geçtiğimiz ay geçirdiği ani kalp krizinin sonucu yaşamını yitiren ve sevenlerini yasa boğan Bakay Hoca’nın anılarını yad etmek için düzenlenen programı, şehir dışı programı nedeniyle katılamayan Rektör Prof. Dr. Köse’yi vekalaten Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, dekanlar, enstitü ve yüksekokul müdürlerinin yanı sıra, konuk üniversitelerden gelen akademisyenler, Milli Eğitim Bakanlığında birlikte çalıştığı mesai arkadaşları, eğitimciler, akademik ve idari personel ile öğrenciler takip etti. Program, İlahiyat Fakültesinden Dr. Öğr.Üyesi İhsan Sütşurup’un okuduğu Kur’an-ı Kerim Tilaveti ile başladı. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, üniversiteye gelişi ile birlikte olan tanışmalarından koordinatörlük görevine uzanan süreçte birçok anıyı paylaştıklarını aktardı. Prof. Dr. Bulduklu, insani yönünün dışında güçlü akademik donanımı, proje adamı yönüyle de Bakay’ın İKÇÜ’nün uluslararasılaşma misyonuna kazanımlarının rekor seviyelere ulaştığını söyledi. Bulduklu, “İnanılmaz bir insandı. O’nun göreve başlamasıyla İKÇÜ’nün fonlardan aldığı pay, 12 kat arttı. 20 bilim haberi yaptıysak 15’i Bakay Hoca’nın içinde olduğu bir proje haberidir mutlaka. Emin Hoca başarılı bir akademik hayatının yanında çok iyi bir insandı. Sanki kırkı yıldır tanıyormuşum gibi. Çok arıyoruz kendisini, çok özlüyoruz. Mizahi yönü çok güçlüydü. Ölümü de keşke şaka olsaydı. Çok şey var ona dair. Kimseye karşı kötü düşünmezdi. O’nun lafıdır, ‘Öyle demeyelim abi’ derdi. Hepimizin başı sağ olsun. Mekânı cennet olsun. Dualarımız onunla olsun” Sosyal ve Beşerî Bilimler Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Şaban Doğan ise toprak ve deniz aşığı yakın dostu Bakay Hoca’yı kaybetmenin derin yası içinde olduğunu kaydetti. Şiir ortak paydasında başlayan dostluklarının her anlamda karşılıklı abi-kardeş ilişkisine dönüştüğünü paylaşan Prof. Dr. Doğan, Bakay’ın çok sevdiği Abdurrahim Karakoç’un ‘incitme’ dizileriyle seslendi: “Sensiz bir yanımız hep eksik kalacak. Cuma günleri kim kontrol edecek bizleri? Kimin yanına gideceğiz, kime dökeceğiz içimizi, kim koşacak imdadımıza en sıkıntılı zamanlarda? Kim teselli edecek? Yoksun öyle mi bundan sonra sabah çaylarında Emin Abi? Öyle demeyelim abi. Ama öyle’ler bitti mi artık? O yakını da uzağı hiç incitmedi. ‘Gölgesinde otur amma Yaprak senden incinmesin. Temizlen de gir mezara Toprak senden incinmesin. Toz konmasın sakın sana. Hakkı geçer halkın sana. Gücenmesin yakın sana. Uzak senden incinmesin...” O kadar çok anı biriktirdik ki birlikte…Kendisi göçünü toplayıp gitti, bize güzel anılarını bıraktı. İyi ki tanıdım seni, unutmayacağız, unutturmayacağız, Ruhun şâd, mekanın cennet olsun güzel insan” dedi. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Sevtap Ünal da konuşmasında başarılarla dolu eğitmenlik hayatı vesilesiyle fakültenin birçok başarıya imza attığını kaydetti.Ünal, "Çalışkanlık, disiplinle ilgili sayısız ödüle sahipti. 2016’da üniversitemize geldi. Kısa sürede çok değerli, inanılmaz katkılar sağladı. Öğrencilerine kendini adadı. Dönem tatilinde ders yapan biriydi. Çok yardımseverdi. Gençleri çok severdi. ‘Hepsi çok pırıl pırıl ve öğrencilerle vakit geçirmekten çok mutlu oluyorum’ derdi. Başkalarının başarıyla mutlu olan, yüce gönüllü bir insandı. İnanılmaz çalışkan bir insandı. Yarım kalan hiçbir işi olmazdı. Bakay Hocadan hem akademisyen hem de insan olarak çok şeyler öğrendik. Biz kendisini tanımaktan, birlikte çalışmaktan, dostu olmaktan mutlu olduk. Dostluğuna paha biçilemez, anlatmaya kelimeler yetmez. Boşluğu asla doldurulamaz. Güven,samimiyet, dürüstlük onu en iyi anlatan erdemlerdir. O’nu tanımaktan gurur duydum. Seneyi devriyesinde İİBF Dergimiz için özel sayımız olacak hepinizden bu konuda desteklerinizi bekliyoruz” diye konuştu. İİBF Öğretim Üyesi Cihannuma Ekonomik Toplumsal Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Serhat Burmaoğlu da proje vesilesiyle olan tanışıklığından bahsettiği konuşmasında yurt dışına çıkmadan önce paylaştıkları akademik yolculuğu anlattı. Prof. Dr. Burmaoğlu, “Kendisiyle bir projeye başladık. Proje geçince birlikte İtalya’daki toplantıya gittik. İtalya’daki toplantıdaki haline, tavrına bilgisine hayran oldum Bizim fakültemizde böyle bir hoca varmış, hemen yanı basımızdaymış biz ulaşamamışız, farkına bile varmamışız, çok pişman oldum. İtalya’dan dönüşte bunu ona anlattım dedim ki gerçekten şu an çok sinirliyim. Biz seni üniversitede niye böyle bıraktık çok üzüldüm. Sonrasında Rektör Hocamız, Yasin Hocamız ile görüştüm. Eğitmenlik hayatında yaşadığı kırgınlıklar vardı. Bu işlere beni sokuyorsun ama sonra hep beraber üzüleceğiz dedi. İşin içinde birazcık üniversite, devlet deyince aslında Emin Hoca ikna edilebilir bir hoca. Kırgızistan görevine gidince sanki yalnız bırakmışım gibi üzüldüm aslında. Kırgızistan’dayken O’nun sayesinde hep iletişimde olduk. Iletişimi hiçbir zaman koparmadı hep devam ettirdi ve aslında buraya döndüğümde gördüm ki yönetim ekibiyle inanılmaz uyum sağlamış harika iş çıkartıyor. Motivasyonu yerinde ve açık söyleyeyim kendini bulmuştu. Uzaktan da olsak birlikte çalıştık. İyi ki birlikte çalıştık, hiçbir zaman unutmayacağız” şeklinde konuştu. Merhum Bakay ile birçok AB projesine imza atan Turizm Fakültesi Seyahat İşletmeciliği Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Volkan Altıntaş da baş sağlığı dileyerek başladığı konuşmasında Doç. Dr. Mehmet Emin Bakay’ın vizyonundan istifade etmekten duydukları memnuniyeti paylaştı. Prof.Dr. Volkan Altıntaş,” Emin hocanın yokluğu bizim için birer boşluk ancak onun bıraktığı izler, ortaya koyduğu vizyon birer kazanımdır. Göreve ilk başladığı günden bu yana üniversitemiz ve fakültelerimiz için uluslararası anlaşmaların yapılmasını sağlayan, uluslararası ağımızı güçlendiren çok değerli bir hocamdı. Fakültemize, üniversitemize katkıda bulunduğu için kendisine minnettarım. Son defa Erasmus seyahatini benimle geçirmesi benim için oldukça anlamlı. Yaklaşık 15-16 saat süren uzun bir yolculuğa çıkmıştık. O uzun seyahatte yakından tanıma fırsatı bulduğum Emin Hoca ile çok farklı iş birliklerine imza attıktan sonra farklı projeleri daha yapacaktık. Nasip olmadı. Hayatım boyunca unutamayacağım çok değerli bir insan olduğunu söylemek istiyorum” diye konuştu. Merhum Bakay’ın akademik danışmanı olan Dokuz Eylül Üniversitesinden Emekli Öğretim Üyesi Prof.Dr. Reşide Kabadayı da yaşadığı derin üzüntüyü “O benim arkadaşımdı o benim öğrencim değildi kendisini çok özlüyorum” şeklinde ifade etti. Öğrenciliğinin dışında kendisine olan hürmetini, saygısını, yardımını hiçbir zaman esirgemediğini ifade eden Prof.Dr. Reşide Kabadayı, “Uzun vadede Emin ile arkadaş olduk, ben ona yardım ettim o bana yardım etti. Ama en çok özellikle emekli olduktan sonra o bana yardım etti. Ne zaman zorda kalsam ne zaman sıkışsam hep Emin’e başvurdum. O her bayram her yılbaşı beni önce telefonla arayıp o günlerimi kutlayan değerli bir öğrencimdi. O gerek öğretmenliğinde gerek eğitim yöneticiliğinde çok başarılı oldu. Bilim insanı olarak çok başarılıydı, bir bilim insanının sahip olması gereken özelliklere sahipti. Meslek hayatında çok iyi bir insandı, özel hayatında da öyleydi, ahlaklıydı, yardım severdi, iyilik severdi. Emin’in dogmaları yoktu, esnekti, dayatmazdı. Aynı zamanda tevazu sahibiydi, övündüğünü hiç ama hiç bir zaman görmedim. Kendisini çok özlüyorum beni dinlediğiniz için teşekkür ederim” şeklinde konuştu. Ege Üniversitesi Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.Dr. Yüksel Deniz Arıkan’da Doç. Dr. Mehmet Emin Bakay ile olan 30 yıllık dostluğundan bahsederek kaybından duyduğu acıyı ifade etti. Doç. Dr. Arıkan, “Hayatımdaki en zor anlardan biri onun aramızdan ayrıldıktan sonraki ilk dersimdi. Bu dersi O’na atfetmiştim, benim için zor olmuştu. Sizler onu üniversite perspektifinden tanıyorsunuz. Yaklaşık 30 yıla varan bir arkadaşlıkla, O’nu tanıyan biri olarak anlatmak isterim ki; ikimizin de hocası bizi odasına çağırırdı. Siz ikiniz çok iyi arkadaş olacaksınız dedi ve öyle de oldu. Yıllarca ayrılmadık, çocuklarımız oldu. Çok çalıştık, birlikte şehirler gezdik, birlikte türküler söyledik. Genç yaşta aramızda ayrıldı. Bir abi, bir kardeşimi kaybettim. Mekânın cennet olsun” dedi. Merhum Bakay’ın anısını yad etmek isteyenlerin söz aldığı ve oluşturulan anı defterine Bakay anısına duyguların paylaşıldığı program çerçevesinde ayrıca Merkez Kampüs alanında pilav ve lokma dağıtıldı. -
18.04.2025
Fizyoterapi Camiası İKÇÜ’de Buluştu
Teması” Fizyoterapi ve Rehabilitasyonda İnovasyon” olarak belirlenen İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi (SBF) Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü ile Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Uygulama Araştırma Merkezince ikincisi düzenlenen “Fizyoterapi ve Rehabilitasyonda Eğitim, Araştırma ve İnovasyon” Kongresi başladı. İki gün sürecek kongrenin ev sahipliğini üstlenen Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Derya Özer Kaya’nın ev sahipliğinde başlayan alanındaki profesyonelleri buluşturan kongrenin açılışını, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, dekanlar, enstitü ve yüksekokul müdürlerinin yanı sıra, konuk üniversitelerden gelen akademisyenler, eğitimciler ile sektör temsilcileri takip etti. Sağlık Sektöründe Girişimci Ve Yenilikçi Uygulamalar Önem Kazandı Kongrenin açılışında misafirlere seslenen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İKÇÜ olarak zengin içeriğe sahip bir kongreye ev sahipliği yapmaktan duydukları memnuniyeti paylaştı. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de sayıları giderek artan yaşlı nüfusun daha bağımsız, kaliteli ve topluma daha katılımlı bir yaşam sürmeleri için rehabilitasyon hizmetlerinin, özellikle fizyoterapi alanı ile geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasının önemine vurgu yapan Prof. Dr. Bulduklu, “Bu alanda hizmet verecek elemanların niteliği, sağlığın insan hayatını doğrudan etkileyen bir alan olması sebebiyle her zaman kritik önem taşımaktadır. Ortalama yaşam süresinin uzamasıyla yaşlı nüfusun artması, bireylerin sağlıklı uzun yaşam beklentisi, sağlık hizmetlerinde teknoloji kullanımının fazlalaşmasına paralel olarak teşhis edilebilen hastalıkların sayısında artma, bütünüyle bakıldığında toplumun sağlık hizmetinden beklentisinin yükselmesini sağlamıştır. Dolayısı ile nitelikli sağlık personeli eğitimi de önem kazanmaktadır. Sağlık sektöründe girişimci ve yenilikçi uygulamalar, tele tıptan robotik cerrahiye, ilaç üretiminden tıbbi cihaz ve malzeme üretimine kadar sağlık sisteminin her bileşeninde bulunmaktadır. Sağlık sektöründe yapılan girişimci ve yenilikçi uygulamalar, sağlıkta kaliteyi artırmakta, sağlık işletmelerinin rekabet edebilmelerinde üstünlük sağlamaktadır” dedi. Toplum Sağlığına Katkı Sağlayacak Önemli Çıktılar Özellikle son yıllardaki ekonomik, toplumsal, teknolojik ve bilimsel gelişim ve değişimlerin sağlık hizmetlerinin dönüşümünü hızlandırdığını kaydeden Prof. Dr. Bulduklu, bu dönüşümün gereklerinin yerine getirilmesi için de nitelikli iş gücü yetiştiren eğitim kurumlarına ihtiyaç duyulduğunu belirtti. İKÇÜ SBF’nin bu alanda yıllar içinde edindiği saygın değere dikkat çeken Prof. Dr. Bulduklu, “Sağlık Bilimleri Fakültesi İKÇÜ’nün ilk açılan fakültelerinden biridir. Öğrencilerimize; günün gerektirdiği güncel bilgi, beceri ve yetkinliklerin kazandırılmasının yanı sıra; teknoloji okuryazarlığı ve yöneticiliği, analiz yapabilme ve diğer disiplinlerle eş güdümlü çalışmalar üretme becerisi kazandırmak için değerli dekanımızın nezdinde tüm akademisyenlerimizle yoğun şekilde çalışmaya devam ediyoruz. Kongremizin, alanındaki önemli bilim insanlarını misafir etmesini ve toplum sağlığına katkı sağlayacak önemli çıktılarının bilim dünyasına sunulacağını oldukça önemsiyoruz. Kongreyi hayata geçiren Sayın Dekanımıza, onun nezdinde fakültemize, düzenleme kurulumuza, öğrencilerimize, destek veren sektör temsilcilerimize ve tüm misafirlerimize verimli bir iki gün geçirmelerini temenni ediyorum” diye konuştu. Bu Yıl Özellikle ‘Eğitim’ Konusuna Odaklandık Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Derya Özer Kaya da sempozyum ile başlayan, kongreye evrilen, geniş yelpazesi ve disiplinlerarası başlıklarıyla İKÇÜ’de ikinci kez buluşuyor olmaktan duyduğu mutluluğu paylaştı. Dekan Prof. Dr. Kaya, “Fizyoterapi ve Rehabilitasyonda Eğitim, Araştırma ve İnovasyon Kongresi’nin ilkini geçtiğimiz yıl gerçekleştirdik. Alanında uzman, çok önemli konukları ağırladığımız kongre kapsamında, çeşitli kurslara ve workshoplara ev sahipliği yaptık. Kongrenin başarısı bizim için kıymetli oldu. Bu yıl da çok değerli misafirlerimizi çağırdık. Dün itibariyle eğitim ve kurslarımızla kongremizi başlatmış olduk. Fizyoterapi ve Rehabilitasyonda Eğitim, Araştırma ve İnovasyon Kongresi, özellikle ‘eğitim’ konusuna odaklandı. Doğası gereği, birçok disiplinle birlikte çalışan fizyoterapi ve rehabilitasyon alanında, genel olarak 21. Yüzyıl becerilerini nasıl etkinleştirebileceğimizi, disiplinlerarası entegrasyonları nasıl sağlayabileceğimizi ve öğrencilerimize en iyi şekilde nasıl eğitim verebileceğimizi ele alacağız. Süreç içerisinde, yaklaşık 200’e yakın katılımcımız ve öğrencimiz yer alıyor. Özellikle son yıllarda fazlasıyla gündemde yer alan, “Longevity” denilen uzun yaşam, sağlıklı yaşam ve sağlıklı yaş alma konusunun fizyoterapistlerle birlikte diyetisyenler ve hekimler tarafından disiplinlerarası bir yaklaşımla ele alınacak olması, kongrenin önemli yanlarından bir tanesini oluşturuyor” dedi. Rehabilitasyon Teknolojilerinin ve Yeniliklerin Takipçisiyiz Sözel ve Poster Bildirilerin yanı sıra klinik, akademik deneyimlerin, alandaki son gelişmelerin katılımcılarla paylaşılacağı bilimsel oturumlar ile zengin bir içeriğin yer aldığını aktaran Dekan Prof. Dr. Derya Özer Kaya, “İlk kongremizde bizi yalnız bırakmayan geçtiğimiz sene içinde elim bir trafik kazası sonucu yitirdiğimiz Fizyoterapi camiamızın değerli hocalarından İstinye Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yasemin Buran Çırak’ın anısını yaşatmak için kongremiz bilimsel komitesi tarafından değerlendirilen sözel ve poster bildirilere bilim ödülleri takdim edeceğiz. Ülkemizin sağlık sektöründe görev alacak fizyoterapistlerin temel becerilerinin yanında hızla gelişen rehabilitasyon teknolojilerini ve yenilikleri takip edebilmelerine olanak tanıyacak eğitimler sunmak, fizyoterapi ve rehabilitasyon bölümü öğretim elemanlarının diğer bilim dalları ile iş birliği içerisinde araştırma ve proje geliştirmesini sağlamak, lisansüstü eğitim ve araştırmalarını gerçekleştirmek, fizyoterapinin her alanında hızlı, kaliteli ve kapsamlı hizmet sunmak, toplum sağlığı ve yaşam kalitesini korumak ve geliştirmek için çalışmaktayız. Bugün bizi bir araya getiren bu kongrenin temelinde de bu amaçların geliştirilmesi ve geniş gruplarla paylaşılması yatmaktadır. Bu kapsamda, kongrenin gerçekleştirilmesinde ve bölümümüzün ve merkezimizin gelişiminde desteklerini esirgemeyen Rektörümüz Prof. Dr. Sayın Saffet Köse'ye şükranlarımı sunarım. Sürekli ve hayat boyu öğrenme ve öğretme çabamıza katkı veren tüm Hocalarıma, bugün bizleri kırmayarak program açılışımıza katılan protokol üyelerimize, kongremize destek veren firmalarımıza, daha iyisini öğrenmeyi talep ederek bu organizasyonu yapmamızı sağlayan öğrencilerimize, akademik ve idari personelimize ve kongremizin siz kıymetli katılımcılarına teşekkürü bir borç bilirim” şeklinde konuştu. Açılış konuşmalarının ardından “FTR Geleceğini Konuşuyor” başlığıyla Dekan Prof. Dr. Derya Özer Kaya ile Hasan Kalyoncu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümünden Prof. Dr. Yavuz Yakut moderatörlüğündeki ilk panele geçildi. “Sağlıklı Uzun Ömür-Longevıty”, “Klinik Uygulamada Yenilikler”, “Öğrenci Ne İster? Hoca Ne Bekler?”, “Genç Meslektaşlarımız Neler Çalışıyor?”, “Fizyoterapide Veri İşleme ve Yapay Zeka” başlıklı panel oturumlarının yer alacağı kongrede, Prof. Dr. Yasemin Buran Çırak anısına bilim ödülleri takdimi yapılacak. -
29.03.2025
İyi Bayramlar İKÇÜ
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Ailesi, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin ev sahipliğini yaptığı bayramlaşma töreninde bir araya geldi. Akademik ve idari personeli makamında ağırlayan Prof. Dr. Köse, tüm çalışma arkadaşlarının bayramını tek tek kutladı, aileleriyle birlikte huzur içinde bir bayram geçirmelerini diledi. Bayramlaşmada, Rektör Yardımcıları Prof.Dr. Muhsin Akbaş, Prof.Dr. Süleyman Akbulut, Prof.Dr. Yasin Bulduklu, Genel Sekreter Nurettin Memur, fakültelerden gelen akademisyenler ile idari personel, birlik ve beraberlik temennisiyle bayramlaştı. Bir bayramı daha karşılamanın mutluluk ve heyecanını paylaştıklarını söyleyen Rektör Prof.Dr. Saffet Köse, bayramların millî değerlerimizin, aile bağlarımızın canlı tutulmasına ve güçlendirilmesine vesile olduğunu söyledi. Bu özel günlerde sosyal yardımlaşma ve dayanışma geleneğinin en güzel örneklerinin sergilendiğini ifade eden Prof. Dr. Köse, “Ramazan, kardeşliktir, yardımlaşmaktır, paylaşmaktır. Gönül birliğimizi, sevgi, muhabbet iklimini pekiştiren ulvî bir atmosferdir. Akademik ve idari personeli, öğrencileri ve mezunlarıyla İKÇÜ büyük ve güçlü bir ailedir. İKÇÜ olarak ülkemizin gönül birliğine, yarınlarına değer katmaya, gelişmesine katkı sağlamaya devam edeceğiz. Ramazan Bayramının tüm insanlığa barış, huzur ve esenlik getirmesini hayırlara vesile olmasını Cenâb-ı Allah’tan diliyorum. Bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum” dedi. -
18.03.2025
MÜDEK Ekibi İKÇÜ’de
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi, eğitim ve öğretim kalitesinin ulusal ve uluslararası standartlarda tescili için başvurduğu, uluslararası kuruluşlar (EUR-ACE ve Washington Accord) tarafından tanınan Mühendislik Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Kurulu (MÜDEK) tarafından değerlendirmeye alındı. Değerlendirme, MÜDEK kurucu üyesi Doç. Dr. Erbil Payzın'ın takım başkanlığında; takım eş başkanı Dokuz Eylül Üniversitesinden Prof. Dr. Deniz Dölgen, Biyomedikal Mühendisliği asil değerlendirici İzmir Ekonomi Üniversitesinden Prof. Dr.Fazilet Vardar, eş değerlendirici Dr. Özlem Birgül, Elektrik-Elektronik Mühendisliği (İngilizce) asil değerlendirici Hasan Kalyoncu Üniversitesinden Prof. Dr. Mustafa Sadettin Özyazıcı, Harita Mühendisliği (İngilizce) asil değerlendirici İstanbul Teknik Üniversitesinden Prof. Dr. Hande Demirel, eş değerlendirici İstanbul Atlas Üniversitesinden Prof. Dr. Vahap Engin Gülal, İnşaat Mühendisliği (İngilizce) asil değerlendirici Uluslararası Kıbrıs Üniversitesinden Prof. Dr. Tahir Çelik, İnşaat Mühendisliği (İngilizce) eş değerlendirici İstanbul Teknik Üniversitesinden Doç. Dr. Reşat Atalay Oyguç, Mekatronik Mühendisliği (İngilizce) asil değerlendirici Dr. Türker Güdü, eş değerlendirici Çankaya Üniversitesinden Doç.Dr. Ülkü Ece Aylı, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği (İngilizce) asil değerlendirici İskenderun Teknik Üniversitesinden Prof. Dr. Gürel Çam, eş değerlendirici Gaziantep Üniversitesinden Doç. Dr. Derya Kapusuz Yavuz ile öğrenci değerlendirici İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsünden Abdullah Önen’den oluşan ekip tarafından yapıldı. Daha Nitelikli Mühendisler Yetiştirilmesi İçin Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökçen Bombar’ın refakatinde, Doç. Dr. Erbil Payzın başkanlığındaki ekip, akredite çalışmalarının değerlendirmelerde bulunmak amacıyla Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’yi ziyaret ederek görüş alışverişinde bulundu. Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Genel Sekreter Nuretdin Memur, Fakülte Sekreteri Süleyman Ayer ile bölüm başkanlarının da hazır bulunduğu ziyarette, süreçle ilgili bilgi veren Doç. Dr. Payzın, MÜDEK’in Türkiye'deki mühendislik eğitimi kalitesinin yükseltilmesine katkıda bulunmak, daha nitelikli mühendisler yetiştirilmesi için faaliyet gösteren bir kuruluş olduğunu söyledi. Doç. Dr.Erbil Payzın, “ İKÇÜ ziyaretimizin verimli geçmesi için büyük çaba harcayan başta Rektör Prof. Dr. Köse olmak üzere tüm yönetim ve dekanlık ekibine, toplantı, görüşme ve ziyaretlerde bilgi ve görüşlerini samimiyetle paylaşan akademik ve idari personel ile öğrencilere takımım adına teşekkür ederim” diye konuştu. Eğitim Kalitesinin İyileştirilmesinde Dış Değerlendirme Çok Önemli Doç. Dr. Payzın’ın ardından söz alan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse de MÜDEK tarafından yapılan ziyaretin oldukça değerli olduğunu belirterek akreditasyon süreci ile ilgili yapılan her çalışmanın üzerinde hassasiyetle durduklarını kaydetti. Tüm akademik programların kalite ve akreditasyon çalışmalarının destekçisi olduklarını ve farklı kurumlarca yapılan dış değerlendirmelerin kuruma bir ayna tutma işlevi olduğunun altını çizen Rektör Prof. Dr. Köse, sürekli iyileştirme gayesinde olan kurumlar için, gelişmeye açık yönlerine üçüncü bir göz tarafından bakılmasının eksiklik değil fırsat yarattığını aktardı. Prof. Dr. Köse, “Kuruluşundan itibaren eğitim kalitesinin ulusal ve uluslararası standartlarda olmasını esas almış bir İKÇÜ olarak tüm programların akreditasyonlarını alma hedefimiz üzerinde yoğunlaştık. Yükseköğretim kalite kültürünün oluşturulması adına İKÇÜ’nün payına ne düşüyorsa yapmanın peşindeyiz. Eğitim kalitesinin iyileştirilmesinde dış paydaşların da önemli bir rolünün olduğu aşikardır. Değerlendirme süreci kapsamında sunulan geri bildirimlerin, MMF’nin akreditasyon yolculuğunda yönlendirici olmasını ve katkı sağlamasını temenni ediyorum” dedi. Toplantı değerlendirme takımına teşekkür belgesi takdimi ile sona erdi. -
14.03.2025
Bağımlılığın Farkındayız
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Bağımlılıkla Mücadele Komisyonu Yeşilay Haftası kapsamında “Üç ‘N’ ile Bağımlılık” başlıklı bir panel düzenledi. Neden Bağımlı Oluruz? Niçin Bırakamayız? Nasıl Önleriz? sorularına yanıt bulmak amacıyla Bağımlılıkla Mücadele Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Leyla Baysan Arabacı’nın moderatörlüğündeki paneli, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hatice Yıldırım Sarı, akademisyenler ve çok sayıda öğrenci takip etti. Yeni Bağımlılık Türleri Ortaya Çıktı Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Gülsenay Taş Soylu, Buca Seyfi Demirsoy Hastanesinden Uzm. Dr. Enis Saygın ve Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinden Uzm. Dr. Başak Bağcı’nın konuşmacı oldukları panelin açılışında konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Akbulut, günümüz koşullarında bağımlılığın arttığını ve şekil değiştirdiğini vurguladı.Prof. Dr. Süleyman Akbulut, “Sigara, alkol, uyuşturucu ve kumar bağımlılığına ilave olarak teknoloji bağımlılığı ve beraberinde internet, sosyal medya ve video oyunları bağımlılıkları ortaya çıktı. Bireyler, vakitlerinin çoğunu sosyal medya platformlarında geçirmekten ve saatlerce oyun oynamaktan kendilerini alamaz hâle geldiler. Bazen bu platformlarda paylaşılan zararlı akımların etkisine kapılıp hayatlarına son verenler bile oldu. Yine son zamanlarda, AVM’lerde sıklıkla şahit olduğumuz gereksiz ve aşırı alışveriş yapma şeklinde görülen alışveriş bağımlılığını da yeni bir bağımlılık türü olarak sayabiliriz” diye konuştu. Bağımlı olunan nesnenin, maddenin veya davranışın kullanım sıklığı azaldığında veya kullanımın tamamen bırakılması durumunda, bağımlı olan bireylerde yoksunluk belirtilerinin başladığını belirten Prof. Dr. Akbulut, huzursuzluk, uykusuzluk, öfke ve depresyon şeklinde kendini gösteren bu gibi durumlarda profesyonel bir yardım alınması gerektiğini dile getirdi. Bağımlılık denilince akla ilk gelenin Yeşilay olduğunu ifade eden Prof. Dr. Akbulut, Yeşilay Danışmanlık Merkezleri ile Yeşilay Rehabilitasyon Merkezlerinin, bağımlı bireylere ve yakınlarına destek hizmeti vererek önemli bir hizmeti yerine getirdiklerini kaydetti. Prof. Dr. Akbulut, İKÇÜ Bağımlılıkla Mücadele Komisyonunun, öğrenciler ve personel başta olmak üzere ihtiyaç duyan herkese bağımlılıkla mücadele konusunda yardımcı olduğunu ve farkındalık oluşturmak için çalışmalar yaptığını söyledi. Bağımlılıkla İlgili Dersler İle Farkındalığa Katkı Bağımlılığın, ülkemizde ve dünya genelinde son yıllarda büyük bir artış gösterdiğine işaret eden Bağımlılıkla Mücadele Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Leyla Baysan Arabacı, İKÇÜ’de lisans düzeyinde ve seçmeli olarak bağımlılıkla ilgili dersler bulunduğunu ve konuya dair farkındalık yaratıldığını aktardı. Neden Bağımlı Oluruz? Başlığı altında bir konuşma yapan İKÇÜ Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinden Uzm. Dr. Başak Bağcı, uzun yıllardır bağımlılık alanında çalıştığını söyledi. Bağımlılığın binlerce yıllık tarihinden ve nedenlerinden bahseden Uzm Dr. Bağcı, bağımlılığa ilişkin güncel istatistiki veriler paylaştı ve bağımlılığın psikososyal nedenlerini anlattı. Niçin Bırakamayız? Sorusunun yanıtını veren Buca Seyfi Demirsoy Hastanesinden Uzm. Dr. Enis Sargın, bağımlılığın başlangıcında, bağımlı olunan madde veya olguyla kurulan ilişkide erken temsillerin kişinin sonraki yaşantısını ve bağımlılığın derecesini belirlediğini vurguladı. Bağımlılığın çok yönlü bir süreç olduğunu belirten Uzm. Dr. Sargın, genetik, çevresel ve aile faktörü gibi birçok etmenin bağımlılık sürecini etkilediğini aktardı. Nasıl Önleriz? Sorusuna yanıt veren İKÇÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Gülsenay Taş Soylu, dünyada 300 milyona yakın kişinin madde kullandığını; sadece madde kullanımının değil, teknoloji bağımlılığı gibi bağımlılıkların da günümüzde gittikçe artış gösterdiğini dile getirdi. Bağımlılık geliştikten sonra tedavisinin oldukça zor olduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Soylu, bağımlılığın gelişmesinden sonra hem biyolojik hem psikolojik hem sosyal hem mesleki hem de ekonomik anlamda ciddi sorunları ve yükü beraberinde getiren bir hastalık haline geldiğinin altını çizdi. Dr. Öğr. Üyesi Soylu, bağımlılığı önlemenin, kişinin öncelikle bağımlı olduğunun farkına varması ve bunu kabul etmesi ile başlayacağını vurguladı. -
14.03.2025
İKÇÜ 7 Pilot Üniversite Arasında
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Turizm Fakültesinin her yıl düzenlediği Kariyer Günleri etkinliğinin 9’uncusu yoğun bir katılımla gerçekleşti. Sektör temsilcileri ile öğrencileri buluşturan, her yıl daha yoğun bir katılımla düzenlenerek geleneksel hale gelen Kariyer Günleri, Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonu fuaye alanında yapıldı.Onlarca firmanın stant açtığı kariyer buluşmasına, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler, Genel Sekreter Nurettin Memur, dekanlar, akademisyenler, sektör temsilcileri ile çok sayıda öğrenci katıldı. Önemli Bir Boşluğu Dolduruyor Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, “Bugün, bizler için önemli bir gün. Turizm Fakültesi, üniversitemizin gerçekten en güçlü fakültelerinden bir tanesi. Gelenekselleşen Turizm Fakültesi Kariyer Günlerine her geçen yıl hem sektörün ilgisinin arttığını hem de gençlerin ilgisinin yoğunlaştığını görebiliyorum. Öğrencilerimizin gerek staj gerekse öğrenim hayatı sonrası kariyer takiplerinde Kariyer Gününün çok olumlu ve güzel dönüşleri olduğunu takip edebiliyoruz. Bundan ayrıca memnuniyet duyuyorum. Öğrencilerimizin etkinlikten maksimum düzeyde faydalanacaklarını, sektör temsilcilerinin de aynı şekilde taleplerini ifade etme imkânı bulacaklarını, belki ihtiyaçları noktasında önemli bağlantılar kurabileceklerini düşünüyorum. Sadece Turizm Fakültesi öğrencilerimizin değil, üniversitemizin diğer birimlerindeki öğrencilerin de kendilerini tanıtma ve sektör temsilcilerinin ihtiyaçlarının karşılanması noktasında, etkinliğin önemli bir boşluğu doldurduğu kanaatindeyim. Bu açıdan da gerçekten çok önemli bir etkinlik. Etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçenlere ve sektör temsilcilerine çok teşekkür ediyorum. Faydalı bir gün olmasını temenni ediyorum” diye konuştu. 7 Pilot Üniversiteden Biriyiz Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler ise, Turizm Fakültesi tarafından 9’uncusu düzenlenen ve gelenekselleşen Kariyer Günü etkinliğinin Ege Bölgesinde ve İzmir’de turizm alanında düzenlenen en büyük kariyer günlerinden bir tanesi olduğunun altını çizdi. Kariyer Günü etkinliklerinin düzenlenmesinde sektör temsilcilerinin payının çok büyük olduğunu ifade eden Prof. Dr. Güler, ilerleyen aşamalarda diğer üniversitelerle birlikte ortak bir çatı altında büyük bir kariyer günü veya haftası düzenlemeyi hedeflediklerini açıkladı. Yükseköğretim Kurulu ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında yükseköğretim ile turizm sektörünü bir araya getiren iş birliği protokolü çerçevesinde İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin pilot olarak belirlenen 7 üniversiteden biri olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Güler, “Protokolle, pilot olarak seçilen üniversitelerin Turizm İşletmeciliği ile Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümlerinin uygulama odaklı eğitim yaklaşımlarıyla desteklenmesi yönünde çalışmalar yapılıyor. Akademi ile birlikte sektörün de katkılarıyla gerçekleşen bu çalışmalarla öğrencilerimizin daha aktif, daha dinamik ve daha bilgili bir şekilde sahada olmalarını bekliyoruz. Etkinliğin düzenlenmesinde bizi destekleyen başta Rektör Prof. Dr. Saffet Köse olmak üzere üniversite üst yönetimine ve katılımlarınız için siz değerli sektör temsilcilerine de ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyorum” ifadelerini kullandı. Açılış konuşmalarının ardından Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş ile Turizm Fakültesi Prof. Dr. Mehmet Emre Güler etkinliğe katılan firmaların stantlarını ziyaret etti. -
12.03.2025
İKÇÜ’de Ramazan “Birlikte” Güzel
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi ailesi on bir ayın sultanı Ramazan ayı dolayısıyla düzenlenen iftar yemeğinde bir araya geldi. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin ev sahipliğini yaptığı iftar yemeğine, kurucu Rektör Prof. Dr. Galip Akhan, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, dekanlar, enstitü ve yüksekokul müdürleri, akademik ve idari birimlerde görev yapan akademik ve idari personel aileleri ile iştirak etti. Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü ile Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığının gelenekselleşen iftar programında, İKÇÜ ailesine seslenen Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, bir Ramazan-ı Şerif’i daha bir arada karşılamaktan duyduğu memnuniyeti paylaştı. Kalpleri arındıran, rahmet ve mağfiret kapılarının sonuna kadar açıldığı bir mana iklimi olan ramazanın önemine vurgu yapan Prof. Dr. Köse, “Cenâb-ı Hakk’ın lûtfuyla Ramazân-ı Şerîf’e eriştik. Bu bereketli günlerden fazlasıyla istifade etmeyi temenni ediyorum. Aynı zamanda Kur’ân ayı olan Ramazan’da, duyguların da oruca iştiraki gerekir. Hz. Peygamber (sav) “Nice oruç tutanlar vardır ki oruçtan onlara kalan sadece açlık ve susuzluktur.” buyurur. Aslolan Ramazân-ı Şerîf’i bütün hayatımıza teşmil edebilmektir. On bir ayın sultanında, siz değerli mesai arkadaşlarım ve çok değerli ailelerinin teşrifleriyle birlikte iftar yapmaktan büyük mutluluk duyuyorum. İftar programımıza katılım gösterdiğinizden dolayı tekrar hepinize teşekkür ediyorum. Bu bereketli günlerin tüm insanlık için barışa, huzura ve refaha vesile olmasını; yapılan tüm ibadetlerin kabul olmasını temenni ediyorum” diye konuştu. İftar programı çekilen hatıra fotoğraflarıyla son buldu. -
11.03.2025
Göklerin Kartalları İKÇÜ’de
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ayrılmaz parçası Türk Hava Kuvvetleri'nin Türk milletine 100’üncü kuruluş yıl dönümü hediyesi olarak 2011 yılında kurulan hava gösteri timi SOLOTÜRK, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesine konuk oldu. Dünyanın dört bir yanında düzenledikleri uçuş gösterileriyle efsane haline gelen, Türk Hava Kuvvetlerinin resmi akrobasi timi SOLOTÜRK’ün pilotları Hv. Plt. Bnb. Murat Bakıcı ve Hv. Plt. Bnb. M. Erhan Aydemir ile Uçak Bakım Subayı Hv. Uçk. Bkm. Bnb. Tuna Karalı’nın katıldığı söyleşiyi, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi İrfan Arık, SKS Başkanı Öğr. Gör. Dr. Yeliz Doğru, akademik ve idari personel ile çok sayıda öğrenci izledi. Gökyüzüne Hâkim Olabileceğimizi Onlarla Öğrendik Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı (SKS) tarafından düzenlenen organizasyonla İKÇÜ’nün konuğu olan ekip üyelerinin yer aldığı etkinlikte konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, böylesine önemli bir ekinliğe ev sahipliği yapmaktan duyduğu memnuniyeti paylaştı. Türkiye’nin son yıllarda havacılık alanında ciddi mesafeler kat ettiğini vurgulayan ve bu ivmenin de aslında SOLOTÜRK ile başladığını dile getiren Prof. Dr. Bulduklu, “Gökyüzü bize o kadar uzaktı ki, zaman içerisinde SOLOTÜRK’ün yaptığı etkinliklerle biz, gökyüzünün aslında bir manevra alanı olabileceğini ve bizim de bu alana hâkim olabileceğimizi öğrendik. Orada yetişen mühendisler, havacılık ve savunma sanayiinde bugün Türkiye’nin neredeyse başa oynadığı bir sistemi tasarladılar. Bugün Akıncı’dan Bayraktar’a ve Çelik Kubbe ’ye kadar pek çok şeyi konuşabiliyoruz ve bunu sadece formel eğitimlere değil, bu tarz girişimlere de borçlu olduğumuzu söylemek isterim. Üretmek kadar gösterebilmenin; çocuklarda ve gençlerde heyecan yaratmanın ve onların size öykünmesini sağlamanın da bir o kadar önemli olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte, SOLOTÜRK’ü bütün dünyanın hayranlıkla izlediğini görmek de bizlere gurur veriyor. Ben, özellikle öğrencilerimizin buradan ciddi mesajlar çıkarmalarını ve programın kendilerine bir vizyon kazandırmasını diliyorum” diye konuştu. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçenlere ve SOLOTÜRK ekibine teşekkür ederek konuşmasını noktaladı. SOLOTÜRK Türk Milletine Armağan Olarak Kuruldu Açılış konuşmasının ardından söz alan SOLOTÜRK ekibi, kendilerini diğer gösteri ekiplerinden ayıran en önemli özelliğin, ekip üyelerinin her birinin aktif savaş pilotu olması ve bakım ekibinin harekata ve savaşa sürekli hazır halde bulunmaları olduğunu vurguladı. SOLOTÜRK’ün, Türk Hava Kuvvetleri’nin 100. Yılı olan 2011 yılında Türk Milletine armağan olarak kurulduğunu anlatan ekip üyeleri, Ay yıldızlı bayrağı ve Türk Milletini dünyanın dört bir yanında başarıyla temsil etmelerinin haklı gururunu yaşadıklarını belirttiler. SOLOTÜRK gösterilerinde görülen özgüvenin ve savaşçı ruhun, ekip üyelerinin Türk milletinin cesaret ve kararlılığını yansıtmasından kaynaklandığına dikkat çekilen söyleşide, ekibin gittiği yerlerde bayrak manevrası yapıldığında bütün dünya milletlerinin ay yıldızlı bayrağa selam durdukları ifade edildi. Söyleşide, usta çırak ilişkisiyle yetişen SOLOTÜRK gösteri ekibinin 13 kişiden, gizli kahramanlar olarak nitelenen bakım astsubaylarının ise 8 kişiden oluştuğunun bilgisi verildi. SOLOTÜRK’ün asli görevinin Türk havacılığı ile Türk gençleri arasında bağ kurmak olduğunun altını çizen ekip üyeleri, aktif savaş pilotları olarak Türk savunma sanayinin koşar adım ilerlemesinden; İHA ve SİHA’larla, Milli Muharip Uçak Kaan’la ve diğer gelişmelerle gurur duyduklarını belirttiler. Dünya üzerinde uçak üzerine çizilmiş en büyük bayrağın SOLOTÜRK’te olduğunu ve bununla Guinness Rekorlar Kitabına girdiklerini hatırlatan ekip üyeleri, SOLOTÜRK’ün yapmış olduğu hareketler içerisinde patentli olanların da bulunduğunu, bu hareketleri dünya üzerinde yalnızca SOLOTÜRK’ün yapabildiğini anlattılar. İKÇÜ Ailesine gurur dolu anlar yaşatan SOLOTÜRK söyleşisi, katılımcılardan gelen soruların yanıtlanmasının ardından, ekip üyelerine teşekkür belgesi takdimi ve imza töreni ile son buldu. -
11.03.2025
Rektör Köse’den “Günümüz Toplumunda Kadın ve Aile”
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (İKÇÜKAM) Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri çerçevesinde konferans düzenlendi. “Günümüz Toplumunda Kadın ve Aile” başlıklı konferansta katılımcılara seslenen Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, aile kurumunun korunması, güçlendirilmesi amacıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tensipleriyle 2025 yılının "Aile Yılı" olarak ilan edildiğini, farkındalık oluşturması adına bu gibi etkinliklerin oldukça önemli bir destekleyici olduğunu belirtti. İslamiyet Öncesinde Her Türlü Zulme Maruz Kaldılar Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İKÇÜKAM Müdürü Prof. Dr. Fatma Akkuş Yiğit, dekanlar, akademik ve idari personel ile öğrencilerin takip ettiği konferansta kadının tüm inançlardaki statülerini irdeleyen Rektör Prof. Dr. Köse, hor görülen, aşağılanan, değersizleştirilen kadınların, hak ettiği muameleyi İslam'la bulduğunu söyledi. Prof. Dr. Köse, “Ana erkil toplumlarda kadın kutsallaştırıyor. Ataerkilde de ikinci derecede statüdeler. Bazı toplumlarda ise hiçbir şekilde tanınmıyor. Mesela eski Yunanda kadının hiçbir hakkı yok, ne resmi, ne sosyal hayatta, ne de ailede hiçbir hakkı yok. Tevrat’ta da erkeğin kaburga kemiğinden yaratıldığına dair çıkarımlar, farklı yorumlar var. İleri gidildiğinde yasak meyveyi Adem’e yediren cennetten insanı çıkartan olarak tanımlanıyor. Bazı Yahudi anlayışlarında erkeklerin, kadın olarak yaratılmadıkları için şükür ettikleri duaları var. Hıristiyanlıkta da ciddi sorunlar var. Hz. Havva ve Hz. Âdem üzerinden anlatılar var. Yasak meyveyi yediren kadının, dünyaya yalnız günahı değil şehveti de indirdiğini kabul ediyorlar. Devlet dini olduğunda Yahudilikteki gibi bir tavır görüyoruz. Aziz Augustin’in tasvirine göre 'kadının tüm kötülüklerin kaynağı' olduğu inancı var. Papa Gregory, Katolik Kilisesi olarak kızlara evlenmemelerini, dünya üzerinde evliliğe set çekerlerse, Hz. İsa’nın ahiretteki eşleri olma şerefine nail olacaklarını söylüyor. Hz Meryem evlenmeden Hz.İsa’yı doğurdu, kadınlar evlenmemeli ki eşi olabilsini yayıyorlar. Kutsal bakireler, özel manastırlar ve kadın münzevirler ortaya çıkıyor. 12’nci asırda büyücü ve cadı avı ortaya çıkıyor. Karanlık çağda kadın her türlü zulme maruz bırakılıyor” dedi. Bütün Zulümler Kur’an-ı Kerim ile Kaldırıldı En rezil anlayışın ise "muta nikâhının" kaynağı olan eski İran’daki Mazdekizm olduğunu kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, kadının gerek aile hayatında gerekse siyasî, hukukî, sosyal ve ekonomik alanlardaki varlıklarına Cahiliye dönemi sonrasında kazandığına değindi. Prof. Dr. Köse, “En rezili anlayış maalesef bugün de var olan muta nikâhının kaynağı mazdektedir. Insanların birbirleri ile mücadele etmelerinin nedeni kadın ve paradır. Peygamber Efendimiz (sav) 23 yıllık peygamberliği süresince, İslam'ın kadına verdiği önemi bizzat davranışları ile ortaya koymuştur. Kadına esas değeri veren Hz. Muhammed ve Kur’an’dır. Eş değerdir ibaresi çok önemli. Birçok ayette bu var. Her birinin diğerine üstünlüğü vardır. Diğerinin eksikliğini tamamlar, yek vücut olurlar. Kadına karşı işlenen bütün zulümler Kur’an-ı Kerim ile kaldırılmıştır, şiddet yasaklamıştır. Hz. Peygamberimizin ailesiyle ilişkileri çok özeldir, örnektir. Çıkarken en son Kızı Fatıma ile vedalaşırmış, geri döndüğünde ilk onla karşılaşırmış. Başkalarıyla otururken Hz. Fatıma içeri girince ayağa kalkar, alnından öper, yanında oturturmuş” diye konuştu. Diri Diri Gömülen Kızlardan Cennetin Anahtarı Olan Bir Varlığa… Hz. Peygamber’in Veda Hutbesindeki 120 bin kişiye seslenişinde, bu konudaki mesajlarının oldukça önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Köse, “Siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız diyor. Bu çok önemli. Emanet oluşu, sığıntılık değil. Burda anlatılan ona güç kullanarak şiddet uygulayarak üstünlük yapamazsınız. Emanetin kavramsal anlamda, Kur’an’da ve sünnet de bir çerçevesi vardır. Görev de bir emanettir. Görevi verirken ehline veriniz, vermezseniz kaos ortamı olur diyor hadislerde. Allah katında hayırlı olup olmadığınız öğrenmek istiyorsanız eşlerinize sorun, Allah katında en hayırlınız eşlerine hayırlı olandır diyor. Kölelik ve cariyelik İslamiyet’te yoktur. İslamiyet bunu kucağında bulmuştur. O dönemin savaş hukukunda ve borç ilişkilerinde kölelik yaygındır. Roma hukukundan kalma ödeme ilişkilerinde ve savaşlarda uygulanan bir kölelik cariyelik sistemi var. İslam öncelikle bu durumları düzeltmiştir. Cahiliye Araplarında kız çocuklarını sevmiyorlar ve diri diri gömüyorlar. Bunla ilgili açık ayet var. Cenab-ı Hak bunları muhatap bile almıyor. Bu kadar aşağılık bir şey. Diri diri gömülen kızlardan cennetin anahtarı olan bir varlığa dönüşüyor kadın.” dedi. “Devlet Bir Aile, Aile Küçük Bir Devlet" Anlayışı Medeniyetimize bakıldığında kadının her statüdeki ağırlığına ve işlevselliğine dair birçok örneğin yer aldığını aktaran Prof. Dr. Köse, devlet ve aile kavramlarının birbiriyle olan bağının oldukça güçlü olduğundan söz etti. Prof. Dr. Köse, “Kadının mülk, mirasının tasarrufu hakkına sahiptir. Kadının neyi varsa kim olursa olsun ondan izin alınmadan el sürülemez. Osmanlıda kadınların kurduğu vakıfların sayısının erkeklere göre yüzde 35’lere çıktığını görüyoruz. Camiler yaptırmışlar, vakıflar kurmuşlar, şirketler kurmuşlar ve insanlar çalıştırıyorlar, para kazanıyorlar. Kadınlar çalışma hakkına sahiptir ancak bu varoluş mücadelesine döndürülmemiştir. Önemli olan bu. İhtiyaç duyduğunda kadın da çalışır, engel yok. Geleneğimize baktığımızda devlet ile aile birbiri üzerinden tanımlanır. Aile kendi içinde bir devlettir, devlet onun büyük bir ailesidir. 'Devlet bir aile, aile küçük bir devlet' anlayışı söz konusu. Ailenin içinde nasıl bir düzeni, meskeni, bütçesi, komşuları vs hirerarşik bir düzeni varsa, devlete de bakın aynı şeyler var.” şeklinde konuştu. Babalığın Ölümü ve Anneden Yoksunluk Sendromu Günümüze gelindiğinde aile kavramı üzerinden oluşturulan problemlerin toplumun temel yapısına zarar verdiğine işaret eden Rektör Prof. Dr. Köse, bu kapsamda 2025 yılının Aile Yılı ilan edilmesini çok değerli bulduğunu ifade etti. Prof. Dr. Köse, “Bana sorarsanız bugün ailenin en temel sorunu dünyadaki bilim insanlarının da vrguladığı gibi babalığın ölümü ve anneden yoksunluk sendromudur. Annelerin ve babaların çocuklarına olan sorumluluklarını yerine getirmemesi toplumlar için büyük mesele. ABD’ de o kadar büyük bir iteratür var ki. Gelinen noktada ABD’ nin en ciddi sosyal sorunu olarak bu husus görülüyor. ABD’ nin ayakta kalmasını bu sorunun çözümü ile bağdaştırıyorlar. Michignan Üniversitesinden Micheal Lamb tarafından yapılan bir çalışmada, 7 aylıktan 13 aylığa kadar olan çocukların ebeveynlerinden ayrılmaya benzer tepkiler gösterdiğini bulunmuş. Örneğin, baba ayrıldığında, tıpkı anne ayrıldığında olduğu gibi çocuklar ağlamakta ya da yakınmaktadır. Diğer bir araştırmanın sonuçları ise, 7 ay ile 2 yaş arasındaki çocukların ebeveynlerine bağlandıklarına işaret etmektedir. Fransa da yapılan bir araştırmanın sonucuna göre ilk bir yılda bebek anne sevgisini alamazsa psikopatik eğilimler gelişiyor. Çocuk hayatı boyunca anne babadan hiç ayrılmasa bile… Sevgisiz büyüyen çocuklar kalıcı ve mutluluk verici ilişkiler kuramıyor” dedi. Aile Yılında Çocuk- Aile İlişkilerini Daha Çok Konuşmalıyız İlgisiz büyüyen çocukların sadece aile içinde değil topluma da bir sıkıntı oluşturduğunu vurgulayan Prof. Dr. Köse, son kitabında bahsettiği baba noksanlığı kavramından bahsederek çocukların aile içindeki ilişkileri görerek kendilerini geliştirdiklerini söyledi. Prof. Dr. Köse, “Günümüzde iş yaşamı nedeniyle çocuklar anaokullarına kreşlere gönderiliyorlar, eğitimini de dışarıdan alıyor anlayışıyla iş hayatından dönüşte yorgunluk vs nedenlerle çocuklarla ilgilenilmiyor. Artık profesyonelce anneliğin babalığın yapılması gerekir deniliyor. Araştırma sonuçlarına göre de sağlam bir aile kurumu istiyorsak çocukluk döneminde temellerin sağlam atılması gerektiğine işaret ediliyor. Çocuklar annelerini babalarını taklit ederek öğrenir. Burda önemli olan karşılıksız sevgi verilmesi. Aile bağlarını, yuvanın sıcak ve sevgi dolu ortamını çocuk hisseder. Bazı çalışmalar bunu aktarımın üç kuşak öteye geçtiğini söylüyor. İsveç’te yapılan araştırmada babalarıyla oyun oynayarak büyüyen çocukların iş hayatlarında daha başarılı oldukları ortaya konulmuş. Belli bir yaşa gelindiğinde sorumluluk vermek onları takip etmek önemlidir. Çocuğun daha çok test çözsün diye örneğin yatağını toplamasını istemiyoruz. Bu yanlış. Aile yılında çocuklarla aile ilişkilerini nasıl düzeltebilirizi çokça konuşmak gerekir. Çocukla oyun oynamak, Hz. Peygamber’in ifadesiyle çocukla çocuk olmak en güzel çözüm yolu olarak gözüküyor” şeklinde konuştu. -
06.03.2025
İZKA’dan İKÇÜ’ye “Hafıza İzmir Atölyesi"
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ile İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) arasında, “Hafıza İzmir Atölyesi" kurulumuna ilişkin iş birliği protokolü imzalandı. Protokol imza töreni, İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, İZKA Genel Sekreteri Dr. Mehmet Yavuz ve Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Prof. Dr. Yasin Bulduklu’nun katılımıyla yapıldı. Sosyal ve Beşerî Bilimler Fakültesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Özgür Polat’ın yürütücüsü olduğu, tarihi öneme sahip kitap ve diğer belge türlerinin restorasyonunu içeren proje, İZKA tarafından yürütülen “Hafıza İzmir” çalışmaları kapsamında destek gördü. İKÇÜ bünyesinde, kâğıt restorasyonu eğitimi alanında faaliyet göstermek üzere “Hafıza İzmir” Atölyesinin kuruluşuna ilişkin protokole, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse ile İZKA Genel Sekreteri Dr. Mehmet Yavuz imza attı. İzmir’de Yetişmiş Çok Büyük Alimler Var İZKA ile İzmir’in ilmî ve kültürel zenginliklerinin bilimsel bir çerçevede ele alınmasını sağlayacak bir atölyenin kurulacak olmasından duyduğu memnuniyeti paylaşan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, ilim dünyasına katkıda bulunmuş sayısız âlimin İzmir ve çevresinde yetiştiğini ya da eğitim verdiğini aktardı. Prof. Dr. Köse, “İzmir’de yetişmiş çok büyük alimler var ve Türkiye bu âlimlerin birçoğunu maalesef tanımıyor. Mesela İzmiri Mevlâna Mehmed var ki .20 civarında eser neşretmiş. Kütüphanelerde el yazması eserlerini bulduğumuz, eserlerini neşrederek edit kritiğini yaptığımız Tire’de İbni Melek var. İbni Melek ki Hanefi mezhebinin en büyük alimlerinden biridir. Hanefi mezhebinin 4 muteber metin kitabından birinin şerh yazarlarındandır. Bergama’da Muhyiddin Kâfiyeci var, Osmanlının en büyük alimlerinden biridir. İzmir tarihinin sayısız değerli âlimlerinden Birgivî Mehmed Efendi ise en bilineni ve malum Birgi’dedir. Bu gibi değerlerimizin yazma eserlerinin, kentin tarihsel birikimine katkı sağlayan tüm unsurların gençlerce tanınmasına, korunmasına olanak verecek “Hafıza İzmir Atölyesi’ni bu çerçevede oldukça önemsiyorum. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü akademisyenlerimizin ve öğrencilerimizin bu alandaki çalışmalarını destekleyecek bu protokolümüzün hayırlı olmasını temenni ediyorum” şeklinde konuştu. “Hafıza İzmir Atölyesi" Önemli Bir Paydaş Buluşması 2019 yılında yayım hayatına başlayan İzmir Kalkınma Ajansı Kültür Yayınlarının, “İzmir’in Kültür Varlıkları”, “İzmir’in Kültür İnsanları” ve “İzmir Tarihi” olmak üzere üç başlık altında kamusal kültür yayıncılığı yaptığını aktaran İZKA Genel Sekreteri Dr. Mehmet Yavuz, “Hafıza İzmir” platformunun kent kimliği özelinde özgün ve öncü bir proje olma yolunda ilerlediğini kaydetti. Dr. Yavuz, “Ajans olarak bugüne kadar müstakil birer çalışma olarak yürüttüğümüz Kültür Yayınları ve İzmir Zaman Makinesinin yanına Kent Kimliği Dijital Arşivi’ni de ekleyerek Hafıza İzmir’i genişletmekteyiz. Hafıza İzmir’in kaidesi olarak konumlandırdığımız Kent Kimliği Dijital Arşivi, İzmir’in kent kimliğini oluşturan üç temel unsur özelinde kentte “izi” olan kişi, kurum ve mekânlara dair arşiv malzemesini toplamak, tasnif etmek, sayısallaştırmak ve kamuoyunun istifadesine sunmayı amaçlamaktadır. İKÇÜ de kent kültürüne yönelik önemli çalışmalara imza atıyor. Değerli akademisyenlerimizin alanlarındaki çalışmalara katkı sunması, öğrencilerimizin kâğıt restorasyonu konusunda bilgi ve beceri kazanmaları ve bu alanda kariyer planlamalarına yön vermesi bağlamında İKÇÜ bünyesinde kurulacak “Hafıza İzmir Atölyesi" önemli bir paydaş buluşmasının zeminini oluşturmaktadır. Atölye ile hem eserlerin restore edilmesi hem de bu alanda eğitim görmekte olan üniversite öğrencilerinin uygulamalı eğitim alması hedeflenmektedir. İzmir kent kimliğinin daha iyi ve derinlemesine anlaşılması için yeni araştırma malzemelerinin gün yüzüne çıkarılmasına olanak sağlayacak bu protokol kentimize ve bilim dünyasına hayırlı olsun” dedi. -
27.02.2025
Bilişimin Öncüsü AdresGezgini ile Güç Birliği Yapıldı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) AdresGezgini A.Ş. arasında üniversite-sanayi iş birliği için imzalar atıldı. Üniversite ve sanayi iş birliğinin geliştirilmesini amaçlayan protokol, İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse ile AdresGezgini A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Bora Mocan arasında imzalandı. İmza töreninde Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Akbulut, İKÇÜ Yapay Zekâ ve Veri Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ayşegül Alaybeyoğlu, Proje Genel Koordinatörü Doç. Dr. Levent Aydın da hazır bulundu. Protokol kapsamında; Türkiye`nin önde gelen bilişim firmalarından olan AdresGezgini ile İKÇÜ arasında Ar-Ge projeleri yapma konusunda ortak çalışmalar yapılacak, öğrenciler görmüş oldukları teorik öğretimi şirket bünyesinde faaliyet gösteren firmalarda uygulamalı olarak deneyimleme imkânı sağlanabilecek. Yüzde Yüz Yerli Kazanım Protokolden duyduğu memnuniyeti paylaşan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, akademi ve sektördeki lider kuruluşları bir araya getiren bu gibi protokollerin yerlileşme çalışmalarına, teknolojik atılımlara, yatırımlara, sanayileşme stratejilerine ve sektöre yön vermesi açısından oldukça önemli olduğunu aktardı. Rektör Prof. Dr. Köse, “Günümüzde, yapay zekâ sistemlerinin yaygınlaşması, web tabanlı eğitim ve öğretimin yükselişi, büyük veri çözümlemelerindeki gelişmeler ile dijital devrimi yaşamaktayız. Sektörel birlikteliklerin güçlendirilmesi bir yandan topluma ve iş gücünü piyasasına hizmet ederken bir yandan da çok değerli bilimsel çıktıları ile akademi dünyasına katkı sunmaktadır. İKÇÜ olarak bu bilinçle sektörle kurduğumuz sağlam temellerimizi öğrencilerimizin istihdam sürecine yansıtmak için yoğun çaba sarf etmekteyiz. AdresGezgini de İKÇÜ Yapay Zekâ ve Veri Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezinin kuruluşundan bu yana oldukça değerli katkılar sağlayan alanında öncü yerli bir başarı hikayesinin temsilcisi bir firma. Ben bu protokol ile beraber çok güzel şeylerin ortaya çıkacağını düşünüyorum. İki kurum arasında kurulan bu önemli paydaşlığa katkı sunan herkese şükranlarımı iletiyorum” dedi. Genç Beyinlerimizin Her Zaman Yanında Olduk AdresGezgini A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Bora Mocan da son 4 yıldır bilişim alanında İzmir’de vergi rekortmeni ödülü alarak başarılarını tescilleyen bir firma olarak İKÇÜ ile gençlere katkı verecek bir protokole imza atmaktan duyduğu memnuniyeti paylaştı. İKÇÜ Bilgisayar Mühendisliği ve Yapay Zekâ ve Veri Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi danışma kurullarına katkı sunmaktan oldukça mutlu olduğunu da kaydeden Başkan Dr. Bora Mocan, “Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından Ar-Ge merkezi olarak tescil edilen, İzmir Folkart Towers, İstanbul Levent ve Almanya Düsseldorf'ta hizmet veren ofislerimizde, bugüne kadar 20 bini aşkın işletmeye, dijital pazarlama çözümleri ve web tabanlı yazılım geliştirme projeleri ile destek verdik. Bu alanda yetişecek genç beyinlerimizin her zaman yanında olduk ve olmaya devam edeceğiz. Öğrencilerimize sektöre özgü bilgi ve deneyim edinme fırsatı sunacak, değerli akademisyenlerimizle işletmecilik ve mühendislik alanlarında Ar-Ge ve yenilik kaynaklı ekonomik kazanımların arttırılması için ortak projeler gerçekleştirmeye olanak sağlayacak bu protokole imza atmaktan oldukça mutluyuz. Atılan bu adımın hem ilimize hem bölgemize hem de ülkemize hayırlı olmasını diliyorum” şeklinde konuştu. -
26.02.2025
İlk Avrupa Birliği Projesini İKÇÜ ile Yapacaklar
E-Gastronomi Erasmus+ Konsorsiyum Projesi çerçevesinde İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ekibi Filipinler’de temaslarda bulundu. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinden (İKÇÜ) E-Gastronomi Proje üyeleri, Erasmus personel hareketliliği kapsamında Filipinler’in başkenti Manila’da bulunan ve dünyanın önde gelen üniversiteleri arasında yer alan Trinity University of Asia’ya akademik ziyaret gerçekleştirdi. Uluslararası İlişkiler Genel Koordinatörü Doç. Dr. Mehmet Emin Bakay, Turizm Fakültesi Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Volkan Altıntaş ve Prof. Dr. Onur Görkem ve Erasmus Program Uzmanı Öğr. Gör. Koray Çelik ile Trinity University of Asia Rektörü Prof. Dr. Gisela Da. Luna, Akademik İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Dr. Howell T. Ho, Turizm Fakültesi Dekanı Dr. Fernando V. Trinidad ikili iş birlikleri konusunda görüşmeler yaptı. Türkiye’den Filipinler’e Giden İlk Akademik Heyet Erasmus hareketliliği kapsamında, Güneydoğu Asya’ya ilk defa bir proje aracılığıyla akademik heyet gönderilmesi nedeniyle yapılan törenden önce iki ülke milli marşı okundu. Ardından, Trinity University of Asia Başkanı Dr. Gisela Da. Luna üniversiteleri hakkında bilgiler verdi. Dr. Luna Türkiye’den bir akademik heyeti ilk kez ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi ve üniversitelerinin ilk kez bir Avrupa Birliği (AB) kaynaklı projede yer almasının önemine değindi. Dr. Luna “Türkiye stratejik konumu ve insan kaynağı açısından büyük bir potansiyele sahip ve özellikle AB projelerindeki tecrübesi bizim için rehber niteliğinde. Bu deneyimin bizi üniversitemize aktarılmasını çok değerli buluyorum. İnanıyorum ki yapacağımız iş birlikleri iki üniversiteye de önemli olanaklar sağlayacak, bilimsel açıdan büyük katkılar sunacaktır” dedi. Uluslararasılaşmaya Büyük Önem Veriyoruz Türk gastronomisi, Türkiye’nin kültürel değerleri, sürdürülebilir turizm, dijitalleşme ve gastronomi konularında kapsamlı sunumlar gerçekleştirilen proje tanıtımı öncesi konuşan Uluslararası İlişkiler Genel Koordinatörü Doç. Dr. Mehmet Emin Bakay, turizm gibi bir alanda bir Asya ülkesiyle çalışmanın önemini vurguladı. Üniversitelerin uluslararasılaşmasının akademik, kültürel ve ekonomik açılardan büyük gereklilik olduğunu vurguladı. Doç. Dr. Bakay: “Uluslararasılaşmaya üniversite olarak büyük önem veriyoruz. Bu kapsamda öğrenci ve akademisyenlerimizin yurt dışındaki eğitim ve araştırma imkanlarına erişimini sağlamaya yönelik adımlar atıyoruz. Bu programlar farklı kültürler arasında köprüler kurarak bilgi ve deneyim paylaşımını da teşvik ediyor. Erasmus+ fırsatları, HORIZON programı, Capacity Building projeleri ve Marie Skłodowska-Curie Actions (Postdoctoral Fellowships) gibi uluslararası proje başlıklarında bilgileri burada paylaşacağız. Uluslararası ortaklıklar için yol gösterici önerilerde bulunacağız. Yapacağımız anlaşma ile yeni araştırma projelerinin ve teknolojik gelişmelerin önünü açmayı umuyoruz. Bu ziyaret, Türkiye ve Filipinler arasındaki akademik iş birliklerinin güçlendirilmesine katkı sağlayacaktır” dedi. Üç gün süren akademik program boyunca Trinity University of Asia’dan çok sayıda öğrenci ve akademisyen programlara katılım sağladı. İKÇÜ Akademisyenlerinden Türkiye Manila Büyükelçiliği Ziyareti İKÇÜ heyeti Manila Büyükelçisi Niyazi Evren Akyol’u makamında ziyaret edildi. Büyükelçi Akyol, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’nin E-Gastronomi Projesi kapsamında Filipinler’de gerçekleştirdiği etkinliklerden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Üniversite heyeti, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin selamlarını ileterek proje hakkında detaylı bilgi sundu. Büyükelçi Akyol, bu tür girişimlerin yükseköğretim sistemlerinin uluslararasılaşması açısından büyük önem taşıdığını belirtti. Ayrıca, Trinity University of Asia heyetine Türkiye’nin jeopolitik konumu, ekonomik, ticari ve kültürel faaliyetleri hakkında bilgi vererek, Türkiye-Filipinler ilişkilerinin geliştirilmesine yönelik değerlendirmelerde bulundu. Büyükelçi Türk Üniversitelerinin Filipinler’ de gerçekleştireceği her türlü faaliyete sınırsız estek vereceklerini ve Filipinli öğrencilere Türkiye Cumhuriyeti’nin burs sağladığını ifade ederek Filipinli öğrencilerin bu burslara başvurması için gerekli duyuruların yapılmasının önemli olduğunu belirtti. -
14.02.2025
Rektör Prof. Dr. Köse’den Merhamet Dersi
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Sosyal Bilimler Enstitüsü Psikoloji Anabilim Dalı tarafından yürütülen Manevi Destek ve Danışmanlık Tezsiz Yüksek Lisans Programının son dersi Rektör Köse tarafından verildi. Manevi Destek ve Danışmanlık Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Abdurrahman Akbolat’ın ev sahipliğinde Nizami-i Gencevi Toplantı Salonunda yapılan son ders oturumunu, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Dirik, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve SBBF Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin, Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Bekir Emiroğlu ile program mezunlarının aileleri de takip etti. Mutsuzsan Bir İyilik Yap Programın son dersinde öğrencilere seslenen Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, insanı diğer canlılardan ayıran temel unsurun merhamet olduğunu vurguladı. Günümüz dünyasında en çok eksikliği hissedilen duygunun da merhamet olduğunu ifade eden Prof. Dr. Köse, “Her canlı kendi acısını hisseder, 'başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın.’ Der Tolstoy. Bugün insanın tek ihtiyacı olan duygu budur. Sizler programın çerçevesinde derslerinizi aldınız. Gözlemler yaptınız. Çevrenizi izlediniz. Gördünüz ki insanların iç dünyalarını anlamazsanız onlara ulaşamazsınız. Çünkü insanların davranışlarını yönlendiren iç dünyalarıdır. Peygamber Efendimizden öğrendiğim çok önemli bir ders var. ‘Bir yetim başını okşa’ buyuruyor. İnsanlar başkasının zor dönemlerinde yanında olabiliyorsa ki bugünlerde bu az gördüğümüz bir şey; insan başkasına yardım edebiliyorsa beyin dopamin diye bir hormon salgılıyor. Bu da mutluluk hormonu. Psikologlardan duyduğum araştırdığım bir şey bu. Birisi bana gelip, içinde bir sıkıntısının olduğunu, mutsuz olduğunu söylüyorsa ben git bir iyilik yap derim. İlla maddi bir karşılıklı olması gerekmez. Örneğin başkası için içten edilen bir dua bile bir mutluluk vesilesi ki bunun Allah katında da değeri çok büyük. Bir kardeşinize gıyabında yaptığınız bir duayı Allah kabul ediyor. Bu çok kıymetli bir şey” dedi. Merhamet Ederseniz Merhamet Bulursunuz “İşin özü başkasının dertleriyle dertlenebilmek.” diyerek İslam’ın temel değerlerinin başında merhamet olduğunun altını çizen Rektör Prof. Dr. Köse, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) hayatında insanlar için nice örneklerin görüldüğünü kaydetti. Rektör Prof. Dr. Köse, “Bir ilahiyatçı olarak söyleyebileceğim, hazlarımızı helal ile meşruiyetle sınırlandırabilmek. Aslında bunlar insanlığımızda o özü ortaya çıkaran bir şey. Hepsinin temelinde şefkat var. İslam’ı bir kelimeye sığdırabilir misin deseler sığdıramayız. Ama ona en çok yakışan şey ne derseniz o şefkattir, o merhamettir derim. Merhametin iki boyutu var. Kuran-ı Kerim’in ısrarla bahsettiği şeydir. Cenâb-ı Hak kendini Kuran-ı Kerim’in başında kendini alemlerin Rabbi olarak takdim ediyor. Devamında Rahman ve Rahim sıfatına vurgu yapıyor. Merhametine vurgu yapıyor. Merhametle muamele etmeyi ilke eder. Gazabı da var ama merhametini gazabını geçmiştir diyor. Bu çok önemli. Rahmeti bütün alemleri kuşatmıştır. Hatta Allah merhametini 100 parçaya böldü, birini dünyaya indirdi,99’unu yanında tuttu diyor Peygamber Efendimiz. O bir merhamet bütün dünyaya yetiyor. Mesela bir hayvan yavrusunu emzirirken ayağını kaldırıyorsa o yüzde bir merhametten payına düşenden dolayıdır. Doksan dokuzunu da yanında tutuyor ki ahirette inananlara onunla muamele etsin diyedir. Müthiş bir müjde bu. Ama bunu bir tek şartı var, merhamet ederseniz merhamet bulursunuz. Siz Allah’ın yarattıklarına nasıl muamele ediyorsanız aynı şekliyle karşılık bulacaksınız. Peygamber Efendimiz de bunu vurguluyor” diye konuştu. İyilik Gönülsüz Yapılmaz Merhamet duygusunun zarafet ile insanlara sunumunun oldukça önemli olduğunu belirten Rektör Prof. Dr. Köse, incitmeden hassas şekilde yaklaşımın temel alınmasının gerektiğini ifade etti. Prof. Dr. Köse, “Merhameti, acımakla, küçümsemekle karıştırmayın, incitmemek en büyük boyutudur. Kırıp dökmemek, kaba olmamak, nazik ve zarif muamele etmek… Tıpkı Peygamberimiz gibi…İkinci boyut ise gönülden iyilik yapmaktır. Örneğin biri suyu bana istemeden getirirse getirmesin. Negatif yüklüyor. Bunun bana manevi anlamda ederi çok büyük. Yaptığınız şeye nezaket yüklemiyorsanız, estetik boyut katmıyorsanız yapmayın. Bugün insanlığa armağan edebileceğimiz en önemli şeydir merhamet. Bir Müslümanı diğerlerinden ayıran şey işte budur. İnsan olmanın yegâne unsuru empati yapması, başkalarının ihtiyaçlarını görebilmesidir. Son olarak, programdan aldığınız eğitimler insanlara yapacağınız hizmetlerinizde faydalar getirsin, hayatlarınıza faydalı olsun temennisiyle hepinizi tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı. 2015 yılından bu yana aktif olarak çalışan bölümlerinin multidisipliner yapısıyla Türkiye’de örnek bir program haline geldiğini aktaran Manevi Destek ve Danışmanlık Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Abdurrahman Akbolat da programı tamamlayan öğrencileri kutlayarak çalışma hayatlarında başarılar diledi. Mezunlar adına konuşan Davut Akgün de İKÇÜ’de tamamladıkları yüksek lisans eğitiminden duydukları memnuniyeti paylaşarak tüm eğitim kadrosuna ayrı ayrı teşekkür etti. Kapanışta Rektör Köse, “Genetiğiyle Oynanmış Kavramlar ve Aile Medeniyetinin Sonu” kitabını tüm mezunlara hediye etti. -
17.01.2025
Hedef Akredite Program Sayısını Arttırmak
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Kalite Koordinatörlüğü ve Kurumsal İletişim Koordinatörlüğünün ortaklaşa düzenlediği “Kalite Mentörleri Ödül Töreni” ile birimlerdeki kalite çalışmalarına katkıda bulunan personele Rektör Prof. Dr. Saffet Köse tarafından plaket takdim edildi. Toplam 40 mentörün plaket aldığı töreni, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş ve Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Kalite Koordinatörü Doç. Dr. Funda İfakat Tengiz, kalite komisyonu ve koordinatörlüğü üyeleri takip etti. Gösterdiğiniz Gayret Takdire Şayan Ödül töreninde konuşan Rektör Prof. Dr. Köse, İKÇÜ’nün kalite yolculuğundaki örnek uygulaması olan kalite mentörlüğünün tüm birimlerden yapıcı bir karşılık almasından duyduğu memnuniyeti paylaştı. Misyon-vizyon hedeflerine katkı sunan tüm ekip üyelerini tebrik eden Prof. Dr. Köse, “Değişen ve gelişen dünyada öncü kurum olmanın ilk adımı kurumsal olarak kaliteyi içselleştirmekten geçiyor. Kalite standartlarını kurumsal işleyişin bir parçası haline getirmek ve bu anlayışı kurum kültürüne yerleştirme yoluyla sürdürülebilir başarı hedefimize ulaşabiliriz. Ekibimizin önemli bir bileşeni olarak siz mentörlerimiz deneyim, bilgi birikimi ve liderliğinizle kurumsallaşma süreçlerimize önemli katkılarda bulundunuz. Bu yolculukta sizlerin fedakâr çalışmalarınız çok değerli. Her bir birimimizdeki kalite süreçlerini etkin bir şekilde yöneterek, üniversitemizi daha ileri taşımak için gösterdiğiniz gayret takdire şayan” dedi. Ekibimize Güveniyoruz Mentörlük uygulaması ile tüm birimlerde rehberlik görevini üstlenen personelin, kalite anlayışını yerleştirme ve sürekliliğini sağlama konusunda öncülük ettiğini aktaran Rektör Prof. Dr. Köse, kalite yolculuğunda takım ruhu ile çalışılırsa verimli sonuçlarla ilerleneceğini vurguladı. Prof. Dr. Köse, ”Üniversitemizin ulusal ve uluslararası arenada da öne çıkması için hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Takım ruhu içinde beş yıllık akreditasyonu alacağımıza olan inancımı özellikle ifade etmek istiyorum. İki yıllık akreditasyon bizleri kısmen memnun etse de daha fazlasını yapabileceğimizi göstermiş olduk. Hiç akredite edilmesek bile biz kalite yolculuğumuzdan vazgeçmeyeceğimizi daha önce beyan etmiştik. Bu açıklamalarımızın hepsinin kaynağında aslında ekibimize olan güven yatmaktadır Bireysel olarak ne kadar yetenekli olsak da kalite yolculuğunun takım ile yapılması şart. Bir araya gelen farklı beceriler, fikirler ve bakış açıları, aynı potada erimedikçe başarıya ulaşılması olası değildir” diye konuştu. Akredite Olan Program Sayısının Artmasını Bekliyoruz Sürekli iyileştirme olgusuyla akreditasyon çalışmaları yapan tüm bölüm ve programlara desteklerinin tam olduğunu kaydeden Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, 2025’te akreditasyon başvurusunda bulunacak birimlerin ve akredite olan program sayısının artmasını beklediklerini ifade etti. Prof. Dr. Köse, “Akredite olmuş ve değerlendirme süreci devam eden programlarda akreditasyon sürecini yürütmüş tecrübeli öğretim elemanlarının, süreci yeni başlatacak birimlere rehberlik ettiği mentörlük uygulamasının başarıyla devam edeceğine yürekten inanıyorum. Akredite program sayımızı çok daha yukarılara çıkarmayı hedefliyoruz. Hedeflerimiz büyük ve bu hedeflere giden yolda birlikte yürümeye devam edeceğiz. Hepinize misyon, vizyon ve kalite felsefemize yaptığınız anlamlı katkılarınız için ayrı ayrı teşekkür ediyorum” dedi. Tüm Birimlerde Sürekli İyileştirme Anlayışı Kalite Koordinatörü Doç. Dr. Funda İfakat Tengiz ise ilk toplantısının Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş başkanlığında 14 Eylül 2023 tarihinde yapıldığı Kalite Mentörlüğü Uygulamasının geldiği aşamanın oldukça memnuniyet verici olduğunu paylaştı. Doç. Dr. Tengiz, “Sürekli gelişen ve yenilikleri kalite standartlarında takip etme isteğinde olan üniversitemiz, kalite güvencesi çalışmalarının kapsamında özgün bir çalışmaya imza atmış ve kalite mentörleri sistemini hayata geçirmiştir. 20 birim için 40 mentör görevlendirilmiş ve birimlerde iç kalite güvencesi faaliyetlerinin izlenmesi, değerlendirilmesi ve iyileştirilmesi amaçlanmıştır. Tüm birimlerde sürekli iyileştirme anlayışı ile izleme ve değerlendirme yapılması hedeflendi. Bu süreçte anlayışla ve özveriliyle çalışan kalite mentörlerimize iki yıl yoğun ve özverili çalışmalarından dolayı teşekkürü ve borç veririz. Görev bilinci ve özveriliyle çalışan kalite komisyonu olarak rektörlüğümüzün tam desteğini almaktayız. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse ve tüm yöneticilerimize destekleri için şükranlarımızı sunuyoruz” diye konuştu. Konuşmaların ardından birimlerin temsilcileri, akademisyen, idari personele plaketleri, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse tarafından takdim edildi. -
17.01.2025
İKÇÜ Hedeflerini Güncelledi
Kalite süreçlerini başarıyla sürdüren İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinde, TSE EN ISO 9001:2015 Kalite Yönetimi Sistemi ve Yükseköğretim Kalite Kurulu ölçütleri kapsamında, 2024 yılı Yönetimin Gözden Geçirme (YGG) toplantısı yapıldı. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin başkanlığında, Kalite Koordinatörlüğünce düzenlenen toplantıya, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş ve Prof. Dr. Süleyman Akbulut, dekanlar, müdürler, Genel Sekreter Nurettin Memur, daire başkanları, dekan yardımcıları, senato üyeleri, kalite koordinatörlüğü ve komisyonu üyeleri, akademik ve idari birimlerin kalite sorumluları katıldı. Yenilikçi ve Öncü Yaklaşımlarımızla Daha da İleri Toplantının açılış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, eğitim öğretim faaliyetleri, bilimsel araştırmalar, yönetişimde oluşan sinerji ve toplumsal katkı projeleri açısından kalite odaklı yaklaşımın önemini vurguladı. Geçen yılın bir analizinin ortaya konulması ve geleceğe yönelik planların gündeme alınması adına YGG toplantılarının oldukça önemli olduğunu kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, “Bu toplantıyı yaparken aslında kalite süreçlerimizi de mercek altına almış oluyoruz. Sunduğumuz hizmetlerin durumunu akademik, idari ve toplumsal katkılarımızı gözden geçirme, geliştirilmesi gereken hususlarımızı saptama fırsatı sunan bu buluşmayı önemsiyorum. Biz 'nitelikli eğitim', 'bilimsel araştırma' ve 'topluma hizmet' alanlarında yenilikçi ve öncü yaklaşımlarımızla her geçen gün daha da ileri gitmeye devam ediyoruz. Bilindiği gibi Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) tarafından 2 yıllığına akredite edildik. Aynı zamanda TSE EN ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi Belgesine de sahibiz. Bu standartlar belli süreçlerde kontrol ediliyor. Çünkü kalite, süreklilik isteyen çalışmaları gerektiriyor. Bu açıdan emekleriniz için her birinize teşekkür ediyorum” dedi. İKÇÜ’nün Çalışmaları Dikkat Çekiyor İKÇÜ’nün özellikle bilişim alanında yaptığı çalışmaların dikkat çektiğini dile getiren Prof. Dr. Saffet Köse, “Geçtiğimiz haftalarda, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından düzenlenen “2030’a Doğru Türk Yükseköğretim Vizyonu” toplantılarının dördüncüsüne üniversitemiz ev sahipliği yaptı. Yükseköğretim Kurulu Başkanımız Sayın Prof. Dr. Erol Özvar bilişim ve teknoloji alanında öne çıkan bir kurum olmamız nedeniyle bizleri tebrik etti ve özellikle bilişim alanında üniversitelerde yaptığımız çalışmaların önemini vurguladı. İdari ve akademik süreçlerde özellikle dijitalleşme noktasında öncü bir kurum haline geldik. YÖK’ün büyük veri ile ilgili çalışmalarında üniversitemiz paydaşlardan bir tanesi. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi, yeni kurulmasına rağmen sürekli olarak gelişime açık ve bunun da hakkını veren bir üniversite olduğu için çalışmalarımız dikkat çekmeye devam ediyor. Bu noktada sizlerin katkılarınız çok değerli” ifadelerin kullandı. Başarının Sürekliliğini Sağlamak Önemli Türk yükseköğretiminde adından söz ettiren bir kurum olmak için daha fazla çalışılması gerekliliğinin altını çizen Prof. Dr. Köse, akademik üretkenliği artıracak tüm çalışmaların desteklendiğini, tüm paydaşları ile etkileşim halinde bir İKÇÜ olarak yakalanan başarının sürekliliğini sağlamak adına sistemli adımlar atıldığını aktardı. Rektör Prof. Dr. Köse, “Kurumsal akreditasyon sürecinin önemli bir ögesi olarak gördüğümüz bu toplantıların doğru analizlerle, etkili stratejik planlarla bize yol göstermesi gerektiğine inanıyorum. Aramızdaki koordinasyonu sağlamak ve uyumu güçlendirmek, kalite kültürümüze de olumlu yansıyacaktır. İdari süreçlerimizi daha etkin ve verimli hale getirecek adımları atmaya devam ediyoruz. Özellikle dijitalleşme noktasında önemli bir avantaja sahibiz” dedi. Hedeflerimizi Güncelledik Topluma hizmet alanında fark yaratacak sosyal sorumluluk projeleri ve iş birlikleri ile yollarına devam ettiklerini ifade eden Prof. Dr. Köse, “Stratejik planımızı oluşturduk ve deyim yerindeyse hedeflerimizi güncelledik. Önceki dönemde koyduğumuz her hedefe ulaşmanın da mutluluğunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Kalite yolculuğumuzun Kalite Koordinatörlüğümüzün ve Strateji Geliştirme Başkanlığımızın katkılarıyla sürekli gelişim felsefesi üzerine inşa edildiğini vurgulamak isterim. Süreçlerimize katkı veren tüm ekip arkadaşlarıma teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu. Kalite Sürecini Başarıyla Yönetiyoruz Kalite Koordinatörü Doç. Dr. Funda İfakat Tengiz ise, İKÇÜ’nün sürekli gelişen ve dünya ile etkileşim halinde olan bir üniversite olmasında; nitelikli eğitim ve katılımcı yönetişim anlayışı açısından Kalite Güvence Sisteminin yol gösterici bir niteliğe sahip olduğunu vurguladı. Yükseköğretim kurumlarının eğitim-öğretim, araştırma ve toplumsal katkı faaliyetleri ile idari hizmetlerinin iç ve dış kalite güvencesi ve akreditasyon süreçlerini planlama ve uygulama esaslarının tümünü kapsayan Kalite Güvence Sisteminin gelişmeleri ve yenilikleri kalite standartlarında takip eden İKÇÜ açısından önemini anlatan Doç. Dr. Tengiz, “Türk Standartları Enstitüsü (TSE) TS EN ISO 9001:2015 Kalite Yönetim Sistemi (KYS) Standardı şartlarına uygun hizmet üretmek amacıyla 2012 yılında çalışmalara başlayan üniversitemiz, iki yıllık tetkik sürecinin ardından 2014 yılında TS EN ISO 9001 kalite yönetim sistemi belgesi almaya hak kazanmıştır. O tarihlerden bugüne kadar üniversitemizde kalite çalışmaları özenle sürdürülmektedir. 2024 yılında da belge yenileyerek sürece başarıyla devam ediyoruz. Görev bilinci ve özveri ile yaptığımız çalışmalara tam destek sağlayan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’ye ve üniversite üst yönetimine koordinatörlüğümüz adına teşekkür ediyorum” diye konuştu. Toplantı, katılımcıların görüş ve önerilerinin alınmasıyla tamamlandı. -
15.01.2025
“10. Yıl" Plaket Töreni
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinde (İKÇÜ) 10’uncu çalışma yılını dolduran idari personele plaket takdim edildi. Kurumsal İletişim Koordinatörlüğünün organize ettiği törende, kuruluştan bugüne kurumsal gelişime katkıda bulunan tüm birimlerden 263 personel, plaketlerini İKÇÜ protokolünün elinden aldı. Töreni, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu ve Prof. Dr. Süleyman Akbulut Dekanlar, Enstitü ve Yüksekokul Müdürleri, Genel Sekreter Nuretdin Memur ile çok sayıda idari personel takip etti. İKÇÜ’nün Başarı Hikâyesinde Emekleriniz Son Derece Önemli Törende idari personele seslenen Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, hem akademik hem de idari çalışanları onore eden bir töreni İKÇÜ’de ilk kez yapmanın mutluluğunu paylaştı. İKÇÜ’nün başarı hikâyesinde her bir çalışanın emeği olduğunu belirten Prof. Dr. Saffet Köse, yeni kurulan bir kurumun idaresinde görev almanın ayrı bir özveri gerektirdiğini vurguladı. Rektör Prof. Dr. Köse, “Sizler üniversitemizin kurulduğu ilk günlerden itibaren zor koşullarda sorumluluk aldınız ve bu noktaya gelmesinde emekleriniz son derece önemli. Binası olmayan, kadrosu bulunmayan, teknik ve fiziksel olarak var olmayan bir kurumu bugün Türkiye’nin en önemli yükseköğretim kurumlarından biri haline getiren sizlersiniz. Esas itibariyle 10 yıl kurumlar açısından kısa gibi görünse de yeni kurulan bir üniversite için hayati düzeyde önemli bir sürece karşılık geliyor. Zira imkânsızlıklar içinden imkân bularak kurumu kurmanın ne derece güç olduğunu en iyi siz bilirsiniz. Önce Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde sonra Çiğli’de belediye binasında ve nihayet Tekel’in tütün depolarında devam eden yolculuk, bugün örnek bir kampüs olma yolunda ilerleyen bir aşamaya gelmiş durumda. Başkaları için on yıl sadece bir kısa süre gibi ifade edilse de bizim özveriyle çalışan ekibimiz ve bu yolculuğun büyük bir kısmına şahitlik eden şahsım için çok büyük anlam ifade ediyor” dedi. “Görünen” Kahramanlarımızsınız Yıllar içerisinde yakalanan başarı ivmesinin altında güçlü akademik başarılarının yanı sıra idari yapısının sağlamlığının yer aldığını aktaran Prof. Dr. Köse konuşmasına, Kurucu Rektör Prof. Dr. Galip Akhan’ın nezdinde yıllarını İKÇÜ’nün gelişimine adayan tüm personele şükranlarını ileterek devam etti. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, “Bizimle birlikte kurulan pek çok üniversitenin yerleşke arayışı içinde olduğunu düşünürseniz bizim kurumsallaşma aşamasına geçmemizde ilk adımın önemini daha iyi anlayabilirsiniz. Sizler üniversitemizin gelişmesinde, ayağa kalkmasında, bugün koşmaya hazır hale gelmesinde büyük bir özveriyle çalışan ekip arkadaşlarımızsınız. Üniversitemizin görünen kahramanları sizlersiniz. Özellikle görünen diyorum zira görünmeyen kahramanlar takdir edilmeyen kişilerdir. Biz her zaman sizin çabalarınızın değerinin farkındayız. Her başarılı kurumun ardında, özveriyle çalışan bir ekip vardır ve ben bu ekip için kendimizi şanslı olarak değerlendiriyorum ve bu açıdan da farklıyız. Sizlerin çabası, aynı zamanda bir ekip ruhunun ve dayanışmanın sembolüdür. Her birinizin yaptığı iş, diğerini destekler ve birlikte çalıştığımızda ortaya çıkan güç ya da oluşan sinerji, üniversitemizin daha büyük hedeflere yürümesinin de temelini teşkil eder. Çok yakın zamanda sizler sayesinde, üniversitemiz hem eğitimde hem de idari süreçlerde örnek bir kurum haline gelecektir” şeklinde konuştu. Her Türlü Takdirin Üstünde Bir Çaba İKÇÜ’nün kurumsal hedefleri için güç birliği içinde fedakârca çalışan tüm personelin çabasının her türlü takdirin üstünde olduğunu kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, oluşan sinerji ile daha büyük yollar kat edileceği inancını paylaştı. Prof. Dr. Köse, “Biz idari personelimizi çok kıymetli görüyoruz. Bunu her ortamda her zaman dile getiriyoruz. İnanıyoruz ki bir idari personelin emeği, yalnızca görünen sonuçlardan ibaret değildir. Onların katkısı, bir üniversitenin günlük işleyişinden geleceğine uzanan geniş bir etki alanını kapsar. Her gün sabahın erken saatlerinde dersliklerimizi, ofislerimizi, kampüsümüzü temiz ve düzenli hale getiren arkadaşlarımızdan, öğrenci işlerine, bürokratik süreçleri ivedilikle aşan ofis çalışanlarımızdan, teknik atölyelerdeki emekçi kardeşlerimize, bilimsel süreçlere katkı verenlerden, karnımızı doyurmak için çaba gösteren arkadaşlarımıza, kısaca kurumumuzun amaçlarına erişmesi için fedakârlık yapan her birinize ayrı ayrı kalbi şükranlarımı sunuyorum. 10 yıl anısınaa plaket alacak siz çalışma arkadaşlarımı gönülden tebrik ediyorum ve bu törenin düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Program, kanunda Prof. Dr. Ömer Özden, yaylı tanburda Doç.Dr.Cem Çırak, bağlamada Doç. Dr. Serkan Çelik, klavyede Aras Maltaş, ritimde Can Kaya, klarnette Aykut Uçakçı’ya solist olarak eşlik eden Doç. Dr. Mücahit Yalçın Öztüfekçi’nin verdiği konser ile devam etti. Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzik Bölümü öğretim üyelerinin seslendiği eserler katılımcılar tarafından beğeniyle takip edildi. Konserin ardından törene katılan protokolün elinden plaketlerini alan idari personel, İKÇÜ’de 10’uncu çalışma yılı doldurmanın mutluluğunu paylaştı. -
15.01.2025
İKÇÜ’lü Akademisyenlere 10’uncu Yıl Töreni
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinde 10 yılı aşkın süredir görev yapan akademik personel için “Eğitim-Öğretim ve Teşvik Ödülleri” Töreni düzenlendi. Kurumsal İletişim Koordinatörlüğünce ilki düzenlenen törene, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Yasin Bulduklu ve Prof. Dr. Süleyman Akbulut Dekanlar, Enstitü ve Yüksekokul Müdürleri, Genel Sekreter Nuretdin Memur ile akademisyenler katıldı. Üniversitenin Temelini Atan Kadro Törende, başarılı araştırmaları, yayınları, özverili çalışmaları ile İKÇÜ’nün akademik yolculuğuna 10 yılı aşkın süredir eşlik eden akademisyenlere seslenen Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, İKÇÜ’nün ulusal ve uluslararası alanda tanınırlığında en büyük pay sahibi olan çalışma arkadaşlarının ortaya koyduğu çabanın her türlü takdirin üstünde olduğunu vurguladı. Rektör Prof. Dr. Köse, “İlk bakışta 10 yıl kısa bir zaman gibi görünse de 15. yılına giren bir üniversiteye on yıl hizmet vermiş olmak, kimsenin konfor alanından çıkmadığı koşullarda yeni bir üniversitenin kuruluşu için risk almak ve elini taşın altına koymak kısaca bir üniversiteyi kurmak için rahatından vaz geçmek, önemli bir özveri ve fedakârlıktır. İşte bu nedenle 10 yıl süre olmasının ötesinde bir anlam ifade ediyor. Buradan bakıldığında üniversitenin temelini atan bu kadronun takdir edilmesi son derece önemli. Bugün genç ve dinamik bir üniversite olarak İKÇÜ her alanda kendini kanıtlamışsa bunda sizlerin büyük katkıları var. Kuruluşundan bu yana emek veren her bir akademisyenimizin yanı sıra kurucu rektörümüzün gelinen noktada çabaları her türlü takdirin ötesinde. Kurucu Rektörümüz Prof. Dr. Galip Akhan’a huzurlarınızda şükranlarımı sunuyorum. Bu başarıda onların vizyonu, emekleri büyük bir öneme sahip. Kuruluşumuzdan bu yana üniversitemize emek ve katkıları bulunan her kademeden akademik ve idari çalışanlarımıza üniversitemiz adına şükranlarımı sunuyorum” dedi. Gücümüzün Kaynağı İşini Gönülden Yapan Hocalarımız Geleceğin bilim insanlarını, girişimcilerini ve liderlerini yetiştirmek için saat mefhumu gözetmeden kendini gençliğe adayan akademisyenleri, yalnızca birer hoca, rehber değil aynı zamanda üniversitenin gelişimine en büyük katkıyı sağlayan ekip arkadaşları olarak gördüğünü ifade eden Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, gönül bağıyla çalışan bir ekibe sahip olmanın kendileri için büyük bir şans olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Köse, “Akademi öğretmek için öğrenmeyi, öğretirken de öğrenmeyi gerektirir. Öğrencilere ışık tutarak onları bilgiyle donatırken, kendimizi de sürekli geliştirmek mecburiyetindeyiz. Elbette akademisyenlik her şeyden önce gönül işidir ve kutsal bir meslek olarak çaba ve azim gerektirir. Gerektiğinde risk alan, öğrencilerinin sorunları ile yakından ilgilenen değerli bir ekibimiz var. Her zaman söylediğim bir şeyi tekrar etmek isterim. Mesleğini severek yapanlar çalışmaya gitmezler. Çünkü onlar için mesleklerini icra etmek keyiflidir. Onu çalışma saati ile sınırlandırmazlar. Bizim de mesleğini seven hocalarımız var. Gücümüzün kaynağı da bu hocalarımız. Biz bu açıdan kendimizi şanslı yöneticiler olarak görüyoruz. Zira bizim ekibimiz tam da bu niteliklerde arkadaşlarımızdan oluşuyor. Biliyoruz ki bir bilim insanı olarak sizler insanların hayatında iz bırakan, yaşam boyu sürecek bir fark yaratan hocalarsınız “şeklinde konuştu. Bilimsel Katkılarınız, Toplumumuzun ve İnsanlığın Gelişimine Yön Verecek Bir yükseköğretim kurumunun başarısının, ekip çalışması ile yürütülen projelerden, paylaşılan bilgi ve emeklerden geçtiğini aktaran Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, genç bir üniversite olmasına rağmen 10 yıl içerisinde çok saygın bir konuma ulaşan İKÇÜ’nün gücünü bilgiden ve iş birliğinden alan bir kurum olduğunu aktardı. Prof. Dr. Saffet Köse, “İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi, önemli bir kurumdur ve potansiyelini daha da yukarılara taşıyacaktır. Hepimiz bir arada takım olarak bilgi, araştırma, topluma hizmet ve iyi insanlar yetiştirme amaçlarımızı birlikte gerçekleştirecek, üniversitemizin dünyanın sayılı eğitim kurumları arasındaki yerini almasına katkıda bulunacağız. Üniversitemiz için daha nice yıllar boyunca birlikte çalışacak, yeni başarılar elde edecek ve bilim dünyasına katkılar sunacağınıza olan inancımı ifade etmek istiyorum. Bilimsel katkılarınız, toplumumuzun ve insanlığın gelişimine yön verecek ve daha adil, daha eşit bir dünyaya katkı sunacaktır. 10 yıl ve üzerinde kurumumuza emek veren tüm hocalarımıza ayrı ayrı şükranlarımı sunuyor, bu organizasyonda emeği geçenlere teşekkür ediyor; İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi'nin gelecek yıllarında daha da büyüyerek, daha da güçlenerek, bilimin ve eğitimin ışığına yön vereceğine olan inancımı tekrar belirtmek istiyorum” dedi. Törende ayrıca Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzik Bölümü öğretim üyeleri mini bir konser verdi. Kanunda Prof. Dr. Ömer Özden, yaylı tanburda Doç.Dr.Cem Çırak, bağlamada Doç. Dr. Serkan Çelik, klavyede Aras Maltaş, ritimde Can Kaya, klarnette Aykut Uçakçı’ya solist olarak eşlik eden Doç. Dr. Mücahit Yalçın Öztüfekçi’nin seslendiği eserler beğeniyle takip edildi. Program, İKÇÜ’de 10 yılı aşkın katkıda bulunan akademisyenlere plaket takdimi ile devam etti. -
09.01.2025
İKÇÜ’nün Osmanlı-Türk Tarihine Işık Tutan Araştırmasına Ödül
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ), Ege Üniversitesi ve İstanbul Kültür Üniversitesi öğretim üyelerinden oluşan ekibin, Balıkesir’e bağlı Havran ilçesinde yürüttükleri Osmanlı-Türk tarihine ışık tutan arkeolojik araştırmasını içeren “Havran Mezarlığı Osmanlı Kitabeleri" ile 19’uncusu düzenlenen “Elginkan Vakfı 2024 Yılı Türk Kültürü Araştırma Ödülüne” layık görüldü. İKÇÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Tarih bölümünden Prof. Dr. Cahit Telci, Türk-İslam Arkeolojisi bölümünden Prof. Dr. Ersel Çağlıtütüncigil, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Ekim Ortaç Uludüz, Arş. Gör. Hüseyin Çalış, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden Prof. Dr. Vehbi Günay, İstanbul Kültür Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden Prof. Dr. Ömür Ceylan tarafından kitap haline getirilerek; 2023 yılında Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Yayınları tarafından ilk baskısı yapılan 1103 sayfalık ödüllü araştırma, Cumhuriyetin 100. yaşına armağan edilmişti. Kültür Varlıklarımızın Geçmişini ve Geleceğini Özenle Koruma Bilincindeyiz Araştırma ekibini tebrik eden İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, titiz ve özenli araştırmaların neticesinde, engin Osmanlı-Türk tarihinin bir parçası olan, nadide kültür varlıklarından birinin daha geleceğe kazandırılmasından duyduğu memnuniyeti paylaştı. Rektör Prof. Dr. Köse, “Türkiye, kültür varlıklarının nitelik ve niceliği açısından dünyanın en zengin ülkesidir. Üniversitelerimizin kültürel mirasın korunması ve topluma katkısının artırılması bağlamındaki çabaları oldukça değerlidir. Kültürel mirasın yeni nesillere aktarılmasında bilimsel eserlerin stratejik önemi vardır. Bize düşen görev, gelecek nesillerin tarih ve kültür hakkında bilgi sahibi olmaları için bu varlıklara sahip çıkıp, özgün biçimini, geçmişini ve geleceğini özenle korumaktır. Kültürel değerlerin korunması ve gelecek kuşaklara aktarılmasına ilişkin sorumluluk bilinci taşıyan vakıf ve kuruluşlarımızın sayısının artmasını diliyor, araştırma ekibimizi canı gönülden tebrik ediyorum” dedi. 65.000 Metrekarelik Coğrafyadaki Alan Çalışmaları Ödüllü eser hakkında bilgi veren İKÇÜ Sosyal ve Beşerî Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan da Osmanlı harfleriyle yazılmış kitabe içeren tüm mezar baştaşlarını (şahide) kapsayan eserde, toplam 1525 adet mezar taşının envantere alınarak kataloglandığını aktardı. Araştırma ile Havran ilçesindeki mezar taşlarından oluşan tüm kültür varlıklarının tespit edilerek kayıt altına alındığını söyleyen Dekan Prof. Dr. Doğan, “Tarihi Şehir Mezarlığına, Cami-i Kebir/Koca Camii, Hacı İshak Bey Kadiri Haziresindeki mezar taşlarının da dahil edilmesiyle Havran ilçe merkezinde bulunan tüm tarihi doku envantere alındı. Havran Belediyesi yetkililerinin verdikleri bilgiye göre mezarlığın bütününü ele alan bir çalışma daha önce düşünülmüşse de alanın büyüklüğü ve taş sayısının fazlalığı ve bazı yasal gerekçeler sebebiyle hayata geçirilememiş. Sonrasında yapılan girişimler olumlu sonuçlandığında önce İKÇÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi araştırma görevlileri ile lisans ve lisansüstü öğrencilerinden oluşan bir çalışma grubu oluşturuldu. Prof. Dr. Cahit Telci, Prof. Dr. Ersel Çağlıtütüncigil, Prof. Dr. Vehbi Günay, Prof. Dr. Ömür Ceylan, Dr. Öğr. Üyesi Ekim Ortaç Uludüz hocalarımızın başkanlığında, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi ve Havran Belediyesi personelinin de destek verdiği alan çalışmaları, etaplar halinde, 65.000 metrekarelik coğrafyada gerçekleştirildi. Hummalı bir çalışma sonucu, 2023 yılı aralık ayında baskısı yapılan araştırma, kutlu bir tesadüfle Cumhuriyetin 100. yılına armağan edilmiştir. Bu türden projelerin desteklenmesi, bilimsel katkısının yanında, yeni projeler ortaya koymaya ve genç araştırmacıların yetiştirilmesini katkı sağlamaktadır. Kültürel miraslarımızın korunmasına gösterdikleri hassasiyet için Elginkan Vakfı’na ve gelecek nesillere paha biçilmez bir araştırma eseri bırakan değerli hocalarımıza şükranlarımı sunuyorum” şeklinde konuştu. Elginkan Vakfı Türk Kültürü Araştırma ve Teknoloji Ödülleri Hakkında Türkiye’deki bilim, kültür ve sanat alanlarında yapılan çalışmalara, araştırmalara ve hizmetlere katkıda bulunmak, bu alanların gelişimine destek olmak, bu çalışma, araştırma ve hizmetlerin yürütücülerinin bilim ve kültür dünyasına yapmış oldukları hizmetleri takdir etmek amacıyla 2006 yılından bu yana veriliyor. -
09.01.2025
İAOSB’ye Meslek Yüksekokulu Müjdesi
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından düzenlenen, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ev sahipliğinde yapılan “2030’a Doğru Türk Yükseköğretim Vizyonu" toplantısına katılan Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’ni (İAOSB) ziyaret ederek onuruna verilen akşam yemeğine katıldı. İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse’nin refakatinde, İAOSB Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Karace tarafından karşılanan YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’a, YÖK Yürütme Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Erol Arcaklıoğlu, Prof. Dr. Naci Gündoğan ile Prof. Dr. Hüseyin Karaman, Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) Başkanı Prof. Dr. Ümit Kocabıçak, İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, farklı üniversitelerden rektörler, rektör yardımcıları ve üniversitelerden akademisyenler ile İAOSB Yönetim Kurulu üyeleri eşlik etti. Sanayi ile İş Birliklerini Önceliyoruz Meslek yüksekokullarının organize sanayi bölgelerinde konumlandırılmasının önemini vurgulayan YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar "Üniversite-Sanayi Eğitimi Projesi” ile öğrencilerin sanayinin kendine özgü atmosferi içinde yetişmelerine destek sağladıklarını aktardı. YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, OSB’lerde kurulan MYO’lara verilen eğitim desteği kapsamında gerçekleştirilecek uygulamalar ile meslek yüksekokulu mezunlarının bilgi, beceri ve yetkinliklerinin sanayi ve iş dünyasının ihtiyaçları doğrultusunda geliştirilmesi, buna bağlı olarak istihdamlarının artırılması, iş piyasasını tanımaları ve üniversite-sanayi iş birliğinin güçlendirilmesini öncelediklerini söyledi. YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, “Bu anlamda İAOSB’ye açılacak bir MYO’nun YÖK vizyonuna önemli katkıları olacaktır. Üniversite-sanayi iş birlikleri sayesinde sanayinin kendine özgü atmosferi içinde yetişen mezun gençlerimizin bulundukları OSB'de istihdam edilmesinde ve bilhassa ekonominin ihtiyaç duyduğu nitelikli ara eleman ihtiyacının karşılanmasında önemli roller oynayabileceğini düşünüyoruz. Yükseköğretim Kurulu olarak gelişen teknolojilere yönelik ihtiyaç duyulan yetkinlikleri uygulamalı çalışmalarla geliştirmek için iş dünyası ile iç içe bir eğitim modelinin geliştirilmesi, iş dünyasının üniversite içine dahil edilmesi, firma ve üniversitelerin karşılıklı olarak gelişimlerine katkıda bulunulmasını her platformda destekliyoruz. Ülkemizin sahip olduğu iktisadi, sosyal ve beşerî sermayenin gelişmesine katkı sağlama kararlılığındayız. Tüm paydaşlar olarak; dünyada rekabet gücü ve görünürlüğü yüksek, yeniliğe açık, kaliteli, istihdamı destekleyen, erişilebilir, kapsayıcı, dijitalleşmeyi ve uluslararasılaşmayı başarmış bir yükseköğretim sistemini hayata geçirmek hepimizin ülkemize ve milletimize karşı sorumluluğumuzdur. Bunları gerçekleştirmek için birlikte ve daha çok çalışmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu. Gençlerimiz Türkiye Yüzyılının Mimarları Olacak İAOSB- İKÇÜ arasında uzun yıllara dayanan başarılı iş birliklerinin güçlenerek devam ettiğine işaret eden Rektör Prof. Dr. Saffet Köse de yakın zamanda bölge iş insanlarının taleplerine yönelik bir yol haritası oluşturulduğunu aktardı. Rektör Prof. Dr. Köse, “Türkiye’de en yüksek istihdamı sağlayan ilk 10 OSB arasında yer alan, 22 farklı sektöre yönelik üretim gerçekleştiren İAOSB’nin 600’ü aşkın üyesiyle akademiden beklentilerini içeren bir ön izleme analizi yaptık. Geleceğin mühendislerini, teknisyenlerini ve uzmanlarını yetiştirirken sanayinin gerçeklerini göz önüne almalıyız. Akademik çalışmaların ve araştırmaların sanayide somut ürünlere, ticari değer taşıyan fikirlere dönüşmesi ülkenin stratejik hedefleri açısından son derece önemli. Kurulmasını son derece arzu ettiğimiz MYO’muzu bu veriler ışığında inşa edeceğiz. Üniversitelerin teorik, sanayinin ise pratik bilgi ve deneyimlerini bir araya getirerek daha fazla verimlilik ve üretkenlik harcıyla kurulu, öğrencilerimizin yarınlarını garantiye alacak bir adımı daha atmanın heyecanı içindeyiz. Üniversite olarak yerli ve özgün, teknoloji geliştiren, teknoloji üreten ülkemize katkı sağlamak için, öğrencilerimizin başarısını önceleyen bir yaklaşımla istihdam odaklı projelerin içinde yer alıyoruz. Yükseköğretim Kurulumuzun bizlerin önünü açan vizyonu ve teşvikleri doğrultusunda, üniversite-sanayi iş birliği kültürüne yönelik atılan örnek adımlarımız neticesinde; en büyük kıymetlimiz olan gençlerimizin, araştıran, keşfeden, çözüm üreten enerjisi ve üretkenliğiyle Türkiye Yüzyılının mimarları olacağının bilincindeyiz” dedi. İş Garantili Meslek Yüksekokulu İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Karace, “Sizleri İzmir’in kalbinde, sanayimizin üretim üssü olan organize sanayi bölgemizde ağırlamaktan büyük bir mutluluk ve onur duyuyoruz” diyerek konuşmasına başladı. Üniversite-sanayi iş birliğinin ülkenin ekonomik kalkınması ve teknolojik ilerlemesi için hayati bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Başkan Cenk Karace, İAOSB’nin sınır komşusu İKÇÜ ile kurulan yakın iş birliklerinden duydukları memnuniyeti paylaştı. Meslek yüksekokullarının organize sanayi bölgeleri içerisinde konumlandırılması adına İKÇÜ ile büyük bir iş birliği adımı daha atma arifesinde olduklarını paylaşan İAOSB Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Karace, “Yönetim Kurulu toplantısında bu konu gündemimizde. İnşallah büyük iş birliği içinde yer aldığımız İKÇÜ ile meslek yüksek okulu oluşturma projemizi hayata geçireceğiz. Bölgemize ve eğitim camiamıza çok önemli bir eser katacağız. Yetişen gençlerimiz buradaki 610 fabrikada veya başka yerlerdeki sanayinin hizmetine kazandıracağız. Bu adım, gençlerimizin mezun olduklarında sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücü olarak hayata atılmalarını kolaylaştıracaktır. Ayrıca, teorik eğitim ile pratik becerilerin bir arada sunulması sayesinde iş dünyasının talep ettiği yetkinliklere sahip mezunlar yetişecektir” dedi. Toplantı sonrasında Başkan Cenk Karace YÖK Başkanı Prof.Dr. Erol Özvar’a İAOSB Vakfı Kadınlar Kulübü tarafından özel olarak tasarlanan el yapımı hediyeyi takdim etti.
Toplam 367
Okunma Sayısına Göre Haberler :::
-
286 kez okundu
Eğitimde Yapay Zekâ Çalıştayı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Cihannüma Ekonomik ve Toplumsal Uygulama ve Araştırma Merkezi (CETAM), Bilim İletişim Ofisi ile İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliğinde "Eğitimde Yapay Zekâ Çalıştayı" düzenlendi. Çalıştay ile İzmir’de yapay zekânın eğitimde etkili ve verimli kullanımına yönelik kapsamlı bir yol haritası oluşturuldu İzmir'de eğitim sektörünün dijital dönüşüm sürecine, yapay zekâ teknolojilerinin etkin kullanımına katkı sunması adına düzenlenen çalştay, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcıları Dr. Öğr. Üyesi Ela Burcu Uçel ile Dr. Öğr. Üyesi Emrah Noyan moderatörlüğünde yapıldı. İzQ Girişimcilik ve İnovasyon Merkezinde düzenlenen çalıştaya, İzmir İl Millî Eğitim Müdürü Dr. Ömer Yahşi, İKÇÜ CETAM Müdürü Prof. Dr. Serhat Burmaoğlu, yönetim kurulu üyeleri Doç. Dr. Mehmet Büküm, Dr. Öğr. Üyesi Esra Dündar Aravacık, Dr. Öğr. Üyesi Kemal Yayla, İzmir İl Millî Eğitim Müdür Yardımcısı İlker Erarslan, İzmir İl Millî Eğitim Şube Müdürü Ali Can Güllü, İl Milli Eğitim Müdürlüğü Bilişim Teknolojileri Koordinatörü Dr. Mustafa Coşkun ile İzmir genelinde farklı branşlarda görev yapan öğretmenler katıldı. İzmir’de Yapay Zekâ ile Yeni Dönem Üniversite-kamu iş birliği modelinin başarılı bir örneğini gerçekleştirmekten duydukları memnuniyeti paylaşan İzmir İl Millî Eğitim Müdürü Dr. Ömer Yahşi, yapay zekâ teknolojilerinin pedagojik yaklaşımlarla entegrasyonu konularında çalışmalar yürüttüklerini ifade etti. Yapay zekânın eğitimde sağlayacağı fırsatlara dikkat çeken Dr. Yahşi, bu gibi iş birlikleri sayesinde İzmir’in eğitimde örnek bir şehir haline gelmesini hedeflediklerini aktardı. İl Millî Eğitim Müdürü Dr. Yahşi, “Evlatlarımızın geleceğini şekillendirecek çok önemli bir planı hayata geçirmek için bir aradayız. İzmir’de 850 bin öğrencinin potansiyelini ortaya çıkarabilmek için çok çalışıyoruz. İl Millî Eğitim Müdürlüğü olarak, teknolojik gelişim ve değişimde öncü bir rol üstleniyoruz. İzmir eğitim ailesi olarak önceliğimiz, yapay zekâyı eğitimde daha etkin ve verimli bir şekilde kullanabilmektir. Öğretmenlerimizle birlikte, yapay zekâyı eğitim süreçlerimize dâhil ederek çocuklarımızın gelişimini desteklemek için kararlılıkla çalışıyoruz. Araştırarak, üreterek ve birlikte hareket ederek öğrencilerimizin her zaman yanında olacağız. Bu süreçte emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” diye konuştu. Eğitimde Teknoloji Entegrasyonu İKÇÜ CETAM Müdürü Prof. Dr. Serhat Burmaoğlu da öğrencilerin eleştirel düşünme becerilerini geliştirecek ve güvenli yapay zekâ (YZ) kullanımı alanında bilinçlendirecek yöntemlerin geliştirilmesi gerektiğini vurguladı. Öğretmenlerin teknolojik dönüşüm sürecinde, kendilerini sürekli yenilemelerinin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Burmaoğlu, İzmir İl Millî Eğitim Müdürlüğünün desteğiyle gerçekleştirilen çalıştayın, bu anlamda önemli bir misyonu üstlendiğini aktardı. Prof. Dr. Burmaoğlu, "YZ modellerinin kötü aktörler tarafından kullanılabileceği gerçeğini göz önünde bulundurmalıyız. Biz eğitimcilere, ülkemizin kalkınmasında söz sahibi olacak öğrencilerimizin bu süreçten fayda ile çıkması gibi büyük bir sorumluluk yüklüyor. Çocuklarımız için çok yönlü ve bütünsel bir anlayış geliştirmemiz gerekiyor. AI nesli diye tanımladığımız bir neslimiz var. AI'nın bugün şekillendirilme şekli gelecek nesiller üzerinde önemli etkilere sahip olacak. Akıllı yapay zekâ destekli sistemleri kullanmak, birçok eğitim kurumunun verimliliğini büyük ölçüde artırabilir. Yapay zekâ uygulamaları sayesinde 21’inci yüzyıl becerileri olarak adlandırdığımız öğrenme ve yenilenme becerileri, mesleki beceriler, medya ve teknoloji becerilerinin öğrencilere kazandırılması daha kolay olacaktır ” dedi. Yapay Zekâ Alanındaki Gelişmeleri Yakından Takip Ediyoruz İl Millî Eğitim Şube Müdürü Ali Can Güllü, yapay zekâ teknolojilerinin eğitimde daha kritik bir rol üstlendiğine vurgu yaptı. Güllü, “Birkaç yıl içinde, yapay zekânın eğitim süreçlerinde ve öğrenme deneyimlerinde fark yaratacak düzeyde gelişeceğini öngörüyoruz. Bu anlamda, şu ana kadar 200 öğretmenimize yapay zekânın pedagojik uygulamaları ve dijital araçları kullanımı konusunda eğitim verdik; üniversitelerle iş birlikleriyle de yapay zekâ tabanlı yenilikçi projeler geliştirmeye devam ediyoruz” diye konuştu. BT İl Koordinatörü Dr. Mustafa Coşkun, konuşmasında yapay zekânın eğitimde devrim yaratacağına inandığını belirtti. Ayrıca, öğrencilerin her zaman öğretmene ihtiyaç duyduğunu vurgulayarak öğretmenin teknolojiyi destekleyici bir araç olarak kullanması gerektiğinin altını çizdi. Modifiye World Cafe Yöntemiyle Kapsamlı Tartışmalar Çalıştay kapsamında “Yapay Zekâ Kulübü”, “Yapay Zekâ Öğretmen Eğitimi”, “Yapay Zekâ Etiği”, “Yapay Zekâ ile Dijital Modelleme ve Oyunlaştırma”, “Yapay Zekâ ile Ses, Görsel ve Video Oluşturma” ile “Yapay Zekâ Doğal Dil Modelleri ve Komut Mühendisliği” başlıklarında atölyeler düzenlendi. Oturumlarda, okullarda yapay zekâ kulüplerinin kurulması, öğretmenlerin yapay zekâ alanında güçlendirilmesi, öğrencilere yönelik yenilikçi uygulamaların geliştirilmesi ve üniversitelerle örgün eğitim arasındaki iş birliklerinin artırılması konuları değerlendirildi. -
284 kez okundu
Sağlık Bilimleri Enstitüsü SAGOK 2025'e Ev Sahipliği Yaptı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ), İzmir Bakırçay Üniversitesi ile İzmir Demokrasi Üniversitesi tarafından sağlık bilimleri alanında çalışan araştırmacıları, geleceğin akademisyenleri olacak lisansüstü öğrencileri bir araya getiren Sağlık Bilimleri Öğrenci Kongresinin (SAGOK 2025) 4’üncüsü düzenlenen açılış programıyla başladı. İKÇÜ Sağlık Bilimleri Enstitüsü ev sahipliğinde, toplum sağlığının geliştirilmesinde yenilikçi ve dijital yaklaşımlar ile ortak sorunlara çözüm önerilerinin tartışılacağı kongrenin açılışına, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakkı Dereli, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Mehmet Dirik, Mühendislik Ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Gökçen Bombar, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Derya Özer Kaya, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tuğrul Bulut, Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hatice Yıldırım Sarı, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Mustafa Soyöz, Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğretim Üyesi İrfan Arık, akademik ve idari birimlerden gelen yöneticiler ile öğrenciler katıldı. Eleştirilmek de Güzeldir Kongrenin açılış konuşmasını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, SAGOK 2025’in İKÇÜ’nün ev sahipliğinde yapılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Asli işi bilgi üretmek olan üniversitelerin, bilgi üretirken devamlılığı sağlama misyonuna işaret eden Prof. Dr. Yasin Bulduklu, özellikle lisans ve lisansüstü öğrencilerin bu üretim sürecine katkılarının oldukça değerli olduğunu kaydetti. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, “Akademik birimlerin öğretme-öğrenme kültürleri, uzmanlık alanları farklı olabilir. Ama akademinin esas amacı eleştirel düşünebilmek, fikrini söyleyebilmek, özellikle lisansüstü boyutta fikrini savunabilmek, çıktıları analiz edebilmek, yorumlayabilmektir. Yüksek lisansa geçiş aşamasından itibaren öğrenciler akademik donanıma ilişkin tezler, bilimsel çalışmalar, makale, konferans bildirisi, kongre, çalıştay raporu gibi gelecekteki akademik donanımlarına katkı getirecek sürece hızla geçiyor. Kongrelerde öğrencilerin savunmacı bir üsluba büründüklerini görüyorum. Bırakın yaptığınız şey eleştirilsin. Eleştirilmek de güzel bir şey. Eleştirilirken eğer kanıtlayabiliyorsanız savunun. Ama körü körüne savunmayın. Akademi bazen deneyimle öğrenmeyi de gerektirir. Hata yapmaktan korkmayın, yazın, girişimci olun. Dolayısıyla bu tarz etkinlikler aslında sizin kendi çapınızı görmeniz açısından son derece önemli. Öğrencilerin hem ulusal hem de uluslararası düzeyde; kişisel, sosyal, akademik hayatlarında fayda sağlayacak bu tarz organizasyonlar büyük şans” dedi. Dünyaya Örnek Bir Sağlık Modeli Türkiye’nin artık sadece tüketen değil; koruyan, geliştiren ve üreten bir sağlık sistemiyle dünyaya örnek olduğunu aktaran Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu, İKÇÜ, İzmir Bakırçay Üniversitesi ile İzmir Demokrasi Üniversitesi enstitülerinin, sağlık alanında çalışan akademisyenleri, araştırmacıları, profesyonelleri ve öğrencileri bir araya getiren bu bilimsel platformun birlikte çalışma kültürünü yaygınlaştırması adına örnek olduğunu da vurguladı ve kongrede emeği geçenlere teşekkür etti. 3 Üniversiteden Örnek Paydaş Birliği İKÇÜ Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hatice Yıldırım Sarı da yaptığı selamlama konuşmasında lisansüstü eğitim sürecinin öğrencilerin bilimsel araştırma yolculuğundaki önemine değindi. İKÇÜ Eczacılık Fakültesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi ve Tıp Fakültesine bağlı 56 lisansüstü programda 350'ye yakın lisansüstü ve doktora öğrencisi ile çalıştıkları bilgisini veren Prof. Dr. Sarı, öğrencilerden tek beklentilerinin bilgi üretmeleri olduğunu söyledi. Prof. Dr. Sarı, “Biz son düzenlemeler ile lisansüstü eğitiminde yüksek lisanslar için bir bildiri sunma, doktora öğrencileri için de mezuniyet koşulu olarak üç makale yayınlama ve bir bildiri sunma koşullarını getirdik. Bunlar da üretilen bilginin bilimsel ortamlarda paylaşılması ve sunulması açısından önemli. Kongremiz bu çıktıya hizmet etmesi açısından da önem taşıyor. 157 bildiri alan kongremizde, paydaş 3 üniversiteden öğretim üyelerinin konuşmaları ile 8 panel gerçekleşecek. Uluslararası konuşmacılarımız da çevrimiçi olarak oturumlara katılacaklar. Kongremizin gerçekleştirilmesinde desteğini esirgemeyen başta Rektörümüz Prof.Dr. Saffet Köse hocamız olmak üzere düzenleme kurulu üyelerine, enstitülerin idari ve akademik çalışanlarına, sponsor firmalarımıza teşekkür ediyorum. İki günlük yoğun bir bilimsel içerik sağlayacak, engin bilgi ve deneyimleriyle programımızı güçlendirecek değerli konuşmacılara, oturum başkanlarına ve bildiri sunacak olan araştırmacılara şükranlarımızı sunuyoruz” ifadelerini kullandı -
284 kez okundu
Geleceğe Yön Verecek İİBF’liler Kep Attı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, dokuzuncu dönem mezunlarını meslek hayatına uğurladı. Lisans eğitimini başarıyla tamamlayan ülkemizin geleceğine yön verecek İktisat, İşletme, Uluslararası İlişkiler, Maliye, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi, Uluslararası Ticaret ve İşletmecilik bölümlerinden başarıyla mezun olan gençlerin coşkusuna, spor salonunu dolduran yüzlerce öğrenci yakını ortak oldu. İKÇÜ İİBF Dekanı Prof. Dr. Sevtap Ünal’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen törene; Rektör Yardımcısı Prof. Dr.Yasin Bulduklu, Dekanlar, akademisyenler ve idari personel katıldı. Vizyonumuzda Geleceğe Doğru Miras Bırakma Anlayışı Var İKÇÜ olarak sorumluluk bilinci yüksek, değiştirici ve dönüştürücü vizyona sahip gençleri yarınlarımıza kazandırmanın gururunu paylaştıklarını ifade eden Rektör Yardımcısı Prof. Dr.Yasin Bulduklu, onları bugünlerine taşıyan başta aileleri olmak üzere eğitim hayatlarına damga vuran tüm akademik kadroya teşekkürlerini iletti. Prof. Dr. Bulduklu, “2010 yılında kurulan bir üniversitenin başarılı ivmesiyle her geçen gün adından söz ettiren bir fakültesinin başarısı elbette kendiliğinden değil. Bunda ekip çalışmasının yanında doğru ve nitelikli bir kadronun bir araya gelmesinin olduğunu düşünüyorum. Eğitim kalitesinin akredite edilmesinden nitelikli yayınlara kadar her bölümde sistemli bir organizasyon yapısı eğitim sürecimize de öğrencilerimizden gelen dönütlere de yansımaktadır. Yönetim kademelerinde yer alacak bu gençlerin yetiştirilmesinde akademik ve idari kadromuzdaki çalışma arkadaşlarımca gösterilen değerli çabalar takdire şayandır. Kurulduğumuz ilk günden bu yana şikayet eden değil,sorun çözen, üreten, değiştiren ve dönüştüren bireyler yetiştirme gayretindeyiz. Vizyonumuzda geleceğe doğru miras bırakma anlayışı var. Ülkemizin iktisadi hem de yönetsel hayatına çok sayıda mezunumuzu uğurluyoruz. Sizler bu ülkenin beşeri sermayesisiniz ve bir ülkenin gerçek zenginliği, düşünen, soran, üreten, hesaplayan ve yöneten genç zihinlerdir. Sizler de bunun farkındasınız ve ekonomik kalkınmadan kamu yönetimine, sürdürülebilir politikalar geliştirmekten özel sektörde inovatif çözümler üretmeye kadar geniş bir alanda, topluma katkı sunma potansiyeline sahip olduğunuz için farklısınız. Günlük meseleler yerine büyük fikirleri üreten, sadece mesleki yetkinlik değil; aynı zamanda etik değerlerle hareket eden, toplumun ihtiyaçlarını gözeten, adaleti önceleyen yaratıcı bireyleri ülkenin geleceğine uğurlamanın onurunu yaşıyoruz. Mezuniyetinizi tebrik ediyorum.Yolunuz sizi her zaman başarılara çıkarsın” ifadelerini kullandı. Onlarla İlgili Hayallerimizin ve Umutlarımızın Sınırı Yok İİBF Dekanı Prof. Dr. Sevtap Ünal da fakülte olarak öğrencilerinin eğitim hayatına her yetkinliği kazandırmak için yoğun çaba gösterdiklerini vurguladığı konuşmasında, gelinen noktadan oldukça memnun olduklarını ifade etti. İlk mezunlarını verdikleri günkü heyecanla yollarına devam ettiklerini söyleyen Dekan Prof. Dr. Ünal, “Vizyonumuz; ulusal ve uluslararası arenada yer alacak, çağın gereklerine uygun ve geleceğe yön verecek bilgi, beceri ve yetkinlikler ile donatılmış bireyler yetiştirmektir. Bu emel için akademik ve idari kadromuz ile seferber olduk. Sizleri dış dünyaya hazırlamak için öğretim içeriklerimizi ve ölçüm yöntemlerimizi güncelledik ve güncellemeye devam ediyoruz. Uzmanlığa dayalı yan dal programları ile artı yetkinlikler kazanmanız hedeflendi. Fakülte ve üniversite düzeyinde çift dal imkanları ile iki ayrı diploma alma imkanına kavuştunuz. Sertifika programları, staj ve işbaşı uygulamalı eğitim, yurtdışı eğitim fırsatlarından yararlanmanız için imkanlar oluşturuldu. Fakültemiz uluslararası akreditasyon için süreci başlattı. Böylece siz İKCÜ İİBF mezunlarının uluslararası arenada kabul edilirliği artırılmaya çalışıldı. Öğrencilerimiz de bu süreçlere hızlı yanıt verdi ve gurur duyduğumuz başarılar elde ettiler. Son 3 yıl içinde 270 öğrencimiz uzun süreli işbaşı eğitim imkanından yararlandı ve bu öğrencilerimizin %40’ı iş teklifi aldı. Gençlik ve Spor Bakanlığı Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından desteklenen Üniversite Öğrenci Toplulukları İş Birliği ve Destek Programı (ÜNİDES)’de dört öğrencimizin yer aldığı proje desteklendi. 2209 TÜBİTAK öğrenci projelerine fakülte öğrencilerimiz son 2 yılda başvuruda bulunmasına karşın kabul edilen proje oranımız oldukça yüksek oldu. İktisat bölümümüz bu sene Türkiye’deki İktisat bölümü mezunları arasında KPSS’deki başarı sıralamasında 3. olma başarısını gösterdi. Her birini canı gönülden tebrik ediyoruz. Mezun iletişim sistemimiz aktifleştirildi, bu sene İşletme Bölümü ile fakültemizin ilk mezun buluşmasını hayata geçirdik. Gençler, geleceğimiz ve onlarla ilgili hayallerimizin ve umutlarımızın sınırı yok. Başta ülkemiz olmak üzere tüm dünyanın size ihtiyacı var. Vatanınıza ve insanlığa faydalı bireyler olun. Aileniz başta olmak üzere hepimizin gurur kaynağı olun. Hepinizi en içten duygularımla selamlıyorum” dedi. Her Birimizin Hayatında İz Bıraktınız Mezunlar adına söz alan İİBF birincisi Ceyda Artek de yıllar süren emek ve sabrın ardından, hayallerine bir adım daha yaklaştıran bir törende başarısıyla yer almaktan oldukça mutlu olduğunu kaydetti. Başta anne ve babası olmak üzere hayatında emeklerinin karşılığını ödeyemeyeceği tüm hocalarına minnet duyduğunu ifade eden Artek, “Bize yalnızca ders anlatmakla kalmadınız. Düşünmeyi, sorgulamayı, sabretmeyi ve en önemlisi saygıyla inandığımız yolda yürümeyi öğrettiniz. Bizi sadece öğrenciniz değil, birey olarak gören yaklaşımınızla her birimizin hayatına iz bıraktınız. Derdimizi anlatabileceğimiz bir kapı, başarımızla gururlanan bir bakış, hata yaptığımızda bile inancını kaybetmeyen bir ses olduğunuz için her birinize gönülden teşekkür ederim. Yalnızca başarılarımda değil, başarısızlık korkumda bile yanımdayken “Ne olursa olsun biz senin yanındayız” diyen, her sınav öncesinde öğrencim olan annem ve her daim ileri bakmamı sağlayan, mentorum olan babama: Bu birincilik benim adımla okunacak belki, ama onun görünmeyen kahramanları sizsiniz. Size tüm kalbimle teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız” şeklinde duygularını ifade etti İİBF birincisi Ceyda Artek’in mezuniyet kütüğüne plaket çakarak başarısını ölümsüzleştirdiği törende, İktisat Bölümünden fakülte ikincisi olarak mezun olan Ayşe Sara Türkiş ile Uluslararası İlişkiler Bölümünden fakülte üçüncüsü olan Dilay Yorulmaz’a da plaket ve belge takdiminde bulunuldu. Törenin bitiminde, bölümlerini başarıyla bitiren İİBF’li mezunlar kep atmanın heyecanını salonu dolduran konuklarla paylaştı. -
282 kez okundu
İKÇÜ’de “Formasyona Yönelik Eğiticilerin Eğitimi” Sertifika Töreni
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Bologna Eşgüdüm Koordinatörlüğü Eğiticilerin Gelişimi Birimi ve Kurumsal İletişim Koordinatörlüğünce “Formasyona Yönelik Eğiticilerin Eğitimi” programı kapsamında eğitimlerini başarıyla tamamlayan öğretim elemanları için sertifika töreni düzenlendi. Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonunda yapılan programa, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Sürekli Eğitim ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Bekir Emiroğlu, Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ender Akan, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevtap Ünal, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökçen Bombar. Genel Sekreter Nuretdin Memur ile çok sayıda akademisyen katıldı. Eğitim Hayat Boyu Öğrenmeyi İfade Ediyor Programda emeği geçen ve sertifika almaya hak kazanan hocalara teşekkür ederek sözlerine başlayan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, değişen eğitim süreçlerine bağlı olarak akademisyenlerden yaşam boyu öğrenme, bilgilerini yenilemelerine ek olarak öğrenme ve öğretme sürecinde pedagojik ve teknolojik yeterliklerini günümüz gereksinmeleri ile bütünleştirmelerinin beklendiğini kaydetti. Rektör Prof. Dr. Köse, “Bilindiği üzere bu tür eğitimlerin yapılması gerekiyor, çok hızlı değişen, hızlı gelişen ihtiyaçların sürekli yenilendiği bir dünyada bu tür programlara hepimizin ihtiyacı var. Eğitim hayat boyu öğrenmeyi ifade ediyorsa, bu tür eğitimlere sürekli ihtiyaç var demektir. Yükseköğretim Kurulunun (YÖK) yönlendirmelerinin ışığında, akademisyenlerimizin gelişimine katkıda bulunmak ve hem bireysel olarak öğretim görevlilerini mesleki gelişime teşvik edecek hem de bir bütün olarak kurumsallaşmaya katkıda bulunacak, hizmet kalitesini yükseltmeye yardımcı olacak faaliyetlerde bulunmak adına bu eğitim programlarını oldukça önemsiyoruz. Üniversitemizin eğitim-öğretim sürecinin verimliliğinin artmasına önemli katkılar sağlayacak bu programa katkıda bulunan, sertifika alan tüm hocalarımızı tebrik ediyorum” şeklinde konuştu. Eğitim Faaliyetlerinin Niteliğine Katkı Törende konuşan İKÇÜSEM Müdürü Doç. Dr. Bekir Emiroğlu da sertifika programının YÖK değerlendirme kriterleri çerçevesinde, profesyonel eğitimcilerin eğitim niteliklerinin artırılması, çağdaş eğitim modelleri ile öğretim süreçlerini çeşitlendirebilmeleri amacıyla verildiğini aktardı. Doç. Dr. Emiroğlu, “Doktoralı hocalarımız tarafından UZEM üzerinden düzenlenen 27 saatlik program kapsamında, ölçme ve değerlendirme prensipleri, öğretim yöntemleri, eğitim ve öğretimde kullanılan yeni yaklaşımlar, yöntem ve teknikler anlatıldı. Kurumumuzun gelişen bir çizgi içerisinde eğitim faaliyetlerini daha nitelikli hale getirmesine katkı sunmak adına bu tür çalışmaların devamını yapacağız. Katılımınız için hepinize teşekkür ediyorum. Başarılı olan tüm hocalarımızı da tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı. Program, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin sertifika almaya hak kazanan akademisyenlere belge takdimiyle sona erdi. -
278 kez okundu
İKÇÜ’nün Osmanlı-Türk Tarihine Işık Tutan Araştırmasına Ödül
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ), Ege Üniversitesi ve İstanbul Kültür Üniversitesi öğretim üyelerinden oluşan ekibin, Balıkesir’e bağlı Havran ilçesinde yürüttükleri Osmanlı-Türk tarihine ışık tutan arkeolojik araştırmasını içeren “Havran Mezarlığı Osmanlı Kitabeleri" ile 19’uncusu düzenlenen “Elginkan Vakfı 2024 Yılı Türk Kültürü Araştırma Ödülüne” layık görüldü. İKÇÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Tarih bölümünden Prof. Dr. Cahit Telci, Türk-İslam Arkeolojisi bölümünden Prof. Dr. Ersel Çağlıtütüncigil, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Ekim Ortaç Uludüz, Arş. Gör. Hüseyin Çalış, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden Prof. Dr. Vehbi Günay, İstanbul Kültür Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden Prof. Dr. Ömür Ceylan tarafından kitap haline getirilerek; 2023 yılında Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Yayınları tarafından ilk baskısı yapılan 1103 sayfalık ödüllü araştırma, Cumhuriyetin 100. yaşına armağan edilmişti. Kültür Varlıklarımızın Geçmişini ve Geleceğini Özenle Koruma Bilincindeyiz Araştırma ekibini tebrik eden İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, titiz ve özenli araştırmaların neticesinde, engin Osmanlı-Türk tarihinin bir parçası olan, nadide kültür varlıklarından birinin daha geleceğe kazandırılmasından duyduğu memnuniyeti paylaştı. Rektör Prof. Dr. Köse, “Türkiye, kültür varlıklarının nitelik ve niceliği açısından dünyanın en zengin ülkesidir. Üniversitelerimizin kültürel mirasın korunması ve topluma katkısının artırılması bağlamındaki çabaları oldukça değerlidir. Kültürel mirasın yeni nesillere aktarılmasında bilimsel eserlerin stratejik önemi vardır. Bize düşen görev, gelecek nesillerin tarih ve kültür hakkında bilgi sahibi olmaları için bu varlıklara sahip çıkıp, özgün biçimini, geçmişini ve geleceğini özenle korumaktır. Kültürel değerlerin korunması ve gelecek kuşaklara aktarılmasına ilişkin sorumluluk bilinci taşıyan vakıf ve kuruluşlarımızın sayısının artmasını diliyor, araştırma ekibimizi canı gönülden tebrik ediyorum” dedi. 65.000 Metrekarelik Coğrafyadaki Alan Çalışmaları Ödüllü eser hakkında bilgi veren İKÇÜ Sosyal ve Beşerî Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan da Osmanlı harfleriyle yazılmış kitabe içeren tüm mezar baştaşlarını (şahide) kapsayan eserde, toplam 1525 adet mezar taşının envantere alınarak kataloglandığını aktardı. Araştırma ile Havran ilçesindeki mezar taşlarından oluşan tüm kültür varlıklarının tespit edilerek kayıt altına alındığını söyleyen Dekan Prof. Dr. Doğan, “Tarihi Şehir Mezarlığına, Cami-i Kebir/Koca Camii, Hacı İshak Bey Kadiri Haziresindeki mezar taşlarının da dahil edilmesiyle Havran ilçe merkezinde bulunan tüm tarihi doku envantere alındı. Havran Belediyesi yetkililerinin verdikleri bilgiye göre mezarlığın bütününü ele alan bir çalışma daha önce düşünülmüşse de alanın büyüklüğü ve taş sayısının fazlalığı ve bazı yasal gerekçeler sebebiyle hayata geçirilememiş. Sonrasında yapılan girişimler olumlu sonuçlandığında önce İKÇÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi araştırma görevlileri ile lisans ve lisansüstü öğrencilerinden oluşan bir çalışma grubu oluşturuldu. Prof. Dr. Cahit Telci, Prof. Dr. Ersel Çağlıtütüncigil, Prof. Dr. Vehbi Günay, Prof. Dr. Ömür Ceylan, Dr. Öğr. Üyesi Ekim Ortaç Uludüz hocalarımızın başkanlığında, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi ve Havran Belediyesi personelinin de destek verdiği alan çalışmaları, etaplar halinde, 65.000 metrekarelik coğrafyada gerçekleştirildi. Hummalı bir çalışma sonucu, 2023 yılı aralık ayında baskısı yapılan araştırma, kutlu bir tesadüfle Cumhuriyetin 100. yılına armağan edilmiştir. Bu türden projelerin desteklenmesi, bilimsel katkısının yanında, yeni projeler ortaya koymaya ve genç araştırmacıların yetiştirilmesini katkı sağlamaktadır. Kültürel miraslarımızın korunmasına gösterdikleri hassasiyet için Elginkan Vakfı’na ve gelecek nesillere paha biçilmez bir araştırma eseri bırakan değerli hocalarımıza şükranlarımı sunuyorum” şeklinde konuştu. Elginkan Vakfı Türk Kültürü Araştırma ve Teknoloji Ödülleri Hakkında Türkiye’deki bilim, kültür ve sanat alanlarında yapılan çalışmalara, araştırmalara ve hizmetlere katkıda bulunmak, bu alanların gelişimine destek olmak, bu çalışma, araştırma ve hizmetlerin yürütücülerinin bilim ve kültür dünyasına yapmış oldukları hizmetleri takdir etmek amacıyla 2006 yılından bu yana veriliyor. -
276 kez okundu
Yılın İlk Mezuniyet Coşkusu Turizm Fakültesinde
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) 2024-2025 Eğitim Öğretim yılının ilk mezuniyet heyecanı Turizm Fakültesinde başladı.Turizm Rehberliği, Turizm İşletmeciliği ile Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümünden mezun 91 öğrenci coşkusunu kep atarak törene katılan aileleri ile paylaştı. Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler’in ev sahipliğinde düzenlenen törene, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş ve Prof. Dr. Süleyman Akbulut, İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Sadık Doğruer, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan, Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakkı Dereli, Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tevfik Tansel Tanrıkul, Orman Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Derya Eşen, Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ayhan Akyol, Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi İrfan Arık, akademik ve idari personeller ile çok sayıda öğrenci yakını katıldı. İKÇÜ’nün Turizm ve Kültür Elçileri Törenin açılış konuşmasını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, mezuniyet töreninin sadece okulun bitiş tarihi olmadığını, aynı zamanda harcanan emeklerin karşılığının alındığı ve hayallerin gerçekleştiği çok önemli bir gün olduğunu vurguladı. Mezunlara seslenen Prof. Dr. Akbaş, “Sizler artık bugünden sonra, turizm sektörünün ihtiyaç duyduğu nitelikli bireyler olarak hazırsınız ve sektöre hizmet sunacaksınız. Bunda, sizlerin sektörün ihtiyacına cevap verecek nitelikte birer birey olmanız için çabalayan kıymetli hocalarımızın katkısı çok büyük. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’ne adım attığınız ilk andan itibaren, nitelikli birer turizmci olarak yetişmeniz için gerçekten çok büyük emek harcadılar. Sektörde çalışmaya başlayınca farkınızı daha iyi anlayacaksınız” ifadelerini kullandı. Turizmin, sadece otelcilik ve seyahat planlaması gibi sektörün rutin olarak yaptığı işlerden ibaret olmadığını belirten Prof. Dr. Akbaş, gastronomiden tarihe ve sanata kadar pek çok alanda Türk milletinin ruhunun yansımalarının gelen misafirlere tanıtılması ve kültürün aktarılması gibi bir işleve de sahip olduğunu dile getirdi. Prof. Dr. Akbaş, “Sizler aynı zamanda bizim birer turizm ve kültür elçimizsiniz. Sizlerin, bu alanda çok güzel çalışmalar yapacağınızdan eminim. Yaptığınız hizmetler bizler için birer gurur vesilesi olacak. Yolunuz ve bahtınız açık olsun. Tebrikler” dedi. Yolculuğun En Gurur Verici Anı Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Emre Güler de, verilen emeklerin karşılığının alındığı böylesine önemli bir günde konuşma yapmaktan mutluluk duyduğunu belirtti. Mezuniyeti “bir yolculuğun en gurur verici anı” olarak tanımlayan Prof. Dr. Güler, “Bugün burada hep birlikte bir emeğin, bir gayretin, bir yolculuğun en gurur verici anına tanıklık etmek için bir aradayız. Bugün yalnızca bir mezuniyet günü değil, aynı zamanda bir hayalin gerçeğe dönüştüğü, alın terinin karşılık bulduğu ve emeğin taçlandığı özel bir gündür” dedi. Mezun ailelerinin bu özel günün gerçekleşmesindeki en önemli yapı taşı olduğunu aktaran Prof. Dr. Güler, “Kıymetli aileler, bugün burada büyük bir gururla çocuklarınızın mezuniyetini izliyorsunuz. Onların başarılarının ardında sizlerin sabrı, sevgisi ve sonsuz desteği var. Onlara hem birer anne baba hem de birer hayat rehberi oldunuz. Çocuklarınızla ne kadar gurur duysanız azdır. Bizler de onlarla gurur duyuyoruz. Bizlere emanet ettiğiniz evlatlarınızı, desteğimizi daima sürdüreceğimiz birer meslek sahibi birey olarak sizlere yeniden teslim ediyoruz” şeklinde konuştu. Mezuniyet başarısının, katkısı olan tüm paydaşlara ait olduğunu fakat en büyük alkışı öğrencilerin hak ettiğini de söyleyen Prof. Dr. Güler, “Sizler geleceğin turizm profesyonelleri, yöneticileri, girişimcileri ve aydın bireyleri olarak bu ülkenin hizmet kalitesini, marka değerini ve kültürel zenginliğini temsil edeceksiniz. Unutmayın ki artık sizler bizim mezunumuzsunuz. Aynı zamanda da bizim çok değerli paydaşlarımızsınız. İlerleyen zamanlarda da sizi kürsülerde tecrübelerinizi paylaşırken de dinleyeceğiz. İKÇÜ ailesinin birer parçası olarak sizlerle iletişimimiz devam edecek” diye konuştu. Çok İyi Bir Üniversiteden, Çok Anlamlı Bir Diploma İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Sadık Doğruer de İKÇÜ Turizm Fakültesi öğrencilerinin mezuniyet heyecanını paylaştı. Mezuniyet törenini bayram olarak niteleyen Dr. Sadık Doğruer, “Bu çok anlamlı bir bayram: Mezuniyet bayramı. Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü, İKÇÜ yönetimi, dekanımız, akademisyenlerimiz ve siz değerli mezun paydaşlarımızla birlik, beraberlik içinde sektörde hep birlikte güzel günlerde buluşmak istiyoruz” dedi. Mezunların, çok iyi bir üniversiteden, çok anlamlı bir diploma aldıklarını kaydeden Dr. Doğruer, “ Hepinize iyi bir iş hayatı, iyi bir aile hayatı ve iyi bir ömür diliyorum. Saygı, sevgi ve hürmetlerimi sunuyorum” ifadelerini kullandı. öğrenciler tarafından gerçekleştirilen şarkı dinletisi ile coşku dolu anların yaşandığı mezuniyet programı, mezun öğrencilere temsili diplomalarının takdimi ve kep atma töreninin ardından toplu fotoğraf çekilmesi ile birlikte sona erdi. -
272 kez okundu
AYM’nin Temel Haklar Alanındaki Kararlarının Etkisi
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Hukuk Fakültesi, Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi ortak projesi kapsamında düzenlenen “Anayasa Mahkemesinin Temel Haklar Alanındaki Kararlarının Etkili Şekilde Uygulanmasının Desteklenmesi” başlıklı panele ev sahipliği yaptı. Anayasa Mahkemesi Bölümler Başraportörü Doç. Dr. Akif Yıldırım ile İKÇÜ Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Gülden Çınarlı Özbilenler’in konuşmacı olarak yer aldığı, moderatörlüğünü Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Batır’ın üstlendiği paneli; Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Özge Karaege ile Dr. Öğr. Üyesi Cemal Başar, Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi İrfan Arık, akademisyenler ve öğrenciler takip etti. Programı sebebiyle Ankara'da bulunan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’nin selamlarını ve başarı dileklerini ileten Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş programın açış konuşmasında bireysel başvuru mekanizmasının hukuk devleti ilkesinin güçlendirilmesinde üstlendiği role dikkat dikkat çekti. Toplumsal Farkındalık Yaratan Bir Dinamik Hukuk devleti ilkesinin güçlendirilmesinde ve anayasal değerlerin hayata geçirilmesinde önemli bir yere sahip olan bir konunun İKÇÜ’de işlenmesinden duyduğu memnuniyeti paylaşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Akbaş, “2010 yılında yapılan anayasa değişikliği ile hukuk sistemimize dahil edilen bireysel başvuru mekanizması, Türkiye'de anayasal adaletin genişletilmesi açısından dönüm noktası olarak kabul ediliyor. Bu mekanizma, sadece hak arama yollarını güçlendirmekle kalmamış; aynı zamanda yargı sistemimizin daha âdil, erişilebilir ve insan haklarına daha duyarlı bir yapıya dönüşmesine de katkı sağladı. Bireysel başvuru, yalnızca bireylerin haklarını savunmak için bir araç değil aynı zamanda yargının işleyişini iyileştiren, kamu politikalarının şekillendiren ve toplumsal farkındalık yaratan bir dinamiğe dönüşmüş görünüyor. Anayasa Mahkemesinin verdiği kararlar sadece başvuranların haklarını korumakla kalmayıp aynı zamanda hukuk sistemimizde ışık tutan ve toplumu ileri taşıyan bir etki de sahip. Bu konuda aydınlatıcı bilgilerin paylaşılacağından ve tartışma ortamının doğacağından şüphem yok. Başraportör Doç. Dr. Akif Yıldırım Beyefendiye, kıymetli desteklerini esirgemeyen anayasa mahkememize, bu değerli bilimsel etkinliği düzenleyen hukuk fakültemize ve katkı sunan tüm akademisyenlerimize teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Verimli ve ufuk açıcı bir panel diliyorum” dedi. Yürütmeye, Yargıya ve Yasamaya Yol Gösterici Bir Rol Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kerem Batır da bireysel başvuru hakkının uygulamaya girdiği 2012 yılından bu yana Anayasa Mahkemesinin gerçekleştiği dönüşüm ve gelişime dikkat çekti. Uluslararası hukukçular olarak bireysel başvuru hakkının üstünde önemle durduklarını kaydeden Dekan Prof. Dr. Batır, “2012 yılından bu yana Anayasa Mahkemesinin gerçekleştirdiği dönüşüm ve bu kadar yoğun bir biçimde dosyaları ele alışı ve kararlar verişi süreci oldukça hızlandırdı. Tabii şunu lütfen yanlış değerlendirmemek lazım. Şimdi Anayasa Mahkemesinin verdiği yüzlerce, binlerce karar arasında tabii ki birkaç tane çok medyatik olan kamuoyunun gündem oluşturan kararlar oluyor. Bunların uygulanmasıyla ilişkin meseleler oluyor. Ancak önemli olan biz hukukçular açısından resmin bütününü görebilmek. Buradaki dönüşümün, Anayasa Mahkemesinin bir haklar mahkemesi haline gelişi ve bu süreçte nasıl yürütmeye, yargıya ve yasamaya yol gösterici bir rolü üstlendiğini ve bunu yaparken de geçmişteki somut norm denetiminde elde edilenlerin çok ötesinde yeni bir ufuk açıcı gelişim olduğunu gözden kaçırmamak lazım” şeklinde konuştu. Anayasa Mahkemesinin Paradigmasını Değiştirdi Anayasa Mahkemesinin 150'ye yakın raportörü olan, iki daire halinde 300'e yakın personeli olan her hafta en az üç gün gündem yapan dinamik yapısına dikkat çeken Başraportör Doç. Dr. Akif Yıldırım, 23 Eylül 2012’de bireysel başvurunun uygulamaya geçirilmesiyle yaşanan dönüşüme dikkat çekti. Doç. Dr. Yıldırım, “Anayasa Mahkemesi bizatihi kendisini dönüştürdü. Çünkü yapısı işleyişi tamamen değişti. Devasa bir iş yüküyle Avrupa Konseyine üye olan 46 ülkenin Avrupa insan hakları mahkemesine götürdüğü başvuruların iki katından daha fazla başvuruyu ele alan mahkemeye dönüşmüştür. Bireysel başvuru en başta Anayasa Mahkemesinin kendi paradigmasını, kendi hukuk anlayışını değiştirdi. Sadece yapısı işleyişi yönünden değil dönüştürücü bir rol de üstlendi. Dosya geldiğinde dosyayı hak temelli olarak incelemeniz gerekiyor. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri süren bir başvurucunun hakkının ihlal edilip edilmediğini anlayabilmeniz hak temelli, hak eksenli bir inceleme yöntemi içeren 36. maddenin kapsam ve içeriği ile bir kavramsallaştırma gelişti. Sonuç olarak bireysel başvuru en başta Anayasa Mahkemesinin kendi paradigmasını kendi hukuk anlayışını değiştirdi” dedi. İKÇÜ Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Gülden Çınarlı Özbilenler de bireysel başvurunun dönüştürücü etkisi üzerinde durdu. Sunumunda başvuru dava örnekleriyle açıklamalarda bulunan Dr. Öğr. Üyesi Özbilenler, “Bireysel başvurunun esas itibariyle dönüştürücü etkisini görebildiğimiz kısmı, objektif etkisi dediğimiz yani sadece başvurucuya yönelik bir hak ihlali giderimi değil de esas itibariyle sistemsel olarak bir değişimi harekete geçirme ve toplumun tüm kesimlerinde hak ve özgürlüklerin daha sağlam şekilde tesis edilmesine anayasal hakların hayata geçirilmesine hizmet etmesi bağlamında önem arz ediyor. Bu bağlamda da bizlere hak ve özgürlük bağlamında anlamında bir güvence, kazanım elde etme imkânı sağlıyor” ifadelerini kullandı. -
264 kez okundu
İKÇÜ’den Engelsiz Eğitim Çağrısı
“3 Aralık Dünya Engelliler Günü” etkinlikleri çerçevesinde İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Engelsiz Üniversite Koordinatörlüğü ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğü ortaklığında bir konferans düzenlendi. Engelsiz Üniversite Koordinatörü Doç. Dr. Melike Tekindal’ın ev sahipliğinde, engellilik odağında üniversite öğrencilerine yönelik hizmet ve uygulamalar ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı uygulamalarının ele alındığı konferansı, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökçen Bombar, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğü Engelli Hizmetleri Şubesinden Uzm. Psikolog Hale Taşer, bakanlık temsilcileri, akademik ve idari personel ile çok sayıda öğrenci takip etti. Birbirimizden Farkımız Yok Konferansın başında Engelsiz Üniversite Koordinatörlüğüne yönelik her katkıyı yönetim olarak öncelediklerinin altını çizen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, öğrenci ve personelinin önünü açan çalışmalara odaklandıklarını ifade etti. Prof. Dr. Akbaş, “Koordinatörlüğümüz ve SKS Daire Başkanlığımızla öğrencilerimizin eğitim faaliyetlerinin yanında sosyal, kişisel ve mesleki gelişimlerini destekleyen kampüsteki tüm olanaklara erişimlerini sağlamak için koordineli olarak çalışmalar planlıyoruz. Bu konuda öğrencilerimizden aldığımız geri dönüşlerin de ışığında çözümler üretmeye özen gösteriyoruz. Unutmamak gerekiyor ki aslında hiçbirimiz bir saniye sonra ne olacağımızdan emin değiliz. Hepimiz bu noktada birer engelli adayıyız. İnsan olarak hepimiz biriz, sahip olduğumuz özellikler ile eşitiz. Birbirimizden farkımız yok. Engelli olan, engelli olmayan şeklinde bir ayrım söz konusu değil” dedi. Üzerimize Düşenin En İyisini Yapmaya Çalışıyoruz Ulusal ve uluslararası engelli politikaları bakımından sağlık, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda iyileştirilmelerinin sağlanması açısından önemli mesafeler alındığını ifade eden Prof. Dr. Akbaş, toplumsal farkındalık seviyesinin arttırılması açısından alınacak daha çok yol olduğunu söyledi. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Akbaş, “Engellilerin toplumla bütünleşme talepleri toplumun diğer kesimleri tarafından görünür hale gelse de farkındalık seviyesinin artırılması, engelli bireylere doğru bir bakış açısı ve algı geliştirebilmesi için elimizden gelenin daha fazlasını yapmamız gerekiyor. Biz de kurum olarak üzerimize düşenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Bu sebeple çalışmalarımızı her zaman destekleyen, önümüzü açan çözümler sunan Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Köse’ye, Engelsiz Üniversite Koordinatörlüğüne, bölümlerimizdeki engelsiz üniversite temsilcilerimize, çalışmalarımıza katkı sunan tüm öğrenci ve personelimize şükranlarımı sunmak istiyorum” diye konuştu. Tüm Çabamız Engelsiz Bir Eğitim Öğretim Ortamı Sağlamak Programda, “Özel Gereksinimli Öğrencilere Yönelik Uygulama ve Hizmetler” başlığıyla katılımcıları bilgilendiren Engelsiz Üniversite Koordinatörü Doç. Dr. Melike Tekindal, özel gereksinimli bireylerin yaşamlarını kolaylaştırmanın ve fırsat eşitliği sunmanın sadece bireysel bir sorumluluk değil, aynı zamanda toplumsal bir görev olduğunu aktardı. Dünyanın her yerinde eğitime, bilgiye, kültür, sanat, spor etkinliklerine ve farklı alanda sunulan diğer hizmetlere her bireyin eşit, erişilebilir ve engelsiz ulaşabildiği yaşam alanları oluşturmanın toplumsal bir sorumluluk olduğunu vurgulayan Koordinatör Doç. Dr. Tekindal, “Bu anlamlı gün, sadece bir farkındalık günü değil; aynı zamanda engellilik konusunda toplumda daha kapsayıcı bir anlayış oluşturmak ve herkes için eşit İKÇÜ Engelsiz Üniversite Koordinatörlüğü olarak, her bireyin ihtiyaçlarını gözeten, erişilebilir ve kapsayıcı bir eğitim ortamı sunmayı görev edindik. Özel gereksinimli öğrencilerimize engelsiz bir eğitim öğretim ortamı sağlamak, sosyal ve kültürel faaliyetlere daha fazla katılımlarını sağlamak için teşvik edici çalışmalar ve projeler geliştiriyoruz. Bugünkü etkinliğimizde, üniversitemizde engellilik odağında yürütülen çalışmaları, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının uygulamalarını ve üniversitemizin bu alandaki projelerini paylaşacağız. Amacımız, bu önemli konuya dair farkındalığı artırmak ve üniversite yaşamını daha erişilebilir hale getirecek çözümleri tartışmaktır” dedi. Engelsiz Üniversite Koordinatörü Doç. Dr. Melike Tekindal’ın sunumunun ardından Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğü Engelli Hizmetleri Şubesinden Uzm. Psikolog Hale Taşer tarafından “Üniversite Öğrencilerine Yönelik Hizmet ve Uygulamaları ile Özel Gereksinimli üniversite Öğrencilerine Yönelik Hizmet ve Uygulamaları”, SKS Daire Başkanlığı Şube Müdürü Burak Çankal tarafından “Üniversitede Tüm Öğrencilere ve Özel Gereksinimli Öğrencilere Yönelik SKS Uygulama ve Hizmetleri ”, Engelsiz Üniversite Öğrenci Komisyonu Başkanı Eda Korkmaz tarafından “Öğrenci Deneyimleri ” başlıklarında katılımcılar bilgilendirildi. Sunumlarda özel gereksinimli bireylerin sosyal hayata katılımlarında karşılaştıkları zorluklar ile konuya ilişkin yapılan düzenlemeler ele alındı. İKÇÜ özelinde yapılan çalışmalar anlatıldı. -
260 kez okundu
Eczacılık Fakültesi Öğrencileri Beyaz Önlüklerini Giydi
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Eczacılık Fakültesinde, 2024-2025 eğitim ve öğretim dönemi 'Beyaz Önlük Giyme Töreni' düzenlendi. Fakülte öğrencilerinin ‘Beyaz Önlük Giyme Töreni’yle mesleklerine ilk adım attığı etkinlik, Hekim Hacı Paşa konferans salonunda gerçekleşti. Dekan Prof. Dr. Zeynep Şenyiğit’in ev sahipliğinde yapılan törene, Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakkı Dereli, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Dirik, Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Dr. Öğr. Üyesi İrfan Arık, Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Esra Meltem Koç, Genel Sekreter Yardımcısı Muhammed Enes Uzun, İzmir Eczacı Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ecz.Tuncay Sayılkan, Aydın Eczacı Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. Sefa Karaarslan, Manisa Eczacı Odası yönetim kurulu üyesi Ecz. Ayçe Benzergil, Bursa Eczacılar Kooperatifi yönetim kurulu üyesi Ecz. Yekta Kavçın Acar, İstanbul Eczacılar Kooperatifi İzmir Temsilcisi Ecz. Mehmet Ali İhsan Yıldız ve Ege Bölge Müdürü Rabia Çam, akademisyenler ile çok sayıda öğrenci yakını katıldı. Koruyucu Sağlık Hizmetinin En Önemli Unsurunu İcra Edeceksiniz Törende sektörün geleceği olan gençlere seslenen Dekan Prof. Dr. Zeynep Şenyiğit, 2024-2025 yılı itibariyle toplam 508 öğrenci ile eğitime devam ettiklerini kaydederek fakültelerinin kuruluşundan bu yana her daim destek olan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’ye teşekkürlerini iletti. Öğrencilerle, hayatları boyunca mesleklerine özveriyle sahip çıkmaları temennisini paylaşan Dekan Prof. Dr. Şenyiğit, “Sizler, yakın geleceğin eczacıları olarak, laboratuvar ve klinik uygulama aşamaları ile harmanlanmış yoğun bir eğitim-öğretim sürecinin nihayetinde, bir insanın en değerli varlığı olan sağlığını korumak için özveriyle hizmet verecek, koruyucu sağlık hizmetinin en önemli unsurunu icra edeceksiniz. Her biri birbirinden değerli öğretim üyelerimizden alacağınız bilgi ve beceriler ışığında eczacılığı bir meslek ve yaşam biçimi olarak seçen tüm meslektaşlarımız gibi toplumumuza sağlık hizmeti sunmak için gece gündüz demeden çalışan o muhteşem sağlık ordusuna katılacaksınız. Ömür boyu taşıyacağınız mesleki sorumluluklarınızı layıkıyla üstleneceğinize inancım ve güvenim sonsuz” şeklinde konuştu. İKÇÜ Eczacılık Fakültesine eğitim-öğretim faaliyetlerinde destek olan sektör temsilcilerine plaket takdimiyle devam eden tören, birinci sınıf öğrencilerinin heyecanla beklediği beyaz önlüklerinin giydirilmesi ile sona erdi. -
258 kez okundu
İKÇÜ’ye “Spor Dostu Kampüs” Ödülü
Spor Dostu Kampüs Ödülleri, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesinde (RTEÜ) düzenlenen törenle sahiplerini buldu. 83 üniversitenin toplamda 98 kampüsü ile ‘Spor Dostu Kampüs’ ünvanını almak için başvuru yaptığı ödüllerde, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi belirlenen kriterleri başarıyla karşılayarak ‘Spor Dostu’ ünvanını alan 47 üniversite kampüsü arasında yerini aldı. Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan, Rize Valisi İhsan Selim Baydaş, Yükseköğretim Yürütme Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Naci Gündoğan ve Prof. Dr. Arif Bilgin’in katıldığı törene, İKÇÜ’yü temsilen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş katıldı. İKÇÜ’ye verilen Spor Dostu Kampüs ödülü, Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Bilal Erdoğan ve Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Yılmaz tarafından Prof. Dr. Akbaş’a takdim edildi. Sporun Her Alanında İKÇÜ’yü Temsil Eden Öğrencilerimize Hediyemiz Olsun İKÇÜ Kampüsüne gelen ödül ile ilgili sevincini paylaşan Rektör Prof. Dr. Saffet Köse “Burası Senin Yerin” mottosuyla öğrencilerin beklentilerini yerine getiren bir anlayışla yaptıkları çalışmalarının karşılık görmesinden mutlu olduklarını ifade etti. Biri yarı olimpik olmak üzere iki yüzme havuzu, tenis kortları, basketbol ve voleybol sahaları gibi sportif imkanlar sunmasının yanında, öğrencilerine sosyal ve kültürel alanlarda da katkı sağlayan İKÇÜ’nün daha canlı bir kampüse sahip olması için yönetim olarak çok çalıştıklarını kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse: “Burası senin yerin’ derken aslında tüm paydaşlarımızla, öğrencilerimizle İKÇÜ’yü birlikte tasarlayalım, birlikte geliştirelim demek istiyorduk. Yönetim olarak her zaman kampüs alanında yapılan çevre, altyapı ve onarım çalışmalarını yakından takip ederek her geçen gün kendini yenileyen bir kampüs alanı oluşturma çabasında olduk. Bu ödülle birlikte gündemimize İzmir’deki üniversiteler arasında bir ilk olacak, Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF) onaylı, 4200 kişi seyirci kapasiteli atletizm pistinin yer aldığı stadımızın inşasını tamamlama projesini alıyoruz. Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığımızın titizlikle takip ettiği, 1000 seyirci kapasiteli Yarı Olimpik Yüzme Havuzumuz, 1500 seyirci kapasiteli Spor Salonumuzun yanında, halı futbol sahası, basketbol ve voleybol sahalarımızdan faydalanan sporsever gençlerimizin kulüplerimiz çatısında yaptıkları faaliyetleri sonuna kadar desteklemekteyiz. Bu ödül İKÇÜ’yü sporun her alanında temsil eden öğrencilerimize hediye olsun” diye konuştu. -
254 kez okundu
İKÇÜ Tufanından “Direnişe Ses, Umuda Ortak Ol! Çağrısı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Yedi Hilal Öğrenci Topluluğu öğrencileri, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını ve Filistin halkına karşı uyguladığı insanlık dışı zulmü “Direnişe Ses, Umuda Ortak Ol” temasıyla düzenledikleri basın açıklamasıyla protesto etti. Akademisyenlerin de destek verdiği açıklama öncesi İsrail'in Gazze Şeridi'nde 593 gündür sürdürdüğü saldırılarda hayatını kaybeden Filistinliler için gıyabi cenaze namazını kılındı. İKÇÜ Ana Yerleşkesi Merkez Kütüphane önünde kurulan Gazze Destek Çadırı önünde toplanan öğrenciler, “Zalim Karşısında Susmak Suçtur!” diyerek; ABD’nin ve Batı’nın koşulsuz desteğiyle devam eden soykırıma dikkat çekti ve vahşetin karşısında sessiz kalmanın, ortak olmak anlamına geldiğini dile getirdi. Topluluk adına açıklamada bulunan Nisanur Türkmen, “İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin onurlu, ilmi ve vicdanı rehber edinmiş öğrencileri ve akademisyenleri olarak bizler, bugün burada yalnızca bir şehir değil, insanlığın onuru olan Gazze için bir araya geldik. Suskunluğun ihanet, sessizliğin suç sayılacağı bu zulüm karşısında sesimizi yükseltmek, adaletin ve insanlığın sesi olmak için toplandık. Siyonist İsrail rejimi, emperyalist ABD’nin ve Batı’nın koşulsuz desteğiyle dünyanın gözleri önünde sistematik bir şekilde çocuk, kadın, yaşlı demeden on binlerce masumu katletmektedir. Gazze yerle bir edilmiş, hastaneler bombalanmış, insani yardımlar hedef alınmış, milyonlarca insan açlık ve susuzluğa mahkûm edilmiştir. Bu tablo, medeniyetin çöküşü, hukukun iflası ve vicdanın ölümüdür” ifadelerini kullandı. Dünyadaki tüm duyarlı bireyleri bu saldırılara karşı ses yükseltmeye davet eden Topluluk Başkanı Türkmen, “Gazze’de yaşananlar savaş değil, çatışma hiç değil; bu, açık bir soykırımdır. Eğer Gazze düşerse, insanlık da düşer. Bu çadır, yalnızca bir mekân değil; bu ümmetin yeniden uyanışıdır! Sözümüz yeminimizdir. Unutmayacağız, unutturmayacağız ve asla susmayacağız. Biz, üniversite öğrencileri ve akademisyenler olarak, bu zulüm karşısında susanlardan değil, direnenlerden olmayı şeref sayıyoruz. Gazze’deki direnişi selamlıyor; onurlu halkın mücadelesine omuz veriyoruz” şeklinde konuştu. -
253 kez okundu
İlahiyat Fakültesi Mezunlarını Uğurladı
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Üniversitesi (İKÇÜ) İlahiyat Fakültesi, yedinci dönem mezunlarını düzenlediği tören ile uğurladı. Spor Salonunda yapılan ve toplam 110 genç ilahiyatçının mutluluğuna, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Dirik, Gemi İnşaatı ve Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Hakkı Dereli, Dekan Yardımcısı Doç.Dr. Mehmet Büküm, fakültenin akademik ve idari kadrosu ile mezun öğrencilerin aileleri ortak oldu. Mezunlar selamlama geçişinde açtıkları Filistin ve Türkiye bayrakları ile İsrail soykırımını protesto etti. Sahih İslam İnancını Ortaya Koyma Zorunluluğu Törenin açılışında konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, ilahiyat fakültesi temsilcisi olmanın yüklediği sorumluluklara dikkat çekerek; İKÇÜ mezunlarının sadece bireysel başarıya değil, insan haklarına ve toplumsal olaylara karşı duyarlı bireyler olarak katkı sağlayacaklarından emin olduklarını ifade etti. Prof. Dr. Akbaş, “Eğitiminizde sadece dini, İslami akademik bilginin derinliklerine dalmakla kalmadınız, aynı zamanda manevi değerlerinizle yoğrulmuş, ilim ve hikmetle donanmış ilahiyatçılar olarak yetiştiniz. Her biri alanında uzman kıymetli hocalarınızdan öğrendiğiniz sahih İslam dininin evrensel mesajını, insanlığa yol gösterecek bir rehber olarak bulunduğunuz her ortama taşıyacak, ihtiyaç duyulan aydınlanma kaynağı olacaksınız. İçinde bulunduğumuz bu hızlı iletişim ve büyük veri çağında, bilgi kirliliğinin ve yanlış yorumlamaların hızla yayıldığı da bir gerçek. Böyle bir dönemde, İlahiyat mezunları olarak sizlere düşen görev her zamankinden daha büyüktür. Her şartta sahih İslam inancını ortaya koyma ve muhafaza etme her zamankinden daha elzem bir görevinizdir. İKÇÜ İlahiyat Fakültesi mezunlarının topluma doğru şekilde yön verecek ilmi bilgiyle sahaya indiğine inancımız tamdır” dedi. Tüm İnsanlığın Huzuru Ve Refahı İçin Her Birinize Büyük Görevler Düşüyor İnsanlığın dertleriyle dertlenme bilinciyle mazlum coğrafyaların acılarına sessiz kalmayan, barış ve adalet için çalışan bir neslin parçası olarak çok önemli görevler üstlenildiğine vurgu yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, asıl ilim yolculuğun başlangıcında olan çok mezunlara başarılar diledi. Prof. Dr. Akbaş, “Ülkemizde ve diğer İslam toplumlarında birliği ve beraberliği bozmaya yönelik sinsi girişimlere karşı uyanık olup bunlara fırsat vermemek dini ve tarihsel sorumluluğunuzdur. Ayrıca Arakan'dan Doğu Türkistan’a ve Filistin özellikle de Gazze'de yaşanan insanlık dramlarının hala yüreğimizi yaktığı bu günlerde, dünyanın ihtiyaç duyduğu dinimizin birlik, barış ve adalet mesajı bugün çok daha kıymetlidir. İslam, insanlığı yüce değerler etrafında birleştiren, toplumsal huzuru tesis eden, mutlak adaleti ve ebedi saadeti vaat eden bir dindir. Bizler, ayrışmak yerine kenetlenmeyi, kutuplaşmak yerine uzlaşıyı, fitneye karşı ise iyiliği ve ıslahı öğütleyen bir inancın temsilcileriyiz. Toplumumuzun ve tüm insanlığın huzuru ve refahı için her birinize büyük görevler düşüyor. Bundan sonra da bu bilinci taşıyarak hayat yolunda yürüyeceğinize eminim. Hayat kapılarını sizlere sonuna kadar açacak, yeni fırsatlar ve elbette yeni zorluklarla karşılaşacaksınız. Her adımda, dürüstlükten, adaletten ve merhametten asla ödün vermeyin. Aldığınız bu değerli eğitimi, yüce dinimizin evrensel değerleriyle harmanlayarak, kendinizi Allah'ın rızasına uygun kullardan kılın ve toplumumuza örnek birer insan olun. Bilginizi sürekli tazeleyin, kendinizi geliştirmekten vazgeçmeyin ve daima topluma faydalı işler yapın. Mezuniyetinizin sizlere, sevdiklerinize ve milletimize huzur, mutluluk ve her iki cihanda hayırlar getirmesini diliyorum. Hayat yolunuzda üstün başarılar temenni ediyorum” ifadelerini kullandı. Aynamız Sözlerimiz Değil İşlerimiz Olmalı İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Dirik de hüzün ve mutluluğu aynı anda paylaştığını ifade ederek öğrencilerin başarılı olmaları adına üstlendikleri tüm sorumlulukları özveriyle yaptıklarını dile getirdi. İslami İlimlerde uzmanlaşmış olmakla birlikte, kendi kültür ve medeniyet kodlarıyla evrensel değerleri özümsemiş İKÇÜ’lü ilahiyatçıları yetiştirmekten duydukları memnuniyeti paylaşan Prof. Dr. Dirik, “Hayatın giderek daha karmaşık hale geldiği dünyamızda, hayatı doğru anlamak ve problemlere çözüm üretebilmek için her zamankinden daha derinlikli; yaşadığı şehir, bölge, ülke ve dünya gerçeklerine ve sorunlarına duyarlı, eleştirel düşünceye sahip, analitik düşünebilen, kendini yenileyebilen, bağımsız araştırma yapabilen, aktarılan bilgi ile yetinmeyip öğrenmeyi öğrenen, sürekli öğrenmeyi ilke edinen, donanımlı, ahlaklı, araştırmacı, bilim ve meslek insanları” olarak yetişmenizi hedefledik. Kendini iyi yetiştirmiş, ahlaklı, takvalı, ayakları yere sağlam basan, İslami değerleri özümseyen bireyler olarak, iyiliği emredip kötülüğe karşı çıkan bireyler olmalısınız. Mensubu olduğunuz ve sadakatle bağlı bulunduğunuz milletimize ve istiklâlimizin güvencesi olan devletimize daima sahip çıkacaksınız. Yapmanız gereken en önemli iş, öncelikle Peygamber Efendimizin insanlığa ulaştırdığı ilahi mesajı doğru anlamak, yaşamak ve doğru anlatmaktır. Bizim aynamız sözlerimiz değil işlerimizdir. Her konuda dayanağımız naslar; örneğimiz peygamberimizdir. Bu konuda sizlere olan inancımız ve güvenimiz tamdır. Başta kurucu dekanımız ve hâlihazırda rektörümüz Prof. Dr. Saffet Köse hocamız olmak üzere, bütün akademik ve idari personelimize verdikleri emeklerden dolayı teşekkür ediyorum. Sadece derslerde değil, çalışmalarınız ve kariyer planlaması yaparken sizlere destek olan, işini aşk ile yapan fedakâr hocalarımıza huzurlarınızda şükranlarımı sunuyorum. Ayrıca, eğitim - öğretim süreçlerinde daima yanınızda olan ailelerinizi, dostlarınızı ve arkadaşlarınızı size katkılarından dolayı kutluyorum. Sizlere bundan sonraki hayatınızda başarılar diliyorum. Yolunuz, bahtınız açık olsun” dedi. Güven Duyulan Bireyler Olacağız Fakülte birincisi Kader Gübeş ise öğrenciler adına yaptığı konuşmada yıllar boyunca kendilerine rehberlik eden, bilgi ve birikimlerini aktaran tüm akademisyenlere teşekkür etti. Gübeş, “Hocalarımız yalnızca derslerde değil, hayatla yüzleştiğimiz anlarda da bize destek oldular. Bugün burada olmamıza vesile olan, her daim yanımızda duran ve emekleriyle bizi buraya taşıyan tüm ailelerimize; özellikle de bana her zaman destek olan anneme ve abime gönülden teşekkür ederim. İslam’ı doğru anlar ve yaşarsak her zaman ve mekânda zorlukları aşacağımızı ve içinde bulunduğumuz ortamda güven duyulan bireyler olacağımızı biliyoruz. Bizler hangi işi yaparsak yapalım işimizi her zaman en iyi şekilde yapmaya gayret etmeliyiz, doğruluktan asla ayrılmamalıyız. Yolumuz açık, niyetlerimiz samimi olsun” şeklinde konuştu. Konuşmaların ardından fakülte birincisi Kader Gübeş, ikinci Zeynep Çelik, üçüncü Günnur Gündüz’e plaket ve ödülleri takdim edildi. Gübeş’in mezun öğrenciler anısına fakülte kütüğüne plaket çakmasının ardından sahneye davet edilen genç mezunlara mezuniyet belgeleri verildi. Mezuniyet töreninin sonunda öğrenciler, keplerini havaya atarak mezuniyet sevinci yaşadı. -
252 kez okundu
Sektörü Dönüştürecek Mühendisler “MÜSEB 2025”te
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi İKC-ENSO Mühendislik Topluluğu öğrencileri tarafından organize edilen ve Ege Bölgesi’nin en büyük öğrenci organizasyonu olan Mühendislik ve Sektör Buluşmaları “MÜSEB 2025” düzenlenen çeşitli etkinliklerle tamamlandı. Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi, Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi (KAGEM), Proje Genel Koordinatörlüğü ve Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığına bağlı İKC-ENSO Mühendislik Topluluğu iş birliğiyle düzenlenen MÜSEB-25 etkinliğinin açılış programına, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Prof. Dr. Süleyman Akbulut, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökçen Bombar, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi (İAOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Karace, sektörün önde gelen firmalarından gelen üst düzey yöneticiler ve çok sayıda öğrenci katıldı. Farklı Sektörlerden Firmalarla Yakın İş Birliği İçindeyiz Programın açılışını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süleyman Akbulut, sektör-öğrenci buluşmalarını oldukça önemsediklerini belirterek; İKÇÜ’nün araştırma üniversitesi olma hedefi doğrultusunda önemli adımlar attığını kaydetti. Akademisyenler ve öğrencilerin ulusal ve uluslararası projeler üretmelerinin, sanayiyle yapılan iş birliklerinin artmasının ve yüksek katma değerli ürünlerin ortaya çıkmasının destekçisi olduklarını vurgulayan Prof. Dr. Akbulut, “Öğrencilerin ilgilendiği sektördeki yenilikleri takip etmesine, sektör profesyonellerinin deneyim paylaşımlarından yararlanabilmesine, onlarla birebir görüşme fırsatı yakalayabilmesine, yarı zamanlı ve tam zamanlı iş veya staj imkânlarından yararlanabilmelerine olanak sağlayan bu gibi buluşmaları geleneksel hale getirmekteyiz. Üniversitemiz proje üretmek, sanayi ile iş birliği yapmak, ulaşamadığı firma ile iletişime geçmek isteyen tüm akademik personelimize ve aynı şekilde akademisyenlerimizle ortak projeler yapmak isteyen tüm sanayi kuruluşlarımıza her zaman sonuna kadar destek vermeye hazırdır. Üniversitemizin iki sanayinin ortasında yer alması ve İzmir’in kuzey aksındaki sanayi bölgelerine yakınlığı da farklı sektörlerden firmalarla yakın iş birliği içerisinde olmamıza önemli bir katkı sağlamaktadır. Bu doğrultuda üniversitemiz, Kuzey İzmir TEKMER A.Ş., TTO A.Ş. ve son olarak ilan edilen Kuzey İzmir Teknoloji Geliştirme Bölgesindeki TECHNOCITY-İZMİR teknopark kuruluşu gibi yapılar aracılığıyla bilimsel bilginin teknolojiye dönüştürülmesi ve sanayi ile iş birliklerini güçlendirmek için çalışmalarına artan bir ivme ile devam etmektedir” dedi. Geleceğin Mühendislerine Önemli Bir Fırsat Dekan Prof. Dr. Gökçen Bombar ise bilgi üretiminin yalnızca sınıf ortamlarında ve laboratuvarlarda kalmaması, sahaya, üretime ve uygulamaya dönüşmesi adına bu tür organizasyonları son derece kıymetli bulduğuna vurgu yaptı. Dekan Prof. Dr. Bombar, “Sevgili öğrenciler, bugün sektör temsilcileriyle doğrudan temas kurarak kariyerinize önemli bir adım atma fırsatınız var. Unutmayın, bir mühendis yalnızca bildikleriyle değil, öğrenmeye olan tutkusu ve etik değerleriyle de tanınır. Geleceğe özgüven ve vizyonla yürüdüğünüzü görmek bizim için en büyük mutluluktur. Mühendislik, çözüm üretme, dönüşüm ve gelişimi merkezine alan bir disiplindir. Bizler, mühendisliği sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir vizyon ve yaşam biçimi olarak görüyoruz. Ancak bu dönüşümün etkili olabilmesi için, sektör dinamikleriyle iç içe, iş birliğine dayalı bir yaklaşım gereklidir. MÜSEB de bu amaca hizmet eden önemli bir platformdur. Bu organizasyonun hayata geçmesinde emeği geçen tüm akademik ve idari kadromuza, iş birliği içinde olduğumuz sektör temsilcilerine ve etkinliğimize katılım gösteren tüm paydaşlarımıza teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. Sektörü Dönüştürecek Gençler “Sektör sizi bekliyor” diyerek gençlere seslenen İAOSB Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Karace, sanayi temsilcileri ile öğrencileri interaktif olarak buluşturan bu gibi etkinliklerin, tüm mühendislik disiplinlerinde iş birliğini, bilgi paylaşımını ve beceri gelişimini sağlayan önemli buluşmalar olduğunu aktardı. İKÇÜ ev sahipliğinde gerçekleşen “Mühendislik ve Sektör Buluşmaları” etkinliğine katılmaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu belirten Başkan Karace, “Bizler, yalnızca üretimin değil nitelikli insan kaynağının, teknolojik dönüşümün ve sürdürülebilir kalkınmanın öncüsüyüz. Bu hedeflere ulaşmanın yolu, siz gençlerin bilimsel donanıma sahip olmalarının yanı sıra vizyon sahibi bireyler olarak yetişmesinden geçiyor. Bu etkinlikler yalnızca bilgi alışverişi anlamında değil, aynı zamanda genç zihinlerle sektörün nabzını tutan profesyonellerin doğrudan teması açısından da çok değerlidir. Bugün burada üretimden yazılıma, otomasyondan sürdürülebilirliğe kadar birçok alanda faaliyet gösteren şirketlerle bir aradayız. Bu etkinlik sayesinde hem siz öğrenciler hem de biz sanayiciler birbirimizi daha yakından tanıma fırsatı bulacağız. Unutmayın; sektör sizi bekliyor ama daha da önemlisi sizin sektörü dönüştürecek güce sahip olmanızdır. Başta İKÇÜ Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi olmak üzere, İKC-ENSO Mühendislik Topluluğu ile Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne ve emeği geçen herkese teşekkür ederim” şeklinde konuştu. Açılış konuşmalarının ardından programın ilk gününde Süperpar Otomotiv San.Tic.A.Ş.’den Hulusi Atalay, Disera Medical Üretim Müdürü Onur Selim Öner, Siemens şirketinden İlker Demirci ile Alper Başer, BMC Tic. Araçlar Test ve Doğrulama Müdürü Harun Çoban, Vestel Tedarik Zinciri Ekip Lideri Mehmet Fırat Onay gençlerle yer aldıkları sektörler hakkında bilgi verdi. MÜSEB-25 Mühendislik ve Sektör Buluşmaları etkinliğinin ikinci gününde yer alan Otokoç Yazılım Uzmanı Şevket Kaplan, Norm Holding Üretim Yöneticisi Efe Uslucan, Tirsan Kardan Genel Müdürü İsmail Budak, Opsan Fabrika Müdürü Nazım Ege ve Mitsubishi İşe Alım Uzmanı İlayda Buse Çelik’in konuk edildiği seminerlerde de öğrenciler, firma temsilcileriyle bir araya gelerek; sektörle ilgili merak ettikleri konu başlıklarına yanıt aradı. Sektörün tanınmış marka ve firmalarının konuk edildiği MÜSEB 2025’te öğrenciler, iki gün boyunca şirketlerin etkinlik alanında yer alan stantlarını ziyaret etti ve staj başvuruları yaptı. -
244 kez okundu
Büyükelçi Degutis İKÇÜ’de
Litvanya Cumhuriyeti Türkiye Büyükelçisi Ričardas Degutis ve beraberindeki heyet, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesini (İKÇÜ) ziyaret etti. Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Litvanya Büyükelçiliği hibe desteği ile Kentsel Stratejiler ve Yerel Uygulamalar Derneği (Kent-Lab) tarafından hayata geçirilen “İklim Değişikliğiyle Mücadelede Öğrenme ve Ağ Oluşturma Aracı Olarak Türkiye-Litvanya İş birliği Projesi” kapsamında düzenlenen foruma katılmak üzere İzmir’e gelen Büyükelçi Ričardas Degutis’i makamında ağırladı. Bakan Danışmanı Ieva Garšvaıtė, Litvanya İzmir Fahri Konsolosu Mustafa Ahmet Özsoy, Kentsel Stratejiler ve Yerel Uygulamalar Derneği (Kent-Lab) Genel Sekreteri Serdar Karaduman’ın da yer aldığı heyet, iki ülke yerel yönetimleri, STK’ları iş ve bilim dünyasından temsilcilerin destek verdiği proje hakkında Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bulduklu’ya bilgi verdi. İklim değişikliğine dirençli kentlerin oluşturulması, iklim değişikliğinin çevresel, toplumsal ve insan sağlığı üzerinde hem doğrudan hem dolaylı etkilerinin ortaya konulması adına İKÇÜ olarak birçok projeye destek verildiğini kaydeden Prof. Dr. Bulduklu, hedeflerinin toplumdaki bilgi düzeyini ve farkındalığı artırmak olduğunu söyledi. Ziyarette karşılıklı iş birliği ve ortak projelerin üretilmesi ile ilgili görüş alışverişinde bulunuldu. -
242 kez okundu
İzmir’in 2 Yakasını Bir araya Getiren Festival Başlıyor
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesinin (İKÇÜ) bu yıl ilkini düzenlediği İKÇÜ Film Festivali’nde geri sayım başladı. Sinema sanatının farklı anlatım biçimlerini 27-30 Mayıs 2025 tarihleri arasındaki özel gösterimlerle İzmirli sinemaseverlerle buluşturacak festival öncesi basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Medya ve İletişim Bölümü Öğretim Üyeleri olarak Festival Yönetmenliğini üstlenen Prof. Dr. Cenk Demirkıran, Festival Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Halit Kartal, Festival Teknik Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Ümit Aydoğan, Direktör Burak Taylan Yılmaz, Etkinlik Koordinatörü Seda Kanburoğlu, Genel Sekreter Nuretdin Memur, Anadolu Ajansı İzmir Bölge Müdürü Ahmet Caner Baysal hazır bulundu. Sinema sanatının bilgi üretiminde ve kültürel mirastaki rolüne dikkat çekmek amacıyla, “keşif , bilgi” ve “aile” mottosuyla yola çıkılan İKÇÜ Film Festivali ile ilgili soruları yanıtlayan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, gençlerin sinema anlatısı sayesinde aslında hayal kurmalarını, merak etmelerini ve bu sayede bilginin peşinde yeni şeyler keşfetmelerini arzuladıklarını ifade etti. Keşif , Bilgi” ve “Aile” 7’nci sanatın Merceğinde İKÇÜ Film Festivalinin gençlerin dinamizmi sayesinde uzun vadede ayakları yere basan ve uzun yıllar devam edecek bir festivale dönüşeceğine inandıklarını kaydeden Prof. Dr. Bulduklu, “Her yıl farklı bir tema ile yapmayı amaçladığımız ilk festivalin bu yılki mottoları “keşif ve bilgi” ile 'aile'. Ben öncelikle bu mottoların neden seçildiği hususunda kısa bir bilgi vermek istiyorum. Adını taşıdığımız Kâtip Çelebi’nin felsefesinde ve eserlerinde keşif ve bilgi önemli vurgularla öne çıkarılan birbirinden ayrı ama amacı aynı iki kavram. Keşif, bilgiye ulaşmanın yoludur ve her keşif bilineni yani bilgiyi artırır. Keşif merakla başlar ve her keşfedilen bilimsel bilgiye de yol gösterir. Bu sayede bir farkındalık oluşturmak istiyoruz. Şöyle düşünün, özellikle bilim kurgu filmlerine baktığınızda bir hayalin daha sonra karşımıza icat olarak çıktığını görüyorsunuz. İşte bunların hepsinin temelinde merak keşif ve sonucunda bilgiye ulaşmayı görüyorsunuz. Biz bu yolculuğu bir motivasyon unsuru olsun amacıyla ilk çıkış mottomuzun keşif ve bilgi olmasını kararlaştırdık. İkinci olarak aile ki içinde bulunduğumuz yıl Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından aile yılı olarak ilan edildi biliyorsunuz. Aileyi ayakta tutmak üzerine ciddi kampanyaların yapıldığını görüyoruz. Biz de en iyi bildiğimiz işle aileyi ve kaybedilen değerleri anlatmak istiyoruz. Bu da sinema anlatısını yine aile içerisindeki bağların güçlendirilmesi ve buna katkı yapması için gösterimler yapmak yoluyla bu bilince de katkıda bulunmak ve tekrar farkındalık oluşturmak istiyoruz. Modern dünyanın dayattığı teknoloji ve bilişim sektöründeki gelişmelerle birlikte aşırı özgürlükçü ve giderek bencilleşen bireylerin toplum içerisinde toplumun temel dinamiğini teşkil eden aile bağlarının güçlendirilmesine yine bu yola katkı yapmak istiyoruz” dedi. ‘Kamera Gazze’ Özel Gösterimi İnsan haklarının ve insanlık onurunun açık ihlali Gazze'de yapılan soykırıma karşı hiçbir zaman sessiz kalmayan bir üniversite olarak Festival dahilinde İsrail'in Gazze'de uyguladığı soykırımı konu alan yapımların da seyirciyle buluşturulacağını aktaran Prof. Dr. Yasin Bulduklu, “Dünyanın kanayan bir yarasına sinemanın duyarsız kalması düşünülemez. Düşünülemezdi. Hala da düşünülemez. Bu noktada arkadaşlarımızla konuşurken dedik ki bir de Gazze bölümü olsun. ‘Kamera Gazze’ diye bir bölüm oluşturduk. Bu bölümde modern devletlerin, gelişmiş ülkelerin tırnak içinde söylüyorum. gözlerini kapattığı, kulaklarını tıkadığı, görmezden geldiği ve duymadığı sesi yine evrensel dil olan sinema anlatısıyla ortaya çıkarmak, buna ilişkin farkındalık oluşturmak istiyoruz. Gazze'de yürütülen soykırım 592 gündür devam ediyor. İnsanlıkla bağdaşmayan, soykırım ifadesinin bile yetersiz kaldığı bir yok etme saldırısının bu yolla durdurulmasına bir nebze de olsa katkıda bulunmak istiyoruz. Bu amaçla da Gazze konulu yapımlar için özel bir bölüm oluşturduk. Hem uluslararası hem de ulusal anlamda ses getirmiş filmlerden oluşan özel bir ‘Kamera Gazze’ gösterimimiz olacak. Elbette bu ciddi bir emek ve önemli bir ekibin çalışması sonucunda ortaya çıkmış bir proje. Projeye katkı sunan İzmir Atatürk Organize Sanayi Başkanlığına, Avek Otomotiv'e, ÜLKEA'ya, Can Kardeşler Kuruyemiş'e, Renk Sinemaları İstiyepark'a, Urladam'a ve diğer tüm sponsorlarımıza şükranlarımı sunuyorum. Sinema sanatının güçlü ifadelerini festivalimize taşıyan başta Cenk Hocamız olmak üzere tüm komitemize ve öğrencilerimize teşekkürlerimizi iletiyorum" dedi. İKÇÜ’den İzmir'deki Sanat Peyzajına Bir Farklı Bakış Açısı Festival Yönetmenliğini üstlenen Görsel İletişim Tasarımı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cenk Demirkıran da amaçlarının İzmir'deki sanat peyzajına bir farklı bakış açısı getirmek olduğunu ifade etti. Esin kaynağı olarak Kâtip Çelebi'nin manevi mirasını taşıdıkları bilinciyle keşif ve bilgi temalarının yola çıkış mottoları olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Demirkıran, “Sinema insanoğluna dünyayı yeniden anlamlandırma çabasında büyük katkı sunan bir icat ve hemen arkasından sanat haline geliyor. Filmlerdeki her bir sahne, kendimize dair, hayata dair, topluma ve dünyaya dair bir şeyler keşfetmemizi sağlıyor. Her film yeni bir dünya açıyor. Filmler aracılığıyla aile kavramına da farklı katmanlardan bakma şansı bulacağız. Kurmaca, animasyon ve yapay zekâ filmlerinden oluşan kısa film yarışmamız var. Belgesel film yarışmamız var ve öğrenci filmleri yarışmamız var. Bu kategorilerde en iyi kısa film, en iyi belgesel film, en iyi öğrenci filmi ödülleri verilecek ve bu ödülleri her bir kategoride en iyi film ödülü, heykelciği ve 20.000 Türk lirası ödül verilecek” dedi. Yapay Zekâ İle Üretilmiş Filmler Sinema profesyonellerini, sinema öğrencilerini ve sinema severleri, ‘Kısayı Keşfet’ ‘Usta Dokunuşu’ gibi bölümlerin dışında yapay zekâ ile üretilmiş filmlerin de beklediğini kaydeden Prof. Dr. Demirkıran, “Keşif Zamanı bölümünde belgesel film seçkilerimiz var. Usta Dokunuşu bölümümüzde profesyonel belgeselcilerden seçkilerimiz var. Hatta bu arada duayen bir belgeselci de festivalimize konuk olacak ve öğrencilerimizle birlikte olacak, sinemaseverlerle birlikte olacak. Sayın Yönetmen Ertuğrul Karslıoğlu. Belgesel film seçkilerimiz için de yine kültürel miras ve insan hikayeleri önemli bir yer tutuyor. Ayrıca uzun ulusal metraj filmlerimiz de var festivalimizde. Bunlar da bir seçkide özel bir bölümde yer alacak. Bunların içinde hem kurmaca filmler var hem belgesel filmler var hem ana akım filmler var hem sanat filmleri var ya da bağımsız filmler var. Festival boyunca, 5 salonumuzda toplam 81 film göstereceğiz ve bir de açık hava gösterimimiz var. Sinemaseverlerle filmlerimizi buluşturacağız. Gösterim mekanlarımız İKÇÜ Çiğli Ana Yerleşkesi, Renk sineması İstinye Park ve Urla'dan Aslında böylelikle Çiğli'den Balçova’ya ve Urla'ya kadar İzmir Körfezi'nin Her iki yakasını sinemayla buluşturmuş oluyoruz. Yani bu yakadan karşı yakaya ulaşmış oluyoruz. Aslında karşı yaka bu tarafta ama ben biraz tabii şey İstanbul mantığıyla hep karşı diyorum. İzmir'in iki yakasını buluşturuyoruz. Aslında evet kısacası bu İzmir'in iki yakasını buluşturuyoruz. Çiğli Yerleşkesi dışında İstinyePark Renk Sineması’nda ve Urla Dam’da da gösterimler olacak. Festival şölenimizi bu yakadan karşı yakaya ulaştırmış oluyoruz. Aslında kısacası İzmir'in iki yakasını buluşturuyoruz Dolu dolu sinema dolu günler geçireceğiz, akşamları da İKÇÜ’Fest Bahar Şenliği konserleriyle müzikle buluşacağız. Hepinize şimdiden iyi seyirler diliyorum” diye konuştu. Amacımız Geleneksel Olması Dr. Öğr. Üyesi Halit Kartal ise İKÇÜ Film Fest’in öğrencilerle birlikte kurulan büyük bir hayalin ilk meyvesi olduğuna değindi. Medya ve iletişim bölümündeki herkesin gönüllü olarak organizasyonda emeğinin olduğunu ifade eden Kartal, “İzmir’de doğrudan öğrenci odaklı, kalıcı hale gelmiş bir film festivali yoktu. Bizim en büyük idealimiz bu festivali geleneksel hale getirmek. Bu yıl birincisini yapıyoruz ama ikinci yıl için çalışmalara bile başladık. Üstelik sadece üniversite öğrencilerini değil, sinemaya gönül veren tüm gençleri hedefliyoruz. Lise öğrencileri de dahil” ifadelerini kullandı. -
238 kez okundu
Arap Teknoloji Koleji ile İş Birliği Görüşmesi
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) heyeti, Ürdün’de faaliyet gösteren El-Kulliye El-Camiiyye El-Arabiyye li’Teknolociya'ya (Arab University College of Technology) bir ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaret, üniversiteler arası akademik iş birliklerini geliştirme amacıyla düzenlendi. Rektör Prof. Dr. Saffet Köse ve Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhsin Akbaş, Ürdün temasları kapsamında ilk olarak üniversitenin Rektör Prof. Dr. Abdullah Al-Zoubi’ni tarafından kabul edildi. Görüşmede, Arab University College of Technology Dekanı Prof. Dr. Musbah Aqel, Arap Dili Bölüm Başkanı Dr. Fatima Tubasi, Öğrenci İşleri Daire Başkanı Dr. Hani Kanas ile bölümden çok sayıda akademik ve idari personel hazır bulundu. Kültürlerarası etkileşimi güçlendiren, ortak medeniyet mirasımızı yeniden hatırlatan iş birliği anlayışı kapsamında El-Kulliye El-Camiiyye El-Arabiyye li’Teknolociya ile görüştüklerini söyleyen Rektör Prof. Dr. Köse, köklü ve vizyon sahibi yükseköğretim kurumlarıyla ilişkilerin önemini vurguladı. Prof. Dr. Köse "Bugün gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde, karşılıklı akademik iş birlikleri konusunda önemli adımların atılmasına vesile olduk. Arap dili ve kültürü etrafında oluşan akademik zeminin, yalnızca üniversitelerimizi değil, ülkelerimiz arasındaki dostluğu da pekiştireceğine inanıyorum. Karşılıklı entelektüel paylaşımların ortak anlayışı ve ilmi dayanışmayı artıracağına inanıyoruz. İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi olarak ilmi, kültürel ve insani değerleri önceleyen iş birliklerine her zaman açığız ve bu yönde çalışmaya devam edeceğiz” dedi. Karşılıklı akademik tecrübe paylaşımı, öğrenci ve öğretim üyesi değişimi gibi başlıkların değerlendirildiği toplantıda, iki kurum arasında ileri dönük akademik iş birliklerinin geliştirilmesi amacıyla protokol hazırlanması yönünde mutabakata varıldı. Ziyaretin sonunda Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, “Genetiğiyle Oynanmış Kavramlar ve Aile Medeniyetinin Sonu” adlı eserinin Arapça çevirisini ev sahibi Rektör Prof. Dr. Abdullah Al-Zoubi’ye takdim etti. Ziyaret kapsamında Arapça eğitimi alan yabancı öğrencilerin sınıfları ziyaret edildi, eğitim süreçleri ve Arapça öğretiminin niteliği üzerine değerlendirmelerde bulunuldu. -
235 kez okundu
Rektör Köse’den “Günümüz Toplumunda Kadın ve Aile”
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (İKÇÜKAM) Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri çerçevesinde konferans düzenlendi. “Günümüz Toplumunda Kadın ve Aile” başlıklı konferansta katılımcılara seslenen Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, aile kurumunun korunması, güçlendirilmesi amacıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tensipleriyle 2025 yılının "Aile Yılı" olarak ilan edildiğini, farkındalık oluşturması adına bu gibi etkinliklerin oldukça önemli bir destekleyici olduğunu belirtti. İslamiyet Öncesinde Her Türlü Zulme Maruz Kaldılar Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İKÇÜKAM Müdürü Prof. Dr. Fatma Akkuş Yiğit, dekanlar, akademik ve idari personel ile öğrencilerin takip ettiği konferansta kadının tüm inançlardaki statülerini irdeleyen Rektör Prof. Dr. Köse, hor görülen, aşağılanan, değersizleştirilen kadınların, hak ettiği muameleyi İslam'la bulduğunu söyledi. Prof. Dr. Köse, “Ana erkil toplumlarda kadın kutsallaştırıyor. Ataerkilde de ikinci derecede statüdeler. Bazı toplumlarda ise hiçbir şekilde tanınmıyor. Mesela eski Yunanda kadının hiçbir hakkı yok, ne resmi, ne sosyal hayatta, ne de ailede hiçbir hakkı yok. Tevrat’ta da erkeğin kaburga kemiğinden yaratıldığına dair çıkarımlar, farklı yorumlar var. İleri gidildiğinde yasak meyveyi Adem’e yediren cennetten insanı çıkartan olarak tanımlanıyor. Bazı Yahudi anlayışlarında erkeklerin, kadın olarak yaratılmadıkları için şükür ettikleri duaları var. Hıristiyanlıkta da ciddi sorunlar var. Hz. Havva ve Hz. Âdem üzerinden anlatılar var. Yasak meyveyi yediren kadının, dünyaya yalnız günahı değil şehveti de indirdiğini kabul ediyorlar. Devlet dini olduğunda Yahudilikteki gibi bir tavır görüyoruz. Aziz Augustin’in tasvirine göre 'kadının tüm kötülüklerin kaynağı' olduğu inancı var. Papa Gregory, Katolik Kilisesi olarak kızlara evlenmemelerini, dünya üzerinde evliliğe set çekerlerse, Hz. İsa’nın ahiretteki eşleri olma şerefine nail olacaklarını söylüyor. Hz Meryem evlenmeden Hz.İsa’yı doğurdu, kadınlar evlenmemeli ki eşi olabilsini yayıyorlar. Kutsal bakireler, özel manastırlar ve kadın münzevirler ortaya çıkıyor. 12’nci asırda büyücü ve cadı avı ortaya çıkıyor. Karanlık çağda kadın her türlü zulme maruz bırakılıyor” dedi. Bütün Zulümler Kur’an-ı Kerim ile Kaldırıldı En rezil anlayışın ise "muta nikâhının" kaynağı olan eski İran’daki Mazdekizm olduğunu kaydeden Rektör Prof. Dr. Köse, kadının gerek aile hayatında gerekse siyasî, hukukî, sosyal ve ekonomik alanlardaki varlıklarına Cahiliye dönemi sonrasında kazandığına değindi. Prof. Dr. Köse, “En rezili anlayış maalesef bugün de var olan muta nikâhının kaynağı mazdektedir. Insanların birbirleri ile mücadele etmelerinin nedeni kadın ve paradır. Peygamber Efendimiz (sav) 23 yıllık peygamberliği süresince, İslam'ın kadına verdiği önemi bizzat davranışları ile ortaya koymuştur. Kadına esas değeri veren Hz. Muhammed ve Kur’an’dır. Eş değerdir ibaresi çok önemli. Birçok ayette bu var. Her birinin diğerine üstünlüğü vardır. Diğerinin eksikliğini tamamlar, yek vücut olurlar. Kadına karşı işlenen bütün zulümler Kur’an-ı Kerim ile kaldırılmıştır, şiddet yasaklamıştır. Hz. Peygamberimizin ailesiyle ilişkileri çok özeldir, örnektir. Çıkarken en son Kızı Fatıma ile vedalaşırmış, geri döndüğünde ilk onla karşılaşırmış. Başkalarıyla otururken Hz. Fatıma içeri girince ayağa kalkar, alnından öper, yanında oturturmuş” diye konuştu. Diri Diri Gömülen Kızlardan Cennetin Anahtarı Olan Bir Varlığa… Hz. Peygamber’in Veda Hutbesindeki 120 bin kişiye seslenişinde, bu konudaki mesajlarının oldukça önemli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Köse, “Siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız diyor. Bu çok önemli. Emanet oluşu, sığıntılık değil. Burda anlatılan ona güç kullanarak şiddet uygulayarak üstünlük yapamazsınız. Emanetin kavramsal anlamda, Kur’an’da ve sünnet de bir çerçevesi vardır. Görev de bir emanettir. Görevi verirken ehline veriniz, vermezseniz kaos ortamı olur diyor hadislerde. Allah katında hayırlı olup olmadığınız öğrenmek istiyorsanız eşlerinize sorun, Allah katında en hayırlınız eşlerine hayırlı olandır diyor. Kölelik ve cariyelik İslamiyet’te yoktur. İslamiyet bunu kucağında bulmuştur. O dönemin savaş hukukunda ve borç ilişkilerinde kölelik yaygındır. Roma hukukundan kalma ödeme ilişkilerinde ve savaşlarda uygulanan bir kölelik cariyelik sistemi var. İslam öncelikle bu durumları düzeltmiştir. Cahiliye Araplarında kız çocuklarını sevmiyorlar ve diri diri gömüyorlar. Bunla ilgili açık ayet var. Cenab-ı Hak bunları muhatap bile almıyor. Bu kadar aşağılık bir şey. Diri diri gömülen kızlardan cennetin anahtarı olan bir varlığa dönüşüyor kadın.” dedi. “Devlet Bir Aile, Aile Küçük Bir Devlet" Anlayışı Medeniyetimize bakıldığında kadının her statüdeki ağırlığına ve işlevselliğine dair birçok örneğin yer aldığını aktaran Prof. Dr. Köse, devlet ve aile kavramlarının birbiriyle olan bağının oldukça güçlü olduğundan söz etti. Prof. Dr. Köse, “Kadının mülk, mirasının tasarrufu hakkına sahiptir. Kadının neyi varsa kim olursa olsun ondan izin alınmadan el sürülemez. Osmanlıda kadınların kurduğu vakıfların sayısının erkeklere göre yüzde 35’lere çıktığını görüyoruz. Camiler yaptırmışlar, vakıflar kurmuşlar, şirketler kurmuşlar ve insanlar çalıştırıyorlar, para kazanıyorlar. Kadınlar çalışma hakkına sahiptir ancak bu varoluş mücadelesine döndürülmemiştir. Önemli olan bu. İhtiyaç duyduğunda kadın da çalışır, engel yok. Geleneğimize baktığımızda devlet ile aile birbiri üzerinden tanımlanır. Aile kendi içinde bir devlettir, devlet onun büyük bir ailesidir. 'Devlet bir aile, aile küçük bir devlet' anlayışı söz konusu. Ailenin içinde nasıl bir düzeni, meskeni, bütçesi, komşuları vs hirerarşik bir düzeni varsa, devlete de bakın aynı şeyler var.” şeklinde konuştu. Babalığın Ölümü ve Anneden Yoksunluk Sendromu Günümüze gelindiğinde aile kavramı üzerinden oluşturulan problemlerin toplumun temel yapısına zarar verdiğine işaret eden Rektör Prof. Dr. Köse, bu kapsamda 2025 yılının Aile Yılı ilan edilmesini çok değerli bulduğunu ifade etti. Prof. Dr. Köse, “Bana sorarsanız bugün ailenin en temel sorunu dünyadaki bilim insanlarının da vrguladığı gibi babalığın ölümü ve anneden yoksunluk sendromudur. Annelerin ve babaların çocuklarına olan sorumluluklarını yerine getirmemesi toplumlar için büyük mesele. ABD’ de o kadar büyük bir iteratür var ki. Gelinen noktada ABD’ nin en ciddi sosyal sorunu olarak bu husus görülüyor. ABD’ nin ayakta kalmasını bu sorunun çözümü ile bağdaştırıyorlar. Michignan Üniversitesinden Micheal Lamb tarafından yapılan bir çalışmada, 7 aylıktan 13 aylığa kadar olan çocukların ebeveynlerinden ayrılmaya benzer tepkiler gösterdiğini bulunmuş. Örneğin, baba ayrıldığında, tıpkı anne ayrıldığında olduğu gibi çocuklar ağlamakta ya da yakınmaktadır. Diğer bir araştırmanın sonuçları ise, 7 ay ile 2 yaş arasındaki çocukların ebeveynlerine bağlandıklarına işaret etmektedir. Fransa da yapılan bir araştırmanın sonucuna göre ilk bir yılda bebek anne sevgisini alamazsa psikopatik eğilimler gelişiyor. Çocuk hayatı boyunca anne babadan hiç ayrılmasa bile… Sevgisiz büyüyen çocuklar kalıcı ve mutluluk verici ilişkiler kuramıyor” dedi. Aile Yılında Çocuk- Aile İlişkilerini Daha Çok Konuşmalıyız İlgisiz büyüyen çocukların sadece aile içinde değil topluma da bir sıkıntı oluşturduğunu vurgulayan Prof. Dr. Köse, son kitabında bahsettiği baba noksanlığı kavramından bahsederek çocukların aile içindeki ilişkileri görerek kendilerini geliştirdiklerini söyledi. Prof. Dr. Köse, “Günümüzde iş yaşamı nedeniyle çocuklar anaokullarına kreşlere gönderiliyorlar, eğitimini de dışarıdan alıyor anlayışıyla iş hayatından dönüşte yorgunluk vs nedenlerle çocuklarla ilgilenilmiyor. Artık profesyonelce anneliğin babalığın yapılması gerekir deniliyor. Araştırma sonuçlarına göre de sağlam bir aile kurumu istiyorsak çocukluk döneminde temellerin sağlam atılması gerektiğine işaret ediliyor. Çocuklar annelerini babalarını taklit ederek öğrenir. Burda önemli olan karşılıksız sevgi verilmesi. Aile bağlarını, yuvanın sıcak ve sevgi dolu ortamını çocuk hisseder. Bazı çalışmalar bunu aktarımın üç kuşak öteye geçtiğini söylüyor. İsveç’te yapılan araştırmada babalarıyla oyun oynayarak büyüyen çocukların iş hayatlarında daha başarılı oldukları ortaya konulmuş. Belli bir yaşa gelindiğinde sorumluluk vermek onları takip etmek önemlidir. Çocuğun daha çok test çözsün diye örneğin yatağını toplamasını istemiyoruz. Bu yanlış. Aile yılında çocuklarla aile ilişkilerini nasıl düzeltebilirizi çokça konuşmak gerekir. Çocukla oyun oynamak, Hz. Peygamber’in ifadesiyle çocukla çocuk olmak en güzel çözüm yolu olarak gözüküyor” şeklinde konuştu. -
235 kez okundu
Denetimli Serbestlik Yükümlülerinden “Ebru Sanatı Sergisi”
Geçtiğimiz aylarda İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ile Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı Denetimli Serbestlik Müdürlüğü arasında imzalanan iş birliği protokolü “Ebru Sanatı Sergisi” ile hayata geçirildi. Karşıyaka Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün takibini yaptığı denetimli serbestlik yükümlülerinin kişisel gelişimlerinin desteklenmesi ve yeniden topluma kazandırılmalarının sağlanması adına, Sürekli Eğitim Merkezince (İKÇÜSEM) düzenlenen kurslarda ortaya çıkan eserler Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonu Fuaye Alanında ziyarete açıldı. Serginin açılışına Çiğli Kaymakamı Fatih Görmüş, Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, İzmir Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcısı Halil Sezgin, Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcısı Vekili Hacı Hüseyin Taşdemir, Karşıyaka Başsavcı Vekili Erdem Işık, Karşıyaka Denetimli ve Serbestlik Müdürü Orhan Kaykaç, Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Bekir Emiroğlu ile protokol üyeleri katıldı. Sosyal Sorumluluk Projeleri Açısından İyi Bir Örnek Rektör Prof. Dr. Saffet Köse, Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı Denetimli Serbestlik Müdürlüğü ile ortaya konulan projeden duyduğu memnuniyeti paylaştı. Rektör Prof. Dr. Köse, “İKÇÜ olarak Denetimli Serbestlik Müdürlüğümüzle yapmış olduğumuz bu projenin özellikle sosyal sorumluluk projeleri açısından iyi bir örnek olduğunu söylememiz gerekiyor. Herhangi bir sebeple mahkûm olan bireylerin bu gibi kurslarda edindikleri deneyimler rehabilitasyonları açısından çok kıymetli diye düşünüyorum. Ceza hukukunda üç temel ilke var. Bunlardan bir tanesi önleyicilik, yani suça giden yolların kapatılması. İkincisi ona uygun bir cezanın verilmesi. Üçüncüsü de ceza verilmişse rehabilitasyon ile topluma kazandırılması. Bu gibi etkinliklerin yükümlülerin topluma kazandırılması açısından çok olumlu etki yapacağını düşünüyorum. Bu sadece kendileri açısından değil toplumun da bir kazancıdır. Biz de üniversite olarak buna yapmış olduğumuz katkıdan dolayı mutluyuz.” ifadelerini kullandı. Topluma Kazandırılma ve Meslek Edindirme Katkısı Otuz beş kursiyerin dönem boyunca yaptığı 80 Geleneksel Ebru Sanatı eserinin yer aldığı sergi ile ilgili konuşan İzmir Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcısı Halil Sezgin, paydaş kurumların katkı ve desteğiyle yükümlülerin tekrar suç işlememesi, yeniden topluma kazandırılması adına örnek çalışmalara imza atıldığını aktardı. Başsavcı Sezgin, “Karşıyaka Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün takibini yaptığı yükümlülerimizin; kişisel becerilerini geliştirmeleri, boş zamanlarını değerlendirmeleri ve sosyal hayata, topluma adaptasyonlarının hızlandırılması amacıyla böyle bir kurs düzenledik. Sanatın, müziğin iyileştirici özelliği, yüzyıllardır bilinmektedir ve Osmanlı Devleti döneminde sağlık kuruluşlarında müzikle ve sanatla tedavi etme örneklerini görebiliyoruz. Biz de kültürümüzü yansıtan bu uygulamaları, mahkumlarımızın topluma yeniden sağlıklı bireyler olarak dönebilmeleri için desteklemekteyiz. Sergimizde tarihimizi ve kültürümüzü yansıtan Ebru sanatı eserleri ön planda. Değerli eğitmenimizden aldıkları kurs neticesinde ortaya böyle güzel eserler çıktı. Yükümlülerimiz bu eserleri ortaya çıkardıktan sonra sergilendiğini, geniş kitlelere ulaştığını, önemsendiğini görünce gerçekten mutlu oluyor ve daha problemsiz bir şekilde yeniden aramıza dönüyorlar. Bu kurslarla aslında hem topluma kazandırılmış hem bir meslek edinmiş hem de rehabilite edilmiş oluyorlar” diye konuştu. Konuşmaların ardından açılışı protokol tarafından yapılan sergide, İzmir Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcısı Halil Sezgin tarafından Çiğli Kaymakamı Fatih Görmüş ile Rektör Prof. Dr. Saffet Köse’ye ebru tablosu ve semazen tablosu hediye edildi. -
223 kez okundu
İKÇÜ Film Festivalinde Muhteşem Final
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) tarafından ilki düzenlenen “İKÇÜ Film Festivali” ödül töreni ile sona erdi. Merkez Kampüs’teki 3 salonda ve İstinye Park İzmir Renk Sineması ile UrlaDam’da 4 gün boyunca toplam 81 filmin gösterildiği, 4 atölye, 16 yönetmen ve yapımcı söyleşisine ev sahipliği yapan İKÇÜ Film Festivali’nin kapanış ve ödül törenine, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Festival Yönetmeni Prof. Dr. Cenk Demirkıran, Festival Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Halit Kartal, TRT Belgesel Kanal Koordinatör Yardımcısı ve Yapımcı Nilay Bilgen, Festival Direktörü Burak Taylan Yılmaz, dekanlar, yüksekokul müdürleri, sponsor firmaların temsilcileri, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Müdür Yardımcısı Pınar Çakmakoğlu, AVEK Otomotiv Ege Bölge Müdürü Şenol Kurt, AVEK Otomotiv İzmir Şube Direktörü Yaşar Özuğur, Can Kardeşler Kuruyemiş İnsan Kaynakları Direktörü Rasim Turhan, Yönetim Danışmanı Hasan Bildik, davetli konuklar, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı. 300’ün Üzerinde Başvuru Sinema sanatının bilgi üretiminde ve kültürel mirastaki rolüne dikkat çekmek amacıyla, “Keşif, Bilgi” ve “Aile” mottosuyla yola çıkan 300’ün üzerinde eserin gönderildiği yarışmada, Belgesel Film Kategorisi’nde finale kalan 7, Kısa Film Kategorisi’nde 11, Öğrenci Filmleri Kategorisi’nde ise 6 eser yarıştı. Festival Direktörü Burak Taylan Yılmaz ve Festival Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Halit Kartal tarafından hazırlanan; ulusal ve uluslararası anlamda ses getirmiş Gazze konulu filmlerden oluşan özel bölümü ‘Kamera Gazze’ seçkisi ile fark yarattı. Birinci Önceliğimiz Öğrencilerimiz Törende konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, kısa sürede hazırlanan İKÇÜ Film Festivali’nin ciddi bir ekip çalışmasının ürünü olduğunu belirtti ve festival kapsamında 3 kategoride düzenlenen yarışmaya 300’ün üzerinde eser gönderilmesinin heyecan verici olduğunu dile getirdi. TRT’nin festivale çok büyük destek sağladığını ifade eden Prof. Bulduklu, başvuruda bulunan eserlerin gösteriminin yapılmasının bile, ortaya konan emeğin sergilenmesi açısından çok kıymetli olduğunu vurguladı. “Bizim birinci önceliğimiz öğrencilerimizdir” diyen Prof. Dr. Bulduklu, öğrencilerle profesyonelleri yan yana getirebilmenin mutluluk verici olduğunu kaydetti. Bu tarz organizasyonların öğrencilere inanılmaz bir deneyim kazandırdığının altını Prof. Dr. Bulduklu, Medya ve İletişim Topluluğu öğrencilerinin sürecin her yerinde olmasının çok kıymetli olduğunu dile getirdi. Festivalin özelliklerinden bir tanesinin de İzmir’in iki yakasını birleştirmesi olduğunu aktaran Prof. Dr. Bulduklu, “Biz biliyoruz ki bunun devamı gelecek. Tüm yarışmacılara, jürilerimize, bu yolda bizi yalnız bırakmayan İzmir Atatürk Organize Sanayi Başkanlığına, Avek Otomotiv'e, ÜLKEA'ya, Can Kardeşler Kuruyemiş'e, Renk Sinemaları İstinyepark'a, Urladam'a, Kısa Film Yönetmenleri Derneğine, EkoFilm’e, basın destekçilerimiz olan İKÇÜ Medya Merkezi e Haber Ajansına, Anadolu Ajansı, Ege Radyo, Sinedergi, sadibey.com, İlkses, İz Gazete, Ege Telgraf ve İzmir’de Son Dakika’ya, tüm mesai arkadaşlarıma, öğrencilerimize ve siz katılımcılara çok teşekkür ediyorum” dedi. “Kamera Gazze” ile İnsanlığın Yaralandığı Bir Çığlığa Kulak Verdik Festival Yönetmeni Prof. Dr. Cenk Demirkıran ise, “Keşif, Bilgi” ve “Aile” mottosuyla yola çıkan İKÇÜ Film Festivali’ni genç sinemacılara alan açmak, gençleri ustaların kendileri ve eserleri ile buluşturmak, filmlerle hayatın katmanlarını gözlemlemek ve keşfetmek ve bu topraklardan çıkan hikayeleri göstermek ve paylaşmak için düzenlediklerini vurguladı. 4 günlük bir sinema serüvenin sonuna gelinmesinin, sürecin kendisinden farklı bir heyecan verdiğinin altını çizen Prof. Dr. Demirkıran, “Organizasyonun başı ile sonu arasında çok büyük duygu farklılıkları oluyor. Bir işi başarmanın verdiği mutluluğu; birçok filmi göstermiş olmanın, birçok ustayı, yönetmeni, oyuncuyu, öğrencilerimizle ve izleyicilerle buluşturmuş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz” dedi. Sinemanın sadece beyaz perde ile sınırlı kalmadığını; hayatın her anında insana bir şeyler öğrettiğini gösterdiklerini söyleyen Prof. Dr. Demirkıran, “Özellikle, “Kamera Gazze” bölümünde insanlığın yaralandığı bir çığlığa kulak verdik. Bizi bir araya getiren bir dil olduğunu yeniden keşfettik” diyerek, festivalin “Kamera Gazze” bölümünün mimarı olan Burak Taylan Yılmaz’a ve Dr. Öğr. Üyesi Halit Kartal’a teşekkür etti. Yarışmaya Katılan Her Film, Bizim İçin Bir Ödül Yarışmaya eser gönderen sanatçılara da seslenen Prof. Dr. Demirkıran, yarışmaya katılan her filmin, kendileri için ayrı bir ödül olduğunu belirtti ve filmlerini paylaşan her yarışmacıya şükranlarını sundu. Prof. Dr. Demirkıran, “İKÇÜ Film Festivali, sektörün profesyonelleriyle bir araya gelen, sorularını soran ve birçok şey öğrenen öğrencilerimiz için özellikle çok önemliydi. Öğrencilerimiz, sektörün akışını görmek zorundalar, biz buna bir katkı sağlamak istedik. Festivalin Onursal Başkanı İKÇÜ Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse ve festivalin başkanlığını yürüten ve ortaya çıkması için tüm enerjisini sarf eden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu başta olmak üzere, danışma kurulunda yer alan rektör yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş ile Prof. Dr. Süleyman Akbulut’a, Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan’a, Genel Sekreter Nurettin Memur’a, Festival Direktörü Burak Taylan Yılmaz’a ve Festival Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Halit Kartal’a, Festival Teknik Koordinatörü Dr. Öğr. Üyesi Ümit Aydoğan’a, teknik koordinasyon ekibinden Arş. Gör. Hüseyin Enes Balcı, Arş. Gör. İsmail Erol ve Arş. Gör. Rabia Şimşek’e, Etkinlik Koordinatörü Seda Kanburoğlu’na ve Medya ve İletişim Topluluğu üyesi öğrencilere teşekkür etti. Sponsorlara, destekçilere ve sektörün önemli isimlerinden oluşan jüri ekibine de teşekkür eden Prof. Dr. Demirkıran, “Ümidimiz ve hayalimiz festivalin sürekliliğinin olması ve daha da büyüyerek İzmir’in her yerine ulaşması” dedi. Jüri Üyelerine Teşekkür Teşekkür konuşmalarının ardından festivalde jüri olarak yer alan, Yönetmen ve Oyuncu Görkem Yeltan, Yapımcı- Yönetmen Nihal Ağırbaş Sarıkaya, TRT Belgesel Kanalı Koordinatör Yardımcısı ve Yapımcı Nilay Bilgen, Yönetmen ve Yazar Alican Sekmeç, Yönetmen ve Senarist Ozan Sertdemir, Yönetmen ve Yapımcı Çağatay Çelikbaş, Sinema Eleştirmeni- Yazar Banu Bozdemir Apaydın, Kısa Film Yönetmenleri Derneği Başkanı Selvihan Eroğlu, Video Editörü İrem Özyürek Kanatlı, Yönetmen Dr. Öğr. Üyesi Onur Orkan Akşit’e teşekkür belgesi takdim edildi. Ardından jüri üyelerince ödül almaya hak kazanan eserler açıklandı. “Belgesel Film” kategorisinde ‘En İyi Film Ödülünü Hasan Ete’nin “İyi Ölüm” adlı filmi kazandı. “Öğrenci Filmleri” kategorisinde, ‘En İyi Film Ödülünü Can Kahraman ve Barış Kösem’in ‘Zaman Usulca Fısıldadı’ filmi; ‘Jüri Özel Ödülünü Berkay Ellek’in ‘Beyaz Güvercin’ adlı filmi; ‘Kısa Film Yönetmenleri Derneği Ödülünü ise Birnaz Bengisu Cırıt’ın ‘Yaşam’ adlı filmi kazandı. “Kısa Film” kategorisinde, ‘En İyi Kısa Film Ödülünü Yakup Tekintangaç’ın ‘Mori’ adlı filmi; ‘Jüri Özel Ödülünü Mehmet Kanadlı’nın ‘Danışman’ adlı filmi; ‘Kısa Film Yönetmenleri Derneği Ödülünü ise Mert Erez’in ‘Rehber’ adlı filmi aldı. -
219 kez okundu
İKÇÜ Eczacılıkta Mezuniyet Coşkusu
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) Eczacılık Fakültesi 2024-2025 eğitim öğretim yılı mezunları coşkuyla kep attı. Spor Salonunu dolduran yüzlerce konuğun eşliğinde, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, Eczacılık Fakültesi Dekan Prof. Dr. Zeynep Şenyiğit, Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Evren Atlıhan Gündoğdu, fakülte akademik ve idari kadrosu, İzmir Eczacı Odası Başkanı Eczacı Tuncay Sayılkan, Manisa Eczacı Odası Başkanı Uzm. Eczacı Duygu Elmas Mutlu, Aydın Eczacı Odası Başkanı Eczacı Sefa Karaarslan, İstanbul Eczacılar Kooperatifi İzmir Satış Müdürü Rabia Erdoğan ile Bursa Eczacılar Kooperatifi Yönetim Kurulu Üyesi Ecz. Serhat Uraş İKÇÜ’nün genç eczacılarının heyecanına ortak oldu. Bölgenin En Önemli Eczacılık Fakültelerinden Törende mezunlara seslenen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu, İKÇÜ Eczacılık Fakültesinin sadece bilimsel manada değil vicdanıyla, iletişim becerisiyle ve toplumsal duyarlılığıyla sektörde ön plana çıkacak sağlık profesyonellerini mesleğe kazandırdığından bahsetti. Bu süreçte öğrencilerini en iyi şekilde yetiştiren tüm öğretim kadrosunu tebrik eden Prof. Dr. Bulduklu, “Öğretim üyelerimiz, özverili çalışmalarıyla bölgenin en önemli eczacılık fakültelerinden birini inşa ettiler. Bugün üçüncü dönem mezunlarını sektöre uğurlayan hocalarımızın çabalarını yürekten takdir ettiğimizi ifade etmek istiyorum. Öğrencilerimiz ülkemizin sağlık altyapısına, bilimsel gücüne ve ekonomik geleceğine yön verecek şekilde yetiştirilmiş, ahlaki duruşu ve meslek bilinciyle bu ülkenin geleceğine yön verecek genç beyinlerdir. Toplumun tam iyilik haline katkı sunacak ve giderek yaşlanan nüfusumuzun kamu kaynakları üzerindeki yükünü azaltacaklardır. Eczacılığın yalnızca ilaç hazırlayan ya da reçete kontrolü yapan bir meslek olmadığını, gücünün üretmek olduğu bilinciyle kendi ilaç sanayimizi geliştirmediğimiz sürece toplumsal refahın artırılamayacağını sizlere hatırlatmak isterim. Ülkemizin gelişmesinde her birinizin çabasının kıymetli olduğunu aklınızdan çıkarmayın” dedi Size Duyulan Güven En Büyük Sermayeniz Olacak Fakültelerinin kısa sürede yakaladığı ivmede paydaş katkısının önemli rol oynadığını aktaran Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Bulduklu başta İzmir Eczacı Odası olmak üzere destek veren tüm sektör temsilcilerine şükranlarını iletti. Mezunlara mesleki tavsiyelerde de bulunan Prof. Dr. Bulduklu, “Sizler halkın en kolay eriştiği sağlık profesyonellerisiniz ve yaptığınız işin önemli bir boyutu da danışmanlık hizmeti sunmaktır. O halde sizler aynı zamanda iyi birer iletişimci olmak mecburiyeti ile de karşı karşıyasınız. Vicdanınızla, iletişim becerinizle ve toplumsal duyarlılığınızı birleştirmek durumundasınız. Hasta ya da yakınlarına sadece ilaç değil, moral ve bilgi de vermeniz gerektiğini, sözünüzün şifa olduğunu, teknolojiye direnmenin imkânsız olduğunu, güvenin en büyük sermayeniz olduğunu ve ülkemizin gelişmesinde her birinizin çabasının kıymetli olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Sektörde İKÇÜ mezunu olarak farkınızı ve farklılığınızı ortaya koyacak donanımınızın sizlere rehberlik etmesi temennisiyle her birinizi yürekten tebrik ediyorum. Yolunuz açık, mezuniyetiniz kutlu olsun” şeklinde konuştu. Eğitim Kalitemizi Akreditasyonla Taçlandıracağız Dekan Prof. Dr. Zeynep Şenyiğit de 2018 yılında eğitim hayatına başlayan İKÇÜ Eczacılık Fakültesinin kısa sürede güçlü akademik kadrosu, gelişmiş altyapısı ve başarılı öğrenci profiliyle adından söz ettirdiğine dikkat çekti. Öğrencilerinin sektörde başarılı olması için tüm paydaşlarla iş birliği içinde hareket ettiklerini ifade eden Prof. Dr. Şenyiğit, eğitim kalitelerini tescillemek üzere akreditasyon başvurusunda bulunduklarını açıkladı. Gelinen aşamada başta Rektör Prof. Dr. Köse üzere eczacılık eğitimini öğrencilerine en iyi şekilde aktarmalarında yanlarında olan tüm sektör temsilcilerine teşekkür eden Dekan Prof. Dr. Zeynep Şenyiğit, “Eğitim kalitemizi güvence altına almak ve daha da ileriye taşımak amacıyla 2025 yılı itibariyle akreditasyon başvurumuzu gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Sürece katkı sunan tüm akademik ve idari çalışma arkadaşlarımıza gönülden teşekkür ediyor, bu yolculuğun bizleri daha güçlü yarınlara taşıyacağına inanıyorum. Tüm bu süreçte, bize verdikleri destekler için Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Saffet Köse ve üniversitemizin tüm yönetim ve idari birimlerine şükranlarımı sunuyorum. Ayrıca İzmir Eczacı Odası Başkanı Sayın Ecz. Tuncay Sayılkan’a, Aydın Eczacı Odası Başkanı Sefa Karaarslan’a, Manisa Eczacı Odası Başkanı Uzm. Ecz. Duygu Elmas Mutlu’ya, Bursa Ve İstanbul Eczacı Kooperatiflerine, Selçuk Ve As Ecza Depoları ile sektör temsilcilerine destekleri için teşekkür ederim. Genç meslektaşlarımın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği yolda; aklın, vicdanın ve bilimin ışığında, kutsal ve onurlu mesleğimize özveriyle sahip çıkacağına yürekten inanıyorum. Yolunuz açık, meslek hayatınız başarılarla dolu olsun” ifadelerini kullandı. Eczacılık Ailesine İKÇÜ Mezunları Güç Katacak Sağlık sektörünün çiçeği burnunda temsilcilerini tebrik eden İzmir Eczacı Odası Başkanı Ecz. Tuncay Sayılkan da İKÇÜ Eczacılık Fakültesinin kısa zamanda başarılı bir noktaya geldiğine işaret etti. Genç meslektaşlarının mutluluğunu paylaşarak “Mesleğe hoş geldiniz” diyen Başkan Sayılkan, “İKÇÜ Eczacılık Fakültesinin kuruluşundan bu yana yönetim ekibinin önderliğinde, çok doğru bir yapılanma içinde oldular. Emeği geçen tüm çalışanlara teşekkürlerimi iletiyorum. İKÇÜ Eczacılık Fakültesinin eczacılık ailesine güç katacak mezunlarına genç meslektaşlarıma bu büyük aileye katılımları için kutluyorum, aramıza hoş geldiniz diyorum. Yolunuz açık şansınız bol olsun” dedi. Bu Senin de Başarın Anne! Mezunlar adına konuşan fakülte dönem birincisi Seray Saday da yalnızca bir meslek sahibi yapmakla kalmayıp, aynı zamanda bilim sevgisiyle, etik değerlerle ve sorumluluk bilinciyle eğiten tüm hocalarına teşekkür ettiği konuşmasında en özel teşekkürünü annesine iletti.Ecz. Saday, “Hepimiz biliyoruz ki bugün aldığımız diploma sadece bir belge değil, insan sağlığı adına omuzlarımıza yüklenen büyük bir güven ve sorumluluğun simgesi olacak. Bu başarıyı elde ederken bana inanan ve güç veren, yalnızca sınavları değil, hayattaki her zorluğu aşabileceğimi öğreten çok kıymetli aileme, burada olmamın en büyük sebeplerinden biri olan arkamda her zaman dimdik durup uzakları yakın eden, yorulduğumda elimden tutup kaldıran ve vazgeçtiğimde cesaretlendiren anneme ayrı bir teşekkür borçluyum. Bu başarı sadece benim değil, senin de başarın anne. Burada olan tüm meslektaş adaylarım: bugün bizim için sadece bir bitiş değil, büyük ve onurlu bir başlangıcın işareti olsun. Sevgili arkadaşlarım, mezuniyetimiz kutlu olsun, hepimizin yolu hep aydınlık, her şey gönlümüzce olsun” diye konuştu. Fakülte birincisi Ecz. Saday, fakülte ikincisi Ecz. Sude Kayacı ile üçüncü Ecz. Ceren Durmüş’e törene katılan protokol tarafından plaket ve hediye takdimiyle devam eden törende ayrıca Saday mezun öğrenciler anısına fakülte kütüğüne plaket çaktı. Mezuniyet belgeleri fakülte akademisyenlerince takdim edilen İKÇÜ Eczacılık Fakültesi 2024-2025 Eğitim Öğretim Dönemi mezunları, Dekan Prof. Dr. Şenyiğit’in eşliğinde meslek yemini ederek, sevincini kep atarak kutladı.